Washington, Putin'i ‘öfkesini Ukrayna'daki sivil nüfusa odaklamakla’ suçladı

Ukrayna Dışişleri Bakanı Kuleba, Patriot gönderilmesini isterken ABD Dışişleri Bakanı Blinken, NATO ülkelerinin Çin'in Rusya ile işbirliğine ilişkin duydukları ‘endişeyi’ dile getirdi

Ukrayna'nın Borodyanka şehrinde Rusların sivilleri bombalaması sonucu ölen yakınları için ağlayan Ukraynalı bir kadın, 8 Nisan 2022 (Reuters)
Ukrayna'nın Borodyanka şehrinde Rusların sivilleri bombalaması sonucu ölen yakınları için ağlayan Ukraynalı bir kadın, 8 Nisan 2022 (Reuters)
TT

Washington, Putin'i ‘öfkesini Ukrayna'daki sivil nüfusa odaklamakla’ suçladı

Ukrayna'nın Borodyanka şehrinde Rusların sivilleri bombalaması sonucu ölen yakınları için ağlayan Ukraynalı bir kadın, 8 Nisan 2022 (Reuters)
Ukrayna'nın Borodyanka şehrinde Rusların sivilleri bombalaması sonucu ölen yakınları için ağlayan Ukraynalı bir kadın, 8 Nisan 2022 (Reuters)

ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Rusya'nın Ukrayna’daki elektrik altyapısını hedef almaya devam etmesini kınadı. Blinken, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'i eski bir Sovyet cumhuriyeti olan Ukrayna’da ‘öfkesini sivil nüfusa odaklamakla’ ve savaşı ‘insanları soğukta bırakmak için bir araca dönüştürmekle’ suçladı. ABD’li Bakan ayrıca Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) ülkelerinin Çin'in askeri yeteneklerindeki hızlı büyüme ve Rusya ile işbirliğinden duydukları endişeyi vurguladı.
Blinken, Rusya tarafından Ukrayna’daki sivil altyapıyı hedef alan saldırıları ‘barbarca’ olarak nitelendirdi. ABD Dışişleri Bakanı, Rusya’nın bir zamanlar eski Sovyetler Birliği'nin bir parçası olan Ukrayna'da gerçekleştirdiği ve elektrik altyapısının yaklaşık üçte birini yok eden saldırıların ardından Romanya'nın başkenti Bükreş'te düzenlenen, 30 NATO ülkesinin dışişleri bakanlarının katıldığı, elektrik arzını ve fırınları çalışır durumda tutmaya yönelik yardımların koordine edilmesinin ele alındığı NATO Dışişleri Bakanları Toplantısı'na katıldı. Blinken, toplantı sonrası basına yaptığı açıklamada, Rusya'nın, son birkaç hafta içinde Ukrayna'nın enerji sisteminin üçte birinden fazlasını bombalayarak milyonlarca insanı soğuğa ve karanlığa sürüklediğini söyledi. Putin'in ‘yeni hedefleri’ olduğunu belirten Blinken, "Ukrayna halkına yönelik bu vahşet barbarcadır” ifadelerini kullandı.
Blinken, Rusya Devlet Başkanı Putin'in ‘Ukrayna'yı askeri olarak yenemediğini, bu yüzden öfkesini sivil nüfusa yönlendirdiğini ve bunu da siviller zarar görsün diye ülkenin enerji altyapısını yıkmaya çalışarak, ışıkları söndürerek, kaloriferleri kapatarak, suyu keserek yaptığını söyledi. Bunların Putin’in ‘yeni hedefleri’ olduğunu belirten Blinken, ‘Putin'i Ukrayna halkına karşı ‘don ve aç kal’ stratejisi uygulamakla ve sadece Avrupa'da değil tüm dünyada enerji maliyetlerini artırarak Batı ülkeleri arasındaki ittifakı bölmeye ve Ukrayna'yı kaderine terk etmeleri için zorlamaya çalışmakla’ suçladı. Blinken, ancak bu stratejinin işe yaramadığını ve yaramayacağını vurguladı.
Blinken, Rusya işgali önümüzdeki Şubat ayında birinci yıldönümüne yaklaşırken, NATO dışişleri bakanları tarafından temsil edilen ittifakın Ukrayna halkına verdiği desteğin ‘halen güçlü ve kararlı’ olduğunu açıkladı.
NATO, Rusya tarafından düzenlenen saldırıların, Ukrayna’nın elektrik altyapısının üçte birine zarar verdiğini tahmin ederken füzelerin özellikle savunmasız olan ulaşım ağlarını hedef aldığını ve Ukraynalıları sert kışın soğuğuyla ve karanlığıyla mücadele etmek zorunda bıraktığını belirtiyor.
Çekya Dışişleri Bakanı Jan Lipavsky, Putin’in ‘emperyalist hırsları nedeniyle başlayan ve Rusya Devlet Başkanı’nın yanlış hesabı nedeniyle tökezleyen savaşı Ukrayna’nın kazanacağını’ söyledi.  Lipavsky, dün Bükreş'te Bloomberg TV'ye verdiği röportajda, “Avrupa Birliği (AB) ve NATO, üye devletlerin birlik olmak için çok çalışması gereken zamanlarda bile Rusya'ya karşı ortak bir tutum sergiliyor” dedi.
AB dönem başkanlığı görevini yürüten Çekya’nın Dışişleri Bakanı, ‘Rusya yönetiminin Ukrayna'da işlediği suçlardan sorumlu tutulması gerektiğini’ açıkça ifade etti.
Bükreş'teki NATO toplantısının oturum aralarında Blinken ile ikili görüşmesi öncesinde bir açıklamada bulunan Ukrayna Dışişleri Bakanı Dmitro Kuleba, ülkesinin şu anda en büyük ihtiyacının elektrik ekipmanı ve Rusya’nın füze saldırılarına karşı koyabilmesi için ABD ve diğer müttefiklerinden şimdiye kadar aldığından daha gelişmiş hava savunma sistemleri olduğunu vurguladı. Kuleba, “Kısaca Ukrayna'nın en çok ihtiyaç duyduğu şeyler, Patriot füze savunma sistemleri ve transformatörler” dedi.
