Libya’da seçimlerin yapılması ve paralı askerler konusu Mısır’ın gündeminden düşmüyor

Şukri, Batili ile görüştü (Dışişleri Bakanlığı)
Şukri, Batili ile görüştü (Dışişleri Bakanlığı)
TT

Libya’da seçimlerin yapılması ve paralı askerler konusu Mısır’ın gündeminden düşmüyor

Şukri, Batili ile görüştü (Dışişleri Bakanlığı)
Şukri, Batili ile görüştü (Dışişleri Bakanlığı)

Kahire, Libya Temsilciler Meclisi Başkanı Akile Salih başkanlığındaki Libyalı yetkililerin yanı sıra Birleşmiş Milletler (BM) Libya Özel Temsilcisi Abdullah Batili'nin Mısır Dışişleri Bakanı Samih Şukri ile görüşmelerine ev sahipliği yaptı.
Arap Birliği Genel Sekreteri Ahmed Ebu Gayt ile Akile Salih'i bir araya getiren toplantıda, eski Birleşmiş Milletler Libya Özel Danışmanı Stephanie Williams'ın görevinden istifasının ardından çalışmaları aksayan Anayasa İzleme Komitesi'nin toplanması açısından siyasi sürecin karşılaştığı zorluklar ve krizi çözmenin yolları üzerinde duruldu.
Görüşmenin ardından Libya'da seçimlerin yapılmasının bir dizi önlem gerektirdiğini söyleyen Salih, Anayasa Komisyonu'nun görevinin bir an önce tamamlanmasını ve egemen kurumlar konusunda uzlaşma sağlanmasını umduğunu dile getirdi. BM Libya Özel Temsilcisi Batili, ‘parlamentonun diyalog komiteleri ve devlet konseyi ile anayasal istişareleri tamamlaması’ çağrısında bulundu.
Akile Salih, “Dibeybe hükümetinin temsil ettiği yürütme erkinin bir dönem belli görevleri oldu ancak bunlarda başarısız oldu. Sayın Batili'den Temsilciler Meclisi ve devletin oluşturduğu Anayasal Yönetim Komitesi’ni toplantıya davet etmesini rica ediyorum. Son dönemde bir Birleşmiş Milletler temsilcisinin yokluğu, anayasal yönetimin tamamlanmasını geciktirdi. Çünkü komitenin toplantısının BM himayesinde olması gerekiyor” dedi.
Kaynaklara göre, Salih ile Kahire'deki Libya Yüksek Devlet Konseyi Başkanı ​Halid el-Mişri arasında Batili'nin gözetiminde ‘anayasal yol’ konusunda yeni bir müzakere turunun başlayacağı öngörülüyor.
Salih ve Mişri, Kahire'de görüşeceklerini henüz duyurmadılar. Ancak iki isim, yürütme erkinin birleştirilmesi ve egemenlik makamlarının işgal edilmesi konusundaki görüşmeleri ve ertelenen cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimlerinin anayasal dayanaklarına ilişkin görüşmeleri tamamlamayı amaçlayan bir toplantıdan bahsetti.
Buna karşılık Şukri, Birleşmiş Milletler Libya Özel Temsilcisi Abdullah Batili ile yaptığı görüşmede, "Birleşmiş Milletler'in siyasi süreci desteklemedeki en önemli rolü, anayasal yol ve yasal çerçeveler etrafında Libyalıları diyaloğa teşvik etmektir" dedi.
Mısır Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Büyükelçi Ahmed Ebu Zeyd, Şukri'nin Mısır'ın BM Libya Özel Temsilcisi’ne Libya'da istikrarı yeniden sağlama misyonunun başarısı için desteğini ifade ettiğini ve Birleşmiş Milletler'in rolünün merkeziliğini ve tarafsızlığını vurguladığını belirterek “Batili’nin süreci doğru yönetmesinin, onun Libya içindeki tarafların ve uluslararası toplumun güvenini kazanmasını sağlıyor” dedi.
Şukri “Mısır'ın, özellikle Libya Temsilciler Meclisi ile Libya Devlet Yüksek Konseyi arasındaki ‘seçimlerin anayasal temeli’ görüşmelerinin son turlarına ev sahipliği yapması, krizi çözmek için gösterdiği ve yapmaya devam ettiği sürekli çabaların devamı niteliğindedir” dedi. Ayrıca Şukri, krizi sona erdirmek ve kardeş Libya halkının hedeflerine ulaşması için bu yolu tamamlamaya ve Libya'da cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimlerinin aynı anda yapılması gerektiğine dikkati çekti.
Zeyd, Mısır Dışişleri Bakanı’nın ‘uygulama için belirli mekanizmalar ile zaman dilimleri olmadan ve uluslararası toplum tarafından takip edilmeden mevcut anlaşmaları ve yasal siyasi haklara bağlılığı yürürlüğe koymanın mümkün olmadığını’ belirtti.
Şukri, “Bu aynı zamanda, tüm yabancı güçlerin, paralı askerlerin ve yabancı savaşçıların belirli bir zaman dilimi içinde Libya'dan çıkışına ilişkin Birleşmiş Milletler kararlarının uygulanmasını da gerektiriyor" dedi. Şukri, bu bağlamda ‘5+5’ Ortak Askeri Komitesi’nin misyonunun desteklenmesi gerektiğini söyledi.
Batili, Pazar günü Abu Dabi'de Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Devlet Bakanı Şeyh Şehbut bin Nahyan El Nahyan ile yaptığı ortak açıklamada ‘Libya siyasi partilerinin siyasi krizin üstesinden gelme mücadelesini üstlenmeleri ve seçimlerin önünü açmaları gerektiğini’ vurguladılar. Ayrıca Libya'ya destek sağlamak için çeşitli uluslararası taraflarla koordinasyon içinde olduklarını ifade ettiler.



