Washington, Putin'i ‘öfkesini Ukrayna'daki sivil nüfusa odaklamakla’ suçladı

Ukrayna Dışişleri Bakanı Kuleba, Patriot gönderilmesini isterken ABD Dışişleri Bakanı Blinken, NATO ülkelerinin Çin'in Rusya ile işbirliğine ilişkin duydukları ‘endişeyi’ dile getirdi

Ukrayna'nın Borodyanka şehrinde Rusların sivilleri bombalaması sonucu ölen yakınları için ağlayan Ukraynalı bir kadın, 8 Nisan 2022 (Reuters)
Ukrayna'nın Borodyanka şehrinde Rusların sivilleri bombalaması sonucu ölen yakınları için ağlayan Ukraynalı bir kadın, 8 Nisan 2022 (Reuters)
TT

Washington, Putin'i ‘öfkesini Ukrayna'daki sivil nüfusa odaklamakla’ suçladı

Ukrayna'nın Borodyanka şehrinde Rusların sivilleri bombalaması sonucu ölen yakınları için ağlayan Ukraynalı bir kadın, 8 Nisan 2022 (Reuters)
Ukrayna'nın Borodyanka şehrinde Rusların sivilleri bombalaması sonucu ölen yakınları için ağlayan Ukraynalı bir kadın, 8 Nisan 2022 (Reuters)

ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Rusya'nın Ukrayna’daki elektrik altyapısını hedef almaya devam etmesini kınadı. Blinken, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'i eski bir Sovyet cumhuriyeti olan Ukrayna’da ‘öfkesini sivil nüfusa odaklamakla’ ve savaşı ‘insanları soğukta bırakmak için bir araca dönüştürmekle’ suçladı. ABD’li Bakan ayrıca Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) ülkelerinin Çin'in askeri yeteneklerindeki hızlı büyüme ve Rusya ile işbirliğinden duydukları endişeyi vurguladı.
Blinken, Rusya tarafından Ukrayna’daki sivil altyapıyı hedef alan saldırıları ‘barbarca’ olarak nitelendirdi. ABD Dışişleri Bakanı, Rusya’nın bir zamanlar eski Sovyetler Birliği'nin bir parçası olan Ukrayna'da gerçekleştirdiği ve elektrik altyapısının yaklaşık üçte birini yok eden saldırıların ardından Romanya'nın başkenti Bükreş'te düzenlenen, 30 NATO ülkesinin dışişleri bakanlarının katıldığı, elektrik arzını ve fırınları çalışır durumda tutmaya yönelik yardımların koordine edilmesinin ele alındığı NATO Dışişleri Bakanları Toplantısı'na katıldı. Blinken, toplantı sonrası basına yaptığı açıklamada, Rusya'nın, son birkaç hafta içinde Ukrayna'nın enerji sisteminin üçte birinden fazlasını bombalayarak milyonlarca insanı soğuğa ve karanlığa sürüklediğini söyledi. Putin'in ‘yeni hedefleri’ olduğunu belirten Blinken, "Ukrayna halkına yönelik bu vahşet barbarcadır” ifadelerini kullandı.
Blinken, Rusya Devlet Başkanı Putin'in ‘Ukrayna'yı askeri olarak yenemediğini, bu yüzden öfkesini sivil nüfusa yönlendirdiğini ve bunu da siviller zarar görsün diye ülkenin enerji altyapısını yıkmaya çalışarak, ışıkları söndürerek, kaloriferleri kapatarak, suyu keserek yaptığını söyledi. Bunların Putin’in ‘yeni hedefleri’ olduğunu belirten Blinken, ‘Putin'i Ukrayna halkına karşı ‘don ve aç kal’ stratejisi uygulamakla ve sadece Avrupa'da değil tüm dünyada enerji maliyetlerini artırarak Batı ülkeleri arasındaki ittifakı bölmeye ve Ukrayna'yı kaderine terk etmeleri için zorlamaya çalışmakla’ suçladı. Blinken, ancak bu stratejinin işe yaramadığını ve yaramayacağını vurguladı.
Blinken, Rusya işgali önümüzdeki Şubat ayında birinci yıldönümüne yaklaşırken, NATO dışişleri bakanları tarafından temsil edilen ittifakın Ukrayna halkına verdiği desteğin ‘halen güçlü ve kararlı’ olduğunu açıkladı.
NATO, Rusya tarafından düzenlenen saldırıların, Ukrayna’nın elektrik altyapısının üçte birine zarar verdiğini tahmin ederken füzelerin özellikle savunmasız olan ulaşım ağlarını hedef aldığını ve Ukraynalıları sert kışın soğuğuyla ve karanlığıyla mücadele etmek zorunda bıraktığını belirtiyor.
Çekya Dışişleri Bakanı Jan Lipavsky, Putin’in ‘emperyalist hırsları nedeniyle başlayan ve Rusya Devlet Başkanı’nın yanlış hesabı nedeniyle tökezleyen savaşı Ukrayna’nın kazanacağını’ söyledi.  Lipavsky, dün Bükreş'te Bloomberg TV'ye verdiği röportajda, “Avrupa Birliği (AB) ve NATO, üye devletlerin birlik olmak için çok çalışması gereken zamanlarda bile Rusya'ya karşı ortak bir tutum sergiliyor” dedi.
AB dönem başkanlığı görevini yürüten Çekya’nın Dışişleri Bakanı, ‘Rusya yönetiminin Ukrayna'da işlediği suçlardan sorumlu tutulması gerektiğini’ açıkça ifade etti.
Bükreş'teki NATO toplantısının oturum aralarında Blinken ile ikili görüşmesi öncesinde bir açıklamada bulunan Ukrayna Dışişleri Bakanı Dmitro Kuleba, ülkesinin şu anda en büyük ihtiyacının elektrik ekipmanı ve Rusya’nın füze saldırılarına karşı koyabilmesi için ABD ve diğer müttefiklerinden şimdiye kadar aldığından daha gelişmiş hava savunma sistemleri olduğunu vurguladı. Kuleba, “Kısaca Ukrayna'nın en çok ihtiyaç duyduğu şeyler, Patriot füze savunma sistemleri ve transformatörler” dedi.
