ABD’de 51 yıl önce kaçırılan bir kişi DNA eşleşmesi sayesinde ailesine kavuştu

Highsmith’in babasının Facebook hesabında eşi ve kızıyla birlikte paylaştığı bir fotoğraf
Highsmith’in babasının Facebook hesabında eşi ve kızıyla birlikte paylaştığı bir fotoğraf
TT

ABD’de 51 yıl önce kaçırılan bir kişi DNA eşleşmesi sayesinde ailesine kavuştu

Highsmith’in babasının Facebook hesabında eşi ve kızıyla birlikte paylaştığı bir fotoğraf
Highsmith’in babasının Facebook hesabında eşi ve kızıyla birlikte paylaştığı bir fotoğraf

ABD’nin Teksas eyaletinde 50 yılı aşkın bir süre önce kaçırılan bir kadın DNA testleri sayesinde ailesiyle yeniden bir araya geldi.
CNN’in haberine göre, Melissa Highsmith, 1971’de kendisine bakıcılık yapması için tutulan bir kadın tarafından kaçırıldığında henüz 22 aylıktı.
Melanie adıyla yetiştirilen Highsmith, hayatının büyük bir bölümünde kaçırıldığını bilmeden Fort Worth’ta yaşadı.

Kaçırıldığını ve bir aile tarafından evlat edinildiği, kısa süre önce Facebook aracılığıyla onunla iletişime geçen ve 51 yıl önce başına gelenlerle ilgili gerçeği anlatan babasından öğrenene kadar hiç anlamadı.
Highsmith’in babası, insanların soyları ve kökenleri hakkında bilgi edinmelerini sağlayan DNA analiz hizmetleri 23andme sayesinde kendisine ulaşabildiğini ifade etti.
KTVT’ye konuşan Highsmith, ilk başta babasından gelen mesaja inanmadığını, birisinin kendisini kandırdığını düşündüğünü söyledi.
Highsmith daha sonra kendisini büyüten kişiye gidip “Bana söylemen gereken bir şey var mı?” diye sordu ve gerçekleri öğrendi.
Geçtiğimiz Cumartesi günü Highsmith ailesini ilk kez ziyaret etti ve aile bir de resmi ve yasal olarak DNA testi yaptırdı.
Highsmith'in gözyaşları içinde konuşan annesi Alta Apantenco, “Hala olanlara inanamıyorum. Onu bir daha asla göremeyeceğimi düşünüyordum. Benim için garip ve şaşırtıcı, ama aynı zamanda dünyadaki en harika duygu” dedi.

Kaçırma olayı aradan yıllar geçmesine rağmen kapatılırken, Fort Worth Polis Departmanı Pazartesi günü yaptığı açıklamada, 23andMe’nin aileyi Melissa’ya götürmesinden çok memnun olduklarını ve kaçırılma olayını araştırmaya devam edeceklerini bildirdi.



Küba'dan ABD'ye yaptırım tepkisi: "Soykırım savunucusu"

Ülkeyi sarsan eylemler için "son 60 yılın en büyük yönetim karşıtı protestoları" denmişti (Reuters)
Ülkeyi sarsan eylemler için "son 60 yılın en büyük yönetim karşıtı protestoları" denmişti (Reuters)
TT

Küba'dan ABD'ye yaptırım tepkisi: "Soykırım savunucusu"

Ülkeyi sarsan eylemler için "son 60 yılın en büyük yönetim karşıtı protestoları" denmişti (Reuters)
Ülkeyi sarsan eylemler için "son 60 yılın en büyük yönetim karşıtı protestoları" denmişti (Reuters)

Temmuz 2021'de Havana yönetimine karşı düzenlenen büyük protesto eylemlerinin yankıları sürüyor.

ABD, Devlet Başkanı Miguel Diaz-Canel'in de aralarında bulunduğu Kübalı yetkilileri insan haklarını ihlal ettikleri gerekçesiyle yaptırım listesine aldı. 

Karayipler'deki ada ülkesinin üst düzey yöneticilerine vize kısıtlamaları uygulanacağı da duyuruldu.

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, X hesabından yaptığı açıklamada "Temmuz 2021'deki protestolara katılanların haksız bir şekilde gözaltına alınıp işkenceye tabi tutulmasından sorumlu olan ya da bu olaylarda suç ortaklığı yapan" yargı ve cezaevi çalışanlarının da vize kısıtlamalarıyla karşı karşıya kalacağını söyledi. 

54 yaşındaki siyasetçi şu ifadeleri kullandı:

ABD, Küba halkının insan hakları ve temel özgürlüklerini desteklemeyi ve gayri meşru, dikta rejimlerinin yarıküremizde hoş karşılanmadığını net bir şekilde ortaya koymayı sürdürecek.

Devlet Başkanı Miguel Diaz-Canel'le birlikte Küba Savunma Bakanı Álvaro López Miera ve İçişleri Bakanı Lázaro Álvarez Casas'ın da yaptırım listesine alınmasına Havana'dan tepki geldi. 

Dışişleri Bakanı Bruno Rodriguez de X'te açıklama yaparak ABD'nin Küba halkının ya da liderlerinin iradesini ipotek altına alamayacağını vurguladı. 

Küba Dışişleri Bakanlığı'nın ABD'den sorumlu yetkililerinden Johana Tablada ise Rubio'yu "soykırım ve toplu sınırdışı savunucusu" diye niteledi. 

Elektrik kesintileri yüzünden Havana'nın defalarca karanlığa gömülmesinin ardından 11-12 Temmuz 2021'de patlak veren protestolar, tüm dünyanın dikkatini çekmişti. 

Bir kişinin öldüğü eylemlerin bazılarında protestocular devlet binalarına ve kamu malına zarar vermiş, güvenlik görevlilerine ve mağazalara taş atarak saldırmıştı.

Batı medyası, eylemlerin herhangi bir muhalif örgüt tarafından organize edilmediğini bildirirken Küba yönetimi, onlarca yıldır süren ABD yaptırımları ve propagandasını sorumlu tutmuştu.

Yönetim destekçileri, yetkililerle birlikte tepki göstererek muhalif eylemleri bastırmaya çalışmıştı. 

Ekonomik kriz, gıda ve ilaç kıtlığına karşı başlayan gösterilerin ardından ABD merkezli İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün aktardığına göre en az 1400 kişi gözaltına alınırken, yaklaşık 700 kişi hapse atılmıştı. 

2022'de Kübalı savcılar, 790 civarında kişinin bu eylemlerle ilgili olarak soruşturulduğunu açıklamıştı.

Davaları takip eden 11J adlı hak örgütü, 554 kişinin protesto gösterileriyle ilgili olarak aldıkları cezayı çektiği bilgisini 2024 sonunda vermişti. Bunlardan bazıları Papa Francis'in talebiyle şartlı tahliyeden faydalandı. Halihazırda hapiste kalan eylemci sayısının 360'la 420 arasında olduğu tahmin ediliyor.  

Independent Türkçe, France 24, AFP, AP