Suriye Dışişleri Bakanı bugün İngiltere'yi ziyaret edecek

Suriye Dışişleri Bakanı bugün İngiltere'yi ziyaret edecekSoldan sağa: Suriye Dışişleri Bakanı Esad eş-Şeybani, Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara, ABD Başkan Yardımcısı JD Vance, ABD'nin Suriye temsilcisi Tom Barrack (AFP)
Suriye Dışişleri Bakanı bugün İngiltere'yi ziyaret edecekSoldan sağa: Suriye Dışişleri Bakanı Esad eş-Şeybani, Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara, ABD Başkan Yardımcısı JD Vance, ABD'nin Suriye temsilcisi Tom Barrack (AFP)
TT

Suriye Dışişleri Bakanı bugün İngiltere'yi ziyaret edecek

Suriye Dışişleri Bakanı bugün İngiltere'yi ziyaret edecekSoldan sağa: Suriye Dışişleri Bakanı Esad eş-Şeybani, Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara, ABD Başkan Yardımcısı JD Vance, ABD'nin Suriye temsilcisi Tom Barrack (AFP)
Suriye Dışişleri Bakanı bugün İngiltere'yi ziyaret edecekSoldan sağa: Suriye Dışişleri Bakanı Esad eş-Şeybani, Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara, ABD Başkan Yardımcısı JD Vance, ABD'nin Suriye temsilcisi Tom Barrack (AFP)

Suriye Dışişleri ve Gurbetçiler Bakanlığı, Dışişleri Bakanı Esad eş-Şeybani'nin bugün İngiliz yetkililerle görüşmek üzere Birleşik Krallık'a gideceğini duyurdu.

İngiltere, BM Güvenlik Konseyi'nin benzer bir kararının ardından geçen hafta Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara'ya yönelik yaptırımları kaldırdı. Londra da Suriye İçişleri Bakanı Enes Hattab'a yönelik yaptırımların kaldırıldığını duyurdu.


Gazze ateşkesi: Sarı Ölüm Hattı ve belirsiz bir kader

Gazze Şeridi'nin doğu kesimindeki Şucaiyye Mahallesi’nde, Sarı Hat içinde bulunan bir İsrail askeri üssündeki nöbetçi kulübesinden görülen yıkılmış binalar, 5 Kasım 2025 (Reuters)
Gazze Şeridi'nin doğu kesimindeki Şucaiyye Mahallesi’nde, Sarı Hat içinde bulunan bir İsrail askeri üssündeki nöbetçi kulübesinden görülen yıkılmış binalar, 5 Kasım 2025 (Reuters)
TT

