Somali hükümeti eş-Şebab'a karşı topyekün savaş ilan etti

Somali askeri, ideolojik ve ekonomik stratejiler uygulayarak eş-Şebab'a karşı duruyor

29 Ekim'de Mogadişu'da bomba yüklü bir aracın infilak etmesi sonucu meydana gelen enkaz (AFP)
29 Ekim'de Mogadişu'da bomba yüklü bir aracın infilak etmesi sonucu meydana gelen enkaz (AFP)
TT

Somali hükümeti eş-Şebab'a karşı topyekün savaş ilan etti

29 Ekim'de Mogadişu'da bomba yüklü bir aracın infilak etmesi sonucu meydana gelen enkaz (AFP)
29 Ekim'de Mogadişu'da bomba yüklü bir aracın infilak etmesi sonucu meydana gelen enkaz (AFP)

Son üç aydır Somali hükümeti, son askeri kazanımlara rağmen uzun ve risklerle dolu görünen yeni bir strateji benimseyerek terör örgütü eş-Şebab’a karşı topyekün savaş ilan etti.
El Kaide ile bağlantılı bir grup olan eş-Şebab, 2007'den beri hükümetle savaşıyor. Grup, 2011 ve 2012 yılları arasında büyük şehirlerden arındırıldı, ancak şu an geniş kırsal alanlara dağılmış durumda bulunuyor.

Eş-Şebab ile kim savaşıyor?
Temmuz ayından bu yana, Somali'nin merkezindeki Galmudug ve Hirshabelle bölgelerindeki iki aşiret, yerel eş-Şebab hareketinin baskılarından kurtulmak için mücadele veriyor.
Eylül ayının başında Somali hükümeti, ABD Ordusu tarafından eğitilmiş Danab özel kuvvetleri de dahil olmak üzere orduyu, "Makavi" adı verilen bu aşiret milislerini desteklemek için göndermeye karar verdi.
Şarku'l Avsat'ın AFP'den aktardığı habere  göre Uluslararası Kriz Grubu araştırmacısı Ömer Mahmud konuya ilişkin şu açıklamayı yaptı: "Hükümet mevcut dinamikten yararlanmak ve eş-Şebab'ın kontrolü altındaki bölgelerde bu tür ayaklanmaları teşvik etmek istiyor."
Bu büyük harekata katılan asker sayısı bilinmiyor. Bununla beraber, Makavi’ye iki bin ila üç bin savaşçının katıldığı belirtilirken, eş-Şebab hareketindeki savaşçı sayısının ülke genelinde beş bin ila sekiz bin arasında olduğu tahmin ediliyor.
Amerikan hava saldırılarının desteği ve Afrika Birliği Gücü'nün (ATMIS) lojistik ve topçu desteğiyle bu askeri güçler, Hiran ve Orta Şabel illerinin geniş alanlarının kontrolünü yeniden ele geçirdi.

Hükümetin stratejisi nedir?
Temmuz ortasında, Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud askeri, ideolojik ve ekonomik alanlarda ayrıntılı bir strateji belirleyerek şunları kaydetti: “Önceki politikalar askeriydi, saldırı ve yıkımla çözülmeye çalışıldı. Ancak eş-Şebab sorunu askeri bir sorundan çok daha fazlasıdır.”
Cumhurbaşkanı Mahmud'un İlk adımı Muhtar Robov'u Diyanet İşleri Bakanı olarak atamak oldu. Robov, 2017'de ayrıldığı eş-Şebab hareketinin kurucusuydu. O zamandan beri Robov ve hükümet, eş-Şebab'ın etkisini azaltmak için iş birliği yapıyor.
Hükümet, hareketin finansman kaynaklarını kesmek için Eş-Şebab'ın talep ettiği "vergileri" ödeyen her şirketin lisansının iptal edileceğini duyurdu.
Hiral Enstitüsü'nden Güvenlik Uzmanı Samira Kayid'e göre Hükümet, eş-Şebab'a karşı durmak için halk arasında bir güven ortamı oluşturmaya çalışıyor. Üstelik bu açıklamaların etkisinin boyutunu bilmek hala zor.

