Hamas kuruluş yıldönümünde Gazze-Ramallah gerginliği arttı

Hamas’ın kuruluş yıldönümünde Ramallah ile daha fazla anlaşmazlık gündemde

Cezayir Cumhurbaşkanı Abdulmecid Tebbun, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas ve İsmail Heniyye geçtiğimiz Ocak ayında Cezayir'de (arşiv)
Cezayir Cumhurbaşkanı Abdulmecid Tebbun, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas ve İsmail Heniyye geçtiğimiz Ocak ayında Cezayir'de (arşiv)
TT

Hamas kuruluş yıldönümünde Gazze-Ramallah gerginliği arttı

Cezayir Cumhurbaşkanı Abdulmecid Tebbun, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas ve İsmail Heniyye geçtiğimiz Ocak ayında Cezayir'de (arşiv)
Cezayir Cumhurbaşkanı Abdulmecid Tebbun, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas ve İsmail Heniyye geçtiğimiz Ocak ayında Cezayir'de (arşiv)

Hamas kuruluşunun yıldönümünü kutlamaya hazırlanırken, hareketin bazı kadrolarını tutuklayan Filistin Yönetimi ise Batı Şeria'da herhangi bir kutlama yapmalarını engellemekle tehdit ediyor. Diğer yandan ise taraflar arasındaki uzlaşma anlaşmasını ilerletmek için bu ayın sonunda Cezayir başkentinde bir araya gelinmesi bekleniyor.
Bazı Hamas yetkililerini tutuklayan Filistin Yönetimi, yıldönümü vesilesiyle Hamas’a Batı Şeria'da herhangi bir toplantı düzenlememeleri uyarısında bulundu.
Şarku’l Avsat’ın İsrail Kamu Yayın Kuruluşu’ndan (KAN) aktardığı habere göre “Filistin Yönetimi’nin bu davranışı, Batı Şeria'daki Filistin sokağında olayların gidişatını kontrol etme amacı taşıyor. Ramallah’tan KAN’a konuşan yetkililer, ‘Bu kutlamaları her halükarda engelleme karar veren Filistin Otoritesi, bu hafta sonu güvenlik güçlerini geniş çaplı bir operasyona itti. Batı Şeria'nın dört bir yanından önde gelen onlarca Hamas aktivisti sorgulanmak üzere çağrıldı’ ifadelerine başvurdu” ifadelerine yer verildi.
Yarın kuruluşunun 35. yıldönümünü Gazze Şeridi'nde büyük bir festivalle kutlamayı planlayan Hamas, Batı Şeria'da ise başka bir festival düzenlemek, yahut hareketin Batı Şeria'daki gücünü ve popülaritesini göstermeye yardımcı olacak mitingler düzenlemek istiyordu.
Yarın söz konusu kutlamalara katılacak kitlelerin Filistin direnişi konusunda yeni bir referandumu temsil ettiğini söyleyen Hamas Sözcüsü Abdullatif el-Kanu, “Hareketin 35. yılını kutlamak için görkemli ve benzeri görülmemiş bir sahnenin düzenlenmesi için hazırlıklar tüm hızıyla devam ediyor” ifadelerine başvurdu.
Batı Şeria'da herhangi bir faaliyeti engelleme kararı alan Filistin Otoritesi’ni eleştiren Hamas, “İşgal altındaki Batı Şeria'da Hamas’ın kuruluş yıldönümü etkinlikleri düzenlemesinin yetkililer tarafından engellenmesini reddediyor ve kınıyoruz. Yetkililerin bu çaresiz girişimleri başarısız girişimlerdir. Halkımızın kalbinden direniş fikrini silmeyi başaramayacaklar” ifadelerine başvurdu.
Hamas, Filistin Yönetimi’ni son iki gün içinde Batı Şeria'daki Hamas yetkililerine, kadrolarına ve aktivistlerine karşı büyük bir siyasi tutuklama kampanyası yürütmekle suçladı. Tutuklularla ilgilenen hareketle bağlantılı bir komite, 48 saat içinde Filistin Yönetimi’nin Batı Şeria'daki güvenlik servisleri tarafından işlenen 40'tan fazla ihlalin izlendiğini aktardı. Komitenin bildirdiğine göre, 18 celp ve 6 uzatılmış gözaltı vakasına ek olarak 11 kişi tutuklandı.
