Adet ağrılarını azaltmak için 7 doğal yöntem

Pelvis bölgesindeki gerginliği gidermek çok önemli

Birçok çalışan kadın, regl döneminde ağrıları nedeniyle ücretli izin talep ediyor (Unsplash)
Birçok çalışan kadın, regl döneminde ağrıları nedeniyle ücretli izin talep ediyor (Unsplash)
TT

Adet ağrılarını azaltmak için 7 doğal yöntem

Birçok çalışan kadın, regl döneminde ağrıları nedeniyle ücretli izin talep ediyor (Unsplash)
Birçok çalışan kadın, regl döneminde ağrıları nedeniyle ücretli izin talep ediyor (Unsplash)

Adet dönemi yaklaşırken başlayan sancılar bazı kadınların hayatını dönem sona erene kadar felç ediyor.
Bu dönemlerde genellikle tıbbi ağrı kesici ürünlerin yanı sıra doğal yöntemlere de başvurmak rahatlatıcı olabiliyor.
İşte regl sancısını hafifletmeye yardımcı olan 7 doğal yöntem…

Sıcak bitki çayları
Bir bardak sıcak çay, regl sancıları üzerinde yatıştırıcı bir etki bırakabilir. Ancak uzmanlara göre bitki çayı alırken dikkatli olmak gerekiyor.
Bahsi geçen bitkinin yalnızca aromasına sahip olan çayların genelde etki göstermesi mümkün olmuyor.
Hakiki bitki çayları arasında sancıyı bastırmada işe yarayanlar ise şu şekilde:
- Meyan kökü
- Nane
- Papatya
- Zencefil

Isıtıcı yastık
Krampları hızlıca durdurmanın yollarından biri de ısı. Elektrikli yastıklar veya sıcak su torbaları karın bölgesi üzerine konduğunda ısının vücuda yerleşmesini sağlayıp kullanıcıyı rahatlatabilir.
Regl ağrısı sırasında evde değil de dışarıda olması gereken kişiler içinse tek kullanımlık yapışkanlı ısıtıcılar mevcut. Bunlara genellikle cep sobası deniyor ve vücudun herhangi bir yerine yapıştırılabiliyor.

Basit hareketler
Araştırmalar, adet kramplarıyla uğraşan kadınlarda "yoga hareketlerinin ağrı yoğunluğunu önemli ölçüde azalttığını" gösteriyor.
Bu nedenle sancıyı azaltmak isteyenler birkaç basit yoga hareketine başvurabilir.
- Bacaklar duvarda: Bu pozisyonda yere uzanmak gerekiyor. Popoyu bir duvar dibine yerleştirmeli ve bacaklar vücuda dik açı oluşturacak şekilde havaya kaldırılarak duvara yaslanmalı. Böylelikle bacakları esnetmek ve pelvisteki gerginliği azaltmak mümkün olabilir.
- Elmas pozisyonu: Yoga matı üzerinde veya yatakta uygulanabilecek bu pozisyonda ayak tabanlarının birleştirilmesi gerekiyor. Böylece dizler yana doğru açılıyor ve bacakları elmas şeklini alıyor. Ayakların pelvis bölgesine yakın olması da gerekmiyor. Kollardan destek alarak arkaya doğru yaslanırken, kramplarla gelen gerginlik de giderilebiliyor.
- Kedi-inek pozisyonu: 4 ayak üzerinde (ellerin ve dizlerin altında yumuşak bir şey koyarak), göbeğinizi yere doğru indirin, kuyruk kemiğinizi yukarı doğru kaldırın ve göğsünüzü öne doğru uzatarak nefes alın. Bu pozisyonda karnı çökük bir inek taklit taklit ediliyor. Daha sonra nefes verirken sırtınızı yukarı bükerek korkmuş bir kediyi taklit etmek mümkün. 

Sıcak duş 
Yukarıda bahsi geçen ısıtıcı yastık gibi, sıcak su da karın kaslarının gevşemesine yardımcı olarak krampları hafifletebilir. 
Daha da iyisi ise biraz daha uzun bir banyo yapmak. Kasların gevşemesini sağlamak için banyoya biraz epsom tuzu ekenebilir.

