Husiler, Yemenli kadınlara yönelik baskılarını artırıyor

Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü ile eşzamanlı olarak

El-Hudeyde’de darbeciler tarafından silahlandırılan Yemenli kadınlar (Husi medyası)
El-Hudeyde’de darbeciler tarafından silahlandırılan Yemenli kadınlar (Husi medyası)
TT

Husiler, Yemenli kadınlara yönelik baskılarını artırıyor

El-Hudeyde’de darbeciler tarafından silahlandırılan Yemenli kadınlar (Husi medyası)
El-Hudeyde’de darbeciler tarafından silahlandırılan Yemenli kadınlar (Husi medyası)

Yemen’deki Husi milisleri son zamanlarda Sana’da ve kontrolü altındaki diğer bölgelerde kadınlara yönelik baskılarının kapsamını artırdı. Diğer yandan, yerel ve uluslararası haberlerde, Husi milislerine kadınlara yönelik baskılara devam etmeleri nedeniyle birçok suçlama yönlendirildi. Husi milislerinin kadınlara yönelik birçok saldırısı geçtiğimiz aylarda haberlerde ‘acımasız saldırılar’ olarak tanımlandı.
Bu bağlamda, Yemen Haklar ve Özgürlükler Ağı, yakın bir zamanda yayınladığı raporda, grubun 14 Eylül 2014 ile 30 Ağustos 2022 arasında kaçırdığı 16 bin 804 sivil arasından 380’den fazlasının Yemenli kadınlar olduğunu açıkladı.
İnsan hakları ağı, aralarında kadınların da bulunduğu 4 bin 201’den fazla sivilin hala grubun cezaevlerinde olduğunu ve bilgilerinin doğrulandığını belirtti.
Raporda, darbeciler tarafından zorla kaybedilen bin 317 Yemenliden 85’inin Yemenli kadın olduğu belirtildi. Ayrıca, kadın ve kız çocukları da dahil olmak üzere gözaltına alınan, kaçırılan ve zorla kaybedilen 4 bin 12 kişinin işkenceye tabi tutulduğuna ve grup tarafından canlı kalkan olarak kullandığına değinirlerken, kaçırılan 147 kişinin cezaevinde tasfiye edildiğine ve 282 kişinin kasten ihmal sonucu hayatını kaybettiğine de yer verildi.
Adam kaçırma olaylarının büyük çoğunluğunun, kamuya açık yollardan ve ulaşım araçlarından, evlerden ve halka açık pazar yerlerinden ve işyerlerinden gerçekleştiği belirtildi. Kaçırılanların kaçırılma mahallinden gözleri bağlı olarak alındığı, böylece tutuklandıkları yeri bilemeyecekleri veya yerini tespit edemeyecekleri vurgulandı. Aynı bağlamda, Yemenli bir insan hakları örgütü olan Amerikan Adalet Merkezi (ACJ), siyasi bir gündem uğruna Yemen’de kaçırılan insanların cezaevlerinde tecavüze uğradığını ve fuhşa zorlandığını ortaya çıkardı.
ACJ, 25 Kasım’a denk gelen Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü yaptığı açıklamada, bu suçlar nedeniyle Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin Husi liderlere uyguladığı yaptırımlara dikkat çekti.
ACJ, hedefli ve cinsiyete dayalı şiddet mağdurlarıyla dayanışma ve desteğini ilan etti. Uluslararası topluma ve dünya hükümetlerine, kadınlara ve kız çocuklarına yönelik şiddetin her türlüsüne son vermek için gerçek, sağlam ve ciddi adımlar atma ve bu ihlalleri artıran savaş ve çatışmalara son vermek üzere çalışma çağrısında bulundu. Grup -her zamanki gibi- kontrolü altındaki bölgelerdeki ve küresel durumu görmezden gelirken, Sana’daki hukukçular, grubu siyasi veya mesleki konulardaki görüşlerine karşı çıkan Yemenli kadın aktivistleri gözaltına almaya devam etmekle ve onlara işkence etme ve sakat bırakmaya devam etmekle ayrıca destek ve toplumsal destek almalarına engel olmak için fuhuş ve başka iddiaları kullanmaya devam etmekle suçladı.
Hukukçular, birkaç gün önce Sana’daki merkezlerde gözaltına alınan Yemenli sanatçı Entisar al-Hammadi’nin ‘Zeynebiyat’ Tugaylarının lideri ‘Umm el-Kerar’ lakaplı Kerime el-Maruni tarafından şiddete, dayağa maruz kaldığını ve burnunun kırıldığını belirtti.
Aktivistler, milislerin Hammadi’nin akrabalarına karşı uygulanan büyük baskıdan, onun davası hakkında konuşmama veya kamuoyunu kışkırtmaya yönelik tehditlerinden bahsetti. Söz konusu tehditler, Hammadi’nin milis hapishanelerinde maruz kaldığı işkencenin şiddetini azaltmak için akrabalarını olayla ilgili konuşmaktan kaçınmak durumunda bıraktı.
Yemen Haklar ve Özgürlükler Ağı, bir raporunda Zeynebiyat Tugaylarının (Husi kadın askeri kanadı) son 5 yılda bin 444’ten fazla insan hakları ihlali ve keyfi tutuklama yaptığını belirtmişti.
Bu ihlallerin 2017 Aralık’ta 2022 Ekim’in sonuna kadar Yemenli kadın ve erkeklere karşı yapıldığı belirtildi.
Bu ihlallerin bazıları kadınların keyfi olarak tutuklanması, gözaltına alınması ve gasp edilmesinin yanı sıra gizli gözaltı merkezlerinde cinsel saldırı, dayak, işkence ve tecavüze maruz kalmalarını içeriyordu.
Aynı zamanda ihlaller arasında, Husilerin Yemenli aktivistleri takip etmesi, grubun kontrolündeki bazı vilayetlerde oturma eylemlerine yönelik saldırılar, kontrolü altındaki birçok şehrin giriş ve çıkışlarındaki kontrol noktalarında Zeynebiyat Tugaylarının konuşlanması ve bazı okul ve üniversite çağındaki kızlarının zorunlu olarak silahlandırılması da yer alıyor.
Raporda, Zeynebiyat Tugayları’nın 9 kadının öldürülmesi olayına karıştığı, 6’sının cop ve bakır kablolarla şiddetli darp sonucu öldürüldüğü, 3 kişinin ise doğrudan açılan ateş sonucu öldürüldüğü belirtildi. Ayrıca 42 kadının yaralanmasına neden oldukları da ifade edildi.
Yemen Haklar ve Özgürlükler Ağı aynı dönemde, kadın milis tugayları tarafından sivil mülklerine yönelik 172 ihlal vakasını belgeledi. Söz konusu ihlaller, hizmet ve sağlık tesislerine 31 baskın, çeşitli eğitim tesislerine (okullar ve üniversiteler) yönelik 76 baskın ve arama, ibadet yerleri ve Kur’an-ı Kerim hafızlarının merkezlerine 65 baskına dayanıyordu.
Ağ’a göre, grup ayrıca yaklaşık 571 kadını kaçırdı. Zeynebiyat Tugayları tarafından denetlenen cezaevlerinde tutulan, bilgileri ve verileri doğrulanan 231 tutuklu bulunuyor.
Raporda, Zeynebiyat Tugayları tarafından kaçırılan ve zorla kaybedilen yaklaşık 62 kadına cezaevlerinde psikolojik ve fiziksel işkence uyguladığı belirtildi. Husi grubun Zeynebiyat için 4 binden fazla kişiyi bünyesine kattığı ve Hizbullah ve İran Devrim Muhafızları’ndan uzmanlar tarafından Sana’da, Lübnan ve Tahran’daki diğerlerinde mezhepsel beyinlerinin yıkandığı ve savaş faaliyetleri konusunda eğitildiklerine dikkat çekildi.
Raporda, grubun Zeynebiyat’a çeşitli görevler verdiğini bunların başında, grubun kontrolündeki şehirlerdeki her ilçe, mahalle ve mahallede tüm kadınlara ve kız çocuklarına birçok ders, ders ve kurslar vererek, toplumu kışkırtma, beyin yıkama ve mezhepçi propaganda görevinin yer aldığı belirtildi.



