İran: Hamaney’in askeri danışmanı referandum yok dedi

Rejim güdümündeki İran Meclisi, ‘düşman ülkelerle iş birliği yapanlara’ karşı yargı kararlarını sertleştirmek için bir yasa teklifinde bulundu

Tahran’ın merkezinde bir otoyolda, ABD ile oynayacağı maçın arifesinde İran milli takımının bayrağı yakıldı (Twitter)
Tahran’ın merkezinde bir otoyolda, ABD ile oynayacağı maçın arifesinde İran milli takımının bayrağı yakıldı (Twitter)
TT

İran: Hamaney’in askeri danışmanı referandum yok dedi

Tahran’ın merkezinde bir otoyolda, ABD ile oynayacağı maçın arifesinde İran milli takımının bayrağı yakıldı (Twitter)
Tahran’ın merkezinde bir otoyolda, ABD ile oynayacağı maçın arifesinde İran milli takımının bayrağı yakıldı (Twitter)

İran’da protestolar 11 haftadır farklı yöntemlerle devam ederken, İran rejiminin üst düzey yetkililerinden Hüseyin Dehkan, başörtüsü zorunluluğu konusunda referandum yapılması olasılığının olmadığını söyledi.
İran rejimi lideri Rehber Ali Hamaney'in askeri danışmanı ve eski Savunma Bakanı Hüseyin Dehkan, başkent Tahran’da düzenlediği basın toplantısında, “Gerekirse Rehber’in onayı ve parlamentonun üçte ikisinin oyu ile referandum yaparız” dedi. “İslam Cumhuriyeti rejimini değiştirmek mümkün değil” diyen Dehkan, “Referandum sıradan bir yasa gibi değil” şeklinde konuştu.
Şarku’l Avsat’ın ILNA haber ajansından aktardığına göre Dehkan, “Kargaşa zamanlarında düşmanlar, ülke çıkarlarına hizmet etmeyen bazı konuları gündeme getirmekte ısrar ediyorlar” diyerek, “Kimse bize şunu söyleyemez; Ben cumhuriyet istemiyorum, monarşi istiyorum” ifadelerini kullandı.
Dehkan, bazı iç faktörler kullanılarak İran’a karşı birleşik bir savaş yürütüldüğünü söylerken, “Protestolar ve ayaklanmalar arasında ayrım yapıyoruz. Düşman bize savaş açtı. Ülkedeki tüm siyasi grupları, etnik ve dini azınlıkları savunuyoruz ve ister yurt içinde ister yurt dışında zulme karşı halkı savunmak görevimizdir” değerlendirmesinde bulundu.
Başörtüsü referandumuna ilişkin olarak ise Dehkan, “Başörtüsü serbestisi İslam Cumhuriyeti’nin ilkelerine aykırıdır. Toplantılar yaptık ve başörtüsü konusundaki görüşümüzü yetkili makamlara açıklayacağız” diyerek, “Başörtüsü zorunluluğu (rejimin kurucusu) İmam Humeyni tarafından önerildi ve önceki parlamentolarda kanun haline getirildi” ifadelerini kullandı.
Bir insan hakları örgütüne göre protestoları bastırmak için uygulanan baskı sırasında 451 kişi hayatını kaybetti.
Sosyal medya platformlarında yayınlanan video kayıtlarına göre İran’ın birçok şehrinde kamyon şoförleri de üç gündür grev yapıyor. Aynı şekilde ‘Maratib’ otomobil üretim şirketi işçilerinin grevi de devam etti. Tahran mahallelerinde de pazar akşamı protestolara sahne oldu. Protestocular, ülkenin kuzeybatısındaki Kürt kentlerinde rejim karşıtı yürüyüşlerin bastırılmasını ve rejim lideri Rehber Ali Hamaney’i kınayan sloganlar attı.
Kürdistan eyaletinde bir grup öğretmen, bir videoda yaptıkları açıklamada baskı ve şiddeti eleştirirken, yetkililer de eylemcilerin seslerine kulak vermeme ısrarlarını sürdürdü. Doğu Azerbaycan Eyaleti’nin merkezindeki Tebriz Üniversitesi’nden 210 profesör, bu ayın başlarında tıp öğrencisi Elar Hakkı’nın öldürülmesini kınayan bir açıklama yaptı.
Başta Zahidan şehrinin Cuma İmamı Abdülhamid İsmail Zahi olmak üzere Belucistan ve Kürdistan vilayetlerindeki Sünni din adamları, politikalar konusunda uluslararası denetim altında referandum yapılması çağrısında bulundu.
Buna paralel olarak İran medyası, bir grup milletvekilinin ‘ulusal güvenlik ve ulusal çıkarlara düşman ülkelerle’ iş birlikçilere karşı yargı kararlarını sertleştirmek için ilerleyen günlerde bir yasa tasarısı sunmayı planladığını belirtti. Bu yasaya göre tutuklular, idam cezası da dahil cezalar içeren ‘ifsad’ suçlamasıyla karşı karşıya kalacak.
