Türkiye ve Müslüman Kardeşler yol ayrımında mı?

Suçlama, Örgütün ‘kısıtlamalardan’ duyduğu endişenin ortasında, Ankara'daki bir yetkili tarafından yönetildi.

Mısır Baş Müftüsü geçtiğimiz Mayıs ayında ‘Avam ve Lordlar’ kamaralarına hitaben bir konuşma yaparken (Daru’l İfta)
Mısır Baş Müftüsü geçtiğimiz Mayıs ayında ‘Avam ve Lordlar’ kamaralarına hitaben bir konuşma yaparken (Daru’l İfta)
TT

Türkiye ve Müslüman Kardeşler yol ayrımında mı?

Mısır Baş Müftüsü geçtiğimiz Mayıs ayında ‘Avam ve Lordlar’ kamaralarına hitaben bir konuşma yaparken (Daru’l İfta)
Mısır Baş Müftüsü geçtiğimiz Mayıs ayında ‘Avam ve Lordlar’ kamaralarına hitaben bir konuşma yaparken (Daru’l İfta)

Bir Türk yetkilinin Müslüman Kardeşler (İhvan-ı Müslimin) örgütüne başta DEAŞ olmak üzere terörist grupların sızdığına dair açıklaması, Müslüman Kardeşler içinde Türkiye’nin örgüte kısıtlama uygulayacağına dair endişe uyandırdı. Radikal örgütler hakkında uzman kişiler, "Türk yetkilinin açıklaması, İstanbul'daki örgüte karşı yaklaşan tırmanışın bir başlangıcı ​​olabilir” dedi. Uzmanlar ayrıca, Türk tarafının DEAŞ ile iletişim kuran veya ona katılan Müslüman Kardeşler unsurlarını yakalamak için harekete geçebileceğini ifade etti.
Bir Türk yetkili, ‘ülkesinin Mısır ile ilişkileri normal seyrine döndürme çabalarını artırmasının’ nedenlerini gözden geçirirken, Müslüman Kardeşler'in durumu ve örgütün yaptığı hatalar hakkında önemli açıklamalarda bulundu. Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Serdar Çam resmi Twitter hesabından yaptığı açıklamada İhvan’a dair eleştirilerini dile getirdi. Çam, söz konusu paylaşımlarında “İhvan hareketi de maalesef DEAŞ ve bilumum terörist grupların sızmasıyla, parçalanmışlıklarıyla artık eski konumunda değil. Radikalize/terörize edilmiş bir imajı vardır. Patlatılan bombalar, öldürülen masum insanlarla halkın büyük bir kesimi nefret etmiş/ettirilmiş durumda” ifadelerini kullandı.
Mısır'daki radikal meseleler uzmanı Ahmed Ban, Şarku'l Avsat’a yaptığı açıklamada, DEAŞ ve İhvan’ın birlikte olduğu suçlamalarının özellikle İhvan’ın radikalizme karşı bir ‘bariyer’ olmaktan bahsederek kendine güven kazandırdığından beri örgütün biçimini olumsuz yönde etkilediğini ve örgütü yaptırım kapsamına soktuğunu düşünüyor. DEAŞ ve İhvan arasında bağlantı olabileceğine dikkati çeken Ban, Türk hükümetinin bazı resmi açıklamalarla örgütle ilişkilerinin artık olmadığını gösterebileceğini söyledi.
Ban, “Müslüman Kardeşler’in artık eskisi gibi bahis yapmadığına dair bir Türk anlayışı var. İhvan, herhangi bir örgütsel başarıya ulaşamadı. Bazı Türk kurumlarının değerlendirmesine göre Müslüman Kardeşler konusunda herhangi bir güvence söz konusu değil. Örgüt için verilen tek güvence, yalnızca Türkiye Cumhurbaşkanı’nın duygusal güvencesidir. Türk hükümeti, Müslüman Kardeşler’e yönelik eleştirisinde, iki örgüt arasındaki ilişkiyi harekete geçirmek, terörizm ve aşırıcılık ile yüzleşme çabalarını göstermek için herhangi bir bağ arıyormuş gibi görünebilir” dedi.
Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi, Katar'ın ev sahipliğinde düzenlenen Dünya Kupası'nın açılış etkinliklerinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile ilk kez el sıkıştı. Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı söz konusu açıklamasında, “Filistin /İsrail ilişkisi, 100 milyonluk Mısır halkına tarihi yakınlığımız, iktisadi/ticari ilişkimizin halen bile devam ediyor olması (dünyanın en iyi pamuğu Mısır’da olduğu için tekstil firmaları en başta) vb. pek çok neden var iyi ilişkiler için. Duygusallıkla ülkelerle olan siyaset belirlenemiyor. Bu tokalaşmanın alt yapısında binlerce sayfalık görüşme ve göz nuru çabası var. Tek taraflı değil, çift taraflı gayretle” ifadelerini kullandı.
