Abbas, Tel Aviv’i Filistin’den ‘toprak ve su çalmakla’ suçladı

Filistin Devlet Başkanı Abbas, AB’ye, iki devletli çözümü tanımayan bir İsrail hükümetini boykot etme çağrısında bulundu.

Abbas, Ramallah’taki görüşmelerinden önce Egils Levits ile tokalaşırken (Reuters)
Abbas, Ramallah’taki görüşmelerinden önce Egils Levits ile tokalaşırken (Reuters)
TT

Abbas, Tel Aviv’i Filistin’den ‘toprak ve su çalmakla’ suçladı

Abbas, Ramallah’taki görüşmelerinden önce Egils Levits ile tokalaşırken (Reuters)
Abbas, Ramallah’taki görüşmelerinden önce Egils Levits ile tokalaşırken (Reuters)

Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, Binyamin Netanyahu liderliğinde kurulacak olan sağcı İsrail hükümetine karşı proaktif bir mücadele kapsamında, Avrupa Birliği’ne (AB) ve üye ülkelerine, uluslararası meşruiyet, imzalanan anlaşmalar ve şiddet ve terörizme son verme temelinde iki devletli çözümü tanımayan hiçbir İsrail hükümetiyle iş yapılmaması çağrısında bulundu. Abbas, 4. Arap Su Konferansı’ndan önce İsrail’i Filistin topraklarını ve suyunu da çalmakla suçladı.
Abbas, Letonya Cumhurbaşkanı Egils Levits ile çarşamba günü Ramallah’taki Devlet Başkanlığı konutunda düzenlediği ortak basın toplantısında “Bugünlerde İsrail’de, uluslararası meşruiyet, imzalanan anlaşmalar ve şiddet ve terörizme son verme temelinde iki devletli çözüme inanan bir muhatabımızın olmadığını hissediyoruz. Zira bunlar, bağlı olduğumuz ve temel alarak çalıştığımız ilkelerdir” ifadelerini kullandı.
Abbas uluslararası topluma, İsrail işgal yetkilileriyle ilişkilerini bu ilkelere bağlılıkları ölçüsünde tutma, tüm tek taraflı eylemleri durdurmaya ve alıkonulan Filistin fonlarını iade etmeye çağırdı. Aynı zamanda, Filistin Devleti’ni henüz tanımamış olan tüm ülkelere, iki devletli çözümü ve Filistin halkının kendi kaderini tayin hakkını korumak amacıyla Filistin Devleti’ni tanıma çağrısında da bulundu.
Abbas, iki devletli çözümü tanımayan herhangi bir İsrail hükümetinin boykot edilmesini istedi. Abbas’ın bu talebi, İsrail’in yeni başbakanı Binyamin Netanyahu sağcı bir hükümet kurmak için çalıştığı ve Netanyahu’nun ortaklarının hükümet kurmak için yerleşim birimlerinin güçlendirilmesi, yerleşim karakollarının yasallaştırılması, Batı Şeria’nın bazı bölümlerinin ilhak edilmesi, Filistinlilere karşı ateş açma kurallarının değiştirilmesi, Mescid-i Aksa’daki statükonun değiştirilmesi ve daha fazla arazinin kontrol altına alınması gibi koşulları öne sürdüğü sırada dile getirdi.
Abbas, Egils Levits ile yaptığı basın toplantısından önce İsrail’i Filistin topraklarını ve suyunu çalmakla suçladı. Filistin Devleti tarafından Mısır’ın başkenti Kahire’de Arap Birliği kapsamında düzenlenen, Arap Ülkeleri 4’üncü Su Konferansı’nda okunan mesajında “İşgalci güç, toprağımızı çalıp üzerine yerleşimler inaş ediyor ve suyumuzu çalıp bize satıyor” ifadelerine yer verdi. Filistin suyunu, kaynaklarından evlere gelene kadar, nehirlerde ve sınırları aşan yeraltı havzalarında işgal, kontrol veya yasadışı sömürüye maruz kalmasını reddettiğini vurguladı.
Şarku’l Avsat’ın Filistin haber ajansı WAFA’dan aktardığı habere göre Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) Yürütme Kurulu Üyesi Ziad Abu Amr, Abbas’ın adına okuduğu konuşmada “İşgalin sularımıza yönelik saldırganlığını durdurmak için yetkili uluslararası makamlara başvuracağız” ifadeleri yer alıyordu.
“Yaşam, Kalkınma ve Barış için Arap Su Güvenliği” ismini taşıyan konferansta Abbas’ın mesajı, Ölü Deniz’in Filistin sularına yönelik bir saldırının başka bir örneği olduğundan bahsediyordu. Bu bağlamda, uluslararası hukuk ilke ve normlarına uygun olarak su tahsisi ve yönetimi konusunda anlaşma bulunmamasından faydalanılarak, nehir sularının başka yöne çevrilmesi veya tutulması her geçen yıl bu nehirlerden gelen su miktarının azaldığı vurgulandı.
Abbas mesajında “Bildiğiniz gibi, işgalle aramızdaki çatışmanın kapsamı su ile ya da ırkçı işgalci devlet tarafından sömürülen doğal kaynaklarımızla ya da ulusal anlatımız üzerinde oynanması ile sınırlı kalmıyor, bu çatışma, başkenti Kudüs-ü Şerif olan Filistin topraklarında, kendi yurdumuzdaki fiziki ve milli varlığımızı da kapsıyor. Bu ırkçı işgal göğsümüze tünemiş bir halde kaldıkça su konusunda hakkımızı alamayacağımızın farkındayız. Bu nedenle bu işgali yenmek önceliğimizi oluşturuyor” ifadelerine yer verdi.
Filistin Devlet Başkanı, İsrail’in su kaynakları üzerindeki kontrolünün yansımalarından bahsederek, Filistin’de kişi başına düşen su payının genel olarak günde yaklaşık 87 litreye düştüğünü, bazı topluluklarda bu oranın 20 litreyi geçmediğini belirtti ve İsrailli yerleşimcinin günlük ortalama tüketiminin ise 580 litre olduğuna dikkat çekti. Bu bağlamda “Gazze Şeridi’ndeki halkımıza gelenince, su kıt ve insani tüketime uygun değil” ifadelerini kullandı.
Arap dünyasının sınır-aşan sularını, Arap ulusal güvenliğinin bir sorunu olarak nitelendiren Abbas, işgale, sömürüye veya istismara karşı koymak için birleşik ve kapsamlı bir Arap stratejisi belirleme ve mevcut zorluklar gölgesinde su ve gıda kıtlığına karşı mücadele etmek için planlar hazırlama çağrısında bulundu.
Arap dünyasındaki sınırlı su kaynakları, kuraklık, çölleşme ve yanlış kullanımın yanı sıra suyun bir silah olarak kullanılması ve sınır-aşan sular konusunda çatışmaların artmasının gölgesinde, büyük bir zorluk teşkil eden ve giderek artan su ve gıda talebine cevap verilmesi gerektiğini vurguladı.