Öte yandan Başsavcı Golam Hüseyin Muhsini, yalan haber yayan insanları soruşturma talimatı verdi. Protestoları bir ‘komplo’ olarak nitelendiren Muhsini, eylemcileri ise ‘şiddet, terör ve kutsallara hakaret’ suçlamalarının arkasında olmakla suçladı.
Başsavcı, “Tahran Cumhuriyet Başsavcılığı da dahil olmak üzere ülke genelindeki ilgili adli makamlara yanlış veya doğrulanmamış beyanda bulunanları soruşturma talimatı verdim” dedi.
Yargı, 28 Kasım’da Tahran Üniversitesi Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Sadık Zibakalam’ı pazar günü ‘delil olmadan konuşma’ suçlamasıyla savcılığa ifade vermeye çağırdı. Fransız Haber Ajansı’na (AFP) göre Prof. Dr. Zibakalam, Twitter üzerinden yaptığı açıklamada 400’den fazla İranlının öldürüldüğünü iddia etmişti.
Zibakalam, 28 Kasım’da da Telegram üzerinden “Bu sayı, Norveç merkezli İran İnsan Hakları Örgütü’nün raporuna ve yurtdışındaki Farsça yayın yapan medyadan elde edilmiş verilere dayanıyor. Ölü sayısı hakkında güvenilir bir bilgiye sahip değilim” açıklaması yaptı.
İran merkezli ‘Şark’ gazetesi de güvenlik güçlerinin gazeteci Meryem Haydariyan’ı pazar gecesi tutukladığını bildirdi.
İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan, ABD Hazine Bakanlığı tarafından ‘zorla itirafları sırasında mahkumların yanında göründükleri için yaptırım uygulanan’ devlet televizyonu muhabirleri Amine Sadat Zabihpor ve Ali Rıdvani ile görüştü. İki isim, Devrim Muhafızları’nın önde gelen üyeleri arasında yer alıyor. Rıdvani, gazeteci Ruhullah Zem ile 2020’nin sonunda idam edilmeden önce röportaj yapmıştı.
İran Dışişleri Bakanlığının Telegram hesabından aktarılan bilgilere göre Abdullahiyan, “Bu iki gazetecinin ülkedeki gelişmelerle ilgili profesyonel alanda gösterdikleri etkileyici performans, onlara yaptırım uygulanmasının nedenidir” dedi.
İran yargısına ait medya platformu olan ‘Mizan’ ajansına göre İran milli takımının Katar’daki Dünya Kupası maçlarında Galler’i yenmesinin ardından 700’den fazla kişi serbest bırakıldı. Serbest bırakılanlar arasında, geçen Ekim ayında ‘halkı kışkırtmak ve düşmanların sesini desteklemek’ suçlamasıyla tutuklanan eski radyo ve televizyon yayıncısı Mahmud Şehriri de var.
Öte yandan IRNA haber ajansına göre İran Devrim Muhafızları’nın bir üyesi, 28 Kasım’da günü İsfahan şehrinde vurularak öldürüldü. Yerel vali yardımcısı Muhammed Reza Can Nathari, ülkenin merkezindeki bu şehirde silahlı bir saldırıda hayatını kaybetti. Saldırının faillerinin soruşturulduğu belirtilirken, daha fazla ayrıntıya yer verilmedi.
İran İnsan Hakları Aktivistleri Ajansı (HRANA), ülke genelinde iki ayı aşkın süredir devam eden protestolarda 27 Kasım itibarıyla 63’ü küçük olmak üzere 451 protestocunun öldürüldüğünü belirtti. Ajans, 60 güvenlik gücü mensubunun öldürüldüğünü ve yetkililerin 18 bin 173 kişiyi tutukladığını belirtti.
Aynı şekilde İranlı futbol efsanesi Ali Dayi, 28 Kasım’da yaptığı açıklamada, Mahsa Amini’nin ölümünün ardından İran’da patlak veren protestoları desteklemesi sonrasında tehditler aldığını dile getirdi.
Dayi, Instagram üzerinden yaptığı açıklamada “Geçtiğimiz aylarda ve günlerde bazı kuruluşlar, medya ve kimliği belirsiz kişiler tarafından şahsıma ve aileme karşı çok sayıda tehdit aldım. İnsanlığı, onuru, vatanseverliği ve özgürlüğü öğrendim. Bu tür tehditlerle ne elde etmek istiyorsunuz?” ifadelerini kullandı.
Ali Dayi ayrıca, İran’daki protestolara yönelik baskılar sırasında tutuklanan mahkumların ‘koşulsuz serbest bırakılması’ çağrısında bulundu.
Dayi, organizatörlerden davet almasına rağmen bu ayın başlarında Dünya Kupası'na katılmak için Katar’a gitmeyeceğini açıklamıştı. Devam eden baskı eylemlerinde dostlarının yanında olmak istediğini söylerken, “Sevdiklerini kaybeden herkese başsağlığı diliyorum” dedi.