Ahmet Ban, Müslüman Kardeşler’in endişeleri ve önümüzdeki dönemde Türk tarafının uygulayabileceği kısıtlamalar hakkında, Türkiye'den İhvan'ın DEAŞ ile irtibatı olan veya ona katılan bazı unsurların tutuklanması yönünde hamleler olabileceğini söyledi. Ban, “Türkiye, haklarında gıyaben yargı kararları verilen İhvan'ın bazı üyelerini Mısır'a teslim etmişti. Bu, Kahire ile ilişkilerin normalleşmesi yönündeki çabaların devam ettiğini teyit eden bir mesajdı. Aynı zamanda terörizm ve radikalizmle mücadele bağlamında verilen başka bir mesajdı. Türk yetkilinin açıklaması, Ankara'dan örgüte doğru atılacak bir adımın başlangıcıdır ve seçimler yaklaşırken Müslüman Kardeşler’e karşı başka hamleler görebiliriz” dedi.
Mısırlı uzman, Müslüman Kardeşler’in şu an içinde bulunduğu durum hakkında ise “Türk yetkilinin son açıklamalarından sonra örgüt unsurları arasında endişeler söz konusu. Bu endişeler bir süredir vardı, ancak şimdi arttı. Türkiye'nin artık örgüt unsurları için güvenli sığınak olmadığı konusunda Müslüman Kardeşler saflarında bir anlaşmazlığın varlığına ek olarak, bazı İhvan unsurlarının Türkiye'den başka bir ülkeye yönelmesi konusunda hareketler var” şeklinde konuştu.
Ankara, geçtiğimiz aylarda Kahire'nin ‘olumlu’ olarak nitelendirdiği bazı adımlar attı. Bu adımlar, kendi topraklarındaki Müslüman Kardeşler örgütünün ‘provokatif’ medya ve siyasi faaliyetlerinin durdurulması ve örgüte bağlı medya çalışanlarının Mısır'ı eleştirmesini engellemesi ile ilgiliydi. Türk hükümeti, daha önce Müslüman Kardeşler’e mensup medya çalışanlarını Türkiye'nin talimatlarına uymaları konusunda uyardı.
Mısır’daki Daru’l İfta Kurumu tarafından daha önce yapılan bir açıklamada, DEAŞ, El Kaide, en-Nusra, Boko Haram ve diğer terörist grupların fikirlerinin incelendiği ve araştırmalara göre tüm terörist grupların kökenlerinin Müslüman Kardeşler’e dayandığının tespit edildiği ifade edildi.
Mısır Müftüsü Şevki Allam da geçtiğimiz Mayıs ayında İngiliz parlamentosunda yaptığı konuşmada, Mısır hükümeti tarafından terörist olarak nitelenen Müslüman Kardeşler’in faaliyetlerinden bahsetti. Müftü Allam, İngiliz Parlamentosu üyelerine İngilizce yazılmış ve kanıtların yer aldığı bir belge dağıttı. Söz konusu belge, İhvan'ın kuruluşundan bu yana yaklaşımını ve ‘terör örgütleri’ ile olan ilişkisini ortaya koyuyor.
Daru’l İfta’nın raporunda, Müslüman Kardeşler örgütünün o dönemdeki Dini Lideri Mustafa Meşhûr'un tanınmasıyla kuruluşundan bu yana terör ve şiddet yaklaşımını benimsediği ifade edildi. Meşhûr, bazı konuşmalarında şiddet ve silahlı güç kullanma gerekliliğinden bahsediyordu. Raporda örgütün iki yüzlü çalıştığına işaret edilirken birincisinin, Müslüman Kardeşler’in kendilerini kitlelere reformcular ve bir muhalefet gücü olarak sunduğu yüzü, ikincisinin ise sorumluluğu terör operasyonları ve suikastları gerçekleştirmek olan gizli aygıtın kuruluşunda temsil edilen yüzü olduğu belirtildi.
Raporda, örgütün kurucusu Hasan el-Benna'nın örgütü bir reform hareketi olarak sunduğu, ardından şiddeti meşrulaştırdığı ve şeriat uygulama bahanesiyle örgüte dini bir karakter verdiği belirtildi. İhvan teorisyeni Seyyid Kutub'a gelince, şiddet kullanımını haklı çıkarmak için teoriler geliştirdi. Rapor ayrıca, ‘el-Benna tarafından kurulan ve 1938'de Mısır yasalarını ihlal ederek askeri olarak eğitilen yaklaşık 45 bin genci içeren İhvan’ın silahlı kolları hakkında da bilgi veriyor. Raporda ayrıca 1940 yılında kurulan Müslüman Kardeşler'in eski genel rehberi Muhammed Mehdi Akef'e göre görevi, örgütün seçkin bir grup üyesini özel görevleri yerine getirmeleri için eğitmek olan Cihadu’l Has’tan da bahsedildi.
Rapor, Müslüman Kardeşler'in, DEAŞ ve El Kaide ile ilişkisine dair pek çok kanıt sundu. Muhammed Mursi'nin 2013'te iktidardan indirilmesinin ardından bazı Müslüman Kardeşler üyelerinin DEAŞ saflarına katılmasından bahseden raporda ayrıca, ‘Devrim Tugayı’ ve ‘Hasm’ gibi silahlı hareketlerin Müslüman Kardeşler’in kolları olduğuna dikkat çekildi.



