Abbas, Tel Aviv’i Filistin’den ‘toprak ve su çalmakla’ suçladı

Filistin Devlet Başkanı Abbas, AB’ye, iki devletli çözümü tanımayan bir İsrail hükümetini boykot etme çağrısında bulundu.

Abbas, Ramallah’taki görüşmelerinden önce Egils Levits ile tokalaşırken (Reuters)
Abbas, Ramallah’taki görüşmelerinden önce Egils Levits ile tokalaşırken (Reuters)
TT

Abbas, Tel Aviv’i Filistin’den ‘toprak ve su çalmakla’ suçladı

Abbas, Ramallah’taki görüşmelerinden önce Egils Levits ile tokalaşırken (Reuters)
Abbas, Ramallah’taki görüşmelerinden önce Egils Levits ile tokalaşırken (Reuters)

Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, Binyamin Netanyahu liderliğinde kurulacak olan sağcı İsrail hükümetine karşı proaktif bir mücadele kapsamında, Avrupa Birliği’ne (AB) ve üye ülkelerine, uluslararası meşruiyet, imzalanan anlaşmalar ve şiddet ve terörizme son verme temelinde iki devletli çözümü tanımayan hiçbir İsrail hükümetiyle iş yapılmaması çağrısında bulundu. Abbas, 4. Arap Su Konferansı’ndan önce İsrail’i Filistin topraklarını ve suyunu da çalmakla suçladı.
Abbas, Letonya Cumhurbaşkanı Egils Levits ile çarşamba günü Ramallah’taki Devlet Başkanlığı konutunda düzenlediği ortak basın toplantısında “Bugünlerde İsrail’de, uluslararası meşruiyet, imzalanan anlaşmalar ve şiddet ve terörizme son verme temelinde iki devletli çözüme inanan bir muhatabımızın olmadığını hissediyoruz. Zira bunlar, bağlı olduğumuz ve temel alarak çalıştığımız ilkelerdir” ifadelerini kullandı.
Abbas uluslararası topluma, İsrail işgal yetkilileriyle ilişkilerini bu ilkelere bağlılıkları ölçüsünde tutma, tüm tek taraflı eylemleri durdurmaya ve alıkonulan Filistin fonlarını iade etmeye çağırdı. Aynı zamanda, Filistin Devleti’ni henüz tanımamış olan tüm ülkelere, iki devletli çözümü ve Filistin halkının kendi kaderini tayin hakkını korumak amacıyla Filistin Devleti’ni tanıma çağrısında da bulundu.
Abbas, iki devletli çözümü tanımayan herhangi bir İsrail hükümetinin boykot edilmesini istedi. Abbas’ın bu talebi, İsrail’in yeni başbakanı Binyamin Netanyahu sağcı bir hükümet kurmak için çalıştığı ve Netanyahu’nun ortaklarının hükümet kurmak için yerleşim birimlerinin güçlendirilmesi, yerleşim karakollarının yasallaştırılması, Batı Şeria’nın bazı bölümlerinin ilhak edilmesi, Filistinlilere karşı ateş açma kurallarının değiştirilmesi, Mescid-i Aksa’daki statükonun değiştirilmesi ve daha fazla arazinin kontrol altına alınması gibi koşulları öne sürdüğü sırada dile getirdi.
Abbas, Egils Levits ile yaptığı basın toplantısından önce İsrail’i Filistin topraklarını ve suyunu çalmakla suçladı. Filistin Devleti tarafından Mısır’ın başkenti Kahire’de Arap Birliği kapsamında düzenlenen, Arap Ülkeleri 4’üncü Su Konferansı’nda okunan mesajında “İşgalci güç, toprağımızı çalıp üzerine yerleşimler inaş ediyor ve suyumuzu çalıp bize satıyor” ifadelerine yer verdi. Filistin suyunu, kaynaklarından evlere gelene kadar, nehirlerde ve sınırları aşan yeraltı havzalarında işgal, kontrol veya yasadışı sömürüye maruz kalmasını reddettiğini vurguladı.
