İdlib’deki muhalif gruplar, rejim güçleriyle temas hatları boyunca alarm duruma geçti

İdlib kırsalında yerinden edilmişler için kurulan kamptaki çocuklar zorlu koşullarda yaşıyor. (AFP)
İdlib kırsalında yerinden edilmişler için kurulan kamptaki çocuklar zorlu koşullarda yaşıyor. (AFP)
TT

İdlib’deki muhalif gruplar, rejim güçleriyle temas hatları boyunca alarm duruma geçti

İdlib kırsalında yerinden edilmişler için kurulan kamptaki çocuklar zorlu koşullarda yaşıyor. (AFP)
İdlib kırsalında yerinden edilmişler için kurulan kamptaki çocuklar zorlu koşullarda yaşıyor. (AFP)

Suriyeli muhalif gruplar, savaşçılarını Suriye’nin kuzeybatısındaki İdlib ve Halep vilayetlerinde rejim güçleriyle temas hatları boyunca seferber etti. Rejim güçlerinin Türkiye’nin Suriye’nin kuzey ve kuzeydoğusundaki Suriye Demokratik Güçleri’ne (SDG) karşı, Suriyeli muhalif gruplarla ortaklaşa şekilde yürütülen harekâttan yararlanarak askeri harekat başlatacağı korkusuyla gelişmiş askeri araçlarla mevzilerini takviye etti. İdlib’deki aktivistler, Heyetu Tahriru’ş Şam (HTŞ) başkanlığındaki ‘Fethu’l Mubin’ operasyon odası gruplarının, Lazkiye’nin doğu kırsalındaki Türkmen Dağı ve el-Kabinah bölgelerindeki, İdlib vilayetinin güneyi ve doğusu ve Halep’in batı kırsalındaki askeri mevzilerini çok sayıda askeri araç ve eğitilmiş savaşçılarla güçlendirmeye devam ettiğini aktardı. Eş zamanlı olarak sahaları güçlendirme ve kamufle etme çalışmalarının yürütüldüğüne, ayrıca Suriye’nin kuzeybatısında iki taraf arasındaki temas hatları boyunca rejim güçlerinin ve İranlı milislerin hareketlerinin de takip edildiğine dikkat çekildi.
İdlib’deki muhalif grupların bir lideri, Şarku’l Avsat’a şu açıklamada bulundu:
“Türkiye’nin Suriye ve Irak’ta SDG’ye karşı Pençe- Kılıç Hava Harekâtı’nı başlattığı günden bu yana Suriye’nin kuzey ve kuzeybatısındaki tüm saha ve askeri gelişmeleri yakından takip ediyoruz. Bu gelişmelere ve Türkiye’nin SDG’ye karşı karadan askeri operasyon başlatma olasılığına dayalı olarak, muhalefetin İdlib vilayeti ve Suriye’nin kuzeybatısında bulunan diğer bölgelerdeki askeri operasyon odası, Suriye rejim güçleriyle temas hatları boyunca tüm askeri bölgelerdeki savaşçılarının maksimum alarm durumuna geçtiğini duyurdu. Rejim güçlerinin ve İranlı milislerin Türkiye’nin SDG’ye yönelik harekâtından yararlanacağından ve aynı zamanda İdlib vilayetine ve Suriye’nin kuzeybatısındaki kurtarılmış bölgelere doğru ilerlemeye çalışacağından endişe ediliyor. Muhalif gruplar, Lazkiye’nin doğusundaki Türkmen Dağı ve el-Kabinah bölgelerinden başlayarak ve İdlib’in güney ve doğusu ile Halep’in batı kırsalından geçerek tanklar, roketatarlar ve savaşçılarla temas hatlarındaki ileri mevzilerini güçlendirdi. Fethu’l Mubin operasyon odası, rejim güçlerinin İdlib ile Lazkiye ve Halep kırsalına sızması veya buralarda ilerlemesine tanık olması muhtemel eksenlere grupların savunma görevlerini dağıtmaya çalıştı.”
Halep’in kuzey kırsalındaki Tadif bölgesinin cephe hatları, bir yanda Suriye Millî Ordusu grupları ile diğer yanda da Suriye rejim güçleri arasında muhalif mevzilere sızma girişiminin ardından şiddetli çatışmalara sahne oldu. Eş zamanlı olarak eş-Şahba bölgesinde ve Halep kırsalındaki Tel Rıfat’ta onlarca SDG askeri noktası Türk topçular tarafından hedef alındı. Suriye Millî Ordusu grupları, temas hatlarında askeri hazırlıklarını tamamlamaya devam ederken, Türk kuvvetleriyle iş birliği dahilinde SDG’ye karşı askeri operasyon başlatma hazırlığı yapıyor.
Halep kırsalından muhalif aktivist Muhsin el-Halabi, Suriye Milli Ordusu ile Türk kuvvetlerinin SDG’ye karşı yürüttüğü ortak askeri operasyona destek amacıyla Halep’in kuzeyindeki Babusselam Sınır Kapısı yakınındaki Sacu bölgesinde yüzlerce Suriyelinin katıldığı bir halk gösterisinin düzenlendiğine dikkat çekti.