Paris’ten Beyrut uyarısı: Bölgedeki gerginlik tehlikeli şekilde artıyor

Fransa Cumhurbaşkanı Gabon'a yaptığı ziyaretten bir kare (AFP)
Fransa Cumhurbaşkanı Gabon'a yaptığı ziyaretten bir kare (AFP)
TT

Paris’ten Beyrut uyarısı: Bölgedeki gerginlik tehlikeli şekilde artıyor

Fransa Cumhurbaşkanı Gabon'a yaptığı ziyaretten bir kare (AFP)
Fransa Cumhurbaşkanı Gabon'a yaptığı ziyaretten bir kare (AFP)

İsrail’in, askeri kapasitesini yeniden inşa ettiği gerekçesiyle Lübnan’daki Hizbullaha karşı geniş çaplı bir operasyon başlatabileceğine ilişkin endişeler giderek artıyor. Son haftalarda İsrail medyasında sıkça dile getirilen bu iddialar, pazar günü Beyrut’un güney banliyölerinden Haret Hreik’te Hizbullah’ın bir numaralı askeri yetkilisi Heysem Tabtabain’in hedef alınmasıyla sahada da kendini gösterdi.

Aynı zamanda İsrail’in atacağı olası adımlar hem Lübnan içinde hem de uluslararası çevrelerde ciddi kaygılara yol açıyor. Bu bağlamda, her zamanki gibi en hızlı tepkiyi veren ülke Fransa oldu. Paris, ismini vermeden Hizbullah’ın üst düzey bir komutanını hedef alan saldırıdan duyduğu endişeyi açıkladı.

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, geçen cumartesi CNBC Arabiya’ya verdiği röportajda Lübnan’daki durumun “son derece kırılgan” olduğunu ve önümüzdeki dönemin “belirleyici” nitelikte olacağını vurgulamıştı.

Fransız Dışişleri Sözcüsü Pascal Confavreux, pazartesi günü düzenlediği basın toplantısında, “23 Kasım Pazar günü Beyrut’u hedef alan İsrail saldırısının, zaten son derece gergin olan ortamda tırmanma riskini artırdığı için Fransa’da derin bir endişe yarattığını” söyledi.

Fransa, her açıklamasında olduğu gibi tüm taraflara itidal çağrısında bulunarak, tehditlerin raporlanması için oluşturulan ateşkes izleme mekanizmasının önemine dikkat çekti. Paris, geçen yıl kurulan ve bir ABD’li generalin başkanlık ettiği, bir Fransız subayın ise başkan yardımcılığı görevini üstlendiği bu mekanizmada aktif rol oynuyor. Mekanizmada Lübnan, İsrail ve Birleşmiş Milletler de yer alıyor.

fgth
Güney Lübnan'da İsrail'in Manara yerleşim birimine bakan bir UNIFIL gözlem noktası (EPA)

Fransa, bu mekanizmayı “taraflarca tanınan ve tek taraflı adımların engellenmesi ile hem Lübnan hem de İsrail’de sivillerin güvenliğinin sağlanması için gerekli çerçeve” olarak değerlendiriyor. Ancak mekanizmanın temel sorunu, geçen yıl imzalanan 27 Kasım 2024 Ateşkes Anlaşmasından bu yana İsrail’in günlük askeri operasyonlarını durdurmasını sağlayamaması. İsrail bu operasyonları, Hizbullah’ın ateşkese uymadığı ve askeri altyapısını yeniden inşa ettiği gerekçesiyle sürdürüyor. Fransız açıklaması, Paris’in “Lübnan’ın egemenliği ve toprak bütünlüğüne bağlılığını” yeniden teyit ediyor.

