Sudanlılar, siyasi bir anlaşma için alınacak kararları bekliyor

Siyasi tutukluların serbest bırakılması ve göstericilere yönelik şiddete son verilmesi talebi sürüyor.

Hartum, sivil yönetim talebiyle düzenlenen protestolara sahne oluyor. (AFP)
Hartum, sivil yönetim talebiyle düzenlenen protestolara sahne oluyor. (AFP)
TT

Sudanlılar, siyasi bir anlaşma için alınacak kararları bekliyor

Hartum, sivil yönetim talebiyle düzenlenen protestolara sahne oluyor. (AFP)
Hartum, sivil yönetim talebiyle düzenlenen protestolara sahne oluyor. (AFP)

Sudanlılar ülkede sivil yönetim taleplerini sürdürüyor. Halk, ordu ile muhalefet arasında siyasi bir anlaşma imzalanmasına hazırlık olarak, Egemenlik Konseyi Başkanı Korgeneral Abdulfettah el-Burhan'ın parlamenter demokratik sisteme geçişi tamamlamak için yaklaşık iki yıl olarak tahmin edilen ve ‘özgür ve adil’ seçimlerle sona eren geçiş döneminde iktidarı sivillere devretmek, ortam hazırlığına yönelik kararlarını açıklamasını bekliyor.
Sürece dair alınan önlemler arasında siyasi tutukluların serbest bırakılması ve göstericilere yönelik şiddetin durdurulması yer alıyor. Diğer yandan Özgürlük ve Değişim Güçleri’ne (ÖDG) katılan partilerin çoğunluğu, ordunun Barolar Birliği tarafından sunulan geçici anayasa taslağına ilişkin önerilerinin çoğunu kabul ederken, koalisyon bileşenlerinin belirli bir kesiminin bu değişikliklere karşı çekinceleri var.
Bu hızlı adımlar arasında, Burhan'ın Sudan’ı ordunun 25 Ekim 2021'de iktidara gelmesinden bu yana karşılaştığı yönetişim krizinden çıkaracak anlaşmanın imzalanması için siyasi ortamın yaratılmasına yönelik kararlar almayı kabul etmesinin ardından, askeri ve sivil iki tarafın önümüzdeki iki gün içinde bir ‘çerçeve anlaşma’ imzalaması bekleniyor.
ÖDG’nin önde gelen bir lideri, geçtiğimiz perşembe akşamı Hartum'da gerçekleştirilen koalisyon liderlik konseyi toplantısında, askeri unsurun geçici anayasa taslağı hakkında sunduğu tekliflerin tartışıldığını ifade etti. Ayrıca tekliflerin, bu önerilerle ilgili çekincelerini dile getiren Arap Sosyalist Baas Partisi hariç bileşenlerin büyük çoğunluğunun onayıyla kabul edildiğini söyledi.

