Menfi, ‘ulusal uzlaşı’ için Afrika’nın rolüne güveniyor

Libya Başkanlık Konseyi Başkanı Muhammed el-Menfi ve siyasi partiler arasında diyalog oturumları gerçekleştiriliyor. (Başkanlık Konseyi)
Libya Başkanlık Konseyi Başkanı Muhammed el-Menfi ve siyasi partiler arasında diyalog oturumları gerçekleştiriliyor. (Başkanlık Konseyi)
TT

Menfi, ‘ulusal uzlaşı’ için Afrika’nın rolüne güveniyor

Libya Başkanlık Konseyi Başkanı Muhammed el-Menfi ve siyasi partiler arasında diyalog oturumları gerçekleştiriliyor. (Başkanlık Konseyi)
Libya Başkanlık Konseyi Başkanı Muhammed el-Menfi ve siyasi partiler arasında diyalog oturumları gerçekleştiriliyor. (Başkanlık Konseyi)

Libya Başkanlık Konseyi Başkanı Muhammed el-Menfi, Nijerya Devlet Başkanı Muhammed Buhari ile bir araya geldi. Menfi görüşmede şu açıklamada bulundu:
“Başkanlık Konseyi, Afrika Birliği’nin ülkede kapsamlı bir uzlaşmaya varılması çabalarına ciddi ve etkili bir şekilde katkıda bulunacağına büyük güven duymaya devam ediyor. Bu uzlaşı, ülkeyi siyasi çıkmazdan kurtarmak için Libya’da halkın ve tüm siyasi partilerin kabul edebileceği adil ve şeffaf bir demokratik sistem inşa etmenin ilk yapı taşıdır.”
Buhari  de açıklamasında “Bazı siyasi partilerin gelişigüzel olumsuz müdahaleleri, Libyalıların birliğine ve seçimlere girmesine imkân vermeyecek” diyerek Başkanlık Konseyi’nin ‘hem yerel hem de uluslararası olarak Libya’nın birliğini temsil ettiği için bu hassas aşamadaki’ rolüne övgüde bulundu.
Diğer yandan Abdulhamid Dibyebe liderliğindeki Ulusal Birlik Hükümeti’nin İçişleri Bakanı İmad Trabelsi, başkent Trablus’ta Fransa Büyükelçisi Mustafa Maharac ile bir araya geldi.‘İki dost ülke arasındaki iş birliğini ve çeşitli güvenlik alanlarında ortaklığı geliştirmenin yollarını’ ele aldı.
Aktarılan bilgilere göre Maharac, İçişleri Bakanlığı’nın iki ülke arasında güvenlik alanlarında ciddi iş birliği umutları yaratma çabalarına destek verdiğini belirttiği açıklamasında “Trabelsi, Fransız mevkidaşını iki taraf arasındaki iş birliğini ve iletişimi geliştirmek için Libya’ya davet etti” dedi. Mustafa Maharac, iki ülke arasındaki ortak çıkarlara hizmet edecek şekilde üzerinde anlaşmaya varılan noktaları uygulamaya başlamak için uygun pratik mekanizmaları devreye sokacak ortak teknik komiteler oluşturmanın önemine dikkat çekti.
Diğer yandan Dibeybe hükümetinde Adalet Bakanı Halime Abdurrahman, Almanya’nın Trablus Büyükelçisi Michael Unmacht ile görüştü. Almanya’nın istikrarı ve seçim sürecini destekleme çabalarına övgüde bulundu. İki dost ülke arasındaki ortak iş birliğinin güçlendirilmesi gerektiğini de vurgulayan Abdurrahman, Almanya Büyükelçisi’nin, ülkesinin ‘kapasite geliştirme, eğitim ve özellikle adli tıp, reform ve rehabilitasyon kurumları ve Yüksek Yargı Kurumu alanında olmak üzere iki taraf arasında uzmanlık transferi de dahil farklı alanlarda Adalet Bakanlığı ile iş birliğine hazır olduğunu’ dile getirdiğini söyledi. Büyükelçi ayrıca Libya’da istikrarın sağlanması için ulusal uzlaşı çabalarını destekleyerek, genel seçimlerin bir an önce gerçekleştirmesinin önemli olduğunu vurguladı.
İngiltere'nin Trablus Büyükelçisi Caroline Hurndall da Libya’nın farklı alanlarından bir grup kabile şeyhinin, tüm Libyalıların seslerinin duyulmasını sağlayan kapsamlı bir diyalog oluşturma çabalarına’ övgüde bulundu.



Suriye: Gürültünün ortasında hukuk devleti talepleri

Fotoğraf: SANA
Fotoğraf: SANA
TT

Suriye: Gürültünün ortasında hukuk devleti talepleri

Fotoğraf: SANA
Fotoğraf: SANA

Aliya Mansur

Yeni Suriye ulusal logosunun (görsel kimlik) lansman töreni, Suriye'deki her etkinlik gibi Suriyeliler arasında geniş çaplı bir tartışmanın eşlik ettiği, etkileyici ve güzel bir etkinlikti. Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara'nın katıldığı Halk Sarayı'ndaki görkemli törene, “Suriye Demokratik Güçleri”nin kontrolü altındaki Rakka ve Haseke hariç olmak üzere Suriye'nin çeşitli bölgelerinde aynı anda düzenlenen kutlamalar eşlik etti. Gösteriler ve sloganlar Suriye devriminden sahneleri çağrıştırdı.

