Dibeybe, Tunus ziyareti ile iki ülke arasındaki soğukluğu sonlandırdı

Libya'nın Tunus'a olan tüm borçlarının geri ödenmesine ilişkin anlaşma açıklandı.

Dibeybe ve Buden, Çarşamba akşamı Tunus'ta basın toplantısı düzenlediler. (AFP)
Dibeybe ve Buden, Çarşamba akşamı Tunus'ta basın toplantısı düzenlediler. (AFP)
TT

Dibeybe, Tunus ziyareti ile iki ülke arasındaki soğukluğu sonlandırdı

Dibeybe ve Buden, Çarşamba akşamı Tunus'ta basın toplantısı düzenlediler. (AFP)
Dibeybe ve Buden, Çarşamba akşamı Tunus'ta basın toplantısı düzenlediler. (AFP)

Tunus ve Libya tarafları, Libya Ulusal Birlik Hükümeti (UBH) Başbakanı Abdülhamid Dibeybe'nin salı ve çarşamba günleri, ekonomi ve güvenlik konularını görüşmek üzere Tunus'a yaptığı ziyaretin hedeflerine ulaştığı görüşündeler. Dibeybe, Tunuslu mevkidaşı Necla Buden ile düzenlediği ortak basın toplantısında, iki ülke yetkilileri arasında gerçekleşen görüşmelerin ‘mevcuttakikara bulutları kaldırdığını’ söyledi. İki ülke arasındaki soğukluk da böylece sonlanmış oldu.
Tunus tarafı, Dibeybe'nin Libya'nın sağlık, hava taşımacılığı, elektrik veya diğer alanlardaki Tunus'a olan tüm borçlarını ödeme anlaşmasını duyurmasının ardından bu ziyaretin Tunus’u çeşitli mali yüklerden kurtaracağını düşünüyor.
Bir dizi farklı meselenin gündeme geldiği görüşmede ekonomik ilişkilerin güçlendirilmesi, Tunus heyetinin Trablus ziyareti sırasında imzalanan anlaşmaların uygulanması ve gerekli uygulama mekanizmalarının geliştirilmesi konuları ele alındı. Libyalı iş insanlarının Tunus'taki işlerini kolaylaştırmanın yanı sıra iki ülke arasındaki çıkarlar ve fikir birliği hususunda görüş alışverişinde bulunuldu.
Ziyaret, iki ülkenin heyetleri arasında iş birliği umutları verdi. Tunus Maliye, Adalet, Sağlık ve İçişleri bakanları Libyalı mevkidaşlarıyla bir araya geldi.
Gözlemciler, Libya'nın özellikle akaryakıt fiyatlarında farklılık yaratarak Tunus'a sağlayacağı ekonomik destek ve yeniden yapılanma çalışmalarının Tunus kurumlarına açılması yoluyla sağlayacağı ekonomik desteğin Libya Ulusal Birlik Hükümeti ile doğrudan anlaşmalar karşılığında olabileceği görüşünde.
Ortak bir vizyon geliştirmenin yanı sıra deniz taşımacılığı, limanlar, sivil havacılık, kara ve demiryolu taşımacılığı ve eğitim öğretim alanında karşılıklı deneyim alışverişinde bulunma anlaşması gibi başlıklar görüşmenin sonuçları arasında yer aldı. Ayrıca iki ülke ve komşu ülkeler yararına gıda maddelerinin işlenmesi ve depolanması için gıda güvenliğini tesis edebilecek bir liman oluşturulması, boru hatlarının güçlendirilmesi ve iki ülke arasında düzenli toplu taşıma bağlantılarının sağlanması konuları da görüşmede gündeme geldi.
Dibeybe’ye Tunus ziyaretinde Libya Merkez Bankası Başkanı Sıddık el-Kebir, Maliye Bakanı Halid el-Mebruk, Ekonomi ve Ticaret Bakanı Muhammed el-Huveyc, Çalışma ve Rehabilitasyon Bakanı Ali el-Abid, İçişleri Bakanı Imad Trabelsi, Ulaştırma Bakanı Muhammed eş-Şahubi, Adalet Bakanı Halime İbrahim Abdurrahman, İskân ve İmar Bakanı Ebubekir Muhammed el-Gavi, Kabine İşlerinden Sorumlu Devlet Bakanı Adil Cuma, İletişim ve Siyasi İşlerden Sorumlu Devlet Bakanı Velid Ammar Muhammed el-Lafi, Libya Yatırım Ajansı Başkanı ve bir dizi üst düzey yetkili eşlik etti.
Dibeybe, görüşmelerin ‘mevcuttaki kara bulutları ortadan kaldırdığını’ söylerken sağlık, hava taşımacılığı, elektrik ve diğer alanlarda Libya'nın Tunus’a tüm borçlarının ödenmesine ilişkin imzalanan anlaşmayı duyurdu.