Washington: Yaptırım listesine 17 İranlı kuruluş, kişi ve gemiyi ekledik

Washington D.C.'deki ABD Dışişleri Bakanlığı (Reuters)
Washington D.C.'deki ABD Dışişleri Bakanlığı (Reuters)
TT

Washington: Yaptırım listesine 17 İranlı kuruluş, kişi ve gemiyi ekledik

Washington D.C.'deki ABD Dışişleri Bakanlığı (Reuters)
Washington D.C.'deki ABD Dışişleri Bakanlığı (Reuters)

ABD Dışişleri Bakanlığı dün yaptığı açıklamada, İran'ın nükleer programını desteklemek için kullandığı gelir akışlarını kesmek amacıyla yaptırım listesine 17 kuruluş, kişi ve gemiyi eklediğini duyurdu.

Bakanlık yaptığı açıklamada, İran rejiminin istikrarsızlaştırıcı faaliyetlerini finanse etmek için Ortadoğu'daki çatışmaları körüklemeye devam ettiği belirtildi.

Açıklamada, "İran petrolünün taşınmasında yer alan denizcilik hizmeti sağlayıcıları ve petrol ürünleri tüccarlarından oluşan ağa karşı çalışmaya devam edeceğiz" ifadeleri kullanıldı.

Dışişleri Bakanlığı'nın açıklaması, Hazine Bakanlığı'nın orduyu destekleyen İran petrol ağına yönelik yaptırımların sıkılaştırılacağını açıklamasından birkaç saat sonra geldi.

Hazine Bakanlığı yaptığı açıklamada, "İran ordusunu ham petrol satışı yoluyla finanse eden bir dizi paravan şirket ve nakliye komisyoncusuna yaptırım uyguladık" denildi ve İran ordusunun yıllık bütçesini desteklemek ve güçlerinin yeniden inşasını finanse etmek için ham petrol satışlarına giderek daha fazla bağımlı hale geldiği belirtildi.

Bakanlık, Trump yönetiminin İran petrolü ve petrol ürünlerini taşıyan 170'ten fazla gemiye yaptırım uyguladığını ifade etti.

ABD Hazine Bakanlığı, İranlı havayolu şirketi Mahan Air'e karşı ek önlemler aldığını duyurdu ve şirketin Ortadoğu'daki İran destekli grupları silahlandırmak için İslam Devrim Muhafızları Ordusu'na bağlı Kudüs Gücü ile iş birliği yaptığını belirtti.


