Rusya, SDG ile müzakerelerini sürdürürken, Türkiye, ABD’nin ‘kara operasyonunu iptal et’ talebini reddetti

Milli Güvenlik Kurulu, Erdoğan'ın huzurunda Suriye'nin kuzeyindeki olası detayları ele aldı

Erdoğan, Milli Güvenlik Kurulu toplantısına başkanlık ederken (AA)
Erdoğan, Milli Güvenlik Kurulu toplantısına başkanlık ederken (AA)
TT

Rusya, SDG ile müzakerelerini sürdürürken, Türkiye, ABD’nin ‘kara operasyonunu iptal et’ talebini reddetti

Erdoğan, Milli Güvenlik Kurulu toplantısına başkanlık ederken (AA)
Erdoğan, Milli Güvenlik Kurulu toplantısına başkanlık ederken (AA)

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığındaki Milli Güvenlik Kurulu toplantısında, Suriye'nin kuzeyindeki gelişmeler ve Suriye Demokratik Güçleri'nin (SDG) kuzey Suriye'deki mevzilerine yönelik muhtemel kara harekâtı ele alındı. Ankara, ABD'nin olası askeri operasyonu gerçekleştirmeme talebine cevaben, Washington’dan Suriye’nin kuzeyi ile ilgili ‘anlaşmalar kapsamındaki yükümlülüklerini yerine getirmesini’ istediğini vurguladı. Öte yandan, Rusya ile SDG arasında, Türkiye'yi askeri harekat seçeneğinden geri adım atmaya ikna etmek amacıyla, SDG’yi kontrolündeki bazı bölgelerden vazgeçmek ve bu bölgeleri Suriye rejim güçlerine vermek için müzakereler devam ediyor.
Dün yapılan Milli Güvenlik Kurulu toplantısında bölgesel ve uluslararası gelişmeler, terörle mücadele ve Suriye'nin kuzeyi ile Irak'taki askeri operasyonlar, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) Ankara tarafından desteklenen ‘Suriye Milli Ordusu’ fraksiyonlarıyla birlikte yürüteceği Suriye'nin kuzeyinde SDG’ye yönelik olası kara harekâtı ve buna yönelik hazırlıklar ele alındı. Bununla birlikte TSK’nın 13 Kasım'da İstiklal Caddesi’nde meydana gelen, 6 kişinin hayatını kaybettiği, 81 kişininse yaralandığı ve PKK/ YPG tarafın gerçekleştirildiği ifade edilen terör saldırısının ardından 19 Kasım gecesi Suriye'nin kuzeyi ve Irak'ta başlattığı ‘Pençe-Kılıç’ hava harekatının sonuçları tartışıldı.

