Bilim insanları ördeğe benzeyen bir dinozor türü keşfetti

Araştırma, dinozorun kaz gibi günümüz su kuşlarına benzer uzun bir boynu olduğuna işaret ediyor

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters
TT

Bilim insanları ördeğe benzeyen bir dinozor türü keşfetti

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters

Bilim insanları, yaklaşık 71 milyon yıl önce günümüz penguenleri gibi avlanmak üzere su altına dalmak için adaptasyonlarını kullanmış olabilecek ördek benzeri, aerodinamik vücuda sahip yeni bir dinozor türü keşfetti.
Perşembe günü Communications Biology adlı bilimsel dergide yayımlanan bulgular, iki bacaklı etobur bir dinozor türü olan kuş olmayan (non-avian) teropodun, ilk defa aerodinamik vücuda sahip olduğu bir örneği gösteriyor.
Daha önceki çalışmalar aerodinamik vücutların, kaz ve penguen gibi dalış yapan kuşların, su altındaki sürüklemenin üstesinden gelmesine nasıl yardımcı olduğunu belgelemişti.
Öte yandan Güney Kore'deki Seul Ulusal Üniversitesi'nden Yuong-Nam Lee'nin de aralarında bulunduğu araştırmacılar, bu tür vücut şekillerinin kuş olmayan dinozorlarda kaydedilmediğini söylüyor.
Yeni çalışmada bilim insanları, Moğolistan'daki Umnugobi şehrindeki kafatası, omurga, bir ön ayak ve iki arka ayak içeren fosilleşmiş kalıntı örneğini inceleyerek yeni türü tanımladı.
Araştırmacılar bu yeni türe, "çok dişli yüzen avcı" anlamına gelen Natovenator polydontus adını verdi.

Bilim insanları analizlere dayanarak dinozorun, kuyruğuna doğru uzanan kaburgaları ve günümüz dalgıç kuşlarınkine benzer aerodinamik vücuduyla, hem suda hem karada yaşayan bir dalgıç avcı olmasını sağlayan çeşitli adaptasyonlara sahip olabileceğini söylüyor.
Araştırmacılar ayrıca dinozorun kaz gibi günümüz su kuşlarına benzer uzun bir boynu olduğuna dair kanıt da buldu.
Bilim insanları bu adaptasyonların, Natovenator avını yakalamak için suda yüzerken sürükleme kuvvetini azaltmış olabileceğini söylüyor.
Araştırmacılar çalışmada, "Vücudun aerodinamik hale gelmesi yüzme sırasında hidrodinamik avantajlar sağladığından, bu özel dorsal kaburga biçimi Natovenator'un yetenekli bir yüzücü olduğuna kuvvetle işaret ediyor ve kuş olmayan bir teropod dinozorda aerodinamik vücuda dair ilk ikna edici kanıtı sağlıyor" diye yazdı.
The Independent'ta yer alan habere göre çalışma ayrıca, dinozorun çenesinin boyutuna kıyasla alışılmadık derecede fazla dişe sahip olduğunu ortaya koydu.
Bilim insanları bunun, Natovenator'un balık ya da böcek temelli beslendiği anlamına gelebileceğini öne sürüyor.
Öte yandan bu hipotezi doğrulamak için mide içeriğinin fosilleşmiş kalıntıları gibi daha fazla kanıta ihtiyaç olduğunu belirtiyorlar.
Araştırmacılar Natovenator'un, daha önceki çalışmaların günümüz su kuşları gibi hem suda hem karada yaşayan bir yaşam tarzına adapte olmuş olabileceğini öne sürdüğü benzer dinozor grubu halszkaraptorla yakından ilişkili olduğunu söylüyor.
Bilim insanları çalışmada, "Vücut şekli, Natovenator'un potansiyel olarak yüzme yeteneğine sahip bir avcı olduğuna ve aerodinamik gövdenin, ayrı teropod dinozor soylarında birbirinden bağımsız şekilde evrimleştiğine işaret ediyor" diye yazdı.



