İran’da Ahlak Polisi’nin kaldırılmasının ardından başka adımlar da atılacak mı?

İran, Ahlak Polisi Birimi’nin kapatıldığını duyurdu (AFP)
İran, Ahlak Polisi Birimi’nin kapatıldığını duyurdu (AFP)
TT

İran’da Ahlak Polisi’nin kaldırılmasının ardından başka adımlar da atılacak mı?

İran, Ahlak Polisi Birimi’nin kapatıldığını duyurdu (AFP)
İran, Ahlak Polisi Birimi’nin kapatıldığını duyurdu (AFP)

İran rejimi, geçtiğimiz Eylül ayından bu yana birçok şehrinde devam eden protesto hareketlerine boyun eğdiğini teyit eden bir adım attı. İran İslam Cumhuriyeti Başsavcısı Muhammed Cafer Muntazeri, Ahlak Polisi biriminin kapatıldığını duyurdu. Muntazeri, Ahlak polisinin Yargı Erki ile hiçbir ilişkisi olmadığını belirterek, İran rejim lideri “Rehber” Ali Hamaney'in ofisinin yetkisi altındaki Kültür Devrimi Yüksek Konseyi'ne atıfla “Ahlak polisi, geçmişte nerede kurulduysa orada kapatılmıştır” dedi.
Muntazeri, yargının ‘toplumdaki bazı davranışları’ denetleme rolünü sürdüreceğini vurguladı.
Muntazeri, geçtiğimiz Perşembe günü yaptığı açıklamada, Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi'nin başkanlığındaki Hamaney'in seçtiği üyelerin yer aldığı Kültür Devrimi Yüksek Konseyi’nin başörtüsü konusundaki tutumunu 15 gün içinde açıklayacağını söylemişti. Bu açıklamanın ardından da sürpriz duyuru geldi.
İran Radyo Televizyon Kurumu'nun (IRIB) Arapça haber televizyon kanalı El-Alem TV, Ahlak polisinin kaldırılmasının, bazı yabancı basın kuruluşlarınca İran İslam Cumhuriyeti'nin protestoların etkisiyle başörtüsü ve din ahlak konusunda geri adım atması olarak görüldüğünü öne sürdü.
Uzmanlar, yetkililerin reformist Cumhurbaşkanı Muhammed Hatemi'nin görev süresinin sonunda Kültür Devrimi Yüksek Konseyi tarafından kurulması için öneride bulunulan ve 2006 yılının ocak ayında, yani muhafazakar Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad'ın göreve başlamasından 4 ay sonra kurulması onaylanan Ahlak polisinin kaldırılmasına yönelik karar alınmasını bekliyordu.
İranlı gazeteci ve kadın hakları aktivisti Masih Alinejad, Twitter hesabından yaptığı açıklamada, “Ahlak polisini mi kaldırıyorsunuz?  Bu sadece bir başlangıç. Halk baskıcı İran rejiminin de kaldırılmasını istiyor. Okul çocukları, öğrenciler ve devlet dairelerinde çalışanlar her gün zorunlu başörtüsü uygulamasına tabi tutuluyorlar. Ancak biz İranlı kadınlar zorunlu başörtüsüne hayır dediğimizde bu, İran İslam Cumhuriyeti'ne hayır dediğimiz anlamına geliyor” yazdı.
Muntazeri, Kum şehrinde düzenlenen ‘Hibrit Savaşın Boyutlarının Açıklanması’  konulu toplantıda yaptığı konuşmada, “İran Meclisi ve Kültür Devrimi Yüksek Konseyi, başörtüsü konusunu inceliyor. İncelemelerin sonuçlarını 15 gün içinde açıklayacaklar. Bir plana dayalı olarak karar verilmeli” dedi. Yargı Erki’nin Ahlak polisini feshetmeye çalışmadığını, ancak son olaylardan sonra güvenlik ve kültür kurumlarının meseleye çözüm aradığını söyleyen Muntazeri, Yargı Erki’nin, ahlak ve örtünme ile ilgili bir yasa tasarısı hazırladığını belirtti.
Ahlak polisi, geçtiğimiz yazın başlarında muhafazakarların iktidara gelmesiyle daha geniş bir yetki alanı kazandı. Bu da Kültür Devrimi Yüksek Konseyi'nin tavsiyelerini uygulamada dengeli bir formüle ulaşmaya çalışan ve katı muhafazakar bir cumhurbaşkanı seçilmemesi için kendisine oy verenlerin olduğu eski Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’yi utandırdı.
“Devrim Rehberi” sıfatıyla rejim hiyerarşisinin tepesinde oturan Hamaney'in, devrimci bir hükümet konusundaki ısrarı, katı muhafazakar bir cumhurbaşkanının seçilmesi ve muhafazakar bir hükümetin kurulmasıyla sonuçlandı.  Muhafazakarların talepleri arasında, başörtüsü meselesi de dahil olmak üzere rejime meydan okuyan ve topluma zarar veren meseleler olarak gördükleri konular yer almaya başladı.
Yetkililer geçtiğimiz yaz, başörtüsü yasasını daha sıkı uygulamaya başladılar. Bu da gözlemciler tarafından dikkatleri, geçtiğimiz Mart ayında nükleer müzakerelerin tökezlemesiyle ve özellikle de rejim kurumlarının protesto gösterilerinin başlaması beklentisiyle geçtiğimiz baharın sonunda güvenlik ve askeri güçleri alarma geçirme emri vermesinden sonra daha da kötüleşen krizden başka yöne çevirme girişimi olarak yorumlandı.
Ahlak polisi yasasının gözden geçirilmesi fikri, Kürt genç kadın Mahsa Amini'nin ölümünün hemen ardından ortaya atılmıştı. Protestoların patlak vermesinden üç gün sonra, İranlı milletvekilleri, Ahlak polisinin varlığının sonuçları da dahil olmak üzere Amini'nin ölüm nedeninin belirlenmesi ve incelenmesi amacıyla bir bilgi toplama komitesi kurulduğunu duyurdu.
Ahlak polisi yasasının kaldırılmasına yönelik adımın, ülkede “zorunlu başörtüsü uygulaması” yerine ‘başörtüsü özgürlüğünün’ tanınması talebinde bulunan protestocuları etkilemesi pek olası değil. Protestocular aynı zamanda “İslam Cumhuriyeti rejiminin devam edip etmemesi için referandum düzenlenmesi” talebinde bulunuyorlar.
İran Cumhurbaşkanı Hukuk İşlerinden Sorumlu Yardımcısı Muhammed Dehgan, geçtiğimiz Pazartesi günü Tahran'da düzenlediği basın toplantısında, İran İslam Cumhuriyeti'nin temeli ve başörtüsü özgürlüğü konusunda referandum yapılmasının mümkün ‘olmadığını’ söyledi.
Dehgan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Gerekirse Rehber'in onayı ve İran Meclisi’nin üçte ikisinin oyu ile referandum yaparız, ama İslam Cumhuriyeti'nin sistemini değiştirmek imkansız. Başörtüsü özgürlüğü, İslam Cumhuriyeti'nin ilkelerine ve tezahürlerine aykırıdır.”
Ancak bazı değişikliklerin olabileceğine işaret eden Dehgan, “Toplantılar yaptık. Örtünme ile ilgili görüşümüzü yetkili mercilere açıklayacağız” dedi.
İran Meclisi Sosyal Komite üyesi Ali Asgar Annabestani Cuma günü geç saatlerde yaptığı açıklamada, “Örtünmeyi belirli bir çerçeve içinde tutmak İslam Cumhuriyeti'nde bir yasadır ve biz bu yasayı çiğneyemeyiz.  Mevcut durum gerginleşse de yasayı korumak bir ilkedir. Şuan bu yasanın nasıl uygulanacağı ve toplumun nasıl ikna edileceği tartışılıyor” şeklinde konuştu.
Kültür Devrimi Yüksek Konseyi üyesi Muhammed Rıza Bahuner, iki hafta önce düzenlediği basın toplantısında, konseyin 6 ay önce (Mahsa Amini'nin ölümünden sonra) ‘örtünme kurallarına uymadığı gerekçesiyle’ gözaltılar sırasında fiziksel temasa karşı tavsiyede bulundu.
Bu tavsiyenin ardından Ahlak polisinin fiziksel müdahale yerine ikna edici yöntemlere geçmesi bekleniyordu.
İran Kültür ve İslami İrşad Bakanı Muhammed Mehdi İsmaili, 21 Eylül’de yaptığı açıklamada, Kültür Devrimi Yüksek Konseyi’nin Ahlak polisi hakkında yeni bir kararı olduğunu ve bu konuda bir açıklama yapmayı planladığını söyledi. İsmaili, “Yasa, yürürlükte olduğu sürece uygulanmalı. Ancak konsey aylardır bir alternatifi tartışıyor. Bunu da polise bildirmek üzere” şeklinde konuştu.
Ekim ayının başında, parlamentonun kararlarını denetleyen Koruma Konseyi'nin sözcüsü Tahan Nazif, konseyin "ahlak polisini" değiştirmek için parlamentoda yapılacak herhangi bir değişikliği inceleyeceğini doğruladı.
İran Anayasa Koruma Konseyi (AKK) Sözcüsü Hadi Tahan Nazif, Ekim ayı başlarında konseyin parlamentoda Ahlak Polisi Birimi’nde yapılacak bir değişikliği inceleyeceğini açıkladı.
Öte yandan İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ve Meclis Başkanı Muhammed Bakır Kalibaf, basına kapalı bir görüşme gerçekleştirdi. İran Meclis Başkanlığı Sözcüsü Nizamuddin Musevi gazetecilere yaptığı açıklamada, toplantıya istihbarat, sanayi, maden ve ticaret bakanları, Bütçe Komisyonu Başkanı ile Meclis komisyon başkanları ve milletvekillerinin katıldığını kaydetti.
Tartışmanın ana gündem maddesinin hayat şartları ve ekonomi olduğunu söyleyen Musevi, Meclis’te hayat şartlarıyla ilgili sorunlarının çözümü konusuna ağırlık verdiğini ve istikrar sağlamanın en iyi yolunun halkın gerçek taleplerine kulak vermek olduğunu vurguladı.
Musevi, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Düşman, İslam Cumhuriyeti'ne karşı yumuşak güç kullanılarak yürütülen kapsamlı savaşta büyük ölçüde başarısız olsa da bu, yetkililerin sergilediği performansa itiraz olmadığı anlamına gelmiyor. Halk, devrimden yana ve Rehber’i destekliyor. Şikayetler ve protestolar kabul edilebilir ve talepler yanıtlanmalıdır.”
İran Devrim Muhafızları Ordusu (DMO) Genel Koordinatörü Muhammed Rıza Nakdi, ülke düzenlenen son protestoların nedeninin ekonomik sorunlar olduğunu, ancak atılan sloganların bununla ilgili olmadığını söyledi.
Ancak İran İçişleri Bakanı Güvenlik ve Ekonomik İşlerinden Sorumlu Yardımcısı Mecid Mir Ahmed, bir televizyon kanalına Nakdi’nin açıklamalarının tam tersi bir açıklama yaparak, “Protestoların temel nedeni ekonomik değil” dedi. Protestolara katılan ve tutuklanan işsizlerin oranının yüzde 4-5 civarında olduğunu söyleyen Ahmed, “Asıl sebebin ekonomik sebep olduğunu tasavvur edemeyiz, sebepler arasındadır ama asıl sebep değildir, haksızlığa karşı bir protestodur” dedi.
Ahmed, protestolar sırasında gözaltına alınan ve tutuklananlarla ilgili olarak “Bu gençlerden bazılarıyla konuştuğunuzda bakıyorsunuz ülkedeki bütün memurlar cebini düşünüyor, milleti düşünmüyor ve hepsi hırsız” ifadelerini kullandı.
Öte yandan reformist çizgideki İslami İran Halk Birliği Partisi Genel Sekreteri Azar Mansuri, İran Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi Genel Sekreteri Ali Şamhani ile protestolar hakkında görüştüğünü duyurdu.