Hizbullah, Güney Lübnan cephesini hareketlendirerek Refah Operasyonu’na karşılık veriyor

Metula yerleşim birimini hedef alan Hizbullah saldırısında öldürülen bir askerin tabutunu taşıyan İsrail askerleri (AP)
Metula yerleşim birimini hedef alan Hizbullah saldırısında öldürülen bir askerin tabutunu taşıyan İsrail askerleri (AP)
TT

Hizbullah, Güney Lübnan cephesini hareketlendirerek Refah Operasyonu’na karşılık veriyor

Metula yerleşim birimini hedef alan Hizbullah saldırısında öldürülen bir askerin tabutunu taşıyan İsrail askerleri (AP)
Metula yerleşim birimini hedef alan Hizbullah saldırısında öldürülen bir askerin tabutunu taşıyan İsrail askerleri (AP)

Hizbullah dün (Salı), İsrail'in Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah'ta düzenlediği askeri operasyona Güney Lübnan cephesini hareketlendirerek karşılık verirken, İsrail ordusu iki askerin öldüğünü duyurdu.

Hizbullah dün gün boyunca operasyonlarını yoğunlaştırırken, İslami Direniş de ayrı ayrı yaptığı açıklamalarda savaşçıların ‘Yiftah kışlasının avlusunda bulundukları sırada düşman subay ve askerlerini hedef alan insansız hava araçlarıyla (İHA) bir hava saldırısı gerçekleştirdiğini ve aynı zamanda diğer İHA’ların Ramot Naftali kışlasının güneyinde bulunan Demir Kubbe platformlarından birini hedef alarak doğrudan vurduğunu ve hasar verdiğini’ bildirdi.

Ramot Naftali kışlasına yönelik İHA saldırısından yaklaşık bir buçuk saat sonra Hizbullah, ‘Şebaa Çiftlikleri'ndeki Zabdin kışlasını güdümlü füzelerle hedef aldığını’ duyurdu.

Hizbullah bir başka açıklamasında ‘Kafr Şuba tepelerindeki es-Sammaka bölgesindeki casus ekipmanlarını’ hedef aldığını duyurdu ve ‘er-Rahab bölgesindeki izleme ve takipten sonra, sığınaklardan birinin içinde hareket eden düşman askerlerinin güdümlü füzelerle hedef alındığını’ belirtti.