Trump’tan Küba radyosuna yayın yasağı: Castro kardeşlerin yapamadığını gerçekleştirdi

Trump ilk döneminde de radyonun fonunda kesintiye gitmişti (Reuters)
Trump ilk döneminde de radyonun fonunda kesintiye gitmişti (Reuters)
TT

Trump’tan Küba radyosuna yayın yasağı: Castro kardeşlerin yapamadığını gerçekleştirdi

Trump ilk döneminde de radyonun fonunda kesintiye gitmişti (Reuters)
Trump ilk döneminde de radyonun fonunda kesintiye gitmişti (Reuters)

ABD Başkanı Donald Trump, Florida’dan Küba'ya İspanyolca haber akışı sağlayan Radyo Marti’nin faaliyetlerine son verdi.  

New York Times (NYT), Trump yönetiminin cumartesi günü gönderdiği bir e-postayla 40 yıllık Radyo Marti’nin faaliyetlerinin sonlandırılacağını duyurduğunu aktarıyor.

ABD’de yaşayan ve 2021’de Küba’da patlak veren protestoları destekleyen Ramon Saul Sanchez, bu haberin radyo çalışanlarının kendisiyle söyleşi yapmayı planladığı sırada geldiğini belirtiyor:

Kafaları çok karışmıştı. Bana ‘İşimize son verildiğini öğrendik. Gitmemiz gerekiyor’ dediler.

Trump, başta Amerika’nın Sesi (VOA) olmak üzere federal hükümet tarafından finanse edilen bazı medya kuruluşlarında bütçe ve personel sayısının azaltılması kararını vermişti.

Kararda, VOA, Özgür Avrupa ve Asya Radyosu’yla Küba'ya İspanyolca haber akışı sağlayan Radyo Marti'ye ev sahipliği yapan ABD Küresel Medya Ajansı'nın fonksiyonlarının minimum seviyeye çekilmesi yönünde talimatlar yer almıştı.

VOA çalışanları ve bazı medya örgütleri, “hukuka aykırı” olduğu gerekçesiyle kararı mahkemeye taşımıştı.

ABD Kongresi’ndeki Küba kökenli üç siyasetçiden biri olan Mario Diaz-Balart, Trump’la görüşerek radyonun faaliyetlerinin yeniden başlamasını talep edeceğini belirtiyor.

ABD Dışişleri Bakanlığı ise “durumun karmaşık ve değişken olduğunu” bildiriyor. Trump’ın atadığı Dışişleri Bakanı Marco Rubio da Küba kökenli. Cumhuriyetçi liderin Latin Amerika Özel Temsilcisi Mauricio Claver-Carone sınırlı da olsa radyonun faaliyetlerini sürdüreceğini düşündüğünü ifade ediyor.

Radyo, 1983’te dönemin ABD Başkanı Ronald Reagan tarafından kurulmuştu. Fidel Castro ve Küba Komünist Partisi karşıtı lobicilik faaliyetleriyle tanınan Küba kökenli iş insanı Jorge Mas Canosa’nın talebiyle hayata geçirilen radyo, Soğuk Savaş’ta adaya sansürsüz yayın yapmayı hedefliyordu.

NYT, Trump’ın bu kararla “Castro kardeşlerin 40 yıldır yapamadığını tek hamlede gerçekleştirdiğini” yazıyor.

Diğer yandan Radyo Marti, Soğuk Savaş'tan kalma modası geçmiş bir yayın kuruluşu olarak da görülüyordu. Radyoyu eleştirenler, Küba’daki komünist yönetim hakkında tek taraflı yayınlar yapıldığına dikkat çekiyor. Radyo, defalarca Kongre raporlarına konu olan yolsuzluk skandallarına da karışmıştı. Kuruluşa bağlı televizyon kanalı TV Marti ise Küba’da o kadar sık engellendi ki adada “Görünmeyen TV” diye adlandırılıyor.

ABD'nin Küba'ya yönelik ambargoları ilk kez 1960'da başlatıldı ve ilerleyen yıllarda kapsamı daha da genişletildi. Öte yandan ABD'nin Küba'ya yönelik ambargosunu kaldırmasına dair karar tasarısı 2012'den bu yana her yıl Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda (BMGK) kabul ediliyor. Fakat bağlayıcılığı bulunmayan BMGK kararı sadece tavsiye niteliği taşıyor ve uluslararası toplumun tutumunu gösteriyor.

Independent Türkçe, New York Times, El Pais