İran, İngiltere’deki gazetecilere yönelik tehditlerini artırıyor

İran International’dan Şarku'l Avsat'a: İngiliz polisi, İran'ın ciddi tehditlerine karşı bizi uyardı.

Londra'da İran’daki protestolara destek yürüyüşü (Alman Haber Ajansı DPA)
Londra'da İran’daki protestolara destek yürüyüşü (Alman Haber Ajansı DPA)
TT

İran, İngiltere’deki gazetecilere yönelik tehditlerini artırıyor

Londra'da İran’daki protestolara destek yürüyüşü (Alman Haber Ajansı DPA)
Londra'da İran’daki protestolara destek yürüyüşü (Alman Haber Ajansı DPA)

Batı Londra'da bir alışveriş merkezi otoparkına girmek için bekleyen arabalar, güvenlik görevlileri tarafından sıkı güvenlik prosedürlerine tabii tutuluyor.
Chiswick Business Park'taki medya ve ticari şirketlerin çalışanları, yetkililerin önce terörle mücadele güçlerinin zırhlı araçlarını olay yerine sokup, ardından alanda bariyerler kurarak ileri aşamaya geçmesi ve bunu takiben Londra polis güçlerinin son günlerde bölgeye yoğun bir şekilde konuşlandırılması karşısında şaşkınlar.
Güvenlik önlemleri, İran’da dördüncü ayına yaklaşan protestoların şiddetlenmesiyle bağlantılı olarak personeli ölüm ve kaçırılma tehditleriyle karşı karşıya kalan Farsça yayın yapan bağımsız haber kanalı İran International'ın genel merkezinin bulunduğu bina çevresinde artırıldı.
İran içindeki protestoların artmasıyla birlikte rejime bağlı güvenlik ve istihbarat yetkilileri, başta Batılı ülkelerdeki İran baskıcı güçlerinin aşırı güç kullanımına maruz kalan gazeteciler olmak üzere yurtdışındaki muhaliflere yönelik tehditlerini artırdı.
Londra merkezli İran International'dan bazı isimler Şarku’l Avsat’a verdikleri demeçte, İran genelinde protestoların zirve yapmasıyla tehditlerin günden güne arttığını söyledi.
Geçtiğimiz Ekim ayında İngiliz polisinin ‘kanaldaki çalışanlara yönelik herhangi bir tehdit olduğunda bize bildirin ve ayrıntıları bizim için açıklayın’ diyerek kendileriyle temasa geçtiğini söylediler. Tahran'ın tehdit edici söyleminin tırmanışı yaklaşık bir yıl önce, İran'daki yetkililerin herhangi bir grubun adını vermeden genel olarak muhalif medya profesyonellerini özellikle İran International kanalını tehdit etmesiyle başladı, ancak geçtiğimiz Eylül ayında İran'da protestoların patlak vermesinden bu yana tehdit söyleminin hızı günbegün arttı.
Kanal yetkilileri, bir haber kanalı olan İran International'ın, izleyici açısından sıralamada bir sonraki kanalın neredeyse iki katı olan yüzde 33'lük izleyici oranıyla yurtdışındaki muhalif kanallar arasında İran içinde en çok izlenen kanal olduğunu açıkladı.
İranlı yetkililer, yurtdışındaki Farsça yayın yapan medya kuruluşlarını protestoların körüklenmesinin arkasında olmakla suçlarken, İran protestoların yerel medyada yer almasına ciddi kısıtlamalar getiriyor.
100'den fazla çalışanı olan İran International'a ek olarak Tahran, BBC Farsça, Amerikan radyosu Farda ve Deutsche Welle Farsça'ya da baskı yapıyor.
İran'ın yurtdışındaki muhaliflere tehditlerinin artmasıyla, İngiliz polisi kanalın genel merkezinin etrafına zırhlı araçlar, polis arabaları ve silahlı güvenlik görevlileri de dahil olmak üzere günün her saati sıkı bir koruma sağlıyor.
Kanal yetkilileri, Şarku’l Avsat’a polisin kendileriyle koordineli çalıştığını ve tehlike ve tehditlerin derecesi ile ilgili bilgilerini güncellediğini doğruladılar. Binadaki güvenlik görevlilerinin, geçtiğimiz günlerde saat 23.00'te kanal merkezinin önünde birkaç kez ileri geri yürüyen iki erkek ve bebek arabalı bir kadını fark ettikleri belirtildi.
Durumun tekrarlanmasının ardından, binadaki güvenlik görevlileri aileye yardım isteyip istemediklerini sormak için dışarı çıktılar, ancak iki erkeğin güvenlik görevlilerine binada 24 saat nöbet tutulup tutulmadığını sorması güvenlik görevlilerinin şüphelerini artırdı ve bu durumu emniyet güçlerine bildirdiler.
Ellerinde bulunan bilgilere ilişkin açıklama yapan bir kanal yetkilisi, “Tahran, ya uyuşturucu kaçakçılığı ve kara para aklama gibi suçlulara karışanları ya da İslami merkezlerden topladıkları aşırı dincileri kullanıyor. Her iki durumda da para ödeyerek onları cezbediyorlar” dedi.
İngiliz terörle mücadele polisi, geçen hafta güvenlik önlemlerini artırdı. Araba saldırılarını önlemek için kanalın önüne, İngiliz başkentindeki büyük hükümet binaları ve turistik yerlerin etrafındakiler gibi beton bariyerler konuldu.
İngiltere Dışişleri Bakanlığı geçtiğimiz günlerde İranlı bir diplomatı yaşananların ardından bakanlığa çağırmıştı. İngiltere iç istihbarat teşkilatı MI5'in başkanı geçen hafta yaptığı açıklamada, İran'ın İngiltere merkezli ‘rejim düşmanlarını’ bu yıl öldürmeye yönelik en az 10 planını ortaya çıkardıklarını söyledi.
Bu ayın başlarında İran Devrim Muhafızları, İran haberlerini yakından takip eden ve İran sahnesinde çeşitli alanlardaki gelişmeleri ele alan programlarda analist ve uzmanları ağırlayan kanalla iş birliği yapmak suçlamasıyla 3 kişinin tutuklandığını duyurdu.
Yetkililer güneydeki Şiraz şehrinde, rejim tarafından idam edilen güreşçi Navid Afkari'nin kız kardeşi İlham Afkari'yi kanalla iş birliği yapmakla suçladı. Ayrıca İran resmî kurumları, yetkililerin İsfahan'da BBC Farsça ve İran International kanalları için çalışan bir kişiyi tutukladığını söyledi. İran'ın kuzeybatısındaki Hoy kentinde bir kişinin tutukladığı bildirildi.
İran International televizyon kanalının bir yetkilisi, haberlerin doğru olmadığını, çünkü İran’da kimseyi işe almadıklarını ve almayacaklarını söyledi. Yetkili, “İran'da bizimle serbest çalışan yok” dedi.



