Şi Cinping tarihi Suudi Arabistan ziyaretiyle ABD'ye meydan mı okuyor?

Uzmanlara göre, ABD'nin Ortadoğu'dan çekilerek bıraktığı boşluk Çin'i cezbediyor

Çin lideri Şi Cinping (sağda), Suudi Arabistan Kralı Selman bin Abdulaziz ve Veliaht Prens Muhammed bin Selman'ın (solda) konuğu olacak (Reuters)
Çin lideri Şi Cinping (sağda), Suudi Arabistan Kralı Selman bin Abdulaziz ve Veliaht Prens Muhammed bin Selman'ın (solda) konuğu olacak (Reuters)
TT

Şi Cinping tarihi Suudi Arabistan ziyaretiyle ABD'ye meydan mı okuyor?

Çin lideri Şi Cinping (sağda), Suudi Arabistan Kralı Selman bin Abdulaziz ve Veliaht Prens Muhammed bin Selman'ın (solda) konuğu olacak (Reuters)
Çin lideri Şi Cinping (sağda), Suudi Arabistan Kralı Selman bin Abdulaziz ve Veliaht Prens Muhammed bin Selman'ın (solda) konuğu olacak (Reuters)

Çin Devlet Başkanı Şi Cinping'in yarın (6 Aralık) başlayacak tarihi Suudi Arabistan ziyareti, küresel enerji piyasasında belirsizliğin hüküm sürdüğü, Ukrayna savaşı nedeniyle Avrupa'nın Rus petrolüne tavan fiyat uygulamaya hazırlandığı ve ABD'nin Ortadoğu'da ve diğer bölgelerde artan Çin etkisine karşı çözüm aradığı döneme denk geliyor. 
Riyad'da yapılan hazırlıkları Reuters'a değerlendiren yabancı diplomatlar, Şi'nin ağırlanışının ABD Başkanı Joe Biden'ın temmuzdaki sönük ziyaretinden çok, selefi ABD Donald Trump'ın 2017'deki şatafatlı gezisini andıracağını söyledi.
Şi'nin ziyareti sırasında Çin'le Suudi Arabistan ve ekonomisini petrole bağımlılıktan kurtarmak isteyen diğer bazı Arap ülkeleri arasında otomotivden lojistiğe ve savunma sanayisine kadar farklı alanlarda onlarca anlaşma imzalanması bekleniyor.
Çinli inşaat şirketleri Suudi Arabistan'ın 500 milyar dolarlık dev NEOM turizm ve altyapı yatırımında çok sayıda ihale almıştı. 
ABD, bölgedeki müttefiklerini 5G iletişim teknolojisi ve limanlar gibi stratejik alanlarda Çin yatırımlarına izin vermemeleri konusunda uyarmış ve bunun üzerine Birleşik Arap Emirlikleri bir liman projesini iptal etmişti.
Biden, Riyad'a son ziyaretinde ABD-Suudi Arabistan ilişkilerindeki soğukluğa gönderme yaparak şöyle demişti:
"Çekip giderek Çin, Rusya veya İran'ın dolduracağı bir boşluk bırakmayacağız. ABD hiçbir yere gitmiyor."
İsrail'deki Abba Eban Diplomasi ve Dış İlişkiler Enstitüsü uzmanı Gedaliah Afterman, 5 Aralık'ta Financial Times'a tam tersini söyledi:
"Herkes ABD'nin miadının dolduğunu düşünüyor. Çin, Suudileri kendi tarafına her 10 metre yaklaştırdığında sadece kazanım değil, çifte kazanım elde ediyor çünkü aynı zamanda ABD'den uzaklaştırmış oluyor."
Diğer yandan, danışmanlık şirketi Janes IntelTrak'ın kıdemli müdürü Nissa Felton, Financial Times'a, Suudi Arabistan ve Körfez ülkelerinin ABD'yle köklü ilişkisinin henüz Çin'le gelişen bağlarla kıyaslanamayacak kadar derin olduğuna dikkat çekti. Felton'a göre, Ortadoğu ülkelerinin önceliği dış politika seçeneklerini çeşitlendirmek.
Hong Kong Çin Üniversitesi öğretim görevlisi Willy Lam da, Çin liderinin ziyareti Kovid-19 kısıtlamaları ve ekonomik sorunlar nedeniyle ülke içinde artan hoşnutsuzluktan uzaklaşmak için kullanabileceğini söyledi.