ABD'nin Sudan İslami Hareketi Genel Sekreteri’ne uyguladığı yaptırımların ardından İslami Hareket'in Sudan'daki savaşı körüklediği yönündeki suçlamalar yinelendi

Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçleri lideri Halid Ömer Yusuf (arşiv)
Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçleri lideri Halid Ömer Yusuf (arşiv)
TT

ABD'nin Sudan İslami Hareketi Genel Sekreteri’ne uyguladığı yaptırımların ardından İslami Hareket'in Sudan'daki savaşı körüklediği yönündeki suçlamalar yinelendi

Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçleri lideri Halid Ömer Yusuf (arşiv)
Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçleri lideri Halid Ömer Yusuf (arşiv)

ABD'nin eski Sudan Dışişleri Bakanı ve Sudan İslami Hareketi Genel Sekreteri Ali Karti'yi hedef alan yaptırımlarının ardından, Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçleri'ndeki (ÖDBG) sivil liderler ve yetkililer, İslami Hareket'in radikal kanadının, terörizmin fitilini ateşleyen rolü ve çıkarlarını korumak amacıyla savaşı sürdürme konusundaki ısrarı nedeniyle ‘terörist grup’ olarak tanımlanmasını talep etti.

ÖDBG lideri Halid Ömer Yusuf yaptırımları, ordu ile Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) arasında 6 aydır devam eden savaşa ‘üçüncü tarafın’ müdahalesinin teyidi olarak değerlendirdi. İslami Hareket ise kararı eleştirerek, bunun adaletsiz olduğunu ve hatta söz konusu kararın Genel Sekreter’in göğsüne bir ‘şeref madalyası’ olarak asılacağını belirtti.

Başbakan Abdullah Hamduk hükümetinde bakan olarak görev yapan Yusuf, dün (Cuma) X platformundaki (eski adıyla Twitter) hesabından açıklama yaparak, yaptırımların ilk kez savaşan iki tarafın dışında üçüncü bir tarafı içerdiğini ve bu tarafın mevcut lideri Ali Karti tarafından temsil edilen İslami Hareket olduğunu söyledi.

(foto altı) Sudan İslami Hareketi Genel Sekreteri Ali Karti (Getty Images)
 Sudan İslami Hareketi Genel Sekreteri Ali Karti (Getty Images)

ABD Hazine Bakanlığı'nın açıklamasında değinilen en önemli noktanın, İslamcıların ordu ile HDK arasında ateşkes anlaşması yapılmasına yönelik girişimlere karşı durmadaki rolüne atıf olduğunu vurgulayan Yusuf, “Perşembe günkü yaptırımlar, eski rejim unsurlarının hali hazırda ülkemizin başına gelen felakete karıştığına dair kanıtları doğruluyor” dedi.

İslamcılar siyasi hayatı militarize etmeye çalışıyor

Mevcut savaşın devam etmesinin Sudan'da eski rejimin unsurları dışında hiçbir tarafın çıkarına olmadığını belirten Yusuf şu ifadeleri kullandı: “Onların iyi yaşadıkları ortam bu olduğundan, ülkedeki yaşamı militarize etmek ve devrimden intikam almak istiyorlar. Ulusal Kongre Partisi için en önemli konu, güvenlik ve askeri kurumlardaki nüfuzunu sürdürmeye devam etmektir. Onlar, halktan izole edilmiş, güvenlik ve askeri sistem içindeki varlıkları dışında hiçbir güce sahip olmayan ve siyasi gündemlerini gerçekleştirmek için nüfuzlarını kullanan bir gruptur.”

ÖDBG liderlerinden Şihab İbrahim Şarku'l Avsat'a yaptığı açıklamada, İslami Hareket'e yönelik yaptırımların geciktiğiini ve daha erken uygulanması gerektiğini söyledi.

(foto altı) Hava saldırıları Hartum'un merkezindeki evleri ve binaları tahrip etti. (bir videodan)
Hava saldırıları Hartum'un merkezindeki evleri ve binaları tahrip etti. (bir videodan)

İbrahim, yaptırımların, İslami Hareket'in başlangıçta savaşı alevlendirmedeki rolünü ve çıkarlarını korumak, yeniden iktidara dönmek veya en azından siyasi arenada etkili kalabilmek için savaşı sürdürmeye yönelik çalışmalarını doğruladığını belirtti Yaptırımların, İslami Hareket Genel Sekreteri'ne uygulananlarla sınırlı kalmaması, hareketin (tüm İslamcılar dahil edilmeden) ‘terörist grup’ olarak sınıflandırılması çağrısında bulunan İbrahim, ‘Terörist grup’ sınıflandırmasının, demokratik sivil geçişi sabote etmeye çalışanlarla sınırlı olması gerektiğini ifade etti. İbrahim, “Hasan et-Turabi'nin kurucusu olduğu Halk Kongresi Partisi'nin bizimle çerçeve anlaşmasını imzalaması yeterli. Biz de eski rejimin siyasi cephesiyle bağlantısı olmayan İslamcılarla görüşmeye hazırız” dedi.

ABD’nin kararı Genel Sekreteri'n göğsüne takılan bir şeref madalyasıdır

Sudan İslami Hareketi, ABD Hazine Bakanlığı'nın kararını, “Allah ve millet uğruna mücahit olarak şahsı ve servetiyle ayakta duran İslami Hareket Genel Sekreteri'nin göğsüne takılan bir şeref madalyası” olarak nitelendirdi. İslami Hareket tarafından perşembe günü yapılan açıklamada “ABD'nin Sudan tarihinin önemli bir döneminde adaletsiz kararlar vermeye çalışması ve yine yanlış tarafta yer alması, şaşırtıcı değil” ifadesi yer aldı. Açıklamada, İslami Hareket ve Genel Sekreteri’nin 11 Nisan 2019 askeri darbesinden bu yana ülkenin emniyet, asayiş ve istikrarının korunmasından yana tavır alarak pozisyonunun net olduğuna dikkat çekildi.

