Suudi Arabistan: Bakanların şirket yönetim kurullarında görev alma yasağı kaldırıldı

Önceki hükümet, “bakan” rütbesine sahip olan kişilerin, şirketlerin yönetim kurullarına getirilmesini Bakanlar Kurulu kararı dışında yasaklamaktadır (Şarku’l Avsat)
Önceki hükümet, “bakan” rütbesine sahip olan kişilerin, şirketlerin yönetim kurullarına getirilmesini Bakanlar Kurulu kararı dışında yasaklamaktadır (Şarku’l Avsat)
TT

Suudi Arabistan: Bakanların şirket yönetim kurullarında görev alma yasağı kaldırıldı

Önceki hükümet, “bakan” rütbesine sahip olan kişilerin, şirketlerin yönetim kurullarına getirilmesini Bakanlar Kurulu kararı dışında yasaklamaktadır (Şarku’l Avsat)
Önceki hükümet, “bakan” rütbesine sahip olan kişilerin, şirketlerin yönetim kurullarına getirilmesini Bakanlar Kurulu kararı dışında yasaklamaktadır (Şarku’l Avsat)

Suudi Arabistan Bakanlar Kurulu geçtiğimiz dönemde bakanların, Bakanlar Kurulu kararı dışında şirketlerin yönetim kurulu başkanlığını veya üyeliğini üstlenmelerini engelleme kararı alırken, mevcut hükümet bu konuda değişiklik yaparak bakanların, Bakanlar Kurulu kararı olmadan şirketlerin yönetim kurulu başkanlığını veya üyeliğini üstlenmelerine imkan tanıdı.
Bakanlar Kurulu üyelerinin şirketlerin yönetim kurulu üyeliklerinde görev almalarının engellenmesi kararı, Uzmanlar Komitesi tarafından hazırlanan bir muhtıra ve Ekonomik İşler ve Kalkınma Konseyi'nin tavsiyesi üzerine alınmıştı.
Bakanlar Kurulu, geçtiğimiz günlerde bakanların herhangi bir şirketin yönetim kurulu başkanlığını üstlenebilmesini veya herhangi bir şirketin yönetim kuruluna üye olabilmesini engelleyen (1) numaralı fıkrada bir değişiklik yaptı. Buna göre üyeliği, Krallık veya Başbakan tarafından atananlar bu sayıdan hariç tutuldu.
Bakanlar Kurulu geçtiğimiz günlerde özel sektörün büyümesine ve genişlemesine katkıda bulunacak, güçlendirecek ve yerel pazarın cazibesini artıracak birtakım avantajlar içeren yeni kurumsal sistemi onayladı.
Ticaret Bakanlığı, yeni sistemin ticari, kâr amacı gütmeyen ve profesyonel şirketlerle ilgili tüm hükümleri tek bir yasal belgede düzenlediğini açıkladı. Sistem, şirket kurma, faaliyet yürütme ve faaliyetlerini askıya almanın tüm aşamalarında, şirket adları ve hisse senedi alım satımındaki kısıtlamaları kaldırarak şirketlere büyük esneklik sağlıyor.
Sistem, ortakların veya hissedarların, şirkete fayda sağlayan bir iş veya hizmet yapması karşılığında bir kişiye hisse verilmesine olanak tanıyor. Ara dönem veya yıllık kârın ortaklara ve hissedarlara dağıtılmasına olanak sağlayan sistem, ayrıca payların daha düşük nominal değere sahip paylara bölünmesine, parçalanmasına veya daha yüksek nominal değere sahip payları temsil edecek şekilde birleştirilmesine izin verir.
Yeni sistem, dünyanın en modern ve yaygın kuruluşlarından biri olan “basitleştirilmiş anonim şirket” adı altında yeni bir şirket biçiminin getirilmesini de içeriyor. Bundaki amaç girişimcilerin, küçük ve orta ölçekli işletmelerin ve risk sermayesinin ihtiyaçlarını karşılamak.
Sistem, aile şirketlerinin şirketteki mülkiyetini, yönetimini, çalışma politikasını, bireylerin istihdamını, kar dağıtımını, hisselerin veya hisse senetlerinin elden çıkarılmasını ve anlaşmazlıkları çözmek için bir mekanizmayı düzenleyen bir sözleşme imzalamasını sağlar.
Ticaret bakanlığı, sistemin ekonomik ve sosyal kalkınmadaki önemi nedeniyle kâr amacı gütmeyen şirketlere önem verdiğini, güçlenmesini ve sürdürülebilirliğini sağlamak için organize edildiğini belirtti.
Sistem, teknik gelişmelere ayak uydurmak amacıyla, modern teknoloji kullanılarak elektronik ortamda kuruluş başvurusunda bulunma, toplantılara katılma ve kararlarda oy kullanma olanağı getiriyor. Sistem, girişimcileri motive etmek için ilgili kontroller ve hükümlerin beyanı ile bir denetçi atama zorunluluğunu kaldırarak, mikro ve küçük şirketlere daha fazla esneklik sağlıyor.



