Futbol tarihinin ilk uluslararası maçı 150 yıl önce yapıldı

İskoçya ve İngiltere milli takımları arasında 30 Kasım 1872 yılında oynanan futbol maçı, FIFA tarafından resmi olarak ilk uluslararası futbol maçı olarak kabul edildi. 0-0 sonuçlanan tarihi maçı 4 bin taraftar statta izledi.

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

Futbol tarihinin ilk uluslararası maçı 150 yıl önce yapıldı

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Tarihte ilk resmi uluslararası futbol maçı, 150 yıl önce İngiltere ve İskoçya arasında oynandı.
İskoçya ve İngiltere milli takımları arasındaki 30 Kasım 1872 yılında Glasgow'da oynanan futbol maçı, FIFA tarafından ilk resmi uluslararası futbol maçı olarak kabul edildi.
Günümüzde milyonları peşinden sürükleyen futbolda iki ülke arasında oynanan ilk resmi futbol maçı, televizyon 1923 yılında icat edildiği için o dönemde yayımlanamadı.

İlk resmi futbol karşılaşmasının yıldönümü
Bugün tarihi maçın yıldönümü olan İngiltere ve İskoçya arasında oynanan maçta gol atılamadı ve maç 0-0 beraberlikle sonuçlandı.
Yerel saatte 14.00'te oynanan maç sis nedeniyle 20 dakika geç başladı.

4 bin taraftar sadece 1 şiline maçı izledi
İskoçya'nın en büyük şehri Glasgow'daki maçtan önce karşılaşma gazete ilanlarıyla tanıtıldı, maça otobüsler kaldırıldı. Hatta maça fazla ilgi olacağı ve beklenen büyük kalabalıkla baş edilemeyeceğine dair korkular vardı ve girişin yalnızca biletle yapılması gerektiği önerildi.
30 Kasım 1872'deki tarihi maçı, 4 bin taraftar stadyumda izlerken biletler ise 1 şiline satıldı.
Tarihi bir madeni para olan şilin daha önce Birleşik Krallık, Avustralya, Yeni Zelanda, diğer İngiliz Milletler Topluluğu ülkeleri ve İrlanda'da kullanılan ve genellikle 12 peni veya bir poundun yirmide birine eşdeğer olan modern para birimidir.

Maçtan bir fotoğraf karesi yok
Ne yazık ki İngiltere ve İskoçya arasındaki ilk uluslararası resmi futbol maçından fotoğraf bulunmuyor.
Maçtan yıllar sonra icat edilen televizyonun aksine tarihte ilk fotoğraf Fransız mucit Joseph Nicephore Niepce tarafından 1814 yılında çekilmesine rağmen maçtan günümüze gelen bir fotoğraf karesi mevcut değil.
Gazeteler tarafından maçtan sonra çizilen sadece çorap ve örgü şapka giymiş oyuncuları gösteren resimler var.

Resmi kabul edilmeyen 5 maç
Aslında, Kasım 1872'de resmi olarak tanınan ilk maçtan önce İngiltere ile İskoçya arasında oynanan beş maç vardı.
Bu ilk beş maç, 1870 ile 1872 arasında İngiltere'nin başkenti Londra'da oynandı.
İngiltere, bu maçların üçünü kazanırken diğer ikisi berabere sonuçlandı.
Bununla birlikte, İskoç takımı neredeyse tamamen Londra merkezli oyunculardan oluşuyordu ve İngiliz Futbol Federasyonu tarafından seçildi. Bu nedenle FIFA tarafından resmi maç olarak değerlendirmeye alınmadı.

Üst direk yerine iki direk arasında bant çekildi
Kriket sahasında oynanan futbol maçındaki kale direkleri günümüzdeki modern görüntüsünden de uzaktı. Üst direk yerine iki direk arasında üsten bant çekildi.
İngiltere 11'i, iki savunma oyuncusu ve sekiz forvetten oluşurken İskoçya 11'i ise 4 savunma oyuncusu ve 6 forvetten kuruluydu.
Maçta İskoçya'nın bir golü, topun üst direk olarak kullanılan bantta çarpmasıyla hakem tarafından reddedildi.

Canlı yayınlanan ilk maç
İngiltere ile İskoçya milli takımları arasında 1938 yılında oynanan karşılaşmanın tamamı televizyondan canlı olarak yayınlanan tarihteki ilk maç oldu.
Televizyondan ilk yayın denemesi ise, 1937 yılında İngiliz takımları Arsenal ile Everton arasında oynanan maçın banttan yayınlanmasıyla yapıldı.
Banttan yayın sonrası 9 Nisan 1938 tarihinde ise, Wembley Stadı’ndaki İngiltere-İskoçya maçı canlı yayınlanan ilk milli maç olarak tarihe geçti.
Karşılaşma İskoçya’nın 1-0 üstünlüğüyle tamamlandı.
 