Sosyal medya yasakları da kaldırılabilir
Şarku’l Avsat’ın İran'ın yarı resmi ajansı ISNA’dan aktardığı habere göre Mansuri, Şamhani'ye bir teklif paketi sundu. ISNA’ya göre bu pakette Ahlak polisinin lağvedilmesi ve iktidarın, üç aşamalı adımlar atması yer aldı. Bu adımlardan birincisi kısa vadede İranlılarla diyalog başlatması, hataları kabul etmesi, halk içinde kin ve öfke yayan platformları kontrol etmesi ve Instagram, WhatsApp, Twitter, Telegram, Facebook ve Clubhouse gibi sosyal ağlara getirilen yasağın kaldırılmasıydı.
Buna ek olarak pakette partilere izin verilmesi ve bunun bir ‘kapasite geliştirme’ adımı olacağına güvenilmesi yer aldı. Reformcular ayrıca, toplumun taleplerine göre bazı yetkililerin ve farklı düzeylerdeki kurumların değiştirilmesini, bazı tutukluların serbest bırakılmasını, idam cezalarının durdurulmasını ve gelecek yıl özgür bir şekilde parlamento seçimlerinin yapılmasını önerdiler.
İran’a yönelik yaptırımların yol açtığı sorunların giderilmesi, ülke ekonomisinin kurtarılması, ABD ile sorunların ve zorlukların çözülmesi ve İranlıların enerjisini yurtdışında kullanmak için mevcut politikaların gözden geçirilmesi gerektiğini vurgulayan Mansuri, reformistleri ‘cesur reformlar’ için destekleme sözü verdi.
Reformist çizgideki Arman-ı Milli gazetesi eski Cumhurbaşkanı Muhammed Hatemi’nin eski Yardımcısı Muhammed Ali Abtahi’den aktardığı haberde, Hatemi'nin Hamaney’e 3 mektup yazdığını, ancak mektuplarına yanıt alamadığını bildirdi. Reformistler, genel olarak siyasi eylemcilere, ünlülere ve protestoculara yönelik tutumlarına yönelik eleştiriler alırken, protestoları desteklemek ile İran'ın ‘parçalanmasını amaçlayan ayrılıkçı eğilimler’ konusunda uyarıda bulunmak arasında bölünmüş durumdalar.



Arap Birliği, küresel gıda pazarında istikrarı güçlendirme çağrısında bulundu

Arap Birliği Genel Sekreteri Ahmed Ebu Gayt ve BM Karadeniz Tahıl Girişimi Koordinatörü Abdullah Samad Dashti (Arap Birliği)
Arap Birliği Genel Sekreteri Ahmed Ebu Gayt ve BM Karadeniz Tahıl Girişimi Koordinatörü Abdullah Samad Dashti (Arap Birliği)
TT

Arap Birliği, küresel gıda pazarında istikrarı güçlendirme çağrısında bulundu

Arap Birliği Genel Sekreteri Ahmed Ebu Gayt ve BM Karadeniz Tahıl Girişimi Koordinatörü Abdullah Samad Dashti (Arap Birliği)
Arap Birliği Genel Sekreteri Ahmed Ebu Gayt ve BM Karadeniz Tahıl Girişimi Koordinatörü Abdullah Samad Dashti (Arap Birliği)

Arap Birliği, küresel gıda pazarında istikrarın güçlendirilmesi ve küresel düzeyde gıda açığının azaltılması çağrısında bulunarak, bu konudaki tüm çabalara desteğini teyit etti.