Birkaç gün önce Cumhurbaşkanı Macron’un Ortadoğu ve Kuzey Afrika danışmanı Anne-Claire Legendre, iki günlük bir ziyaret için Beyrut’a giderek üç üst düzey yetkili, Lübnan ordusu komutanı ve UNIFIL temsilcileriyle görüşmüştü


AB Uluslararası Ortaklıklar Komiseri Şarku'l Avsat'a konuştu: Suudi Arabistan ile iş birliğinde sınır yok

Avrupalı yetkili, Suudi Arabistan'ın hızla önemli bir ekonomik ve teknolojik merkez haline geldiğini söyledi. (Avrupa Birliği)
Avrupalı yetkili, Suudi Arabistan'ın hızla önemli bir ekonomik ve teknolojik merkez haline geldiğini söyledi. (Avrupa Birliği)
TT

AB Uluslararası Ortaklıklar Komiseri Şarku'l Avsat'a konuştu: Suudi Arabistan ile iş birliğinde sınır yok

Avrupalı yetkili, Suudi Arabistan'ın hızla önemli bir ekonomik ve teknolojik merkez haline geldiğini söyledi. (Avrupa Birliği)
Avrupalı yetkili, Suudi Arabistan'ın hızla önemli bir ekonomik ve teknolojik merkez haline geldiğini söyledi. (Avrupa Birliği)

Üst düzey bir Avrupalı yetkili, Suudi Arabistan’la iş birliğinin ‘sınırı olmadığını’ belirterek, Riyad’ın hızla önemli bir ekonomik ve teknolojik merkeze dönüştüğünü, reform hızının yüksek olduğunu, değişime açık bir tutum sergilediğini ve net bir vizyona sahip olduğunu söyledi.

Avrupa Birliği (AB) Uluslararası Ortaklıklar Komiseri Jozef Sikela, Şarku’l Avsat ile yaptığı röportajda, Brüksel’in Suudi Arabistan-Avrupa iş birliği için geniş ufuklar gördüğünü vurguladı. Sikela, bu iş birliğinin yalnızca ikili düzeyde değil; Afrika, Orta Asya, Güney Asya, Pasifik ve Karayipler’de de güçlü bir potansiyel taşıdığını ifade etti.

yhju
Avrupalı yetkili, Suudi Arabistan'ın hızla önemli bir ekonomik ve teknolojik merkez haline geldiğini söyledi. (Avrupa Birliği)

Sikela, Riyad’da düzenlenen Birleşmiş Milletler Sınai Kalkınma Teşkilatı (UNIDO) Küresel Sanayi Zirvesi’ne katılımı sırasında yaptığı açıklamada, sürdürülebilir sanayi kalkınması, istihdam yaratma ve katma değer üretme başlıklarının küresel ekonominin ihtiyaçlarıyla örtüştüğünü belirtti.

UNIDO Küresel Sanayi Zirvesi

Jozef Sikela, Suudi Arabistan’ın UNIDO Küresel Sanayi Zirvesi’ne ev sahipliği yapmasının yerinde bir adım olduğunu belirterek, AB’nin UNIDO ile toplam taahhüt tutarı 350 milyon dolara yaklaşan 38 aktif program yürüttüğünü açıkladı. Sikela, “UNIDO’nun en büyük ortağı ve en büyük gönüllü katkı sağlayanı biziz” ifadesini kullandı.

Sikela, sanayi, ticaret ve enerji bakanlığı geçmişine de atıfta bulunarak, zirveyi Suudi yetkililerle görüşme fırsatı olarak değerlendirdiğini belirtti. Suudi bakanlarla, Suudi Arabistan Kamu Yatırım Fonu (PIF) temsilcileriyle ve şirketlerle bir araya geldiğini ifade eden Sikela, iş birliğinin yalnızca AB ile Suudi Arabistan arasında değil, dünyanın başka bölgelerinde de derinleştirilebileceğini söyledi. Sikela, “Yenilenebilir enerji, hidrojen, madencilik, çevrenin korunması, eğitim ve mesleki gelişim gibi alanlarda aynı önceliklere sahibiz” dedi.