(foto altı) ABD Dışişleri Bakanı Anthony Blinken, perşembe günü yaptırımları duyurdu. (AFP)
ABD Dışişleri Bakanı Anthony Blinken, perşembe günü yaptırımları duyurdu. (AFP)

Eski Sudan Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Büyükelçi Abdullah el-Ezrak, Telegram'daki bir gönderide “ABD'nin İslami Hareket Genel Sekreteri Ali Karti'ye yönelik yaptırım kararı, savaşın planlanmasında ABD’nin rolünü görmezden gelmek anlamına geliyor” değerlendirmesinde bulundu. El-Ezrak, İslamofobi’ye dayanan ve ÖDBG lehine İslamcıları zayıflatma girişimine yaslanan Amerikan kararının yayınlanmasında dış mihrakları rol oynamakla suçladı.

ABD, İslamcıların lideri Ali Ahmed Karti'ye yaptırım uyguladı ve onu Sudan'da barışçıl çözüme ulaşma çabalarını zayıflatmaya çalışmak, istikrarı bozmak ve demokratik sivil geçişi engellemek ve geçiş hükümetini baltalamakla suçladı. Ayrıca Karti’nin mevcut savaşın çıkışına katkıda bulunduğu, ateşkes çabalarını engellemek için radikal İslamcılarla birlikte çalıştığı ve şu ya da bu şekilde ülkede barışı, güvenliği ve istikrarı tehdit eden eylem ve politikaların sorumluluğunu taşıdığı ifade edildi.

Bir ulaşım istasyonu bombalandı

Diğer yandan Sudan Dışişleri Bakanlığı tarafından dün (cuma) yapılan açıklamada, HDK’nin Omdurman'ın kuzeyindeki Cerrafe bölgesinde bir toplu taşıma istasyonunu bombaladığı bildirildi. Olayda 10 sivil hayatını kaybederken, bazıları ağır olmak üzere çok sayıda sivil de yaralandı.

Sudan'daki çatışmanın iki tarafı olan ordu ve HDK, geçtiğimiz günlerde başkent Hartum'un çeşitli bölgelerinde karşılıklı top atışları ile çatışmalara devam etti. Görgü tanıklarının ifadesine göre perşembe akşamı aralarında çocukların da bulunduğu altı kişi bir toplu taşıma istasyonunda araçların içindeyken hayatını kaybetti, istasyonun yakınında bulunan çok sayıda kişi de top mermilerinden çıkan şarapnel parçalarıyla yaralandı. Sivil bir örgüt olan el-Cerrafe Direniş Komitesi, Facebook sayfasında yaptığı açıklamada olayda 9 vatandaşın yaşamını yitirdiğini ve onlarca kişinin yaralandığını duyurdu. Bombalama sonucu vatandaş Vahib Muhammed er-Rabatabi'nin eşini ve tüm çocuklarını kaybettiği bildirildi. Sudan Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, HDK’nin Omdurman'ın kuzeyindeki Cerrafe bölgesindeki bir toplu taşıma istasyonunu bombalayarak adeta bir katliam gerçekleştirdiği bildirildi. Açıklamada, bombalamada ilk başta aralarında çocukların da bulunduğu 10 kişinin öldüğü belirtildi. Çok sayıda yaralının tedavisi devam ederken, yararlılardan bazılarının durumu ağır. Bu ise kurban sayısının artma ihtimalini ortaya koyuyor. Ayrıca olay sonrası bölgedeki araçlar ve mağazalar kullanılamaz hale geldi.

(foto altı) Hızlı Destek Kuvvetleri Komutanı Korgeneral Muhammed Hamdan Daklu (Hamideti) savaş öncesi bir etkinlik sırasında. (AFP)
Hızlı Destek Kuvvetleri Komutanı Korgeneral Muhammed Hamdan Daklu (Hamideti) savaş öncesi bir etkinlik sırasında. (AFP)

Sudan Dışişleri Bakanlığı yaşanan olayı, insanların evlerine ve mülklerine el koyan ve yerleşim alanlarını askeri kışlaya dönüştüren HDK’nın işlediği bir ‘suç’ olarak nitelendirdi. Hedef alınan bölgenin orduya yönelik herhangi bir askeri hedefi içermediğine dikkat çekildi. Açıklamada, HDK’nin başkentte çok sayıda hastane ve sağlık merkezini işgal ettiği ve buraları askeri merkez olarak kullandığı belirtildi.

Sudan Ordu Sözcüsü Nebil Abdullah'ın ofisi tarafından perşembe gecesi operasyonel durumla ilgili yayınlanan bir raporda, HDK’nin el-Cerafe bölgesinde sivilleri hedef alan gelişigüzel bombardımanlar gerçekleştirdi bildirildi. Söz konusu bombardımanlar bir ailenin tamamı dahil 10 kişinin ölümüne yol açtığı belirtildi.

Genel Komutanlık karargâhı çevresinde çatışma

Buna paralel olarak dün (cuma) ordu ile HDK arasında Hartum'un merkezindeki Ordu Genel Komutanlığı çevresinde, Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda ve başkentin diğer bölgelerinde çatışmalar yeniden başladı. Genel Komutanlık karargâhının yakınındaki mahallelerden görgü tanıkları, iki savaşan güç arasındaki bombardıman ve çatışmalar nedeniyle bölgenin üzerinde yoğun duman bulutlarının yükseldiğini söyledi.

Ordu, Hartum'un doğusundaki el-Cureyf mahallesinde HDK’nin yoğunlaşma noktalarına ve askeri bölgelerine insansız hava araçlarıyla (İHA) saldırılar düzenlediğini bildirdi. Topçu bombardımanı, Hartum'un güneyindeki es-Sahafe, Cebre ve el-Mamure mahallelerinde HDK mevzilerini hedef aldı.


Lübnan Sağlık Bakanı, diyaliz hastaları ile ilgili yaşanan gerilimin ardından harekete geçti

Lübnan Sağlık Bakanı Firas Abyad hastane ziyaretinde bulundu. (NNA)
Lübnan Sağlık Bakanı Firas Abyad hastane ziyaretinde bulundu. (NNA)
TT

Lübnan Sağlık Bakanı, diyaliz hastaları ile ilgili yaşanan gerilimin ardından harekete geçti

Lübnan Sağlık Bakanı Firas Abyad hastane ziyaretinde bulundu. (NNA)
Lübnan Sağlık Bakanı Firas Abyad hastane ziyaretinde bulundu. (NNA)

Lübnan Sağlık Bakanı Firas Abyad, Hastane Sendikası’nın vadesi geçmiş aidatlarını ödemeyen hastaların kabulünün askıya alındığını açıklamasının ardından diyaliz hastalarının masraflarına ilişkin hastane aidatlarının sigortalandığını duyurdu.