Hamas, Filistin Yönetimi’ni halkın üzerinden elini çekmeye, siyasi tutukluları derhal serbest bırakmaya, halkın ulusal ve kurtuluş tercihleri ​​ve ilkelerini bir kenara atarak İsrail lehine güvenlik koordinasyonunda bulunma politikasını durdurmaya çağırdı.
Filistin uzlaşma dosyasındaki çabaları yeniden başlatmak için Filistinli grupların bu ayın sonunda Cezayir'de bir araya gelmesi bekleniyor. 
Gruplar, 13 Ekim'de Filistin uzlaşmasına ilişkin Cezayir Bildirisi’ni imzalamıştı. Söz konusu bildiride, bölünmenin sonlandırılması yönünde ulusal uzlaşmaya ulaşmak amacıyla pratik adımlar atılması, Filistin Kurtuluş Örgütü'nün (FKÖ) oynadığı rolün pekiştirilmesi, tüm Filistinli grupların katılımıyla kurumlarının harekete geçirilmesi, Filistin ulusal konseyinin yurtiçi ve yurtdışında mümkün olan her yerde seçilmesi, Kudüs dahil olmak üzere Gazze Şeridi ve Batı Şeria'da genel başkanlık ve yasama seçimlerinin yapılmasının hızlandırılması üzerine durulmuştu.
Ancak Hamas'ın Batı Şeria'da herhangi bir faaliyetinin engellenmesi, uzlaşmanın başarıya ulaşma olasılığını şüpheye düşürüyor. Filistin Devlet Başkanı Abbas, hiziplerin tartışmalı bir nokta olan uluslararası meşruiyeti tanımasını şart koşmuştu.
Abbas geçtiğimiz hafta yaptığı açıklamada hareketin tüm hiziplerin FKÖ'yü Filistin halkının tek meşru temsilcisi olarak tanıması ve uluslararası meşruiyeti kabul etmesi temelinde uzlaşmayla ilerleyeceğini söylemişti.
FKÖ’nün tanınması Cezayir’deki son uzlaşmada konuşulduğu sırada Hamas ve İslami Cihad'ın bu çerçeveye katılmasına vurguda bulunulmuştu. Ancak bu hususta anlaşmazlık bulunuyor. Zirâ Hamas Fetih Hareketi’nin şuan reddettiği temelde konunun tamamlanmasını talep ediyor.
İktidar ayrılığına son vermek için önce cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimleri yapmak isteyen Fetih Hareketi, ardından ise FKÖ’nün uluslararası meşruiyetinin tanınması temelinde seçimlerin yapılabileceğine değiniyor. Bu kadim, ancak sürekli yenilenen talep, Hamas ve İslami Cihad tarafından reddediliyor. Zirâ İsrail'in var olma hakkının üstü kapalı olarak tanınmasına işaret ediyor.
Fetih Hareketi, Abbas gruplardan uluslararası meşruiyeti tanımalarını istemeden önce, en azından meşruiyeti kabul eden herhangi bir hükümetin tanınmasını talep etmişti. Hamas ise Abbas'ın Filistinli grupların sözde uluslararası meşruiyeti ulusal uzlaşmanın bir koşulu olarak tanımasını kabul etme ısrarının Cezayir Bildirgesi ile çeliştiğini söylüyor.
İsrail'de, Filistin Yönetimi’nin Hamas'a karşı attığı son adımlar İsrailli yetkililer ve politikacıların otoriteye yönelik son eleştirileri ile ilişkilendiriliyor. Zirâ Filistin Otoritesi, Batı Şeria'nın köy ve şehirlerinde görevini ve denetimini yerine getirme konusunda zayıflık ve ihmalkarlık ile suçlanıyor. Filistin Yönetimi, Batı Şeria'da Hamas'ın veya diğerlerinin şu ya da bu şekilde kendi zayıflığıyla bağlantılı olabilecek başka tezahürlerini istemiyor.