Dünkü operasyonlar, İsrail ordusunun Pazartesi akşamı Hizbullah tarafından düzenlenen İHA saldırısında yedek kuvvetlerden iki İsrail askerinin öldüğünü açıklamasının akabinde Hizbullah'ın ‘Metula'nın güneyinde İsrailli düşman askerlerinin bulunduğu bir mevziyi hedef alan bir hava saldırısı gerçekleştirdiğini’ duyurmasının ardından geldi.


Sağ popülistler Avrupa’nın çehresini değiştirir mi?

Nantes yakınlarında AP seçimleri öncesinde (Fransız) Sosyalist Partisi (PS) ve Avrupa Halk Partisi (EPP) bayrakları sallayan parti destekçileri, 13 Nisan 2024 (AFP)
Nantes yakınlarında AP seçimleri öncesinde (Fransız) Sosyalist Partisi (PS) ve Avrupa Halk Partisi (EPP) bayrakları sallayan parti destekçileri, 13 Nisan 2024 (AFP)
TT

Sağ popülistler Avrupa’nın çehresini değiştirir mi?

Nantes yakınlarında AP seçimleri öncesinde (Fransız) Sosyalist Partisi (PS) ve Avrupa Halk Partisi (EPP) bayrakları sallayan parti destekçileri, 13 Nisan 2024 (AFP)
Nantes yakınlarında AP seçimleri öncesinde (Fransız) Sosyalist Partisi (PS) ve Avrupa Halk Partisi (EPP) bayrakları sallayan parti destekçileri, 13 Nisan 2024 (AFP)

Hattab Ebu Diyab

Avrupa Birliği (AB) ülkelerindeki seçmenler, Avrupa Parlamentosu'ndaki (AP) temsilcilerini seçmek üzere 6-9 Haziran tarihleri arasında sandık başına gitmeye hazırlanıyorlar. Parlamento seçimleri, özellikle Ukrayna savaşından sonraki ilk seçim olmasının yanında satın alma gücünün zayıflaması, tarım sektöründeki kriz, göç ve egemenlik tartışmaları ile rakip güçlerin bölündüğü diğer konuların gölgesinde 27 ülkede siyaset sahnesindeki değişimleri izleme fırsatı sunuyor.

Mercek altına alınacak en önemli konu aşırı sağın oy oranı, Strasbourg’daki Avrupa Parlamentosu’nda yeri ve Avrupa'nın iç ve dış politikaları üzerindeki etkisinin boyutu olacak. Aşırı sağın beklenen yükselişi ve Yeşiller ile Liberallerin çöküşünün haziran seçimlerinden sonra Avrupa Parlamentosu'nun yapısını kökten değiştirmeyeceği ve AB politikalarını etkilemeyeceği düşünülse de geleneksel ve aşırı sağcı simalarıyla sağa doğru bu keskin kaymanın etkilerinin orta vadede hissedileceğine şüphe yok.

Avrupa’nın çehresi yeniden mi şekilleniyor?

Avrupa, parlamento seçimlerinin arifesinde, 750 milyar euroluk ekonomik toparlanma planının açıklanmasına rağmen, doğusunda yeniden başlayan savaşın ve Kovid-19 salgınının etkilerini halen üzerinden atabilmiş değil. Ekonomik durum, Rusya’nın petrolüne bağımlılığın sona ermesi ve Ukrayna'ya verilen mali, insani ve askeri destekle daha da kötüleşti.

Tüm bunlarla birlikte ticari faaliyetleri düzenlemek için yeni stratejiler geliştirmek, dijital pazar ve yapay zekâ, rekabet gücü krizi, zayıf kalan enerji geçişi (yeni teknolojiler ve yeşil ekonomiye geçiş), jeopolitik ve teknolojik riskler ile bölünmeye neden olan tartışmalı göç politikası gibi başka zorluklar da söz konusu.

Avrupa, egemenlik yaklaşımı konusunda ulusal bütünleşmeden yana olanlarla, AB'nin siyasi birliğini güçlendirmekten yana olanlar arasında bölünmüş durumda. Tartışma artık AB'nin içinde ya da dışında olmakla değil, Avrupa, Avrupa'nın inşası ve dünyadaki yerinin geleceğiyle ilgili yapılıyor.

Seçim sonuçlarının (1979'dan bu yana her beş yılda bir yapılan genel seçimle işbaşına gelen) parlamentonun önümüzdeki beş yıllık gündemini etkileyeceği şüphesiz.  Ancak Avrupa’nın siyasi manzarasının yeniden şekillenmesine yönelik sonuçlara dikkat etmek en önemli konu.

AB üyesi 18 ülkeyi kapsayan son ankete göre parlamentoda çoğunluğu yüksek ihtimalle (720 sandalyeden 398'ine sahip olan) AB yanlısı en büyük koalisyonun alması bekleniyor. Aynı koalisyon mevcut parlamentoda da çoğunluğa sahip. (Merkez sağ) Avrupa Halk Partisi (EPP) 177 sandalye ile koalisyonun birincisi partisi olurken, onu sosyalistler ve liberal demokratlar takip ediyor.

Avrupa, 750 milyar euroluk ekonomik toparlanma planının açıklanmasına rağmen, doğusunda yeniden başlayan savaşın ve Kovid-19 salgınının etkilerini halen üzerinden atabilmiş değil.

