Husiler, yüzlerce çocuğu kaçırmakla suçlandı

Darbeci Husi grubu saflarına çocuk savaşçı almaya devam ediyor. (Reuters)
Darbeci Husi grubu saflarına çocuk savaşçı almaya devam ediyor. (Reuters)
TT

Husiler, yüzlerce çocuğu kaçırmakla suçlandı

Darbeci Husi grubu saflarına çocuk savaşçı almaya devam ediyor. (Reuters)
Darbeci Husi grubu saflarına çocuk savaşçı almaya devam ediyor. (Reuters)

Yemen’den ve uluslararası alandan yayınlanan raporlar, Husi milislerin çocuklara yönelik yüzlerce ihlali belgelendi. Raporlarda 14 Eylül 2014 - 30 Ağustos 2022 tarihleri arasında 16 bin 804 vatandaşın silahlı milislerce kaçırıldığına dikkat çekildi. Bunlardan 176'dan fazlasının çok küçük yaştaki çocuk, 217’sinin de öğrenci olduğu kaydedildi.
İnsan hakları raporları, Husi milislerini terörist yöntemlerden vazgeçmek ve Yemenli çocuklara karşı yürütülen ihlalleri uygulamakla suçluyor. Yemenli çocuklar uluslararası kanun ve ilkelerle güvence altına alınan hizmetlerden mahrum bırakılıyor. Birçoğu takip edilip kaçırılıyor ve hapse atılıyor.
20 Kasım Dünya Çocuk Günü münasebetiyle yayınlanan raporlar, uluslararası toplumu çocuklara yönelik bu suçların ve tüm ahlaki değer ve ilkelere, uluslararası ve insani normlara ve yerel yasalara aykırı tüm suistimallerin durdurulması için ciddi adımlar atmaya çağırdı. Raporlarda ayrıca Husi milislerinin Yemen'de çocuklara yönelik ağır ihlallerde bulunmaları nedeniyle terör örgütleri listesine dahil edilmesi çağrısında bulunuldu.
İnsan hakları raporları, Yemenli çocukların halen trajik ve son derece zor koşullarda yaşadıklarını, milislerin bombardımanı, patlayan mayınlar, açlık ve salgın hastalıklardan dolayı öldüklerini kaydetti. Bütün bunlar Husi grubun ateşlediği savaşın bir yansıması olarak nitelendirildi.
Çocukları Kurtarın Vakfı’nın (Save The Children Fund) son verilerine göre bu yıl ortalama olarak her gün bir Yemenli çocuk savaş nedeniyle öldü ya da yaralandı. Vakfın verilerine göre 1 Ocak'tan Kasım ortasına kadar olan dönemde 91 çocuk öldürüldü ve 242 çocuk yaralandı.
Uluslararası Çocuk Günü'nde taraflara sivillere yönelik saldırıları ve şiddeti önleme konusunda yeniden taahhütte bulunmaya çağıran Vakıf, Yemen'in Taiz kentinden çocukların ekim ayında Birleşmiş Milletler liderliğindeki altı aylık ateşkesin sona ermesinden bu yana oynarken veya okula giderken sürekli hayatlarından endişe ettiklerini ve güvenliğin en acil ihtiyaçları olduğunu vurguladı.
Ülke çapındaki ateşkes sırasında çocuklar için sağlanan olumlu kazanımlara rağmen bu yılın başından bu yana 330'dan fazla Yemenli çocuk savaştan etkilendi. Aralarında çok sayıda ölüm ve yaralanma meydana geldi. Birçoğu da sakat kaldı.