Arap Birliği Genel Sekreteri Ahmed Ebu Gayt, bugün Birleşmiş Milletler (BM) Karadeniz Tahıl Girişimi Koordinatörü Abdullah Samad Dashti ile görüştü.

Ebu Gayt, Arap ülkeleri de dahil olmak üzere en çok tüketen ülkelere temel tahılların sağlanmasındaki büyük önemi nedeniyle tahıl girişimine verdiği desteği dile getirerek, girişimin sürekliliğini sağlamak için tüm taraflardan daha fazla destek geleceği yönündeki umudunu dile getirdi.

Karadeniz Tahıl Girişimi Koordinatörü, girişimin eylem mekanizmaları ve çatışmanın taraflarıyla işbirliği içinde sahada uygulanmasına ilişkin bilgi verdi.

Abdullah Samad Dashti ise, “Girişim, Temmuz 2022’deki duyurusundan bu yana küresel pazarda 50 milyon tondan fazla emtia ve tahıl sağlamayı başardı. Gıda arzının, yeni tip koronavirüs krizi, savaş ve kuraklık nedeniyle rahatsızlıklara sahne olduğu bir dönemde, bunun üçte birinden Arap ülkeleri yararlandı” dedi.


Lübnan: Kilise heyetinin Hizbullah ziyareti tartışma yarattı

Hizbullah yanlısı aktivistler tarafından Twitter'da paylaşılan, Mlita turistik merkezinde bir kilise delegasyonunu gösteren bir fotoğraf
Hizbullah yanlısı aktivistler tarafından Twitter'da paylaşılan, Mlita turistik merkezinde bir kilise delegasyonunu gösteren bir fotoğraf
TT

Lübnan: Kilise heyetinin Hizbullah ziyareti tartışma yarattı

Hizbullah yanlısı aktivistler tarafından Twitter'da paylaşılan, Mlita turistik merkezinde bir kilise delegasyonunu gösteren bir fotoğraf
Hizbullah yanlısı aktivistler tarafından Twitter'da paylaşılan, Mlita turistik merkezinde bir kilise delegasyonunu gösteren bir fotoğraf

Hizbullah yönetimi örgütün geçtiğimiz hafta gerçekleştirdiği askeri tatbikatlarla ilgili Lübnan’daki geniş ihtilaf ve bölünme ışığında, muhaliflerini silahlı güçlerine karşı komplo kurmakla suçladı. Öte yanda itirazlar, Lübnan'ın güneyinin 2000 yılında İsrail işgalinden kurtuluşunun yıldönümü vesilesiyle geçtiğimiz Cumartesi güneyde partiye ait bir turistik yeri ziyaret eden bir kilise heyetini de kapsayacak şekilde genişledi. Sosyal medya fenomenlerinin yaptıkları paylaşımlardaki fotoğraflar, Hristiyan din adamlarının, Lübnan’ın güneyinin işgali sırasında İsrail kuvvetlerine yönelik operasyonları anlatan bir savaş müzesinin bulunduğu turistik bir bölge olan Mlita’yı ziyaret ettiğini ortaya koydu.  

(Maruni Hristiyan) Lübnan Ketaib Partisi Milletvekili Nedim Gemayel, Twitter hesabından yaptığı açıklamada, Hristiyan din adamlarının ziyaretini eleştirerek “Kilise bize gerçeğe şahitlik etmeyi ve gerçekten başka bir şey söylememeyi öğretti. Kilise bize zimmi olarak yaşamamayı ve özellikle güvenliğimiz, özgürlüğümüz, vatanımızın egemenliği, varlığımız ve onurumuz konusunda taviz vermemeyi öğretti. Bazı piskoposların İran Milis Müzesi'ni ziyareti, Kilise'nin kavramlarının antitezi ve Kilise'nin tarihsel mücadelesiyle hiçbir ilgisi olmayanların iftiralarının kanıtıdır” ifadelerinin kullandı.

Aynı bağlamda İran İşgaliyle Yüzleşme Ulusal Konsey Başkanı, Eski Milletvekili Fares Souaid, Twitter hesabından yaptığı paylaşımda, “Ne Maruni piskoposların ne de Maruni adayların Hizbullah'ı ziyareti ve inceleme komitelerine boyun eğmeleri ne olursa olsun kabul edilebilir değildir” ifadelerine yer verdi.

Öte yandan Hizbullah'ın Yürütme Kurulu Başkanı Haşim Safiyuddin, Hizbullah’ın eleştiriyi umursamadığını söyleyerek “Bazıları ne geçmişte ne de bugün direnişin yanında olmadığını bildirmek istiyor. Bunu zaten biliyoruz. Fikirlerini değiştireceklerini umduk ama ısrar ettiler. Dolayısıyla ısrar etmeleri veya etmemeleri gerçekte hiçbir şeyi değiştirmeyecek, çünkü gerçekleri değiştiren bugünün kendisidir” dedi.

Şarku2l Avsat’a konuşan Vefa Lilmukaveme (Direnişe Sadakat) Parlamenter Bloğunun Başkanı Milletvekili Muhammed Raad, rakiplerini komplo kurmakla suçlamaya başvurarak, “Bütün çalışmaları direnişe karşı komplo kurmak, öne sürdükleri slogan ise direnişin silahını bıraktırmak. Yaptıkları toplantılar da direnişe karşı provokasyon bağlamında geliyor. Direniş, onların bir serap istediklerini bildiği, kuruntulu oldukları ve gerçekleri bilmediği için soğukkanlılıkla yaklaşıyor. Direniş onlardan büyük, onlardan ve arkasındaki herkesten daha güçlüdür ve direniş seçeneğini yok edemezler. Zaferin sırrı bizde. Dünyadaki hiç kimse, tüm propaganda, dezenformasyon, pazarlama ve eğitim müfredatlarına ve bölgemizde bize karşı komplo kuranlara, bazılarının halkımız arasındaki direniş iradesini zayıflatmak için hala takip ettiği politikalara rağmen devam etme kararlılığımızı caydıramayacaktır” şeklinde konuştu.


Irak güvenlik güçleri, DEAŞ karşıtı ‘Doğruluk Kılıçları Operasyonu’nun beşinci aşamasını başlattı

Gerçeğin Kılıçları Operasyonu’na katılan Irak ordusu unsurlarından ve Peşmerge güçlerinden oluşan bir birlik (Irak Ortak Operasyonlar Komutanlığı)
Gerçeğin Kılıçları Operasyonu’na katılan Irak ordusu unsurlarından ve Peşmerge güçlerinden oluşan bir birlik (Irak Ortak Operasyonlar Komutanlığı)
TT

Irak güvenlik güçleri, DEAŞ karşıtı ‘Doğruluk Kılıçları Operasyonu’nun beşinci aşamasını başlattı

Gerçeğin Kılıçları Operasyonu’na katılan Irak ordusu unsurlarından ve Peşmerge güçlerinden oluşan bir birlik (Irak Ortak Operasyonlar Komutanlığı)
Gerçeğin Kılıçları Operasyonu’na katılan Irak ordusu unsurlarından ve Peşmerge güçlerinden oluşan bir birlik (Irak Ortak Operasyonlar Komutanlığı)

Irak’ta güvenlik güçleri, üç il arasında kalan sınır bölgelerinde yuvalanan terör hücrelerinin peşine düşmek amacıyla ‘Doğruluk Kılıçları Operasyonu’nun beşinci aşamasını başlattı. Öte yandan Yüksek rütbeli askerlerden oluşan bir heyet, Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi (IKBY) illeriyle sınırların güvenliğini sağlamak için başkent Bağdat'ın kuzeydoğusundaki Diyala iline geldi.

