İsrail basını: Netanyahu koalisyonundan endişe duyan AB, İsrail polisiyle işbirliğini dondurdu

 Binyamin Netanyahu  (Reuters)
Binyamin Netanyahu  (Reuters)
TT

İsrail basını: Netanyahu koalisyonundan endişe duyan AB, İsrail polisiyle işbirliğini dondurdu

 Binyamin Netanyahu  (Reuters)
Binyamin Netanyahu  (Reuters)

Avrupa Birliğinin (AB), İsrail'de yeni hükümeti kurması beklenen Binyamin Netanyahu liderliğindeki koalisyonun işgal altındaki Batı Şeria'ya yönelik politikaları nedeniyle İsrail polisi ile işbirliğini dondurduğu bildirildi.
Haaretz gazetesinin haberine göre, AB, İsrail'in AB Büyükelçisi Chaim Regev'e, İsrail Polisi ile AB Polis Teşkilatı (Europol) arasındaki istihbarat işbirliğine yönelik taslak anlaşmayı dondurduğunu iletti.
Kararın, İsrail'de 1 Kasım'da yapılan erken genel seçimlerden zaferle ayrılan Likud Partisi lideri Netanyahu'nun başını çektiği sağ bloğun içinde yer alan ve yeni koalisyon hükümetinde söz sahibi olması beklenen aşırı sağcı partilerin yarattığı endişeler nedeniyle alındığı belirtildi.
AB ile İsrail arasında eylül ayında imzalanan ve Avrupa Parlamentosunun onayını gerektiren taslak halindeki işbirliği anlaşması, suç ve terörizmle mücadele için üye ülkeler arasındaki istihbarat alışverişini iyileştirmeyi amaçlıyordu.
Kararın ayrıca İsrail'in işgal altındaki Batı Şeria'ya yönelik politikalarda tek taraflı adımlar atmasının AB ile işbirliğini tehlikeye atacağına dair AB'nin İsrail'e verdiği "ilk sinyal" olduğu vurgulandı.
Haaretz gazetesi, Avrupa'nın halihazırda imzalanmış olan bir taslağı devam ettirmeme yönündeki alışılmadık kararının Tel Aviv yönetiminde "tehlike işaretleri yarattığı" yorumunda bulundu.
İsrail hükümetinden ise karara yönelik herhangi bir açıklama yapılmadı.
Son yıllarda İsrail ile AB ülkeleri arasındaki karşılıklı istihbarat paylaşımının, Avrupa ülkelerinde bir dizi terör saldırısının engellenmesini sağladığı ve İsrail'deki organize suçla mücadeleye de yardımcı olduğu belirtiliyor.

İsrail seçimleri aşırı sağcı bir hükümete işaret ediyor
Son yıllarda erken seçim ve koalisyon krizi sarmalına girilen İsrail'de 1 Kasım'da yapılan erken genel seçimde eski başbakan ve muhalefet lideri Binyamin Netanyahu'nun başını çektiği sağ blok 120 sandalyeli Meclise 64 milletvekili göndererek açık bir zafer kazanmıştı.
İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog, 13 Kasım'da Netanyahu'yu hükümeti kurmakla görevlendirmişti.
Netanyahu'nun öncülüğündeki sağ blok, dini partilerden "Şas" ve "Birleşik Tevrat Yahudiliği" ile aşırı sağcı Dini Siyonizm ve Yahudi Gücü partilerinden oluşuyor.
İsrail'in yeni başbakanı olması beklenen Netanyahu, müttefikleri ile devam eden koalisyon pazarlıkları kapsamında, aşırı sağcı ve ırkçı politikalarıyla tanınan Itamar Ben-Gvir'e "Ulusal Güvenlik Bakanlığı"nı vermişti.
Ulusal Güvenlik Bakanlığı gibi hassas makamlarda aşırı sağcıların söz sahibi olması, işgal altındaki Batı Şeria’da statükonun daha da kötüleşmesi ve gerginliğin tırmanması bakımından İsrail ve Filistinlilerin yanı sıra uluslararası arenada da endişeyle karşılanıyor.



ABD'li kaynaklar: İran Hürmüz Boğazı'na mayın döşemek için hazırlık yapıyor

 Hürmüz Boğazı (Arşiv)
Hürmüz Boğazı (Arşiv)
TT

ABD'li kaynaklar: İran Hürmüz Boğazı'na mayın döşemek için hazırlık yapıyor

 Hürmüz Boğazı (Arşiv)
Hürmüz Boğazı (Arşiv)

ABD'li iki yetkili, İran ordusunun geçen ay Körfez'deki gemilere deniz mayınları yüklediğini, bu hamlenin, Washington'un İsrail'in İran'daki mevzilere yönelik saldırılarının ardından Tahran'ın Hürmüz Boğazı'nı kapatmaya hazırlandığına dair endişelerini arttırdığını söyledi.

İsimlerinin açıklanmasını istemeyen iki yetkili, ABD istihbaratının tespit ettiği ve daha önce kamuoyuna duyurulmayan bu hazırlıkların, İsrail'in 13 Haziran'da İran'a ilk füze saldırısını başlatmasından bir süre sonra gerçekleştiğini belirtti.

Boğaz'a yerleştirilmeyen mayınların yüklenmesi, Tahran'ın dünyanın en yoğun nakliye rotalarından birini kapatma konusunda ciddi olabileceğini gösteriyor. Bu hamle, zaten tırmanan çatışmayı daha da büyütecek ve küresel ticareti ciddi şekilde aksatacaktı.

Şarku’l Avsat’ın aldığı bilgiye göre dünya petrol ve doğalgaz sevkiyatının yaklaşık beşte biri Hürmüz Boğazı'ndan geçiyor. Boğaz'ın kapatılmasının küresel enerji fiyatlarında sert bir yükselişe yol açması bekleniyor.