Anketlere göre AB’nin önde gelen ülkelerinden Fransa, İtalya, Hollanda ve Belçika'da aşırı sağcılar ve muhafazakârlar öne çıkabilir.

sxcdfrgt
Macaristan Başbakanı Viktor Orban, başkent Budapeşte’de düzenlediği bir basın toplantısı sırasında, 21 Aralık 2022 (AFP)

Başta yeni liberallerin ve yeşillerin Fransa ve Almanya'daki kalelerinde sayısının azalması ve Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un partisinin gerileyerek Marine Le Pen'in partisi (seçim listesi Jordan Bardella tarafından yönetilen) Ulusal Birlik Partisi’nin (RN) ardından ikinci ya da üçüncü parti olması bekleniyor. Aynı durum, aşırı sağcı çizgideki Almanya için Alternatif (AfD) ile üçüncü sırada yer almak için yarışan Alman Yeşiller Partisi için de geçerli. Almanya Hristiyan Demokrat Birliği’nin (CDU) birinci parti, Demokratik Sosyalizm Partisi’nin (PDS) ikinci parti olacağı tahmin ediliyor.

Aşırı sağın yükselişinin yansıması

Aşırı sağın, liberallerin, solcuların ve çevrecilerin aleyhine Avrupa Parlamentosu'nda (merkez sağ ve merkez soldan sonra) üçüncü blok haline gelebileceği tahmin ediliyor.

Anket sonuçlarının ve yüzdelerin ötesinde, geniş bir sağ kanat koalisyonu gibi olası ittifakların ortaya çıkma ihtimali halen var. Fakat bu ihtimal, popülist muhafazakârlık ile Avrupa’nın merkez sağı arasındaki karmaşık müzakerelerin sonucuna bağlı. Bu da Macaristan Başbakanı Viktor Orban'ın merkez sağ partisi Macar Yurttaş Birliği (Fidesz) Partisi’nin merkez sağa kabul edilmesi ve Avrupalı reformistlerin Orban'ın müttefiki İtalya Başbakanı Giorgia Meloni liderliğindeki İtalya'nın Kardeşleri (Fratelli d'Italia) Partisi ve Polonya’nın milliyetçi muhafazakâr çizgideki Adalet ve Hukuk Partisi (PiS) ile kucaklaşmasıyla mümkün olabilir.

Tüm bunlara dayanarak, önümüzdeki dönemde güç dengesinin önemli ölçüde değişmeyeceğini söyleyebiliriz. AB yanlısı EPP, Almanya Sosyal Demokrat Parti (SPD) ve Avrupa'yı Yenile Grubu (Renew Europe) gibi partilerin önümüzdeki dönemde Avrupa metinleri için ortak bir zemin bulma konusunda bolca zamanı olacak.

Sağa doğru olan bu eğilim, yeni küresel güç dengesi ve ABD-Çin iki kutupluluğunun ortaya çıkışıyla ‘güçlü bir Avrupa’ ve jeopolitik bir kutup oluşturma ihtiyacının aciliyet kazandığı bir dönemde, Avrupa projesine daha düşman olan radikal siyasi grupların gücünü de arttıracaktır.

Avrupa deneyiminin geleceği

Avrupa seçimleri nispi sisteme göre yapılır ve kamuoyunun gelişimini ve ulusal meseleler ile Avrupa boyutu arasındaki etkileşimi anlamanın bir yoludur. Son AP seçimlerinde Avrupa Komisyonu kararlarının insanların günlük yaşamlarını ve ekonomilerini etkilemesi ve İngiltere’nin 2016 yılında Brexit (İngiltere’nın AB’den çıkışı) referandumundan sonra öneminin iki katına çıkması nedeniyle çekimser oylar azalmış ve katılım artmıştır.

Ukrayna’da 2022 yılında savaşın başlamasından sonra, Avrupalılar kendi kıtalarında da savaş çıkabileceğini anlayınca, sürdürülebilir barış fikrinin sarsıldığı açıkça ortaya çıktı.

Fransa Cumhurbaşkanı Macron, Sorbonne Üniversitesi'nde 25 Nisan'da yaptığı konuşmada zorlukların büyüklüğü ve müdahale edilmemesi bakımından Avrupa'nın ölebileceğini söylemekten çekinmedi. Konuşmasında Avrupa'nın stratejik olarak kırılganlığına dikkat çeken Macron, ABD’nin korumasına olan bağımlılığın devam etmemesi için ortak bir Avrupa askeri gücü kurulması ve nükleer caydırıcılığın füzesavar programlarıyla ilişkilendirilmesi gibi Avrupa’ya dair vizyonunu ve tezlerini ifade etti.

Son yıllarda, Brexit'ten sonra Avrupa’nın iki tabusu yıkıldı. Bunlardan ilki, üye bir ülkenin AB’den ayrılması, ikincisi ise İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra hâkim olan kalıcı barış ve istikrar fikrinin yerle bir olmasıydı.