Bishara Bahbah, Şarku'l Avsat'a konuştu: Gazze anlaşmasının ikinci aşaması önümüzdeki ay

Gazze şehrinin ez-Zeytun mahallesindeki şiddetli yağmurların ardından, yerinden edilmiş Filistinlilere barınak sağlayan geçici bir kampta çamurlu bir sokakta yürüyen Gazzeliler (AFP)
Gazze şehrinin ez-Zeytun mahallesindeki şiddetli yağmurların ardından, yerinden edilmiş Filistinlilere barınak sağlayan geçici bir kampta çamurlu bir sokakta yürüyen Gazzeliler (AFP)
TT

Bishara Bahbah, Şarku'l Avsat'a konuştu: Gazze anlaşmasının ikinci aşaması önümüzdeki ay

Gazze şehrinin ez-Zeytun mahallesindeki şiddetli yağmurların ardından, yerinden edilmiş Filistinlilere barınak sağlayan geçici bir kampta çamurlu bir sokakta yürüyen Gazzeliler (AFP)
Gazze şehrinin ez-Zeytun mahallesindeki şiddetli yağmurların ardından, yerinden edilmiş Filistinlilere barınak sağlayan geçici bir kampta çamurlu bir sokakta yürüyen Gazzeliler (AFP)

Filistin asıllı Amerikalı arabulucu Bishara Bahbah, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, Gazze Şeridi’nde ateşkes anlaşmasının ikinci aşamasının önümüzdeki ocak ayında hayata geçirileceğini söyledi. Bahbah, bu aşamanın ayın birinci ya da ikinci haftasında başlamasının beklendiğini belirterek, “Gazze Şeridi’ni yönetecek komitenin isimleri hazır. Büyük olasılıkla komitenin başkanlığını Filistin Sağlık Bakanı Macid Ebu Ramazan üstlenecek” dedi.

fergt
Filistin Sağlık Bakanı Dr. Macid Ebu Ramazan, Gazze yönetim komitesinin başına aday gösterildi. (WAFA)

Gazze konusunda Beyaz Saray kulislerine yakınlığını sürdüren Bahbah, dün Şarku’l Avsat’a verdiği demeçte, “Washington, Gazze Şeridi’nde istikrarı sağlama konusunda en yetkin güç olarak gördüğü için uluslararası istikrar gücü içinde Türk askerlerinin yer almasını destekliyor” dedi. Bahbah, ABD Başkanı Donald Trump ile İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu arasında yapılması beklenen görüşmenin ikinci aşama açısından belirleyici olacağını belirterek, “ABD bu görüşmede, sürecin önümüzdeki ay başlatılması ve istikrar gücünde Türkiye’nin rolünün netleştirilmesi için baskı yapacak” ifadesini kullandı.

Görev tanımlama toplantısı

Bahbah, salı günü Katar’ın başkenti Doha’da Gazze Şeridi’nde uluslararası istikrar gücünün oluşturulmasına ilişkin yapılan toplantının ayrıntılarını da paylaştı. Toplantının hedeflerinden birinin, Washington’un katılıma hazır ülkeleri açık ve net biçimde belirlemesi olduğunu söyleyen Bahbah, her ülkenin katkı türünün de netleştirilmesinin amaçlandığını ifade etti. Bu katkıların asker gönderilmesi, eğitim sağlanması ya da uluslararası güce teknik ve lojistik destek verilmesi gibi başlıkları kapsadığını belirtti.

as
Amerikalı ve İsrailli askerler geçtiğimiz kasım ayında İsrail'in güneyinde bulunan ABD liderliğindeki Sivil-Askeri Koordinasyon Merkezi'nde bir araya geldi. (Reuters)

Bahbah, toplantının ikinci hedefinin bu güçler arasındaki işleyiş mekanizmasının ve komuta zincirinin netleştirilmesi olduğunu söyledi. Bu çerçevede, uluslararası gücün komutasının bir ABD’li general tarafından üstlenilmesine yönelik bir önerinin gündeme geldiğini bildirdi.

