İran: Hamaney’in askeri danışmanı referandum yok dedi

Rejim güdümündeki İran Meclisi, ‘düşman ülkelerle iş birliği yapanlara’ karşı yargı kararlarını sertleştirmek için bir yasa teklifinde bulundu

Tahran’ın merkezinde bir otoyolda, ABD ile oynayacağı maçın arifesinde İran milli takımının bayrağı yakıldı (Twitter)
Tahran’ın merkezinde bir otoyolda, ABD ile oynayacağı maçın arifesinde İran milli takımının bayrağı yakıldı (Twitter)
TT

İran: Hamaney’in askeri danışmanı referandum yok dedi

Tahran’ın merkezinde bir otoyolda, ABD ile oynayacağı maçın arifesinde İran milli takımının bayrağı yakıldı (Twitter)
Tahran’ın merkezinde bir otoyolda, ABD ile oynayacağı maçın arifesinde İran milli takımının bayrağı yakıldı (Twitter)

İran’da protestolar 11 haftadır farklı yöntemlerle devam ederken, İran rejiminin üst düzey yetkililerinden Hüseyin Dehkan, başörtüsü zorunluluğu konusunda referandum yapılması olasılığının olmadığını söyledi.
İran rejimi lideri Rehber Ali Hamaney'in askeri danışmanı ve eski Savunma Bakanı Hüseyin Dehkan, başkent Tahran’da düzenlediği basın toplantısında, “Gerekirse Rehber’in onayı ve parlamentonun üçte ikisinin oyu ile referandum yaparız” dedi. “İslam Cumhuriyeti rejimini değiştirmek mümkün değil” diyen Dehkan, “Referandum sıradan bir yasa gibi değil” şeklinde konuştu.
Şarku’l Avsat’ın ILNA haber ajansından aktardığına göre Dehkan, “Kargaşa zamanlarında düşmanlar, ülke çıkarlarına hizmet etmeyen bazı konuları gündeme getirmekte ısrar ediyorlar” diyerek, “Kimse bize şunu söyleyemez; Ben cumhuriyet istemiyorum, monarşi istiyorum” ifadelerini kullandı.
Dehkan, bazı iç faktörler kullanılarak İran’a karşı birleşik bir savaş yürütüldüğünü söylerken, “Protestolar ve ayaklanmalar arasında ayrım yapıyoruz. Düşman bize savaş açtı. Ülkedeki tüm siyasi grupları, etnik ve dini azınlıkları savunuyoruz ve ister yurt içinde ister yurt dışında zulme karşı halkı savunmak görevimizdir” değerlendirmesinde bulundu.
Başörtüsü referandumuna ilişkin olarak ise Dehkan, “Başörtüsü serbestisi İslam Cumhuriyeti’nin ilkelerine aykırıdır. Toplantılar yaptık ve başörtüsü konusundaki görüşümüzü yetkili makamlara açıklayacağız” diyerek, “Başörtüsü zorunluluğu (rejimin kurucusu) İmam Humeyni tarafından önerildi ve önceki parlamentolarda kanun haline getirildi” ifadelerini kullandı.
Bir insan hakları örgütüne göre protestoları bastırmak için uygulanan baskı sırasında 451 kişi hayatını kaybetti.
Sosyal medya platformlarında yayınlanan video kayıtlarına göre İran’ın birçok şehrinde kamyon şoförleri de üç gündür grev yapıyor. Aynı şekilde ‘Maratib’ otomobil üretim şirketi işçilerinin grevi de devam etti. Tahran mahallelerinde de pazar akşamı protestolara sahne oldu. Protestocular, ülkenin kuzeybatısındaki Kürt kentlerinde rejim karşıtı yürüyüşlerin bastırılmasını ve rejim lideri Rehber Ali Hamaney’i kınayan sloganlar attı.
Kürdistan eyaletinde bir grup öğretmen, bir videoda yaptıkları açıklamada baskı ve şiddeti eleştirirken, yetkililer de eylemcilerin seslerine kulak vermeme ısrarlarını sürdürdü. Doğu Azerbaycan Eyaleti’nin merkezindeki Tebriz Üniversitesi’nden 210 profesör, bu ayın başlarında tıp öğrencisi Elar Hakkı’nın öldürülmesini kınayan bir açıklama yaptı.
Başta Zahidan şehrinin Cuma İmamı Abdülhamid İsmail Zahi olmak üzere Belucistan ve Kürdistan vilayetlerindeki Sünni din adamları, politikalar konusunda uluslararası denetim altında referandum yapılması çağrısında bulundu.
Buna paralel olarak İran medyası, bir grup milletvekilinin ‘ulusal güvenlik ve ulusal çıkarlara düşman ülkelerle’ iş birlikçilere karşı yargı kararlarını sertleştirmek için ilerleyen günlerde bir yasa tasarısı sunmayı planladığını belirtti. Bu yasaya göre tutuklular, idam cezası da dahil cezalar içeren ‘ifsad’ suçlamasıyla karşı karşıya kalacak.