Gazze ateşkesi: Sarı Ölüm Hattı ve belirsiz bir kader

Gazze Şeridi'nin doğu kesimindeki Şucaiyye Mahallesi’nde, Sarı Hat içinde bulunan bir İsrail askeri üssündeki nöbetçi kulübesinden görülen yıkılmış binalar, 5 Kasım 2025 (Reuters)
Gazze Şeridi'nin doğu kesimindeki Şucaiyye Mahallesi’nde, Sarı Hat içinde bulunan bir İsrail askeri üssündeki nöbetçi kulübesinden görülen yıkılmış binalar, 5 Kasım 2025 (Reuters)

Salem el-Rayyes

9 Ekim'de, ABD Başkanı Donald Trump hem Hamas hem de İsrail'in önerilen 20 maddelik planı kabul etmesinin ardından, bir ateşkes ve rehine takası anlaşmasına varıldığını duyurdu. Bu duyurunun akabinde, şartların uygulanmasına başlandı ve öncelikle İsrail ordusu Gazze Şeridi şehirlerinin derinliklerinden Sarı Hat'ın gerisindeki ilk çekilme bölgesine çekildi. Böylece bazı Filistinliler evlerine dönmeye başlarken, binlercesi bundan mahrum kaldı.

Trump'ın planı, uygulaması anlaşmanın üç aşamasına yayılmış, belirli bir zaman çizelgesi içermeyen aşamalı bir geri çekilme haritası dayatıyordu. Sarı Hat, İsrail ordusunun Gazze Şeridi'nin doğusunda, güneyinde ve kuzeyinde gerçekleştireceği ilk geri çekilişi ve ardından yeniden mevzileneceği alanları belirliyor. Bu alanlar halihazırda Gazze Şeridin 365 kilometrekarelik yüzölçümünün yüzde 50'sinden fazlasını işgal etmiş durumda. Ordunun uygulamakla yükümlü olduğu ikinci geri çekilmenin, ikinci aşamanın uygulanmasıyla başlaması gerekiyor. İsrail, bu aşama başlamadan önce hem canlı hem de ölü tüm rehinelerin kendisine teslim edilmesini şart koşuyor. Üçüncü aşama ise ordunun 1967'den beri olduğu gibi Gazze Şeridi'nin uluslararası alanda tanınan sınırlarının dışına çekilmesini gerektiriyor.

İsrail'in ilk çekilmeyi uygulayarak, ateşkese rağmen 2 milyondan fazla Filistinliyi çadırlarda ve barınaklarda yaşamaya zorladığı, sınır kapılarını, yardımları ve Gazze’ye girecek malları kontrol ederek günlük yaşamları üzerinde denetim kurduğu doğru ama tek kriz bu değil. Bu problem ve kontrol dayatması ile baskı, belirli bir zaman dilimine bağlı olmayan anlaşma maddelerinin uygulanması konusunda doğrudan veya dolaylı olarak dayatılan krizlere yol açtı.

Nitekim İsrail'in anlaşmanın ilk aşamasının ilk üç haftasında maddelerin uygulanmasını kontrol ederek kendisine göre manipüle ettiği ve uyarladığı görülüyor. İsrail'in ihlalleri ve oyalama taktikleri olmasaydı, Hamas'ın 20 canlı İsrailli rehineyi, ardından da 28 rehinenin daha cenazesini teslim etmesi gerekiyordu. Gerçekten de Hamas, canlı rehineleri aynı gün, ateşkes anlaşmasının yürürlüğe girmesinden 72 saatten kısa bir süre sonra iki parti halinde teslim etti. İsrail ise cezaevlerindeki yaklaşık 200 Filistinli tutsağı serbest bıraktı.

Anlaşmanın yürürlüğe girdiği ilk günden itibaren ve hatta müzakereler sırasında, Hamas ve diğer Filistinli direniş örgütlerinin temsilcileri iki amaçla Gazze Şeridi'ne ağır ekipman girişini talep ettiler. İlki, savaşta yıkılan evlerin enkazı altından ve İsrail hava saldırılarının hedefi olan yeraltı tünellerinden İsrailli rehinelerin cenazelerini çıkarmaktı. Rehine takası aşamasını tamamlayıp ikinci aşamaya geçmek için bu en önemli hedefti. İkinci olarak, sonraki aşamalarda ekipmanların enkaz kaldırma faaliyetlerinde, Filistinli kurbanların enkaz altından çıkarılmasında ve yolların temizlenmesinde kullanılması amaçlanıyor.