Bahbah’a göre görüşmelerde, söz konusu güçlerin konuşlanacağı bölgeler de ele alındı. Bu kapsamda, güçlerin İsrail ile Hamas’ın kontrol alanlarını ayıran sarı hattın dışında mı, içinde mi yoksa hâlihazırda yoğun nüfuslu bölgelerde mi konuşlanacağı ile bu güçlerin finansmanının hangi taraflarca sağlanacağı konuları tartışıldı.

İsrail'in yaklaşımının reddi

Bahbah, olası konuşlanma planının ayrıntılarına ilişkin olarak konunun hâlen tartışıldığını, ancak ‘İsrail’in istediği şekilde bir konuşlanmanın, katılımcı güçlerin temsilcilerinin çok büyük çoğunluğu tarafından reddedildiğini’ söyledi.

Görevlerin niteliğine ilişkin değerlendirmelerde de bulunan Beşara Bahbah, katılımcı ülkelerin çoğunluğunun “silahsızlandırma” gibi bir rol üstlenmek istemediğini vurguladı. Bu ülkelerin, sivilleri korumak amacıyla İsrail güçleri ile yerleşim alanları arasında tampon bir güç olmayı hedeflediğini ifade eden Bahbah, söz konusu güçlerin varlığının nihai amacının “İsrail’in Gazze Şeridi’nden kademeli olarak çekilmesi” olduğunu kaydetti.

sy65
ABD Başkanı Donald Trump'ın planına göre Gazze Şeridi'nden çekilme aşamalarının haritası (Beyaz Saray)

Bahbah, “Bu güçler özellikle silahsızlandırma meselesinde İsrail adına ya da onun yerine bir rol üstlenmeyecek. Nitekim Hamas içindeki bazı liderler bu konuda müzakereye açık olduklarını bana iletti. Ancak güç kullanımı işe yaramaz; zira İsrail iki yıl boyunca hareketi zorla silahsızlandırmayı başaramadı ve hiçbir uluslararası taraf da bunu güç kullanarak başaramaz” dedi.

Türkiye'nin katılımı çok önemli ve Trump da bunun kabul edilmesi için baskı yapıyor

Bahbah, Türkiye’nin olası katılımına ilişkin olarak Ankara’nın rolünü ‘kilit’ olarak niteledi. Türkiye’nin Hamas’a en yakın ülke olduğunu ve silah dosyası konusunda onunla en sağlıklı şekilde uzlaşabilecek aktör konumunda bulunduğunu söyleyen Bahbah, bunun birçok ülke için zor olduğunu vurguladı. Bahbah, “Türk güçlerinin Gazze’de bulunması temel öneme sahip olacak, daha iyi bir istikrar sağlayacak. Washington da bu yönde fikir beyan ediyor” ifadelerini kullandı.

Bahbah, ABD Başkanı Donald Trump’ın ay sonunda ABD’de İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile yapması beklenen görüşmede, Türk güçlerinin kabul edilmesi için Netanyahu’ya baskı uygulamasını beklediğini dile getirdi.

Ancak Bahbah, İsrail’in bazı şartlar öne sürmeye çalışabileceğini, olası uzlaşının Türk güçlerinin niteliği üzerinden şekillenebileceğini belirterek, bu rolün silahlı değil daha çok teknik bir çerçevede tanımlanmasının gündeme gelebileceğini ifade etti. Bahbah, “ABD yönetiminin baskısı belirleyici unsur olacak” dedi.

İkinci aşama taahhütleri

Barış Konseyi’ne ilişkin değerlendirmelerde de bulunan Bahbah, Trump’ın birçok dünya liderinin bu yapıya katılma isteğinden söz ettiğini aktardı. Ancak Bahbah, bu üyeliğin ‘ücretsiz olmadığını’, konseye katılan ülkelerin finansman sağlama, güvenlik gücü tahsis etme ya da başka yükümlülükler üstlenmek zorunda kalacağını ifade etti.