Abyad yaptığı açıklamada, Maliye Bakanlığı’nın ödeme sürecinin başlamasına hazırlık olarak bu yılın ilk üç ayının aidatlarını Lübnan Merkez Bankası’na havale ettiğini belirtti. Sağlık ve Maliye bakanlıkları arasında önümüzdeki dört ay ilişkin kanun tasarılarının hazırlanmasına yönelik çalışmalar devam ediyor. Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre etmekte çalışmalar önümüzdeki iki hafta içinde tamamlanacak ve talimatlar Merkez Bankası’na gönderilecek.

Abyad konuya ilişkin şunları söyledi:

“Lübnan Bankası başkan vekili Vesim Mansuri ile yapılan görüşmenin ardından, Sağlık Bakanlığı’na hastane aidatlarını ödemesi için avans verilecek. Bu sayede diyaliz hastalarının masrafları karşılanacak. Bakanlık, mali tavanların aşılmasını karşılamak için önümüzdeki hafta sonunda bu avanstan fon ödemeye başlayacak.”

Bakan Abyad, diyaliz aidatı sorununu çözmek için Maliye Bakanlığı ve Lübnan Merkez Bankası tarafından sağlanan iş birliğini takdir etti. Hastane aidatlarının kabul edilen mekanizmalara göre ödenmesini hızlandırmaya olan kararlılığını vurgulayan Abyad, “Bakanlığın birinci önceliği, hastaneler ve doktorlar arasında ortak bir sorumluluk olan hastanın menfaatini ve tedavisinin koşullarını güvence altına almak. Bakanlığımız, hastalardan yasa dışı ödeme yapmalarını isteyen herhangi bir kuruluşa hiçbir şekilde göz yumamaz” dedi.

Fotoğraf Altı: Lübnan Sağlık Bakanı Firas Abyad. (NNA)
Lübnan Sağlık Bakanı Firas Abyad. (NNA)

Lübnan’daki hastaneler artık eskisi gibi (2019’dan önce) garantörlerin Lübnan poundu cinsinden ödediği aidatlara bağlı değil. Dolayısıyla bugün Lübnan’daki hastaların sağlık faturaları dolar cinsinden nakit olarak veya sigorta şirketleri aracılığıyla ödeniyor.  Söz konusu geç ödemeler sadece hastaneye ödeme yapmayan diyaliz hastalarıyla ilgili. Garantörler tedavi masraflarını karşılıyor.


İsrail askerinin Batı Şeria’da açtığı ateşte bir Hamas üyesi öldü

Beita köyündeki İsrail askerleri. (AFP-Arşiv)
Beita köyündeki İsrail askerleri. (AFP-Arşiv)
TT

İsrail askerinin Batı Şeria’da açtığı ateşte bir Hamas üyesi öldü

Beita köyündeki İsrail askerleri. (AFP-Arşiv)
Beita köyündeki İsrail askerleri. (AFP-Arşiv)

İsrail askerleri dün, işgal altındaki Batı Şeria’da bir askeri karakola bomba atan saldırganlardan birini öldürürken bir diğerini de yaraladı. Öldürülen kişinin Hamas üyesini olduğu belirtildi.

İsrail ordusu yaptığı açıklamada saldırının İsrail’in Psagot yerleşim yerinin yakınındaki noktayı hedef aldığı belirtildi.  Şarku’l Avsat’In edindiği bilgilere göre açıklamada şu ifadeler yer aldı:

“Olay yerinde periyodik çalışmalarını yürüten askerler önce iki şüpheli tespit etti, ardından saldırıya ateşle karşılık verdi. Saldırganlardan ikisi etkisiz hale getirildi. Yaralı şahıs tedavi altına alındı.”

Filistin Sağlık Bakanlığı da yaralananlardan birinin öldüğünü doğruladı.

Gazze Şeridi’ni yöneten ancak Batı Şeria’da da güçlü bir desteğe sahip olan Hamas, ölen vatandaşın Hamas üyesi olduğunu belirtti.

Filistin Sağlık Bakanlığı Filistin Sivil İşler Genel Müdürlüğü, İsrail kurşunlarıyla ağır yaralanan genç bir adamın öldüğünü bildirdi. El-Bireh kentindeki başka bir gencin ise hafif yaralandığını aktardı.

 Filistin resmi haber ajansı WAFA, ordu güçlerinin Psagot yerleşim yerinin yakınında bir aracı pusuya düşürdüğünü, içinde bulunan iki gence ateş açtığını ve daha sonra tutukladığını bildirdi.

Filistin Kızılay Derneği de İsrail güçlerinin, yaralı iki gence yardım sağlamasını engellediğini duyurdu.

Batı Şeria’nın bazı köylerinde haftalık düzenlenen gösterilerin ardından, cuma günü erken saatlerde, İsrail ordusuyla yaşanan çatışmalar sırasında onlarca Filistinli plastik mermilerle yaralandı.

İsrail ordusu tarafından gerçekleştirilen baskınlar ve yerleşimcilerin Filistin köylerine yönelik saldırıları sürüyor. Buna karşılık İsraillileri hedef alan Filistin saldırıları dalgasının artmasıyla Batı Şeria’da şiddet bir yıldan fazla bir süredir hız kazanmış durumda.


Sudan’da İhvan’ın terörist grup olarak ilan edilmesi talebi

Sudan İslam Hareketi'nin Genel Sekreteri Ali Karti ( Getty)
Sudan İslam Hareketi'nin Genel Sekreteri Ali Karti ( Getty)
TT

Sudan’da İhvan’ın terörist grup olarak ilan edilmesi talebi

Sudan İslam Hareketi'nin Genel Sekreteri Ali Karti ( Getty)
Sudan İslam Hareketi'nin Genel Sekreteri Ali Karti ( Getty)

ABD'nin Sudan eski Dışişleri Bakanı ve Sudan İslam Hareketi (İhvan) Genel Sekreteri Ali Karti'yi hedef alan yaptırımlarının ardından Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçleri’nden (ÖDBG) Şihab İbrahim, İslam Hareketi’nin radikal kanadının terörist grup olarak tanımlanması çağrısında bulundu.

Şarku’l Avsat’a konuşan İbrahim, Karti’ye uygulanan yaptırımlarla yetinilmemesi çağrısında bulunarak, hareketin tamamını dahil etmeden demokratik sivil geçişi sabote etmeye çalışan radikal isimlere de yaptırım uygulanması gerektiğini aktardı.