Öte yandan Başsavcı Golam Hüseyin Muhsini, yalan haber yayan insanları soruşturma talimatı verdi. Protestoları bir ‘komplo’ olarak nitelendiren Muhsini, eylemcileri ise ‘şiddet, terör ve kutsallara hakaret’ suçlamalarının arkasında olmakla suçladı.
Başsavcı, “Tahran Cumhuriyet Başsavcılığı da dahil olmak üzere ülke genelindeki ilgili adli makamlara yanlış veya doğrulanmamış beyanda bulunanları soruşturma talimatı verdim” dedi.
Yargı, 28 Kasım’da Tahran Üniversitesi Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Sadık Zibakalam’ı pazar günü ‘delil olmadan konuşma’ suçlamasıyla savcılığa ifade vermeye çağırdı. Fransız Haber Ajansı’na (AFP) göre Prof. Dr. Zibakalam, Twitter üzerinden yaptığı açıklamada 400’den fazla İranlının öldürüldüğünü iddia etmişti.
Zibakalam, 28 Kasım’da da Telegram üzerinden “Bu sayı, Norveç merkezli İran İnsan Hakları Örgütü’nün raporuna ve yurtdışındaki Farsça yayın yapan medyadan elde edilmiş verilere dayanıyor. Ölü sayısı hakkında güvenilir bir bilgiye sahip değilim” açıklaması yaptı.
İran merkezli ‘Şark’ gazetesi de güvenlik güçlerinin gazeteci Meryem Haydariyan’ı pazar gecesi tutukladığını bildirdi.
İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan, ABD Hazine Bakanlığı tarafından ‘zorla itirafları sırasında mahkumların yanında göründükleri için yaptırım uygulanan’ devlet televizyonu muhabirleri Amine Sadat Zabihpor ve Ali Rıdvani ile görüştü. İki isim, Devrim Muhafızları’nın önde gelen üyeleri arasında yer alıyor. Rıdvani, gazeteci Ruhullah Zem ile 2020’nin sonunda idam edilmeden önce röportaj yapmıştı.
İran Dışişleri Bakanlığının Telegram hesabından aktarılan bilgilere göre Abdullahiyan, “Bu iki gazetecinin ülkedeki gelişmelerle ilgili profesyonel alanda gösterdikleri etkileyici performans, onlara yaptırım uygulanmasının nedenidir” dedi.
İran yargısına ait medya platformu olan ‘Mizan’ ajansına göre İran milli takımının Katar’daki Dünya Kupası maçlarında Galler’i yenmesinin ardından 700’den fazla kişi serbest bırakıldı. Serbest bırakılanlar arasında, geçen Ekim ayında ‘halkı kışkırtmak ve düşmanların sesini desteklemek’ suçlamasıyla tutuklanan eski radyo ve televizyon yayıncısı Mahmud Şehriri de var.
Öte yandan IRNA haber ajansına göre İran Devrim Muhafızları’nın bir üyesi, 28 Kasım’da günü İsfahan şehrinde vurularak öldürüldü. Yerel vali yardımcısı Muhammed Reza Can Nathari, ülkenin merkezindeki bu şehirde silahlı bir saldırıda hayatını kaybetti. Saldırının faillerinin soruşturulduğu belirtilirken, daha fazla ayrıntıya yer verilmedi.
İran İnsan Hakları Aktivistleri Ajansı (HRANA), ülke genelinde iki ayı aşkın süredir devam eden protestolarda 27 Kasım itibarıyla 63’ü küçük olmak üzere 451 protestocunun öldürüldüğünü belirtti. Ajans, 60 güvenlik gücü mensubunun öldürüldüğünü ve yetkililerin 18 bin 173 kişiyi tutukladığını belirtti.
Aynı şekilde İranlı futbol efsanesi Ali Dayi, 28 Kasım’da yaptığı açıklamada, Mahsa Amini’nin ölümünün ardından İran’da patlak veren protestoları desteklemesi sonrasında tehditler aldığını dile getirdi.
Dayi, Instagram üzerinden yaptığı açıklamada “Geçtiğimiz aylarda ve günlerde bazı kuruluşlar, medya ve kimliği belirsiz kişiler tarafından şahsıma ve aileme karşı çok sayıda tehdit aldım. İnsanlığı, onuru, vatanseverliği ve özgürlüğü öğrendim. Bu tür tehditlerle ne elde etmek istiyorsunuz?” ifadelerini kullandı.
Ali Dayi ayrıca, İran’daki protestolara yönelik baskılar sırasında tutuklanan mahkumların ‘koşulsuz serbest bırakılması’ çağrısında bulundu.
Dayi, organizatörlerden davet almasına rağmen bu ayın başlarında Dünya Kupası'na katılmak için Katar’a gitmeyeceğini açıklamıştı. Devam eden baskı eylemlerinde dostlarının yanında olmak istediğini söylerken, “Sevdiklerini kaybeden herkese başsağlığı diliyorum” dedi.