Esansiyel yağlarla masaj
Önceki araştırmaalar, uçucu yağlarla karınlarına masaj yapan kadınların adet semptomlarında dikkate değer bir azalma gördüklerini ortaya koymuştu.
Buradaki püf nokta hangi yağları seçeceğinize karar vermek. iltihap giderici özelliğiyle lavanta yağı özellikle etkili olabilir.

Egzersiz
Adet dönemlerinde sürekli kramplardan mustarip olanların, düzenli egzersiz yapması gerekiyor. Egzersiz adet ağrısıyla daha başlamadan önce mücadele etmek için güçlü bir araç olabilir.
Egzersiz, bir spor salonuna yazılmak anlamına gelmiyor. Evde de yapılabilir veya sadece yürüyüşe çıkılabilir.

Yiyecek ve içecek değişiklikleri
Vücuda alınan her şey, gün içinde deneyimlenen hisleri etkiliyor. Ancak bu en çok da regl öncesi için geçerli. Kafein, et, şeker ve tuz, adet kramplarını daha da kötüleştirebilir.
Daha fazla omega-3 almaksa vücudun iltihaplanmayı azaltmasına yardımcı olarak semptomları yatıştırıyor.
Independent Türkçe, CNET, Web MD



Ölüme yakın deneyimlerde zaman neden yavaşlıyor?

Ölüme yakın deneyim yaşayan bazı kişiler, sanki zaman ortadan kalkmış gibi hissettiğini söylüyor (Unsplash)
Ölüme yakın deneyim yaşayan bazı kişiler, sanki zaman ortadan kalkmış gibi hissettiğini söylüyor (Unsplash)
TT

Ölüme yakın deneyimlerde zaman neden yavaşlıyor?

Ölüme yakın deneyim yaşayan bazı kişiler, sanki zaman ortadan kalkmış gibi hissettiğini söylüyor (Unsplash)
Ölüme yakın deneyim yaşayan bazı kişiler, sanki zaman ortadan kalkmış gibi hissettiğini söylüyor (Unsplash)

Ölümle burun buruna gelen kişiler, yaşadıkları deneyim sırasında zamanın durmuş veya yavaşlamış gibi geldiğini sıkça bildiriyor. 

Başından böyle bir olay geçmeyen kişilerin aklına film sahneleri gelecektir. Örneğin bir trafik kazasında hayatını kaybetmekten kıl payı kurtulan bir karakter etrafına bakarken, sahne daha yavaş akıyor. 

Ölüme yakın deneyimler üzerine çalışan psikiyatr Bruce Greyson'ın 1980-1990'larda yaptığı çalışmalarda, bu türden deneyimler yaşayan kişilerin yaklaşık yüzde 70'i "zamanın durduğunu veya anlamını yitirdiğini" bildirmişti. 

Peki bu travmatik olaylar neden böyle bir etki yaratıyor ve zamanın nasıl algılandığı hakkında neler söylüyor? 

İnsanlar zamanı nasıl algılıyor?

Liverpool John Moores Üniversitesi'nde zaman psikolojisi üzerine çalışan Dr. Ruth Ogden, yıllar önce geçirdiği bir trafik kazasından sonra bu alana ilgi duymaya başlamış. 

Psikoloji hocası, Conversation için kaleme aldığı yazıda, başka bir araçla çarpıştıktan sonra adeta zaman durmuş gibi hissettiğini anlatıyor.  

15 yıl boyunca ölüme yakın deneyimlerde neden zamanın yavaşladığı ve zamanın nasıl algılandığı üzerine araştırmalar yürüten Dr. Ruth Ogden ulaştığı sonuçları şöyle açıklıyor:

Biz saniyeleri ve dakikaları mükemmel bir doğrulukla kaydeden saatler gibi değiliz. Bundan ziyade beynimiz, zamanı çevremizdeki dünyaya duyarlı bir şekilde algılamaya ayarlanmış gibi görünüyor.

Dr. Ogden, beynin duygusal ve fizyolojik uyarılmayı düzenleyen bazı bölgelerinin, aynı zamanda zamanın işlenmesinde de rol oynadığını ekliyor. 