Beyaz Saray: ABD'nin barış planı hem Rusya hem de Ukrayna için iyi

Beyaz Saray sözcüsü Karoline Leavitt basın toplantısında (Reuters)
Beyaz Saray sözcüsü Karoline Leavitt basın toplantısında (Reuters)
TT

Beyaz Saray: ABD'nin barış planı hem Rusya hem de Ukrayna için iyi

Beyaz Saray sözcüsü Karoline Leavitt basın toplantısında (Reuters)
Beyaz Saray sözcüsü Karoline Leavitt basın toplantısında (Reuters)

Beyaz Saray, dün yaptığı açıklamada, Başkan Donald Trump tarafından desteklenen ve şu anda Rusya ve Ukrayna ile müzakereleri devam eden ABD barış planının her iki taraf için de "iyi" olduğunu vurgulayarak, Moskova'nın taleplerini fazlasıyla karşıladığı yönündeki endişeleri reddetti.

Şarku'l Avsat'ın AFP'den aktardığına göre Beyaz Saray sözcüsü Karoline Leavitt gazetecilere yaptığı açıklamada, "Devam ediyor ve gelişiyor, ancak başkan bu planı destekliyor. Hem Rusya hem de Ukrayna için iyi bir plan ve her iki tarafça da kabul edilebilir olacağına inanıyoruz" dedi.

Beyaz Saray, Kara Kuvvetleri Sekreteri Daniel Driscoll'un dün Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy ile görüştüğünü ve ABD'li yetkililerin Zelenskiy ile görüşmesinin ardından barış planı konusunda iyimser olduklarını belirtti.

 Beyaz Saray ayrıca, Özel Temsilci Steve Wittkoff ve Dışişleri Bakanı Marco Rubio'nun Ukrayna ve Rusya ile görüşmeleri eşit şekilde yürüttüğünü vurguladı.

CBS News, üst düzey bir Beyaz Saray yetkilisine dayandırdığı haberinde, dün Başkan Donald Trump'ın Rusya'nın Ukrayna'ya karşı başlattığı savaşı sona erdirmek için 28 maddelik bir planı onayladığını bildirdi.

Ukrayna ve ABD daha önce müzakerelerin başlangıç ​​noktası olarak cephe hatlarını dondurma konusunda anlaşmışlardı ve ayrıca Washington ve Batılı ortaklarından güvenlik garantilerine ihtiyaç duyduklarını belirtmişlerdi.


Uluslararası Atom Enerji Ajansı İran'ı uranyum stoklarının akıbetini açıklamaya zorluyor

Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı'nın salı günkü yönetim kurulu toplantısından yayınladığı fotoğraf
Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı'nın salı günkü yönetim kurulu toplantısından yayınladığı fotoğraf
TT

Uluslararası Atom Enerji Ajansı İran'ı uranyum stoklarının akıbetini açıklamaya zorluyor

Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı'nın salı günkü yönetim kurulu toplantısından yayınladığı fotoğraf
Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı'nın salı günkü yönetim kurulu toplantısından yayınladığı fotoğraf

Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) Yönetim Kurulu, İran'ın, İsrail ve ABD tarafından geçen haziran ayında bombalanan zenginleştirilmiş uranyum stokları ve nükleer tesislerinin durumu hakkında kuruma "gecikmeden" bilgi vermesini zorunlu kılan bir karar aldı.

ABD, İngiltere, Fransa ve Almanya tarafından sunulan karar, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı'nın (UAEA) İran'ın nükleer programı hakkında rapor verme yetkisini yeniliyor ve İran'ın derhal yanıt ve UAEA'nın talep ettiği bilgilere erişmesine izin vermesi gerektiğini vurguluyor. Karar, 35 üyeden 19'unun kabulüyle, 12 çekimser ve 3 üyenin de karşı oyuyla kabul edildi.

Dört ülke, "Mesajımız açık: İran, güvenlik sorunlarını gecikmeden çözmeli. Erişim izni vererek, yanıtlarla ve izlemeyi yeniden sağlayarak pratik iş birliği gerçekleşmelidir" ifadelerini kullandı.

İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi, kararı "yasadışı ve haksız" olarak nitelendirerek eleştirdi ve Uluslararası Atom Enerji Ajansı (UAEA) ile "Kahire Anlaşması"nın resmen sona erdiğini ilan etti. Çarşamba günü verdiği bir röportajda Arakçi, Tahran'ın müfettişlerin bombalamada hasar gören tesislerine girmesine izin vermeyeceğini duyurdu.