Eş-Şebab hareketinin tepkisi ne oldu?
Ülke genelinde eş-Şebab geri çekildi. Ancak Ömer Mahmud, hareketin genellikle uzun vadeli stratejileri olduğuna dikkat çekerek şu ifadeleri kullandı: "eş-Şebab kısa vadede kaybetse bile, geri dönmek için hükümetin tesis ettiği güven ortamını bozmanın yollarını bulmaya çalışacak."
Hareket nihayet federal güçlerin ilerleyişleri sırasında bıraktığı bazı bölgelere geri döndü.
Buna paralel olarak, şehirlerde kanlı saldırı eylemleri başlattı.
29 Ekim'de Somali, 2017'den bu yana en kanlı saldırıya tanık oldu.
Bu kanlı saldırılar, ülkede yaşanan her değişiklikte tekrarlansa da, Kayid'e göre terör hareketine yönelik varoluşsal bir tehdide de tepki olarak geliyor. Çünkü diğer aşiretleri savaşa katılmaktan caydırmak için şiddetle karşılık veriyorlar.

"Ülkeyi özgürleştirmek" mümkün mü?
Hasan Şeyh Mahmud, "Geriye gitmek ya da yenmek bir seçenek değil. Ancak ülkenin kurtuluşu büyük zorluklar içerecektir. Devlet var olmalı, halkı korumalı ve onlara hizmet sunmalıdır ki, bu ülkede varolmanın avantajlarını yaşayabilsinler. Diğer taraftan hükümetimiz için kurtuluş sonrası planlamalar ikincil konumdadır. Çünkü şu an hükümetimiz saldırıyı genişletmeye daha fazla odaklanmıştır. Aşiretler mevcut saldırılarda önemli bir rol oynuyor, ancak özellikle eş-Şebab hareketinin kalesi olan güneyde herkesin aynı başarıyı göstereceği kesin değil" şeklinde konuştu.
Somali Cumhurbaşkanı, Temmuz ayında eş-Şebab ile müzakereler için "bazı güçlü gerekçelere" sahip olduklarını, ancak şu anda müzakere edecek durumda olmadıklarını belirtti.
Samira Kayid'e göre hükümet için müzakerelerin ancak uygun bir durumda olduklarında gerçekleşebileceği her zaman açıktı. Çünkü mevcut saldırı, daha sonra yapılacak görüşmelerden önce hükümetin ilerleme sağlamasına yardımcı olabilir.



'İlkel şifreli mesajlar’ savaş zamanlarında hayatta kalmak için kullanılmaya devam ediyor

Sinvar, tünellerin dışındaki dünya ile elle yazılmış şifreli mesajlar aracılığıyla iletişim kuruyor (Getty Images)
Sinvar, tünellerin dışındaki dünya ile elle yazılmış şifreli mesajlar aracılığıyla iletişim kuruyor (Getty Images)
TT

'İlkel şifreli mesajlar’ savaş zamanlarında hayatta kalmak için kullanılmaya devam ediyor

Sinvar, tünellerin dışındaki dünya ile elle yazılmış şifreli mesajlar aracılığıyla iletişim kuruyor (Getty Images)
Sinvar, tünellerin dışındaki dünya ile elle yazılmış şifreli mesajlar aracılığıyla iletişim kuruyor (Getty Images)

İnci Mecdi

ABD Merkezî İstihbarat Teşkilatı’nın (CIA) El Kaide lideri Usame bin Ladin'i 11 Eylül 2001 saldırılarından sonra 2011 yılında İslamabad'da bulması ve Bin Ladin’in ABD Donanması Özel Hareket Kuvvetleri (Navy SEALs) tarafından öldürmesi neredeyse on yıl sürdü. El Kaide lideri Afganistan dağlarında ve ötesindeki ceplerde izini kaybettirmenin bir yolunu bulmuştu. Bazen videoların içine gizlenen mesajlar ve şifrelerle dünyanın en tehlikeli terör örgütünü oradan yönetti.

Ölümünden sonra Pakistan'daki gizli bir karargâhta bulunan mektuplarına göre Bin Ladin, dış dünyaya mesaj göndermek için çoğunlukla kuryeleri kullanıyordu. Çünkü şifreli e-postaların, takip edilmesini engellemeye yeteceğine inanmıyordu. Aynı geleneksel iletişim yöntemi, İsraillilerin Hamas Hareketi’nin bazı liderlerinin, son olarak da Siyasi Büro Başkanı İsmail Heniyye'nin geçtiğimiz temmuz ayında İran'ın başkenti Tahran'da kaldığı konutta tasfiye edilmesine rağmen, neden Hamas lideri Yahya es-Sinvar'a ulaşamadıklarını açıklayabilir.