Hartum'da protestolar sürüyor. (AFP)
Söz konusu kaynak, Koalisyon ile Baas Partisi arasında siyasi bildiriyi imzalamaya ve çerçeve anlaşmanın imzalanmasına katılmaya ikna etmek için istişarelerin sürdüğünü ve önümüzdeki günlerde imzaya katılmasını beklediğini açıkladı. Kaynağa göre çerçeve anlaşmanın bugün imzalanması planlanıyordu. Ancak Baas ile devam eden istişareler, imzanın en geç önümüzdeki pazartesi gününe ertelenmesine neden oldu.
Aynı gece, çerçeve anlaşmanın imzalanmasına yönelik düzenlemeleri görüşmek üzere muhalefet koalisyonu ile askeri unsur arasında ortak bir toplantı düzenlendi. İki taraf ayrıca başta siyasi tutukluların serbest bırakılması ve barışçıl protestoculara yönelik şiddetin sona erdirilmesi olmak üzere çerçeve anlaşmanın imzalanması için elverişli bir ortam yaratan kararlar çıkarma konusunda uzlaşmaya vardı.
Al-Sharq TV’ye göre askeri kaynaklar, Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan’ın, askeri liderlerin Özgürlük ve Değişim ile yaptığı toplantının ardından önümüzdeki saatlerde çerçeve anlaşmanın imzalanmasına ortam hazırlamak için kararlar alacağını bildirdiler.
ÖDG Lideri ayrıca gelecek pazartesi günü, ÖDG’nin diğer sivil ve siyasi güçlerin, askeri liderlerle askeri yönetimin sona ermesinin ve tam sivil yönetim kurumlarının oluşumunun yolunu açan bir çerçeve anlaşma belgesinin imzalanmasına tanık olmasının beklendiğini söyledi. Juba Barış Anlaşması'nı imzalayan bazı silahlı hareketler ve ‘Demokratik Blok’ olarak bilinen diğer parti ve bloklar anlaşmayı reddederek anlaşmanın bir parçası olmayacaklarını vurguladı.
Halkın, yerel, uluslararası ve bölgesel baskılar altında ÖGD, askeri liderlerle Barolar Birliği tarafından hazırlanan bir geçiş anayasa taslağına dayanan anlaşmaya vardı. Söz konusu taslak sivil bir devlet başkanı ve sivil bir başbakan ile sivil bir hükümetin kurulmasını ve ordunun, her düzeydeki gücün müdahalesi olmaksızın, başbakan başkanlığındaki bir güvenlik ve savunma konseyine gitmesini sağlamayı öngörüyor.
Kaynak, anlaşmanın, çerçeve anlaşmanın imza tarihinden itibaren yaklaşık iki yıl olarak planlanan geçiş döneminin sonunda, anlaşmanın tam yetki ve yetkilere sahip bir sivil hükümetle sonuçlanarak demokratik bir geçişin ve özgür ve adil seçimlerin önünü açmasını bekliyor. Muhtemel anlaşma geniş bir uluslararası desteğe sahip. Taraflar, acil ekonomik yardım sağlamak için uluslararası toplumdan ve arabuluculardan ülkenin içinden geçmekte olduğu boğucu ekonomik krizin ele alınmasına ve yeni hükümet kurulur kurulmaz Sudan'ın uluslararası ve bölgesel rolünün ve varlığının geri kazanılmasına katkıda bulunma taahhüdü aldıklarını aktardılar.
ÖDG, basında çıkan, başkan ve başbakanlık pozisyonları için aday adaylarının isimlerine dair haberleri yalanladı. Bu haberlerde, Devlet Başkanı olarak Egemenlik Konseyi'nin eski üyesi Muhammed el-Faki, ayrıca koalisyonun lideri ve Profesyoneller Derneği üyesi Taha Osman, Eski Maliye Bakanı İbrahim el-Bedevi ve Eski Adalet Bakanı Nasreddin Abdulbari gibi isimler öne çıktı.
ÖDG Koalisyonu Sözcüsü Cafer Hasan, yaptığı basın açıklamasında ÖDG’nin herhangi bir isim sunmadığını dolaşan bilgilerin söylentiden ibaret olduğunu vurguladı. Hasan şunları söyledi:
“ÖDG, bu dosyada kesinlikle belirli bir isimden bahsetmedi. Ancak, başbakanlık görevini kimin üstleneceğine dair özellikleri belirtmekle yetindi. Devrime dair net tutum ve katkılara ayrıca siyasi ve akademik yeterliliğe sahip olması gerektiği vurgulandı. Ancak asıl koşul, devrime ve onun sorunlarına bağlılıktır.”
Diğer yandan Sudan'ın doğusunda bir sivil örgüt olan ‘Nazzarat Beja’ Yüksek Kurulu, Beja aşiretlerinin lideri Muhammed el-Emin Türk'ü ve örgütün başkanını, ordu yanlısı ve orduyu destekleyen silahlı hareketler ve partilerden oluşan Demokratik Blok'un başkan yardımcılığına atandığını duyurmasının ardından görevden aldı. Türk’ün bir temsilcisi ve halkı Cuba Barış Anlaşması kapsamında ‘doğu yolunun’ iptali için çağrıda bulunan Doğu Sudan'ın davasına ihanet ettiğini savundular. Yeni müttefikleri ise kendisine bağılığı sürdürerek herhangi bir değişikliği karşı çıkıyor.
Şarku'l Avsat tarafından dün elde edilen bir bildiride Konsey, herhangi bir ittifaka katılmayacağını duyurdu. Bildiride Demokratik Blok koalisyonuna katılanların kendilerini temsil ettikleri kaydedildi. Doğu Sudan'ın yolunu kesmeyen hiçbir belge veya beyanı tanımamaya bağlılık vurgulandı. Bildiride ülkenin doğusundaki tüm bölgelerde kapsamlı ve kademeli bir şekilde gerilimi artırma sözü verildi. Bu durumun, ulusal projeyi engellemek için bir platform oluşturmayacağı ve buna bölge genelinde bu ayın onda başlayan barışçıl yürüyüşlerin ve protestoların da dahil olduğu ifade edildi.