'İlkel şifreli mesajlar’ savaş zamanlarında hayatta kalmak için kullanılmaya devam ediyor

Sinvar, tünellerin dışındaki dünya ile elle yazılmış şifreli mesajlar aracılığıyla iletişim kuruyor (Getty Images)
Sinvar, tünellerin dışındaki dünya ile elle yazılmış şifreli mesajlar aracılığıyla iletişim kuruyor (Getty Images)
TT

'İlkel şifreli mesajlar’ savaş zamanlarında hayatta kalmak için kullanılmaya devam ediyor

Sinvar, tünellerin dışındaki dünya ile elle yazılmış şifreli mesajlar aracılığıyla iletişim kuruyor (Getty Images)
Sinvar, tünellerin dışındaki dünya ile elle yazılmış şifreli mesajlar aracılığıyla iletişim kuruyor (Getty Images)

İnci Mecdi

ABD Merkezî İstihbarat Teşkilatı’nın (CIA) El Kaide lideri Usame bin Ladin'i 11 Eylül 2001 saldırılarından sonra 2011 yılında İslamabad'da bulması ve Bin Ladin’in ABD Donanması Özel Hareket Kuvvetleri (Navy SEALs) tarafından öldürmesi neredeyse on yıl sürdü. El Kaide lideri Afganistan dağlarında ve ötesindeki ceplerde izini kaybettirmenin bir yolunu bulmuştu. Bazen videoların içine gizlenen mesajlar ve şifrelerle dünyanın en tehlikeli terör örgütünü oradan yönetti.

Ölümünden sonra Pakistan'daki gizli bir karargâhta bulunan mektuplarına göre Bin Ladin, dış dünyaya mesaj göndermek için çoğunlukla kuryeleri kullanıyordu. Çünkü şifreli e-postaların, takip edilmesini engellemeye yeteceğine inanmıyordu. Aynı geleneksel iletişim yöntemi, İsraillilerin Hamas Hareketi’nin bazı liderlerinin, son olarak da Siyasi Büro Başkanı İsmail Heniyye'nin geçtiğimiz temmuz ayında İran'ın başkenti Tahran'da kaldığı konutta tasfiye edilmesine rağmen, neden Hamas lideri Yahya es-Sinvar'a ulaşamadıklarını açıklayabilir.