Üst düzey bir güvenlik kaynağı, heyetin ziyaretinin amacının IKBY ile sınırların güvenliğini sağlama sürecini denetlemek olduğunu açıklarken Savunma Bakanlığı'nda yüksek rütbeli subayların yer aldığını söylediği heyetin, Germiyan, Telal Gara ve Belkini bölgelerinde gerçekleşen ‘Doğruluk Kılıçları’ adlı geniş çaplı askeri operasyonun sonuçları hakkında önemli toplantılar düzenlediğini aktardı.

Doğruluk Kılıçları Operasyonu sırasında Irak ordusu subayları ve Peşmerge güçleri (Irak Ortak Operasyonlar Komutanlığı)
Doğruluk Kılıçları Operasyonu sırasında Irak ordusu subayları ve Peşmerge güçleri (Irak Ortak Operasyonlar Komutanlığı)

Operasyon, Diyala, Selahaddin ve Süleymaniye sınır üçgeni içinde doğrudan Germiyan, Telal Gara ve Belkini üçgeninin güvenliğini sağlamanın yanı sıra Diyala'nın Süleymaniye ile olan sınırlarının güvenliğini sağlamayı amaçladığını söyleyen kaynak, “Heyet, terör hücresi tehdidini sona erdirmek için yeniden konuşlandırma ve tepelerin derinliklerine yönelik saldırı ivmesini sürdürme konusunda bir dizi önemli karar almaya çalışacağına işaret edildi” ifadelerini kullandı.

Irak güvenlik güçleri iletişim organı Güvenlik Medya Hücresi (SMC), merkez ile bölge arasındaki ortak güvenlik çıkarlarına sahip alanlarda Sağın Kılıçları Operasyonunun beşinci aşamasının başlatıldığını duyurdu.

Irak güvenlik güçleri iletişim organı Güvenlik Medya Hücresi (SMC), Doğruluk Kılıçları Operasyonu’nun beşinci aşamasının merkez ile bölge arasındaki ortak güvenlik alanlarında başlatıldığını duyurdu.

Irak Ulusal Güvenlik Danışmanı Kasım el-Araci, Başbakan ve Silahlı Kuvvetler Başkomutanı Muhammed Şiya es-Sudani’nin talimatıyla Süleymaniye'yi ziyaret etti. Araci’nin bölgeye yaptığı sık ziyaretler, ofisine yakın kaynaklara göre Iraklı güvenlik güçleri ile Kürt Peşmerge güçleri arasında terör hücrelerinin halen aktif olduğu Diyala, Kerkük ve Selahaddin illeri arasındaki bölgelerde koordinasyonu sürdürmenin yanı sıra İran hükümetinin İranlı Kürt muhaliflerinin aktif olduğu, IKBY’nin İran ile doğu sınırlarının kontrol altına alınması için iki taraf arasında devam eden koordinasyonu güçlendirmeyi amaçlıyor.

İran, Irak hükümetine IKBY’de topraklarında muhaliflerin mezvilerini yeniden bombalayabileceği tehdidinde bulunurken Irak hükümeti, IKBY ile anlaşarak, sınırlarda kontrolü sıkılaştırmak üzere ortak askeri birlik kurulacağını duyurdu.

DEAŞ

Öte yandan Haşdi Şabi Kurumu, Haşdi Şabi güçlerinin DEAŞ’a karşı başlatılan Doğruluk Kılıçları Operasyonu’na katılacağını duyurdu. Haşdi Şabi Kurumu tarafından yapılan açıklamada, “Haşdi Şabi’ye bağlı Kerkük ve Doğu Dicle Harekât Komutanlığı bünyesindeki 52'nci Tugay, Kuzey Mihver Komutanlığı bünyesindeki 63'üncü Tugay ve havadan müdahalede bulunan 3'üncü Hızlı Müdahale Tugayı ile harekâta yoğun katılım sağlandı” denildi. Açıklamada, Irak Hava Kuvvetleri’nin hava desteği verildiği de belirtildi.

Açıklamada şu ifadeler yer aldı:

“Operasyon, DEAŞ terör örgütü hücrelerinin peşine düşmeyi ve örgüt üyelerinin Kerkük ile Selahaddin arasındaki hareketlerini sınırlamayı amaçlıyor. Ortak güçler, belirlenen hedeflere ulaşmak için operasyonu uygulamaya devam ediyor. Haşdi Şabi’ye bağlı Kerkük 52'nci Tugayı ve Doğu Dicle Harekât Komutanlığı’na bağlı bir birlik, Doğruluk Kılıçları Operasyonu çerçevesinde Tuzhurmatu ilçesindeki 9 noktayı tespit etti. DEAŞ hücrelerine gıda ürünleri ve lojistik destek sağlayan kanallar da imha edildi.”

Irak güçlerinin başta batı olmak üzere birçok bölgedeki ve ildeki DEAŞ terör örgütü hücrelerini takip ederken Irak Meclisi Güvenlik ve Savunma Komitesi, bütçe kanunu kapsamında Savunma Bakanlığı'na ayrılan ödeneğin herhangi bir uçak satın alım anlaşması yapmaya yeterli olmadığının altını çizdi.

Meclis Güvenlik ve Savunma Komitesi üyesi ve Milletvekili Vaad Kaddo, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, “Savunma Bakanlığı'nın bütçe kanunu kapsamındaki mali ödenekleri, herhangi bir uçak anlaşması yapmaya yeterli değil. Bakanlığın, modern uçak satın alımı ve silahların ve askeri teçhizatın geliştirilmesine yönelik anlaşmalar yapmak için büyük mali ödeneklere ihtiyacı var” ifadelerini kullandı.

Kaddo, açıklamasında şunları söyledi:

“Güvenlik ve askeri teşkilatlara yönelik mali ödenekler ihtiyaca cevap veremiyor. Meclis Maliye Komisyonu ile birlikte bütçe kanunu çerçevesinde harcama kalemlerinde transfer sürecini yürüterek askeri ve güvenlik alanlarının geliştirilmesine yönelik bu ödenekleri artırmaya çalışıyoruz.”


Filistin Başbakanı ekonomik iş birliği için Kahire’de

Filistin Başbakanı Muhammed Iştiyye, 15. İş Kadınları Forumu’nun açılış töreninde konuşurken (WAFA)
Filistin Başbakanı Muhammed Iştiyye, 15. İş Kadınları Forumu’nun açılış töreninde konuşurken (WAFA)
TT

Filistin Başbakanı ekonomik iş birliği için Kahire’de

Filistin Başbakanı Muhammed Iştiyye, 15. İş Kadınları Forumu’nun açılış töreninde konuşurken (WAFA)
Filistin Başbakanı Muhammed Iştiyye, 15. İş Kadınları Forumu’nun açılış töreninde konuşurken (WAFA)

Filistin Başbakanı Muhammed İştiyye liderliğindeki bir Filistin hükümeti heyeti, bazı konuların yanı sıra iki ülke arasındaki ticaret dengesini artırmayı amaçlayan bir ziyaret için bugün (Pazartesi) Mısır’ın başkenti Kahire’ye gidiyor.

Ziyaret sırasında İştiyye’nin Mısır Başbakanı Mustafa Medbuli ile bir araya gelmesi, diğer bakanların da ortak iş birliği anlaşmalarının imzalanması amacıyla Mısırlı mevkidaşlarıyla görüşmesi bekleniyor.