İskoçya'nın Dünya Kupası sevinci deprem yarattı

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters
TT

İskoçya'nın Dünya Kupası sevinci deprem yarattı

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters

İskoç taraftarlar, Danimarka'ya karşı uzatma dakikalarında atılan iki çarpıcı golün ardından çılgın sevinçleri sırasında mini depreme benzer bir sarsıntıya yol açtı. Bu goller, Steve Clarke'ın takımının Dünya Kupası'na 1998'den bu yana ilk kez katılmasını sağladı.

Britanya Jeoloji Araştırmaları Kurumu (BGS), Kenny McLean'in 98. dakikada orta saha çizgisinden Kasper Schmeichel'ın üzerinden aşırarak attığı ve Hampden Park'ta coşkuya boğan şutun hemen ardından "son derece küçük bir depreme" eşdeğer sismik aktivite kaydetti.

BGS, McLean'in golünün Hampden'a yaklaşık 2 km uzaklıkta yer alan Dalmarnock'taki Glasgow Jeotermal Gözlemevi'ndeki monitörler tarafından kaydedildiğini söyledi.

Yerel saatle 21.48'le 21.50 arasında (McLean'ın cesur şutunun ağlara çarptığı zaman) alınan ölçüm, Richter ölçeğinde -1'le 0 arasında bir değer olarak kaydedildi ve 200 kW'a eşdeğer bir güç üretti. Bu, 25 ila 40 araç aküsünü çalıştırmaya yetecek miktarda bir enerji.

Sözkonusu sevinç, uzatma dakikalarında yaşanan ikinci büyük gürültü patlamasıydı. Kieran Tierney'in 93. dakikadaki muhteşem kıvrımlı vuruşu, İskoçya'ya Dünya Kupası'na otomatik olarak katılma hakkını Danimarkalılardan geri kazandırarak kritik bir 3-2 üstünlük sağladı.

Tierney'in golü ve salı günü çalan maçın bitiş düdüğü de Richter ölçeğinde yer aldı. Maçın bitiş düdüğü, İskoçya'nın 4-2'lik galibiyetle gelecek yaz yapılacak turnuva finallerine katılma hakkını tescilledi.

Stadyum etkinliklerinin sismik aktiviteye yol açması İskoçya'da alışılmadık bir durum değil. Geçen yıl Edinburgh'daki Taylor Swift konserleri de Richter ölçeğinde yer almıştı.

Reuters'tan da yararlanılmıştır

Independent Türkçe


Kum fırtınası, dayanıklılık ve zafer: Dakar Rallisi

2026 Dakar Rallisi, Dünya Ralli-Raid Şampiyonası'nın (W2RC) ilk ayağı olacak (Reuters)
2026 Dakar Rallisi, Dünya Ralli-Raid Şampiyonası'nın (W2RC) ilk ayağı olacak (Reuters)
TT

Kum fırtınası, dayanıklılık ve zafer: Dakar Rallisi

2026 Dakar Rallisi, Dünya Ralli-Raid Şampiyonası'nın (W2RC) ilk ayağı olacak (Reuters)
2026 Dakar Rallisi, Dünya Ralli-Raid Şampiyonası'nın (W2RC) ilk ayağı olacak (Reuters)

Adrenalin'den herkese merhaba, bu hafta gündeme ara verip motor sporlarının en zorlu mücadelelerinden biri olan Dakar Rallisi'ni inceliyoruz.

Dakar Rallisi, motor sporlarının en sert sınavlarından biri. Dakar denince akla ilk gelenler kum tepeleri, hiçliğin ortasındaki uzun etaplar, araçların çölün acımasız koşulları karşısındaki sınavı ve sürücülerin kayalarla, fırtınalarla ve navigasyon hatalarıyla boğuşmasıdır. 

Bu yarışın kökeni 1970'lerin sonuna dayanıyor. Fikrin kaynağıysa, Fransız motosikletçi ve organizatör Thierry Sabine'in kaybolması. Sabine, 1977'de Ténéré Çölü'nde geçirdiği zorlu deneyimi yarış fikrine dönüştürdü ve 1978'de Paris'ten Dakar'a uzanan ilk ralli hayata geçirildi.