Elle yazılan mektup ve notlar

ABD merkezli gazete Wall Street Journal (WSJ), Sinvar'ın İsrail'in kendisini takip edememesi ve nerede saklandığını bulamaması için telefon görüşmeleri, cep telefonu mesajları ve diğer dijital iletişim araçları, hatta şifrelenmiş olanlar da dahil olmak üzere dış dünyayla iletişim kurmak için teknolojiyi kullanmaktan büyük ölçüde kaçındığını ve ‘tünellerde saklanırken Hamas’ın operasyonlarını yönetmek için karmaşık bir kod sistemi ve elle yazılan notlar’ kullandığını ortaya çıkardı.

Mısır, Katar ve ABD’nin arabuluculuğunda 31 Temmuz öncesinde yürütülen ateşkese yönelik müzakerelerde bulunan Hamas Siyasi Büro Başkanı Heniyye'nin öldürülmesinden ve Sinvar'ın Hamas’ın başına geçmesinden sonra Sinvar’ın, Heniyye ile nasıl iletişim kurduğuna dair soru işaretleri oluştu. WSJ’ye göre Sinvar mektuplarını el yazısıyla yazıyor ve Hamas'ın güvenilir bir üyesine iletiyor. O da mesajı, bazıları sivil de olabilen bir kuryeler zinciri ile yerine ulaştırıyor. Mektuplardaki yazılar genellikle şifreli oluyor. Farklı zamanlarda ve koşullarda farklı alıcılar için farklı kodlardan oluşuyor. Bu sistem, Sinvar ve diğer Hamas üyeleri tarafından İsrail hapishanelerinde kaldıkları sırada geliştirildi. Son olarak mektup, Gazze'deki bir Arap aracıya ya da telefonla yahut başka yollarla yurtdışındaki Hamas üyelerine ileten bir Hamas ajanına ulaşıyor.

WSJ’ye göre İsrail'in başta Hamas'ın askeri kanadının kurucularından Salih el-Aruri'yi Beyrut’ta düzenlediği suikast olmak üzere, Sinvar’ın yakın çevresinden kişileri bulup öldürmeyi başarmasından bu yana Sinvar'ın iletişim yöntemleri daha tedbirli ve karmaşık hale geldi. WSJ’ye konuşan Arap aracılara göre Aruri'nin ölümünden bu yana Sinvar neredeyse tamamen elle yazılan mektuplara ve sözlü iletişime geçti. Bazen ses kayıtlarını küçük bir yardımcı çemberi aracılığıyla dağıtıyor.

İsrail askeri istihbaratının Filistin işlerinden sorumlu eski başkanı Michael Milstein, İsrail ordusunun Sinvar'ı bulamamasının ana nedenlerinden birinin tüm şahsi hareketlerini çok sıkı bir şekilde koruması olduğuna inanıyor.

Gazze'de yaşayan Uluslararası Kriz Grubu (ICG) araştırmacısı Azmi Kişavi, Sinvar’ın Hamas’ın eski iletişim yöntemlerine geri döndüğünü söyledi. ICG’den başka araştırmacılar da Sinvar'ın Hamas üyeleri ve dış dünya ile iletişim kurmaya yönelik mevcut ilkel yaklaşımının, Hamas'ın ilk günlerinde kullandığı ve Sinvar'ın 1988 yılı ve sonrasında İsrail hapishanelerinde tutukluyken bizzat benimsediği bir sisteme dayandığını söyledi.

Sinvar hapse atılmadan önce İsrail'le iş birliği yaptığından şüphelenilen kişileri yakalamak üzere Hamas'ın Mecd adlı iç güvenlik teşkilatını kurmuştu. Mecd, İsrail hapishanelerinde de çalışmalarını sürdürdü. İsrail casusuna dönüşen eski bir Hamas üyesi tarafından yazılan ‘İbn Hamas’ (Hamas’ın oğlu) adlı kitaba göre Mecd’in hapishanelerde ‘es-Sevaid’ adı verilen ve şifreli mesajları bir koğuştan diğerine dağıtan ajanları vardı.

Yine aynı kitapta, es-Sevaid’lerin el yazısıyla yazılmış mektupları ekmeğin içine sarıp top haline getirip kuruttuktan sonra beyzbol oyuncuları gibi bu ekmek toplarını hapishanenin bir koğuşundan diğerine fırlatarak ‘Özgürlük savaşçılarından mektup var!’ diye bağırdıkları yazıyor.