Ukrayna, toplantı sırasında Ukrayna’ya daha fazla savunma silahı ve enerji ekipmanı sağlanmasına ilişkin olarak bazı NATO ülkelerinden çok sayıda söz aldığına işaret eden Kuleba, ancak bu sözler arasında ABD'den ya da başka bir müttefikten Patriot füze savunma sistemlerinin tedarikine dair bir söz olup olmadığı sorularını yanıtsız bıraktı.
Ukrayna, Rusya’nın hava saldırılarına karşı koymak için Amerikan yapımı Patriot füze savunma sistemlerine ya da ABD’den ve diğer müttefiklerinden şu ana kadar aldığından daha gelişmiş hava savunma sistemleri edinme arayışında.
Kuleba, Blinken ile görüşmesi öncesinde bir muhabirin, Batı'nın eski Sovyet cumhuriyetinin kendisini Rusya’nın hava saldırılarına karşı savunması için kullandığı hava savunma sistemlerinde büyük bir ilerleme sağlayacak olan Patriot füze savunma sistemleriyle ilgili herhangi bir taahhüdün yerine getirilip getirilmediği konusunda tekrarladığı sorulara da yanıt vermedi.
NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, ‘bu gelişmiş karadan havaya füze sistemlerinin sevkiyatı bazı müttefikler arasında değerlendirildiğini’ açıkladı. ABD’li üst düzey bir savunma yetkilisi, ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) muhabirlerine yaptığı açıklamada, “ABD, Ukrayna'nın aylardır talep ettiği Patriot füze savunma sistemlerini sağlama konusunda açık” dedi. ABD’nin ve müttefiklerinin, Rusya'yı kışkırtmaktan kaçınmak için bu konuda isteksiz olduğu biliniyor.
Öte yandan Polonya’nın Ukrayna'ya Patriot füze savunma sistemleri göndermeyi teklif ederken Almanya Başbakanı Olaf Scholz, salı günü yaptığı açıklamada, ülkesinin Polonya'ya Patriot gönderme teklifinin halen masada olduğunu söyledi. Ukrayna'da, farklı menzil aralıklarına ve irtifalara sahip 3 ana tipten oluşan karmaşık bir hava savunma sistemi olan Patriot'u kullanmak için eğitilmiş personel bulunmuyor. Almanya, bu sistemi Slovakya ve Türkiye'ye de ödünç olarak vermiş, ancak bu sistemleri çalıştıracak teknisyenleri de beraberinde göndermişti.
NATO müttefikleri, nükleer bir güç olan Rusya ile daha geniş çaplı bir savaşa sürüklenmekten kaçınmak için Ukrayna'ya herhangi bir askeri personel göndermeyi kesinlikle reddederken Ukrayna'nın bu sistemleri yalnızca hava sahasını savunmak için kullanmasını ve Rusya topraklarını hedef almamasını istiyorlar.
Rusya, bu tür adımlara şiddetle karşı çıkarken Rusya Güvenlik Konseyi Başkan Yardımcısı Dmitri Medvedev, salı günü Telegram üzerinden yaptığı açıklamada, “Stoltenberg'in ima ettiği gibi NATO, Kiev’deki fanatiklere NATO personelinin yanı sıra Patriot füze savunma sistemleri sağlarsa, silahlı kuvvetlerimiz için meşru bir hedef haline gelirler” ifadelerini kullandı.
Diğer taraftan Blinken, NATO üyelerinin ‘Çin'in yanıltıcı bilgi kullanımına ve Rusya ile işbirliği de dahil olmak üzere askeri olarak hızlı bir büyümeye odaklanan baskıcı politikalarından endişe duymaya devam ettiklerini’ belirtti.
ABD Dışişleri Bakanı sözlerini şöyle sürdürdü:
“Ancak Çin ile elimizden gelen her yerde yapıcı bir diyalog sürdürmeye kararlıyız. Ortak zorluklar üzerinde birlikte çalışma fırsatlarını memnuniyetle karşılıyoruz. NATO, Ukrayna'ya ortak desteği sürdürmeye odaklanmaya devam ederken, üyeler aynı zamanda Çin kaynaklı olanlar da dahil olmak üzere bir takım yeni zorlukları göz önünde bulundurarak ittifakın direncini güçlendirmek istiyor. Ayrıca Avrupalıların Çin ile ittifaktaki bazı ülkeler arasında sistemik olarak adlandırdığı birçok yönden bir rekabetin olduğu kabul ediliyor. Fakat mümkün olan her yerde, büyük meselelerde işbirliği yapmanın yollarını bulmamız gerektiğine dair bir fikir birliği de söz konusu.”