Suriye Savunma Bakanlığı: SDG ile çıkan çatışmada iki asker hayatını kaybetti

Deyrizor'daki SDG milisleri (Arşiv – Reuters)
Deyrizor'daki SDG milisleri (Arşiv – Reuters)
TT

Suriye Savunma Bakanlığı: SDG ile çıkan çatışmada iki asker hayatını kaybetti

Deyrizor'daki SDG milisleri (Arşiv – Reuters)
Deyrizor'daki SDG milisleri (Arşiv – Reuters)

Suriye Savunma Bakanlığı bugün yaptığı açıklamada, dün akşam Rakka kırsalında Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ile çıkan çatışmalarda iki askerin öldürüldüğünü duyurdu.

Suriye devlet televizyonu dün akşam, SDG'nin bölgedeki Suriye ordusu mevzilerine sürpriz bir saldırı düzenlemesinin ardından Rakka'nın doğusundaki Ma'adan şehri civarında şiddetli çatışmaların çıktığını bildirdi. Kanal, SDG'nin bölgedeki ordu mevzilerini hedef almasının ardından ordu topçularının SDG'nin ateşine karşılık verdiğini de ekledi. SDG ise güçlerinin DEAŞ unsurlarının Rakka'nın doğusundaki Ganem el-Ali çölünde bulunan mevzilerine insansız hava araçları (İHA) fırlatmak için kullandıkları bir dizi mevziyle mücadele ettiğini söyledi. SDG tarafından yapılan açıklamada, “Bölge, bu hafta Şam hükümetine bağlı gruplar tarafından bir dizi saldırıya maruz kaldı. Bu saldırılar, terörist saldırılarını gerçekleştirmek için bu bölgeleri kullanan DEAŞ unsurlarının faaliyetleriyle paralel olarak gerçekleşti” denildi. SDG, ‘Suriye'nin kuzey ve doğusunu meşru bir şekilde savunmaya ve sivilleri hedef alan her türlü terörist tehdidi önlemeye’ kararlı olduğunu vurguladı.

Bu hafta başında SDG, doğu Rakka'da Suriye hükümeti gruplarının saldırısını engellediğini duyurmuş ve çatışmanın tırmanmasını önlemek için orantılı bir yanıt verildiğini belirtmişti.

SDG, Suriye'nin kuzey ve doğusunun büyük bir bölümünü kontrol ediyor.

Suriye Savunma Bakanı Murhaf Ebu Kasra geçen ay, başkent Şam'da SDG lideri Mazlum Abdi ile görüştüğünü ve ülkenin kuzey ve kuzeydoğusundaki tüm cephelerde ve askeri konuşlanma noktalarında derhal kapsamlı bir ateşkes üzerinde anlaştıklarını söyledi.