ABD-Türkiye ihtilafı
Toplantı öncesi Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Washington'un ‘Suriye'nin kuzeyinde olası askeri operasyonun yeniden incelenmesini talep ettiğini ve bunun karşılığında Türkiye'nin ‘taahhütleri yerine getirmesini talep ettiğini’ açıkladı.
Akar, “Türk ordusu, meşru müdafaa hakkını düzenleyen Birleşmiş Milletler Şartı'nın 51. maddesi çerçevesinde halkının ve ülkesinin sınırlarının güvenliğini sağlamak amacıyla teröre karşı mücadelesini, komşularının toprak bütünlüğüne ve egemenliğine saygı çerçevesinde kararlılıkla sürdürmektedir. SDG’nin en büyük bileşeni olan YPG, Suriye'nin kuzeyinde barış ve istikrarı bozmak amacıyla provokasyon ve saldırılarını artırdı” dedi.
ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon), Savunma Bakanı Lloyd Austin'in geçtiğimiz Çarşamba akşamı Türk mevkidaşıyla yaptığı telefon görüşmesinde Akar’ı Washington'un Suriye'de yeni bir Türk askeri operasyonuna güçlü bir şekilde karşı çıktığı konusunda bilgilendirdiği açıklandı. Açıklamada ayrıca bölgede tansiyonun yükselmesinden duyulan endişe dile getirildi.
Pentagon’un açıklamasında, Austin’in ayrıca, bazıları DEAŞ’la mücadele için Suriye'de yerel ortaklarla birlikte çalışan ABD personelinin güvenliğini doğrudan tehdit eden son hava saldırıları da dahil olmak üzere, Suriye’nin kuzeyinde durumun tırmanmasından duyduğu endişeyi dile getirdiği bildirildi. Açıklamaya göre gerilimi azaltma çağrısında bulunan Austin, Pentagon'un Suriye'de yeni bir Türk askeri operasyonuna şiddetle karşı çıktığını ifade etti.
Öte yandan Milli Savunma Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada Akar'ın Austin ile ikili ve bölgesel savunma ve güvenlik konularını görüştüğü ve Türkiye'nin sınırları içinde halkının ve sınırlarının güvenliğini sağlamak amacıyla terörle mücadele operasyonlarını Birleşmiş Milletler Şartı'nın 51. Maddesinden kaynaklanan meşru müdafaa hakları çerçevesi yürüttüğünü ilettiği belirtildi. Açıklamaya göre Akar, terörle mücadelede iş birliği ve dayanışmanın bölgesel ve küresel barış ve güvenliğe katkı sağlayacağını, Türkiye'nin DEAŞ ve diğer tüm terör örgütleriyle mücadelede iş birliğine hazır olduğunu vurguladı. Akar, ABD’li mevkidaşına Türk askeri operasyonlarının tek hedefinin teröristler olduğunu, Koalisyon Güçleri’ne veya sivillere zarar verilmesinin söz konusu olmadığını bildirdi.
ABD'nin eski Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey ile dün başkent Ankara'da bir araya gelen Akar, Suriye'deki gelişmeleri ele aldı.
Türkiye ve ABD, daha önce 19 Ekim 2019'da Ankara'da, Türkiye'nin SDG mevzilerine yönelik başlattığı Barış Pınarı Harekâtını durdurmak için bir mutabakat zaptı imzalamıştı. Aynı ayın 22'sinde Rusya ile Soçi'de de benzer bir anlaşmaya imza atıldı. İki mutabakat, ABD ve Rusya'nın Kürt birliklerini Türkiye sınırlarından 30 kilometre uzak tutma taahhüdünü içeriyordu.
Ankara, ABD'yi söz konusu anlayış ve Kürt birliklerinin Münbiç'ten çıkarılmasına ilişkin önceki anlaşma çerçevesinde ‘yükümlülüklerini yerine getirmemekle’ suçladı. Ankara ayrıca Rusya'yı da bölgeyi istikrarsızlaştırmak ve Soçi mutabakatı kapsamındaki yükümlülüklerini yerine getirmemekle itham ediyor.

