Mısır ve Sudan’dan Nahda Barajı konusunda anlaşma vurgusu

Herkesin çıkarlarına hizmet edecek bir anlaşma talep ediliyor.

Sisi, Riyad’da Burhan ile bir araya geldi. (Mısır Cumhurbaşkanlığı)
Sisi, Riyad’da Burhan ile bir araya geldi. (Mısır Cumhurbaşkanlığı)
TT

Mısır ve Sudan’dan Nahda Barajı konusunda anlaşma vurgusu

Sisi, Riyad’da Burhan ile bir araya geldi. (Mısır Cumhurbaşkanlığı)
Sisi, Riyad’da Burhan ile bir araya geldi. (Mısır Cumhurbaşkanlığı)

Mısır ve Sudan, 30 yıl önce yayınlanan İngiliz belgelerinin ortaya çıktığı bir dönemde Etiyopya'nın Nil Nehri'nin ana kolu üzerinde inşa ettiği Nahda Barajı anlaşmazlığına ilişkin 'bağlayıcı yasal bir anlaşmaya' varma konusundaki taahhütlerini yinelediler. Baraj projesinin asıl amacının kalkınma değil Nil sularının yeniden paylaşılması ve önceki anlaşmaların reddi olduğunu belirtti.
Etiyopya, 2011'den beri inşa ettiği baraj konusunda hem Mısır hem de Sudan ile anlaşmazlık yaşıyor. 10 yılı aşkın bir süredir aralıklı olarak yürütülen üçlü müzakerelerde, barajın doldurulması ve işletilmesi kurallarını düzenleyen bir anlaşma sağlanamadı.
Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi, Riyad'daki Arap-Çin zirvesine katılımlarının oturum aralarında, Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi Başkanı Korgeneral Abdulfettah el-Burhan ile bir araya geldi. Mısır Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü tarafından yapılan açıklamaya göre görüşmede Nahda Barajı dosyasındaki gelişmelere ilişkin görüş alışverişinde bulunulurken, su konusunun bir ulusal güvenlik konusu olması nedeniyle Mısır ve Sudan halkları için son derece önemli olduğu teyit edildi.
Sisi ve Burhan, barajın tüm tarafların ortak çıkarlarına ulaşacak şekilde doldurulması ve işletilmesi süreci için bağlayıcı bir yasal anlaşmaya varılması konusunda iki ülkenin bağlılığını vurguladı.
Mısır'ın, Sudan'ın güvenlik ve istikrarını koruma ve Sudan'ı bölgesel ve uluslararası düzeyde destekleme konusundaki tutumu konusundaki konumunun sağlamlığını teyit eden Sisi, Egemenlik Konseyi’nin Sudan’da siyasi ve güvenlik istikrarını sağlama çabalarına ülkesinin tam isteğine atıfta bulundu. Sisi, Mısır ve Sudan ulusal güvenliğinin yakın bağlantısından ve Nil Vadisi halklarını birleştiren tarihi bağlardan yola çıkarak, Sudan'daki geçiş dönemine ilişkin olarak bu ay imzalanan çerçeve siyasi anlaşmanın, Sudan'daki yönetim yapılarıyla ilgili ilkelerin oluşturulması için önemli bir adım olduğunu kaydetti.
Görüşme, Aralık 1992’ye kadar uzanan İngiliz belgelerinin, Etiyopya'nın, Mavi Nil (Nil'in ana kolu) hariç, Etiyopya'da akan diğer nehirlere kalkınma projelerini dağıtma yönündeki İngiliz teklifini reddettiğini ortaya koyduğu bir zamanda gerçekleşti. Addis Ababa, teklifin uygulanabilirliğini kabul etse de, ‘bu nehrin sularını kullanma hakkını doğrulamak için önce Mavi Nil'in gelişimini seçtiğini’ doğruladı.
Mısır, ‘tarihi’ olarak nitelendirdiği anlaşmalara göre 60 yılı aşkın bir süredir Nil'den yılda 55,5 milyar metreküp su elde ediyor. Ancak Etiyopya, koloni döneminde imzalandığı gerekçesiyle bunu tanımayı reddederken Sudan 18,5 milyar metreküp a su alıyor.
Mısır, 110 milyonu aşan nüfusunun sürekli artmasıyla su payının yetersiz olduğundan şikayetçi. Mısır, Etiyopya'nın su kaynaklarını geliştirme ve kullanma hakkını, bu projelerin hiçbirinin ‘yerleşik su haklarına’ zarar vermemesi koşuluyla kabul ediyor.
Diğer yandan BBC, Aralık 1992'nin ikinci yarısında Londra Üniversitesi'nde Doğu ve Afrika Çalışmaları Okulu (SOAS) tarafından “Ortadoğu'da Su” konulu konferansın arka planını yayınladı.
İngiltere Dışişleri Bakanlığı'nın Ortadoğu'daki su dosyasından sorumlu ve çok taraflı su müzakerelerinde Londra'yı temsil eden Greg Shepland, konferansın iyi ve kötü yanları olduğunu söyledi.
Değerlendirme, İngiltere Dışişleri Bakanlığı'ndaki karar vericilere bilgi sağlayan Araştırma ve Analiz Dairesi Başkanı’na gönderilen ‘çok gizli’ bir belgeyle yapıldı.
İngiliz diplomat, Etiyopya Vadiler Kalkınma Çalışmaları Kurumu başkanı Dr. Tesfat ile kendisi arasında bir diyalog olduğunu söyledi. Shepland, Mavi Nil'i hariç tutarak havza ülkeleri arasında Etiyopya kuzeyindeki diğer nehirleri geliştirmeye çalışması halinde daha az sorunun oluşabileceğini, böyle bir tutumun Etiyopya için daha ekonomik olacağını dile getirdi. Shepland’a göre Etiyopyalı yetkili teklifin doğruluğunu kabul etti. Ancak onayına rağmen “Etiyopya, bu nehrin sularını kullanma hakkını doğrulamak için önce Mavi Nil'i geliştirmeyi seçebilir” dedi. Mısır geçtiğimiz yıllarda su payına yönelik ön yargılara karşı uyarıda bulunmuştu.
Eski Mısır Su Kaynakları ve Sulama Bakanı Dr. Muhammed Nasrettin Allam, Etiyopya'nın ‘Etiyopya nehri olarak gördüğü Mavi Nil'i elde etmeyi amaçlarken kalkınmayı bahane ettiğini’ kabul ettiğini belirterek, ülkesinin paylaşılan nehirler için uluslararası hukuku önemsediğini vurguladı.
Şarku’l Avsat’a konuşan Allam, halihazırda elektrik üretecek veya ihtiyaçları karşılayacak projeler yürütülmesi halinde Mısır ve Sudan’ın bunu destekleyeceğine değinirken asıl amacın aşağı havzadaki iki ülkeyi susuz bırakmaksa, bunun Hartum ve Kahire’nin  güvenlik ve egemenliğine açık bir saldırı anlamına geldiğini vurguladı. Allam, on milyarlarca metreküp Nil suyunun, fayda sağlamadan israf edildiğine işaret etti.
Etiyopya, Mısır ve Sudan protestolarına ve ABD ile Afrika Birliği'nin zaman zaman katıldığı müzakerelerine rağmen projeyi sürdürüyor. Etiyopya Başbakanı Abiy Ahmed geçtiğimiz şubat ayında Nahda Barajı’nın elektrik üretmek için ilk türbinin açılışını yaptı. Daha sonra Mısır ve Sudan’ın protestolarına rağmen, ağustos ayında ikinci bir türbinin açılışını duyurdu.



