Yemen hükümetinden İran-Husi silah kaçakçılığını engelleyen ABD’ye destek

Yemen, Washington’un İran’dan silah kaçakçılığı yapılmasını engellemedeki rolüne destek

Yemen Başkanlık Konseyi Başkanı Reşad el-Alimi, Riyad’da ABD’nin Yemen Büyükelçisi ile bir araya geldi. (SABA)
Yemen Başkanlık Konseyi Başkanı Reşad el-Alimi, Riyad’da ABD’nin Yemen Büyükelçisi ile bir araya geldi. (SABA)
TT

Yemen hükümetinden İran-Husi silah kaçakçılığını engelleyen ABD’ye destek

Yemen Başkanlık Konseyi Başkanı Reşad el-Alimi, Riyad’da ABD’nin Yemen Büyükelçisi ile bir araya geldi. (SABA)
Yemen Başkanlık Konseyi Başkanı Reşad el-Alimi, Riyad’da ABD’nin Yemen Büyükelçisi ile bir araya geldi. (SABA)

Yemen Başkanlık Konseyi Başkanı Reşad el-Alimi, Riyad’da ABD’nin Yemen Büyükelçisi Steven Fagin ile görüşmesi sırasında yaptığı açıklamasında  İran ile Husiler arasındaki silah kaçakçılığına engel olan ABD çabalarına destek verdi. Alimi desteğini ABD Donanması Beşinci Filo’nun bir ay içinde iki sevkiyatı durdurmasının ardından dile getirdi.
Yemen hükümet medyasına göre, görüşmede yetkililer yerel durumdaki son gelişmeleri ve kurtarılmış şehirlerde ekonomik ve hizmet alanında reformları desteklemek üzere gereken çabaları ele aldı.
Şarku’l Avsat’ın SABA haber ajansından aktardığı habere göre, Alimi, görüşmede ‘Husi terör tehditlerinin yaşam koşulları, uluslararası barış ve güvenlik üzerindeki yansımalarına ve bu yansımaları kontrol altına almak için bölgesel ve uluslararası toplumla koordineli bir şekilde adım atılmasına’ değinirken, Husilerin Hadramut ve Şebva illerindeki petrol ihracat limanlarına yönelik saldırılarını hatırlattı.
SABA’nın haberinde “Başkanlık Konseyi Başkanı, ABD’nin Husi terörist milislerine silah sevkiyatlarını engelleme kararını hayata geçirmesine övgüde bulundu, zira bu çalışmalar bölgede İran’dan kaçakçılık yapan daha fazla geminin durdurulmasını sağladı”  ifadelerine yer verdi.
Yemen Enformasyon Bakanı Muammer el-İryani daha önce İran rejimini ‘Uluslararası sessizlik ve Birleşmiş Milletler Antlaşması ilkelerini korumaya, küresel barış ve güvenliği sağlamaya yönelik görevlerin yerine getirilmemesi gölgesinde, balistik füzeler ve insansız hava araçları da dahil olmak üzere Husi milislerine silah ve askeri teknoloji aktarmaya devam etmekle ve başta 2216 No’lu Birlemiş Milletler Güvenlik Konseyi Kararı olmak üzere uluslararası kararları alenen ihlal etmekle’ suçladı.
İryani açıklamalarında “ABD Donanması, Husi milislerine gitmekte olan 50 tondan fazla mühimmat ve füze yakıtı taşıyan bir İran gemisini durdurdu. Bundan bir ay önce çok miktarda füze yakıtı ve patlayıcı madde taşıyan bir gemiye el konuldu. Bu durum, Tahran rejiminin silah kaçakçılığı hızını arttırdığını ve yeni bir gerilime hazırlandığını doğruluyor” ifadelerine yer verdi.
Yemenli bakan, bu artış hakkında “İran rejiminin, yıkıcı politikalarını uygulamak, kaos ve terörizmi yaymak, bölgedeki güvenlik ve istikrarın yanı sıra küresel enerji güvenliğini bozmak ve Kızıldeniz ve Bab’ül Mendeb’deki uluslararası nakliye hatlarını tehdit etmek amacıyla, terörist Husi milisleri de dahil olmak üzere bölgedeki araçlarını hareket ettirerek, iç krizlerinden kaçmaya çalıştığını doğruluyor” ifadelerini kullandı.
İryani, uluslararası topluma, BM’ye ve BM Güvenlik Konseyi’nin daimi üyelerine, ‘İran rejiminin, Yemen’i sakinleştirme ve barışı sağlama çabalarını baltalayan, savaşı uzatan, Yemenlilerin krizini ve insani acılarını derinleştiren, bölgesel ve uluslararası barış ve güvenliği tehdit eden uygulamalarına son verilmesi için yasal sorumluluklarını yerine getirmeleri’ çağrısında bulundu.
ABD Donanması, bu ayın başında Umman Körfezi üzerinden Yemen’e gitmekte olan İran silah sevkiyatını durdurduğunu ve bunun bir ay içinde durdurulan ikinci gemi olduğunu, bu operasyonun geçtiğimiz yıllarda ABD ve İngiliz kuvvetleri ile Yemen Sahil Güvenliği tarafından ele geçirilen birçok sevkiyata eklendiğini açıklamıştı.
ABD Donanması Beşinci Filosundan yapılan açıklamaya göre, kaçakçılık yollarının Yemen’e çıktığı Umman Körfezi’nde 50 tondan fazla mühimmat, fünye ve füze yakıtı kaçakçılığı yapan bir balıkçı gemisi durduruldu.
Açıklamada “Lewis P. Puller (ESP3) Deniz Seferi Üssü’nde görev yapan donanma personeli, bayrak doğrulama işleminde yasadışı sevkiyatı keşfettiler. Bu, ABD Beşinci Filosu tarafından bir ay içinde ele geçirilen en büyük ikinci yasadışı silah kaçakçılığı oldu” ifadelerine yer verildi.
ABD Donanması geçen ayın ortasında, İran’ın Umman Körfezi üzerinden Husi darbe grubuna doğru yola çıkardığı, büyük miktarda füze yakıtını içeren sevkiyatı durdurduğunu duyurmuştu.
Sevkiyat roket yakıtı üretiminde yaygın olarak kullanılan 70 tondan fazla amonyum perkloratın yanı sıra patlayıcılar ve patlayıcı üretiminde kullanılan 100 ton üreyi içeriyordu.
ABD Deniz Kuvvetleri Merkez Komutanlığı (NAVCENT), Beşinci Filo ve Birleşik Deniz Kuvvetleri Komutanı Koramiral Brad Cooper, büyük miktarda patlayıcı madde olduğunu doğrularken “Büyüklüğüne bağlı olarak, 10’dan fazla orta menzilli balistik füzeyi ateşlemeye yeter” açıklamasında bulundu.
ABD Donanması, gemiyi uluslararası seyrüsefere tehdit oluşturduğu gerekçesiyle batırdığını ve gemiyi kullanan 4 Yemenli’nin Yemen Sahil Güvenliğine teslim edildiğini bildirdi.