Rusya ve SDG
Rakka'nın batı kırsalında Rus güçleri ile SDG arasında Tel Rıfat ile birlikte yaklaşmakta olan Türk askeri harekatı için potansiyel hedef olarak görülen bölgeler olan Münbiç ve Ayn el-Arab (Kobani) konusunda devam eden müzakerelerle birlikte dün Suriye’nin kuzey ve doğu bölgelerinde temkinli bir sükunet hakim oldu.
Suriye İnsan Hakları Gözlemevi’ne (SOHR) göre Rusya, merkezlerde İç Güvenlik Güçlerinin (Asayiş) mevzilenmesinin artırılması ile SDG muharebe güçlerinin şehir merkezinden çekilmesini ve Rus güçleriyle birlikte iki bölgenin çevresinde rejim güçlerinin varlığını sürdürmesini talep etti.
TSK, geçtiğimiz Çarşamba gecesi Suriye'nin kuzey ve doğusunda Halep, Haseke ve Rakka bölgeleri ve kırsalındaki çok sayıda noktada SDG mevzilerini hedef aldı. Bombardıman, Haseke'nin kuzeybatısındaki Rabiat köyü ve Ebu Rasin kasabası civarı ile Rakka'nın kuzeyinde Tel Abyad'ın batı kırsalındaki Bir Kitak, Hirbet el-Bakar, Arida, Korhasan ve Pirznar köyleri ve Halep'in doğu kırsalındaki Ayn el-Arab'ın (Kobani) doğu kırsalındaki Koran ve Hirbisan Tahtani köyleri ile Kuzey Halep'in Afrin kırsalındaki Şerava ilçesine bağlı Binah köyünü hedef aldı.
Türk tarafı, dün Haseke'nin ed-Derbesiye bölgesinde Rus kuvvetleriyle ortak devriyeye çıkmadı. Soçi mutabakatı çerçevesinde 4 Rus askeri aracı Türk kuvvetleriyle ortak askeri devriye yapmak üzere Derbesiye'nin batısındaki Şerik geçidine geldi. Rus askerleri, yaklaşık 2 saat Türk askerlerin gelişini bekledi. Ardından Türk askerlerinin Rus kuvvetlerinin bekleme alanına inmesi ve devriye yapmayacaklarını bildirmesi üzerine Kamışlı Havalimanı'na geri döndüler. İki taraf arasındaki son ortak devriye, Türkiye'nin Pençe-Kılıç Harekatı'nı başlatmasından iki gün önce, 17 Kasım'da gerçekleştirilmişti.

Takviyeler devam ediyor
Aynı zamanda, çeşitli taraflardan askeri takviyeler SDG kontrolündeki bölgelere akmaya devam etti. Rus güçleri, Halep vilayetine takviye kuvvet gönderdi. Bu gelişme bölgede bir ilk sayıldı.
Tel Rıfat sakinleri, kent ve yakınlarına Rus askeri takviye kuvvetlerinin geldiğini ve Rus güçlerinin, SDG’nin kontrolündeki bölgeler, Türkiye'nin kontrolündeki bölgeler ve desteklediği Suriyeli fraksiyonları ayıran temas hattına yeni bir bariyer yerleştirdiğini bildirdi.
Öte yandan SOHR, Rus kuvvetlerinin hükümet güçleri tarafından kontrol edilen yakındaki Minig Askeri Havaalanı’ndaki varlığını güçlendirdiğini bildirdi. Bu takviyelerin amacının muhtemel Türk harekâtını durdurmak veya geciktirmek olabileceği iddia edildi.
Gözlemevi ayrıca, Rus takviye kuvvetlerinin Türkiye sınırındaki Ayn el-Arab (Kobani) kentinin yakınlarına da geldiğini bildirdi. Öte yandan kentte bir güvenlik yetkilisi AFP’ye, Rus kuvvetlerinin Türk kuvvetleriyle ortak devriyeyi durdurarak 3 gün önce yapılması planlanan devriyeyi iptal etmesi üzerine bölgede helikopter eşliğinde tek devriye gezdiğini söyledi.
2019'daki Soçi mutabakatına göre, Rus kuvvetleri Türkiye sınırına yakın Kürtlerin kontrolündeki bölgelere konuşlandırılmış durumda. Geçen hafta SDG, Rusya ve ABD'yi Türkiye'nin kontrol bölgelerine kara harekâtı gerçekleştirmesini engellemek için müdahale etmeye çağırdı. Aynı zamanda rejim güçleri bölgeye, kendilerine ait personel yüklü beş otobüsten oluşan askeri takviye getirdi. Bu güçler, Rakka'nın kuzey kırsalındaki Ayn el-İsa'daki askeri bölgelere yöneldi. 26 Kasım'da rejim güçleri, tanklar, personel taşıyıcılar, toplar, lojistik malzemeler ve ağır makineli tüfeklere bağlı arabalar dahil olmak üzere en az 20 araçtan oluşan devasa askeri takviyeler getirdi. Bu birlikler, Ayn el-Arab şehrine girerek şehrin batısındaki noktalara konuşlandırıldı.
Öte yandan SOHR, DEAŞ ile mücadele kapsamında ABD öncülüğündeki Uluslararası Koalisyona ait art arda gelen silah, askeri ve lojistik teçhizatı içeren konvoyların, 48 saat boyunca IKBY ile el-Velid sınır kapısından gelerek Suriye'nin kuzey ve doğusuna girdiğini bildirdi. Gözlemevi, Haseke Valiliği'nde konuşlanmış Uluslararası Koalisyon'un üslerine giden toplar, ağır makineli tüfekler, askeri teçhizat, mühimmat ve kapalı kutular ile yakıt depoları taşıyan 240'tan fazla kamyon tespit edildiğini ifade etti.
29 Kasım'da, tanklar, koruma güçleri ve Bradley zırhlı araçlarının yanı sıra mühimmat ve lojistik malzeme taşıyan yaklaşık 40 kamyondan oluşan bir Uluslararası Koalisyon konvoyu Suriye’nin kuzey ve doğu bölgelerine ulaştı. Hepsi Haseke kırsalındaki Tel Baydar'daki Amerikan üssüne ulaşırken, bu konvoy, 10 günden kısa bir süre içinde yapılan üçüncü askeri sevkiyat oldu.