Görüşmelerde gümrük prosedürlerinin birleştirilmesi, Ras el-Cedir'deki ortak ekonomik bölgenin tamamlanması ve iki ülke arasındaki mal hareketine ilişkin tüm kısıtlamaların kaldırılması da kararlaştırıldı. Dibeybe, Libya'da 56 Tunuslu müteahhitlik firması olduğunu ve sayının artmasını umduğunu dile getirdi. Görüşmelerde Libyalıların isim benzerliği sorununun araştırılması ve ortak güvenlik iş birliği yoluyla konunun aydınlatılması konusunda da mutabık kalınırken Dibeybe, Tunus'ta Libyalılar aleyhindeki bazı yargı kararlarının tüm aşamalarını tamamlamadan gözden geçirilmesi ve iki ülke arasında kültürel ve sanatsal iş birliğinin etkinleştirilmesi yönünde umudunu vurguladı.
İki ülke arasındaki ortak komite yakında Trablus'ta toplanacak ve bu ziyaret sırasında üzerinde anlaşmaya varılan hedeflere ulaşılmasındaki ilerleme değerlendirilecek. Dibeybe, iki ülke ve iki halk arasında uzun süredir devam eden ilişkilere övgüde bulunarak, ‘hiçbir sınır, sorun veya engelin onları ayıramayacağını’ kaydetti.
Buden de Tunus ile Libya arasındaki çeşitli iş birliği alanlarını ve özellikle daha fazla koordinasyon, istişare ve dayanışma gerektiren mevcut bölgesel ve uluslararası zorluklar ışığında bunları geliştirme olasılıklarını tartıştıkları müzakerelerin ‘verimli ve yapıcı’ geçtiğini söyledi.
Tunu Başbakanı, Bakanlar düzeyinde ortak bir çalışma toplantısı düzenlendiğini ve bu toplantıda iki tarafın gıda ve enerji güvenliği alanında iş birliğini geliştirmenin yanı sıra bir sonraki aşamadaki ortaklık önceliklerini tartıştığını belirtti. Bunların en başta ticaret alışverişini geliştirmek, her iki yönde mal akışını ve yolcu trafiğini kolaylaştırmak ve sınır kapılarında verilen hizmetlerin sorunsuzca yapılmasını sağlamak olduğunu açıkladı.
Buden, özellikle birçok Tunuslu şirketin Libya'da bulunması ve kalkınma projelerinin tamamlanmasına katkıda bulunması nedeniyle, bugünkü toplantının ana eksenleri arasında yer alan finans ve yatırım dahil olmak üzere ekonomik iş birliğini ve Tunus'un Libya'daki altyapı projelerine katkısını desteklemenin önemini vurguladı.
Tunus Başbakanı, iki taraf arasındaki görüşmelerin ‘mevcut birtakım sorunların nesnel ve açık bir şekilde teşhis edilmesi, bunların aşılması, tüm engellerin kaldırılması, ikili iş birliği mekanizmalarının etkinleştirilmesi ve düzenliliğinin sağlanması amacıyla pratik çözümlerin üretilmesi için uygun olduğunu’ ifade etti. Ayrıca bu bağlamda, Dibeybe'nin Tunus ile ilişkileri ilerletme ve daha iyi hale getirme isteğine övgüde bulundu.
Buden, Ulusal Birlik Hükümeti Başbakanı’nın kendisini son siyasi gelişmeler hakkında bilgilendirdiğini ve Libya'daki durumun Tunus-Libya müzakerelerinin gündeminde olduğunu açıkladı. Bu bağlamda kendisine şunları söyledi:
“Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said’in özel takibi ile Tunus'un her zaman Libyalı kardeşlerin yanında yer alma ve Libya'nın egemenliğini ve yüce çıkarlarını koruyan her türlü dış müdahaleden uzak bir Libya-Libya diyalogu için baskı yapma konusundaki kararlılığını yineledim.”
Başbakan, Tunus'un  ‘kardeş Libya'yı desteklemek ve krizi Libya liderliği çerçevesinde ülkenin güvenliğini ve bölgenin istikrarını yeniden sağlayacak ve güvenliğini koruyacak şekilde çözmek için ikili veya çok taraflı düzeyde hiçbir çabadan kaçınmayacağını’ da teyit etti.