Vakfın Yemen Direktörü Rama Hansrac, ekiplerinin temel yaşam hakları ellerinden alınan çocuklarla düzenli olarak görüştüğünü belirtti. Hansrac açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
“Yemen'de her gün çocuklar öldürülüyor, sakatlanıyor, istismara uğruyor ve endişe altında yaşamaya zorlanıyor. Çocukları öldürmenin veya istismar etmenin hiçbir gerekçesi olamaz. Dünya, bu suçların cezasız kalmasına son vermek için şimdi harekete geçmelidir.”
Çocuklar için daha iyi bir yarın şekillendirmek adına yatırım yapılması gerektiği vurgusunda bulunan Hansrac, barış ve istikrarın gerçek göstergeleri göz önüne alındığında, Yemen'in geleceğinin çocuklarına, onların güvenliğine ve esenliğine bağlı olduğuna işaret etti. Çocukların sesine kulak vermenin ve onlarla yan yana çalışmanın tam anlamıyla ilerlemek için gerekli olduğunun altını çizdi.
Çocuk Haklarına Dair Sözleşme'nin 30 yıl önce Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından kabul edilmesinden bu yana çocuklar için sağlanan tarihi kazanımlara rağmen BM’nin raporuna göre Yemen, halen dünyadaki çocuklar için en kötü ülkeler arasında yer alıyor. Bazı haberlere göre Yemen'de çocuklar, iktidara karşı yapılan darbeyi takip eden dönemden bu yana ülke tarihinin en ağır ihlallerine maruz kaldı. Çocuklar silah altına alınıyor, savaşlara zorlanıyor, eğitimden mahrum bırakılıuor ve sistematik olarak çeşitli menfur yöntemlerle hedef alınıp öldürülüyor.
Yemen Hak ve Özgürlükler Ağı yakın tarihli bir raporda, grubun 14 Eylül 2014 - 30 Ağustos 2022 arasındaki dönemde 176'sı çocuk, 217'si öğrenci ve 374'ü kadın olmak üzere 16 bin 804'ten fazla sivili kaçırdığını ortaya koydu. Milis hapishanelerinde zorla tutulan bin 317 Yemenliden 76'sının çocuk ve 84'ünün kadın olduğunu ortaya çıkaran Yemen Hak ve Özgürlükler Ağı, 4 bin 12'den fazla tutuklu, kaçırılmış ve zorla kaybedilmiş kişinin işkenceye maruz kaldığını bildirdi. İnsan hakları ağı, Husi tutuklamalarının ve adam kaçırmalarının çoğunun kamu hatlarında, ulaşım araçlarında, evlerde, halka açık pazarlarda, camilerde ve hükümet ve özel işyerlerinde gerçekleştiğini belirtti.
Kaçırılanların, tutuklandıklarını veya yerlerini belirlememeleri için kaçırılma mahallinden gözleri bağlı olarak alındığını vurgulayan insan hakları ağının hazırladığı rapor grubun, çeşitli grup ve kesimlerden kaçırılan çocuklara ve kadınlara karşı, sıkışık yerlerde tecrit etmek de dahil olmak üzere en iğrenç suçları işlediğini gösterdi. Yemen Hak ve Özgürlükler Ağı, uluslararası toplumu çocuklar ve kadınlar da dahil olmak üzere tüm tutukluları koşulsuz olarak serbest bırakması için Husi milislerine baskı yapmaya çağırdı.