Sahadaki gerçeklere dayatılan verilerin gölgesinde ve İsrail'in oyalama taktikleri ile ablukası, ateşkes anlaşmasının ikinci aşamasına geçiş için kesin bir takvimin olmaması göz önüne alındığında, Gazzeliler kaderlerinin ne olacağını ve evlerine ne zaman dönebileceklerini sorguluyorlar

Canlı rehinelerin serbest bırakılmasının ardından, Hamas'ın askeri kanadı İzzeddin Kassam Tugayları, ellerindeki İsrailli rehinelerin cenazelerini, teslim alıp teslim etme sürecinde aracı kurum olan Uluslararası Kızılhaç Komitesi'ne teslim etmeye başladı. Kassam, İsraillilerin cenazelerine ulaştıkça, Uluslararası Kızılhaç Komitesi'ne peş peşe gruplar halinde teslim ediyor. Ancak, İsrail'in ekipman girişini reddetmesi ve izin vermeyip geciktirmesi nedeniyle, Kassam Tugayları bazı cenazelerin enkaz altından veya tünellerden çıkarılmasını geciktiren sorunlar ve krizlerle karşılaştı.

1 Kasım itibarıyla İsrail, gruplar halinde 18 rehineyi teslim aldı. Bunlar arasında, İsrail'in kabul etmediği bir cenaze de vardı. Kassam Tugayları ise cenazenin İsrail iş birlikçilerinden birine ait olduğunu söylüyor. Öte yandan direniş örgütlerinin elinde halen 11 rehinenin cenazesi bulunuyor ve teslim etme, Filistinli cenazeler ile takas hazırlıkları kapsamında bu cenazelere ulaşmaya ve çıkarmaya çalışıyorlar. İsrail'in, bazı gecikmelerden sonra ABD, Mısır, Katar ve Türkiye'den arabulucuların baskılarının akabinde, sınırlı sayıda ekipman ve Mısırlı teknik ekibin girişine, kazı ve enkaz kaldırma çalışmalarına yardımcı olmasına izin verdiği doğru. Ancak, diğer krizler devam ediyor.

Hamas ve direniş liderleri, yaptıkları çeşitli açıklamalarda, bazı cenazelerin ordunun konuşlandığı Sarı Hat’ın ötesinde ve kırmızı askeri bölgeler olarak belirlenen bölgelerde bulunduğunu belirttiler. Bu bölgelerde arama çalışmalarının yapılması için anlaşmanın ilk aşamasında İsrail'in ikinci kez geri çekilmesi gerekiyor ve İsrail bunu reddediyor. Ancak Kızılhaç ve ordu arasındaki koordinasyonun ardından, İzzeddin Kassam Tugayları'nın gölge biriminden ekiplerin, Kızılhaç’tan bir ekip eşliğinde cenazelerin tutulduğu bölgelere girmesine, sahada cenazelerin yerini tespit etmesine izin vermeyi yakın zamanda kabul etti.

Bu kolay olmadı çünkü öncesinde İsrail, evleri, yerinden edilmiş kişilerin çadırlarını ve sokaklardaki arabaları hedef alan iki ayrı hava saldırı dalgası gerçekleştirdi. Gazze Sağlık Bakanlığı'na göre bu saldırılar sonucunda yarısı kadın ve çocuklardan oluşan 200'den fazla Filistinli hayatını kaybetti. Bu saldırılar, ordunun, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah'ta ve kontrolü altındaki bölgelerde Filistinli direniş savaşçıları tarafından iki ayrı silahlı saldırıya maruz kaldığı iddiasının ardından düzenlendi. Ordu, direnişçilerle yaşanan çatışmalarda bir subay ve bir askerin öldürüldüğünü ve yaralıların da olduğunu duyurdu.

dfvbg
Sarı işaret, İsrail güçlerinin Gazze şehrinden ateşkes anlaşması kapsamında geri çekildiği Sarı Hat’ı gösteriyor, 2 Kasım 2025 (Reuters)