Ukrayna, toplantı sırasında Ukrayna’ya daha fazla savunma silahı ve enerji ekipmanı sağlanmasına ilişkin olarak bazı NATO ülkelerinden çok sayıda söz aldığına işaret eden Kuleba, ancak bu sözler arasında ABD'den ya da başka bir müttefikten Patriot füze savunma sistemlerinin tedarikine dair bir söz olup olmadığı sorularını yanıtsız bıraktı.
Ukrayna, Rusya’nın hava saldırılarına karşı koymak için Amerikan yapımı Patriot füze savunma sistemlerine ya da ABD’den ve diğer müttefiklerinden şu ana kadar aldığından daha gelişmiş hava savunma sistemleri edinme arayışında.
Kuleba, Blinken ile görüşmesi öncesinde bir muhabirin, Batı'nın eski Sovyet cumhuriyetinin kendisini Rusya’nın hava saldırılarına karşı savunması için kullandığı hava savunma sistemlerinde büyük bir ilerleme sağlayacak olan Patriot füze savunma sistemleriyle ilgili herhangi bir taahhüdün yerine getirilip getirilmediği konusunda tekrarladığı sorulara da yanıt vermedi.
NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, ‘bu gelişmiş karadan havaya füze sistemlerinin sevkiyatı bazı müttefikler arasında değerlendirildiğini’ açıkladı. ABD’li üst düzey bir savunma yetkilisi, ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) muhabirlerine yaptığı açıklamada, “ABD, Ukrayna'nın aylardır talep ettiği Patriot füze savunma sistemlerini sağlama konusunda açık” dedi. ABD’nin ve müttefiklerinin, Rusya'yı kışkırtmaktan kaçınmak için bu konuda isteksiz olduğu biliniyor.
Öte yandan Polonya’nın Ukrayna'ya Patriot füze savunma sistemleri göndermeyi teklif ederken Almanya Başbakanı Olaf Scholz, salı günü yaptığı açıklamada, ülkesinin Polonya'ya Patriot gönderme teklifinin halen masada olduğunu söyledi. Ukrayna'da, farklı menzil aralıklarına ve irtifalara sahip 3 ana tipten oluşan karmaşık bir hava savunma sistemi olan Patriot'u kullanmak için eğitilmiş personel bulunmuyor. Almanya, bu sistemi Slovakya ve Türkiye'ye de ödünç olarak vermiş, ancak bu sistemleri çalıştıracak teknisyenleri de beraberinde göndermişti.
NATO müttefikleri, nükleer bir güç olan Rusya ile daha geniş çaplı bir savaşa sürüklenmekten kaçınmak için Ukrayna'ya herhangi bir askeri personel göndermeyi kesinlikle reddederken Ukrayna'nın bu sistemleri yalnızca hava sahasını savunmak için kullanmasını ve Rusya topraklarını hedef almamasını istiyorlar.
Rusya, bu tür adımlara şiddetle karşı çıkarken Rusya Güvenlik Konseyi Başkan Yardımcısı Dmitri Medvedev, salı günü Telegram üzerinden yaptığı açıklamada, “Stoltenberg'in ima ettiği gibi NATO, Kiev’deki fanatiklere NATO personelinin yanı sıra Patriot füze savunma sistemleri sağlarsa, silahlı kuvvetlerimiz için meşru bir hedef haline gelirler” ifadelerini kullandı.
Diğer taraftan Blinken, NATO üyelerinin ‘Çin'in yanıltıcı bilgi kullanımına ve Rusya ile işbirliği de dahil olmak üzere askeri olarak hızlı bir büyümeye odaklanan baskıcı politikalarından endişe duymaya devam ettiklerini’ belirtti.
ABD Dışişleri Bakanı sözlerini şöyle sürdürdü:
“Ancak Çin ile elimizden gelen her yerde yapıcı bir diyalog sürdürmeye kararlıyız. Ortak zorluklar üzerinde birlikte çalışma fırsatlarını memnuniyetle karşılıyoruz. NATO, Ukrayna'ya ortak desteği sürdürmeye odaklanmaya devam ederken, üyeler aynı zamanda Çin kaynaklı olanlar da dahil olmak üzere bir takım yeni zorlukları göz önünde bulundurarak ittifakın direncini güçlendirmek istiyor. Ayrıca Avrupalıların Çin ile ittifaktaki bazı ülkeler arasında sistemik olarak adlandırdığı birçok yönden bir rekabetin olduğu kabul ediliyor. Fakat mümkün olan her yerde, büyük meselelerde işbirliği yapmanın yollarını bulmamız gerektiğine dair bir fikir birliği de söz konusu.”