AB üyesi 27 ülkenin seçim kampanyalarındaki tartışmalar, bazıları hassas ve bölünmeye neden olan çeşitli konular üzerinde yoğunlaştı. Ancak tüm bunlar, Avrupa fikri yavaş yavaş kök saldıkça ve AB bir gerçeklik haline geldikçe, birçok alana (çevre, ortak tarım politikası, sanayinin teşviki, ortak savunma, enerji, işgücü vb.) müdahale ettikçe ve kararları insanların hayatlarını etkiledikçe, zaman faktörünün Avrupa deneyiminin güçlendirilmesi lehine işlediğini gösterdi. Bununla birlikte Avrupa yasaları çoğu zaman üye ülkelerin yasalarının, kendi ulusal anayasalarının önüne geçebiliyor.

dcvfv
RN lideri Marine Le Pen, düzenlediği bir basın toplantısı sırasında, 24 Kasım 2023 (EPA)

Avrupalı seçmenlerin öncelikleri arasında, Avrupa'nın ‘gücüne’ ve uluslararası sahnede etkili bir jeopolitik kutba dönüşmesine odaklanmadan önce; göç, güvenlik, sosyal reformlar ve iklim değişikliği gibi insanların günlük hayatını ilgilendiren konular yer alıyor.

Yaklaşan AP seçimleri, kimilerinin ortak pazar ve ekonomik birlik konusundaki başarılarından dolayı övdüğü, kimilerinin ise sadece bir ‘uluslar ve devletler birliği’ olmasını istediği, kimilerinin de kendi kaderini tam olarak tayin edemeyen minyatür bir Birleşmiş Milletler (BM) örgütü yerine ‘Avrupa Birleşik Devletleri’ olmayı arzuladığı Avrupa deneyiminin geleceğine ilişkin tartışmaların çözümüne katkı sağlayacak gibi görünmüyor. Tüm bunların arkasında ise güç sahibi bir Avrupa'nın önünde duran, ulusal öncelikler ve ideolojik çelişkiler yatıyor.

*Bu makale Şarku'l Avsat tarafından Londra merkezli Al Majalla dergisinden çevrilmiştir.


İsrail ordusu Kerem Şalom sınır kapısını yeniden açtı

Salı günü, güney Gazze Şeridi ile Kerem Şalom sınır kapısının İsrail tarafında insani yardım yüklü kamyonlar hareket ederken İsrail askerleri nöbet tutuyor (AFP)
Salı günü, güney Gazze Şeridi ile Kerem Şalom sınır kapısının İsrail tarafında insani yardım yüklü kamyonlar hareket ederken İsrail askerleri nöbet tutuyor (AFP)
TT

İsrail ordusu Kerem Şalom sınır kapısını yeniden açtı

Salı günü, güney Gazze Şeridi ile Kerem Şalom sınır kapısının İsrail tarafında insani yardım yüklü kamyonlar hareket ederken İsrail askerleri nöbet tutuyor (AFP)
Salı günü, güney Gazze Şeridi ile Kerem Şalom sınır kapısının İsrail tarafında insani yardım yüklü kamyonlar hareket ederken İsrail askerleri nöbet tutuyor (AFP)

İsrail ordusu bugün (Çarşamba) Gazze Şeridi'ne insani yardım götürmek üzere Kerem Şalom kapısının yeniden açıldığını duyurdu.

Ordu yaptığı açıklamada, Mısır'dan gelen kamyonların gıda, su, barınma malzemeleri, ilaç ve tıbbi ekipman gibi yardımları taşıdığını ve  sınır kapısına geldiğini belirtti.

swefrght6
Bir uydu görüntüsü, İsrail askeri araçlarının İsrail'in güneyinde, Gazze Şeridi ile Kerem Şalom sınır kapısı yakınındaki bir bölgede toplandığını gösteriyor (AFP)

Axios haber sitesi, Başkan Joe Biden'ın İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'dan dün yaptığı telefon görüşmesinde, Hamas'ın yakındaki bir İsrail ordusu mevzisine düzenlediği ve dört askerin ölümüyle sonuçlanan saldırısının ardından Pazar günü kapatılan sınır kapısını yeniden açılmasını istediğini bildirdi.


Sudan ordusu ‘organ çıkarma’ videosunu reddetti

Sudan'ın doğusunda bulunan el-Gadarif eyaletindeki bir yeraltı kuyusundan çıkarılan suyu içen Sudanlılar (AFP)
Sudan'ın doğusunda bulunan el-Gadarif eyaletindeki bir yeraltı kuyusundan çıkarılan suyu içen Sudanlılar (AFP)
TT

Sudan ordusu ‘organ çıkarma’ videosunu reddetti

Sudan'ın doğusunda bulunan el-Gadarif eyaletindeki bir yeraltı kuyusundan çıkarılan suyu içen Sudanlılar (AFP)
Sudan'ın doğusunda bulunan el-Gadarif eyaletindeki bir yeraltı kuyusundan çıkarılan suyu içen Sudanlılar (AFP)

Sudan ordusu, ülkede viral hale gelen ve askeri üniformalı iki kişinin bir başka kişinin karnını deşip cesedini parçaladığını gösteren şok edici videoyu reddetti ve söz konusu videonun ‘kendi güçleri ya da yanında savaşan unsurlarla herhangi bir bağlantısı olduğunu’ yalanladı.

Sudan Ordu Sözcüsü Nebil Abdullah dün (salı) yaptığı açıklamada “Daklu terörist milislerinin (Muhammed Hamdan Daklu (Hamideti) liderliğindeki Hızlı Destek Kuvvetleri kastediliyor) medyası ve destekçileri bu suçu silahlı kuvvetlere mal etmeye ve faillerin bizim üyelerimiz olduğunu iddia etmeye çalıştı” ifadesini kullandı.