Mısır'ın Gazze için bağış toplayan Ulusal Mekanizma yeniden inşayı desteklemede başarılı olabilecek mi?

Gazze Şeridi'nde yıkılan binalar (Reuters)
Gazze Şeridi'nde yıkılan binalar (Reuters)
TT

Mısır'ın Gazze için bağış toplayan Ulusal Mekanizma yeniden inşayı desteklemede başarılı olabilecek mi?

Gazze Şeridi'nde yıkılan binalar (Reuters)
Gazze Şeridi'nde yıkılan binalar (Reuters)

Mısır'ın Gazze Şeridi'nin yeniden inşasına katkıda bulunmak ve bağış toplamak için bir ‘ulusal mekanizma’ kurulacağını duyurması, son günlerde çok tartışılan bir konu olurken mekanizmanın, bu ay varılan ateşkes anlaşmasının ardından yeniden inşa ve erken toparlanma planlarının başarısını sağlayıp sağlayamayacağı konusunda soru işaretlerine yol açtı.

Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi, bu haftanın başlarında, Başbakan Mustafa Medbuli’ye, Gazze Şeridi'nin yeniden inşasını finanse etmek için vatandaşlardan bağış toplamak üzere ulusal bir mekanizma kurulmasını çalışmalarının başlatılması için sivil toplum kuruluşları ve ilgili devlet kurumlarıyla koordinasyon kurması görevini verdi.

Sisi, kasım ayında Gazze'nin yeniden inşası konusunda uluslararası bir konferansa ev sahipliği yapması beklenen ülkesinde halkını ‘Filistinli kardeşlerimize karşı dayanışma, sorumluluk ve sevginin bir ifadesi olarak Gazze'nin yeniden inşası çabalarına aktif olarak katkıda bulunmaya’ çağırdı.

Şarku’l Avsat’a konuşan uzmanlar, kurulacak mekanizmanın bağış toplama faaliyetleri temelinde dernekler ve kuruluşlar arasında koordinasyonu sağlamak için hükümetin katılımını amaçladığını ve Mısırlıların Filistin halkıyla dayanışmasını teyit eden sembolik bir adım olduğunu belirttiler.

Birleşmiş Milletler (BM), Avrupa Birliği (AB) ve Dünya Bankası'nın tahminlerine göre Gazze'nin yeniden inşası için gereken maliyet 70 milyar doları aşabilir. Gazzeli yetkililer, İsrail saldırıları sonucu ortaya çıkan moloz miktarının 55 milyon tonu aştığını ve şimdiye kadar bunun sadece 81 bin tonunun kaldırıldığını tahmin ediyor.

“Mısır’ın sembolizmi”

Mısır, Hamas ile İsrail arasında yaşanan ‘Kudüs'ün Kılıcı’ savaşının ardından Gazze'nin yeniden inşası için 2021 yılının mayıs ayında 500 milyon dolarlık bir fon ayırmıştı. O dönemde, bu amaçla ülke içinden ve dışından bağışların alınması için özel bir banka hesabı açılmıştı.

Mısır, Gazze'nin güneyindeki ez-Zehra’da ‘Mısır Evleri 1’, Gazze'nin kuzeyindeki Cibaliye’de ‘Mısır Evleri 2’ ve Beyt Lahiye'de ‘Mısır Evleri 3’ olmak üzere 2021 ile 2023 yılları arasında Gazze Şeridi'nin farklı bölgelerinde üç yerleşim şehri kurdu. Bu şehirlerde yüzlerce konut binası, dükkan ve kamu tesisi bulunuyordu.

xsdf
Mısır’dan Gazze Şeridi’ne yola çıkan yardımlar (Mısır Sosyal Dayanışma Bakanlığı)

Mısır Sosyal Dayanışma Bakanlığı’na bağlı Sivil Dernekler ve Kurumlar Genel Birliği Başkanı Talat Abdulkavi, Ulusal Mekanizma’nın kurulmasına ilişkin kılavuzların henüz yayınlanmadığını, ancak ‘katkıda bulunmak isteyen dernekler veya vatandaşlar için katılımın kısıtlama olmaksızın açık olduğunu’ söyledi.

Ulusal Mekanizma’nın oluşturulmasının, Filistin halkının acılarını hafifletmeye katkıda bulunmak açısından Mısır sembolizmini taşıdığını belirten Abdulkavi, “Ancak, ana vurgu, yeniden inşa konferansı ve bunun sonucunda erken iyileşme için sağlanacak uluslararası yardım ve katkılar üzerinde olacak” diye ekledi.

Mısırlıların son iki yıldır insani yardım sağlamak için bağış yaptıklarını ve bağış oranlarının bugüne kadar yüksek seviyeler ulaştığını ifade eden Abdulkavi, Mısırlıları bağış yapmaya çağıran bu girişimin, Gazze’deki istikrarın Mısır'daki istikrarla eşanlamlı olduğu mesajını dünyaya verdiğinin altını çizdi.