Polis şiddeti iddiası Tunus sokaklarını karıştırdı

Başkent Tunus'ta Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said'in politikalarına karşı düzenlenen protesto gösterisinden bir kare (EPA)
Başkent Tunus'ta Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said'in politikalarına karşı düzenlenen protesto gösterisinden bir kare (EPA)
TT

Polis şiddeti iddiası Tunus sokaklarını karıştırdı

Başkent Tunus'ta Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said'in politikalarına karşı düzenlenen protesto gösterisinden bir kare (EPA)
Başkent Tunus'ta Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said'in politikalarına karşı düzenlenen protesto gösterisinden bir kare (EPA)

Tunus’ta bir adamın polis kovalamacasının ardından ailesinin ifadesine göre kendisine uygulanan şiddet sonucu hayatını kaybetmişti. Reuters'a konuşan görgü tanıkları, Tunus polisi ile bir kişinin uğradığı şiddet sonucu hayatını kaybetmesini protesto eden öfkeli gençler arasında dün gece üst üste ikinci kez çatışmaların çıktığını söylediler.

Tunus’taki bu tür şiddetin karıştığı protesto gösterileri, ülkede 2011 yılındaki Arap Baharı ayaklanmalarını tetikleyen devrimin yıl dönümü yaklaşırken yetkililer arasında protestoların diğer bölgelere de sıçrayabileceği endişesini artırıyor.

Tunus, çeşitli alanlarda artan protestolar ve grevlerin yanı sıra Tunus Genel İşçi Sendikası'nın gelecek ay ülke çapında grev çağrısı yapmasıyla birlikte, siyasi ve sosyal gerilimin tırmandığı bir dönemden geçiyor.

Son haftalarda, binlerce protestocu, ülkenin güneydeki Gabes kentinde hava kirliliğinin başlıca kaynağı olduğunu söyledikleri bir kimya fabrikasının kapatılması talebiyle protesto gösterisi düzenledi.

Öte yandan polis şiddeti sonucu öldüğü iddia edilen adamın yakınları, şahsın ehliyetsiz motosiklet sürerken polis tarafından takibe alındığı, dövüldüğü ve hastaneye kaldırıldığını, ancak daha sonra hastaneden kaçtığını, ancak dün kafasındaki bir kanama nedeniyle hayatını kaybettiğini söyledi.

Olayla ilgili henüz resmi bir açıklama yapılmadı.

Yerel kaynaklar ve basın, Kayravan Valisi’nin durumu yatıştırmak amacıyla, dün hayatını kaybeden kişinin ailesini ziyaret ettiğini ve hangi şartlarda öldüğünü belirlemek ve sorumluları tespit etmek için soruşturma açma sözü verdiğini bildirdi.

İnsan hakları örgütleri, Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said'i muhaliflerini bastırmak için yargı ve polisi kullandığını iddia ediyor. Ancak Cumhurbaşkanı Said, hakkındaki bu suçlamaları kategorik olarak reddediyor.


(Video haber) Avustralya'da Yahudilerin Hanuka Bayramı kutlamaları sırasında silahlı saldırı: En az 10 ölü

Medyada dolaşan bir fotoğrafta saldırının failleri görülüyor.
Medyada dolaşan bir fotoğrafta saldırının failleri görülüyor.
TT

(Video haber) Avustralya'da Yahudilerin Hanuka Bayramı kutlamaları sırasında silahlı saldırı: En az 10 ölü

Medyada dolaşan bir fotoğrafta saldırının failleri görülüyor.
Medyada dolaşan bir fotoğrafta saldırının failleri görülüyor.

Avustralya'nın Sidney kentinde bir plajda Yahudilerin Hanuka Bayramı kutlamaları sırasında meydana gelen silahlı saldırıda en az 10 kişi öldü, çok sayıda  kişi yaralandı. İsrail gazetesi Yedioth Ahronoth'a göre olay sırasında yaklaşık 2 bin kişi panik içinde tahliye edildi ve birçoğu sığınaklara sığındı.