İlk organizasyon, klasik pist rallilerinden farklı olarak "ralli-raid" türünün miladı sayılacak bir yapıya sahipti: Uzun mesafeli, çoğunlukla arazide, navigasyonun ve dayanıklılığın belirleyici olduğu etaplar. Yarış ilk düzenlendiğinde motosiklet, otomobil ve kamyon kategorileri birlikte sahnedeydi. Bu birliktelik etkinliğe macera odaklı, amaca yönelik bir ruh kazandırdı ve kısa sürede küresel bir ilgi gördü.

1980'ler ve 1990'lar boyunca Dakar, Afrika kıtasının geniş çöllerinde ve zorlu arazilerinde düzenlendi. Prestiji yükseldikçe riskler de arttı. Yarışın artan popülerliği, markalar ve sponsorlar için cazip bir platform oluşturdu. Mitsubishi, Peugeot, Citroën gibi üreticiler büyük yatırımlar yaparak dayanıklı ralli araçları geliştirdi ve Dakar rallisini ileri düzey mühendislik rekabetine dönüştürdü.

Bu yıllarda yarış, sadece bireysel cesaretin değil, ekip mühendisliğinin, lojistiğin ve stratejinin de sınandığı bir platforma dönüştü. Bununla birlikte Dakar'ın Afrika'da geçirdiği uzun dönemde trajediler de var.

Pek çok yıl boyunca navigasyon hatalarından, kötü hava şartlarından ve mekanik arızalardan kaynaklanan ağır kazalar yaşandı. Organizasyon güvenlik önlemlerini artırsa da doğanın sertliği çoğu zaman önlenemez riskler doğurdu. Thierry Sabine'in kendisi de ralli tarihinin trajik sonlarından birini yaşadı. Dakar'ı bir efsaneye dönüştüren isim, 1986'da bir helikopter kazasında yaşamını yitirdi. 

2000'li yılların başlarına gelindiğinde, Afrika'daki siyasi belirsizlikler ve güvenlik kaygıları organizasyonun geleceğini tartışmaya açtı. 2008'deki iptal ve ardından gelen değerlendirmeler, Dakar yönetimini lokasyon konusunda yeniden düşünmeye zorladı.

2009'dan itibaren ralli rotasını Güney Amerika'ya taşıdı; Arjantin ve Şili'nin çölleri, Bolivya'nın yüksek platoları, Peru'nun kum tepeleri ralliye farklı bir karakter kazandırdı. Güney Amerika dönemi, organizasyona hem görsel zenginlik kattı hem de farklı zorluklar sundu: Yüksek irtifa etapları, değişken iklim koşulları ve yeni jeolojik engeller, yarışçıların hazırlığını ve taktiklerini yeniden şekillendirdi.

Aynı zamanda Güney Amerika seyircisinin coşkusu, ralliyi yerel festivallere benzer bir kitle etkinliğine dönüştürdü; sokaklardan izleyicilerle dolan etaplar yeni hikayeler oluşturdu.

2020 bir diğer kırılma noktası oldu: Dakar, Güney Amerika'daki dönemini tamamlayıp Suudi Arabistan'da yeni bir sayfa açtı.

zxcdf
Dakar Rallisi'ne katılanlar çölün ortasında yaşanan mekanik arızalara da hazırlıklı olmalı (Reuters)

Suudi Arabistan'ın geniş çölleri, kum denizleri ve kayalık vadileri, hem Afrika'nın hem Güney Amerika'nın özelliklerini barındıran bir ortam sunuyor. Organizasyon için lojistik avantajlar, sponsorluk ve altyapı yatırımları bu taşınmanın arkasındaki başlıca gerekçeler.

Suudi Arabistan rotaları, teknisyenlik gerektiren bölümler, uzun kum maratonları ve mümkün olan en zorlayıcı navigasyon etablarıyla şekilleniyor; modern Dakar artık daha fazla teknoloji, daha sıkı güvenlik protokolleri ve aynı zamanda daha sofistike bir etap planlaması anlamına geliyor. Ancak yarışın ruhu değişmedi, zorlu doğa koşullarında insanın ve makinenin dayanıklılığı hâlâ belirleyici.

Dakar Rallisi tarihine bakarken öne çıkan isimler ve markalar da bu yarışın hikayesini oluşturuyor. "Mösyö Dakar" diye anılan Stéphane Peterhansel, motosiklet ve otomobil kategorilerinde uzun yıllara yayılan bir başarı grafiği çizdi ve Dakar'ın en çok zafer kazanan ismi.