Açıklamada ‘Silahlı Kuvvetler, videoda görünenlerin ordu güçlerinin hiçbir bileşeniyle ilgisi olmadığını ve herhangi bir kuvvetin üniformasını giymediklerini teyit eder. Bu da bunun milisler ve işbirlikçileri tarafından yaratılan kötü yönetilmiş bir oyun olduğunu doğrulamaktadır’ denildi.

Sudanlı sosyal medya hesapları geçtiğimiz pazar günü, Sudan ordusunun üniformalarına benzeyen üniformalar giyen kişilerin, Hızlı Destek Kuvvetleri mensubu olduğunu söyledikleri bir kişinin karnını yararak öldürdükten sonra organlarını çıkarttıkları ve vücudunu parçaladıkları bir videoyu dolaşıma soktu.


İsrail'in Gazze’nin doğusu ve Refah'ı bombalaması sonucu 9 kişi öldü

İsrail'in Gazze Şeridi'ni bombalaması (AFP)
İsrail'in Gazze Şeridi'ni bombalaması (AFP)
TT

İsrail'in Gazze’nin doğusu ve Refah'ı bombalaması sonucu 9 kişi öldü

İsrail'in Gazze Şeridi'ni bombalaması (AFP)
İsrail'in Gazze Şeridi'ni bombalaması (AFP)

Filistin Haber Ajansı (WAFA), İsrail'in bugün (Çarşamba) şafak vakti doğu Gazze ve Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah'a düzenlediği bombardımanda 9 kişinin öldüğünü duyurdu.

Şarku’l  Avsat’ın  WAFA’dan aktardığı habere göre İsrail uçakları, Gazze'nin doğusundaki Ez-Zeytun semtinde Askola bölgesindeki bir daireyi hedef aldı. Saldırı sonucu bir erkek, bir kadın ve beşi çocuk olmak üzere 7 kişinin öldürüldüğü belirtildi. İsrail'in Refah'ın güneyindeki Selahaddin Kapısı yakınlarında bir motosiklete düzenlediği bombalı saldırıda ise iki kişinin öldüğü ve bazı kişilerin yaralandığı ifade edildi.

Shehab Haber Ajansı Telegram hesabında, topçu bombardımanının Refah'ın doğusundaki Al-Salam mahallesini, İsrail hava saldırısının ise Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Beyt Lahiya'yı hedef aldığını bildirdi. Öte yandan El Aksa TV, İsrail güçlerinin Gazze Şeridi'nin orta ve güneyinin çeşitli bölgelerine saldırılar düzenlediğini bildirdi.


Irak mahkemesi IKBY'deki seçim krizini sona erdirdi

İran Dini Lideri Ali Hamaney, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) Başkanı Neçirvan Barzani'yi kabul etti. (İran Dini Lideri'nin internet sitesi)
İran Dini Lideri Ali Hamaney, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) Başkanı Neçirvan Barzani'yi kabul etti. (İran Dini Lideri'nin internet sitesi)
TT

Irak mahkemesi IKBY'deki seçim krizini sona erdirdi

İran Dini Lideri Ali Hamaney, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) Başkanı Neçirvan Barzani'yi kabul etti. (İran Dini Lideri'nin internet sitesi)
İran Dini Lideri Ali Hamaney, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) Başkanı Neçirvan Barzani'yi kabul etti. (İran Dini Lideri'nin internet sitesi)

Irak Federal Mahkemesi, dün (Salı) bölge parlamentosundaki sandalye sayısını azaltan önceki bir kararı bozarak, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) ile yaşanan ciddi krizi sona erdirdi.

Mahkeme, IKBY Başbakanı Mesrur Barzani'nin talebi üzerine parlamento koltuklarının dağıtım mekanizmasını askıya almak için ‘devlet emri’ yayınladı.

Irak yasalarına göre ‘devlet emri’ terimi, mahkemenin önceki bir kararını, anlaşmazlığın nihai çözümüne kadar geçici olarak saklı tuttuğu anlamına geliyor.

21 Şubat'ta mahkeme, IKBY parlamentosu seçim yasasındaki maddelerin anayasaya aykırı olduğuna hükmederek, azınlık kotasının iptal edilmesinin ardından parlamentodaki sandalye sayısını 111'den 110'a düşürdü.

Kürdistan Demokrat Partisi (KDP), mart ayında protesto amacıyla seçimleri boykot edeceğini açıkladı ve siyasi süreçten çekilme tehdidinde bulundu.

Mahkeme yeni kararını, ‘önceki kararının uygulanmasının gelecekte geri dönüşü olmayan etkilerinden kaçınmak’ olarak nitelendirdi.

Mesrur Barzani, haziran ayı ortasında görev süresi dolacak olan Federal Seçim Komisyonu'nu mahkemeye şikâyet etti.

Mahkemeye seçimleri ve parlamento sandalyelerinin seçim bölgelerine dağıtılması mekanizmasını ve bileşenlere yönelik kotaları askıya alan bir karar çıkarması çağrısında bulundu.

Irak Yüksek Seçim Komisyonu Sözcüsü Cumana el-Gulayi, Iraklı gazetecilerle paylaşılan bir sesli mesaja göre ‘bölgesel başkanlık tarafından yayınlanan ve seçim tarihini 10 Haziran 2024 olarak belirleyen bölgesel kararnameye göre IKBY Parlamentosu seçimlerinin yapılması için çalışmalarını sürdürdüklerini’ söyledi.