Trump kabul etmez ama Çin'le ticaret savaşında gözünü ilk kırpan o oldu

Fotoğraf: AFP
Fotoğraf: AFP
TT

Trump kabul etmez ama Çin'le ticaret savaşında gözünü ilk kırpan o oldu

Fotoğraf: AFP
Fotoğraf: AFP

ABD Masters Turnuvası'nda golf izleme, bu oyunu bizzat oynama, masaları gezme ve Mar-a-Lago'da yemek yiyenleri selamlama arasında Donald Trump'ın Bertrand Russell'ı incelemek için çok az zaman bulduğunu tahmin etmek makul olur.

Bu üzücü çünkü Britanyalı filozofun 1922'de yayımlanan Çin Sorunu kitabını özümsemek, sadece bu pasajla bile ona ve Amerika'ya fayda sağlayabilir:

Çin ulusu dünyadaki en sabırlı ulus, yüzyılları diğer ulusların on yılları gördüğü gibi görüyor. Temelde yok edilemez ve beklemeye gücü yeter.

Mandarin dilinde Donald Trump'ın bile dikkatini çekebilecek bir başka kısa ifade de var: Birebir çevrildiğinde "Acı yemek" anlamına gelen "chi ku", şikayet etmeden acı çekmek manasında kullanılıyor.

Russell'ın gözlemlediği gibi, Çin'in kültürünü ve yaklaşımını böyle özdeyişler tanımlar. Bugün Pekin'in, ABD'nin dünyanın en kalabalık ülkesiyle ekonomik rekabetini çarpıcı bir şekilde tırmandırmasına karşı kullandığı stratejinin ardında onlar yatıyor.

ABD Başkanı halihazırda göz kırptı ya da göz kırpıyormuş gibi göründü. Cuma günü Çin, ABD'den ithal edilen mallara uygulanan vergiyi yüzde 84'ten yüzde 125'e çıkararak Trump'ın tarifelerine karşılık verdi. Hafta sonu ABD'nin akıllı telefonları, bilgisayarları ve diğer tüketici elektroniği ürünlerini kendi vergi artışlarından muaf tuttuğu açıklandı. Bu bir geri adım gibi görünüyordu.

ABD Ticaret Bakanı Howard Lutnick ise "Hayır" dedi. Bu ürünler belirli ülkelere uygulananların haricindeki vergilerle yakında karşılaşacaktı. Daha sonra Trump, bir sosyal medya paylaşımında bu ürünlere muafiyet tanınmadığını iddia ederek kararlı bir tavır sergiledi. Büyük harfler ortaya çıktı:

Tarifelere yönelik yürüteceğimiz ulusal güvenlik soruşturmalarında Yarı İletkenlere ve TÜM ELEKTRONİK TEDARİK ZİNCİRİNE bakıyoruz.

Yine de mevcut muafiyet, bir geri adım gibi görünüyordu.