Çin Devlet Başkanı Şi, ekonomik ve ticari işbirliğinde AB'yi "kilit ortak" görüyor

Şi Cinping (AA)
Şi Cinping (AA)
TT

Çin Devlet Başkanı Şi, ekonomik ve ticari işbirliğinde AB'yi "kilit ortak" görüyor

Şi Cinping (AA)
Şi Cinping (AA)

Çin Dışişleri Bakanlığından yapılan açıklamaya göre Şi, Pekin'deki Çin-AB Zirvesi için ülkesini ziyaret eden AB Konseyi Başkanı Charles Michel ve AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ile görüştü.

Şi, görüşmede Çin ile AB ekonomilerinin "yüksek düzeyde tamamlayıcı" olduğuna ve işbirliğini geliştirmenin ortak çıkarları güçlendireceğine işaret ederek, "Yüksek nitelikli kalkınma ve yüksek standartta dışa açılma arayışındaki Çin, AB'yi ekonomik ve ticari işbirliğinde kilit, bilimsel ve teknolojik işbirliğinde tercih edilir, sanayi ve tedarik zincirleri işbirliğinde güvenilir ortak görüyor." dedi.

Çin ile AB'nin çok kutupluluğu geliştirebilecek iki güç olduğunun altını çizen Şi, "Sistemlerimiz farklı diye birbirimizi rakip görmemeliyiz. Rekabet içindeyiz diye işbirliğini azaltmamalıyız. Anlaşmazlıklarımız var diye cepheleşmemeliyiz." ifadelerini kullandı.

Şi, Çin ile AB'nin piyasa, sermaye ve teknoloji bakımından birbirini desteklemesi, geleneksel endüstrilerin yenilenmesi, yükselen endüstrilerin gelişimini teşvik etmesi ve yeni işbirliği modelleri ve yeni büyüme alanları yaratarak sanayi ve tedarik zincirlerini birlikte geliştirmesi gerektiğini belirtti.

AB, Çin ile istikrarlı ilişkiler geliştirmeyi istiyor

Michel ve Von der Leyen de görüşmede "AB'nin Çin ile istikrarlı, öngörülebilir ve sürdürülebilir ilişkiler geliştirmeyi istediğini" vurguladı.

AB'nin ticaret, yeşil kalkınma ve dijital ekonomi alanında işbirliğini geliştirmeyi, tedarik zincirlerini korumayı umduğunu dile getiren Avrupalı liderler, iklim değişikliği ve yapay zeka gibi küresel meselelerde işbirliği yapmayı arzuladıklarını belirtti.

Von der Leyen, sosyal medya platformu X'teki hesabından paylaştığı mesajda, "Çin ile AB'nin dengeli ticari ilişkilerde ortak çıkar konusunda mutabık olduklarını" ifade etti.

Çin ile 27 Avrupa Birliği (AB) ülkesi arasındaki olağan yıllık zirve toplantısı, bugün ve yarın Pekin'de yapılacak. Zirve, 2019'dan bu yana yüz yüze yapılan ilk toplantı olacak.

Zirvede tarafların, ikili ticaretteki AB lehine dengesizliğin yanı sıra Rusya-Ukrayna Savaşı ile bağlantılı jeopolitik sorunları ele alması bekleniyor.


Almanya eyaleti: İsrail'i desteklemek vatandaşlık almanın şartı

Kararnameye göre yetkililer, başvuranın Yahudi karşıtı tutum sergileyip sergilemediğine yakından dikkat etmeli (Reuters)
Kararnameye göre yetkililer, başvuranın Yahudi karşıtı tutum sergileyip sergilemediğine yakından dikkat etmeli (Reuters)
TT

Almanya eyaleti: İsrail'i desteklemek vatandaşlık almanın şartı

Kararnameye göre yetkililer, başvuranın Yahudi karşıtı tutum sergileyip sergilemediğine yakından dikkat etmeli (Reuters)
Kararnameye göre yetkililer, başvuranın Yahudi karşıtı tutum sergileyip sergilemediğine yakından dikkat etmeli (Reuters)

Almanya'nın Saksonya-Anhalt eyaletinden vatandaşlık başvurusunda bulunanlar, İsrail devletinin varlığına aykırı her türlü çabayı kınadıklarını yazılı olarak teyit edecek.

Eyalet ve federal içişleri bakanları toplantısı öncesinde konuşan Saksonya-Anhalt İçişleri Bakanı Tamara Zieschang, diğer 15 Alman eyaletini de benzer kuralları uygulamaya çağırdı.

Zieschang, daha önce bakanlığının kasım ayı sonlarında Saksonya-Anhalt eyaletindeki tüm belediyelere politika hakkında bilgi veren bir kararname gönderdiğini söylemişti.

İsrail'in varlığını desteklemeden vatandaşlık olmaz

Kararnameye göre yetkililere, başvuranın Yahudi karşıtı tutum sergileyip sergilemediğine dikkat etmeleri emrediliyor. Ayrıca, Alman vatandaşlığına geçmenin İsrail'in var olma hakkına bağlılık gerektirdiği öngörülüyor.

Saksonya-Anhalt İçişleri Bakanlığı, Almanya'nın liberal demokratik sistemine yönelik faaliyetlerde bulunan yabancıların, ülkenin Temel Yasasında belirtildiği gibi vatandaşlığa alınmalarının reddedileceğini bildirdi. İsrail'in varlık hakkının inkar edilmesi ve antisemitizm de bu faaliyetler arasında yer alıyor.

Yerel makamlara, başvuranın beyanı imzalamayı reddetmesi halinde vatandaşlığa alınma başvurusunu reddetmeleri talimatı verildi. Reddin ayrıca, ileride başvurmak üzere kişinin başvuru dosyasında belgelenmesi gerektiği ifade edildi.

Nazi Alman hükümetinin İkinci Dünya Savaşı sırasında 6 milyondan fazla Avrupalı ​​Yahudinin yaygın şekilde öldürülmesini organize ettiği Holokost vahşetinden sonra Almanya, Yahudileri koruma konusunda özel bir tarihi sorumluluk taşıyor.

İsrail'e kırgın olan göçmenlerin Yahudi karşıtı tutumları konusunda Almanya'da önemli tartışmalar yaşanıyor. İsrail'in güneyindeki 7 Ekim Hamas saldırılarının ardından ülke çapındaki Filistin yanlısı gösteriler anti-Semitizm söylemlerini alevlendirdi.

Saksonya-Anhalt eyaleti de 2019 yılında bir sinagoga düzenlenen ve iki kişinin ölümüyle sonuçlanan saldırıya sahne olmuştu. Ancak suçun faili, aşırı sağcı bir Almandı.