ÖDBG lideri Halid Ömer Yusuf ise bu yaptırımları ordu ile Hızlı Destek Kuvvetleri ( HDK) arasında 6 aydır devam eden savaşa ‘üçüncü tarafın’ müdahalesinin teyidi olarak değerlendirdi. Abdullah Hamduk hükümetinde bakan olarak görev yapan Ömer, X platformundan açıklama yaparak, yaptırımların ilk kez savaşan iki tarafın dışında üçüncü tarafı içerdiğini ve bu tarafın mevcut lideri Ali Ahmed Karti tarafından temsil edilen İslami Hareket olduğunu söyledi. Ömer, son yaptırımların eski rejim unsurlarının hali hazırda ülkenin başına gelen felakete dahil olduklarının teyidi olduğunu vurguladı.


Libya Ulusal Birlik Hükümeti selden ölen 64 kişinin cesetlerine ulaştıklarını duyurdu

AA
AA
TT

Libya Ulusal Birlik Hükümeti selden ölen 64 kişinin cesetlerine ulaştıklarını duyurdu

AA
AA

Hükümete bağlı Acil Tıp ve Destek Merkezi Sözcüsü Muhammed Kablan, merkezin sosyal medya hesabı Facebook üzerinden açıklama yaptı.

Bugün 28, dün 36 olmak üzere son 48 saat içinde 64 kişinin daha cesedine ulaşıldığını aktaran Kablan, selden etkilenen bölgelerde bugün 371, dün 343 kişiye sağlık hizmeti sunulduğunu belirtti.

Libya'daki sel felaketi

Orta Akdeniz'de etkili olan ve 10 Eylül'de Libya'nın doğusunu vuran "Daniel Fırtınası" Bingazi, Beyda, Merc, Suse ve Derne kentlerinde sel felaketine neden olmuştu.

Ulusal Birlik Hükümeti Başbakanı Abdulhamid Dibeybe, sel felaketi nedeniyle 11 Eylül'de ülke genelinde 3 günlük yas ilan etmiş, Libya Başkanlık Konseyi de kardeş ülkelere ve uluslararası kurumlara selden zarar gören bölgeler için yardım çağrısında bulunmuştu.

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) de Libya'da sel nedeniyle 4 binden fazla kişinin hayatını kaybettiğini ve 8 bin 500'den fazla kişinin halen kayıp olduğunu açıklamıştı.


Lübnan İlerici Sosyalist Parti, Suveyda hareketinin çarpıtılmasına karşı uyardı

Suveyda’daki protestocular 15 Eylül’de Şeyh Hikmet el-Hicri’nin (solda) ve tarihi Dürzi lideri Sultan Paşa el-Atraş’ın resmini havaya kaldırırken (EPA)
Suveyda’daki protestocular 15 Eylül’de Şeyh Hikmet el-Hicri’nin (solda) ve tarihi Dürzi lideri Sultan Paşa el-Atraş’ın resmini havaya kaldırırken (EPA)
TT

Lübnan İlerici Sosyalist Parti, Suveyda hareketinin çarpıtılmasına karşı uyardı

Suveyda’daki protestocular 15 Eylül’de Şeyh Hikmet el-Hicri’nin (solda) ve tarihi Dürzi lideri Sultan Paşa el-Atraş’ın resmini havaya kaldırırken (EPA)
Suveyda’daki protestocular 15 Eylül’de Şeyh Hikmet el-Hicri’nin (solda) ve tarihi Dürzi lideri Sultan Paşa el-Atraş’ın resmini havaya kaldırırken (EPA)

Lübnan İlerici Sosyalist Partisi, mezhepsel kışkırtmalara karşı çıkarak Suriye’deki Suveyda hareketinin çarpıtılmasına karşı uyarıda bulunurken, Dürzilerin ruhani lideri Şeyh Hikmet el-Hicri’nin tutumuna övgüde bulundu.

Suveyda halkının Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed’e karşı siyasi değişim talep eden hareketleri altıncı haftasına girerken, Sosyalist Partisi yaptığı açıklamada, ‘Suriye halkının devrimini ve onların özgürlük, adalet ve onurlu yaşama yönelik meşru ve ortak taleplerini desteklemeye yönelik ilkeli siyasi tutumunun’ altını çizdi. Bu bağlamda ‘Suriye’nin geri kalan bölgelerinde olduğu gibi Suveyda’da da devam eden hareketin görüntüsünü bozmayı amaçlayan mezhepsel kışkırtmalara ve provokasyonlara yönelik fitneci her türlü söylemi kınadığını’ kaydetti.

Bununla birlikte parti, ‘Dürzilerin ruhani lideri Hikmet el-Hicri’nin hoşgörüsünü, Suriye halkının ve Suriye’nin birliğini korumaya yönelik tutumunu ve bölücü projeleri ve mezhepsel fitne girişimleri olanların bu hareketi kullanma olasılığının tehlikelerine karşı teyakkuzda olmasını’ bir kez daha tebrik etti.

Hicri, Suveyda halkının Esed’e karşı hareketine destek veren duruşuyla onlar için ulusal bir lidere dönüştü. Kendisi, ‘İran’a ve onun milislerine karşı cihat’ çağrısında bulunan ve onları ‘işgalci’ olarak tanımlayan tutumuyla öne çıkıyor.


BM Güvenlik Konseyi, Husilerin Suudi Arabistan'ın güneyine yönelik saldırısını 'şiddetle' kınadı

Husiler, İran'ın desteğiyle askeri yeteneklerini geliştirmek için ateşkesten yararlandı (Reuters)
Husiler, İran'ın desteğiyle askeri yeteneklerini geliştirmek için ateşkesten yararlandı (Reuters)
TT

BM Güvenlik Konseyi, Husilerin Suudi Arabistan'ın güneyine yönelik saldırısını 'şiddetle' kınadı

Husiler, İran'ın desteğiyle askeri yeteneklerini geliştirmek için ateşkesten yararlandı (Reuters)
Husiler, İran'ın desteğiyle askeri yeteneklerini geliştirmek için ateşkesten yararlandı (Reuters)

Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi, Suudi Arabistan'ın güney sınırına düzenlenen ve "Meşru Hükümeti Destekleme Koalisyonu" bünyesinde görev yapan Bahreyn güçlerinden 4 askerin öldürülmesine yol açan son Husi saldırısını güçlü bir şekilde kınadı ve bu saldırıyı ‘tehlikeli bir tehdit’ olarak nitelendirdi.