Şarku’l Avsat’ın Filistin haber ajansı WAFA’dan aktardığı habere göre Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) Yürütme Kurulu Üyesi Ziad Abu Amr, Abbas’ın adına okuduğu konuşmada “İşgalin sularımıza yönelik saldırganlığını durdurmak için yetkili uluslararası makamlara başvuracağız” ifadeleri yer alıyordu.
“Yaşam, Kalkınma ve Barış için Arap Su Güvenliği” ismini taşıyan konferansta Abbas’ın mesajı, Ölü Deniz’in Filistin sularına yönelik bir saldırının başka bir örneği olduğundan bahsediyordu. Bu bağlamda, uluslararası hukuk ilke ve normlarına uygun olarak su tahsisi ve yönetimi konusunda anlaşma bulunmamasından faydalanılarak, nehir sularının başka yöne çevrilmesi veya tutulması her geçen yıl bu nehirlerden gelen su miktarının azaldığı vurgulandı.
Abbas mesajında “Bildiğiniz gibi, işgalle aramızdaki çatışmanın kapsamı su ile ya da ırkçı işgalci devlet tarafından sömürülen doğal kaynaklarımızla ya da ulusal anlatımız üzerinde oynanması ile sınırlı kalmıyor, bu çatışma, başkenti Kudüs-ü Şerif olan Filistin topraklarında, kendi yurdumuzdaki fiziki ve milli varlığımızı da kapsıyor. Bu ırkçı işgal göğsümüze tünemiş bir halde kaldıkça su konusunda hakkımızı alamayacağımızın farkındayız. Bu nedenle bu işgali yenmek önceliğimizi oluşturuyor” ifadelerine yer verdi.
Filistin Devlet Başkanı, İsrail’in su kaynakları üzerindeki kontrolünün yansımalarından bahsederek, Filistin’de kişi başına düşen su payının genel olarak günde yaklaşık 87 litreye düştüğünü, bazı topluluklarda bu oranın 20 litreyi geçmediğini belirtti ve İsrailli yerleşimcinin günlük ortalama tüketiminin ise 580 litre olduğuna dikkat çekti. Bu bağlamda “Gazze Şeridi’ndeki halkımıza gelenince, su kıt ve insani tüketime uygun değil” ifadelerini kullandı.
Arap dünyasının sınır-aşan sularını, Arap ulusal güvenliğinin bir sorunu olarak nitelendiren Abbas, işgale, sömürüye veya istismara karşı koymak için birleşik ve kapsamlı bir Arap stratejisi belirleme ve mevcut zorluklar gölgesinde su ve gıda kıtlığına karşı mücadele etmek için planlar hazırlama çağrısında bulundu.
Arap dünyasındaki sınırlı su kaynakları, kuraklık, çölleşme ve yanlış kullanımın yanı sıra suyun bir silah olarak kullanılması ve sınır-aşan sular konusunda çatışmaların artmasının gölgesinde, büyük bir zorluk teşkil eden ve giderek artan su ve gıda talebine cevap verilmesi gerektiğini vurguladı.



İsrail, Güney Lübnan’ı hedef aldı

Lübnan ve İsrail sınırındaki Ras el-Nakura bölgesinde bulunan bir Birleşmiş Milletler Lübnan Geçici Gücü merkezi (AFP)
Lübnan ve İsrail sınırındaki Ras el-Nakura bölgesinde bulunan bir Birleşmiş Milletler Lübnan Geçici Gücü merkezi (AFP)
TT

İsrail, Güney Lübnan’ı hedef aldı

Lübnan ve İsrail sınırındaki Ras el-Nakura bölgesinde bulunan bir Birleşmiş Milletler Lübnan Geçici Gücü merkezi (AFP)
Lübnan ve İsrail sınırındaki Ras el-Nakura bölgesinde bulunan bir Birleşmiş Milletler Lübnan Geçici Gücü merkezi (AFP)

Lübnan’ın resmî haber ajansı Ulusal Haber Ajansı (NNA), bugün (Cuma) Güney Lübnan’daki Vezzani ve Mecidiye çevresinin İsrail topçuları tarafından hedef alındığını bildirdi.

