Sağlık Bakanlığı'nın 42 bin 500 işçi ve personel alım ilanı Resmi Gazete'de

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

Sağlık Bakanlığı'nın 42 bin 500 işçi ve personel alım ilanı Resmi Gazete'de

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Sağlık Bakanlığı'nın 11 bin 317 sürekli işçi, 30 bin sözleşmeli sağlık personeli ve 1183 sözleşmeli personel olmak üzere toplam 42 bin 500 işçi ve personel alım ilanı Resmi Gazete'de yayımlandı.
İlana göre, Bakanlığın taşra teşkilatında istihdam edilmek üzere 5 bin 80 temizlik görevlisi, 3 bin 559 güvenlik görevlisi (silahsız), 791 klinik destek elemanı, 604 hasta karşılama ve yönlendirme görevlisi, 275 elektrikçi, 188 boyacı, 121 marangoz, 284 ısıtma ve sıhhi tesisatçı, 261 bilgisayar sistem kurulum, bakım, onarım ve arıza giderme elemanı, 154 biyomedikal cihaz teknolojileri servis destek elemanı olmak üzere toplam 11 bin 317 sürekli işçi alınacak.
Başvurular, Türkiye İş Kurumunun (İŞKUR) "esube.iskur.gov.tr" adresi üzerinden 28 Kasım ile 2 Aralık tarihleri arasında çevrimiçi olarak gerçekleştirilecek.
İhtiyaç duyulan hizmet türleri ve mesleklere alımların il düzeyinde karşılanması yoluna gidileceği için başvurularda kişilerin "Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi"nde kayıtlı olan adresleri dikkate alınacak. Her aday, ilan edilen kadrolardan yalnızca bir işyeri (çalıştırılacağı il) ve bir mesleğe başvuru yapabilecek.

30 bin sağlık personeli kadrosundan 15 bin 537'si tıbbi sekreter
Sağlık Bakanlığının taşra teşkilatı hizmet birimlerinde istihdam edilmek üzere 30 bin sözleşmeli sağlık personeli ile 1183 sözleşmeli personel alımı gerçekleştirilecek.
Atama yapılacak 30 bin sözleşmeli sağlık personelinden 15 bin 537'si tıbbi sekreterlerden, 5 bin 831'i ise hemşirelerden oluşacak.
Sözleşmeli personel alımı Kamu Personel Seçme Sınavı (KPSS) sonucuna göre, ÖSYM tarafından yapılacak merkezi yerleştirme ile yapılacak.
Ortaöğretim, ön lisans ve lisans düzeylerinde tercih yapılabilecek sözleşmeli personel pozisyonlarının ve başvuru şartlarının bulunduğu KPSS-2022/11 Tercih Kılavuzu, ÖSYM'nin internet sitesi üzerinden yayınlanacak.
Adaylar tercihlerini 30 Kasım ile 5 Aralık tarihleri arasında tercih kılavuzunda belirtilen kurallara göre, ÖSYM'nin internet sitesi üzerinden T.C. kimlik numarası ve şifresini girerek yapabilecek.
Atama yapılacak sözleşmeli sağlık personeli pozisyonların unvan, branş, sayı ve öğrenim düzeylerine göre dağılımları şöyle:
"Biyolog 27 (Lisans), Çocuk Gelişimcisi 98 (Lisans), Dil ve Konuşma Terapisti 41 (Lisans), Diyetisyen 245 (Lisans), Ebe 1470 (Lisans), Fizyoterapist 490 (Lisans), Hemşire 4998 (Lisans), Hemşire 833 (Ortaöğretim), İş ve Uğraşı Terapisti (Ergoterapist) 28 (Lisans), Odyolog 25 (Lisans), Perfüzyonist 25 (Lisans), Psikolog 245 (Lisans), Sağlık Fizikçisi 32 (Lisans), Sağlık Teknisyeni Anestezi 79 (Ortaöğretim), Sağlık Teknisyeni Çevre Sağlığı 15 (Ortaöğretim), Sağlık Teknisyeni İlk ve Acil Yardım 520 (Ortaöğretim), Sağlık Teknisyeni Laboratuvar 69 (Ortaöğretim), Sağlık Teknisyeni Röntgen (Ortaöğretim) 89, Sağlık Teknikeri Adli Tıp 23 (Ön Lisans), Sağlık Teknikeri Ağız Diş Sağlığı 304 (Ön Lisans), Sağlık Teknikeri Ameliyat 147 (Ön Lisans), Sağlık Teknikeri Anestezi 460 (Ön Lisans), Sağlık Teknikeri Çevre Sağlığı 83 (Ön Lisans), Sağlık Teknikeri Diş Protez 98 (Ön Lisans), Sağlık Teknikeri Diyaliz 126 (Ön Lisans), Sağlık Teknikeri Eczane 196 (Ön Lisans), Sağlık Teknikeri Elektronörofizyoloji 25 (Ön Lisans), Sağlık Teknikeri Evde Bakım 490 (Ön Lisans), Sağlık Teknikeri Fizik Tedavi 177 (Ön Lisans), Sağlık Teknikeri İlk ve Acil Yardım 1098 (Ön Lisans), Sağlık Teknikeri İş ve Uğraşı Terapisi 49 (Ön Lisans), Sağlık Teknikeri Laboratuvar 421 (Ön Lisans), Sağlık Teknikeri Odyometri 114 (Ön Lisans), Sağlık Teknikeri Ortopedi 129 (Ön Lisans), Sağlık Teknikeri Patolojik Anatomi 49 (Ön Lisans), Sağlık Teknikeri Radyoterapi 27 (Ön Lisans), Sağlık Teknikeri Röntgen 499 (Ön Lisans), Sağlık Teknikeri Tıbbi Sekreter 15537 (Ön Lisans), Sağlık Teknikeri Yaşlı Bakım 490 (Ön Lisans), Sosyal Çalışmacı 89 (Lisans), Toplam: 7813 (Lisans), 20582 (Ön Lisans), 1605 (Ortaöğretim), Genel Toplam: 30000."
Sözleşmeli personel pozisyonların unvan, branş, sayı ve öğrenim düzeylerine göre dağılımları ise şöyle:
"Büro Personeli 400 (Lisans), İstatistikçi 38 (Lisans), Bilgisayar Mühendisi 70 (Lisans), Biyomedikal Mühendisi 116 (Lisans), Çevre Mühendisi 15 (Lisans), Elektrik/Elektronik Mühendisi 10 (Lisans), Endüstri Mühendisi 24 (Lisans), İnşaat Mühendisi 27 (Lisans), Şoför 483 (Ortaöğretim), Toplam: 700 (Linans), 483 (Ortaöğretim), Genel Toplam: 1183."
 