İsrail'in Gazze'nin güneyine düzenlediği hava saldırısı sonucu 3 kişi hayatını kaybetti, 15 kişi yaralandı

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta bulunan Nasır Hastanesi'nde İsrail saldırısı sonucu hayatını kaybedenlerin cenaze namazını kılan Filistinliler (Reuters)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta bulunan Nasır Hastanesi'nde İsrail saldırısı sonucu hayatını kaybedenlerin cenaze namazını kılan Filistinliler (Reuters)
TT

İsrail'in Gazze'nin güneyine düzenlediği hava saldırısı sonucu 3 kişi hayatını kaybetti, 15 kişi yaralandı

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta bulunan Nasır Hastanesi'nde İsrail saldırısı sonucu hayatını kaybedenlerin cenaze namazını kılan Filistinliler (Reuters)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta bulunan Nasır Hastanesi'nde İsrail saldırısı sonucu hayatını kaybedenlerin cenaze namazını kılan Filistinliler (Reuters)

İsrail savaş uçakları, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'un doğusuna hava saldırısı düzenlerken, sivil savunma ekipleri kanlı bir günün ardından bölgeden üç ceset çıkardı ve 15 yaralıyı tahliye etti.

Filistin Enformasyon Merkezi, ‘işgal uçaklarının bu sabah erken saatlerde Han Yunus'un doğusunda, ağır topçu bombardımanı ile eşzamanlı olarak birkaç hava saldırısı düzenlediğini’ bildirdi.

Gazze Şeridi'ndeki Sivil Savunma Müdürlüğü, ‘işgal güçlerinin Han Yunus'un doğusundaki Beni Suheyla bölgesinde bir evi bombalamasının ardından üç şehit çıkarıldığını ve 15 yaralı tahliye edildiğini’ duyurdu.

Gazze Şeridi'ndeki hastanelerin sağlık kaynakları dün, ‘İsrail ordusunun 10 Ekim'de yürürlüğe giren ateşkes anlaşmasını açıkça ihlal ederek, Gazze ve Han Yunus şehirlerinde 17'si çocuk ve kadın olmak üzere 28 kişiyi öldürdüğünü’ bildirdi.

Hamas Sözcüsü Hazım Kasım bugün yaptığı açıklamada, İsrail’i Gazze anlaşmasını ihlal etmekle suçladı. Kasım, İsrail’in aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu çok sayıda kişiyi öldürdüğünü ve yaraladığını belirterek, Mısır, Katar, Türkiye ve ABD’yi bu ‘ihlalleri’ derhal durdurmak için harekete geçmeye çağırdı.

Kasım, İsrail ordusunun ‘anlaşmanın varlığına rağmen Gazze’de büyük bir katliam gerçekleştirdiğini’ ve bu tutumun, İsrail hükümetinin arabulucular ve garantör ülkeler nezdindeki açık saygısızlığını yansıttığını söyledi. Kasım ayrıca, bu ülkelerin işgalci güçlerin Gazze’ye yönelik saldırılarını durdurmakta yetersiz kaldığını ifade etti.

dwef
İsrail'in düzenlediği hava saldırısının gerçekleştiği bölgeyi inceleyen Filistinliler (Reuters)

Kasım, “Şarm eş-Şeyh'te anlaşmayı imzalayan tüm tarafları, özellikle Mısır, Katar, Türkiye ve ABD'yi, sorumluluklarını yerine getirmeye ve işgalin saldırganlığını ve Gazze'deki savaşı sona erdirmek için yapılan anlaşmanın ihlallerini durdurmak için acil önlemler almaya çağırıyoruz” dedi.


Gazze Anlaşması... Silahsızlanma konusundaki anlaşmazlıklar BM kararını zorluyor

Gazze şehrindeki yerinden edilmiş kişiler için kurulan kampta kışın ilk yağmurları yağarken çadırlarını kurmaya çalışan Filistinliler (AFP)
Gazze şehrindeki yerinden edilmiş kişiler için kurulan kampta kışın ilk yağmurları yağarken çadırlarını kurmaya çalışan Filistinliler (AFP)
TT

Gazze Anlaşması... Silahsızlanma konusundaki anlaşmazlıklar BM kararını zorluyor

Gazze şehrindeki yerinden edilmiş kişiler için kurulan kampta kışın ilk yağmurları yağarken çadırlarını kurmaya çalışan Filistinliler (AFP)
Gazze şehrindeki yerinden edilmiş kişiler için kurulan kampta kışın ilk yağmurları yağarken çadırlarını kurmaya çalışan Filistinliler (AFP)

Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’nin, ABD Başkanı Donald Trump’ın barış planının uygulanmasına ve uluslararası güçlerin konuşlandırılmasına zemin hazırlayan Amerikan kararını onaylamasının ardından, Gazze Şeridi’nde yürürlüğe giren ateşkes anlaşmasının geleceğine ilişkin farklı değerlendirmeler gündeme geldi. Bu farklılıkların başında silahsızlanma meselesi bulunuyor.

