Kruvaziyerden düşüp denizde 15 saat mahsur kaldı: "Dal kemirdim, bir canlıya tekme attım"

James Michael Grimes'ın bindiği Carnival Valor, ABD'nin New Orleans kentinden Meksika'nın Cozumel adasına gidiyordu (AP/Arşiv)
James Michael Grimes'ın bindiği Carnival Valor, ABD'nin New Orleans kentinden Meksika'nın Cozumel adasına gidiyordu (AP/Arşiv)
TT

Kruvaziyerden düşüp denizde 15 saat mahsur kaldı: "Dal kemirdim, bir canlıya tekme attım"

James Michael Grimes'ın bindiği Carnival Valor, ABD'nin New Orleans kentinden Meksika'nın Cozumel adasına gidiyordu (AP/Arşiv)
James Michael Grimes'ın bindiği Carnival Valor, ABD'nin New Orleans kentinden Meksika'nın Cozumel adasına gidiyordu (AP/Arşiv)

Meksika Körfezi'nde kruvaziyerden düşen ve saatlerce suda kaldıktan sonra kurtarılan adam yaşadıklarını anlattı. James Michael Grimes, ABC kanalıyla dün yaptığı röportajda "denizdeki bir canlıyla" mücadele ettiğini söyledi.
Grimes, ailesiyle bindiği Carnival Valor adlı gemiden 23 Kasım'da düşmüştü. Denizde 15 saatten fazla kalan talihsiz adam, yakınından geçen yük gemisi mürettebatının ABD Sahil Güvenliği Teşkilatı'na haber vermesinin ardından kurtarılmıştı. Gemideki kız kardeşi, Grimes'ın 23.00 sularında tuvalete gitmek için yanından ayrıldığını söylemişti.
ABD'li adam kız kardeşine tuvalete gideceğini söylediğini ve bunun ardından gözünü okyanusta açtığını belirtti.
Sarhoş olmadığını öne süren Grimes bunun ardından su üstünde kalmaya çalıştığını, "kurtulmaya kararlı olduğunu" ifade etti:
"Hayatımın böyle sonlanacağını hiç kabullenmedim."
Kafa karışıklığı ve yorgunlukla mücadele ettiğini açıklayan 28 yaşındaki Grimes, bir deniz canlısıyla mücadelesini de şöyle anlattı:
"Çok hızlı bir şekilde bana doğru geldi. Suyun altına girdim ve onu görebildim. Köpekbalığı değildi, sanmıyorum. Ama daha çok düz bir ağzı vardı. Gelip bir bacağıma çarptı. Ben de diğer bacağımla ona tekme attım. Beni korkuttu. Ne olduğunu bilmiyordum. Tek görebildiğim bir yüzgeçti."
Grimes saatler geçtikçe enerji için su üstünde duran nesneleri yemeye karar verdiğini ve "bambuya benzeyen" bir sopayı çiğnediğini kaydetti:
"Ağzıma tuzlu su dışında bir çeşit tat verdi."
Ailesi, Grimes'ın kaybolduğunu ertesi gün öğle saatlerinde bildirdi. Gemi de ABD Sahil Güvenlik Teşkilatı'yla temasa geçti. Bunun ardından Meksika Körfezi'ndeki bütün gemilere uyarı gönderildi.
Grimes, bir yük gemisi gördüğünü ve ona doğru yüzdüğünü söyledi. Gemi mürettebatı da Grimes'ı görünce Sahil Güvenlik Teşkilatı'nı uyardı. Böylece kurtulan Grimes, şu ifadeleri kullandı:
"Aslında Sahil Güvenlik Teşkilatı görevlisine ilk başta 'Üzerimde kıyafet yok' dedim. Çünkü yoktu. Her şeyi çıkarmıştım. ‘Sorun değil' cevabını verdi."
Kurtarıldıktan sonra hastane kaldırılan Grimes'ın hipotermi geçirdiği ve susuz kaldığı açıklandı. Grimes ayrıca su yüzeyinde saatlerce hareket ettiği için yaklaşık 9 kilo verdiğini iddia etti.
Yaşadıklarının kendisini değiştirdiğini belirten adam, ileride tekrar gemi yolculuğu yapabileceğini de sözlerine ekledi.

Independent Türkçe, CNN International, New York Post, Daily Mail



İlk kez bir Antik Mısırlının tam genomu çözüldü

Üç boyutlu taramayla yüzü oluşturulan kişinin, ileri yaşlarda hayatını kaybettiği saptandı (Caroline Wilkinson/Liverpool John Moores Üniversitesi)
Üç boyutlu taramayla yüzü oluşturulan kişinin, ileri yaşlarda hayatını kaybettiği saptandı (Caroline Wilkinson/Liverpool John Moores Üniversitesi)
TT

İlk kez bir Antik Mısırlının tam genomu çözüldü

Üç boyutlu taramayla yüzü oluşturulan kişinin, ileri yaşlarda hayatını kaybettiği saptandı (Caroline Wilkinson/Liverpool John Moores Üniversitesi)
Üç boyutlu taramayla yüzü oluşturulan kişinin, ileri yaşlarda hayatını kaybettiği saptandı (Caroline Wilkinson/Liverpool John Moores Üniversitesi)

Bilim insanları ilk kez bir Antik Mısırlının tüm genomunu diziledi. Yaklaşık 4 bin 500 yıl önce yaşayan adamın kalıntıları, antik uygarlıktan gelen en eski genetik veriyi de sunuyor.