Berri: Barack'ın Lübnan'ı Suriye'ye ilhak etme söylemi "kabul edilemez bir hata"

Lübnan Parlamento Başkanı Nebih Berri, ABD Büyükelçisi Michel Issa'yı kabul etti (Parlamento Başkanlığı)
Lübnan Parlamento Başkanı Nebih Berri, ABD Büyükelçisi Michel Issa'yı kabul etti (Parlamento Başkanlığı)
TT

Berri: Barack'ın Lübnan'ı Suriye'ye ilhak etme söylemi "kabul edilemez bir hata"

Lübnan Parlamento Başkanı Nebih Berri, ABD Büyükelçisi Michel Issa'yı kabul etti (Parlamento Başkanlığı)
Lübnan Parlamento Başkanı Nebih Berri, ABD Büyükelçisi Michel Issa'yı kabul etti (Parlamento Başkanlığı)

Lübnan Parlamentosu Başkanı Nebih Berri, ABD Büyükelçisi Tom Barrack'ın Lübnan'ın Suriye'ye ilhak edilmesi çağrısıyla ilgili zaman zaman yaptığı tehditleri kabul edilemez bir hata olarak nitelendirerek reddetti. Berri, "Hiç kimse Lübnanlıları tehdit edemez. Özellikle diplomatlar ve hele ki Büyükelçi Tom Barrack gibi bir isim tarafından Lübnanlılara bu şekilde hitap etmek, akıl almaz bir durumdur. Lübnan'ın Suriye'ye ilhak edilmesiyle ilgili söyledikleri ciddi ve kesinlikle kabul edilemez bir hatadır." dedi.

Öte yandan Berri, Basın Sendikası'ndan bir heyete, ilgili yasa konusunda yaşanan görüş ayrılıklarına rağmen, gelecek mayıs ayında yapılması planlanan parlamento seçimlerinin iptal edilmeyeceğini ya da ertelenmeyeceğini vurguladı.

Parlamento başkanlığından yapılan açıklamaya göre Berri'nin ABD'nin Beyrut Büyükelçisi Michel Issa'yı 24 saat içinde ikinci kez kabul etmesi dikkat çekiciydi; zira görüşmede "iki ülke arasındaki ikili ilişkilerin yanı sıra genel durumdaki gelişmeler ve güncel olaylar" ele alındı.


İsrailli bakanlar eski Gazze yerleşiminde bayrak töreni düzenlenmesini talep etti

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir (EPA)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir (EPA)
TT

İsrailli bakanlar eski Gazze yerleşiminde bayrak töreni düzenlenmesini talep etti

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir (EPA)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir (EPA)

Aralarında Başbakan Binyamin Netanyahu liderliğindeki Likud Partisi’nden sekiz ismin de bulunduğu 11 İsrailli bakan, dün Savunma Bakanı Yisrael Katz’dan Hanuka Bayramı sırasında Gazze Şeridi’nde bayrak töreni düzenlenmesine izin verilmesini talep etti.

Aşırı sağcı ve yerleşim yanlısı Nahala Hareketi tarafından başlatılan girişim kapsamında yayımlanan mesajda, “Gazze’nin İsrail topraklarının bir parçası olduğunu gururla teyit etmenin zamanı geldi. Bu bölge yalnızca Yahudi halkına aittir ve derhal İsrail devletinin bir parçası hâline gelmelidir” ifadeleri yer aldı.

Mesajda ayrıca, etkinliğin temel amacının ‘İsrail’in 2005’te bölgeden çekilirken boşalttığı, Gazze Şeridi’nin kuzeyindeki eski Nisanit yerleşiminin kalıntıları üzerinde İsrail bayrağını göndere çekmek’ olduğu belirtildi.

dfrtg
İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir (Reuters)

Mesajın imzacıları arasında, aşırı sağcı Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir ile aralarında Ulaştırma Bakanı Miri Regev’in de bulunduğu sekiz Likud’lu bakan yer aldı.

Ayrıca, toplam 120 sandalyeli Knesset’ten 21 milletvekili de metne imza attı. İmzacı vekiller Ben-Gvir liderliğindeki Otzma Yehudit (Yahudi Gücü) Partisi ile Likud’a mensup.

Nahala Hareketi, ‘Nisanit’te bayrak töreni’ olarak duyurduğu etkinliğin, Gazze Şeridi’nde hâlen İsrail ordusunun kontrolündeki bölgede yapılacağını açıkladı.

Etkinliğin 18 Aralık’ta, sekiz gün süren Hanuka’nın beşinci gecesinde düzenlenmesi planlanıyor. Bayram bu yıl pazar günü başlayacak.

İsrail Savunma Bakanlığı, konuya ilişkin AFP’nin yorum talebine henüz yanıt vermedi.

jbhj
İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz (DPA)

İsrail ordusu çarşamba akşamı yaptığı açıklamada, ‘İsrail topraklarından Gazze Şeridi’ne geçen birkaç İsrailli sivilin gözaltına alındığını’ duyurdu.