DEAŞ'a operasyon
Türk istihbaratı, ‘Suriye Milli Ordusu’ ile koordineli olarak, Barış Pınarı bölgesinden sorumlu yetkili olarak bilinen bir kişinin de aralarında bulunduğu DEAŞ örgütüne mensup 5 teröristi yakaladığını duyurdu.
Anadolu Ajansı’nın (AA) haberine göre istihbarat servisleri dün Barış Pınarı bölgesinden sorumlu yetkili Ebu Seyf Tedmuri lakaplı Muhammed Halid Ali, Ebu Ömer Korani lakaplı Muhammed Salih'in yanı sıra Ebu İslam Salo lakaplı Halid Muhammad İsa el-Hulu, Ebu Hasan Şami lakaplı Ali Huseyin Ali ve Ebu Hamza lakaplı Şadi el-Ali‘nin de aralarında bulunduğu 5 teröristi gözaltına aldı.



‘Yeşil Refah’ ve ‘Yeni Gazze’... Gazze Şeridi'ni neler bekliyor?

Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Deyr el-Balah'ta yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan çadırlar (AP)
Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Deyr el-Balah'ta yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan çadırlar (AP)
TT

‘Yeşil Refah’ ve ‘Yeni Gazze’... Gazze Şeridi'ni neler bekliyor?

Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Deyr el-Balah'ta yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan çadırlar (AP)
Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Deyr el-Balah'ta yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan çadırlar (AP)

Son iki gündür Gazze Şeridi'ne ilişkin dosyada ‘Yeşil Refah’ ve ‘Yeni Gazze’ gibi yeni isimler öne çıkmaya başladı. Bu gelişme, ABD’nin arabuluculuğu ile Arap ve uluslararası desteğe rağmen İsrail ile Hamas arasındaki ateşkes anlaşmasının ikinci aşamasına geçişin sekteye uğradığı bir dönemde yaşanıyor.

İsrail basınındaki haberlere göre hükümet, ABD’nin kararına boyun eğerek orduya Refah’ın doğusunda ‘Yeşil Refah’ adıyla yeni bir kent kurulmasına yönelik saha çalışmalarına başlaması için izin verdi. İlk hazırlıklar kapsamında ağır iş makinelerinin bölgeye sokularak molozların temizlenmesi ve arazinin düzenlenmesi planlanıyor.

İsrail’in geciktirme girişimleri

İsrail medyasında yer alan bilgilere göre Tel Aviv yönetimi, bu çalışmaların henüz geçiş yapılmamış olan anlaşmanın ikinci aşamasına dahil olduğu gerekçesiyle haftalarca süren bir geciktirme çabasına girişti. Ancak Washington’un artan baskıları sonucunda İsrail, planın bir sonraki etabına yönelik hazırlıkları başlatmak zorunda kaldı.