Mısır Sosyal Dayanışma Bakanı Maya Morsy, geçtiğimiz hafta yaptığı açıklamada, 735 gün süren savaş boyunca Mısır'ın en büyük insani yardım operasyonunu gerçekleştirdiğini ve 35 bin gönüllü ve çalışanın katılımıyla toplam yardımın yüzde 70'inden fazlasını, yaklaşık 600 bin tonluk yardımı sağladığını söyledi.

Büyük kayıplar ve büyük maliyetler

Mısır Temsilciler Meclisi Savunma ve Ulusal Güvenlik Komitesi üyesi Yahya el-Kadvani, Ulusal Mekanizma’nın Mısırlılardan bağışları kabul etmek ve yeniden inşa çalışmalarına katkıda bulunmak için hükümet ile sivil toplum arasındaki çabaları koordine etmekle görevli olduğunu ve bunun Mısırlıları uluslararası toplum ve bağışçı ülkelerle birlikte Gazze'nin yeniden inşası projesinin bir parçası haline getirilmesinin amaçlandığını ifade etti.

Mısır'ın ‘tarihsel olarak Filistin davasını desteklemek için sadece maddi olarak değil, insani açıdan da ağır bir bedel ödediğini” ve Mısır'ın ekonomik koşulları ışığında bazılarının Ulusal Mekanizma ile ilgili başlattığı tartışmanın ‘sadece laftan ibaret’ olduğunu belirten Kadvani, “Bunun nedeni, Mısırlıların imkânları ölçüsünde bağışta bulunacak olmaları, en büyük desteğin ise bölgesel ve uluslararası katkılara bağlı kalmaya devam edecek olması” diye ekledi.

xsdf
Mısır Kızılayı, yardımların Gazze Şeridi'ne ulaştırılmasında önemli bir rol oynuyor (Mısır Sosyal Dayanışma Bakanlığı)

Mısır’ın geçtiğimiz mart ayında Gazze'nin yeniden inşası için bir plan sundu. Plan Arap ve İslam dünyası tarafından onaylandı. Mısırın toplam maliyetini yaklaşık 53 milyar dolar olarak tahmin ettiği plan Gazze Şeridi'nin konut projeleri, parklar ve toplum merkezleri inşa edilerek nasıl yeniden geliştirileceğini gösteren haritalar içeren ayrıntılı bir belgeyle sunuldu. Yeniden inşa çalışmalarının tamamlanması için beş yıl, enkazın kaldırılması ve geçici konutların kurulması dahil olmak üzere erken iyileşme için altı ay süre belirlendi.

Filistin Halkıyla Dayanışma Halk Komitesi Üyesi Muhammed Hasan Halil, kayıpların ciddiyeti ve yeniden inşa maliyetinin çok yüksek olması nedeniyle Mısırlıların Gazze'nin yeniden inşası için bağış yapmasının kolay olmadığını söyledi. Halil’e göre Mısır hükümetinin, ağır iş makineleri ithalatı alanlarında faaliyet gösteren şirketleri sürece dahil etme konusunda daha büyük bir rol oynamaya devam edebilir. Bu durumda, Ulusal Mekanizma olumlu bir rol oynamayı sürdürebilir. Ancak bunun için uluslararası katkıların akışının devam etmesi gerekiyor.

Halil, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Yeniden yapılanmayı başarıya ulaştıracak gerçek garanti, İsrail'in Gazze'nin uğradığı yıkımdan sorumlu tutulması olacak. Çünkü 2008 yılından bu yana Gazze Şeridi'nin bazı bölgeleri tekrarlanan savaşlar ve saldırılar sırasında yıkıldı. Şimdi ise neredeyse tamamen yıkılmış durumda. En etkili yaklaşım, özellikle İsrail'in işgal altındaki Filistin topraklarında bulunmasının yasadışı olduğuna dair uluslararası kararlar olduğundan İsrail'in yeniden yapılanmanın maliyetini üstlenmesini sağlamak için uluslararası diplomatik baskı uygulamak olacak. Son olarak da yardımların girişini kolaylaştırması için İsrail'e çağrıda bulunması gerekiyor.”