Türkiye-Suriye normalleşmesi: Olasılık ve sürdürülebilirlik

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed ile Şam'daki Halk Sarayı'nda tokalaşırken, 11 Ekim 2010 (AP)
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed ile Şam'daki Halk Sarayı'nda tokalaşırken, 11 Ekim 2010 (AP)
TT

Türkiye-Suriye normalleşmesi: Olasılık ve sürdürülebilirlik

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed ile Şam'daki Halk Sarayı'nda tokalaşırken, 11 Ekim 2010 (AP)
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed ile Şam'daki Halk Sarayı'nda tokalaşırken, 11 Ekim 2010 (AP)

Ömer Önhon

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed ile görüşme çağrılarını daha yüksek sesle dile getirmeye başladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Geçtiğimiz hafta Washington'da gerçekleşen NATO Liderler Zirvesi kapsamında düzenlenen basın toplantısında bir soru üzerine Esed'i Türkiye'de ya da üçüncü bir ülkede görüşmeye davet ettiğini söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ı Ankara ile Şam arasındaki gerilimin sona erdirilmesi için uygun atmosferi oluşturmakla görevlendirdi. Washington dönüşü uçakta açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD ve İran'ın bu olumlu gelişmeleri memnuniyetle karşılaması ve desteklemesi gerektiğini söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın daha önceki ‘Esed'siz Suriye’ politikasını terk ettiği ve Suriye'deki sorunları Esed ile birlikte çözmek istediği açık.

Suriye Devlet Başkanı Esed, Cumhurbaşkanı Erdoğan'la görüşmek için Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) Suriye'nin kuzeyinden çekilmesini şart koşarken, Türkiye görüşmelerin önkoşulsuz olarak devam etmesi gerektiğini vurguluyor. Türk uzmanlara göre Türkiye, Suriye'nin kuzeyinde sonsuza kadar kalma niyetinde değil, ancak Erdoğan'ın ‘terör örgütü’ olarak tanımladığı grupların kontrolü altındaki bölgeden Türk topraklarının hedef alınmayacağına dair kendisine garantiler verilmesine ihtiyaç duyuyor.