Bu çalışmalar; işgal altındaki topraklarda Refah’ın doğusunda bir insani bölge ve yeni bir kent inşasını içeriyor. Washington yönetimi, söz konusu adımla Filistinlilere ‘umut şehri’ modelini sunmayı ve ‘Hamas’ın kontrolündeki eski, yıkılmış ve karanlık Gazze’nin’ karşısına ‘yeni, modern ve gelişen bir Gazze’ örneği koymayı hedefliyor.

İsrail, planın ikinci aşamasında atılacak bu tür adımların Refah Sınır Kapısı’nın açılmasına yol açacağı, ayrıca Gazze Şeridi’nin başka bölgelerinden çekilmeyi ve yerlerine uluslararası güçlerin konuşlanmasını gerektireceği gerekçesiyle itiraz etti. Söz konusu ülkeler, İsrail’in taleplerini karşılamanın zorluğu ve bölgedeki işgal koşulları nedeniyle kuvvet göndermeyi reddetti.

Şarku’l Avsat’ın İsrail Kanal 12 televizyonundan aktardığına göre, İsrail’in bu tutumu üzerine Washington yönetimi Tel Aviv’i süreci oyalamakla suçladı ve çok uluslu güce katılmaktan çekilen ülkelerin sorumluluğunu İsrail’e yükledi. Bu baskının ardından İsrail geri adım atarak yeni kentin inşasına başlanmasını kabul etti.

İsrail Kamu Yayın Kuruluşu KAN, İsrail’in ‘gelecek hafta bölgede geniş çaplı moloz temizliği başlatmak üzere ağır iş makinelerini Refah’a sokmaya hazırlandığını’ ve bunun ‘Hamas unsurlarından arındırılmış yeni insani bölgenin oluşturulması’ amacıyla yapıldığını bildirdi.

Silahlı milislerden destek

Habere göre İsrail ordusu, ‘İsrail’le koordineli çalışan silahlı milislere’ atılacak adımlar konusunda bilgi verdi. ABD planına göre bir sonraki aşama, ‘İsrail’in kısmen kontrol ettiği bölgelerde yabancı bir askeri gücün faaliyete geçmesini’ öngörüyor.

i24NEWS ise İsrail ordusunun Refah’ın doğusunda Filistinliler için ‘Yeşil Refah’ adıyla yeni bir kent kurulmasına yönelik geliştirme çalışmalarına fiilen başladığını bildirdi. Kanal, bölgede gelecek hafta kapsamı genişletilecek hazırlıkların sürdüğünü, bunların ‘moloz ve patlayıcı kalıntılarının temizlenmesini’ içerdiğini aktardı.

sdfrt
Gazze Şeridi'nin Refah kentindeki İsrail askerleri (Arşiv – Reuters)

Maariv gazetesinin haberine göre, Refah’ta faaliyet gösteren Yaser Ebu Şebab milisleri, söz konusu yeni kentin bulunduğu bölgede İsrail güçlerinin temsilcileriyle ve ayrıca İsrail’in güneyindeki Kiryat Gat’ta bulunan ABD komuta merkezi adına bölgede bulunan sivil temsilcilerle birlikte görülmeye başladı.

Kabinede itirazlar

Siyasi kaynaklar, İsrail’in bu adımına kabinenin büyük bölümündeki bakanların karşı çıktığını, hatta tepkinin öfkeye dönüştüğünü aktardı. Bakanların, İsrail’in ‘sarı hat üzerinde inşaat yaparak Gazze çevresindeki yerleşimleri tehlikeye atmaması gerektiğini’ savunduğu belirtildi. Bazı sağ görüşlü medya organları haberi ‘utanç’ başlığıyla duyurdu.