Söz konusu ziyaret, Filistin hükümetinin, İsrail’in tüm meselelerin üzerindeki kontrolü nedeniyle henüz gün ışığı görememiş bir plan olarak İsrail’den ekonomik açıdan ayrılma planını ilerletme girişiminde geliyor.

Filistin Yönetimi, İsrail’den ekonomik olarak uzaklaşmak için Ulusal ve Merkez Konseyler tarafından çıkarılan Filistin kararlarına istinaden, Paris Anlaşması ekonomi içeriğini değiştirme ihtiyacına dayalı olarak İsrail pazarının yerinin bir Arap pazarıyla değiştirilmesine yönelik bir plan başlattı.

Paris Anlaşması, 1995 yılında imzalanan Gazze-Eriha Anlaşmasının eklerinden biri ve İsrail’in, Filistin Yönetimi adına vergi ve gümrük ücretlerini tahsil etmesini ve sonra Yönetim’e vermesini ayrıca gümrük zarfı ve geçişine izin verilen yurt dışından ithal edilen mallar için bir ‘kota’ belirlemesini içeriyor.

Şubat ayında, İştiyye, İsrail’in yerini Arap piyasası ile değiştirmeye dayanan planın bir parçası olarak Libya ile Filistin ticaret anlaşmaları imzaladı. Bundan önce de aynı amaçla Irak ve Ürdün de dahil olmak üzere birçok ülkeyi ziyaret etmiş ve İsrail yakıtı yerine oradan gelen petrole güvenme olasılığını görüşmüştü.

Iştiyye geçen yılın sonlarına doğru düzenlenen Şarm eş-Şeyh’teki İklim Zirvesi’nde Mısırlı mevkidaşı Mustafa Medbuli ile yaptığı görüşmede, Filistin ile Mısır arasındaki ticaret dengesinin artırılması, küresel pazara ulaşmak için ortaklıklar içinde çalışılmasının yanı sıra endüstrileri modernize etme, eğitim ve yeni endüstriyel fikirler geliştirme konusunda Mısır deneyimlerinden yararlanma çağrısında bulundu.

Kaynaklar Şarku’l Avsat’a ikili ilişkiler, siyasi durum, Filistin uzlaşması ve Refah sınır kapısı da dahil olmak üzere Gazze Şeridi’ndeki ortak çıkarlara ilişkin konuların yanı sıra ticaret alışverişi ve ortak iş birliğinin tartışmaların merkezinde yer alacağını söyledi.

Iştiyye, Başbakanı Mustafa Medbuli’nin daveti üzerine Mısır’a geldi. Filistinli yetkili, bir aydan uzun bir süre önce Mısırlı meslektaşından, Filistin Büyükelçisi Ihab Süleyman aracılığıyla Mısır’ı ziyaret etmesi için resmi bir davet almıştı.

Iştiyye o zaman yaptığı açıklamada “Sonuçları her iki taraf için de şüphesiz bir şekilde olumlu olacak ayrıca ikili ilişkilerin güçlenmesi ve derinleşmesinin somut bir örneği olan bu daveti almaktan ve kabul etmekten onur duyuyorum” ifadelerini kullanmıştı.


Cezayir-Fransa ilişkilerinde yeni bir gerilim dönemi yaşanması bekleniyor

Cezayir Cumhurbaşkanı, Fransa İçişleri Bakanı ve Fransa Başbakanı 10 Ekim 2022'de Cezayir'de bir araya geldiler. (Cezayir Cumhurbaşkanlığı)
Cezayir Cumhurbaşkanı, Fransa İçişleri Bakanı ve Fransa Başbakanı 10 Ekim 2022'de Cezayir'de bir araya geldiler. (Cezayir Cumhurbaşkanlığı)
TT

Cezayir-Fransa ilişkilerinde yeni bir gerilim dönemi yaşanması bekleniyor

Cezayir Cumhurbaşkanı, Fransa İçişleri Bakanı ve Fransa Başbakanı 10 Ekim 2022'de Cezayir'de bir araya geldiler. (Cezayir Cumhurbaşkanlığı)
Cezayir Cumhurbaşkanı, Fransa İçişleri Bakanı ve Fransa Başbakanı 10 Ekim 2022'de Cezayir'de bir araya geldiler. (Cezayir Cumhurbaşkanlığı)

Cezayir Cumhurbaşkanı Abculmecid Tebbun’un haziran ayında Fransa'ya yapacağı ziyarete ilişkin hazırlıklar sürüyor. Cezayir medyasında yer alan haberlere göre Cezayir makamları, sağcı Fransız siyasetçilerin 27 Aralık 1968'de iki ülke arasında imzalanan anlaşmanın askıya alınması çağrılarını endişeyle karşıladı. Söz konusu anlaşma, Akdeniz'in iki kıyısı arasındaki insan hareketliliğin koşullarını, Cezayirlilerin Fransa'da ikamet etme usullerini, Fransız topraklarındaki iş ve ticaret olanaklarını belirliyor.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre söz konusu anlaşma ikamet, eğitim, iş ve ticaret açısından diğer ülke vatandaşlarına kıyasla Cezayirlilere verilen ayrıcalıklar sayesinde son 50 yılda Fransa'ya yönelik göçe getirilen tüm kısıtlamalara karşı yapılmıştı.

Sağcı Cumhuriyetçi Parti, aylar önce hükümete ikili bir teklif sunmuştu. Bunlardan ilki göçe yeni kısıtlamaların getirilmesiyle, ikincisi ise Fransa'ya göç ve burada ikamet ile ilgili meselelerde ulusal mevzuata, Avrupa yasalarına ve uluslararası ikili anlaşmalara göre öncelik veren bir anayasal denetimle ilgiliydi. Cezayir vatandaşlarının Fransız topraklarındaki yoğunluğu ve göç açısından en çok talepte bulunan vatandaşlar olmaları temelinde Cezayir ile 1968’da yapılan anlaşmaya odaklanıldı.

Cumhuriyetçi Parti üyeleri ve lideri Eric Ciotti'nin bakış açısıyla, Avrupa yasalarıyla ve Cezayir'in bazı ülkelerle imzaladığı anlaşmalarla ters düşmesi nedeniyle göç dalgalarını sınırlayan bu yeni tedbirlerin uygulanması mümkün değil. Ciotti ve parti liderleri, şubat ayı sonlarında, düzensiz Cezayirli göçmenlerin sınır dışı edilmesinde gereken kararlılığı göstermediği, Fransa'daki Cezayir konsolosluklarına karşı hoşgörülü olduğu gerekçesiyle Fransa lideri Emmanuel Macron'un hükümetini eleştirmişti. Nitekim bu mesele, iki ülke arasında ciddi bir krize sebebiyet veriyor. Neticede Paris, Cezayir'e verilen vize payını yarı yarıya azaltmış durumda. 2021'de alınan bu karar, Fas ve Tunus'u da kapsıyordu.

FRANSA

1968 yasasının yürürlükten kaldırılması yönündeki çabalara ciddi destek veren Fransa'nın eski Cezayir Büyükelçisi Xavier Driencourt, bu ayın 25'inde Le Figaro gazetesine verdiği röportajda, Cezayirliler için fazla ayrıcalıklı olduğunu, hükümetin Fransa'ya göçü sınırlamaya yönelik önlemlerini engellediğini savunarak belgenin kapsamlı bir şekilde gözden geçirilmesi çağrısında bulunmuştu.