Erdoğan'ın tekrarlanan çağrılarına Suriye'den verilen doğrudan yanıt bu kez Esed’den değil, Suriye Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan yazılı bir açıklamayla geldi. Bakanlık açıklamasında, iki ülkenin çıkarlarının çatışmaya ya da düşmanlığa değil, sağlıklı bir ilişkiye dayandığı ve Türkiye ile ilişkilerin normale ve 2011 öncesine dönmesine bağlı olduğu ifade edildi.

Açıklamada, şu ifadeler yer aldı:

Normalleşmeye yönelik her türlü girişim, arzu edilen sonuçlara ulaşılmasını amaçlayan sağlam temellere dayanmalı. Bunların başında da yasadışı güçlerin Suriye topraklarından çekilmesi ve sadece Suriye'nin değil, Türkiye'nin de güvenliğini tehdit eden terörist gruplarla mücadele edilmesi geliyor.

Bana göre bu açıklama normalleşme sürecinin başlamasına dair herhangi bir önkoşul dayatmaktan ziyade, süreç başladıktan sonra nelerin başarılması gerektiğinin ana hatlarını çiziyor.

Açıklamada ayrıca Şam’ın ‘Suriye-Türkiye ilişkilerinin düzeltilmesi için samimi çabalar bulunan kardeş ve dost ülkelere teşekkürleri ve takdirleri’ dile getirildi.

Türkiye ile Suriye arasındaki normalleşme sürecine Rusya arabuluculuk yapıyor ve henüz netleşmemiş olsa da Irak'ın da bir rolü olduğuna inanılıyor. Ancak normalleşmeyi mümkün ve sürdürülebilir kılmak için ele alınması gereken önemli meseleler var.

1- Suriye muhalefeti Suriye'nin kuzeybatısında kendi yönetimini kurdu ve varlığını sürdürebilmek için Türkiye'nin desteğine ihtiyaç duyuyor. Şam ile uzlaşma durumunda Türkiye'nin Suriye muhalefetini terk edeceği korkusu bu bölgelerde son zamanlarda protestoların düzenlenmesine neden oldu.

2- Başta köktendinci gruplar olmak üzere militanların ve Esed'in yönetimi altında yaşamayı reddeden Suriyelilerin gidebilecekleri tek bir yer var, o da Türkiye. Ancak Ankara'nın bir yandan Türkiye’deki Suriyelileri geri göndermeye çalışırken diğer yandan yeni Suriyeli grupları kabul etmesi büyük bir ikileme yol açacak.

3- ABD tarafından eğitilen ve donatılan Halk Koruma Birlikleri (YPG), bağımsız bir oluşum olarak kazanımlarını korumaya çalışıyor. Ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye sınırlarında ‘terör devleti kurulmasına’ izin vermeyeceğini vurguluyor.

4- Suriyeli mültecilerin geri dönüşü Türkiye'de önemli bir siyasi mesele haline geldi. Dolayısıyla Ankara, Suriyeli mültecileri ülkelerine geri göndermeye çalışıyor, ancak Şam bu konuda kendisiyle iş birliği yapmadığı sürece çabaları sınırlı kalacaktır.

Türkiye'deki muhalefet partileri, Erdoğan'ın ‘katil’ olarak nitelendirdiği ve onsuz bir Suriye için aktif çaba sarf ettiği Esed'le uzlaşmayı istemesini, ‘Suriye politikalarının başarısızlığının açık bir göstergesi’ olarak görüyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 1 Temmuz'daki kabine toplantısının ardından Suriye muhalefetine dış politikadaki gerilimi azaltmak için görüşmesi gereken herkesle görüşmekten kaçınmayacağı konusunda güvence verdi. Esed ile görüşebileceğini ve bunu yaparak Türkiye’nin (Suriye muhalefetine atıfla) kimsenin güvenine ihanet etmeyeceğini belirten Erdoğan, “Türkiye dostlarını terk eden bir ülke değildir” dedi. Türk yetkililer ayrıca Suriyeli muhalif grupların temsilcileriyle de bir araya gelerek onları ikna etmeye çalıştı.

Suriye’nin kuzeybatısında yaklaşık 5 milyon nüfusa sahip. Sadece Halep ve İdlib'den gelenler değil, aynı zamanda silahlı grupların üyeleri ve aileleri ile Humus, Hama, Şam/Doğu Guta ve Dera gibi diğer bölgelerden gelen ve 2017 yılında imzalanan ‘çatışmasızlık bölgesi’ oluşturulması anlaşmalarının ardından Esed yönetimi altında yaşamak istemedikleri için kuzeye göç eden kişiler de yaşıyor. Bu kişiler, Esed ile uzlaşmaya en azından mevcut koşullar altında niyetli değiller.

xdvfbr
Suriye'nin kuzeyindeki el-Bab kentinde Türkiye karşıtı gösteriler sırasında bir Türk askeri aracını izleyen çocuklar, 1 Temmuz (AFP)

Tüm bu zorluklara rağmen, Türk ve Suriyeli yetkililerin, özellikle de istihbarat yetkililerinin, Erdoğan ve Esed arasında olası bir görüşmenin önünü açmak için Rusya'nın arabuluculuğunda bir araya geldikleri varsayılabilir.