Uluslararası Adalet Divanı (UAD) geçtiğimiz hafta Gazze Şeridi'ndeki Filistinlilerin ‘yeterli yardım malzemesi almadığını’ belirterek, İsrail'in Gazze Şeridi'ne erişimi izin vermesi, kolaylaştırması ve açlığı bir savaş silahı olarak kullanmayı bırakması gerektiğine hükmetti.


Doğu ve Batı Libya arasında "ortak güç" oluşturmak için toplantı

Hafter'in oğlu, Sirte'de Misrata Tugayları liderleriyle bir araya geldi (Libya Ulusal Ordusu)
Hafter'in oğlu, Sirte'de Misrata Tugayları liderleriyle bir araya geldi (Libya Ulusal Ordusu)
TT

Doğu ve Batı Libya arasında "ortak güç" oluşturmak için toplantı

Hafter'in oğlu, Sirte'de Misrata Tugayları liderleriyle bir araya geldi (Libya Ulusal Ordusu)
Hafter'in oğlu, Sirte'de Misrata Tugayları liderleriyle bir araya geldi (Libya Ulusal Ordusu)

Libya'daki askeri dengeleri yeniden şekillendirebilecek önemli gelişmede, Libya Ulusal Ordusu (LUO) Genelkurmay Başkanı ve komutanı Mareşal Halife Hafter'in oğlu Korgeneral Halid Hafter, dün Sirte'de yaptığı sürpriz toplantıda, Misrata tugaylarının liderleriyle "ortak güç" oluşturma konusunda anlaşmaya vardığını duyurdu.

Ülkedeki askeri çatışmanın iki tarafı arasında ilk kez düzenlenen ve "nadir görülen" bu toplantıda Halid Hafter, "ülkenin geleceği ve istikrarının temel unsuru olan askeri kurumu birleştirmek için pratik ve somut adımlar atılması" gerektiğini vurguladı.

Ulusal Ordu Manevi Rehberlik Subayı Tümgeneral Halid El-Mahcub, toplantının terörizm ve yasadışı göçle mücadele konusunda "ortak bir güç" oluşturulmasıyla sonuçlandığını açıkladı.

Ulusal Mutabakat Hükümeti'ne bağlı Terörle Mücadele Birimi, "Sirte toplantısına bazı üyelerinin katıldığı yönündeki söylentileri" yalanladı.


El-Faşir'in HDK'nin eline geçmesi... Askeri yenilgi mi, siyasi anlaşma mı?

Kuzey Darfur eyaletinin başkenti el-Faşir yakınlarındaki Zemzem Kampı’nda geçtiğimiz nisan ayında çıkan yangın ve yükselen duman (AFP)
Kuzey Darfur eyaletinin başkenti el-Faşir yakınlarındaki Zemzem Kampı’nda geçtiğimiz nisan ayında çıkan yangın ve yükselen duman (AFP)
TT

El-Faşir'in HDK'nin eline geçmesi... Askeri yenilgi mi, siyasi anlaşma mı?

Kuzey Darfur eyaletinin başkenti el-Faşir yakınlarındaki Zemzem Kampı’nda geçtiğimiz nisan ayında çıkan yangın ve yükselen duman (AFP)
Kuzey Darfur eyaletinin başkenti el-Faşir yakınlarındaki Zemzem Kampı’nda geçtiğimiz nisan ayında çıkan yangın ve yükselen duman (AFP)

Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK), Darfur bölgesinin en büyük şehri olan stratejik el-Faşir kentini kontrol altına aldığını duyurarak, bölgedeki son ordu karargâhı olan Altıncı Piyade Tümeni karargâhını kontrol ettiğini doğruladı. Şehrin düşüşü haftalardır bekleniyordu, ancak bu durum, şehirdeki hükümet güçlerinin çöktüğü konusunda derin soruların ortaya çıkmasına neden oldu.