BM Güvenlik Konseyi dün (Cuma) yaptığı açıklamada saldırıyı kınadı. Bu kınama, Husilere ve İran'a intihar uçağı motorları sağlayan Çinli bir kuruluşa yönelik ABD yaptırımlarının uygulanmasının ardından geldi. Güvenlik Konseyi, Husi saldırısını "özellikle Yemen'de barış sürecine ve bölgesel istikrara yönelik ciddi bir tehdit" olarak nitelendirdi ve Husilere "terörist saldırılara" son verme çağrısında bulundu. Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre konsey ayrıca Suudi Arabistan sınırına yakın şehirlerdeki altyapıların hedef alınması konusundaki endişesini de yineledi.

Husiler, barışı sağlamaya yönelik uluslararası ve BM çabalarına uzlaşmaz bir şekilde karşılık veriyor ve güce güveniyorlar (AFP)
Husiler, barışı sağlamaya yönelik uluslararası ve BM çabalarına uzlaşmaz bir şekilde karşılık veriyor ve güce güveniyorlar (AFP)

Arap Dünyası Haber Ajansı’nın (WAP) aktardığına göre Güvenlik Konseyi'ne üye devletler, ilgili tüm taraflara uluslararası hukuk ve uluslararası insancıl hukuk hükümleri uyarınca yükümlülüklerini yerine getirmeye çağrıda bulundu. Konsey üyeleri, kalıcı ateşkes yönünde kararlı adımlar atılması gereğini ve Yemen'de acılara son verecek siyasi çözüme ulaşma çabalarına desteklerini vurguladı. Ayrıca BM'nin Yemen elçisinin buradaki çatışmaya çözüm bulma çabalarına da destek verdiklerini de ifade ettiler.

Yemen'deki “Meşru Hükümeti Destekleme Koalisyonu” Müşterek Kuvvetler Komutanlığı, geçtiğimiz pazartesi günü, Suudi Arabistan'ın güney sınırında konuşlu Bahreyn kuvvettlerine bağlı 4 askerin Husilerin insansız hava aracıyla düzenlediği saldırıda öldürüldüğünü açıklamış ve buna uygun bir cevap verme hakkını saklı tuttuğunu vurgulamıştı.

Güvenlik Konseyi'nin açıklaması, Suudi Arabistan ve Umman Sultanlığı'nın Husileri Yemen ateşkesini yenilemeye ikna etme çabalarına öncülük ettiği bir dönemde geldi. Söz konusu iki ülke çabalarını, ateşkesi insani dosyaları da kapsayacak şekilde genişleterek, dokuz yıldır devam eden çatışmayı sona erdirecek bir yol haritasının belirlenmesi yönünde ortaya koyuyor.

ABD Hazine Bakanlığı önceki gün (Perşembe), yaptığı açıklamada, Husilere intihar drone'ları yapımında kullanılan motorları sağlayan Çinli bir şirket de dahil olmak üzere, İran'a intihar drone motorları yapımında kullanılan motorları tedarik eden kuruluşlara yönelik yeni yaptırımlar getirildiğini duyurdu. Bakanlık, Çinli şirketin yüz bin dolardan fazla değere sahip Husi motorlarını sattığını açıkladı.

Yemen Genelkurmay Başkanı, ABD Büyükelçisi ile görüştü (Şaba)
Yemen Genelkurmay Başkanı, ABD Büyükelçisi ile görüştü (Şaba)

Yemen siyasi ve askeri çevreleri, Husilerin savaşı sonlandıracak bir barışa ulaşma konusunda ciddi olmadıklarını ve İran menşeli çok sayıda silah elde ettikleri ateşkes döneminden sonra yeni bir saldırıya hazırlandıklarını düşünüyor.

Yemen Genelkurmay Başkanı Sağir bin Aziz, perşembe günü Riyad'da ABD Büyükelçisi Stephen Fagin ile yaptığı görüşmede şunları söyledi: “İran, Husi milislerine Devrim Muhafızlarına bağlı Askeri Sanayi tarafından üretilen gelişmiş silahlar, balistik füzeler, insansız hava araçları ve deniz mayınları sağlamaya devam ediyor.”

Yemen Genelkurmay Başkanı, hükümet ajansı Saba’nın haberine göre Husi milisleri ve terör gruplarının Yemen ve bölgenin güvenliğine, uluslararası seyrüsefer güvenliğine ve terörle mücadele çabalarına yönelik oluşturduğu tehditlere değindi. Bin Aziz, "Yemenlilerin Husi milisleriyle barış deneyimleri çeşitli aşamalarda acıdır, zira doktrini şiddet ve ırk ayrımcılığıdır, barış ve bir arada yaşamaya inanmaz, yaklaşımı tüzük ve antlaşmalara karşı isyandır." dedi.

Yemen Genelkurmay Başkanı, Husileri, Birleşmiş Milletler ve uluslararası toplum tarafından desteklenen ateşkes ortamında şehirlere, kamu çıkarlarına, ordu ve direniş mevzilerine karşı düşmanca operasyonları sürdürmekle suçladı.


Mogadişu’da bir kafede meydana gelen patlamada 7 kişi öldü

Bir adam, 30 Ekim 2022’de Somali’nin başkenti Mogadişu’da meydana gelen patlamanın oluşturduğu enkazın yanından geçiyor. (Reuters)
Bir adam, 30 Ekim 2022’de Somali’nin başkenti Mogadişu’da meydana gelen patlamanın oluşturduğu enkazın yanından geçiyor. (Reuters)
TT

Mogadişu’da bir kafede meydana gelen patlamada 7 kişi öldü

Bir adam, 30 Ekim 2022’de Somali’nin başkenti Mogadişu’da meydana gelen patlamanın oluşturduğu enkazın yanından geçiyor. (Reuters)
Bir adam, 30 Ekim 2022’de Somali’nin başkenti Mogadişu’da meydana gelen patlamanın oluşturduğu enkazın yanından geçiyor. (Reuters)

Şarku’l Avsat’ın Reuters haber ajansından aktardığına göre bir intihar bombacısı dün (Cuma), Somali’nin başkenti Mogadişu’daki bir kafede bomba patlattı. Patlama sonucu en az 7 kişi hayatını kaybetti.

Bir görgü tanığı, patlamanın öğleden sonra parlamentoya ve cumhurbaşkanlığına giden yoldaki bir kontrol noktasının yakınında meydana geldiğini belirterek, kafenin askerlerin uğrak yeri olduğunu da sözlerine ekledi.