Bu nedenle duygular yoğunlaştığı sırada beynin zaman algısı da etkileniyor. Örneğin keyifli vakit geçirirken zaman uçup gidiyor ve sıkıcı ortamlarda geçmek bilmiyor. 

Ölüme yaklaşınca zaman neden yavaşlıyor?

Ölüme yakın deneyimlerde zamanın neden yavaşladığı kesin olarak bilinmiyor. Bilim insanları bunun altında savaş ya da kaç tepkisinin yattığını düşünüyor. Evrimsel süreçte hayatta kalma içgüdüsü olarak gelişen bu tepki, tehdit anında ortaya çıkıyor.

Tehlike karşısında beyin daha hızlı çalıştığı için ölüme yakın deneyim yaşayan kişiler çevrelerinin daha yavaş hareket ettiğini görüyor. 

Psikoloji ve Ruh Sağlığı Sınır Alanları Enstitüsü'nden araştırmacı Marc Wittmann bu durumu şöyle açıklıyor:

Organizma çevresel uyaranları normalden daha hızlı işleyerek kişinin daha kolay tepki vermesini sağlıyor. Daha hızlı algılamak, düşünmek ve hareket etmek hayatta kalmak için avantaj demek.

Yaşlandıkça zaman daha mı hızlı akıyor?

Herkes ölüme yakın bir deneyim yaşamayabilir fakat birçok kişi yaşı ilerledikçe zamanın akıp gittiğinden yakınıyor. 

Geçmişe bakınca çocukken vakit daha yavaş akıyormuş gibi gelirken, yetişkinlikle beraber sanki göz açıp kapayıncaya kadar yıllar geçiyor.

Bilim insanları bu durumun birkaç nedeni olduğunu söylüyor. Örneğin çocukken bir yıl, yaşanan sürenin daha büyük bir kısmına tekabül ediyor. Nörolog Santosh Kesari "10 yaşındaki bir çocuk için bir yıl, hayatının yüzde 10'u. 60 yaşındaki biri için ise hayatının yüzde ikisinden daha azı" diyor. 

Ayrıca çocukken sürekli yeni şeylerle karşılaşmak, hafızada daha kalıcı etkiler bırakıyor. Kesari şu ifadeleri kullanıyor:

Zamanı unutulmaz olaylarla ölçüyoruz ve yaşlandıkça hatırlanmaya değecek daha az yeni şey yaşanıyor. Bu da çocukluğun daha uzun sürmüş gibi görünmesine yol açıyor.

Bilim insanın burada bahsettiği, zamanın o an içinde nasıl algılandığından ziyade, nasıl hatırlandığı. 

Yine de bazı çalışmalarda çocukken zamanın akışının daha yavaş algılandığı bulunmuştu. Nörobilimci Patricia Costello, çocukların gelişim aşamasında olduğunu belirterek "Sinirsel iletimleri yetişkinlere kıyasla fiziksel olarak daha yavaş. Bu da zamanın geçişini algılama biçimlerini etkiliyor" diyor:

Yetişkinliğe ulaşınca zaman devrelerimiz kablolamayı tamamlıyor ve zamanın geçişini doğru bir şekilde nasıl kodlayacağımızı deneyimlerimizle öğreniyoruz.

Yaşlanınca zamanın daha hızlı akıyormuş gibi gelmesi, büyük ölçüde yeni deneyimlerin azlığıyla ilişkilendiriliyor. Costello bu histen kurtulmak isteyenlere hayatlarına yenilik katmasını öneriyor.

Bilim insanı "Her şeyin çok hızlı geçip gittiği, kendi hayatımızı kaçırdığımız hissini nasıl durdurabiliriz? İş dönüp dolaşıp yeni şeyler öğrenmeye geliyor" diyerek ekliyor: 

Yeni bir beceri öğreniyor musunuz? Farklı bir şeyler pişiriyor musunuz? Mümkün olduğunca hayatınıza yenilik katmak, anıların öne çıkmasını sağlayacak ve bir bakıma zamanı uzatacaktır.

Independent Türkçe, Conversation, Psychology Today, NBC News