Kararlı tutum
Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said çarşamba günü Dibeybe ile yaptığı görüşmede, Tunus'un Libya'daki siyasi durumla ilgili kararlı tutumuna bağlılığını ve bu kardeş ülkenin istikrarına duyulan ihtiyaç çağrısını ve birlik beraberlik ilkelerine bağlılığını vurguladı.
İki taraf, iş birliğine kapıların tamamen açılması ve iki ülke arasındaki tarihi ortaklığın önünde duran tüm sorunların ele alınması gereği konusunda anlaştılar.
Kays Said, Libya Ulusal Birlik Hükümeti'nin bir dizi siyasi, ekonomik ve güvenlik dosyasını görüşmek üzere Tunus'a ziyaretini memnuniyetle karşılayarak, iki ülke vatandaşları arasında tarihsel ilişkinin derinliğini ve prosedürleri kolaylaştırmak için iş birliği hızını artırma gereğini vurguladı.
Dibeybe de görüşmede, ziyaretin amacının ekonomik, siyasi ve güvenlik işbirliğini geliştirmek, verimli ekonomik iş birliği oluşturmaya katkıda bulunan bir dizi anlaşmayı görüşmek ve Libya vatandaşları ve iş adamlarını ilgilendiren bir dizi prosedürü kolaylaştırmak olduğunu vurguladı.



Suriyeliler ‘geri dönüş hakkını’ kutluyor... Zorla yerinden edilenler en göze çarpan katılımcılar

Şam pazarında Beşşar Esed ve Hafız Esed'in hicivli resimlerinin bulunduğu çorapların sergilendiği bir tezgâh (DPA)
Şam pazarında Beşşar Esed ve Hafız Esed'in hicivli resimlerinin bulunduğu çorapların sergilendiği bir tezgâh (DPA)
TT

Suriyeliler ‘geri dönüş hakkını’ kutluyor... Zorla yerinden edilenler en göze çarpan katılımcılar

Şam pazarında Beşşar Esed ve Hafız Esed'in hicivli resimlerinin bulunduğu çorapların sergilendiği bir tezgâh (DPA)
Şam pazarında Beşşar Esed ve Hafız Esed'in hicivli resimlerinin bulunduğu çorapların sergilendiği bir tezgâh (DPA)

Şam’ı, Esed rejiminin devrilmesinin üzerinden bir yıl geçtikten ve ülke 8 Aralık 2025’teki ‘kurtuluş’ yıldönümünü anmaya hazırlanırken ziyaret ettiğinizde, kendinizi neredeyse bir ‘bayram’ yaşıyor gibi hissediyorsunuz. Elinizde bir mercek taşıyormuşçasına, detaylarda ve karşılaştırmalarda kayboluyorsunuz. Bu karşılaştırmalar yalnızca geçen yıl dışarıdan gözlemlediklerinizle sınırlı kalmıyor; aynı zamanda 15 yıllık acı, korku ve farklı kuşakların deneyimlerinden oluşan birikmiş travmalarla da dolu.

‘Bayram’ kelimesi, son günlerde Suriye başkentinde gözlemlenen genel tabloyu özetleyebilir; hazırlıklar, süslemeler ve sevinç kadar, hüzün, işlerin aksaması ve günlük işlerin bayram sonrasına ertelenmesi de bu manzaraya dahil. Basit bir düzenleme talebi dahi genellikle “İnşallah bayramdan sonra” yanıtıyla karşılanıyor.

Karanlık bir dönem sona erdi

Lübnan sınırındaki el-Masna Sınır Kapısı’ndan Şam’a doğru uzanan yol boyunca, kutlama havası daha girişte başlıyor. Yol boyunca asılı büyük pankartlar, ‘Karanlık dönem sona erdi… Ülkenin yüzü aydınlandı’, ‘Omuz omuza, el ele, vatanı inşa ediyoruz’, ‘Tek vatan… Tek halk’ gibi sloganlar taşıyor.

xasdfrg
Şam'da Esed rejiminin devrilmesinin birinci yıldönümü kutlamaları sırasında Suriye bayrağı sallayan bir kız (AP)

Yeni bayrak ve kartal simgesi, eski rejimin boşalttığı askeri bölgelerin duvarlarına, kasaba girişlerine ve Beyrut-Şam yolundaki 4. Tümen karargâhına işlenmiş.