Cumhurbaşkanı’nı Cezayir'i kızdırsa dahi bu adımı atmaya teşvik eden Driencourt, göçün ikili ilişkilerin önemli bir bileşeni olduğunu, ilişkileri yeni bir mantığa göre yeniden inşa eden güçlü bir dengenin kurulması gerektiğini ifade etti. Cezayirlilerin Fransa'daki göçmenlerin yüzde 12'sini oluşturduğunun altını çizen Driencourt, diğer ülkelerden gelen göçmenlerin, Cezayir’e kıyasla kendilerine koruma ve diğer ayrıcalıklar sağlayan böyle bir yasadan yararlanmadığına dikkat çekti. Driencourt, Cezayir'deki Fransız diplomatik misyonlarını 2008 ile 2012 ve 2017 ile 2020 yılları arasında yönetmişti.

Cezayir medyası ise Driencourt’u şiddetle eleştirerek onun Marine Le Pen’in ve babası Jean-Marie Le Pen’in özelliklerine sahip bir sağcı olduğunu vurguladı. Radikal sağdan Ulusal Cephe'nin kurucusu Jean-Marie Le Pen, Cezayir Bağımsızlık Savaşı’nda (1954-1962) Fransız kuvvetlerinde paraşütçü olarak görev almıştı.


Yemen: Husiler suçluları tetikçi olarak kullanıyor

Husiler, Sana’da Humeyni devrimini Yemen’e getirmenin yıldönümünü kutladı (EPA)
Husiler, Sana’da Humeyni devrimini Yemen’e getirmenin yıldönümünü kutladı (EPA)
TT

Yemen: Husiler suçluları tetikçi olarak kullanıyor

Husiler, Sana’da Humeyni devrimini Yemen’e getirmenin yıldönümünü kutladı (EPA)
Husiler, Sana’da Humeyni devrimini Yemen’e getirmenin yıldönümünü kutladı (EPA)

Hapisten çıkan bir hükümlü, Yemen İbb vilayetindeki Cebele kenti yakınlarındaki bir kavşakta bulunan pazarda aralarında meydana gelen bir tartışma sırasında Kusay Ali er-Rameyşi’yi silahla vurarak öldürdü. Görgü tanıkları, hükümlünün 16 yaşındaki Rameyşi’yi vurmakla tehdit ettiğini söylüyor. Tanıklar, çocuk ise “Bu silah ateş etmiyor” şeklinde alaycı konuştuğu için hükümlünün öfkelenip onu vurarak öldürdüğünü belirtiyor.

Adı açıklanmayan hükümlü İbb’de bir güvenlik amiri olan Husi lideri Ebu Ali el-Kahlani’nin emriyle serbest bırakılmadan önce İbb’deki merkez cezaevinde cinayet suçlamasıyla tutuklu bulunuyordu. Hükümlü  daha önce Abdulmalik el-Husi’nin koruması olarak çalışıyordu; ardından hapishanede, mahkumlarla tanıştı, onlarla içeriği tam bilinmeyen anlaşmalar yaptı. Çeşitli görevlerde Husilerin yararına kendilerini işe almaları karşılığında bazılarının serbest bırakılmasını vaat etti. Mahkumlardan bazıları, yasadışı haraç toplamak, arazi ve mülk çalmakla görevli saha denetçilerine refakatçi olarak çalışmaya başladı.

Mezhepçi kurumlar

Başka bir olayda Husiler, vilayet merkezinin kuzeyindeki el-Meayin bölgesinde bir camiyi ve Kur’an kursunu gasp etti. Husiler, 400’den fazla öğrencisi olan kursun öğrencilerini sınır dışı ettikten sonra, öğrencileri ülkenin kuzeyindeki Saada, Hucce ve İmran eyaletlerinde Husilere bağlı kurslara yerleştirdi. Bölge halkına göre Husiler, kursları kendilerine ait mezhepçi kurumlara dönüştürme çabası içinde.

Bölge halkı, Husi milislerinin İbb kentinde geniş çaplı bir adam kaçırma kampanyası yürüttüğünü ve şehrin bazı gençlerinin milislerin duvarlarına asılan sloganlarını yakıp yok etmesinin ardından şehri kuşattığını belirtti. Grup, İran’dan ithal edilen ve Humeyni’nin 4 yıl önce başlattığı bir slogan olan ‘Humeyni Haykırışının Yıldönümü’ olarak bilinen şeye hazırlanırken duvarları boyamıştı.

Bölge halkına göre milisler, şehirdeki gençleri kaçırmak için güvenlik kameralarından belge almaya çalışıyor. Bir genci suçlamaları için o genci kamerada görmeleri yeterli.

Bölge halkı ister milis unsurlarının doğrudan saldırılarıyla ister devlet kurumlarının yokluğu nedeniyle bölgede kaos olmadan neredeyse bir gün geçmediği söylüyor.

yemen

İbb’nin güneyindeki el-Kaide şehrinde, iki hafta önce boş bir arazi üzerinde çıkan tartışmaya evinin penceresinden bakan bir çocuk başıboş bir kurşunla vurulduktan sonra yaşamını yitirdi.

Husi liderine gelince, milisler tarafından eyaletteki cumhuriyet savcılığına üye olarak atanan Ebu Ahmed es-Salahi, şehirdeki bir adamın karısına saldırıp bıçakladığını kanıtlamak için araştırmacıların delil toplamasını ve onu mahkemeye sevk etmesini hala engelliyor. Kadının yakınları kocasının milislerle iş birliği yaptığını söylüyor.

Yeni bir zenginlik kaynağı

Şarku’l Avsat’a konuşan İbb sakinleri Husi milislerin, devlet kurumlarının bulunmaması, kendilerinin onların yerine geçmesi ve onlarla iş birliği yapanlara koruma sağlaması nedeniyle anlaşmazlık çıkardığını doğrulamakta. Husiler, onlarla iş birliği yapmayı reddedenlerin güvenliğine zarar veriyor.

İbb’deki bir insan hakları aktivistinin takma adı olan Muşir Şarku’l Avsat’a, “Doğru ya da yanlış bir şey elde etmek için milis liderleriyle her türlü iş birliği ilişkisine sahip olmanız gerekir. Bu iş birliğinden birisi, pazarlarda ve halka açık yerlerde olup bitenleri kendilerine ileten bir muhbire dönüşmek ve insanların onlar hakkında söylediklerini izlemek, sevmedikleri faaliyetleri rapor etmek ve halkın uygulamalarına tepkisini izlemektir” dedi.

Husi milislerin, işsizliğe ve toplumun yoksullaşmasına neden olmasının ardından çetelere silah temin etmeleri, koruma sağlamaları, halkı yağmalamaları ve zorbalığa uğratmaları için serbest bırakmaları, mülk soygunlarını hızla zenginleşmenin en önemli yollarından biri haline getirmeleri dikkat çekici.

Muşir bu yaklaşımın, halkı çatışmalara ve isyanlara sürüklemek için Husilerin taktiği olduğunu açıklıyor. Husilerin gayesi kendilerinin ve yakınlarının mallarını savunmak, Husilerin nüfuz ve tahakkümüyle yüzleşmekten ya da bitmek bilmeyen çatışmalara girmekten ibaret.

yemenn

Milisler, 2016 yılında İbb’nin kuzeyindeki Yarim kentindeki cezaevlerinden bir dizi mahkumu serbest bıraktı. İbb kentinde ağır suçlarla yargılanan 70 mahkumu da Husiler tarafından serbest bırakıldı.

Muşir, Husi liderlerinden Ebu Ali eş-Şami’nin ve Ebu Ali el-Kahlani’nin mahkumlarla anlaşarak onları serbest bırakma görevlerini üstlendiğini belirtti.

Yerel bir insan hakları örgütü, İbb’de son üç yılda, özellikle Ocak 2020’nin başından bu yana ve bu yılın Mart sonuna kadar 3 bin 519’dan fazla ihlali belgeledi.


