Sudan'da ordu ile siviller, siyasi krizi sonlandırmak için 'çerçeve anlaşma' imzalayacak

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

Sudan'da ordu ile siviller, siyasi krizi sonlandırmak için 'çerçeve anlaşma' imzalayacak

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Ordu yönetiminde bulunan, bir yılı aşkın süredir siyasi krizin yaşandığı Sudan'da, asker ile siviller arasında yeni geçiş dönemini başlatacak "çerçeve anlaşma", 5 Aralık'ta imzalanacak.
Egemenlik Konseyinden yapılan açıklamada, Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan ve Yardımcısı Muhammed Hamdan Daklu Hamideti ile geçen ay "siyasi bildirge"yi imzalayan siyasi güçlerin başkent Hartum'daki Devlet Başkanlığı Konutu'nda bir araya geldiği bildirildi.
Toplantıya, Birleşmiş Milletler (BM), Afrika Birliği (AfB) ve Doğu Afrika'daki Hükümetlerarası Kalkınma Otoritesinden (IGAD) oluşan üçlü mekanizma, ABD, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve İngiltere'den oluşan dörtlü mekanizma ile Avrupa Birliği temsilcilerinin de katıldığı belirtildi.

Birkaç hafta içinde nihai anlaşma imzalanacak
Açıklamada, birkaç hafta içinde nihai bir anlaşmaya ve geçici anayasal düzenlemelere dönüşmesi beklenen anlaşmanın diğer tarafların itirazı ve katılımına açık olduğu vurgulandı. Çerçeve anlaşma, "geçiş dönemini yönetecek, ülkeyi özgür ve adil seçimlere götürecek bir sivil otoritenin oluşumunun başlangıcı" olarak nitelendirildi.
Askerle siviller arasındaki çerçeve anlaşmanın 5 Aralık'ta imzalanacağı ifade edilen açıklamada, akabinde devrimci güçlerin geniş katılımıyla bazı konuların detaylandırılmasının tamamlanması aşamasına geçileceği, birkaç hafta içinde de geçiş anayasası ve yeni geçici yönetimin kurumlarının oluşturulacağı bildirildi.
Öte yandan, eski iktidar koalisyonu Özgürlük ve Değişim Güçleri (ÖDG) Merkez Konseyine göre, askerle sivil güçlerin görüşmesinde, ÖDG'nin yanı sıra Devrimci Cephesi, Demokratik Birlik Partisi ve Halk Kongresi Partisi de hazır bulundu.

Bir yıldır istikrar sağlanamadı
Sudan ordusu, güvenlik ve beka tehdidi gerekçesiyle 25 Ekim 2021'de sivil yönetime el koymuş, olağanüstü hal ilan ederek başbakan dahil onlarca siyasiyi gözaltına almıştı.
Sudan Avukatları Sendikası, 10 Eylül'de "Devletin şekli, anayasa ve hukukun üstünlüğü, temel hak ve özgürlükler, federal yönetim sistemi, geçiş döneminin kurumları ve görevleri"ni içeren "2022 geçiş anayasası taslağı"nı yayımlamıştı.
BM, AfB ve IGAD'dan oluşan üçlü mekanizma, 10 Kasım'da Sudan'daki krizi çözmek için ordu ve siviller arasında "temel mutabakata" varıldığını duyurmuştu.
Üçlü mekanizma ile ABD, İngiltere, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri'nden oluşan dörtlü mekanizma, asker ile siviller arasındaki çözümde bu taslağı esas alıyor.
Sudan eski sivil iktidar koalisyonu ÖDG-Merkez Konseyi ile ordu; ABD, İngiltere, Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan'ın yanı sıra BM'nin Sudan özel misyonunun da dahil olduğu bir komitenin himayesinde uzun görüşmeler yapmıştı.
ÖDG, 25 Ekim 2021'deki askeri müdahaleden bu yana ülkeyi yöneten ordu ile kasım başlarında tarafların taslak anayasa belgesi üzerinde vardığı mutabakata dayanarak ordu liderleriyle bir "çerçeve anlaşmaya" vardıklarını açıklamıştı.
Ordu, tüm kesimleri temsil eden ve siyasi grupların üzerinde uzlaştığı sivil hükümet kurulana dek iktidarda kalmak istiyor.
Sudan'da Temmuz 2023'te seçim yapılması planlanıyor.



Suriye: Gürültünün ortasında hukuk devleti talepleri

Fotoğraf: SANA
Fotoğraf: SANA
TT

Suriye: Gürültünün ortasında hukuk devleti talepleri

Fotoğraf: SANA
Fotoğraf: SANA

Aliya Mansur

Yeni Suriye ulusal logosunun (görsel kimlik) lansman töreni, Suriye'deki her etkinlik gibi Suriyeliler arasında geniş çaplı bir tartışmanın eşlik ettiği, etkileyici ve güzel bir etkinlikti. Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara'nın katıldığı Halk Sarayı'ndaki görkemli törene, “Suriye Demokratik Güçleri”nin kontrolü altındaki Rakka ve Haseke hariç olmak üzere Suriye'nin çeşitli bölgelerinde aynı anda düzenlenen kutlamalar eşlik etti. Gösteriler ve sloganlar Suriye devriminden sahneleri çağrıştırdı.