Şara'nın tören sırasında yaptığı etkileyici konuşma Suriye'nin birliğinin ve çeşitliliğinin altını çizdi ama daha tören bitmeden önce Suriyeliler arasında şu tartışma başlamıştı; bu ulusal logo gerçekten Suriyeli mi yoksa başka ülkelerden “ilham mı” alındı? Bazıları bunun bir alkollü içecek şirketnin ticari logosu olduğunu söyleyecek kadar şüphelerinde ileri gittiler.

Suriye şahininin “çalıntı” olduğu suçlamaları - ki bu kesinlikle doğru değil - ve bunlara verilen karşılıklar arasında meselenin özü neredeyse kayboldu. Oysa meselenin özü şu: Nasıl bir Suriye istiyoruz? Hukuk devleti olan bir Suriye mi yoksa halkın ruh hallerinin dalgalanmalarına tabi bir Suriye mi?

Konuya ilişkin yorumunda Anayasa Bildirgesi Taslağı Komitesi üyesi Dr. Ahmed el-Karbi, resmi logoların kabulü tartışılırken yasal temellere dayanmanın gerekliliğini vurguladı. Anayasa Bildirgesi'nin 5. maddesinde açıkça “devletin logosu kanunla belirlenir” ifadesinin yer aldığına ve hukuka dayalı bir devletin anayasal çerçevelere uygun olarak onaylanmamış bir logoya indirgenemeyeceğine işaret etti.

Suriye'deki tartışma ve çekişmenin özü bu olmak yerine, bazı Suriyeliler binlerce yıllık Suriye anıtlarına kazınmış olan Suriye şahininin kökeni ve sembolizmiyle ilgili suçlamalarda bulunmakla meşgul oldular.

Esed rejiminin devrilmesinden ve Şara'nın yönetime gelmesinden bu yana, Suriye halkı hükümetin, özellikle de Başkan Şara'nın her eylemini mutlak biçimde destekleyenler ile hükümetin yaptığı her eylemi veya açıklamayı mutlak biçimde reddedenler arasında bölündü. İki grup arasında, bir şeyleri düzeltmek amacıyla eleştirenlerin ve teşvik etmek amacıyla destekleyenlerin sesleri kayboldu.

Esed rejiminin devrilmesinden bu yana 7 ay geçti ve yeni otoritenin en belirgin özelliği Suriyelilerle ilişkilerinde şeffaf olmamak

Şarku'l Avsat'ın Al Majalla'dan aktardığı analize göre Esed rejiminin devrilmesinden bu yana yedi ay geçti ve yeni otoritenin en belirgin özelliği Suriyelilerle ilişkilerinde şeffaf olmamak. Bu da yorumlara kapıyı açıyor ve Suriye halkının doğasını ve doğruluğunu bilinmediği söylentilerin yayılmasına katkıda bulunuyor.

17 Mayıs'ta Suriye Cumhurbaşkanlığı, eski rejim tarafından işlenen ihlallerle ilgili gerçekleri ortaya çıkarmak, sorumlularından hesap sormak, mağdurlara tazminat ödemek ile görevli bir geçiş adaleti komisyonu kurulacağına dair bir kararname yayınladı. Kararname, Abdulbasıt Abdullatif'in komisyon başkanı olarak atanmasını ve duyuru tarihinden itibaren 30 günü geçmeyecek bir süre içinde bir çalışma grubu oluşturma ve iç yönetmelikler hazırlama görevini üstlenmesini öngörüyordu.

Bu kararnamenin yayınlanmasının üzerinden yaklaşık bir buçuk ay geçti, yani komisyonun kurulması için öngörülen 30 günlük süre geçti. Peki bu komisyon hangi aşamada? Cevap yok. Bu sadece şeffaflığın eksik olduğunu değil, aynı zamanda hükümetin kendi yayınladığı kararnamelere ve mevzuata, örneğin Anayasa Bildirgesi'nin 5. maddesine bağlı olmadığının da bir örneği.

İşte meselenin özü de budur: Nasıl bir Suriye istiyoruz?

Hukuk ve kurumlar devleti Suriye'nin sesi, iki grubun kopardığı gürültü arasında neredeyse duyulmuyor. Bir tarafta destekçiler var ve bunların çoğu Suriyelilerin “Aralık 2024 devrimcileri” olarak adlandırdığı, devrimin 14 yılı boyunca önemli bir rol veya sese sahip olmayan, şimdiyse hükümetin sağ tarafında yer alan kişiler. Diğer taraftaki hükümetin muhalifleri arasındaysa, hükümetin her türlü eylemini çarpıtmakla meşgul olan, çoğunluğu eski rejim kalıntısı ve solcu olan sesler bulunuyor. İkisi arasında aklın sesi kayboluyor.

Suriye'nin istikrarı sadece Suriye için değil, bölge için de bir öncelik. İstikrarlı bir Suriye, komşu ülkelerin istikrarının başlangıcıdır ve bir vatandaşlık devleti ve hukukun üstünlüğünün inşası, Suriyelilerin onlarca yıllık geleceğinin temel taşıdır. Sağlam olmayan temeller üzerine inşa edilen her yapı, özellikle Suriye'nin düşmanları hâlâ pusuda beklediğinden, çökme riski altındadır. Hukukun üstünlüğü, adalet, özgürlük, vatandaşlık ve şeffaflık, istediğimiz devleti inşa etmek için önceliklerdir.