Yunanistan Başbakanı Miçotakis: Sınırdaş olan iki ülke yan yana ve beraber hareket etmek zorunda

(AA)
(AA)
TT

Yunanistan Başbakanı Miçotakis: Sınırdaş olan iki ülke yan yana ve beraber hareket etmek zorunda

(AA)
(AA)

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Miçotakis ile Yunanistan'ın başkenti Atina'da bir araya geldi.

Miçotakis, Başbakanlık'taki görüşmenin ardından düzenlenen ortak basın toplantısında yaptığı konuşmada, bu yıl iki ülkede de doğal afetlerin yaşandığını, geniş kapsamda ise çatışmalar ve savaşların ülkeler için birçok sorun teşkil ettiğini belirtti.

Doğu Akdeniz'de güvenlik ve barışı tehdit eden durumların yaşandığını hatırlatan Miçotakis, "İki ülkenin çok iyi bir şekilde bir arada, çok sakin bir ortamda ilişkilerini devam ettirmesi çok önemli. Her bir tarafın yaşadığı sorunlara çözüm yaratabilmek çok önem arz ediyor." diye konuştu.

Miçotakis, hem Yunanistan'da hem de Türkiye'de bu ortak yaklaşıma katılmayan birçok kesimin mevcut olduğunu vurgulayarak, "Ancak, sınırdaş olan iki ülke yan yana ve beraber hareket etmek zorundadır. İkimiz de daha sakin sularda, güzel bir esintiyle ilerleyen geminin kaptanı olarak güzel bir gelecek yaratmak zorundayız." ifadelerini kullandı.


Putin yalnızlıktan kurtulurken Zelenskiy yalnızlaşmaya başlıyor

Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman, başkent Riyad'da Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile bir araya geldi. / Fotoğraf: AFP
Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman, başkent Riyad'da Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile bir araya geldi. / Fotoğraf: AFP
TT

Putin yalnızlıktan kurtulurken Zelenskiy yalnızlaşmaya başlıyor

Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman, başkent Riyad'da Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile bir araya geldi. / Fotoğraf: AFP
Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman, başkent Riyad'da Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile bir araya geldi. / Fotoğraf: AFP

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, geçtiğimiz temmuz ayında Güney Afrika'nın ev sahipliğinde düzenlenen BRICS Zirvesi’ne katılmama kararı aldı. Putin, Ukrayna'da savaş suçu işlediği gerekçesiyle Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) tarafından takip edildiğini göz önünde bulundurarak, ev sahibi ülkeyi tehlikeye atmamak için bu kararı verdi. Gözlemciler, Rusya’nın, Batı'nın hâkim olduğu bölgesel ve çok taraflı örgütlere alternatif olarak kurulan BRICS grubunun kurucu ülkelerinden biri olması ve eylül ayında Hindistan'da düzenlenen G20 Zirvesi’ni kaçırması nedeniyle Batı'nın meseleyi Putin’in yaşadığı izolasyonun bir kanıtı olarak gördüğünü kaydetti. Ancak Rusya Devlet Başkanı'nın 2023 yılı boyunca gerçekleştireceği pek çok seyahat, Batı ekseninin uzun süredir kendisine dayatmaya çalıştığı yalnızlaştırma politikasına meydan okuduğunu gösteriyor.

Hiçbir Batılı ülkenin Putin'i kabul etmeyeceği kesin olmakla birlikte, son iki yılda Rusya Devlet Başkanı’na birçok başkanlık sarayının kapıları açıldı. Moskova yönetiminden yapılan açıklamaya göre Putin, ilişkileri güçlendirmek, İsrail ile Hamas arasındaki savaş ve Rusya'nın da katıldığı OPEC+ ittifakı çerçevesinde petrol üretiminin azaltılması gibi bölgesel konuları görüşmek üzere dün (çarşamba) Ekim 2019'dan bu yana ilk kez Abu Dabi ve Riyad'ı ziyaret etti.

Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman ile bir araya gelen Putin, Riyad ile ilişkilerin “benzeri görülmemiş bir düzeye” ulaştığını kaydetti. Rus televizyonunda yayınlanan açıklamalarında, iki ülkenin iyi ve istikrarlı ilişkilere sahip olduğunu söyleyen Putin, “Dostane ilişkilerimizin gelişmesini hiçbir şey engelleyemez. Şu anda hepimiz için bölgede olup bitenlerle ilgili bilgi ve değerlendirme alışverişinde bulunmak çok önemli” ifadelerini kullandı. Putin'in Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Devlet Başkanı Şeyh Muhammed bin Zayed Al Nahyan ile bir araya geldiği Abu Dabi'de, Rusya Devlet Başkanlığı Basın Ofisi iki ülke arasındaki iş birliğinin ‘artmakta’ olduğunu belirtti.

Müttefiklere ziyaret

Putin, içinde bulunduğumuz yıl boyunca UCM Roma Tüzüğü'nü imzalamayan birçok müttefik ülkeye seyahat etti. Zira bu ülkelerin hükümetlerinin Putin’i UCM'ye teslim etme zorunluluğu yok.

Geçtiğimiz ekim ayında Putin, Uluslararası Yeni İpek Yolu Ulaştırma ve Lojistik İş Forumu oturum aralarında Çinli mevkidaşı Şi Cinping ile görüştü. Bundan birkaç gün önce ise hakkında uluslararası tutuklama kararının çıkarılmasından bu yana ilk yurtdışı gezisinde Moskova'nın müttefiki Kırgızistan'ı ziyaret etmişti. Putin, ekim ayı başında organizatörlere ‘sorun yaratmamak’ için uluslararası toplantılardan kaçındığını açıklamıştı.