Şara'nın tören sırasında yaptığı etkileyici konuşma Suriye'nin birliğinin ve çeşitliliğinin altını çizdi ama daha tören bitmeden önce Suriyeliler arasında şu tartışma başlamıştı; bu ulusal logo gerçekten Suriyeli mi yoksa başka ülkelerden “ilham mı” alındı? Bazıları bunun bir alkollü içecek şirketnin ticari logosu olduğunu söyleyecek kadar şüphelerinde ileri gittiler.

Suriye şahininin “çalıntı” olduğu suçlamaları - ki bu kesinlikle doğru değil - ve bunlara verilen karşılıklar arasında meselenin özü neredeyse kayboldu. Oysa meselenin özü şu: Nasıl bir Suriye istiyoruz? Hukuk devleti olan bir Suriye mi yoksa halkın ruh hallerinin dalgalanmalarına tabi bir Suriye mi?

Konuya ilişkin yorumunda Anayasa Bildirgesi Taslağı Komitesi üyesi Dr. Ahmed el-Karbi, resmi logoların kabulü tartışılırken yasal temellere dayanmanın gerekliliğini vurguladı. Anayasa Bildirgesi'nin 5. maddesinde açıkça “devletin logosu kanunla belirlenir” ifadesinin yer aldığına ve hukuka dayalı bir devletin anayasal çerçevelere uygun olarak onaylanmamış bir logoya indirgenemeyeceğine işaret etti.

Suriye'deki tartışma ve çekişmenin özü bu olmak yerine, bazı Suriyeliler binlerce yıllık Suriye anıtlarına kazınmış olan Suriye şahininin kökeni ve sembolizmiyle ilgili suçlamalarda bulunmakla meşgul oldular.

Esed rejiminin devrilmesinden ve Şara'nın yönetime gelmesinden bu yana, Suriye halkı hükümetin, özellikle de Başkan Şara'nın her eylemini mutlak biçimde destekleyenler ile hükümetin yaptığı her eylemi veya açıklamayı mutlak biçimde reddedenler arasında bölündü. İki grup arasında, bir şeyleri düzeltmek amacıyla eleştirenlerin ve teşvik etmek amacıyla destekleyenlerin sesleri kayboldu.

Esed rejiminin devrilmesinden bu yana 7 ay geçti ve yeni otoritenin en belirgin özelliği Suriyelilerle ilişkilerinde şeffaf olmamak

Şarku'l Avsat'ın Al Majalla'dan aktardığı analize göre Esed rejiminin devrilmesinden bu yana yedi ay geçti ve yeni otoritenin en belirgin özelliği Suriyelilerle ilişkilerinde şeffaf olmamak. Bu da yorumlara kapıyı açıyor ve Suriye halkının doğasını ve doğruluğunu bilinmediği söylentilerin yayılmasına katkıda bulunuyor.

17 Mayıs'ta Suriye Cumhurbaşkanlığı, eski rejim tarafından işlenen ihlallerle ilgili gerçekleri ortaya çıkarmak, sorumlularından hesap sormak, mağdurlara tazminat ödemek ile görevli bir geçiş adaleti komisyonu kurulacağına dair bir kararname yayınladı. Kararname, Abdulbasıt Abdullatif'in komisyon başkanı olarak atanmasını ve duyuru tarihinden itibaren 30 günü geçmeyecek bir süre içinde bir çalışma grubu oluşturma ve iç yönetmelikler hazırlama görevini üstlenmesini öngörüyordu.

Bu kararnamenin yayınlanmasının üzerinden yaklaşık bir buçuk ay geçti, yani komisyonun kurulması için öngörülen 30 günlük süre geçti. Peki bu komisyon hangi aşamada? Cevap yok. Bu sadece şeffaflığın eksik olduğunu değil, aynı zamanda hükümetin kendi yayınladığı kararnamelere ve mevzuata, örneğin Anayasa Bildirgesi'nin 5. maddesine bağlı olmadığının da bir örneği.

İşte meselenin özü de budur: Nasıl bir Suriye istiyoruz?

Hukuk ve kurumlar devleti Suriye'nin sesi, iki grubun kopardığı gürültü arasında neredeyse duyulmuyor. Bir tarafta destekçiler var ve bunların çoğu Suriyelilerin “Aralık 2024 devrimcileri” olarak adlandırdığı, devrimin 14 yılı boyunca önemli bir rol veya sese sahip olmayan, şimdiyse hükümetin sağ tarafında yer alan kişiler. Diğer taraftaki hükümetin muhalifleri arasındaysa, hükümetin her türlü eylemini çarpıtmakla meşgul olan, çoğunluğu eski rejim kalıntısı ve solcu olan sesler bulunuyor. İkisi arasında aklın sesi kayboluyor.

Suriye'nin istikrarı sadece Suriye için değil, bölge için de bir öncelik. İstikrarlı bir Suriye, komşu ülkelerin istikrarının başlangıcıdır ve bir vatandaşlık devleti ve hukukun üstünlüğünün inşası, Suriyelilerin onlarca yıllık geleceğinin temel taşıdır. Sağlam olmayan temeller üzerine inşa edilen her yapı, özellikle Suriye'nin düşmanları hâlâ pusuda beklediğinden, çökme riski altındadır. Hukukun üstünlüğü, adalet, özgürlük, vatandaşlık ve şeffaflık, istediğimiz devleti inşa etmek için önceliklerdir.