Başka bir görgü tanığı olan Ahmed Ali ise Reuters’e verdiği demeçte, “Çoğu asker olmak üzere 7 ölü ve 6 yaralıyı sayabildim. Onların hastaneye nakledilmesinde yardımcı oldum” dedi.

İsminin açıklanmasını istemeyen bölgedeki bir sağlık personeli, ölü sayısını doğruladı. Yaralı sayısının da 8 olduğunu kaydetti.

Saldırıdan kimin sorumlu olduğu henüz netlik kazanmadı. Polis ve hükümet yetkilileri yorum taleplerine ise yanıt vermedi.

El Kaide bağlantılı eş-Şebab örgütü daha önce Mogadişu ve Somali’deki benzer saldırıların sorumluluğunu üstlenmişti.

Merkezi hükümeti devirmeyi amaçlayan eş-Şebab, geçtiğimiz Haziran ayında Mogadişu’nun güneybatısındaki bir askeri üsse düzenlediği saldırıda 54 Uganda askerini öldürmüştü.


BM'nin Libya Büyükelçisi kapsamlı seçim çağrısını yineledi

Batıli'nin Avrupa Birliği yetkilisi ile görüşmesi (BM misyonu)
Batıli'nin Avrupa Birliği yetkilisi ile görüşmesi (BM misyonu)
TT

BM'nin Libya Büyükelçisi kapsamlı seçim çağrısını yineledi

Batıli'nin Avrupa Birliği yetkilisi ile görüşmesi (BM misyonu)
Batıli'nin Avrupa Birliği yetkilisi ile görüşmesi (BM misyonu)

Libya Ulusal Ordusu Başkomutanı Mareşal Halife Hafter, Rusya Savunma Bakanı Sergey Şoygu'nun huzurunda Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile ilk kez Rusya'da başkent Moskova’da bir araya geldi. Hafter, önceki akşam (perşembe) görüşmelerin içeriğine ilişkin gizlilik kapsamında gerçekleşen toplantının içeriğini açıklamadı. Kremlin basın sözcüsü Dmitry Peskov ise Putin’in, Hafter ile Libya ve bölgedeki durumu görüştüğünü belirtti.

Mareşal Hafter, Rusya Savunma Bakan Yardımcısı Yunus-bek Yevkurov ile Moskova'da görüştü (AFP)
Mareşal Hafter, Rusya Savunma Bakan Yardımcısı Yunus-bek Yevkurov ile Moskova'da görüştü (AFP)

Birleşmiş Milletler (BM) Libya Destek Misyonu (UNSMIL) Başkanı Abdullah Batili, önceki akşam (Perşembe) Belçika'nın başkenti Brüksel'de Avrupa Birliği Siyasi ve Güvenlik Komitesi ile Libya'daki siyasi süreci ve Daniel Fırtınası'nın etkilerini görüştüğünü söyledi.

Avrupa Birliği'nin Libya'daki BM misyonuna sağladığı uzun vadeli desteği bir kez daha memnuniyetle karşılayan Batıli, Avrupa Birliği ülkelerinin arama, kurtarma ve yardım çalışmalarına bireysel ve kolektif katkılarından dolayı teşekkürlerini dile getirerek, şunları vurguladı: “Kurtarma ve yeniden inşa kaynaklarının yönetilmesinde hesap verebilirliğin sağlanması gerekmektedir. Ayrıca sürdürülebilir barışa ulaşmak için seçimlerin yapılması ve Libya kurumlarının birleştirilmesi konusunda uluslararası topluma hitaben tek ses olunması gerektiğini yineledi.”

Batıli, Brüksel'de Avrupa Birliği Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi ve Avrupa Komisyonu Başkan Yardımcısı Josep Borrell ile yaptığı görüşmede, "Fırtına ve selden etkilenen alanlardaki yeniden inşa ihtiyaçlarının ortak bir değerlendirmesinin yapılması gerekliliğini" vurguladı.

Batıli, Libya halkının barış ve istikrar arzusu doğrultusunda siyasi, askeri ve güvenlik kurumlarını meşrulaştırmak ve yeniden birleştirmek amacıyla kapsamlı seçim çağrısını yineledi.

Enkazların arasında ve araçların içinde cesetleri çıkarma operasyonları devam ediyor (AFP)

Libya Temsilciler Meclisi Başkanlığı medya danışmanı Fethi el-Merimi, “Temsilciler Meclisi ve Devleti içeren (6+6) komite, önümüzdeki birkaç gün içinde tamamlanması beklenen cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçim yasalarının nihai taslağını Temsilciler Meclisi'ne sunmaya hazırlanıyor. Meclis seçim yasalarını onaylayacak ve yürürlüğe girmesi için Yüksek Seçim Kurulu'na gönderecek.” dedi.

Sınıraşan Örgütlü Suçlara Karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmenin yürürlüğe girmesinin yirminci yıldönümünü kutlamak için İtalya'nın Palermo kentinde 168'den fazla ülkenin katılımıyla dün (Cuma) düzenlenen uluslararası konferansa, Abdülhamid Dibeybe başkanlığındaki "geçici" birlik hükümetinden bir heyet katıldı. Libya İçişleri Bakanı İmad Trabelsi, aralarında Adalet Bakanı ve Dışişleri Bakanlığı'ndan bir yetkilinin de bulunduğu heyetle Palermo'ya geldi. Trabelsi, İtalya İçişleri Bakanı ile özellikle yasadışı göçle mücadele alanında olmak üzere iki ülke arasındaki güvenlik ve iş birliğini desteklemenin yollarını görüştü.

Ziyaret, Avrupa Birliği'nin Libya'ya hava ambargosu uygulaması sonucu yaklaşık 10 yıl süren bir aradan sonra Dibeybe hükümetinin Trablus ve Roma şehirleri arasında ilk sivil havacılık uçuşlarının bugün (Cumartesi) haftada iki uçuşla başlayacağını duyurmasıyla aynı zamana denk geldi. 

Uçuşlara devam etme kararı, Dibeybe’nin uluslararası havalimanlarındaki uçuş yasağını kaldırmak için oluşturduğu komitenin yoğun toplantılarının ardından geldi. 