Gözlemciler, Putin'in Körfez ülkelerine yaptığı son ziyaretin, ABD ve Avrupa'nın kendisini uluslararası düzeyde yalnızlaştırma çabalarına rağmen, ülkesi dışına seyahat etme konusunda daha cesur hale geldiğini gösterdiğini söylüyor.

Rusya Dış Politika ve Savunma Konseyi Başkanı Fyodor Lukyanov, “Putin'in Körfez'in iki büyük gücüne yaptığı ziyaret, Rusya'nın uluslararası izolasyondan çıkmakta olduğunun açık bir işaretidir. Bu, Rusya'nın Ortadoğu'daki nüfuzunu savunma hedefini güçlendiriyor ve ABD'nin geleneksel müttefikleri olan BAE ve Suudi Arabistan'ın dış politikalarında dengeyi sağlamaya istekli olduğunu gösteriyor” ifadelerini kullandı.

Bu bağlamda Georgetown Üniversitesi Doğu Avrupa, Rusya ve Avrasya Araştırmaları Merkezi Direktörü Angela Stent, “Putin, Batılı ülkelerden izole edilmiş olsa da savaşın başlangıcından bu yana Çin'den ve küresel Güney'deki bazı ülkelerden izole olmadığı açık” dedi.

Rusya Stratejik Araştırmalar Enstitüsü Başkan Danışmanı Elena Suponina, Bloomberg’e yaptığı açıklamada, “Putin kendine daha çok güvendiğini hissediyor. Uzun zamandır bu kadar dış ziyaret yoğunluğunu görmemiştik” dedi. Suponina, Putin'in Riyad ve Abu Dabi ziyaretindeki hedefinin aynı olduğunu; OPEC, Ortadoğu çatışması ve Rusya'nın BRICS'teki liderliği ile ilgili konuları tartışmak amacıyla bu ziyaretleri gerçekleştirdiğini belirtti.

2022-2023 yılları arasında Rusya ile Ortadoğu ülkeleri arasındaki iletişimin yoğunluğu arttı. İtalyan Uluslararası Siyasi Araştırmalar Enstitüsü'ne (ISPI) göre, Rusya ile bölge arasındaki ticaret, özellikle Türkiye, BAE ve İran ile olmak üzere son iki yılda önemli bir artışa tanık oldu.

ISPI, Moskova'nın Ortadoğu'da hâlâ önemli bir uluslararası oyuncu olarak görüldüğünü ve Ukrayna'nın iyiliği için hiç kimsenin Moskova'yla ilişkilerini kesmeyeceğini bildirdi. Birçok ülkede Rusya'nın eylemleri, elitler ve kamuoyu düzeyinde gayri resmi destek ve anlayış buluyor. Aynı zamanda Kiev'e yönelik Ortadoğu girişimleri (örneğin, Suudi Arabistan'ın Ukrayna Devlet Başkanı’nı 2023'teki Arap Birliği zirvesine davet etmesi) Moskova tarafından bir dengeleme eyleminin parçası olarak görülüyor.

Gözlemciler, Putin'in şu anda uluslararası bağlamın kendisi için daha uygun olduğuna inandığını söylüyor. Ukrayna'nın uzun zamandır beklenen karşı taarruzu, Rus savunması karşısında başarısız oldu. Batı'nın şimdiye kadar Kiev'e sağladığı koşulsuz destek ise Kremlin'in umduğu gibi siyasi bölünmeler nedeniyle zayıflama işaretleri vermeye başladı.

Rusya'da petrol gelirleri toparlandı, Kremlin karşıtı sesler sistematik olarak susturuldu. Putin'in mart ayında yeniden seçim kampanyasını başlatmaya hazırlandığı artık şüphe götürmeyen bir konu.

Zelenskiy'nin yalnızlığı

Öte yandan Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy, Şubat 2022'den bu yana bir buçuk yılı aşkın bir süredir yakaladığı eşi benzeri görülmemiş ivmeye rağmen, uluslararası sahnede zorluklarla karşılaşıyor. Ukrayna Devlet Başkanı'na verilen uluslararası destek, sadece mali ve askeri boyutlarla sınırlı kalmadı. Zelenskiy, Birleşmiş Milletler (BM) salonlarından Dünya Ekonomik Forumu'na, G20 ve G7 zirvelerinden Cannes ve Venedik gibi sanat festivallerine ve hatta Altın Küre'ye kadar tüm uluslararası forumlarda özel bir ilgiyle karşılandı. Konuşmaları önemli isimlerle yarışan Zelenskiy, katıldığı programlarda kahraman gibi karşılandı. Ancak son aylarda, ulusal bir kahraman ve küresel bir direniş sembolü haline gelen genç adamın yıldızı söndü ve kendisini destekleyen Batılı liderlerin gördüğü gerçeklikten soyutlanmış gibi göründü. Geçtiğimiz temmuz ayında Litvanya'nın başkenti Vilnius'ta düzenlenen NATO Zirvesi sırasında çekilen bu fotoğraf, Ukrayna Devlet Başkanı'nın içinde bulunduğu durumun bir yansıması olabilir. Nitekim Zelenskiy asık bir suratla tek başına duruyorken, etrafındaki diğer dünya liderleri birbirleriyle mutlu bir şekilde konuşuyorlar, hatta el sıkışıyorlardı.

Her zamanki gibi yeşil askeri kıyafetler giyen Zelenskiy, nereye gittiğinden emin değildi. Fotoğraf tüm gerçekliği yansıtmasa da durumun ne hale geldiğinin bir sembolü olabilir. X platformunda fotoğrafa yorum yapan takipçilerden biri “(Zelenskiy) Destekçilerinin arasında ama bir sonraki adımından emin değil gibi görünüyor” ifadesini kullandı.