2024 yazında açıklanan bu yeni görsel kimlik, yıkılmış ve yıpranmış bir ülkede “Öncelikli bir konu değil” eleştirilerine maruz kalmış olsa da sahadaki gerçekler bu eleştiriyi tamamen doğrulamıyor. Eski rejimde görsel kimlik, öğrencilerin defterlerinden sınıf tahtalarına, meydanlardaki dev heykellere kadar sistematik biçimde nüfuzun pekiştirilmesini sağlayan merkezi bir araçtı.

Bu nedenle, eski rejim düştüğünde ilk olarak kırılan, parçalanan ve yok edilen şey, onun ikonları ve görsel sembolleriydi. Boşalan bu alan, yeni otoritenin kimliğini yansıtacak şekilde doldurulmalıydı; aksi halde, geçen yılın başında ortaya çıkan bölgesel ve milis kaynaklı rastgelelikler bu boşluğu doldurabilirdi. Bir gözlemci, eski rejimin sembollerini taşıyan banknotlarla işlem yapma ihtiyacı olmasaydı, pek çok kişinin paraları yakacağını alaycı bir dille ifade etti.

Ancak, geçmişle bağları koparma ve yeni dönemi pekiştirme bağlamında, birçok kişi yeni görsel kimliği kıyafet, görünüm ve sosyal davranışlarda da benimsemekte bir adım öteye geçti. Geçen yıl Şam’da uzun saçlı ve tuhaf kıyafetli olarak öne çıkan Heyetu Tahriru’ş Şam (HTŞ) savaşçılarının sakalları kısalmış ve seyrekleşmişken, artık sakallar genel olarak düzenli, hafif ve bıyıkla bütünleşmiş bir şekilde gençler ve erkekler arasında yaygın bir görünüm halini aldı.

Altın kartal simgesi, resmi kıyafetlerin kollarına ve yakalarına takılan düğmeler haline geldi ve sadece devlet memurlarına değil, özel sektörde çalışan ve dönemin stilini benimsemek isteyen genç sivillere de yayıldı.

dfrg
Suriyeliler giyim, görünüş ve sosyal davranışlarında yeni bir ‘görsel kimlik’ benimseme konusunda adım atıyorlar. (AP)

Yeni devlet kurumları, önceki savaşçıları polis ve genel güvenlik başta olmak üzere resmi kanallarına entegre ederken, eski askerlerin kıyafetleri de değişti. Artık gömlek-pantolon ya da milis gruplarına göre kamuflaj yerine, siyah tek tip üniformalar, açık yüzler ve görünmeyen silahlar hâkim.

Bugün Suriye’deki büyük dönüşümler bağlamında belki küçük görünen bu sahne değişikliği, Şamlıların bastırılmış öfkesinin ve yeni yöneticilere karşı duyduğu kaygının bir kısmını emdi. Merkeziyetçi bir ülke olarak Suriye’de, genel başarı Şam sınavı geçilmeden mümkün değil. Ve Şam bugün, tüm zorluklara ve yüksek beklentilere rağmen adeta bir bayram havasında.

Beyaz bayraklar

Yoğun kalabalıklar, herhangi bir yere ulaşmayı neredeyse bir mucizeye dönüştürüyor; beyaz tevhid bayraklarıyla donatılmış geçit törenleri sokaklarda ilerliyor ve öğleden sonra Emevi Meydanı çevresindeki yollar kapanınca, iç sokaklar iyice tıkanıyor. Telefon şebekesi aşırı yük altında. Oteller dolup taşmış durumda; rezervasyonlar, bir zamanlar prestijli ve lüks olan, 1980’lerin sonunda zamanın durduğu o otellerde bile, roket gibi fırlayan fiyatlarla dolu. Bugün bu oteller sadece dönemin tanığı olan harabeler halinde.

Otellerin misafirleri, Suriyeli göçmenler, sivil toplum aktivistlerinin seminer ve atölye çalışmaları katılımcıları, üst düzey yabancı ve diplomatik heyetler, yerel ve uluslararası medya mensupları, tüccar ve müteahhitler, uzak vilayetlerden gelen güvenlik görevlileri ve sadece meraklı olan ve lobiye girebilme fırsatı bulan kişiler arasında değişiyor.