Ajansa göre, İsrail’e ait bir insansız hava aracı Ras el-Nakura bölgesinde bir balıkçı teknesinin yakınına ses bombası bıraktı; olayda yaralanan olmadı. Aynı bölgede İsrail’e ait bir savaş botu da ülkenin kara sularına doğru makineli tüfekle ateş açtı.


İslami Cihad, son İsrailli esirin cesedinin teslim edilmediği iddiasını yalanladı

Bir İslami Cihad savaşçısı, Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Nuseyrat'ta kaçırılanların cesetlerini arayan Mısırlı işçilerin ağır makinelerle kazı yapmasını izliyor (Arşiv - AP)
Bir İslami Cihad savaşçısı, Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Nuseyrat'ta kaçırılanların cesetlerini arayan Mısırlı işçilerin ağır makinelerle kazı yapmasını izliyor (Arşiv - AP)
TT

İslami Cihad, son İsrailli esirin cesedinin teslim edilmediği iddiasını yalanladı

Bir İslami Cihad savaşçısı, Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Nuseyrat'ta kaçırılanların cesetlerini arayan Mısırlı işçilerin ağır makinelerle kazı yapmasını izliyor (Arşiv - AP)
Bir İslami Cihad savaşçısı, Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Nuseyrat'ta kaçırılanların cesetlerini arayan Mısırlı işçilerin ağır makinelerle kazı yapmasını izliyor (Arşiv - AP)

Filistinli kaynaklar, İsrail’in iki gündür öne sürdüğü, İslami Cihad Hareketi’nin Hamas ile iş birliği yapmayı reddettiği ve ateşkesin ikinci aşamasına geçilmeden önce elindeki son İsrailli esirin cesedini teslim etmediği yönündeki iddiaları yalanladı.

İsrail’in Maariv gazetesinin güvenlik kaynaklarına dayandırdığı haberine göre, Hamas ile İslami Cihad arasında, Ran Gafeli isimli son esirin cesedinin teslim edilmemesi konusunda gerilim yaşandığı iddia edildi. İsrail, Gafeli’nin kaçırılmasında İslami Cihad mensuplarının doğrudan rol aldığını düşünüyor.

İslami Cihad’ın askeri kanadı Saraya el-Kudüs, günler önce yaptığı açıklamada tüm esirleri teslim ettiklerini ve ateşkes anlaşmasına tamamen uyduklarını belirtti. Hareketten Şarku’l Avsat’a konuşan kaynaklar, Gafeli’nin cesedinin kendi ellerinde bulunmadığını, cesedin Hamas’ın kontrolünde olduğunu ifade etti. Kaynaklar, Hamas ile koordinasyonun “mükemmel seviyede” olduğunu ve İsrail basınında yer alan gerilim iddialarının gerçeği yansıtmadığını vurguladı.

dsvf
İslami Cihad savaşçıları ve Mısırlı işçiler, Gazze Şeridi'ndeki Nuseyrat'ın kuzeyinde İsrailli rehinelerin cesetlerini arıyor (Arşiv - AP)

Hamas kaynakları da Şarku’l Avsat’a, cesedin Gazze kentinin doğusundaki Şucaiyye ve Zeytun mahallelerinde 3 veya 4 farklı noktada bulunmuş olabileceği yönünde şüpheler olduğunu aktardı. Ancak bu noktalarda yürütülen aramalarda cesede ulaşılamadığı, esir alma ve gömülme süreçlerine dahil olan saha sorumluları ve militanların tamamının çeşitli saldırılarda öldüğü için kesin yer tespiti yapmanın zorlaştığı bildirildi. Kaynaklar ayrıca yoğun bombardıman ve bölgenin tamamen yıkılması nedeniyle tespit çalışmalarının daha da güçleştiğini belirtti.