Nasser Al-Attiyah, Carlos Sainz, Ari Vatanen, Cyril Despres, Marc Coma gibi sürücüler Dakar'ın farklı dönemlerine damga vurup kendi kategorilerinde efsaneleşti.
 

fvgt
Geçen yıl Dakar Rallisi'ne 136 motosiklet kayıt yaptırmış, yarışı ancak 89'u bitirebilmişti (Reuters)

Marka tarafındaysa Mitsubishi, Peugeot, Volkswagen, Mini ve Toyota gibi üreticiler Dakar'ı bir test alanı, bir imaj sahası ve teknoloji laboratuvarı olarak kullandı; dört çeker sistemlerinin, turbo ­motorların, dayanıklı şasi tasarımlarının ve araziye özgü süspansiyonların gelişimi Dakar sahnesinde hızlandı.

Dakar amatör yarışçılara da kucak açıyor. Profesyonel takımların yanı sıra sivil katılımcılar, macera arayan kişiler ve küçük takımlar her sene start çizgisinde yer alıyor; bu yönüyle Dakar hem elit performansı hem de keşif ruhunu barındırıyor.

Dakar'da yarışçılar kilometrelerce süren etaplarda zamanla yarışıyor. Özel etaplardaki zaman performansı sonuçlara doğrudan etki ederken, transfer etapları pilotları bir sonraki start noktasına taşıyor.

Etaplar navigasyon ve hız arasında bir denge kurmayı zorunlu kılıyor. Yanlış rota seçimi, küçük bir navigasyon hatası günlerce süren yarışta dakikaları değil, saatleri kaybettirebiliyor. Bu nedenle başarılı bir Dakar performansı, sadece hızın değil aynı zamanda stratejinin, mükemmel navigasyonun ve ekip desteğinin ürünü.

Güvenlik ve sağlık önlemleriyse Dakar'ın tartışmasız olarak gelişen yanlarından biri. İlk yıllarda sağlık hizmetleri sınırlıydı; günümüzde organizasyonun medikal ekipleri, hızlı müdahale helikopterleri, sahada yer alan tıbbi istasyonlar ve ileri düzey kurtarma protokolleriyle donatıldı.

Yine de riskler tamamen ortadan kalkmadı. Çöl koşullarında araç arızaları, aşırı sıcak, navigasyon hataları veya kazalar hâlâ ciddi tehlikeler oluşturuyor.

Organizasyon, medikal altyapı ve izleme sistemlerine sürekli yatırım yapıyor; özellikle yarış sırasında uydu iletişimi ve pozisyon izleme gibi teknolojiler, olası acil durumlarda müdahalenin hızını artırıyor.

Dakar'ın kültürel etkisi ve eleştirileri de yarışın hikayesinin önemli bölümlerini oluşturuyor. Yarışın Afrika'dan taşınması, hem ekonomik hem de politik tartışmalara neden olmuştu. Bazı eleştirmenler organizasyonun yerel topluluklarla olan ilişkilerini ve çevresel etkilerini sorguladı.

Suudi Arabistan'a taşınmasıysa bir taraftan organizasyonun küresel ölçekte sürdürülebilir kaynaklara erişimini garanti altına alırken, diğer taraftan yarışın "kimlik" meselesini gündeme taşıdı: Dakar tarihsel olarak Afrika'yla anılan bir markayken artık coğrafi olarak yeni kimliklerle eşleşiyor.

Buna rağmen organizasyon, küresel izleyiciye hitap etmeyi sürdürerek, tarihin farklı dönemlerini birleştiren bir yapıyı korumaya çalışıyor.

zsxcdf
Dakar Rallisi'nin 2026 rotası. 3 Ocak'ta başlayacak mücadele 17 Ocak'ta son bulacak (dakar.com)

Teknolojik evrim de Dakar'ın öyküsünde belirleyici oldu. İlk dönemlerde pilotların navigasyonu harita, pusula ve yol kitabındaki işaretlere dayanıyordu. Zamanla GPS destekli izleme ve telemetri gibi araçlar devreye girdi. Artık belirli GPS kısıtlamalarıyla dengelenmiş sistemler kullanılıyor.

Araç teknolojisindeyse dayanıklılık, yakıt yönetimi, süspansiyon tasarımı ve hafif malzeme kullanımı ön plana çıktı. Üreticiler Dakar'da test edilen çözümleri günlük araç teknolojilerine uyguluyor.

Dakar Rallisi'nin yıllara yayılmış istatistikleri ve rakamları da yarışın büyüklüğünü gösteriyor. Toplam mesafeler genellikle binlerce kilometreyi buluyor ve yarış birden fazla ülke sınırını aşabiliyor. Bu açıdan lojistik, ekip yönetimi ve parça ikmali, ralli başarısının ayrılmaz parçaları.