Suudi Arabistan’la ilişkiler hız kazanıyor

Sikela, Suudi Arabistan ile ilişkilerin ‘çok güçlü bir ivme kazandığını’ vurguladı. Geçen yıl Brüksel’de AB ile Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) arasındaki ilk zirvenin düzenlendiğini hatırlatan Sikela sözlerini şöyle sürdürdü: “Krallık, Körfez’deki en büyük ticaret ortağımız ve ekonomisini çeşitlendiren, net vizyona sahip bir ülke.”

sdefrgt
Avrupa Birliği (AB) Uluslararası Ortaklıklar Komiseri Jozef Sikela, Avrupa ile Suudi Arabistan arasındaki iş birliğinin sınırları olmadığını vurguladı. (Fotoğraf: Saad el-Anzi)

Sikela, Suudi Arabistan’ın 2030 Vizyonu’nun ülkeyi Avrupa şirketleri ve yatırımcıları için çok cazip bir merkez haline getirdiğini belirterek, “Neden? Çünkü net bir vizyona sahip olmak, net bir yön anlamına geliyor ve yatırımcıların aradığı da bu: istikrar ve öngörülebilirlik. 2030 Vizyonu, yatırımcılara gelecek konusunda güven veriyor” şeklinde konuştu.

Sikela, “Bu vizyonu Avrupa ile Suudi Arabistan arasındaki ilişkilerdeki bakış açımız ve bölge ile dünya konusundaki sorumluluğumuzla birleştirebilirsek, iş birliğinin sınırı olmaz; çünkü ortak gündemimiz çok geniş” ifadelerini kullandı.

Jozef Sikela’ya göre Suudi Arabistan, ekonomisini çeşitlendirmeye ve yenilenebilir enerji kaynaklarını geliştirmeye odaklanıyor; bu öncelikler Avrupa’nın aynı alanlara gösterdiği ilgiyle örtüşüyor. Aynı durum, ortak çalışma alanı olarak görülen Orta Asya için de geçerli.

Sikela sözlerine şöyle devam etti: “Bu perspektiften bakıldığında Brüksel, Suudi Arabistan-Avrupa iş birliği için güney ülkelerinde geniş fırsatlar görüyor. PIF, Afrika, Orta Asya, Güney Asya, Pasifik ve Karayipler’de aktif; bu bölgeler aynı zamanda AB’nin ‘Global Gateway’ (Küresel Geçit) girişimi kapsamında değerlendiriliyor.”

‘Global Gateway’… Geleceğe yatırım

AB Uluslararası Ortaklıklar Komiseri Jozef Sikela, AB’nin benimsediği Global Gateway girişiminin, partner ülkelerde sürdürülebilir kalkınmayı desteklemek amacıyla yatırım, teknoloji ve Avrupa standartlarını kullanarak uygulanan stratejik bir yatırım programı olduğunu vurguladı.

ty
Avrupa Birliği (AB) Uluslararası Ortaklıklar Komiseri Jozef Sikela, Vizyon 2030'un yatırımcılara gelecek konusunda güven verdiğini söyledi. (Fotoğraf: Saad el-Anzi)

Sikela, “Temel hedef geleceğe yatırım yapmak, bu da varlıklara yatırım yapmadan önce insanlara yatırım yapmayı içeriyor” dedi.

Sikela’ya göre AB ve üye ülkeler, dünyadaki kalkınma harcamalarının en büyük kaynağı; küresel harcamaların yüzde 40’ından fazlasını sağlıyorlar, oysa ekonomileri dünya üretiminin yalnızca yüzde 16’sını oluşturuyor.

Sikela, başlangıçta 2027’ye kadar 300 milyar euro hedeflendiğini, bu hedefin neredeyse bu yıl gerçekleştirildiğini ve bu nedenle hedefin 2027’ye kadar 400 milyar euroya yükseltildiğini belirtti.

Jozef Sikela, girişimin ‘eşit ortaklığa dayandığını ve ülkelere şart dayatmak veya dengesiz ilişkilere çekmek yerine güç kazandırmayı hedeflediğini’ ifade ederek, bunun giderek parçalanan bir dünyada geniş kabul gördüğünü söyledi.

İş birliğinin derinleştirilmesi

AB Uluslararası Ortaklıklar Komiseri, Global Gateway girişimini Suudi yetkililerle görüştüğünü ve iki tarafın çıkarına hizmet edecek iş birliği fırsatlarını ele aldıklarını belirtti.