Elle yazılan mektup ve notlar

ABD merkezli gazete Wall Street Journal (WSJ), Sinvar'ın İsrail'in kendisini takip edememesi ve nerede saklandığını bulamaması için telefon görüşmeleri, cep telefonu mesajları ve diğer dijital iletişim araçları, hatta şifrelenmiş olanlar da dahil olmak üzere dış dünyayla iletişim kurmak için teknolojiyi kullanmaktan büyük ölçüde kaçındığını ve ‘tünellerde saklanırken Hamas’ın operasyonlarını yönetmek için karmaşık bir kod sistemi ve elle yazılan notlar’ kullandığını ortaya çıkardı.

Mısır, Katar ve ABD’nin arabuluculuğunda 31 Temmuz öncesinde yürütülen ateşkese yönelik müzakerelerde bulunan Hamas Siyasi Büro Başkanı Heniyye'nin öldürülmesinden ve Sinvar'ın Hamas’ın başına geçmesinden sonra Sinvar’ın, Heniyye ile nasıl iletişim kurduğuna dair soru işaretleri oluştu. WSJ’ye göre Sinvar mektuplarını el yazısıyla yazıyor ve Hamas'ın güvenilir bir üyesine iletiyor. O da mesajı, bazıları sivil de olabilen bir kuryeler zinciri ile yerine ulaştırıyor. Mektuplardaki yazılar genellikle şifreli oluyor. Farklı zamanlarda ve koşullarda farklı alıcılar için farklı kodlardan oluşuyor. Bu sistem, Sinvar ve diğer Hamas üyeleri tarafından İsrail hapishanelerinde kaldıkları sırada geliştirildi. Son olarak mektup, Gazze'deki bir Arap aracıya ya da telefonla yahut başka yollarla yurtdışındaki Hamas üyelerine ileten bir Hamas ajanına ulaşıyor.

WSJ’ye göre İsrail'in başta Hamas'ın askeri kanadının kurucularından Salih el-Aruri'yi Beyrut’ta düzenlediği suikast olmak üzere, Sinvar’ın yakın çevresinden kişileri bulup öldürmeyi başarmasından bu yana Sinvar'ın iletişim yöntemleri daha tedbirli ve karmaşık hale geldi. WSJ’ye konuşan Arap aracılara göre Aruri'nin ölümünden bu yana Sinvar neredeyse tamamen elle yazılan mektuplara ve sözlü iletişime geçti. Bazen ses kayıtlarını küçük bir yardımcı çemberi aracılığıyla dağıtıyor.

İsrail askeri istihbaratının Filistin işlerinden sorumlu eski başkanı Michael Milstein, İsrail ordusunun Sinvar'ı bulamamasının ana nedenlerinden birinin tüm şahsi hareketlerini çok sıkı bir şekilde koruması olduğuna inanıyor.

Gazze'de yaşayan Uluslararası Kriz Grubu (ICG) araştırmacısı Azmi Kişavi, Sinvar’ın Hamas’ın eski iletişim yöntemlerine geri döndüğünü söyledi. ICG’den başka araştırmacılar da Sinvar'ın Hamas üyeleri ve dış dünya ile iletişim kurmaya yönelik mevcut ilkel yaklaşımının, Hamas'ın ilk günlerinde kullandığı ve Sinvar'ın 1988 yılı ve sonrasında İsrail hapishanelerinde tutukluyken bizzat benimsediği bir sisteme dayandığını söyledi.

Sinvar hapse atılmadan önce İsrail'le iş birliği yaptığından şüphelenilen kişileri yakalamak üzere Hamas'ın Mecd adlı iç güvenlik teşkilatını kurmuştu. Mecd, İsrail hapishanelerinde de çalışmalarını sürdürdü. İsrail casusuna dönüşen eski bir Hamas üyesi tarafından yazılan ‘İbn Hamas’ (Hamas’ın oğlu) adlı kitaba göre Mecd’in hapishanelerde ‘es-Sevaid’ adı verilen ve şifreli mesajları bir koğuştan diğerine dağıtan ajanları vardı.

Yine aynı kitapta, es-Sevaid’lerin el yazısıyla yazılmış mektupları ekmeğin içine sarıp top haline getirip kuruttuktan sonra beyzbol oyuncuları gibi bu ekmek toplarını hapishanenin bir koğuşundan diğerine fırlatarak ‘Özgürlük savaşçılarından mektup var!’ diye bağırdıkları yazıyor.