Libya: Trablus’ta milis gruplar arasında gerilim

Dibeybe hükümetine bağlı bir askeri güç, Kaniyat milislerinden olduğunu söylediği iki kişinin görüntülerini yayınladı (44. Muharebe Tugayı)
Dibeybe hükümetine bağlı bir askeri güç, Kaniyat milislerinden olduğunu söylediği iki kişinin görüntülerini yayınladı (44. Muharebe Tugayı)
TT

Libya: Trablus’ta milis gruplar arasında gerilim

Dibeybe hükümetine bağlı bir askeri güç, Kaniyat milislerinden olduğunu söylediği iki kişinin görüntülerini yayınladı (44. Muharebe Tugayı)
Dibeybe hükümetine bağlı bir askeri güç, Kaniyat milislerinden olduğunu söylediği iki kişinin görüntülerini yayınladı (44. Muharebe Tugayı)

Libya'nın başkenti Trablus'ta dün Abdülhamid Dibeybe liderliğindeki Ulusal Birlik Hükümeti’ne (UBH) bağlı iki milis grubu arasında tansiyon yükseldi.

UBH’nin 444. Muharebe Tugayı, Yüzbaşı Musab Zurerk isimli subayın kaçırıldığını açıklamasından saatler sonra Tarık eş-Şat yedek güçlerini çağırmaktan söz etti. Görgü tanıkları ve yerel medya, tugay üyelerinin bölge çevresinde ve şehrin diğer bazı bölgelerinde konuşlandırıldığını aktardı.

UBH, başkent içinde milisler ve onlara bağlı güvenlik servisleri arasındaki gerilimin artışını görmezden geldi ancak yerel basın kaynakları kaçırılanların serbest bırakılması için 444. Muharebe Tugayı’na yalnızca birkaç saatlik sınırlı süre verildiğinden bahsetti.

Tugay, talebin yerine getirilmezse başkentteki saha durumunu tırmanacağını ve önceki akşam üyelerinin Kaniyat milislerinin en önde gelen suçluları arasında olduğunu söylediği iki kişiyi gözaltına aldığını duyurduğunu kaydetti.

Açıklamada, sanıkların "cinayet, adam kaçırma, hırsızlık ve toplu mezar" olaylarına karışmaktan Cumhuriyet Savcılığı tarafından arandığını bildirildi.

444. Muharebe Tugayı, sanıklardan birinin 2017 yılında onlarca kişinin öldürüldüğü saldırının yanı sıra 2014 yılında Tarhuna şehir merkezinde bir yerleşim yerine düzenlenen ve çok sayıda sivilin hayatını kaybettiği saldırının emrini Kaniyat milislerinin lideri Muhammed el-Kani’nin verdiğini iddia etti.  Kani, 2020 yılında bir cinayet davasıyla itham edilmesinin yanı sıra Tarhuna şehrinde iki sivili evlerinden kaçırmak ve eşyalarını çalmakla  da suçlanıyor.

444. Muharebe Tugayı açıklamasında, bahsi geçen iki kişinin Karbulli sahil yolunun kapatılmasına ve iki vatandaşın öldürülerek cesetlerinin sahil yoluna atılmasına karıştığını bildirerek, son zamanlarda toplu mezarlarda bulunan birçok vakaya şahit olunduğunu aktardı.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre Kaniyat milisleri, 2011 Şubat Devrimi’nden sonraki ilk yıllarda 2020 ortalarına kadar başkentin 90 km güneyinde yer alan Tarhuna’nın kontrolünü ele geçirdi. Libya Ulusal Ordusu’nun (LUO) çekilmesinden sonra ise vatandaşlar her yaştan yüzlerce cesedin bulunduğu toplu mezarlar keşfetti.

Bu bağlamda, Dibeybe’ye bağlı 55. Piyade Taburu Komutanı Ömer ez-Zavi, Caydırıcılık Gücü ve 444. Muharebe Tugayı’nın liderleriyle görüştüğünü ve Varşovana’yı teslim etme niyetiyle ilgili haberleri yalanladı.


Somali'de terör örgütü Eş-Şebab'ın liderlerinden Abdirahman Macalin Ahmed teslim oldu

AA
AA
TT

Somali'de terör örgütü Eş-Şebab'ın liderlerinden Abdirahman Macalin Ahmed teslim oldu

AA
AA

Somali Ulusal İstihbarat ve Güvenlik Teşkilatı (NISA), terör örgütü Eş-Şebab'ın liderlerinden Abdirahman Macalin Ahmed'in hükümet güçlerine teslim olduğunu duyurdu.

NISA'dan yapılan açıklamada, 16 yıl boyunca örgüt içinde çeşitli görevlerde bulunan Abdirahman Macalin Ahmed'in başkent Mogadişu'da hükümet güçlerine teslim olduğu ifade edildi.

"Ebu Sa'eed" veya "Şerif" olarak adlandırılan Ahmed'in, Banadır bölgesinde "mahkeme başkanlığı" ve Orta Şabel bölgesinde "vergi sorumluluğu" gibi görevler aldığı aktarıldı.


Somali gelecek yıl düzenlenecek ‘doğrudan seçimlere’ hazırlanıyor

Somali Cumhurbaşkanı, başbakan ve devlet başkanlarının katıldığı basın toplantısında açıklamalarda bulundu. (SONNA)
Somali Cumhurbaşkanı, başbakan ve devlet başkanlarının katıldığı basın toplantısında açıklamalarda bulundu. (SONNA)
TT

Somali gelecek yıl düzenlenecek ‘doğrudan seçimlere’ hazırlanıyor

Somali Cumhurbaşkanı, başbakan ve devlet başkanlarının katıldığı basın toplantısında açıklamalarda bulundu. (SONNA)
Somali Cumhurbaşkanı, başbakan ve devlet başkanlarının katıldığı basın toplantısında açıklamalarda bulundu. (SONNA)

Somali’de yaklaşan seçimlerde oylama sistemiyle ilgili tartışmayı çözüme ulaştıran yetkililer, eşi benzeri görülmemiş bir tarihi anlaşma ile siyasi sistemde kapsamlı bir reform başlattı. Bu anlaşma, 30 yıldır çatışmaların yaşandığı ülkede dolaylı oylama sistemini nihayete erdiriyor.

Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud, uzun yıllardır dolaylı yoldan gerçekleştirilen seçimler yerine ilk kez ‘doğrudan seçim’ düzenleme niyetini açıkladı. Mogadişu'daki cumhurbaşkanlığı sarayında düzenlenen, Başbakan Hamza Abdi Barre, Jubaland, Galmudug, South West, Hirshabelle ve Benadir illeri başkanlarının katıldığı basın toplantısında yaptığı açıklamada, “Halk gereğinden uzun süren dolaylı seçimlerden bıktı. Önümüzdeki dönemde ‘bir kişi bir oy’ seçim deneyimini yaşamamız gerekiyor” ifadelerini kullandı.

Ülkenin çoğu bölgesinin kurtarılması dahil olmak üzere birçok alanda ilerleme kaydedilmesiyle hükümetin bu yıl içinde elde ettiği başarılara işaret eden Somali Cumhurbaşkanı, ülkenin yeniden yapılanma ve altyapının eşiğinde olduğuna işaret etti.

Somali Ulusal Haber Ajansı’nın (SONNA) haberine göre Ulusal Danışma Konseyi, 2024 itibariyle ‘bir kişi, bir oy’ ilkesine dayalı bir şekilde seçimlerin yapılmasına onay verdi. Bu karar, tartışmalara yol açan dolaylı ve karmaşık seçim sistemine son veren tarihi bir anlaşma kapsamında alındı.