Hizbullah'a "çağrı cihazı" operasyonunun detayları ortaya çıktı

Hizbullah destekçileri, çağrı cihazlarının patlatılmasıyla öldürülenler için dün cenaze töreni düzenlemişti (AFP)
Hizbullah destekçileri, çağrı cihazlarının patlatılmasıyla öldürülenler için dün cenaze töreni düzenlemişti (AFP)
TT

Hizbullah'a "çağrı cihazı" operasyonunun detayları ortaya çıktı

Hizbullah destekçileri, çağrı cihazlarının patlatılmasıyla öldürülenler için dün cenaze töreni düzenlemişti (AFP)
Hizbullah destekçileri, çağrı cihazlarının patlatılmasıyla öldürülenler için dün cenaze töreni düzenlemişti (AFP)

Lübnan'da Hizbullah'ın çağrı cihazlarının ardından telsiz, radyo ve güneş enerjisi panellerinin patlatılmasıyla bölge topyekun savaşa doğru sürükleniyor. 

17 Eylül'de Hizbullah'ın kullandığı çağrı cihazlarında eş zamanlı patlamalar yaşanmış, ikisi çocuk 12 kişi hayatını kaybetmiş, 2 bin 800 kişi de yaralanmıştı. 

Dün de ülkedeki telsiz, radyo ve güneş enerji sistemlerinde patlama gerçekleşti. En az 20 kişinin öldüğü, 450'den fazla kişinin de yaralandığı bildiriliyor. Lübnanlı yetkililer, olaydan İsrail'i sorumlu tutarken Tel Aviv'den henüz açıklama gelmedi.