Kassam Tugayları, her saldırıda, çatışmalardan kendisinin sorumlu olmadığını ve İsrail kontrolü nedeniyle Refah'taki gruplarıyla irtibatının aylardır kopuk olduğunu, keza hiçbir üyesinin akıbetini, varsa kimlerin hâlâ hayatta olduğunu bilmediğini açıklayan açıklamalar yayınladı. Dolayısıyla burada asıl sorun, İsrail'in Gazze Şeridi'nin yarısından fazlası üzerindeki kontrolünün devam etmesinde yatıyor. Bu kontrol, birkaç gün önce İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz'ın Sarı Hat boyunca sarı beton bloklar konuşlandırmasıyla daha da güçlendi. Katz, ilmiği daha da sıkmak ve Filistinlilere ayrılan alanı daha da daraltmak için yeni sınırlar dayatır gibi, Gazzelileri bu bloklara yaklaşmamaları konusunda uyardı.

Sarı Hat’ın ötesindeki bölgenin kaderi

Sahadaki gerçeklere dayatılan verilerin gölgesinde ve İsrail'in oyalama taktikleri ile ablukası, ateşkes anlaşmasının ikinci aşamasına geçiş için kesin bir takvimin olmaması göz önüne alındığında, Gazzeliler kaderlerinin ne olacağını ve evlerine ne zaman dönebileceklerini sorguluyorlar. Bu dönüşün yakın olmasını umuyorlar. Sarı Hat'ın ötesindeki bölgenin kaderi ve orada neler olup bittiği de merak konusu; zira İsrail ile iş birliği yapmakla suçlanan bir dizi Filistinli silahlı grup hâlâ bu bölgede konuşlu ve aktif.

Soykırım savaşının son aylarında, Gazze'de yaklaşık beş yerel silahlı grup ortaya çıktı ve bunlar Hamas ve üyelerine karşı faaliyet gösterdiklerini defalarca ilan ettiler. Birçok İsrailli ve uluslararası medya kuruluşu, Refah'ın doğusunda faaliyet gösteren Yaser Ebu Şebab örgütü gibi bu örgütlerin, İsrail ile Batı Şeria'daki Filistin Otoritesi de dahil olmak üzere diğer taraflardan lojistik destek aldığını bildirdi. Ancak söz konusu örgütler, destekçilerini açıkça belirtmezken, İsrail ordusu üyelerinin faaliyet göstermesine, silah taşımasına, silahlı eylemlerde bulunmasına izin veriyor.

Kassam Tugayları başta olmak üzere Filistin direnişi, kendi unsurlarına karşı eylemlerde bulunan herkesi, orduyla iş birliği yapanları, kaosa katkıda bulunanları ve soykırım sırasında yardımları çalarak Gazze'yi yardımdan mahrum bırakanları cezalandıracağına söz verdi. Bunlar direnişin bahsi geçen örgütlere yönelttiği suçlamalar. Şarku’l Avsat’ın al Majalla’dan aktardığına göre bu arada İsrail onlara koruma ve güvenlik sağlamaya devam ediyor, askerleri de evleri yakıp yıkmaya, Sarı Hat boyunca yoğun bir şekilde ateş açmaya, topçu ateşi ile hedef almaya devam ederek, ateşkes anlaşmasını hiçe sayıyor.

Hem konumu hem de İsrail'in ileri bir tarihte tamamen geri çekilmesi ile sonuçlanması beklenen ateşkes anlaşmasına rağmen, ardında devam eden yıkım ve tahribat sebebiyle, Gazzelilerin “ölüm hattı” olarak adlandırdığı Sarı Hat'ın kaderi belirsizliğini koruyor.

ABD merkezli haber sitesi Axios, yakın zamanda ABD'nin Gazze'de bir Uluslararası İstikrar Gücü (ISF) kurmaya yönelik planını açıkladı. Bu güç, İsrail ordusunun Sarı Hat ötesine kademeli olarak çekilmesini ve çatışmaların yeniden başlamasını önlemeyi amaçlıyor ve Mısır, Türkiye, Katar, Endonezya ve Azerbaycan gibi ülkelerin kendisine katılması bekleniyor. ISF ayrıca, anlaşmanın bir sonraki uygulama aşamasına hazırlık olarak, Mısır ve Ürdün'ün katılımıyla Filistin polisinin eğitimini de denetleyecek. Öte yandan İsrail, sahada kendisi kontrol sahibi olamayacağından bu uluslararası güçten duyduğu endişelerini dile getiriyor ve Türkiye'nin bu güce katılmasına karşı çıkıyor.

