Mısır’da suyun yeniden kullanımına yönelik projeler hız kazandı

Port Said’de Es-Selam Su Artırma Tesisi açıldı. (Mısır Su Kaynakları Bakanlığı)
Port Said’de Es-Selam Su Artırma Tesisi açıldı. (Mısır Su Kaynakları Bakanlığı)
TT

Mısır’da suyun yeniden kullanımına yönelik projeler hız kazandı

Port Said’de Es-Selam Su Artırma Tesisi açıldı. (Mısır Su Kaynakları Bakanlığı)
Port Said’de Es-Selam Su Artırma Tesisi açıldı. (Mısır Su Kaynakları Bakanlığı)

Port Said’de, Bahr el-Bakar sistemi kapsamında yeni bir su artırma tesisinin açılışını yapan Mısır Su Kaynakları ve Sulama Bakanı Hani Suveylem’in yaptığı açıklamalara göre Mısır hükümeti, ‘su kıtlığından en çok sıkıntı çeken ülkelerden biri’ olması sebebiyle, suyun yeniden kullanımına yönelik projelerini genişletmek üzere çalışıyor.
Mısır Su Kaynakları Bakanlığı tarafından dün yapılan açıklamaya göre, Port Said’deki Es-Selam Su Artırma Tesisi, Mısır devletinin, gıda güvenliğinin sağlanması ve çölleşmeyle mücadele edilmesi amacıyla tarım verimliliğini genişletmek ve tarımsal drenaj suyunun yeniden kullanmak için büyük projeler uygulayarak su sorunlarıyla mücadele amacıyla açıldı.
Resmi verilere göre Mısır’ın su ihtiyacı 114 milyar metreküp olarak tahmin ediliyor. Su kaynaklarının sadece 74 milyar metreküp olması sebebiyle ciddi bir açık yaşıyor. Hükümet bu krizin üstesinden gelmek için yaklaşık 50 milyon dolarlık yatırımla, 2037 yılına kadar su talebini yönetmek ve karşılamaya yönelik bir strateji uygulamaya başladı. Stratejji, modern tarımsal sulama için bir dönüşüm projesinin uygulanmasının yanı sıra deniz suyunu tuzdan arındırma, üçlü arıtma ile atık su geri dönüşüm tesisleri inşa edilmesini de kapsıyor.
Mısır Su Kaynakları Bakanı duruma dair şu açıklamada bulundu:
“Mısır, en çok su kıtlığı yaşayan ülkelerden biri. Bu nedenle sınırlı su kaynaklarının ve iklim değişikliğinin olumsuz etkilerinin yol açtığı su sorununa karşı bilimsel veriler ve temellere dayalı büyük bir çaba sarf ediyor. Gıda güvenliğini sağlamak ve çölleşme ile mücadele etmek için tarımsal genişleme projelerini uygulamak üzere Bahr el-Bakar, el-Hamam ve el-Mahseme projeleri gibi tarımsal drenaj sularının yeniden kullanımına yönelik birçok büyük projeyi hayata geçiriyor.”
Suveylem, Port Said’daki es-Selam Su Arıtma Tesisi için devir teslim çalışmasıyla ilgili olarak, Mekanik ve Elektrik Dairesi Başkanı’ndan bir rapor aldı. Bakan, es-Selam tesisinin, Bahr el-Bakar drenaj su arıtma sisteminin bir parçası olarak birim başına 11 m3/sn su alım kapasitesi ile 7 ünite olarak inşa edildiğini, günde 5,6 milyon metreküp su arıtacağını belirtti.
Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi bir ay önce, Bahr el-Bakar drenaj suyu arıtma tesisinin açılışını yapmıştı. Bakanlığın açıklamasına göre su artırma tesisi günde 1,4 milyon su arıtan dört ünite sayesinde günde 5,6 milyon m3 su arıtması ile dünyanın en büyük su arıtma tesisi olarak Guinness Rekorlar Kitabı’na girmişti.
Suveylem, es-Selam tesisinin en yüksek teknolojiye sahip olacak şekilde tasarlandığını, kullanılan ekipmanların enerji tasarruflu olduğunu, tesis binasında kontrol ve operasyon odasının yanı sıra pompa odası, zayıf akım dağıtıcısı, marş motoru ve orta gerilim dağıtıcısının da bulunduğunu söyledi. Tesisin, ekipmanların çalışma güvenliğini sağlamak için güncel programlanmış kontrol cihazlarının kullanılmasına dayalı olarak otomatik bir operasyon kontrol sistemi ile donatıldığına dikkat çekti. Suveylem, işletim sisteminin arıza durumunda tesis çalışmalarının aksamadan devam etmesini sağlamak için alarmlarla donatıldığını ve tesisin birden fazla su alma hattından beslendiğini ifade etti. Tesisin inşaat projesinin idari bir bina, depolar, işçi lojmanı ve bir camiyi de kapsadığını kaydetti.



Suriye: Gürültünün ortasında hukuk devleti talepleri

Fotoğraf: SANA
Fotoğraf: SANA
TT

Suriye: Gürültünün ortasında hukuk devleti talepleri

Fotoğraf: SANA
Fotoğraf: SANA

Aliya Mansur

Yeni Suriye ulusal logosunun (görsel kimlik) lansman töreni, Suriye'deki her etkinlik gibi Suriyeliler arasında geniş çaplı bir tartışmanın eşlik ettiği, etkileyici ve güzel bir etkinlikti. Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara'nın katıldığı Halk Sarayı'ndaki görkemli törene, “Suriye Demokratik Güçleri”nin kontrolü altındaki Rakka ve Haseke hariç olmak üzere Suriye'nin çeşitli bölgelerinde aynı anda düzenlenen kutlamalar eşlik etti. Gösteriler ve sloganlar Suriye devriminden sahneleri çağrıştırdı.