Sabit telefon

Aralarında CIA Başkanı William Burns'ün de bulunduğu ABD'li üst düzey yetkililer, haziran ayında İsrail ve Hamas'ı ateşkese varmaya zorlamak için Ortadoğu'ya gittiler. Burns, Katar’ın başkenti Doha'da Katar Başbakanı Muhammed bin Abdurrahman bin Casim es-Sani ve Mısır İstihbarat Başkanı Abbas Kamil ile görüşmeler yaptı. Ardından Hamas yetkililerine bir anlaşma yapmaları için baskı uygulamak üzere Heniyye ile bir araya geldi.

İsrail, Hamas'ın tünellerde sabit hatlı bir telefon sistemi kurduğunu en az on yıldır biliyor. Şarku’l Avsat’ın Indepenedent Arabia’dan aktardığı analize göre İsrail’in Hamas ile arasında 2018 yılında günlerce sürecek bir çatışmaya yol açan başarısız operasyonu, İsrail ordusunun Hamas’ın telefon ağına girme girişimiydi.

Arabulucular, Gazze Şeridi’ndeki mevcut savaşın başlarında İsrail ile Hamas arasında İsrail'in Gazze Şeridi'ni işgalini önleyecek bir rehine anlaşması yapmaya çalışıyorlardı. Hamas'ın silahlı kanadı İzzettin el-Kassam Tugayları’nın üyeleriyle görüşmek ve şifreli mesajlar iletmek üzere Gazze'ye haberciler gönderdiler.

WSJ’ye konuşan aracılar, Sinvar'ın Hamas'ın sabit hat ağındaki aracılarla tünellerde telefon görüşmeleri yaptığını, gün ve saati belirlemek için kodlar kullandığını söylediler. Aracıların aktardığına göre telefon görüşmelerinin ayarlanması için Sinvar, mesajlarda takma isimlerin yanı sıra bazen gerçek kimliğini gizlemek için hapishanede birlikte kaldığı kişilerin isimlerini de kullandı.

İletişim kurmanın yaygın yolları

Gözlemcilere göre son yirmi yılda teröristler ve organize suçlular için mevcut seçeneklerin sayısı arttı. Tabii ki sıradan, yasalara saygılı vatandaşların birbirleriyle iletişim kurma olanakları da dijital teknolojideki büyümeye paralel olarak gelişti. Ancak radikal teröristler, izlenebilir bir 'dijital ayak izi' bırakmanın ve asıl göndericinin kimliğinin tespit edilmesini tehlikelerinin tamamen farkındalar. ABD istihbaratının, mesaj ve verileri elden teslim eden kuryelere güvenen Usame bin Ladin'in izini bulması da bu yüzden bu kadar uzun sürdü.

Dijital olsalar da anonim olarak satın alınabilen, cep telefonuna takılan, bir kez kullanılıp atılan ucuz ve yasal sim kartları gibi iletişim kurmanın yaygın yolları da var. Bu sim kartları Rusya ve Çin'deki şirket yöneticileri tarafından da cep telefonlarının hacklenmesine karşı bir önlem olarak kullanılıyor. Bununla birlikte sosyal medyada, sohbet odalarında ve oyunlarda da şifreli dil kullanılabilir. Bu yüzden e-oyun oynayanlar arasındaki yazışmalarda mesajları gizlemenin giderek yaygınlaşan bir yolu olarak karşımıza çıkıyor.

Terör eylemlerinin planlayıcıları da hedeflerini müzakere ederken kod ya da metaforlar kullanarak iletişim kurarlar. Örneğin, ABD’de gerçekleşen 11 Eylül saldırısının planlayıcılarından Muhammed Atta ve Remzi bin eş-Şibh, Dünya Ticaret Merkezi'nden ‘İmara’ (mimari), ABD Savunma Bakanlığı’ndan (Pentagon) ‘funun’ (sanat) ve Beyaz Saray'dan ‘siyase’ (siyaset) olarak bahsetmişlerdir.

Uydu telefonları, Mısır'daki 25 Ocak devrimi sırasında, hapishaneden kaçan Müslüman Kardeşler Teşkilatı (İhvan-ı Müslimin) üyelerinin iletişim kurmak için Thuraya mobil uydu telefonları kullandıkları söylentisiyle gündeme gelmişti. Bu telefonlar şifreleme teknolojisine sahip olsa da gizli dinlemeye karşı savunmasız bir yapıya sahip. Terör örgütlerinin liderleri, uzak ve az nüfuslu bölgelerde bile bu telefonların kullanımına karşı uzun zamandır temkinli davranıyor. Ancak gözlemcilere göre bu telefonlar, terör örgütlerinin liderleri arasında popüler bir iletişim aracı olmaya devam ediyor ve takip edilmelerini zorlaştırıyor.