ŞİÖ, dolarsız enerji ticaretine aracı olabilir
Janes IntelTrak'ın verisine göre, Suudi Arabistan'da son 20 yılda artan Çin yatırımlarının hacmi 106,5 milyar doları bulurken, onu Kuveyt 97,6 milyar dolarla ve Birleşik Arap Emirlikleri 46 milyar dolarla izliyor. 
Dünyanın en büyük petrol ithalatçısı Çin'deki pazar payı için Ortadoğu ülkeleri ve Rusya rekabet halinde.
Suudi Arabistan'ın liderlik ettiği Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü'nün (OPEC) fiyat artırmak için üretimi kısması, artan enerji maliyetlerinin enflasyonla mücadeleyi zorlaştırdığı için ABD'nin tepkisini çekmişti.
Singapur'daki S. Rajaratnam Uluslararası Araştırmalar Okulu kıdemli öğretim üyesi Raffaello Pantucci, South China Morning Post'a, ABD ve bölge ülkeleri arasındaki soğukluğun Çin için fırsat olduğunu belirtti:
"Bundan nemalanmak isteyen Çin, Suudi Arabistan'a 'Bizimle memnuniyetle çalışabilen büyük ve bağımsız bir ülke olduğu' gerçeğini hatırlatmak istiyor."
Riyad hükümeti, Çin ve Rusya'nın başını çektiği Şanghay İşbirliği Örgütü'ndeki (ŞİÖ) diyalog ortaklığı statüsünden gözlemciliğe yükselmeyi planlıyor. Mısır ve Katar'ın da ortak olduğu örgüte İran tam üye olma kararı almıştı.
Şanghay Sosyal Bilimler Akademisi'ndeki ŞİÖ Merkezi Müdürü Li Lifan, uluslararası kuruluşun enerji ticaretinde ABD Doları yerine ulusal para birimlerinin kullanılmasına olanak sağlayabileceğini belirterek, Rusya ve Çin'in doğalgaz anlaşmasını örnek gösterdi. 
Bu arada, Tayvan-Asya Değişim Vakfı'nda doktora sonrası araştırmacısı Sana Hashmi, ŞİÖ'nün doğrudan "Batı karşıtı koalisyon" olarak kurulmadığını ama Çin'in artan ekonomik gücüyle, Orta Asya'daki ABD etkisini perdelemeye hizmet edebileceğini dile getirdi: 
"Her ülkenin Batı karşıtı olmak için farklı ama ŞİÖ gibi bir kuruluşa üye olmak için ortak sebebi var."
Türkiye'nin 2013'te gözlemci üye olduğu ŞİÖ'de Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan ve Tacikistan tam üye. Hindistan, Pakistan, Afganistan ve Moğolistan diğer gözlemcileri oluşturuyor. Azerbaycan, Belarus, Ermenistan, Kamboçya, Nepal ve Sri Lanka da ŞİÖ diyalog ortakları.
Independent Türkçe, Reuters, Financial Times, South China Morning Post



Cumhuriyetçilerin yüzde 14'ü Trump'ın seçimi kaybetmesi halinde ‘kayıtsız kalmayacak’

ABD başkan adayı Donald Trump, Las Vegas'taki seçim mitinginde konuşuyor, 13 Eylül 2024. (Reuters)
ABD başkan adayı Donald Trump, Las Vegas'taki seçim mitinginde konuşuyor, 13 Eylül 2024. (Reuters)
TT

Cumhuriyetçilerin yüzde 14'ü Trump'ın seçimi kaybetmesi halinde ‘kayıtsız kalmayacak’

ABD başkan adayı Donald Trump, Las Vegas'taki seçim mitinginde konuşuyor, 13 Eylül 2024. (Reuters)
ABD başkan adayı Donald Trump, Las Vegas'taki seçim mitinginde konuşuyor, 13 Eylül 2024. (Reuters)

USA Today'in haberine göre, yapılan bir araştırmada Cumhuriyetçilerin yaklaşık yarısı, adayları Donald Trump'ın Demokrat rakibi Kamala Harris karşısında kaybetmesi halinde ABD başkanlık seçimlerinin sonuçlarını kabul etmeyeceklerini söylerken, bazıları da ‘kayıtsız kalmayacaklarını ve seçimin sonucunu iptal etmek için harekete geçeceklerini’ ileri sürdü.

100'den fazla ülkede hukukun üstünlüğünü ilerletmek için çalışan Dünya Adalet Projesi (WJP) tarafından yapılan araştırmada, Demokratların yaklaşık dörtte birinin Harris'in kaybetmesi halinde sonuçları kabul etmeyecekleri ve Cumhuriyetçilere kıyasla daha az sayıda olmak üzere bazı Demokratların sonuçları ‘iptal ettirmek için harekete geçecekleri’ bildirildi.

Ankette katılımcılara seçim sonuçlarını bozmak için ne tür bir ‘eylemde’ bulunacakları sorulmadı.

Söz konusu ankete göre, Cumhuriyetçilerin yüzde 46'sı ve Demokratların yüzde 27'si adaylarının kaybetmesi halinde sonucu kabul etmeyeceklerini belirtti. Ayrıca Cumhuriyetçilerin yüzde 14'üne karşılık Demokratların yüzde 11'i ‘harekete geçeceklerini’ söyledi.

xcvd

WJP Direktörü Elisabeth Andersen sonuçların ‘ürkütücü’ olduğunu ve Amerikalıların neredeyse üçte birinin kendi adaylarının kaybetmesi halinde başkanlık seçimlerinin sonuçlarını kabul etmek istemediğini gösterdiğini vurguladı.

Sonuçlara göre Cumhuriyetçilerin sadece yüzde 29'u seçim sürecinin yolsuzluktan arınmış olduğunu söylerken, bu oran Demokratlarda yüzde 56.

Andersen, “Özellikle Cumhuriyetçiler arasında, ancak bazı bölgelerde de Demokratlar arasında bu sürece güvenin çok düşük olduğunu görebilirsiniz. Dolayısıyla bu sonuç bize seçim sonrasında yaşanabilecek potansiyel çatışmanın bir göstergesi gibi görünüyor” ifadelerini kullandı.

USA Today, New York Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ndeki Brennan Adalet Merkezi tarafından mayıs ayında yapılan ve seçim görevlilerinin yüzde 36'sının taciz ya da kötü muameleye maruz kaldığını, yüzde 16'sının tehdit edildiğini ve her 10 görevliden 7'sinin tehditlerin 2020 seçimlerinden bu yana arttığını söylediğini ortaya koyan bir araştırmaya işaret etti.