Başbakan Netanyahu ise kararını savunarak hazırlık çalışmalarının ‘tünellere büyük miktarda beton dökme ve geniş bölgeleri izole etme’ işlemlerini içerdiğini söyledi. Netanyahu, söz konusu adımların ‘Hamas’ın askeri altyapısını yok etme yönündeki İsrail çıkarlarına hizmet ettiğini’ ifade etti.

gthy
Başbakan Binyamin Netanyahu, Ocak 2025'te İsrail kabine toplantısına başkanlık ediyor. (DPA)

Netanyahu, uluslararası güce katılmaktan vazgeçen Arap ve İslam ülkelerinin tutumunun Katar ve Türkiye’nin çıkarlarına hizmet ettiğini savundu. Bu nedenle İsrail’in ABD yönetiminin taleplerine yanıt vermesi ve Washington’la çatışmaya girmemesi gerektiğini kaydetti.

Filistin Yönetimi ve Hamas’ın itirazları

Filistin Yönetimi, İsrail’in ‘Gazze’yi yeniden inşa’ başlığı altında yürüttüğü çalışmalara karşı çıkıyor. Yönetim, farklı düzeylerde yaptığı açıklamalarda bu dosyadaki rolünü korumakta kararlı olduğunu ve Arap planına desteğini sürdürdüğünü vurguluyor.

Filistin Başbakanı Muhammed Mustafa, perşembe günü bir İtalyan heyetini kabul ederken yaptığı açıklamada, “Gazze Şeridi için bir yeniden imar ve toparlanma planımız var. Bu planın bir icra programı bulunuyor ve Arap ile İslam ülkeleri tarafından benimsendi. Uluslararası toplum da New York Bildirgesi aracılığıyla destek veriyor. Kardeş Mısır’la birlikte Kahire’de bir yeniden imar ve toparlanma konferansı düzenlemek için çalışıyoruz” dedi.

Hamas, söz konusu projeyi ‘İsrail’in ateşkes anlaşmasını açık biçimde ihlal etmesini gerekçelendirmeye yönelik yeni bir aldatmaca’ olarak nitelendirdi. Hareket, yayımladığı açıklamada, “İsrail’in anlaşmayı çiğnediğini ve günlük ihlallerle daha ilk aşamayı ortadan kaldırdığını” belirtti.

Geçtiğimiz salı günü konuya ilişkin bilgi veren Mısırlı bir kaynak, Gazze’nin erken toparlanması ve yeniden inşasına yönelik Kahire Konferansı’nın kasım ayı sonunda yapılmasının planlandığını ancak toplantının erteleneceğini söyledi. Kaynak, “Konferans ay sonunda düzenlenmeyecek; biraz gecikmesi muhtemel. Özellikle şu anda paralel bir çaba yürütülüyor. Görünen o ki ABD, Refah’la ilgili kendi özel girişimini planlıyor” değerlendirmesinde bulundu. Bu açıklama, İsrail’in kontrolündeki bölgelerde oluşturulması öngörülen ‘yeşil bölgeye’ işaret olarak yorumlandı.

Gazze İnsan Hakları Merkezi, ateşkesin başlamasından bu yana geçen 47 günde İsrail tarafından işlenen ihlallerde 350 Filistinlinin öldürüldüğünü açıkladı. Ölenler arasında 130 çocuk ve 54 kadın bulunuyor.

Merkez, aynı dönemde günlük ortalama 11’i aşan 535 ihlal kaydettiğini bildirerek ateşkesin yürürlüğe girdiği ilk andan itibaren ihlallerin sürdüğünü vurguladı.

Açıklamada, İsrail’in insani yardım girişlerini kısıtladığı, günde yalnızca 211 kamyonun geçişine izin verdiği, oysa 600 kamyona izin verildiği yönünde iddialarda bulunduğu aktarıldı. Ayrıca İsrail’in üzerinde mutabık kalınan çekilme haritasına uymadığı ve sivil bölgelere yönelik ateş kontrolünü sürdürerek zaman zaman bölgeye girdiği belirtildi.