El-Faşir kuşatması, 10 Mayıs 2024'te HDK'nin şehre dört bir yandan saldırmasıyla başladı. HDK, Darfur bölgesinde orduyu destekleyen silahlı hareketleri, her iki tarafta da ‘savaşa katılmama sözlerini bozmakla’ suçladı.

Kasım 2023'te, Minni Arko Minavi liderliğindeki Sudan Kurtuluş Hareketi ve Cibril İbrahim liderliğindeki Adalet ve Eşitlik Hareketi, diğer küçük hareketlerle birlikte, aylarca tarafsız kalmanın ardından, ilan ettikleri tarafsızlığı terk ederek orduyla ittifak kurduklarını ve HDK’ye karşı ordunun yanında savaşacaklarını açıkladılar.

O sırada HDK, Batı, Orta, Doğu ve Güney Darfur'u kuşatmasını sıkılaştırmış, sadece el-Faşir şehri ve ordunun Altıncı Piyade Tümeni'nin bulunduğu Kuzey Darfur'u bırakmıştı. O dönemde, Darfur Valisi ve Silahlı Mücadele Hareketleri Ortak Güçleri olarak bilinen ordu yanlısı gücün fiili lideri Minavi, 15 Nisan 2023'te savaşın başlamasından üç hafta sonra, sivilleri korumak amacıyla ordu ile HDK arasındaki çatışmayı sınırlamak için tarafsızlık konusunda anlaşmaya varıldığını söyledi.

Daha sonra Minavi, ‘ihlallerin çemberinin’ genişlemesi ve ‘soykırım’ niteliğinde eylemlerin işlenmesi nedeniyle bu tutumu değiştirmek zorunda kaldıklarını açıkladı. 16 Kasım 2023'te Minavi ve Cibril İbrahim, tarafsızlıklarını terk ettiklerini ve ordunun yanında yer alacaklarını resmen açıkladılar ve geçici başkent Port Sudan'a taşındılar.

Boğulan bir şehir ve yavaş yavaş çöküş

zx
Geçtiğimiz ağustos ayında Darfur bölgesinde bir yıldan fazla bir süre boyunca Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) tarafından kuşatılan el-Faşir'de ücretsiz yemek almak için toplanan Sudanlı kadınlar (AFP)

HDK Mayıs 2024'te el-Faşir'i boğucu bir kuşatma altına aldı, yolları kapattı ve mal ve yardımların ulaşmasını engelledi. Bu durum, yıkıcı bir insani kriz ve gıda, ilaç ve yakıtta ciddi bir kıtlığa yol açtı. Şehir, iletişim ve tedarikten kopuk, izole bir bölge haline geldi ve HDK şehre girmeden önce şehir çevresinde her gün çatışmalar yaşandı.

Ordunun şehirdeki güçlerine hava ikmali yapma girişimleri, HDK’nin hava savunma sistemlerinin bir dizi uçağı düşürmesi nedeniyle başarısız oldu. Daha sonra ordunun hava kuvvetlerini etkisiz hale getirmeyi başardı; bu da askeri, tıbbi ve gıda ikmalinin birliklere ve şehre ulaşmasını engelledi. Böylece HDK, şehirdeki ordu birliğine ait kışlalara doğru kademeli olarak ilerleme imkânı buldu.

Aktivist Muhammed Halife'nin platformundaki bir saha kaynağı, HDK’nin şehri ele geçirmesinden önceki son birkaç gün içinde birçok bölgede şiddetli çatışmalar yaşandığını ve bunun Altıncı Piyade Tümeni karargâhına yönelik son saldırının önünü açtığını söyledi. Kaynak, “Tümen karargahındaki kuvvetler çok büyük değildi ve çatışma da önemli ölçüde değildi, ancak tümen geçtiğimiz eylül ayından bu yana HDK’nin eline geçmişti” dedi.