Yerleşimciler ve Filistinlilere yönelik saldırılarla suçlanan aşırılık yanlılarına hukuki destek veren Honenu örgütü ise yaptığı açıklamada, ‘Çarşamba günü onlarca sağcı aktivistin, Nisanit’in kalıntıları üzerinde bir yerleşim kurulmasını talep etmek üzere Gazze sınır çitini aştığını’ belirtti.

10 Ekim’de İsrail ile Hamas arasında yürürlüğe giren kırılgan ateşkes kapsamında, İsrail ordusu Gazze Şeridi’nin yarısından fazlasında kontrol sağlamasına imkân veren bir hatta çekilmişti. Savaşın büyük yıkıma uğrattığı bölgede bu hat fiili kontrol sınırı olarak işliyor.

Geçtiğimiz kasım ayında Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi tarafından da desteklenen ABD’nin Gazze barış planı ise İsrail güçlerinin bölgeden kademeli olarak çekilmesini öngörüyor.


Gazze Anlaşması: Temel hükümlerin uygulanması 2026 yılına ertelendi... Anlaşma mı, gerileme mi?

Şiddetli yağmurların ardından ez-Zeytun mahallesindeki yerinden edilmiş Filistinlilerin barındığı derme çatma bir kampta su basmış sokakta yürüyen bir çocuk (AFP)
Şiddetli yağmurların ardından ez-Zeytun mahallesindeki yerinden edilmiş Filistinlilerin barındığı derme çatma bir kampta su basmış sokakta yürüyen bir çocuk (AFP)
TT

Gazze Anlaşması: Temel hükümlerin uygulanması 2026 yılına ertelendi... Anlaşma mı, gerileme mi?

Şiddetli yağmurların ardından ez-Zeytun mahallesindeki yerinden edilmiş Filistinlilerin barındığı derme çatma bir kampta su basmış sokakta yürüyen bir çocuk (AFP)
Şiddetli yağmurların ardından ez-Zeytun mahallesindeki yerinden edilmiş Filistinlilerin barındığı derme çatma bir kampta su basmış sokakta yürüyen bir çocuk (AFP)

Gazze Şeridi’nde yürürlükte olan ateşkes anlaşmasının süreci son derece yavaş ilerliyor. Anlaşmada yer alan istikrar gücünün konuşlandırılması, Barış Konseyi ile Gazze Yönetim Komitesi’nin oluşturulması ve İsrail’in kademeli çekilmesi gibi başlıklar, ilk bakışta takvimin gerisinde kalmış görünüyor.

Bu gecikmeyi pekiştiren unsur ise Washington’ın söz konusu temel maddelerin uygulanmasını 2026’ya erteleme yönündeki resmi tutumu. Bu tarihe yalnızca birkaç hafta uzak olunmasına rağmen, Trump’ın barış planının çok daha hızlı hayata geçmesi bekleniyordu. Şarku’l Avsat’a konuşan uzmanlara göre bunun başlıca nedeni, İsrail’in çıkardığı engeller; bu durum ilk aşamanın henüz tamamlanamamasına ve ikinci aşamaya ilişkin tartışmaların da başlayamamasına yol açtı.

Uzmanlar, ertelemenin hem fırsat hem de risk içerdiğini belirtiyor. Fırsat, arabulucular arasında uzlaşıya varma ya da bu uzlaşıya ulaşmak için daha fazla zaman kazanılması anlamına gelirken, risk ise anlaşmanın tehlikeye girmesi. Süreçte yaşanacak tıkanmaların yalnızca birkaç haftalık gecikmeye değil, aylar sürecek yeni ertelemelere yol açabileceği ifade ediliyor. Bu durumun seyrinin ise büyük ölçüde ABD’nin tutumu ve İsrail üzerindeki baskısına bağlı olacağı vurgulanıyor.