Bu yoğun kalabalığın ortak paydası, bir zamanlar ülkelerine geri dönme umudunu kaybetmiş olmaları ve bugün bunu telafi etmeye çalışmaları. Geçen yıl boyunca bazı aileler, on yıldan uzun süredir sürgünde olan çocuklarını kucaklama şansı buldu; torunlarıyla yüz yüze tanışan büyükler, bazı durumlarda sadece telefon ekranları aracılığıyla tanışabilmişti. Gençler, bir zamanlar tutuklanma veya ölüm tehlikesinden kaçarak ülkeyi terk etmiş, şimdi ise orta yaşa gelmiş olarak gençlik yıllarının yataklarına sıkışmaya çalışıyor.

csdfg
Hama şehrindeki kutlamalar sırasında el-Asi Meydanı'nda toplanan yüzlerce insanın genel görünümü (EPA)

Her bayram günü olduğu gibi, sevinç ve mutluluk duyguları bazı kapıları sadece gözyaşıyla çalıyor. Özellikle harap olmuş bölgelerde yaşayanlar ve kayıp ya da zorla kaybedilmiş yakınları olanlar, bugün sevinçlerini hıçkırıklarla yaşıyor; çünkü yollarının uzun ve zorlu olduğunu biliyorlar. Bu kişiler, bu anmanın en belirgin katılımcıları; her ailede bir kayıp veya kaybolmuş birey bulunuyor ve halen defin ve taziye merasimi için iz veya kalıntı arıyorlar.

Öte yandan, kayıp yakınları, insan hakları örgütleri, iş insanları ve diğer topluluklar, faaliyetlerini ülkelerine taşıyarak başkentte toplantılar düzenledi ve taleplerini dile getirdi. Bu, şüphesiz büyük bir kazanım olarak değerlendiriliyor.

‘Özlemle doluyum’

Her şeyden önce bu kutlama, Suriyelilerin onlarca yıl boyunca mahrum bırakıldığı ‘geri dönüş hakkına’ odaklanıyor; bu hak bazen 2011 devriminden bile önce gündeme gelmişti. İstanbul’da geçirdiği 13 yılın ardından Şam’a dönen kırklı yaşlarındaki bir adam şöyle diyor: “Geri dönüyorum çünkü basitçe özledim. Ailemi, mahallemi ve o zamanlar sevmememe rağmen zorla terk ettiğim hayatımı özledim.”

Bireylerin seçimlerini, ‘yeni Suriye’yi inşa etme’ gibi parlak başlıklar altında siyasi bağlamlara oturtmaya çalışanlara dair konuşurken şu ifadeleri kullandı: “Yurt dışındayken bile ülkem ve insanlarıma çeşitli şekillerde katkıda bulunduğumu düşünüyorum. Ama bugün geri döndüm çünkü hasret galip geldi. Hasret duygusu, geri dönmek için yeterli bir sebep olmalı. Geri dönme hakkım, yönetimin şekli veya yeni iktidarın performansına duyduğum memnuniyet ya da memnuniyetsizlikten bağımsız olmalı.”

Bu ifade, bugün Suriyelilerin, hem Şam’da hem de uzak vilayetlerde karşılaştığımız insanların halini özetliyor: Halk, fiilen kaderlerini tayin etme hakkını yeniden kazanmalarını kutluyor.

Siyaset bugün geniş bir alan kaplamıyor gibi görünse de, hükümet kararları, medyanın ve hukuk alanının performansı, polis davranışları, sahil ve Suveyda’daki gelişmeler, fiyat artışları, yoksullukla zenginliğin yan yana varlığı ve cezaevlerinde kaybolan ya da zorla kaybedilen kişilerin dosyalarının görmezden gelinmesi gibi konular her sohbette kendini hissettiren ‘büyük fil’ olmaya devam ediyor. Tüm bu başlıklar ve daha fazlası, sokakta, kafelerde ve restoranlarda yüksek sesle tartışılıyor; sanki artık duvarların kulakları yokmuş gibi... Görüşme yaptığım kişi bu benzetmeye gülerek şöyle diyor: “Gerçekten de duvarların artık kulakları yok. Herkes canının istediğini yapıyor: bireyler, dernekler, bakanlıklar, valiler, hatta Hamidiyye Çarşısı’ndaki polis memuru bile… Sanki herkes yeniden konuşma cesareti bulmuş ve kulaklarını kapatmış durumda.”