ABD, Kiev'in en büyük destekçisi olmasına ve Ukrayna’ya 76 milyar dolardan fazla yardım sağlamasına rağmen, Ukrayna ordusu bu yılın yaz aylarında karşı taarruzda başarısız oldu. Ukrayna, Rusya'ya karşı savaş alanında ilerleme kaydedemediği için hayal kırıklığına uğrayan ABD askeri liderliği düzeyinde perde arkasında gerilimler yaşanıyor. Ancak en büyük gerilim, Kasım 2024'te yapılması planlanan ABD başkanlık seçimleri öncesinde Cumhuriyetçilerin, görünürde sonu olmayan bir savaşa desteğin kesilmesi sloganını yükseltmeleri nedeniyle siyasi liderlikte yaşanıyor.

ABD Temsilciler Meclisi'ndeki Demokratların liderine göre Zelenskiy, salı günü, ABD Senatosu üyeleriyle yapacağı ve Rusya'nın askeri saldırısı karşısında ülkesine askeri desteğin devam etmesi yönünde çağrıda bulunması gereken bir oturuma video konferans aracılığıyla planlanan katılımını aniden iptal etti.

ABD Temsilciler Meclisi, geçtiğimiz ekim ayında Ukrayna'yı, İsrail, Ukrayna ve ABD'deki iç sorunları içeren bir acil durum finansman tasarısının dışında tuttu. Aynı ay Time dergisine verdiği röportajda Zelenskiy, uluslararası toplumda Ukrayna ve Ortadoğu'daki savaşlara yönelik artan yorgunluğun ortasında, Putin'in güçlerine karşı mücadeleye verilen desteği sürdürmek için zorlu bir mücadeleyle karşı karşıya olduğunu söyledi.

Amerikan dergisi Newsweek’e göre, Zelenskiy'nin yakın çevresinden insanlar, Batı'nın savaş alanında ilerleme sağlanamamasından ve Ukrayna'daki yolsuzluğun durdurulamamasından duyduğu hayal kırıklığından söz ediyordu. Söz konusu isimler ayrıca, Zelenskiy’nin, Kiev'in halen üstünlük sağlayabileceğine olan inancından dolayı artan yalnızlığına dikkat çekti. Dergi, eski bir Ukraynalı askerin şu sözlerini aktardı:

“Zelenskiy'nin gerçeği kabul etmesinin, inkâr etmeyi bırakıp buna göre hareket etmesinin zamanı geldi.”

Eski bir İngiliz diplomat ise Batı'nın Ukrayna'ya verdiği halk desteğinin azaldığını inkâr ederken, “savaş zamanındaki dalgalanmaların normal olduğunu” söyledi.

İç memnuniyetsizlik

Zelenskiy'nin yalnızlığı ülke içerisinde de genişliyor gibi görünüyor. Son birkaç haftadır, Ukrayna Devlet Başkanı’nı, karşı taarruzu yanlış yönetmek, yolsuzluğu ortadan kaldırmakta başarısız olmak, mart ayında yapılması planlanan başkanlık seçimlerinden kaçınmak ve uluslararası siyasi iyi niyeti kaybetmekle suçlayan muhaliflerden gelen eleştiriler arttı.

İngiliz gazetesi The Daily Telegraph'ın haberine göre, Kiev Belediye Başkanı Vitali Klitschko, İsviçre'deki 20 Minutes adlı internet sitesine verdiği röportajda, “Zelenskiy'i giderek daha izole ve otoriter bulduğunu” söyleyerek Ukrayna Devlet Başkanı’na adeta saldırı başlattı.

Klitschko, Zelenskiy'nin popülaritesinin azaldığını ve “hatalarının bedelini sonunda güç kaybederek ödeyeceğini” ifade etti. 2014'ten bu yana Kiev Belediye Başkanı olarak görev yapan eski dünya ağır sıklet boks şampiyonu, Zelenskiy'nin siyasi rakibi. Ancak yorumları, 21 ay süren savaş ve başarısız karşı saldırının ardından Devlet Başkanı’na yönelik artan memnuniyetsizliği yansıtıyor.

Zelenskiy'nin eski danışmanı Oleksiy Arestoviç, geçtiğimiz ay, savaşın sona erdirilmesi konusunda Kremlin ile konuşma zamanının geldiğini söyledi. Zelenskiy ise Moskova ile asla müzakere yapmama sözü vermişti.

Klitschko, Ukrayna Silahlı Kuvvetleri Genelkurmay Başkanı Valeriy Zaluzhny ile savaşın çıkmaza girdiği konusunda hemfikir olduğunu söyledi. Zaluzny'nin İngiliz dergisi The Economist'e verdiği röportajdaki yorumları, üst düzey subaylarına savaşmaya kararlı olmalarını ve siyasetten uzak durmalarını tavsiye eden Zelenskiy'yi kızdırdı.

*Independent Arabia'da yer alan bu makalenin çevirisi Şarku'l Avsat'a aittir.


İsrail ordusu Gazze'de iki askerin öldürüldüğünü duyurdu

İsrail güçlerinin Gazze Şeridi'nde yaya devriyesi (AFP)
İsrail güçlerinin Gazze Şeridi'nde yaya devriyesi (AFP)
TT

İsrail ordusu Gazze'de iki askerin öldürüldüğünü duyurdu

İsrail güçlerinin Gazze Şeridi'nde yaya devriyesi (AFP)
İsrail güçlerinin Gazze Şeridi'nde yaya devriyesi (AFP)

İsrail ordusu, bugün Gazze'de iki askerinin öldürülmesiyle Gazze Şeridi'ndeki kara harekatının başlamasından bu yana toplam ölü sayısının 85'e çıktığını duyurdu.