Filistin taraflarının karar hakkındaki tepkileri değişkenlik gösterirken, uzmanlar bu adımın ‘diplomatik bir ivme’ yarattığını, ancak sahada somut bir uygulamaya dönüşmeden önce ciddi engellerle karşılaşacağını belirtiyor. Uzmanlara göre bu durum, özellikle ABD’nin Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff ile Hamas yöneticilerinden Halil el-Hayye arasında İstanbul’da gerçekleşip gerçekleşmediği tartışılan görüşme nedeniyle, anlaşmanın ikinci aşamasını belirsizlik içinde bırakıyor.

10 Ekim’de yürürlüğe giren ateşkesin ikinci aşamasını oluşturan güvenlik ve idari düzenlemeler, İsrail’in rehinelerin tümünün cenazelerinin iade edilmesinde ısrarcı olması ve Gazze Şeridi’ni yönetecek komitenin henüz açıklanmaması nedeniyle ilerleyemiyor.

Çelişkili haberler

İsrail medyasında, ABD’nin Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff ile Hamas yöneticisi Halil el-Hayye arasında Türkiye’de yapılması planlanan toplantıya ilişkin bilgiler çelişkili şekilde yer aldı. Söz konusu görüşme, cuma günü New York Times tarafından ortaya çıkarılmıştı.

Times of Israel, toplantının gerçekleştiğini öne sürerken, İsrail Kamu Yayın Kurumu KAN görüşmenin ‘İsrail’in baskısı nedeniyle’ yapılmadığını aktardı.

Israel Hayom ise Washington’ın, BM Güvenlik Konseyi’nde ABD kararına karşı Arap desteği toplama girişimi nedeniyle Hamas’a tepki gösterdiğini yazdı. Gazete, bu girişimin Trump yönetiminin anlaşmanın bir sonraki aşamasına ilerleme çabalarını fiilen yavaşlattığını ifade etti.

fgt
Gazze şehrinin Suk Faras mahallesindeki bir çöp döküm alanının yanından geçen çocuklar (AFP)

Filistinli siyasi analist Nizar Nazzal, söz konusu görüşmenin yapılıp yapılmadığına dair çelişkili haberlerin, bazı çevrelerin BM Güvenlik Konseyi kararını ‘ileriye dönük bir adım’ olarak görmesine rağmen Hamas’ın kararı reddetmesiyle birlikte, özellikle silahsızlanma konusunda ciddi görüş ayrılıklarına işaret ettiğini belirtiyor. Nazzal’a göre bu durum, İsrail’in Hamas’a herhangi bir meşruiyet tanımama yönündeki baskılarıyla da bağlantılı.

Nazzal, “Eğer toplantı sadece ertelendiyse, bu anlaşmanın karşılaştığı engelleri aşmak için bir fırsat olabilir. Ancak tamamen iptal edilmişse, bu durumda Hamas tutumunu sertleştirecek ve özellikle silahsızlanma maddesi başta olmak üzere alınan kararlara yaklaşımı olumsuz yönde etkilenecektir” dedi.

BM Güvenlik Konseyi’nin 13 üyenin desteğiyle kabul ettiği karar, Gazze Şeridi’nde ‘geçici uluslararası istikrar gücü’ kurulmasına izin veriyor. Ancak kararın son versiyonunda, Gazze’de silahsızlanmaya yönelik ifadelerin yer alması, silahların toplanması ve askeri altyapının imhası gibi maddelerin olması, uygulanabilirliğe ilişkin yeni endişeleri gündeme getirdi.