Yediot Aharonot gazetesine göre İsrail, arabulucular aracılığıyla Hamas’a, cesedin yerinin belirlenmesine yardımcı olabilecek kişilere ilişkin bilgiler ve bölgenin olası konumunu gösteren uydu görüntüleri iletti. Hamas kaynakları, bu dosya ve diğer konularla ilgili arabulucularla temasın sürdüğünü söyledi.

Yeni videonun ortaya çıkardığı soru işaretleri

Bu gelişmeler, İsrailli esir ailelerinin yayımladığı görüntülerle eş zamanlı yaşandı. Videolarda, Ağustos 2024’te Refah’taki bir tünelde cesetleri bulunan altı esirin, tünelde birlikte yaşarken Hanuka’yı kutladıkları, 2024 yeni yılına girdikleri, konuşup saç tıraşı oldukları ve tünel içinde farklı noktalara hareket ettikleri görülüyor.

dfgh
Hamas militanları, 20 Şubat 2025'te Han Yunus'ta İsrailli rehinelerin cesetlerinin Kızılhaç'a teslimi sırasında tabutlardan birini taşıyor (DPA)

Görüntüler, İsrail ordusunun söz konusu altı kişinin tünele ulaşımdan iki gün önce Hamas tarafından öldürüldüğü yönündeki açıklamalarına dair soru işaretleri doğurdu. Hamas bu iddiayı reddederek, esirlerin bölgeyi hedef alan İsrail bombardımanında öldüğünü söyledi.

Maariv'den gazeteci Miki Levine, esirlerin “Nisan ayında anlaşma sağlanmış olsaydı hayatta olabileceklerini” belirten bir değerlendirme yayımladı. Levine, Başbakan Netanyahu ile bakanlar Smotrich ve Ben-Gvir’in “tam zafer” stratejisinde ısrar etmelerinin, Refah’a girilmesinin esirleri tehlikeye atacağı yönündeki uyarıları göz ardı ettiklerini yazdı.

İsrail devlet televizyonu da, esirlerin öldürülmesinden birkaç gün önce müzakerelerin tıkanma noktasına gelmesinin, Tel Aviv’in Filadelfi Koridoru’nun kontrolünü şart koşmasından kaynaklandığını; o aşamada anlaşma imzalansaydı altı esirden beşinin serbest bırakılacağını aktardı.

Hamas kaynakları ise Şarku’l Avsat’a, esirlerin topçu ve hava bombardımanında öldüğünü, saldırı sırasında bazı esir gardiyanlarının da yaşamını yitirdiğini teyit etti. Kaynaklar, savaş boyunca İsrail güçleri esirlere yaklaşırsa “tehlike durumunda esirin öldürülmesi” yönünde talimat bulunduğunu da belirtti.7Tünelin Refah’ın batısındaki Tel Sultan’da bulunduğu, İsrail ordusunun sonraki incelemelerinde esirlerin “bölgedeki yoğun askeri baskı nedeniyle hayatını kaybettiğini” kabul ettiği bildirildi.

Ekim 2024’te İsrail, Hamas’ın eski siyasi büro şefi Yahya es-Sinvar’ı, Tel Sultan’daki bir evde, yanında silahlı bir grupla bulunduğu sırada öldürmüştü. Kasım ayında Hamas kaynakları, Muhammed es-Sinvar’ın oğlu İbrahim’in de Refah’taki bir tünelde hava saldırısında öldüğünü açıklamıştı. DNA bulgularının, aynı tünelde Hamas mensuplarının bulunduğuna işaret ettiği belirtildi. Esirlerin, İbrahim es-Sinvar’ın öldüğü saldırıda hayatını kaybetmiş olabileceği değerlendiriliyor.

Hamas kaynakları, İsrailli esirlere ilişkin talimatların çok sıkı olduğunu ve hayatta kalmaları için tüm imkânların seferber edildiğini vurguladı.


