Plastiğe karşı yenilebilir ambalaj alternatifi

Deniz bitkilerinin yenilebilir ve biyolojik olarak parçalanabilir kaplar (AFP)
Deniz bitkilerinin yenilebilir ve biyolojik olarak parçalanabilir kaplar (AFP)
TT

Plastiğe karşı yenilebilir ambalaj alternatifi

Deniz bitkilerinin yenilebilir ve biyolojik olarak parçalanabilir kaplar (AFP)
Deniz bitkilerinin yenilebilir ve biyolojik olarak parçalanabilir kaplar (AFP)

Londra'da bir girişim, deniz yosunundan yapılmış yenilebilir veya biyolojik olarak parçalanabilir ambalajlar geliştirerek toprak ve okyanus kirliliğini azaltmaya yarayan bir çözüm buldu. Notpla girişimi (sürdürülebilir ambalaj markası), ürünleri sayesinde, iklim değişikliğiyle mücadeleye yenilikçi katkılar sağlarken, bu yıl Birleşik Krallık tahtının varisi Prens William tarafından oluşturulan Earthshot ödülüyle 15 finalist arasından seçildi.
Notpla macerası, yaklaşık on yıl önce Londra'daki Imperial College ve Royal College of Art'ta tasarım inovasyonu okuyan İspanyol Rodrigo García González ve Fransız Pierre Paslier tarafından küçük bir Londra mutfağında filizlendi.
35 yaşındaki paslier, “L'Oréal’da ambalaj mühendisiyken, şampuan şişelerinden krem ​​kaplarına kadar plastikten yapılmış ambalajlar geliştirirdim. Kısa sürede, çevreye karışan daha fazla plastik yapmaktansa çözümler üzerinde çalışmak istediğimi fark ettim” ifadelerini kullandı. Gonzalez ve Palier, petrokimya endüstrisinden gelen plastiklerin aksine, doğal ve biyolojik olarak parçalanabilen malzemelerden yapılmış ambalajlar tasarlamaya çalışıyor.
Paslier, farklı bitkileri test ettikten sonra, “deniz yosunu özleri bulduk ve doğada bulabileceğimize çok yakın, hatta yenilebilir olabilecek çözümler geliştirebileceğimizi fark ettik” dedi.
Ohoo ismi verilen yenilebilir ambalajların video görüntüsü yatırımcıların ilgisini çekerek internette geniş çapta yayıldı. Şarku’l Avsat’ın AFP’den aktardığı habere göre 2014 yılında Gonzalez ve Paslier Notpla girişimi kurdu. Hali hazırda 60’dan fazla çalışanıyla öneli bir genişleme aşamasında olan girişim, ürünlerini endüstriyel ölçekte üretmeye yakın.
Firmanın geliştirdiği, yaklaşık iri çeri domates büyüklüğündeki ve deniz yosunu özlerinden hala sır olarak saklanan bir yöntemle yapılan ambalaj, her türlü sıvıyı paketleyebiliyor. Festivallerde kullanılmak üzere su, kokteyller veya örneğin 2019'da Londra Maratonunda koşuculara dağıtılan enerji içecekler bunlara örnek. Ohoo isimli madde ağızda çiğnendiğinde jelatinimsi bir dokuya sahip bir şeker haline gelir.

 



Yiyeceklerin yapısının tokluk hissinde rol oynayabileceği tespit edildi

Besin değeri aynı olan gıdaların hücre yapısındaki farklılıklar, tokluk hissinde kayda değer bir etki yaratabiliyor (Unsplash)
Besin değeri aynı olan gıdaların hücre yapısındaki farklılıklar, tokluk hissinde kayda değer bir etki yaratabiliyor (Unsplash)
TT

Yiyeceklerin yapısının tokluk hissinde rol oynayabileceği tespit edildi

Besin değeri aynı olan gıdaların hücre yapısındaki farklılıklar, tokluk hissinde kayda değer bir etki yaratabiliyor (Unsplash)
Besin değeri aynı olan gıdaların hücre yapısındaki farklılıklar, tokluk hissinde kayda değer bir etki yaratabiliyor (Unsplash)

Bilim insanları yiyeceklerin yapısının tokluk hissini etkileyebildiğini tespit etti. 