Ordu, önceki gün Gazze Şeridi'nin güneyinde çıkan çatışmalarda askerlerden birinin aldığı yaralardan, diğerinin ise merkezde hayatını kaybettiğini açıkladı.

İsrail ordu sözcüsü Daniel Hagari, ordu güçlerinin dün gece Gazze Şeridi'nde onlarca Hamas hedefine saldırdığını ve operasyonlar sırasında çok sayıda Hamas üyesini öldürdüğünü söylese de kesin bir sayı belirtmedi.

Gazze'nin güneyindeki Han Yunus kentinde hava ve kara saldırılarında çok sayıda Hamas üyesinin öldürüldüğüne dikkat çeken Hagari, Gazze'nin kuzeyindeki Cibaliye kamp alanında da şiddetli çatışmaların yaşandığına atıfta bulundu. Sözcü, kara kuvvetlerinin Hamas'a bağlı Cibaliye Tugayı'nın askeri bölgesine saldırdığını ve çok sayıda Hamas üyesini öldürdüğü kaydedildi.

Gazze Şeridi’ne yardım girişinin yanı sıra hem İsrail hem de Hamas hareketi tarafından tutulan bazı esirlerin değişimine izin veren bir haftalık insani ateşkesin ardından İsrail, Gazze'deki yoğun saldırılarına geçtiğimiz cuma gününden bu yana yeniden başladı.


Uluslararası Af Örgütü: İsrail’in Lübnan’ın güneyindeki gazetecilere yönelik saldırısı ‘savaş suçu’ olarak soruşturulmalı

Reuters muhabiri İssam Abdullah’ın Lübnan’ın Alma Şaab köyü yakınlarında cep telefonuyla çektiği selfie videosundan alınan ekran görüntüsü (Reuters)
Reuters muhabiri İssam Abdullah’ın Lübnan’ın Alma Şaab köyü yakınlarında cep telefonuyla çektiği selfie videosundan alınan ekran görüntüsü (Reuters)
TT

Uluslararası Af Örgütü: İsrail’in Lübnan’ın güneyindeki gazetecilere yönelik saldırısı ‘savaş suçu’ olarak soruşturulmalı

Reuters muhabiri İssam Abdullah’ın Lübnan’ın Alma Şaab köyü yakınlarında cep telefonuyla çektiği selfie videosundan alınan ekran görüntüsü (Reuters)
Reuters muhabiri İssam Abdullah’ın Lübnan’ın Alma Şaab köyü yakınlarında cep telefonuyla çektiği selfie videosundan alınan ekran görüntüsü (Reuters)

Uluslararası Af Örgütü (Amnesty), İsrail’in 13 Ekim’de Lübnan’ın güneyindeki yedi gazeteciden oluşan bir gruba yönelik düzenlediği, Reuters muhabiri İssam Abdullah’ın ölümüne ve altı kişinin de yaralandığı saldırının ‘muhtemelen sivillere yönelik doğrudan bir saldırı’ olduğunu ve ‘savaş suçu’ olarak soruşturulması gerektiğini ifade etti.

İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW) ise ayrı bir açıklamada, İsrail’in saldırısının ‘sivillere yönelik açıkça kasıtlı bir saldırı olduğunu ve dolayısıyla bir savaş suçu teşkil ettiğini’ belirtti.

Reuters tarafından yürütülen ve bugün yayınlanan soruşturmada, İsrailli bir tank ekibinin, art arda hızlı bir şekilde iki havan topu atarak, Abdullah’ın ölümüne ve altı muhabirin yaralanmasına yol açtığı sonucuna varıldı.


Rusya'nın Bryansk kentinde, öğrenci okulda silahlı saldırı düzenledi, 1 kişi öldü, 5 kişi yaralandı

Ambulanslar ve polis olay yerinin önünde (AFP)
Ambulanslar ve polis olay yerinin önünde (AFP)
TT

Rusya'nın Bryansk kentinde, öğrenci okulda silahlı saldırı düzenledi, 1 kişi öldü, 5 kişi yaralandı

Ambulanslar ve polis olay yerinin önünde (AFP)
Ambulanslar ve polis olay yerinin önünde (AFP)

Rusya İçişleri Bakanlığından yapılan açıklamaya göre, Byransk kentinde, eğitim gördüğü 5 numaralı okula silah götüren kız öğrenci etrafa ateş açtı.

Saldırıda 1 kişiyi öldüren, 5 kişiyi yaralayan öğrenci, daha sonra intihar etti.

Olay yerine güvenlik güçleri sevk edilirken, yaralılar hastaneye kaldırıldı.

Olayla ilgili soruşturma başlatıldı.

Sınıf arkadaşları arasında yaşanan kavganın saldırıya neden olduğu iddia ediliyor.


İsrail, Doğu Kudüs'te bin 700 yerleşim birimi inşa edecek

İsrail askerleri Lübnan sınırındaki Kibbutz el Manara önünde ( EPA)
İsrail askerleri Lübnan sınırındaki Kibbutz el Manara önünde ( EPA)
TT

İsrail, Doğu Kudüs'te bin 700 yerleşim birimi inşa edecek

İsrail askerleri Lübnan sınırındaki Kibbutz el Manara önünde ( EPA)
İsrail askerleri Lübnan sınırındaki Kibbutz el Manara önünde ( EPA)

İsrailli sivil toplum kuruluşu Peace Now Hareketi (Barış Şimdi), İsrail hükümetinin işgal altındaki Doğu Kudüs'ün güneydoğusunda bin 738 yerleşim biriminin inşasını onayladığını bildirdi.