Sabit telefon

Aralarında CIA Başkanı William Burns'ün de bulunduğu ABD'li üst düzey yetkililer, haziran ayında İsrail ve Hamas'ı ateşkese varmaya zorlamak için Ortadoğu'ya gittiler. Burns, Katar’ın başkenti Doha'da Katar Başbakanı Muhammed bin Abdurrahman bin Casim es-Sani ve Mısır İstihbarat Başkanı Abbas Kamil ile görüşmeler yaptı. Ardından Hamas yetkililerine bir anlaşma yapmaları için baskı uygulamak üzere Heniyye ile bir araya geldi.

İsrail, Hamas'ın tünellerde sabit hatlı bir telefon sistemi kurduğunu en az on yıldır biliyor. Şarku’l Avsat’ın Indepenedent Arabia’dan aktardığı analize göre İsrail’in Hamas ile arasında 2018 yılında günlerce sürecek bir çatışmaya yol açan başarısız operasyonu, İsrail ordusunun Hamas’ın telefon ağına girme girişimiydi.

Arabulucular, Gazze Şeridi’ndeki mevcut savaşın başlarında İsrail ile Hamas arasında İsrail'in Gazze Şeridi'ni işgalini önleyecek bir rehine anlaşması yapmaya çalışıyorlardı. Hamas'ın silahlı kanadı İzzettin el-Kassam Tugayları’nın üyeleriyle görüşmek ve şifreli mesajlar iletmek üzere Gazze'ye haberciler gönderdiler.

WSJ’ye konuşan aracılar, Sinvar'ın Hamas'ın sabit hat ağındaki aracılarla tünellerde telefon görüşmeleri yaptığını, gün ve saati belirlemek için kodlar kullandığını söylediler. Aracıların aktardığına göre telefon görüşmelerinin ayarlanması için Sinvar, mesajlarda takma isimlerin yanı sıra bazen gerçek kimliğini gizlemek için hapishanede birlikte kaldığı kişilerin isimlerini de kullandı.

İletişim kurmanın yaygın yolları

Gözlemcilere göre son yirmi yılda teröristler ve organize suçlular için mevcut seçeneklerin sayısı arttı. Tabii ki sıradan, yasalara saygılı vatandaşların birbirleriyle iletişim kurma olanakları da dijital teknolojideki büyümeye paralel olarak gelişti. Ancak radikal teröristler, izlenebilir bir 'dijital ayak izi' bırakmanın ve asıl göndericinin kimliğinin tespit edilmesini tehlikelerinin tamamen farkındalar. ABD istihbaratının, mesaj ve verileri elden teslim eden kuryelere güvenen Usame bin Ladin'in izini bulması da bu yüzden bu kadar uzun sürdü.

Dijital olsalar da anonim olarak satın alınabilen, cep telefonuna takılan, bir kez kullanılıp atılan ucuz ve yasal sim kartları gibi iletişim kurmanın yaygın yolları da var. Bu sim kartları Rusya ve Çin'deki şirket yöneticileri tarafından da cep telefonlarının hacklenmesine karşı bir önlem olarak kullanılıyor. Bununla birlikte sosyal medyada, sohbet odalarında ve oyunlarda da şifreli dil kullanılabilir. Bu yüzden e-oyun oynayanlar arasındaki yazışmalarda mesajları gizlemenin giderek yaygınlaşan bir yolu olarak karşımıza çıkıyor.

Terör eylemlerinin planlayıcıları da hedeflerini müzakere ederken kod ya da metaforlar kullanarak iletişim kurarlar. Örneğin, ABD’de gerçekleşen 11 Eylül saldırısının planlayıcılarından Muhammed Atta ve Remzi bin eş-Şibh, Dünya Ticaret Merkezi'nden ‘İmara’ (mimari), ABD Savunma Bakanlığı’ndan (Pentagon) ‘funun’ (sanat) ve Beyaz Saray'dan ‘siyase’ (siyaset) olarak bahsetmişlerdir.

Uydu telefonları, Mısır'daki 25 Ocak devrimi sırasında, hapishaneden kaçan Müslüman Kardeşler Teşkilatı (İhvan-ı Müslimin) üyelerinin iletişim kurmak için Thuraya mobil uydu telefonları kullandıkları söylentisiyle gündeme gelmişti. Bu telefonlar şifreleme teknolojisine sahip olsa da gizli dinlemeye karşı savunmasız bir yapıya sahip. Terör örgütlerinin liderleri, uzak ve az nüfuslu bölgelerde bile bu telefonların kullanımına karşı uzun zamandır temkinli davranıyor. Ancak gözlemcilere göre bu telefonlar, terör örgütlerinin liderleri arasında popüler bir iletişim aracı olmaya devam ediyor ve takip edilmelerini zorlaştırıyor.