Kaynak, HDK’nin Mühendislik Birliği ile Sıhhiye Birliği arasındaki iki güç arasındaki hattın bulunduğu bölgeye ulaştığını ve birlik karargâhına çok yaklaştığını, bu durumun da düşüşten yaklaşık bir ay önce kuşatmayı iki katına çıkardığını belirtti. Kaynak şöyle devam etti: “HDK şiddetle saldırıyor ve ordu birliğinin karargâhının duvarlarına kadar ulaşıyordu; ardından püskürtülüyordu, ancak kontrol ettiği bölgelerin bir kısmını elinde tutmayı başarıyordu. Bu da kuşatma altındaki birliklerin üzerindeki baskıyı artırıyordu.”

Kaynak, HDK’nin son zamanlarda Nefaşa Kampı, Ebu Şuk Kampı, ed-Derce mahallesi, Mühendislik Birliği, UNAMID binası, Konukevi, Maliye Bakanlığı ve valinin konutu gibi stratejik noktalara sızdığını doğruladı. Bu noktaların tümü ordunun savunması için güvendiği yerlerdi. Kaynak, “Ekim ayı başından bu yana, ordunun kontrol ettiği alan tamamen düşmeden önce yaklaşık üç kilometre kareye kadar küçüldü” ifadesini kullandı.

Kısmi geri çekilme ve bilinmeyene duyulan korku

xsd
Sudan'ın Kuzey Darfur eyaletinin başkenti el-Faşir’de bombardımanlardan kaçan yerinden edilmiş insanların sığındığı bir yer altı sığınağı (Reuters)

Aynı kaynak, ordu ve müşterek kuvvet komutanlarının kuşatma altındaki kuvvetlere askeri veya gıda yardımı ulaştırmanın imkânsız olduğu sonucuna vardıklarını ve geri çekilme ve operasyonun nasıl uygulanacağı ve güvenliğinin nasıl sağlanacağı konusunda istişarelere başladıklarını, ancak yeterli garantilerin olmaması nedeniyle bu istişarelerin tamamlanamadığını bildirdi.

Kaynak sözlerini şöyle sürdürdü: “Komutanlar batı cephesindeki bölgelere çekildi ve birlik düştüğünde içerideki asker sayısı azdı. Çünkü geri kalan kuvvetler batı cephesinde iki kilometrekareden daha küçük bir alana çekilmişti.” Kaynak ayrıca, ordunun gönüllü askerlerine Tavile ve Kurma bölgelerine çekilmeleri talimatını verdiğini, bunlardan bazılarının öldürüldüğünü, bazılarının ise kurtulmayı başardığını ifade etti.

Olayın büyüklüğüne rağmen ne ordu ne de müşterek kuvvetler el-Faşir'de olanlarla ilgili herhangi bir resmî açıklama yapmadı. Ancak Darfur Valisi Minavi, X platformu üzerinden yaptığı paylaşımda, “El-Faşir'in düşüşü, Darfur'un geleceğini şiddet gruplarına veya yolsuzluk ve ihanetin çıkarlarına feda etmek anlamına gelmez” ifadesini kullandı.

Analistler, el-Faşir'in düşüşünü Sudan savaşında tehlikeli bir dönüm noktası olarak değerlendirdi. Çünkü şehir, ordunun Darfur'daki son kalesiydi. Şehrin düşüşü, HDK’nin artık tüm bölgeyi kontrol ettiği veya belki de doğuya yönelerek çekilmek zorunda kaldıkları bazı bölgeleri geri alacağı anlamına geliyor. Bu da yeni siyasi ve askeri gelişmelere kapı açabilir.

Böylece el-Faşir, Sudan savaşının en trajik bölümlerinden birini kapattı. Bir yıl boyunca bombardıman, açlık ve izolasyona maruz kalan şehir, savaş ve bölünme karşısında direnişin sembolü olduktan sonra, hayal kırıklığının sembolü haline geldi.