Washington destekli yardım kuruluşu ay sonundan önce Gazze'de faaliyetlere başlayacak

Gazze'deki bir hayır kurumunun mutfağından sıcak yemek almaya çalışan Filistinliler (AFP)
Gazze'deki bir hayır kurumunun mutfağından sıcak yemek almaya çalışan Filistinliler (AFP)
TT

Washington destekli yardım kuruluşu ay sonundan önce Gazze'de faaliyetlere başlayacak

Gazze'deki bir hayır kurumunun mutfağından sıcak yemek almaya çalışan Filistinliler (AFP)
Gazze'deki bir hayır kurumunun mutfağından sıcak yemek almaya çalışan Filistinliler (AFP)

ABD destekli bir yardım kuruluşu, sert bir şekilde eleştirilen yardım dağıtım planı çerçevesinde mayıs ayı sonlarından önce Gazze Şeridi’nde faaliyet göstermeye başlamayı planlıyor.

Ancak yardım kuruluşu, İsrail'den Birleşmiş Milletler (BM) ve diğer uluslararası kuruluşların Filistinlilere yardım ulaştırmaya devam etmesine izin vermesini istedi. Gazze Şeridi’ne 2 Mart'tan bu yana hiçbir insani yardım girmedi ve küresel açlık gözlemcilerinden biri Gazze nüfusunun dörtte biri olan yarım milyon insanın açlık riskiyle karşı karşıya olduğu uyarısında bulundu. İsrail, Hamas Hareketi’ni ‘insani yardımları çalmakla’ suçluyor, Hamas ise bu suçlamayı reddediyor.

İsrail, Hamas kalan tüm rehineleri serbest bırakana kadar Gazze'ye insani yardım girişini engelleyeceğini açıkladı ve öyle de yapıyor. Öte yandan İsrail, ‘ABD'nin insani yardım planını’ desteklediğini açıkladı. BM ve yardım kuruluşlarının değil, özel şirketlerin Gazze'nin güneyinde yer alacağını söylediği sınırlı sayıdaki güvenli dağıtım bölgelerinden yardım dağıtmasını öngören planı ilk ortaya atan İsrail da oldu.

Yeni kurulan Gazze İnsani Yardım Kurumu, yardım faaliyetlerini yönetecek. Konuyla ilgili bilgi sahibi bir kaynak adının açıklanmaması kaydıyla yaptığı açıklamada, ABD'li güvenlik firması UG Solutions ile ABD merkezli lojistik ve planlama firması SafeReach Solutions'ın vakfın operasyonlarında yer alacağını söyledi.

Washington, BM ve yardım kuruluşlarını vakıfla iş birliği yapmaya çağırdı. Sürecin, insanlığa saygı, tarafsızlık, bağımsızlık ve yansızlık gibi yerleşik insancıl ilkelere bağlı kalmayacağına dair endişelerini dile getirdiler. BM Sözcü Yardımcısı Farhan Haq dün sabah yaptığı açıklamada, BM İnsani İşlerden Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı ve Acil Yardım Koordinatörü Tom Fletcher'ın önerilen yardım mekanizmasına yönelik sert eleştirilerine atıfta bulunarak “Biz bu mekanizmaya yönelik itirazlarımızı açıkça belirttik” dedi.

Yardım kuruluşunun icra direktörü olarak atanan Jake Wood dün İsrail'e gönderdiği mektupta endişelerin bir kısmını gidermeye çalıştı. Wood, Gazze İnsani Yardım Kurumu’nun İsrail'e yardım alanlar hakkında hiçbir kişisel bilgi vermeyeceğini söyledi. Gazze İnsani Yardım Kurumu tarafından yapılan ayrı bir açıklamada ise İsrail'in ‘Gazzelilerin tamamına hizmet ulaştırılabilmesi için dağıtım noktalarının sayısını arttırmayı ve kurumun herhangi bir noktasına ulaşamayan sivillere yardım dağıtmak için çözümler bulmayı’ kabul ettiği belirtildi.

İsrail'in BM Daimi Temsilciliği konuyla ilgili yorum yapmayı reddederken Wood, mektubunda İsrail ordusundan Gazze'nin kuzeyinde, vakıf tarafından işletilen ve 30 gün içinde faaliyete geçebilecek güvenli dağıtım tesislerine ev sahipliği yapabilecek yeterli yer belirlemesini ve bunların etrafındaki riskleri en aza indirmesini istedi. İsrail'den yardım kurumunun dağıtım altyapısı tam olarak faaliyete geçene kadar ‘mevcut yolları kullanarak’ yeterli yardım akışını kolaylaştırmasını isteyen Wood, “Devam eden insani baskıyı hafifletmek ve çalışmalarımızın ilk günlerinde dağıtım sahaları üzerindeki baskıyı en aza indirmek için bunun yapılması gerekiyor” dedi.

Gazze İnsani Yardım Kurumu’nun açıklamasının ardından Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) planla ilgili endişelerinin devam ettiğini duyurdu. Kızılhaç sözcüsü Steve Dorsey, “İnsani yardımlar ne siyasileştirilmeli ne de askerileştirilmeli. Şu anda Gazze'deki siviller yardımlara büyük ihtiyaç duyuyor. İnsani yardımın derhal ve engellenmeden (Gazze Şeridi’ne) girmesine izin verilmeli” ifadelerini kullandı.