Yerleşim karşıtı sivil toplum kuruluşunun bir üyesi olan Hagit Hofran, AFP’ye, “Savaş olmasaydı bu birimler büyük tartışmalara yol açabilirdi çünkü Filistin devletinin Batı Şeria’nın güneyinden Doğu Kudüs’e kadar genişletilmesi son derece sorunlu bir proje” ifadelerini kullandı.


Trump'ın diktatörlükle ilgili açıklamaları tartışma yarattı

Trump, 2 Aralık'ta Iowa'daki miting sırasında destekçilerine şapka fırlattı (AP)
Trump, 2 Aralık'ta Iowa'daki miting sırasında destekçilerine şapka fırlattı (AP)
TT

Trump'ın diktatörlükle ilgili açıklamaları tartışma yarattı

Trump, 2 Aralık'ta Iowa'daki miting sırasında destekçilerine şapka fırlattı (AP)
Trump, 2 Aralık'ta Iowa'daki miting sırasında destekçilerine şapka fırlattı (AP)

ABD başkanlık seçimlerine bir yıldan az bir süre kala eski Başkan Donald Trump’ın diktatörlükle ilgili açıklamaları tepki topladı.

Iowa'da Fox News sunucusu Sean Hannity moderatörlüğünde düzenlenen bir seçim etkinliğinde Trump, seçildikten sonra bir günlüğüne diktatör olacağı imasında bulundu. Hannity'nin sorularına yanıt veren Trump şunları söyledi: “Bu adamı seviyorum. ‘Diktatör olmayacaksın değil mi?’ diye sordu. Ben de ona: ‘Hayır, hayır, hayır, ilk gün hariç dedim. Sınırları kapatacak, petrolü çıkarmak için tekrar tekrar sondaj yapacağız. Bundan sonra ise diktatör olmayacağım’ dedim” ifadelerini kullandı.

Hannity, sorularında önde gelen Cumhuriyetçi siyasetçi Elizabeth Cheney'nin, Trump'ın seçilmesi halinde ülkenin diktatörlüğe doğru gideceği, gücü istismar etme ya da intikam alma ihtimali yönündeki uyarılarına dikkat çekti.

Trump'a karşı muhalefeti nedeniyle partide dışlanan eski Cumhuriyetçi temsilcinin bu karamsar açıklamaları, eski Başkan’a yönelik sert eleştirisi kapsamında kaydedildi. Pazar günü NBC’ye konuşan Cheney, “Bu çok tehlikeli bir an. Trump'ın 2028'den sonra da iktidarda kalmaya çalışacağına şüphe yok” vurgusunda bulundu.

Hannity ile gerçekleştirdiği konuşmada Iowa’da kazanacağını öngören Trump, Başkan Joe Biden'ın bilişsel ve zihinsel yeteneklerine yönelik sert eleştirilerini yeniledi. Biden’ın 2024 başkanlık yarışında Demokrat Parti'nin adayı olmayacağı beklentisini dile getirdi.

Florida Valisi Ron DeSantis, eski Güney Carolina Valisi Nikki Haley, iş insanı Vivek Ramaswamy ve eski New Jersey Valisi Chris Christie, dün (6 Aralık) akşam Cumhuriyetçi başkan adaylarının dördüncü tartışmasında Alabama'nın Tuscaloosa şehrinde karşı karşıya geldi.  Dörtlü, Trump'ın bu tartışmaları boykot etmesi ve kamuoyu araştırmalarında tüm adayları geride bırakması nedeniyle ikinci sıra için yarıştı.


İsrail ordusu sivil ekiplerin silahlanmasını güçlendirecek bir program başlattı

İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir İsrailli sivillere silah dağıtıyor (EPA)
İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir İsrailli sivillere silah dağıtıyor (EPA)
TT

İsrail ordusu sivil ekiplerin silahlanmasını güçlendirecek bir program başlattı

İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir İsrailli sivillere silah dağıtıyor (EPA)
İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir İsrailli sivillere silah dağıtıyor (EPA)

İsrail ordusu ve Savunma Bakanlığı, sivil ekiplerin herhangi bir saldırı veya sızma operasyonuna karşı koymalarına yardımcı olmak amacıyla silahlandırılmalarını güçlendirecek bir program başlattı.

Şarku’l Avsat’ın Times of Israel gazetesinden aktardığı habere göre, konuya ilişkin açıklamada, bu ekiplerin genellikle sızma ve saldırılarla ilk karşılaşanlar olduğuna dikkat çekilerek, Gazze sınırına yakın bölgelerdeki pek çok kişinin 7 Ekim’deki saldırılarda Hamas üyelerine karşı koyamadıkları, bazılarının ise yeterli silah ve teçhizata sahip olmadıkları ifade edildi.

İsrail ordusu yaptığı açıklamada, programın Gazze Şeridi’ne komşu bölgelerden başlayacağını, haftada 12 gruba ekipman sağlanacağını ve programın sonunda İsrail’deki tüm yerleşim yerlerini kapsayacağını bildirdi.

Gazze Şeridi’nde Hamas ile Han Yunus kentinin kontrolünü ele geçiren İsrail ordusu arasında şiddetli çatışmalar bugün de devam ediyor.

Savaşın şiddetlenmesi ve insani durumun giderek kötüleşmesiyle birlikte, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres dün Gazze Şeridi’nde ‘kamu düzeninin yakında tamamen çökeceği’ uyarısında bulundu.