Trump, çarşamba akşamı yaptığı açıklamada, Barış Konseyi’nin gelecek yılın başında ilan edileceğini söyledi ve ‘dünyanın en önemli ülkelerinin liderlerinin bu yapıya katılmak istediğini’ belirtti.

Trump’ın Gazze için hazırladığı 20 maddelik planın temel unsurlarından biri olan ‘konsey’ önerisi, geçtiğimiz kasım ayında Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi tarafından kabul edilen kararda da yer almıştı. Plan uyarınca konsey, iki yıl süreyle Gazze’nin idaresinden sorumlu olacak ve bunu Filistinli teknokratlardan oluşan bir komite üzerinden yürütecek. Bu yapıya uluslararası güçler ile Mısır ve Ürdün tarafından eğitilmiş Filistin polisinin destek vermesi öngörülüyor. Konseyin ayrıca Hamas ve diğer grupların silahsızlandırılmasını denetlemesi planlanıyor.

İstikrar gücü

Barış Konseyi’nin ilanının ertelenmesine, istikrar güçlerinin konuşlandırılmasına ilişkin takvimin ötelenmesi de eşlik ediyor. ABD, İstikrar Gücü’nün Gazze’de konuşlanmasına gelecek yıl ocak ayının ortasında başlanmasını, bölgenin tamamen silahsızlandırılmasının ise nisan ayı sonunda tamamlanmasını hedefliyor. Ancak İsrail Kanal 14 televizyonu, bu takvimin ‘gerçeklikten kopuk bir beklenti’ olduğunu belirterek yeni gecikmelerin gündeme gelebileceğine işaret etti.

Bu ertelemeler, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun birkaç gün önce Gazze anlaşmasının ikinci aşamasına yaklaşılmakta olduğu yönündeki açıklamalarına rağmen yaşanıyor. Öte yandan İsrail Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir, Gazze Şeridi’ndeki ‘sarı hattın’ fiilen yeni bir sınır hattı niteliği taşıdığını söyledi.

hyu
El-Bureyc Mülteci Kampı’ndaki çadırların önünden geçen yerinden edilmiş Filistinliler (AFP)

Filistin ve İsrail meseleleri üzerine uzmanlaşan siyaset bilimi profesörü Dr. Tarık Fehmi’ye göre Trump’ın açıklamaları, ‘tarafların hâlâ uzlaşıya varamaması nedeniyle anlaşmanın şeklen aksadığına’ işaret ediyor. Fehmi, tüm aktörlerin zaman kazanmaya, yükümlülükleri ertelemeye ve birbirlerinin hamlelerini beklemeye devam ettiğini belirterek, “Netanyahu ikinci aşamanın yaklaştığını söylüyor ama gerçekte hedefi, Gazze üzerindeki kontrolünü artırmak ve ikinci aşamanın gerekliliklerini geciktirmek” değerlendirmesinde bulundu.

Filistinli siyasi analist Dr. Eymen er-Rakab ise Trump’ın söylemini ‘uzlaşı arayışı değil, oyalama ve aksama’ olarak nitelendirdi. Rakab, istikrar gücü, Gazze Yönetim Komitesi gibi dosyaların hâlâ sonuçlanmadığını ve bunların çözümü için haftalar değil aylar gerektiğini vurguladı. Rakab’a göre gecikmenin arkasında İsrail’in Gazze’de daha fazla toprak kontrolü sağlama çabaları var ve Washington bu süreçte sessiz kalmayı sürdürüyor.

Gazze'nin yeniden inşasının akıbeti ne olacak?