Yararlanılan kaynaklar: Dakar, Red Bull, X-Raid


Islam Makhachev, Jack Della Maddalena'yı ezip geçerek çifte kemer sahibi oldu

Khabib Nurmagomedov, iki kemerli Islam Makhachev'i taşıyor (AP)
Khabib Nurmagomedov, iki kemerli Islam Makhachev'i taşıyor (AP)
TT

Islam Makhachev, Jack Della Maddalena'yı ezip geçerek çifte kemer sahibi oldu

Khabib Nurmagomedov, iki kemerli Islam Makhachev'i taşıyor (AP)
Khabib Nurmagomedov, iki kemerli Islam Makhachev'i taşıyor (AP)

Islam Makhachev, UFC 322'de Jack Della Maddalena'yı kolayca alt ederek yarı ortasıklet kemerini kaptı ve birden fazla sıklette şampiyon oldu. Bu, efsanevi antrenörü ve çocukluk arkadaşı Khabib Nurmagomedov'un asla başaramadığı bir şeydi.

Makhachev, Avustralyalıyı 5 raunt boyunca neredeyse izlenmesi zor bir mücadelede ezip geçti. 34 yaşındaki Makhachev'in Della Maddalena'nın sağ baldırını sistematik olarak hedef alması, unvanını savunan rakibini şampiyonluk rauntlarında gözle görülür bir acı içinde bıraktı.

Della Maddalena, 5 raunt boyunca yerden kalkamadı ve skor kartlarının toplamı  50-45 Makhachev'in lehineydi.

Makhachev, hafif sıklet kategorisini fethettikten sonra 77 kiloya yükselmişti ve bu yıl Belal Muhammed'i tahtından indirdikten sonra ilk kez unvanını savunan 29 yaşındaki Della Maddalena'nın, bu sıklette ilk kez maça çıkan dişli Dağıstanlıyı zorlaması bekleniyordu.

Elit mücadele yeteneği, nakavt gücü ve siyah kuşak BJJ becerisiyle birleşince, en azından kağıt üzerinde Makhachev'i alt etmek için gereken tüm araçlara sahip olduğu anlamına geliyordu. Ancak pratikte, Makhachev'in adeta yenilmez görünen üstünlüğüne karşı çok az tehdit oluşturduğu görüldü. Makhachev, 25 dakikalık dövüşte 18 dakikalık kontrol süresiyle şampiyonun canını çıkardı.

Makhachev, birden fazla sıklette UFC şampiyonluğu kazanan 11. dövüşçü oldu ve üst üste 16 galibiyetle Anderson Silva'nın rekorunu egale etti.

Madison Square Garden'daki yan ana maçta Zhang Weili, bir sıklet yükselerek Makhachev’in izinden giderek bir sıklet yükseldi ama tam tersine, unvanını koruyan şampiyon tarafından domine edildi. Sineksıklet kraliçesi Valentina Shevchenko, eski saman sıklet şampiyonuna karşı oybirliğiyle kazandı.

Zhang, tüm dövüş boyunca ikinci en iyi performansı gösterdi; ayakta hasar vermek için mesafeyi kapatmakta zorlandı ve Shevcheno'nun gücünün üstesinden gelemeyerek her rauntta dövüşün sonucunu belirleyen yere almalara karşı koyamadı.

Gecenin başka bir dövüşünde Britanyalı eski yarı ortasıklet şampiyonu Leon Edwards, Carlos Prates'e karşı ağır bir nakavt yenilgisi aldı; bu, üst üste üçüncü yenilgisiydi ve UFC'de ilk kez nakavt edildi.

Martta UFC Londra'da Edwards'ı yenen, yarı ortasıkletin kemer peşinde koşan bir diğer ismi Sean Brady için de işler daha iyi değildi. Kariyerinin en büyük galibiyetinin üzerine koyamayan Amerikalı dövüşçü, 25 yaşındaki yenilgisiz Michael Morales tarafından nakavt edildi.

Hem Morales hem de Prates, Ian Garry, Shavkat Rakhmonov ve Belal Muhammad gibi isimlerin de Makhachev'in ilk rakibi olmak için yarıştığı, yarı ortasıkletin kalabalık şampiyonluk mücadelesi tablosuna girdi.

Benoit Saint Denis, deneyimli Beneil Dariush'u 16 saniyede durdurarak UFC tarihindeki en hızlı 6. nakavtı kaydederken, Bo Nickal, Rodolfo Vieira'yı kafasına sert bir tekmeyle nakavt ederek yeniden kazandı.

Independent Türkçe