Başbakan Hamza Abdi Barre ve yardımcısı Salih Cami’nin pazar günü yerel eyalet başkanları ile imzaladığı anlaşma, seçimlerin 2024 itibariyle genel oya dayalı olarak yapılmasını öngörüyor. Anlaşma, ülkenin hükümet yapısında cumhurbaşkanı ve başbakandan cumhurbaşkanı ve cumhurbaşkanı yardımcısına geçişi sağlıyor. Bu da başbakanlık makamının kaldırılması anlamına geliyor. Aynı zamanda ülkede iki siyasi partinin kurulması, Ulusal Seçim Komisyonu’nun kurulması, iller ve federal bölgeler düzeyinde bireysel seçimlerin yapılması kararlaştırıldı.

Nihai açıklamada, Ulusal Konsey’in daha sonra kuzey illeri temsilcilerinin pozisyonları ile ilgili bir karara varılacağı belirtildi.

Somali'de 1969'dan bu yana uygulanmayan oylama sistemine önümüzdeki yıl 30 Haziran'da yapılacak yerel seçimler ile geçilecek. Aynı yıl 30 Kasım'da milletvekillerini ve bölge başkanlarını seçmek için seçimler düzenlenecek.

Anlaşmaya varılması ardından hükümet tarafından yapılan açıklamada, “Temel ilke, Somali Federal Cumhuriyeti seçimlerinin, halka bir kişi bir oy ilkesine göre demokratik bir şekilde oy kullanma fırsatı vermesidir” ifadeleri kullanıldı.

Politikacılar arasındaki anlaşmazlıklar ve ülke genelinde devam eden güvensizlik, hükümeti dolaylı bir oylama sistemini sürdürmeye, 2020'de genel oy hakkına geçişi ertelenmeye zorlamıştı.

2022 yılının ortalarında seçilen Somali Cumhurbaşkanı Mahmud, geçtiğimiz mart ayında, yaklaşan ulusal ve bölgesel seçimlerin ‘bir kişi, bir oy’ ilkesince yapılacağına dair söz vermişti.

ABD Afrika Komutanlığı (AFRICOM), Somali hükümeti ve Afrika Birliği Somali Misyonu’nun (AMISOM) Somali'deki eş-Şebab hareketine karşı yürüttüğü operasyonlara destek amacıyla ileri harekat üssü çevresinde militanlara yönelik hava saldırısı başlattığını duyurdu.

AFRICOM’un Almanya'nın Stuttgart şehrindeki merkezinden cumartesi akşamı yapılan açıklamada, cuma günü düzenlenen hava saldırısında, Şebab militanları tarafından yasadışı yollarla ele geçirilen silah ve teçhizatın imha edildiği bildirildi. Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre ilk tahminin, hiçbir sivilin yaralanmadığı veya ölmediği yönünde olduğuna dikkat çekildi. Sivil kayıpları önlemek için önemli önlemlerin alındığı, sivilleri korumanın liderliğin daha güvenli ve istikrarlı bir Afrika'yı teşvik etme operasyonlarının hayati bir parçası olmaya devam ettiği vurgulandı.

Uganda Devlet Başkanı Yoweri Museveni cumartesi akşamı geç saatlerde yaptığı açıklamada, Şebab hareketinin AMISOM güçleri bünyesinde faaliyet gösteren Ugandalı barış güçlerini barındıran bir askeri üsse düzenlediği saldırıda kayıplar olduğunu itiraf etti.

Uganda güçleri arasında kayıpların olduğuna değinen, ancak herhangi bir sayı vermeyen Museveni şu açıklamayı yaptı:

“Ülkeye ve hayatını kaybedenlerin ailelerine başsağlığı diliyoruz. Ordu, olup bitenleri araştırmak üzere bir komite kurdu. Saldırı sırasında oradaki bazı askerler beklendiği gibi performans göstermedi. Panikledikleri için bir karışıklık yaşandı. Şebab ise üsse saldırmak ve bazı ekipmanları imha etmek için bu karışıklıktan yararlandı.”

Saldırganların sayısının 800 civarında olduğuna dikkat çeken Museveni, saldırı sırasında Ugandalı güçlerin yaklaşık dokuz kilometre uzaklıktaki bir üsse çekilmek zorunda kaldığını söyledi.

Şebab militanları cuma günü başkent Mogadişu'nun 130 km güneybatısındaki Bulo Marer kasabasında bulunan üsse saldırmıştı. Ancak AMISOM, kayıpların sayısını henüz açıklamadı.

Somali, 1991'de diktatör Siad Barre'nin devrilmesi ardından uzun yıllardır kronik bir istikrarsızlık ile mücadele ediyor. Ülkede iç savaş kaydedilmiş, ardından ise Şebab hareketinin önderliğinde kanlı bir isyan çıkmıştı. Şebab hareketi, en az 15 yıldır ülkede İslam hukukunu uygulama gerekçesiyle, uluslararası toplumun desteklediği federal hükümete karşı mücadele veriyor.


İsrail’in Şam’a düzenlediği saldırıda 5 kişi yaralandı

İsrail’in Suriye’ye daha önce düzenlediği bir hava saldırısı (Reuters-Arşiv)
İsrail’in Suriye’ye daha önce düzenlediği bir hava saldırısı (Reuters-Arşiv)
TT

İsrail’in Şam’a düzenlediği saldırıda 5 kişi yaralandı

İsrail’in Suriye’ye daha önce düzenlediği bir hava saldırısı (Reuters-Arşiv)
İsrail’in Suriye’ye daha önce düzenlediği bir hava saldırısı (Reuters-Arşiv)

Suriye İnsan Hakları Gözlemevi’ne (SOHR) göre, İsrail dün Suriye’nin başkenti Şam yakınlarında Hizbullah unsurlarının bulunduğu noktaları hedef aldı.

İsrail’in hava saldırılarında uyrukları henüz belli olmayan 5 kişi yaralandı.

SOHR’a göre İsrail füzeleri, Şam kırsalında Hizbullah’a bağlı militanların konuşlandığı rejim güçlerine ait bir hava savunma üssünü hedef aldı.

Bu üs, Lübnan sınırına yaklaşık 10 kilometre uzaklıkta bulunuyor.

İsrail hava saldırılarıyla, ayrıca Şam kırsalındaki Akraba kasabasındaki bir noktayı ve Şam Uluslararası Havaalanı yakınlarındaki başka bir yeri de hedef aldı.

Ne olmuştu?

İsrail dün gece Suriye’nin başkenti Şam çevresini hedef aldı ve Suriye hava savunması füzelerin bir kısmını düşürdü.

Şarku’l Avsat’ın Suriye resmi haber ajansı SANA’dan aktardığı habere göre, askeri bir kaynak “Düşman İsrail, 28 Mayıs 2023 saat 23:45 civarında işgal altındaki Golan yönünden Şam çevresindeki bazı noktaları hedef alan hava saldırısı gerçekleştirdi. Hava savunma sistemlerimiz bu füzelere karşı koydu ve bazılarını düşürdü” dedi.

Haberde, söz konusu saldırı sonucu sadece maddi hasar yaşandığı bilgisi de verildi.

İsrail geçtiğimiz yıllarda Suriye’de yüzlerce hava saldırısı düzenleyerek, Suriye rejimine ait mevzileri ve silah ve mühimmat depoları da dahil olmak üzere İran ve Lübnan Hizbullahı’na ait tesisleri hedef aldı.

İsrail, Suriye’de hava saldırısı düzenlediğini nadiren teyit ediyor, ancak İran’ın Suriye’deki askeri varlığını pekiştirme girişimlerine karşı koymaya devam edeceğini vurguluyor.