İsrail’den Suriye'nin Beyt Cin kasabasına baskın: En az kişi 9 öldü

Golan Tepeleri'nde iki İsrail askeri (Arşiv fotoğrafı - Reuters)
Golan Tepeleri'nde iki İsrail askeri (Arşiv fotoğrafı - Reuters)
TT

İsrail’den Suriye'nin Beyt Cin kasabasına baskın: En az kişi 9 öldü

Golan Tepeleri'nde iki İsrail askeri (Arşiv fotoğrafı - Reuters)
Golan Tepeleri'nde iki İsrail askeri (Arşiv fotoğrafı - Reuters)

Suriye kaynakları, İsrail devriyesinin bölgeye girmesi sonrası çatışma çıktığını; hava saldırılarının ardından yoğun sivil göç yaşandığını bildirdi.

Suriye medyası, Şam’ın güneyindeki Beyt Cin kasabasına düzenlenen İsrail baskının  ve hava saldırısının ayrıntılarını açıkladı. Suriye kaynakları, saldırılarda en az 9 kişinin öldüğünü aktardı.

Suriye’nin “El-İhbariyye” kanalı, kasabanın İsrail savaş uçaklarının yoğun bombardımanına hedef olduğunu, çok sayıda ölü ve yaralı bulunduğunu bildirdi.

Açıklamalara göre olay, İsrail’e ait bir askeri devriyenin bölgeye kara yoluyla girmesi, sakinlerle çatışma yaşanması ve devriyenin geri çekilmesi sonrası hava saldırılarının başlamasıyla tırmandı. Bölge üzerinde İsrail uçaklarının yoğun şekilde uçtuğu belirtildi.

Saldırıların ardından Beyt Cin’de büyük bir sivil göç hareketi yaşandı; çok sayıda kişi çevre kasabalara yöneldi.


Washington milislere: Irak'ta yeriniz yok

Süleymaniye ilindeki Çamçemal yakınlarında füze saldırısının ardından Kormor gaz sahası (Reuters)
Süleymaniye ilindeki Çamçemal yakınlarında füze saldırısının ardından Kormor gaz sahası (Reuters)
TT

Washington milislere: Irak'ta yeriniz yok

Süleymaniye ilindeki Çamçemal yakınlarında füze saldırısının ardından Kormor gaz sahası (Reuters)
Süleymaniye ilindeki Çamçemal yakınlarında füze saldırısının ardından Kormor gaz sahası (Reuters)

aIrak'ın kuzeyindeki Süleymaniye'de bir doğalgaz sahasının insansız hava aracıyla (İHA) bombalanması öfkeli tepkilere yol açtı ve ABD'nin silahlı gruplara uyarıda bulunması ve hükümetin faillerin yakalanması için harekete geçmesiyle sonuçlandı.

Kürdistan Bölgesel Yönetimi'ne göre çarşamba akşamı Dana Gas tarafından işletilen Khor Mor gaz sahasını hedef alan bir İHA saldırısı, elektrik santrallerine gaz arzının tamamen kesilmesine neden oldu. ABD'nin Irak Özel Temsilcisi Mark Savaya, saldırıyı "düşmanca dış amaçlarla hareket eden yasadışı grupları" gerçekleştirmekle suçladı.

Savaya, Bağdat'ı "bu saldırının sorumlularını tespit etmeye ve adalete teslim etmeye" çağırdı ve "tam egemen bir Irak'ta bu tür silahlı gruplara yer olmadığını" vurguladı.

Kürdistan Bölgesi Başbakanı Mesrur ​​Barzani ise Washington'a "sivil altyapıyı korumak için gerekli savunma ekipmanını sağlama" çağrısında bulundu. Barzani, "Bu tür saldırıların faillerinin geçmişte olduğu gibi cezadan kaçmaması gerektiğini" vurguladı.

Saldırıyı henüz üstlenen olmadı ancak Irak yetkilileri dün saldırıyı araştırmak üzere bir komite kurulduğunu duyurdu ve askeri bir sözcü de saldırıda yer alanların "cezalandırılacağına" söz verdi.