Bu aksamalara rağmen, Gazze Şeridi’nin yeniden inşası, ateşkes anlaşmasının bir diğer maddesi olarak hâlâ ertelenmiş durumda. Kasım sonunda düzenlenmesi planlanan yeniden inşa konferansının gecikmesine yanıt olarak, Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati, aralık başında Berlin’de Alman mevkidaşı Johann Wadephul ile düzenlediği ortak basın toplantısında, “Yeniden inşa konferansına eş başkanlık yapmak üzere ABD ile istişare halindeyiz. Konferansın tarihini mümkün olan en kısa sürede, ortaklarımızla iş birliği içinde belirlemeyi umuyoruz” dedi.

Tarık Fehmi’ye göre yeniden inşa adımlarını İsrail engelleyecek ve Washington’ın desteğini alarak Gazze Şeridi’ni bölme ve fiili durum stratejisini pekiştirme çabası içinde olacak. Bu durum, anlaşmanın maddelerinin bir kez daha ertelenmesine ve yeniden inşa konferansının gerçekleşmemesine yol açacak.

Arabulucuların açıklamaları, Netanyahu’nun 29 Aralık’ta Washington’a yapacağı ziyareti beklerken, kaygı ve taleplerin net bir şekilde ortaya konduğunu gösteriyor. İsrail Hükümet Sözcüsü Shosh Bedrosian birkaç gün önce düzenlediği basın toplantısında bu duruma dikkat çekti.

Öte yandan Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi ile Bahreyn Kralı Hamad bin İsa Al Halife, dün yaptıkları telefon görüşmesinde, Gazze’deki savaşın sona ermesini öngören anlaşmanın tam olarak uygulanması ve insani yardımların hızlı ve kesintisiz ulaştırılmasının gerekliliğini vurguladı. Açıklamada, Gazze’nin yeniden inşasına başlama zorunluluğu da belirtildi.

6uı8
Deyr el-Balah dışındaki el-Meğazi Mülteci Kampı’nda yıkılmış bir binanın duvar resminin önünde el arabası çeken Filistinli çocuklar (AFP)

Daha önce arabulucular ve garantörler Washington’ın katılmadığı bir toplantıyı Kahire’de gerçekleştirdi. Toplantıya Mısır Genel İstihbarat Servisi Başkanı Tümgeneral Hasan Reşad, Katar Başbakanı ve Dışişleri Bakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman Al Sani ile Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Başkanı İbrahim Kalın katıldı. Görüşmede, Gazze Şeridi’ne yönelik İsrail saldırılarının arttığı geçen ayın ardından, herhangi bir ihlalin önlenmesi ve ateşkesin kalıcı hâle getirilmesi ele alındı.

Ancak arabulucuların açıklamaları, taleplerin yanı sıra endişeleri de yansıtıyor. Katar Başbakanı birkaç gün önce yaptığı açıklamada, “Şu anda kritik bir noktadayız… Ateşkesin sürdüğünü garanti edemeyiz. Ateşkes, ancak İsrail’in tamamen çekilmesi ve Gazze’de istikrarın sağlanmasıyla tamamlanmış olur” dedi. Başbakan, İsrail güçlerinin bölgede kalmaya devam etmesi ve ihlallerin sürmesinin çatışmanın yeniden tırmanmasına yol açabileceğini vurguladı.

Tarık Fehmi’ye göre Mısır’ın girişimleri, anlaşmanın uygulanmasının zorluğunun farkında olmasından kaynaklanıyor ve tarafların süreci geciktirme çabalarını gözlemlemek açısından kritik bir rol oynuyor. Fehmi, Trump ile Netanyahu arasında gerçekleşecek görüşmenin, mevcut aksaklıkları aşacak uzlaşıların sağlanması açısından belirleyici olacağını, örneğin Hamas’ın silahsızlandırılmasının süresinin iki yıla uzatılması gibi düzenlemelerin bu görüşmelerde gündeme gelebileceğini belirtti.

Eymen er-Rakab da aynı görüşte; Trump-Netanyahu görüşmesinin, Gazze anlaşması maddelerinin akıbetini netleştireceğini ve sürecin ya hızlandırılarak uygulanacağını ya da İsrail’in genişleme stratejisi lehine geciktirileceğini ifade etti.