Gazze Şeridi'nde fırtına nedeniyle 11 kişi hayatını kaybetti, birçok ev yıkıldı

Filistinli çocuklar, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta barınakları basan yağmur sularının içinden geçiyor (EPA)
Filistinli çocuklar, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta barınakları basan yağmur sularının içinden geçiyor (EPA)
TT

Gazze Şeridi'nde fırtına nedeniyle 11 kişi hayatını kaybetti, birçok ev yıkıldı

Filistinli çocuklar, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta barınakları basan yağmur sularının içinden geçiyor (EPA)
Filistinli çocuklar, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta barınakları basan yağmur sularının içinden geçiyor (EPA)

Gazze Şeridi'ni 24 saatten kısa bir süre içinde vuran fırtına ve derin alçak basınç sistemi, birçok evin çökmesi ve bölge genelinde çadırların sular altında kalması sonucu 11 Filistinlinin ölümüne birçok kişinin de yaralanmasına yol açtı.

Filistin Haber Ajansı'na (WAFA) göre yerel kaynaklar, Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Beyt Lahiya'nın Bir el-Naja bölgesinde, yerinden edilmiş kişilerin barındığı bir evin çökmesi sonucu 5 Filistinlinin öldüğünü ve birçok kişinin de yaralandığını bildirdi.

 Gazze Şeridi'nin güneyinde Han Yunus'taki bir kampta yağmurlu bir günde yerinden edilmiş Filistinli kadın (Reuters)Gazze Şeridi'nin güneyinde Han Yunus'taki bir kampta yağmurlu bir günde yerinden edilmiş Filistinli kadın (Reuters)

Şarku'l Avsat'ın ulaştığı kaynaklar, bugün şafak vakti Gazze şehrinin batısındaki el-Rimal mahallesinde yerinden edilmiş kişilerin çadırlarının üzerine büyük bir duvarın çökmesi sonucu 2 vatandaşın öldüğünü, Gazze şehrinde aşırı soğuktan bir çocuğun, el-Şati kampında ise bir bebeğin hayatını kaybettiğini belirtti. Dün de el-Şati kampında bir duvarın çökmesi sonucu bir kişi hayatını kaybetti.

Dün el-Amadi bölgesindeki Ebu Cebel kampında bir çadırın çökmesi sonucu iki çocuk yaralandı; Han Yunus'un el-Mevasi bölgesindeki mülteci çadırında ise bir bebek aşırı soğuktan hayatını kaybetti.

Sivil savunma ekipleri, son birkaç saat içinde en az 10 evin çöktüğünü, son olarak da el-Kerame ve Şeyh Rıdvan mahallelerinde 2 evin yıkıldığını bildirdi.

Bu olumsuz hava koşulları ayrıca Han Yunus'un el-Mevasi bölgesindeki kampların tamamının sular altında kalmasına, Deyr el-Belah'taki el-Bassa ve el-Baraka'nın geniş alanlarının, Nuseyrat'taki Merkez Pazarı'nın ve Gazze Şehri'ndeki Yermuk ve liman bölgelerinin hasar görmesine yol açtı.

 Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta barınakları basan yağmur sularının içinden hayvanlarla çekilen arabalar geçiyor (EPA)Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta barınakları basan yağmur sularının içinden hayvanlarla çekilen arabalar geçiyor (EPA)

Birleşmiş Milletler Filistinli Mültecilere Yardım ve Çalışma Ajansı (UNRWA), dün yaptığı açıklamada, şiddetli yağmur ve ıslak çadırların, aşırı kalabalık Gazze Şeridi'ndeki kötüleşen sağlık ve yaşam koşullarını daha da kötüleştirdiğini belirterek, soğuk hava, yetersiz sanitasyon ve hijyen eksikliğinin salgın hastalık riskini artırdığını vurguladı. UNRWA, insani yardıma erişimin acilen kolaylaştırılması çağrısında bulundu.