Obezite gibi hastalıkların artışında modern beslenme alışkanlıkları kritik bir rol oynuyor. Ultra işlenmiş gıdalar da bu sorunun temel nedenleri arasında sayılıyor.

Öte yandan bu yiyecekler genellikle yağ, şeker ve tuz gibi sağlığa risk teşkil ettiği bilinen besinleri de yüksek miktarda içeriyor. Uzmanlar gıdaların nasıl "işlendiğinin" gözden kaçabileceğini söylüyor.

Birleşik Krallık'taki Imperial College London ve Quadram Enstitüsü'nden araştırmacılar gıdaların yapısının, etkilerini nasıl değiştirdiğini anlamak üzere bir çalışma yürüttü.

Bulguları hakemli dergi Nature Metabolism'de yayımlanan çalışmada 10 sağlıklı yetişkin 4 günlüğüne bir kliniğe yerleştirildi. Katılımcılara beslenme sondası takılarak mide ve üst ince bağırsaklarından düzenli numune alındı. Böylece gıdaların nasıl sindirildiği ve bunun bağırsaktaki metabolizma sonucu ortaya çıkan maddeleri nasıl etkilediği değerlendirildi.

Katılımcılar, hücreleri kırılmış veya bütün haldeki nohut unundan yapılan lapalarla beslendi. Yani bir lapadaki nohutlar, geleneksel nohut unu yapımında olduğu gibi doğal hücre yapısı bozulacak şekilde işlenmişti. Diğerindeyse hücrelerin bozulmaması için farklı bir işlem uygulandı.

Araştırmacılar, besin değerleri birebir aynı olan bu gıdaların vücutta farklı etkilere yol açtığını gözlemledi. 

Hücre yapısı bozulan nohut unundan yapılan lapa, daha hızlı sindirilerek kandaki glikoz seviyesini, diğer lapaya kıyasla 2 ila 4 kat daha fazla yükseltti.

Parçalanmamış hücrelere sahip gıda ise daha yavaş sindirildi. Ayrıca iştahı bastırmasıyla bilinen GLP-1 ve PYY hormonları daha uzun süre boyunca salgılandı. Katılımcılar da daha uzun süre tokluk hissettiğini bildirdi. 

Çalışmanın çok az kişiyle yapılmış olması gibi önemli bir sınırlılığı var. Ancak bulgular obezite ve tip 2 diyabetle mücadelede, gıdaların yapısının kayda değer bir rol oynayabileceğine işaret ediyor.

Makalenin yazarlarından Gary Frost "Gıdaların yapısının değiştirilmesi, nihayetinde halkı tip 2 diyabet gibi kronik hastalıklardan korumaya katkı sağlayabilir ve bu araştırma bu yüzden çok heyecan verici" diyor.

Çalışmanın bir diğer yazarı Mingzhu Cai ise zayıflama iğnelerinin başarısına değinerek şu ifadeleri kullanıyor:

Ozempic gibi GLP-1 agonistleri hakkında çok fazla tartışma dönüyor. Doğal GLP-1 seviyeleri asla bu ilaçların dozuna ulaşmayacak olsa da nasıl ve nerede salındığını anlayarak vücudumuzun üretebileceği dozları artırma şansımız var.

Bulgular, gıdaların işlenme biçimindeki farklılıkların yalnızca tokluk hissini artırmakla kalmayıp daha sağlıklı sonuçlar da doğurabileceğini gösteriyor.

Independent Türkçe, Imperial College London, Quadram Enstitüsü, Nature Metabolism