Şara'nın tören sırasında yaptığı etkileyici konuşma Suriye'nin birliğinin ve çeşitliliğinin altını çizdi ama daha tören bitmeden önce Suriyeliler arasında şu tartışma başlamıştı; bu ulusal logo gerçekten Suriyeli mi yoksa başka ülkelerden “ilham mı” alındı? Bazıları bunun bir alkollü içecek şirketnin ticari logosu olduğunu söyleyecek kadar şüphelerinde ileri gittiler.

Suriye şahininin “çalıntı” olduğu suçlamaları - ki bu kesinlikle doğru değil - ve bunlara verilen karşılıklar arasında meselenin özü neredeyse kayboldu. Oysa meselenin özü şu: Nasıl bir Suriye istiyoruz? Hukuk devleti olan bir Suriye mi yoksa halkın ruh hallerinin dalgalanmalarına tabi bir Suriye mi?

Konuya ilişkin yorumunda Anayasa Bildirgesi Taslağı Komitesi üyesi Dr. Ahmed el-Karbi, resmi logoların kabulü tartışılırken yasal temellere dayanmanın gerekliliğini vurguladı. Anayasa Bildirgesi'nin 5. maddesinde açıkça “devletin logosu kanunla belirlenir” ifadesinin yer aldığına ve hukuka dayalı bir devletin anayasal çerçevelere uygun olarak onaylanmamış bir logoya indirgenemeyeceğine işaret etti.

Suriye'deki tartışma ve çekişmenin özü bu olmak yerine, bazı Suriyeliler binlerce yıllık Suriye anıtlarına kazınmış olan Suriye şahininin kökeni ve sembolizmiyle ilgili suçlamalarda bulunmakla meşgul oldular.

Esed rejiminin devrilmesinden ve Şara'nın yönetime gelmesinden bu yana, Suriye halkı hükümetin, özellikle de Başkan Şara'nın her eylemini mutlak biçimde destekleyenler ile hükümetin yaptığı her eylemi veya açıklamayı mutlak biçimde reddedenler arasında bölündü. İki grup arasında, bir şeyleri düzeltmek amacıyla eleştirenlerin ve teşvik etmek amacıyla destekleyenlerin sesleri kayboldu.

Esed rejiminin devrilmesinden bu yana 7 ay geçti ve yeni otoritenin en belirgin özelliği Suriyelilerle ilişkilerinde şeffaf olmamak

Şarku'l Avsat'ın Al Majalla'dan aktardığı analize göre Esed rejiminin devrilmesinden bu yana yedi ay geçti ve yeni otoritenin en belirgin özelliği Suriyelilerle ilişkilerinde şeffaf olmamak. Bu da yorumlara kapıyı açıyor ve Suriye halkının doğasını ve doğruluğunu bilinmediği söylentilerin yayılmasına katkıda bulunuyor.

17 Mayıs'ta Suriye Cumhurbaşkanlığı, eski rejim tarafından işlenen ihlallerle ilgili gerçekleri ortaya çıkarmak, sorumlularından hesap sormak, mağdurlara tazminat ödemek ile görevli bir geçiş adaleti komisyonu kurulacağına dair bir kararname yayınladı. Kararname, Abdulbasıt Abdullatif'in komisyon başkanı olarak atanmasını ve duyuru tarihinden itibaren 30 günü geçmeyecek bir süre içinde bir çalışma grubu oluşturma ve iç yönetmelikler hazırlama görevini üstlenmesini öngörüyordu.

Bu kararnamenin yayınlanmasının üzerinden yaklaşık bir buçuk ay geçti, yani komisyonun kurulması için öngörülen 30 günlük süre geçti. Peki bu komisyon hangi aşamada? Cevap yok. Bu sadece şeffaflığın eksik olduğunu değil, aynı zamanda hükümetin kendi yayınladığı kararnamelere ve mevzuata, örneğin Anayasa Bildirgesi'nin 5. maddesine bağlı olmadığının da bir örneği.

İşte meselenin özü de budur: Nasıl bir Suriye istiyoruz?

Hukuk ve kurumlar devleti Suriye'nin sesi, iki grubun kopardığı gürültü arasında neredeyse duyulmuyor. Bir tarafta destekçiler var ve bunların çoğu Suriyelilerin “Aralık 2024 devrimcileri” olarak adlandırdığı, devrimin 14 yılı boyunca önemli bir rol veya sese sahip olmayan, şimdiyse hükümetin sağ tarafında yer alan kişiler. Diğer taraftaki hükümetin muhalifleri arasındaysa, hükümetin her türlü eylemini çarpıtmakla meşgul olan, çoğunluğu eski rejim kalıntısı ve solcu olan sesler bulunuyor. İkisi arasında aklın sesi kayboluyor.

Suriye'nin istikrarı sadece Suriye için değil, bölge için de bir öncelik. İstikrarlı bir Suriye, komşu ülkelerin istikrarının başlangıcıdır ve bir vatandaşlık devleti ve hukukun üstünlüğünün inşası, Suriyelilerin onlarca yıllık geleceğinin temel taşıdır. Sağlam olmayan temeller üzerine inşa edilen her yapı, özellikle Suriye'nin düşmanları hâlâ pusuda beklediğinden, çökme riski altındadır. Hukukun üstünlüğü, adalet, özgürlük, vatandaşlık ve şeffaflık, istediğimiz devleti inşa etmek için önceliklerdir.