Devlete ve Hizbullah'a karşı artan kızgınlık

Lübnan'ın güneyindeki Mecdal kasabasına perşembe günü İsrail tarafından düzenlenen saldırının ardından kasabadan dumanlar yükseldi (AFP)
Lübnan'ın güneyindeki Mecdal kasabasına perşembe günü İsrail tarafından düzenlenen saldırının ardından kasabadan dumanlar yükseldi (AFP)
TT

Devlete ve Hizbullah'a karşı artan kızgınlık

Lübnan'ın güneyindeki Mecdal kasabasına perşembe günü İsrail tarafından düzenlenen saldırının ardından kasabadan dumanlar yükseldi (AFP)
Lübnan'ın güneyindeki Mecdal kasabasına perşembe günü İsrail tarafından düzenlenen saldırının ardından kasabadan dumanlar yükseldi (AFP)

Güney Lübnan'ın cephe hattındaki köylerinde düzenlenen protesto ve gösteriler, etkilenenlere tazminat ödenmesindeki gecikme nedeniyle devlete ve Hizbullah'a karşı halkın duyduğu öfkeyi yansıtıyor. Bu durum, birçok kişinin köylerini terk ederek köylerinin dışında yeni bir hayat kurmasına neden oldu.

Bu hamleler, evlerini ve mülklerini kaybettikten sonra hala yerinden edilme deneyimini yaşayan ve İsrail'in neredeyse her gün oraları hedef aldığını ve zamanla hasarın daha da artacağını bilerek henüz yeniden inşa tazminatı alamayan sınır kasabalarındaki sakinlerin trajik yaşamının başlamasından iki yıldan fazla bir süre sonra geliyor.

Bu bağlamda siyasi analist Ali el-Emin, Şarku'l Avsat'a yaptığı açıklamada, bu tür hareketlerin ortaya çıkmasının "normal olduğunu, çünkü köylerin neredeyse terk edildiğini" söylüyor. Emin, "Bu protestoların, halka sırt çevirenlere karşı yapıldığını ve protestocuların, onun (Hizbullah'ın) tutumlarının, meselenin ele alınmasına yönelik her türlü olasılığın ufkunu kapatmaya katkıda bulunduğuna inandıklarını" vurguluyor.


Şara: İsrail'e şiddeti ihraç etmeyeceğiz

Şara: İsrail'e şiddeti ihraç etmeyeceğiz
TT

Şara: İsrail'e şiddeti ihraç etmeyeceğiz

Şara: İsrail'e şiddeti ihraç etmeyeceğiz

Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara, dün İsrail'in güney Suriye'de silahsızlandırılmış bölge kurulması talebini, ülkesini "tehlikeli bir duruma" sokacağı gerekçesiyle reddetti ve "(Biz) İsrail de dahil olmak üzere şiddet ihraç eden bir ülke olmakla ilgilenmiyoruz" dedi.

Eş-Şara, Doha Forumu'na katılımı sırasında verdiği röportajda, bu yılın başlarında Dürzi ve Alevilerin yaşadığı bölgelerde yaşanan kanlı çatışmalara atıfta bulunarak, "Sahilde ve Süveyda'da işlenen suçların faillerini yargılayacağız" sözü verdi.

Eski Cumhurbaşkanı Beşşar Esed'in devrilme yıldönümü arifesinde, El-Arabiya/El-Hadath kanalı, devrik cumhurbaşkanını, 2024 yılında gizemli bir şekilde öldürülen danışmanı Luna eş-Şibl ile bir arada olduğu video kayıtları yayınladı. Danışmanıyla birlikte yapılan "Esed kayıtları", güçlerinde savaşan Suriye askerleriyle alay etme, devrik cumhurbaşkanının Şam Guta'sına yönelttiği hakaretler (Guta'ya lanetler yağdırma) ve "Kaplan" lakaplı askeri komutan Süheyl el-Hasan ile Lübnan "Hizbullahı"nı eleştirme gibi ifadeler içeriyor.

Suriyeliler, sızdırılan ses kayıtlarının Esed'in, bir yıl önce muhalif grupların Şam'a girmesi ve rejiminin devrilmesiyle askeri olarak ilk kez düşüş yaşamasının ardından, destekçileri ve Suriye'de ve komşu ülkelerde onunla birlikte savaşanların gözünde ikinci kez düşüş yaşadığına işaret ettiğini düşünüyor.