Diğer yandan KDP Genel Başkanı’nın medya danışmanı Kifah Mahmud, IKBY Başkanı Neçirvan Barzani'nin İran ziyaretinin “iki taraf arasındaki ilişkilerde yeni bir sayfa açacağını ve son yıllarda bu ilişkileri gölgeleyen gerilimleri sona erdireceğini” ifade etti.

Barzani, bir yıldan kısa bir süre içinde İran'a yaptığı beşinci ziyaret için pazar günü Tahran'a gitti.

Şarku’l Avsat’ın Arap Dünyası Haber Ajansı'ndan (AWP) aktardığına göre Mahmud, “İranlılar, özellikle malları için stratejik bir pazar olması ve İran'ın IKBY'ye yaptığı ihracat ve yatırımların yılda 10 milyar doları aşması nedeniyle IKBY’deki çıkarlarının çok büyük olduğunun farkındalar” değerlendirmesinde bulundu.


İsrail medyası: Gazze'den sınır kasabalarına 30 roket atıldı

Filistinli gruplar Gazze Şeridi'ne komşu İsrail kasabalarına 30 füze ateşledi (AP)
Filistinli gruplar Gazze Şeridi'ne komşu İsrail kasabalarına 30 füze ateşledi (AP)
TT

İsrail medyası: Gazze'den sınır kasabalarına 30 roket atıldı

Filistinli gruplar Gazze Şeridi'ne komşu İsrail kasabalarına 30 füze ateşledi (AP)
Filistinli gruplar Gazze Şeridi'ne komşu İsrail kasabalarına 30 füze ateşledi (AP)

Haaretz gazetesi dün (Salı) Filistinli grupların Gazze Şeridi'ne komşu İsrail kasabalarına 30 roket attığını bildirdi.

Arap Dünyası Haber Ajansı'nın (AWP) haberine göre Demir Kubbe hava savunma sisteminin bu roketlerin yarısını imha ettiği, geri kalan kısmının ise açık alanlara düştüğü belirtildi.

Eşkol Bölge Konseyi, füzelerin Nahal Al-Haşur bölgesinde yangına yol açtığını ancak herhangi bir can kaybının bildirilmediğini belirtti.

Medya daha önce İsrail ordusunun sınır kasabalarında sirenlerin çaldığı bilgisi yer aldı.


Hamas: Baskı ve askeri gerginlik altında hiçbir girişime veya takas anlaşmasına yanıt vermeyeceğiz

Hamas lideri Usame Hamdan (Reuters)
Hamas lideri Usame Hamdan (Reuters)
TT

Hamas: Baskı ve askeri gerginlik altında hiçbir girişime veya takas anlaşmasına yanıt vermeyeceğiz

Hamas lideri Usame Hamdan (Reuters)
Hamas lideri Usame Hamdan (Reuters)

Hamas lideri Usame Hamdan dün (Salı) yaptığı açıklamada, hareketin baskı ve askeri gerginlik altında hiçbir girişime ya da takas anlaşmasına yanıt vermeyeceğini bildirdi.

Hamdan, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve Savaş Kabinesi'nin, Hamas’ın ateşkes önerisini kabul etmesine rağmen askeri operasyonları Refah bölgesini de kapsayacak şekilde genişletme ve sınır kapısının kontrolünü ele geçirme kararını, arabulucuların çabalarını sekteye uğratma ısrarının göstergesi olduğunu ifade etti.

Beyrut'ta düzenlediği basın toplantısında konuşan Hamdan, “Baskı ve askeri gerginlik altında hiçbir girişime ya da takas anlaşmasına yanıt vermeyeceğiz” diyerek, ABD yönetimini İsrail hükümetini anlaşmayı uygulamaya zorlayarak ciddiyetini kanıtlamaya çağırdı.

Hamdan, Mısır'ın bombardıman ve İsrail askeri araçlarının varlığı ışığında Refah Sınır Kapısı’nın açılması talebini reddetmesini Hamas'ın takdirle karşıladığını ifade etti.

Hamdan'ın açıklamaları kısa bir süre önce Halil el-Hayya başkanlığındaki Hamas heyetinin Katar'dan Mısır'ın başkenti Kahire'ye ulaştığı sırada geldi.

Hamas'tan yapılan açıklamada heyetin ‘Gazze Şeridi'ndeki halka yönelik saldırganlığı durduracak anlaşmanın tamamlanması için Mısır ve Katar'daki arabulucularla yürütülen çabaları’ takip edeceği belirtildi.

İsrail ordusu bugün (çarşamba), dün başlayan askeri operasyonla Gazze Şeridi ile Mısır toprakları arasındaki Refah Sınır Kapısı’nın Filistin tarafını tamamen kontrol altına aldığını duyurdu.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu bugün erken saatlerde, Kahire'ye giden müzakere heyetinden esirlerin serbest bırakılması için gerekli koşullarda ısrar etmelerini istediğini söylerken, Savunma Bakanı Yoav Gallant ülkesinin esirleri kurtarmak için taviz vermeye hazır olduğunu, ancak bir anlaşmaya varılamaması halinde operasyonlarını yoğunlaştıracağını ifade etti.