Öte yandan Libya Cumhurbaşkanlığı Muhafızları'nın orta kademe liderleri, ABD Dışişleri Bakanlığı'nın himayesinde Libya büyükelçiliği aracılığıyla Tunus'ta bir eğitim programını tamamladı. ABD'nin Libya Misyonu Başkan Yardımcısı Jeremy Bernd mezunlara program tamamlama sertifikalarını takdim ederken, "kursiyerlerin deneyimlerine zengin bir katkı sağladığını" ifade ettiği bu eğitim programından elde edilen fayda düzeyine dikkat çekti. Bernd, “Bu program, Cumhurbaşkanlığı Muhafızlarının çalışma alanlarına kesinlikle olumlu yansıyacaktır.” dedi. Başkanlık Muhafızları Güvenlik İlişkileri ve İşbirliği Departmanı Direktörü, ABD büyükelçiliği yetkililerinin departmanı destekleme çabalarından dolayı takdirini dile getirdi.


HDK Komutanı’nın siyasi danışmanı Yusuf İzzet: Hamideti ile Burhan'ın görüşmesi müzakerelerin gidişatına bağlı

 Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) Komutanı Korgeneral Muhammed Hamdan Daklu’nun (Hamideti) Siyasi İşlerden Sorumlu Danışmanı Yusuf İzzet. (arşiv)
Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) Komutanı Korgeneral Muhammed Hamdan Daklu’nun (Hamideti) Siyasi İşlerden Sorumlu Danışmanı Yusuf İzzet. (arşiv)
TT

HDK Komutanı’nın siyasi danışmanı Yusuf İzzet: Hamideti ile Burhan'ın görüşmesi müzakerelerin gidişatına bağlı

 Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) Komutanı Korgeneral Muhammed Hamdan Daklu’nun (Hamideti) Siyasi İşlerden Sorumlu Danışmanı Yusuf İzzet. (arşiv)
Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) Komutanı Korgeneral Muhammed Hamdan Daklu’nun (Hamideti) Siyasi İşlerden Sorumlu Danışmanı Yusuf İzzet. (arşiv)

Sudan’da Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) Komutanı Korgeneral Muhammed Hamdan Daklu’nun (Hamideti) Siyasi İşlerden Sorumlu Danışmanı Yusuf İzzet, Hamideti ile Sudan Ordusu Komutanı Korgeneral Abdulfettah el-Burhan arasındaki görüşmenin müzakerelerin gidişatına bağlı olduğunu söyledi. İzzet, müzakere edilen konuların kişilerle ilgili kişisel anlaşmazlıklar değil, Sudan'ın geleceği ve savaşın durdurulması ile ilgili konular olduğuna dikkat çekti.

HDK’nin başkentin her yerini kontrol ettiğini ve bu bölgeleri yalnızca Sudanlıların anlaşmasıyla gelen bir otoriteye teslim edileceğini belirten İzzet, Şarku'l Avsat'a yaptığı açıklamada, Burhan’ın, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada kapsamlı bir çözüm vizyonu sunduğunu ve eskisinden daha net bir vizyon ortaya koyduğunu söyledi. İzzet sözlerine şöyle devam etti:

Artık geriye Burhan'ın, eğer müzakere etmeye ikna olursa ve Sudan krizini çözecek bir vizyona sahipse, nihai çözüm vizyonunu sunması kalıyor.

İzzet ayrıca Burhan’ın, savaşın durdurulmasını görüşmek üzere HDK Komutanı’yla görüşme isteğini dile getirdi.

Müzakereler kaldığı yerden başlayacak

İzzet, müzakere heyetinin aylardır Cidde'de bulunduğunu belirterek, görüşmelere yönelik HDK’nın taahhüdünü yineledi.

ZA
Cidde Anlaşması, Sudan ihtilafının taraflarının da katılımıyla mayıs ayında imzalandı. (Reuters)

İzzet açıklamalarını şöyle sürdürdü:

İki taraf arasındaki müzakereler kaldığı yerden başlayacak. Böylece uluslararası kurallara uygun olarak uzun vadeli bir ateşkese ulaşılabilir. Bu, devletin istikrara kavuşturulması ve adalet, barış ve sürdürülebilir demokrasi temelleri üzerinde yeniden şekillendirilmesi konularının yanı sıra Sudan'da devam eden savaşlara neden olan konuların gündeme getirildiği, sivil güçlerin ve paydaş temsilcilerinin katıldığı kapsamlı müzakerelerin başlatılmasına olanak sağlar.

İzzet, Cidde platformunda Suudi Arabistan – ABD arabuluculuğu tarafından sunulan yeni fikirlerin varlığına ilişkin dolaşan bilgilere ilişkin olarak da şunları söyledi:

Henüz arabulucuların ortaya koyduğu yeni bir vizyon veya müzakere gündemi görmedik. Ancak sahadaki mevcut gerçekliği dikkate alan ve objektif çözümleri tartışan her türlü çabayı memnuniyetle karşılıyoruz. Suudi Arabistan ve ABD'nin barış arayışındaki rolü takdir ve saygımızı taşıyor.

Ateşkes önerisi

Ateşkes ihtimaline ilişkin İzzet, daha önceki görüşmelerde HDK’yı ordudan ayıracak bir merkez kurulması yönünde öneri sunulduğunu belirtti. İzzet, “Savaş gücü olmayan bir ülkede sahada bir izleme mekanizması olduğunda yabancı güçlerin ülkeye girişine onay verildiği anlaşılmıyor. Teklif, ateşkese bağlılığı garanti edecek bir formüle ulaşmak için halen inceleniyor ve geliştiriliyor” ifadelerini kullandı.

Gözetlemeye katılan askeri personelin görevlerini yerine getirebilmesi için her bir tarafın onayının gerekli olduğuna işaret eden İzzet şöyle ayrıca “Bu adımın öncesinde her bir gücün kontrol alanlarının belirlenmesi ve haritaların çizilmesi var. Bunlar tüm savaşlardaki ateşkes süreçlerinde izlenen adımlardır” dedi.

GTH
Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) Komutanı Korgeneral Muhammed Hamdan Daklu (Hamideti) ve Sudan Ordusu Komutanı Korgeneral Abdulfettah el-Burhan. (AFP)

İzzet, Sudan Ordusu’nun, aksayan görüşmelerin arkasında HDK’nın olduğu yönündeki suçlamasına ilişkin bir soruya yanıt olarak şunları aktardı:

Ordu, HDK'nin çatışmalarda kaybettiği karargâhını teslim etmesini istiyor ve vatandaşların evlerini kullanıyor. Eğer bu doğruysa neden o evleri boşaltmıyor? Vatandaşları ve onların mallarını korumak her ordunun görevi değil mi?

İzzet ayrıca HDK’nin başkent Hartum'un her yerinde bulunduğunu, Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nın, bakanlıkların ve tüm ordu karargâhlarının ellerinde olduğunu ifade etti.