Sikela, “Girişim, ortak çıkarı olan partnerler için kapalı değil. Suudi kurumlarının ve özel sektör yatırımlarının katılımını memnuniyetle karşılıyoruz. AB ile Suudi Arabistan arasında iş ortamının iyileştirilmesi konusunu da tartıştık. İlişkileri derinleştirecek ek adımlar bekliyoruz. Yapılacak çok iş var, ancak ilerleme hızlı ve doğru yoldayız” şeklinde konuştu.

Gelecek için büyük potansiyel

Sikela, Avrupa-Suudi Arabistan ilişkilerinin önümüzdeki beş yıldaki perspektifi sorulduğunda, Suudi Arabistan’ın hızla önemli bir ekonomik ve teknolojik merkez haline geldiğini vurguladı. Sikela, “Bugün bir bankacı olsaydım, Avrupa şirketlerine Suudi Arabistan’a ilgilerini artırmalarını tavsiye ederdim. Çünkü burası istikrarlı, öngörülebilir ve geleceğe yönelik büyük bir potansiyele sahip bir ortam” ifadelerini kullandı.

gty
Avrupa Birliği (AB) Uluslararası Ortaklıklar Komiseri Jozef Sikela, Şarku’l Avsat'a verdiği röportaj sırasında (Fotoğraf: Saad el-Anzi)

Sikela, “Suudi Arabistan’daki en büyük çekim unsurları, reformların hızı, değişime açıklık ve net vizyondur. Siz bir vizyon belirlediniz ve hükümetin bu vizyona bağlı olduğuna eminim; bunu her gün gösteriyorlar” dedi.

Jozef Sikela sözlerini şu ifadeyle tamamladı: “İşte AB ile Suudi Arabistan arasındaki iş birliğini tamamen farklı bir seviyeye taşımak için üzerine inşa etmek istediğimiz temel budur.”


Moskova'nın faaliyetleri artarken İngiliz Donanması Rus fırkateynini ve petrol tankerini durdurdu

İngiliz Kraliyet Donanması devriye gemisi "Severn" (gemi hesabı "X" platformu üzerinden)
İngiliz Kraliyet Donanması devriye gemisi "Severn" (gemi hesabı "X" platformu üzerinden)
TT

Moskova'nın faaliyetleri artarken İngiliz Donanması Rus fırkateynini ve petrol tankerini durdurdu

İngiliz Kraliyet Donanması devriye gemisi "Severn" (gemi hesabı "X" platformu üzerinden)
İngiliz Kraliyet Donanması devriye gemisi "Severn" (gemi hesabı "X" platformu üzerinden)

İngiltere Savunma Bakanlığı, dün yaptığı açıklamada, İngiliz devriye gemisinin Manş Denizi'nde takip ettiği bir Rus firkateyni ve petrol tankerini durdurduğunu, Rus donanmasının İngiliz suları etrafındaki faaliyetlerinin son iki yılda yüzde 30 arttığını belirtti.

Bakanlık, Kraliyet Donanması devriye gemisi HMS Severn'in son iki hafta içinde Manş Denizi'nden geçiş yapan Rus firkateyni RFN Stoyky ve tanker Yelnya'yı durdurduğunu açıkladı.

AP’ye göre Severn, sonunda izleme görevini Bretonya açıklarında kimliği belirsiz bir NATO müttefik gemisine devretti.

Bakanlık, İngiltere'nin, kıyılarında konuşlu gemilere ek olarak, NATO'nun Kuzey Atlantik ve Arktik bölgesindeki Rus gemileri ve denizaltılarını izleme misyonu kapsamında İzlanda'ya üç Poseidon keşif uçağı konuşlandırdığını bildirdi.

Bu haber, Savunma Bakanı John Healey'nin gazetecilere, Rus casus gemisi Yantar'ın İskoçya açıklarındaki faaliyetlerini izleyen keşif uçağı pilotlarına lazer ışınları tuttuğunu söylemesinden sadece birkaç gün sonra geldi.

İngiltere, Yantar'ın eylemlerini "pervasız ve tehlikeli" olarak nitelendirerek, topraklarına yönelik herhangi bir ihlale yanıt vermeye hazır olduğunu belirtti.

Haley çarşamba günü yaptığı açıklamada, "Rusya'ya ve Putin'e mesajım şu: Sizi görüyoruz ve ne yaptığınızı biliyoruz" dedi.

Londra'daki Rusya Büyükelçiliği, Haley'nin sözlerine, İngiliz hükümetini "askeri bir saplantıyı körüklemekle" suçlayarak yanıt verdi ve Moskova'nın Birleşik Krallık'ın güvenliğini baltalamaya çalışmadığını ifade etti.