Tarafsızlık niteliği

Hamas, kararın kabul edilmesinin ardından yaptığı açıklamada, uluslararası gücün Gazze Şeridi içinde üstlenmesi öngörülen görevler arasında yer alan silahsızlanma maddesinin, bu gücün ‘tarafsızlık niteliğini ortadan kaldıracağını ve onu çatışmada işgalin tarafına dönüştüreceğini’ belirtti.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ise kararı memnuniyetle karşıladı. X platformunda İngilizce yaptığı paylaşımda, “Başkan Trump’ın planının barış ve refah getireceğine inanıyoruz; çünkü plan Gazze’nin tamamen silahsızlandırılmasına, askeri kapasitesinin ortadan kaldırılmasına ve aşırılığın kökünün kazınmasına vurgu yapıyor” ifadelerini kullandı.

Mısırlı İsrail uzmanı Said Ukkaşe, kararın anlaşmaya yalnızca ‘diplomatik bir ivme’ kattığını, ancak sahada çok sayıda engel bulunduğunu söyledi. Ukkaşe’ye göre İsrail, yeniden inşa ve çekilmeden önce silahsızlanmada ısrar ederken, Filistinli gruplar tam tersini talep ediyor.

Uzman, İsrail’in, karar metninde ileride Filistin devletine ilişkin istişare çağrısının yer almasına rağmen kararı olumlu karşılamasının, ‘fraksiyonların tutumunu bildiği için yapılmış bir siyasi manevra’ olabileceğini, bunun daha sonra anlaşmayı durdurmak için bir gerekçeye dönüştürülebileceğini ifade etti.

Nizar Nazzal da Hamas’ın önce İsrail’in çekilmesini isteyeceğini, İsrail’in ise önce Hamas’ın silahsızlanmasını talep edeceğini belirtti. Nazzal, “Bu karşılıklı talepler sahada yeni engeller yaratacak ve anlaşmanın ikinci aşamasını daha da geciktirecek” dedi. Ayrıca, “ABD, sahadaki tüm zorluklara rağmen anlaşmayı uluslararası meşruiyete kavuşturmayı başardı” değerlendirmesinde bulundu.

Washington'un baskısı

Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati, çarşamba günü Fransız mevkidaşı Jean-Noel Barrot ile yaptığı telefon görüşmesinde, BM Güvenlik Konseyi’nin Gazze’ye ilişkin son kararının uygulanmasının önemine vurgu yaptı. Abdulati, uluslararası istikrar gücünün BM Güvenlik Konseyi tarafından kendisine verilen görevleri yerine getirebilmesi gerektiğini söyledi.

Mısır Dışişleri Bakanlığı’nın açıklamasına göre Abdulati, görüşmede Şarm eş-Şeyh Anlaşması’nın korunması ve tüm maddelerinin uygulanması için Kahire’nin yürüttüğü çabalar hakkında da bilgi verdi.

Rusya’nın BM Daimî Temsilcisi Vasiliy Nebenziya ise ülkesinin çekimser kalmasının ardından yaptığı konuşmada, BM Güvenlik Konseyi’nin ‘Washington’ın vaatlerine dayanarak Amerikan girişimine onay verdiğini’ söyledi. Nebenziya, Gazze’nin tam kontrolünün Barış Konseyi ve uluslararası istikrar gücüne bırakılmasını öngören bu planla ilgili olarak, “Bu güçlerin nasıl çalışacağına dair hâlâ hiçbir bilgiye sahip değiliz” dedi.

Böylesi çekinceler ve diplomatik hareketlilik ışığında, Ukkaşe’ye göre kararın geleceği büyük ölçüde Washington’ın İsrail üzerindeki baskısına bağlı olacak. Ukkaşe, uygulanma yönteminin netleşmemesi durumunda anlaşmanın yeniden tıkanacağını ve ikinci aşamaya kısa sürede geçilemeyeceğini belirtti.

Nizar Nazzal ise kararın geleceğini ABD’nin belirleyeceğini düşünüyor. Nazzal, Washington’ın Hamas ile uzlaşı arayışına yönelebileceğini söyleyerek, “ABD isterse bu anlaşmayı ileriye taşıyabilir. Önümüzdeki günlerde yaşanacak gelişmeler, anlaşmanın nasıl bir yöne evrileceğini ortaya koyacak” değerlendirmesinde bulundu.