Güney Sudan'da eski istihbarat başkanının evinde şiddetli silah sesleri duyuldu

Güney Sudan'ın başkenti Juba (sosyal ağ siteleri)
Güney Sudan'ın başkenti Juba (sosyal ağ siteleri)
TT

Güney Sudan'da eski istihbarat başkanının evinde şiddetli silah sesleri duyuldu

Güney Sudan'ın başkenti Juba (sosyal ağ siteleri)
Güney Sudan'ın başkenti Juba (sosyal ağ siteleri)

Askeri bir kaynak, dün Güney Sudan'ın başkenti Juba'da, geçen ay görevden alınan eski istihbarat başkanı Akol Kor'un ikametgahında şiddetli silah sesleri duyulduğunu doğrularken, Birleşmiş Milletler de onu tutuklama girişiminden söz etti.

Şarku’l Avsat’ın AFP'den aktardığına göre silahlı saldırı, Juba Havalimanı yakınında akşam saat 7 civarında (17:00 GMT) başladı ve yaklaşık bir saat sürdü.

Birleşmiş Milletler, bölgedeki çalışanlarına yönelik yaptığı uyarıda, "eski istihbarat servisi başkanının tutuklanmasıyla ilgili" bir silahlı saldırı yaşandığını bildirdi ve güvenli yerlerde kalmalarını tavsiye etti.

Güney Sudan Halk Savunma Kuvvetleri'nin askeri sözcüsü Nol Ruai Kong, Birleşmiş Milletler Ülke Misyonu (MINOS) radyo istasyonuna "eski istihbarat başkanının evinde silahlı saldırı yaşandığını" söyledi.

Ruai Kong, "Buna güvenlik sağlamak için orada konuşlandırılan ilave güvenlik güçlerimiz de dahil" dedi.

"Ne olduğunu bilmiyoruz ve bu yanlış anlaşılma silah sesine dönüştü ve 2 asker yaralandı" diyen Ruai Kong, "Bundan sonra olay yerine koştuk... ve onlara durmalarını emrederek, durumu kontrol altına almayı başardık" ifadelerini kullandı.

Sudan Post gazetesine konuşan "operasyona katılan bir askeri kaynak", Akol Kor'un "onlarca mensubunun öldüğü ve yaralandığı" şiddetli çatışmalar sonrasında tutuklandığını, ancak tutuklamanın henüz resmi olarak doğrulanmadığını söyledi.

Sudan Post gazetesine göre, sosyal medyada yayılan ve gazete tarafından yayınlanan diğer fotoğraflar, eski istihbarat müdürünün ikametgahının yakınında trafiğin neredeyse durduğunu gösteriyordu; gazeteye göre, silah seslerinden korkan sürücüler arabalarını terk ederek kaçtılar.

Güney Sudan Devlet Başkanı Salva Kiir, ekim ayında ülkenin bağımsızlığını kazandığı 2011 yılından bu yana bu görevi sürdüren Ulusal İstihbarat Teşkilatı Başkanı Akol Koor'u görevden aldı ve onu huzursuzlukların yaşandığı Warrap Eyaleti'nin valiliği görevine atadı.

Bu adımın nedenleri belirtilmedi. Bu karar, hükümetin aralık ayında yapılması planlanan ülke tarihindeki ilk seçimler için iki yıllık yeni bir erteleme açıklamasından haftalar sonra geldi.

Güney Sudan bağımsızlığından iki yıl sonra, 2013 yılında rakipler, Salva Kiir (başkan) ve Riek Machar (birinci başkan yardımcısı) arasında kanlı bir iç savaşa sürüklendi ve 400 bin kişi öldü, milyonlarca kişi yerinden edildi.