Diğer yandan saldırıyla ilgili bilgiye sahip olan fakat adlarının gizli tutulmasını isteyen kaynaklar, Amerikan gazetesi New York Times'a (NYT) operasyonun ardında İsrail'in olduğunu doğruluyor. 

Mossad'ın BAC Consulting adlı bir paravan şirket kurduğu ve çağrı cihazlarını bubi tuzağına dönüştürerek Lübnan'a soktuğu iddia ediliyor. Macaristan merkezli bu paravan şirket, kağıt üstünde Tayvanlı Gold Apollo firması adına çağrı cihazı üretiyor. Kimliklerinin açıklanmasını istemeyen İsrailli istihbaratçılar, buna ek olarak operasyonda en az iki paravan şirket daha oluşturulduğunu belirtiyor. 

Kaynaklar, AR-924 model numaralı cihazların bataryalarına patlayıcı bir madde olan pentaeritritol tetranitrat (PENT) yerleştirildiğini ve bunların 2022 yazında Lübnan'a gönderildiğini ifade ediyor.

Hizbullah, İsrail istihbaratı tarafından takip edilmemek için cep telefonlarını bırakıp çağrı cihazı kullanmaya başlamıştı. Kaynaklar, bu kararın ardından milyonlarca dolarlık yatırımla üretimin artırıldığını ve Lübnan'a bubi tuzağı haline getirilmiş binlerce cihaz sokulduğunu söylüyor.

Öte yandan ikinci dalga saldırıda telsiz ve güneş enerji panellerinin nasıl patlatıldığı henüz bilinmiyor.

NYT'nin patlayan telsizlerin görüntülerinden yola çıkarak yaptığı analizde, bunların çağrı cihazlarından daha ağır ve büyük olduğuna, bu yüzden daha fazla hasar yarattığına işaret ediliyor. 

Ayrıca telsizlerin patlamasıyla daha büyük yangınlar çıktığına, bunun da çağrı cihazlarına kıyasla telsizlere daha fazla patlayıcı yerleştirilmiş olabileceğini gösterdiğine dikkat çekiliyor.

Lübnan'ın açıkladığı rakamlara göre telsizlerin patlatılmasıyla en az 71 ev ve dükkanla 18 sivil araç ve motosiklet yandı. 

Telsizlerden bazılarında Japon firması Icom'un amblemi görülüyor. Ancak şirket, IC-V82 model numaralı telsizlerin ve bunlarda kullanılan bataryaların üretiminin neredeyse 10 yıl önce durdurulduğunu belirtiyor. Patlayıcıların bu cihazlara nasıl yerleştirildiğiyse henüz netleştirilemedi. Icom, bu telsizlerin sahte olabileceğini öne sürüyor.

Lübnan medyasındaki haberlerde, saldırıda en az iki güneş enerjisi panelinin de alev aldığı bildiriliyor. Saldırılarda çıkan küçük çaplı yangınların söndürüldüğü bildirilirken, patlamada bir kız çocuğunun yaralandığı aktarılıyor. Ancak bu panellerin infilak ettirilen diğer cihazların etkisiyle mi alev aldığı yoksa uzaktan kumandayla mı patlatıldığı belli değil. 

Amerikan düşünce kuruluşu Soufan Center'dan Clara Broekaert, CNN'e açıklamasında saldırı dalgasının Lübnan halkının psikolojisini olumsuz etkilediğini ve Hizbullah üzerinde misilleme baskısı oluşturduğuna dikkat çekerek şunları söylüyor:

Saldırılarda günlük hayatın böylesine korkunç, beklenmedik ve geniş ölçekte kesintiye uğratılması, misilleme yapılmasına yönelik ekstra bir baskı yaratacaktır diye düşünüyorum. İnsanlar yaşananların hesabının sorulduğunu görmek istiyor.

Üst üste gelen saldırıların ardından dün Hizbullah, İsrail sınırındaki el-Merc bölgesine füze fırlattı. İkisi ağır 8 İsraillinin yaralandığı bildirilirken, bu kişilerin sivil veya asker olduğuna ilişkin bilgi paylaşılmadı.

Independent Türkçe, Times of Israel, New York Time, Japan Times, CNN, France 24