xcsvf
Gazze şehrindeki limanın çevresinde yaşanan çatışmalardan zarar görmüş bölgede yerinden edilmiş Filistinlilerin sığındığı çadırlar, 20 Ekim 2025 (AFP)

Planların sunulması ve tartışılması devam ederken, Gazze Şeridi ve sakinlerinin geleceğine dair Amerikan ve İsrail planları dayatılırken hem konumu hem de İsrail'in tamamen geri çekilmesiyle sonuçlanması beklenen ateşkes anlaşmasına rağmen, ardında devam eden yıkım ve tahribat sebebiyle, Gazzelilerin “ölüm hattı” olarak adlandırdığı Sarı Hat'ın kaderi belirsizliğini koruyor. Keza İsrail'in Sarı Hat'ı önümüzdeki yıllarda kalıcı bir gerçeklik olarak sağlamlaştırmayı planlayıp planlamadığı da bilinmiyor. Zira İsrail, ilk aşamada gerçekleşmesi gerektiği gibi, Filistinlilerin Gazze Şeridi'ne giriş ve çıkışına izin vermek için geri çekilip, Mısır ile Refah Sınır Kapısı’nı açmaktan kaçındı. Aksine oyalanarak kapının kaderini de belirsiz bıraktı.

*Bu analiz Şarku’l Avsat tarafından Londra merkezli al Majalla dergisinden çevrilmiştir.


Abdulati: Sudan krizine kapsamlı bir çözüm bulmak için tüm taraflarla iletişim halindeyiz

Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati, Sudan Ordu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan ile görüşmesi sırasında (Mısır Dışişleri Bakanlığı – Facebook)
Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati, Sudan Ordu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan ile görüşmesi sırasında (Mısır Dışişleri Bakanlığı – Facebook)
TT

Abdulati: Sudan krizine kapsamlı bir çözüm bulmak için tüm taraflarla iletişim halindeyiz

Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati, Sudan Ordu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan ile görüşmesi sırasında (Mısır Dışişleri Bakanlığı – Facebook)
Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati, Sudan Ordu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan ile görüşmesi sırasında (Mısır Dışişleri Bakanlığı – Facebook)

Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati bugün yaptığı açıklamada, Mısır’ın Sudan krizine kapsamlı bir çözüm bulma çabalarını güçlendirmek amacıyla tüm bölgesel ve uluslararası taraflarla iletişim halinde olduğunu bildirdi.

Abdulati, Port Sudan’da Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı ve Ordu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan ile görüşmesi sırasında, Mısır’ın Sudan hükümetine tam desteğini ifade etti. Mısır’ın El-Faşir’de yaşanan ihlaller ve katliamları kınadığını vurgulayan Abdulati, Sudan’daki istikrarın sağlanması için Mısır’ın çabalarını sürdürdüğünü ve hem ikili hem de bölgesel ve uluslararası platformlarda, özellikle de Uluslararası Dörtlü kapsamında, ateşkesin sağlanması ve Sudan halkının çektiği acıların sona erdirilmesi için aktif bir şekilde çalıştığını belirtti.

Abdulati, Mısır’ın Sudan krizine kapsamlı bir çözüm bulunması yönündeki çabaları güçlendirmek için tüm bölgesel ve uluslararası taraflarla temaslarını sürdürdüğünü, bu çabaların Sudan halkının haklarını korumayı ve ülkeye güvenlik ile istikrar getirmeyi hedeflediğini vurguladı.

Mısır Dışişleri Bakanlığı tarafından yayımlanan açıklamada, görüşmede su güvenliği konusunun da ele alındığı belirtildi. Toplantıda, Nil Nehri’nin iki alıcı ülkesi olarak Mısır ve Sudan’ın ortak tutumu vurgulanırken, Doğu Nil Havzası’nda uluslararası hukuka tam olarak uyulmasının önemi ve Nil Nehri üzerinde tek taraflı uygulamalara karşı kesin tutum sergilendiği kaydedildi.