Ürdün Kralı: İsrail'in Refah'a yönelik askeri operasyonu önlenmeli

Ürdün Kralı II. Abdullah (Arşiv- AP)
Ürdün Kralı II. Abdullah (Arşiv- AP)
TT

Ürdün Kralı: İsrail'in Refah'a yönelik askeri operasyonu önlenmeli

Ürdün Kralı II. Abdullah (Arşiv- AP)
Ürdün Kralı II. Abdullah (Arşiv- AP)

Ürdün Kralı II. Abdullah, İsrail'in Refah'a yönelik kara askeri operasyonunun önlenmesinin gerekliliğini vurguladı.

Ürdün Kraliyet Mahkemesi, X platformunda dün (Salı) yayınlanan açıklamasında, Kral Abdullah'ın Washington'da ABD Temsilciler Meclisi Başkanı ve Senato'daki Demokrat Çoğunluğun Lideri ile yaptığı iki toplantıda: "İsrail'in Refah Sınır Kapısı'nın Filistin tarafını kontrol etmesi ve yardıma kapatması, Gazze'deki insani felaketi daha da kötüleştirecektir" ifadelerini kullandığını açıkladı.

Kral Abdullah, uluslararası topluma "İsrail'in yardım konvoylarının geçişini güvence altına almasını ve çeşitli geçiş noktalarından Gazze'ye girişini sağlamasını gerektiren bir pozisyon alması" çağrısında bulundu.


İsrail Gazze'nin dünya ile bağlantısını kopardı

Refah Sınır Kapısı’nın Filistin tarafındaki İsrail ordusu araçları (İsrail ordusu- Reuters)
Refah Sınır Kapısı’nın Filistin tarafındaki İsrail ordusu araçları (İsrail ordusu- Reuters)
TT

İsrail Gazze'nin dünya ile bağlantısını kopardı

Refah Sınır Kapısı’nın Filistin tarafındaki İsrail ordusu araçları (İsrail ordusu- Reuters)
Refah Sınır Kapısı’nın Filistin tarafındaki İsrail ordusu araçları (İsrail ordusu- Reuters)

İsrail dün(Salı), Gazze Şeridi'nin güneyinde yer alan Refah şehrine kara saldırısı düzenlememesi yönünde yapılan tüm uluslararası uyarıları görmezden geldi. Tel Aviv'in, Hamas tarafından kabul edilen ateşkes önerisinin taleplerini karşılamadığını açıklamasından sadece birkaç saat sonra Refah Sınır Kapısı’nın ele geçirilmesi, Refah'taki baskının kısmen de olsa Hamas'ı ateşkes müzakerelerinde ve esir takası anlaşmasında daha fazla taviz vermeye zorlamayı amaçladığını gösteriyor.

İsrail ordusu, Refah Sınır Kapısı’nın Filistin tarafındaki avlusunda ilerleyen tanklarının görüntülerini paylaştı. İsrailli askerler tarafından yayınlanan görüntülerde, tankların ‘Gazze'yi Seviyorum’ yazısını ezip parçaladığı ve Filistin bayraklarının yerine İsrail bayraklarının çekildiği görüldü. İsrail Refah Sınır Kapısı’nın kontrolünü 2005 yılından bu yana ilk kez ele geçirdi.

Erez (Beyt Hanun) Sınır Kapısı, İsrail'in kontrolü altında olan ve insanların İsrail'e ya da Batı Şeria'ya geçişi için kullanılan tek geçiş noktası olduğundan, Refah Sınır Kapısı Gazzelilerin dünyaya açılan ‘tek kapısı’ olarak biliniyor.

İzzettin el-Kassam Tugayları'nın Refah'ta dört birliği bulunuyor ve bu birliklere yedi aydır devam eden savaş boyunca neredeyse hiç dokunulmadı. İsrail, Refah’a karadan girmeden ve bu birlikleri ortadan kaldırmadan savaşın sona ermeyeceğini, çünkü ‘zafer’ elde edilemeyeceğini söylüyor.

Öte yandan Filistin Enformasyon Bakanı ve Devlet Başkanlığı Sözcüsü Nebil Ebu Rudeyne, ABD yönetimini derhal müdahale etmeye çağırdı. Ebu Rudeyne, İsrail'in her şeyi uçuruma sürüklediği uyarısında bulunurken, Hamas, İsrail’in Refah'a kara saldırısının ateşkes ve esir takası anlaşmasına yönelik arabuluculuk çabalarını sekteye uğratma niyetini gözler önüne serdiğini söyledi.

Diğer taraftan Şarku’l Avsat’a konuşan kaynaklar, Mısır Silahlı Kuvvetleri'nin Refah Sınır Kapısı’nın Mısır tarafında doğu ve batı noktalarına asker ve askeri araç konuşlandırdığını belirttiler. Kahire, Hamas ve İsrail arasında yeni bir ateşkes için müzakerelere ev sahipliği yaparken, Mısır Silahlı Kuvvetleri tam teyakkuz halinde.

Tel Aviv'de ise Başbakan Binyamin Netanyahu ile birlikte aşırı sağcı liderlerin savaşa devam etme, Refah'ı boşaltma ve Hamas'ı ortadan kaldırmak için askeri baskıyla müzakerelerde güçlü bir konum elde etmenin yanında Hizbullah'la savaşmak için harekete geçtikleri görüldü. Ancak analistler, stratejik hedefi olmayan bir savaşın sürdürülmesinin sonuçları konusunda uyardılar.