Başkan Şi her zamanki gibi hiçbir şey söylemedi. Gelecek günlerde ve haftalarda daha fazlasını bekleyebiliriz: Bir tarafta kas gösterme ve bağırma, karşı cephede sakin metanet.

Bu, Çin'in sarsılmayacağı anlamına gelmiyor. Trump ve çevresinin hesaplarına göre Çin'in ABD'ye ihtiyacı var. Trump'ın sürekli atıfta bulunduğu bu devasa ticaret dengesizliği olmadan, Çin'in ihracatı için buna denk bir pazar yok. Şi ve çalışma arkadaşlarının, ülkelerinin hızla artan refahı, nüfusunu beslemesi ve aynı zamanda şişen orta sınıfın servetindeki artışı körüklemesi için ABD'ye bel bağladığını düşünüyorlar.

Ticaret söz konusu olduğunda, ABD-Çin mücadelesi yeni bir mesele değil. Hatta Trump ilk döneminde ikisi arasındaki eşitsizliğin üstesinden gelmeye çalıştı. Çin, dış ticareti teşvik etmeyi sürdürürken iç tüketimi ve kendi kendine yetmeyi artırma anlamına gelen "ikili dolaşım" veya "yeni kalkınma modeliyle" yanıt verdi.

Trump ikinci kez şansını deniyor. Ancak daha az odaklanmış bir şekilde, üç hedefi tek bir saldırıya dönüştürüyor: Federal geliri artırmak, Kanada ve Meksika gibi ülkeleri uyuşturucu tedariki gibi finansal olmayan nedenlerle cezalandırmak ve daha eşit bir ticaret dengesi sağlamak. Bu, üç danışman grubunu içeriyordu ve bir karmaşa reçetesi oluşturdu.

Aynı zamanda ekonomiyi siyasetle harmanlamaya çalıştı ve tarifeler söz konusu olduğunda ikisi birbiriyle kaynaşmıyor. Ekonomistlere her zaman tarifelerin kötü bir fikir olduğu, dayatılmaması ve bunlara cevap verilmemesi gerektiği öğretilir. Ancak Trump, Amerika'nın siyasi onayını aldığına ve çoğu Amerikalının kendisini destekleyeceğine inanıyor.

Trump bu hamlenin yaklaştığının sinyalini defalarca verdi. Çinliler hazırlık yapabilmiştir. Trump ilk salvoyu yaptığına göre, Amerika'nın üç hedefi vurmak için bir füze ateşlemeye çalışmasını izleyebilirler.

Trump, Çin'in ticaret fazlasına odaklanırken, ABD yönetiminin kendilerine önemli miktarda borçlu olmasından kaynaklanan kilit bir karta sahip olduklarının bilincindeki Çin, öncesinde Trump'ı ikinci bir devlet ziyaretine davet ederek muhtemelen eldeki tek kartını oynayan Birleşik Krallık'ın aksine, metanetini koruyup güvende kalabilir.

Çin, Amerikan dolarlarını doğrudan elden çıkarmasa da sertliğini başka yollarla ifade edebilir: ABD yatırımlarını yavaşlatarak, daha az yatırım yaparak ve sermayeyi başka yerlere yönlendirerek. Çin'in elindeki bir diğer güvence de üretimdeki küresel hakimiyetinin Amerika'nın finansal hizmetler ve yapay zekadaki hegemonyasıyla eşleşmesi. Dağınık ABD yaklaşımının artırdığı bölünmeden de faydalanabilirler. Avrupa, Pekin'e yaklaşmaya hazırlanma işaretlerini halihazırda gösteriyor.

Her iki süpergücün de canı yanacaktır, bunu yapmayacak kadar birbirlerine bağımlılar. Ancak ABD'nin yüksekten atmasını da bir zafer olasılığı gibi yorumlamak da bir hata olabilir. Bir uzlaşma sağlamak zorundalar. Bunun her iki lidere de itibar kaybettirmeden başarılması kritik önemde.

Trump ne söylerse söylesin ve Şi de ne söylemezse söylemesin, rekabetlerinin nereye varacağı neredeyse kesin.

Independent Türkçe