Öte yandan Avustralya polisi tarafından bugün yapılan açıklamada, olay nedeniyle Bondi Plajı'ndan uzak durulması çağrısı yapıldı. Polis daha sonra, silahlı saldırının ardından iki kişinin gözaltına alındığını duyurdu.

Şarku’l Avsat’ın Fransız Haber Ajansı AFP’den aktardığı  habere göre bir görgü tanığı, ‘siyah giysili iki kişinin’ plajda ateş açtığını söyledi.

dfgthy
Avustralya medyasında yayınlanan, saldırganlardan birine ait bir fotoğraf.

Avustralya medyası tarafından yayınlanan saldırganlardan birinin fotoğrafı

Öte yandan İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog, saldırıyı ‘Yahudilere yönelik acımasız bir saldırı’ olarak nitelendirerek kınadı.

uı89o
Kurtarma ekipleri, Sidney sahilinde meydana gelen silahlı saldırının ardından yaralı bir kişiyi taşıyor (AP)

Herzog, açıklamasında şunları söyledi:

“Sidney'deki kardeşlerimiz, Bondi Plajı'nda Hanuka'nın ilk mumunu yakmaya giden Yahudilere yönelik acımasız bir saldırıda kötü niyetli teröristler tarafından saldırıya uğradı.”

Görgü tanıkları, kutlamaya katılanların saldırı mahallinden panik halinde kaçtıklarını söylerken yerel medya, silahlı saldırganların olay yerinden kaçtığını ve yetkililerin yoğun bir arama çalışması yürüttüğünü bildirdi.


Hamas: Gazze’ye ve işgal altındaki topraklara her türlü vesayeti reddediyoruz

Gazze şehrinin doğusundaki El-Tuffah mahallesinde yıkılmış bir bina (EPA)
Gazze şehrinin doğusundaki El-Tuffah mahallesinde yıkılmış bir bina (EPA)
TT

Hamas: Gazze’ye ve işgal altındaki topraklara her türlü vesayeti reddediyoruz

Gazze şehrinin doğusundaki El-Tuffah mahallesinde yıkılmış bir bina (EPA)
Gazze şehrinin doğusundaki El-Tuffah mahallesinde yıkılmış bir bina (EPA)

Hamas, bugün (pazar) yaptığı açıklamada, Gazze Şeridi üzerinde her türlü vesayet ve manda uygulamasını reddettiğini duyurdu. Hareket, yayımladığı bildiride, “Gazze’ye yönelik her türlü vesayet ve mandayı reddediyoruz. İşgal altındaki topraklarımızın herhangi bir karışı üzerinde de vesayeti kabul etmiyoruz; zorla yerinden etme girişimleri ve Gazze’nin yeniden mühendisliğine yönelik çabalarla uyumlu adımlara karşı uyarıyoruz” ifadelerini kullandı.

Açıklamada, “Ulusal birliğin sağlanması ve ulusal uzlaşı inşa edilmesi için seferber olunması, işgalin ve onu destekleyenlerin planlarıyla yüzleşmenin tek yoludur” denildi.

Hamas, arabuluculara ve ABD yönetimine de çağrıda bulunarak, İsrail’e baskı yapılmasını, anlaşmanın maddelerini uygulamaya zorlanmasını ve anlaşmaya yönelik süregelen ve sistematik ihlallerinin kınanmasını talep etti.

gth
Trump'ın planına göre Gazze'den çekilmenin aşamalarını gösteren harita (Beyaz Saray)

Öte yandan dün İsrailli yetkililer, ABD yönetiminin Gazze’de savaşı sona erdirmeyi hedefleyen planın ikinci aşamasını şekillendirmek üzere çalıştığını ve çok uluslu uluslararası bir gücün gelecek aydan itibaren Gazze’de göreve başlamasının planlandığını açıkladı.

Şarku’l Avsat’ın İsrail Kamu Yayın Kurumu’ndan (Kan 11) aktardığı habere göre Amerikalı yetkililer bu bilgileri son günlerde yapılan görüşmelerde İsrailli muhataplarına iletti.

ABD planına göre, barış komitesinin başkanlığını Birleşmiş Milletler’in eski Orta Doğu Özel Temsilcisi Nikolay Mladenov’un üstlenmesi, Gazze’de konuşlandırılması öngörülen uluslararası gücün komutasının ise bir ABD’li general tarafından yürütülmesi öngörülüyor.

Amerikalı yetkililere göre söz konusu gücün; güvenlik istikrarının korunması, geçiş sürecinin güvence altına alınması ve askeri operasyonların durmasının ardından Gazze’de yeni siyasi ve idari düzenlemelere zemin hazırlanması gibi görevler üstlenmesi planlanıyor.