Uzmanlar, bölgenin sıcak iklimi DNA'nın kolayca bozunmasına yol açtığı için Antik Mısır'dan genetik kayıtlar bulmanın epey zorlu bir iş olduğunu söylüyor. Ayrıca bu toplumda yaygın olan mumyalama da yumuşak dokuları muhafaza etmesine karşın DNA'nın düzgün bir şekilde korunmasını engelliyor.

Bugüne kadar Antik Mısır'dan sadece üç kişinin genomunun bir kısmı dizilenmişti. Ayrıca bu kişiler uygarlığın daha geç dönemlerinde yaşamıştı. 

Bulguları önde gelen hakemli dergi Nature'da dün (2 Temmuz) yayımlanan çalışmadaysa, bu örneklerden en az bin yıl daha önceye ait bir genom ilk kez tamamen dizilendi. 

Kahire'nin güneyindeki Nuwayrat köyünde 1900'lerin başında bulunan kalıntılar, kayaya oyulmuş bir mezarın içine yerleştirilmiş bir çömlek kabın içindeydi.

Liverpool John Moores Üniversitesi'nden Dr. Adeline Morez Jacobs liderliğindeki araştırmacılar, 4 bin 500 ila 4 bin 800 yıl önce yaşamış kişinin kemiklerini inceledi. Ayrıca dişinden aldıkları örneklerle genomunu dizileyen ekip, Antik Mısırlı hakkında eşsiz bilgiler elde etti.

VFDGH
Adamın kalıntılarını içeren çömlek 1902'de keşfedilmişti (Garstang Arkeoloji Müzesi/Liverpool Üniversitesi)

İlk piramitler inşa edilirken yaşayan kişinin kalıntıları, 44-64 yaşında ölen bir erkek olduğuna işaret ediyor. Makalenin yazarlarından Joel Irish, MÖ 2855 ila 2570'de hayatını kaybeden adam hakkında "Öldüğünde muhtemelen 60'lı yaşlarındaydı, ki bu o dönem için inanılmaz derecede ileri bir yaş" diyor.

Bilim insanları kişinin genetik materyalinin yüzde 80'inin beklendiği gibi Kuzey Afrika kökenine sahip olduğunu tespit etti. Ancak yüzde 20'si, Batı Asya ve Mezopotamya bölgesindeki insanlara dayanıyordu.

Araştırmacılar Antik Mısır ve Mezopotamya halkları arasında bir ilişki olduğunu uzun zamandır düşünüyordu. Arkeolojik bulgular bu etkileşime güçlü kanıtlar sunsa da bugüne kadar genetik bir veri elde edilememişti. 

Harvard Üniversitesi'nden Iosif Lazaridis, yer almadığı çalışmanın bulguları hakkında "Bu örnek bize, bu kadar erken bir tarihte Mısır'da çoğunlukla Kuzey Afrikalı soyundan gelen ancak Mezopotamya'dan da bir miktar soy katkısı olan insanlar olduğunu söylüyor" diyor: 

Bu coğrafi açıdan mükemmel derecede mantıklı.

Araştırmacılar bulunan kemiklerde artrit ve osteoporoz belirtilerinin yanı sıra yaşamının büyük bölümünde aşağı baktığını ve öne doğru eğildiğini gösteren işaretler tespit etti. Ayrıca kollarını uzun süre önünde tuttuğunu, ağır malzemeler taşıdığını ve sert yüzeylere oturduğunu gösteren bulgulara rastlandı. 

Ekip bu verilere dayanarak bu kişinin ağır işçilik yaptığı ve muhtemelen çömlekçi olduğu sonucuna vardı. Irish çömlekçi çarkının da Mısır'a bu dönemde geldiğini söyleyerek ekliyor:

Öte yandan bir çömlekçiye genellikle böyle üst sınıf bir cenaze töreni düzenlenmez. Belki de olağanüstü yetenekli ya da başarılı olduğu için sosyal statüsü yükselmişti.

Bilim insanları Antik Mısır ve Mezopotamya ilişkisine ışık tutan yeni çalışmanın sadece tek bir genom örneğine dayandığına ve daha fazla kanıt bulmayı beklediklerine değiniyor. Bu sayede iki bölgede yakın zamanda ortaya çıkan yazının kökenlerini ve farklı toplumlar arasındaki göçleri daha iyi anlamayı umuyorlar.

Makalenin ortak yazarı Dr. Linus Girdland-Flink "Bu, insan genetik varyasyonu bulmacasının sadece bir parçası: Bugüne kadar yaşamış her insan ve onların genomu bu bulmacanın benzersiz bir parçasını oluşturuyor" diyerek ekliyor:

Hiçbir zaman herkesin genomunu dizileyemeyeceğiz ancak insanlık tarihinde bugün kim olduğumuzu şekillendiren önemli olayları doğru bir şekilde yeniden yapılandırmak için dünyanın dört bir yanından yeterince çeşitli örnek toplamayı umuyoruz.

Independent Türkçe, CNN, New Scientist, Nature