Şam'daki iktidarını sürdürmeyi başaran, Arap Birliği (AL) üyeliğine geri dönen ve uluslararası ilişkilerinde bazı ilerlemeler kaydeden Esed, 2011 yılındaki ayaklanmaya yol açan politikalarını ve acımasız uygulamalarını değiştirmedi. Hatta muhalefeti reddetmeyi ve rejime entegre olmalarına karşı çıkmayı sürdürüyor. Aynı zamanda özgür ve kapsamlı seçimler yapılması ve en alt düzeyde bile olsa iktidar paylaşımı gerçekleşmesi imkansız olasılıklar olarak kalmaya devam ediyor.

Ayaklanmanın başlangıcında olduğundan çok daha kötü ekonomik koşullarla birleşen mevcut durum, silahlı çatışmaların yeniden başlaması ihtimalini her zaman diri tutuyor. Rusya ve Suriye'nin İdlib'deki hedefleri bombalamaya devam etmesi, Suriye muhalefetine ve yeni bir mülteci akını potansiyeli de dahil olmak üzere Türkiye'ye her türlü ek komplikasyonu hatırlatıyor.

Türkiye'deki muhalefet partileri, Erdoğan'ın ‘katil’ olarak nitelendirdiği ve onsuz bir Suriye için aktif çaba sarf ettiği Esed'le uzlaşmayı istemesini, ‘Suriye politikalarının başarısızlığının açık bir göstergesi’ olarak görüyor.

Türkiye'nin ana muhalefet partisi Cumhuriyet Halk Partisi'nin (CHP) lideri Özgür Özel, Esed ile görüşmek üzere yakında Şam'ı ziyaret etmeyi planlıyor. Ziyaretin amacının Ankara ile Şam arasında normalleşmeyi kolaylaştırmak olduğu belirtiliyor. Ancak Suriye tarafı henüz ziyareti teyit etmedi.

BMGK’nın 2015 yılında Rusya ve Suriye de dahil olmak üzere tüm taraflarca kabul edilen 2254 sayılı kararı, Suriye’de kapsamlı bir siyasi çözüm için en iyi seçenek olmaya devam ediyor.

Mülteciler ve geri dönenler konusunda sorunun başlıca kaynağı Suriye. Türkiye'deki ve başka yerlerdeki Suriyeliler ya da en azından bir kısmı, anavatanlarında uygun sosyal, ekonomik ve güvenlik koşullar oluşturulduğu takdirde geri döneceklerdir.

Suriye'nin bu konuda ciddi adımlar atması gerekiyor ve uluslararası toplumun yardımına ihtiyaç duyacağı açık. Ancak ülke kendi kaynaklarını da kullanmalı.

ABD’nin koruması altındaki YPG/PKK, Suriye'deki tüm petrol sahalarını kontrol ediyor. Bu sahalardan çıkardığı petrolü Esed rejimi, kökten dinci örgütler ve kuzeybatıdaki muhalefet de dâhil olmak üzere çeşitli alıcılara satarak faaliyetlerini finanse ediyor. Oysa bu kaynaklardan elde edilen ülke serveti, Suriye'nin yeniden inşası ve halkın evlerine dönmesini kolaylaştıracak koşulların yaratılması için kullanılmalı.

Suriye’deki kriz sadece Türkiye ve Suriye arasındaki bir mesele olmamakla birlikte bu krizi tamamen sona erdirmenin tek yolu kapsamlı bir çözümdür.

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) 2015 yılında Rusya ve Suriye de dahil olmak üzere tüm taraflarca kabul edilen 2254 sayılı kararı, Suriye’de kapsamlı bir siyasi çözüm için en iyi seçenek olmaya devam ediyor.

Tüm bunlar, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Suriye Devlet Başkanı Esed önümüzdeki haftalarda bir araya gelse bile, tüm karışık konuların çözülmesinin yıllar alacağını beklememiz gerektiğini gösteriyor.

*Bu makale Şarku’l Avsat tarafından Londra merkezli Al Majalla dergisinden çevrilmiştir.