Konseyde yer alması öngörülen isimlere değinen Bahbah, adaylar arasında ABD’li özel temsilciler Steve Witkoff ve Jared Kushner’ın yanı sıra Birleşik Krallık eski Başbakanı Tony Blair’in de bulunduğunu söyledi. Ayrıca eski ABD Büyükelçisi Richard Grenell ile eski Bulgar diplomat Nikolay Mladenov’un da aday isimler arasında yer aldığını kaydetti.

Gazze Şeridi’nin yönetimine ilişkin olarak Bahbah, Hamas, El Fetih ve Mısır arasında üzerinde uzlaşılan ve teknokratlardan oluşan komiteye üyelik için 42 ismin yer aldığı bir listenin bulunduğunu doğruladı. Bahbah, Filistin Sağlık Bakanı Macid Ebu Ramazan’ın bu komitenin başkanlığını üstlenmesinin muhtemel olduğunu ifade etti.

İkinci aşamaya geçişte yaşanan aksamalara dair değerlendirmelere rağmen ABD’li arabulucu Bahbah, ikinci aşamanın önümüzdeki ocak ayının birinci ya da ikinci haftasında başlatılmasını beklediğini söyledi. Bahbah, bu sürecin, ABD Başkanı Donald Trump ile İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu arasında yapılacak zirvenin ardından, askıda kalan dosyaların karara bağlanmasıyla netleşeceğini belirtti. Bahbah, Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi’nin bu zirveye katılımına yönelik herhangi bir düzenlemeden haberdar olmadığını da sözlerine ekledi.

cdfrg
Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi ile ABD Başkanı Donald Trump arasında geçtiğimiz ekim ayında Şarm eş-Şeyh'te düzenlenen barış zirvesi sırasında gerçekleşen görüşmeden (Mısır Cumhurbaşkanlığı)

Bahbah, Trump’ın anlaşmanın başarısız olmasına asla izin vermeyeceğini vurgulayarak, “Bu yüzde 100” dedi. Ayrıca, Hamas’ın İsrail’in sürekli ihlallerine rağmen ateşkese bağlı olduğunu belirtti. Bahbah, Hamas’ın, İsrail’in Gazze’deki operasyonları sürdürmek için her türlü bahaneyi aradığını bildiğini ve bu nedenle fırsatı kaçırmamak için daha sabırlı bir tutum sergilediğini ifade etti.


Guterres: Husi kontrolünde bulunan bölgelerdeki çalışma ortamı sürdürülemez durumda

Guterres: Husi kontrolünde bulunan bölgelerdeki çalışma ortamı sürdürülemez durumda
TT

Guterres: Husi kontrolünde bulunan bölgelerdeki çalışma ortamı sürdürülemez durumda

Guterres: Husi kontrolünde bulunan bölgelerdeki çalışma ortamı sürdürülemez durumda

Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres, güneydeki ayrılıkçıların ilerlemesinin ardından Yemen'deki tüm taraflara azami itidal çağrısında bulundu. Bu gelişme, uzun bir sakinlik döneminin ardından on yıldır süren iç savaşı yeniden alevlendirme tehdidi taşıyor.

Şarku'l Avsat'ın Reuters'ten aktardığı habere göre Guterres, uluslararası örgütün faaliyetlerinin, özellikle Yemen'in başkenti Sana'a ve ülkenin yoğun nüfuslu kuzeybatısı olmak üzere, Husi grubunun kontrolündeki bölgelerde sürdürülemez hale geldiğini belirtti.

Öte yandan, Yemen Enformasyon, Kültür ve Turizm Bakanı Muammer İryani, bazı medya platformları ve sosyal medya sitelerinde yer alan, geçici başkent Aden limanına gemi giriş izinlerinin askıya alındığı yönündeki haberlerin doğru olmadığını belirterek, bu iddiaların asılsız olduğunu ve ülkedeki ekonomik ve denizcilik ortamını bozmayı amaçlayan söylentiler çerçevesinde kaldığını vurguladı.


Lübnan ordusu ülkenin güneyinde Hizbullah tüneli buldu

Hizbullah tünelini denetleyen Lübnan Ordusu, Litani Nehri'nin güney bölgesindeki tüneli etkisiz hale getirdi (Lübnan Ordusu Rehberlik Müdürlüğü)
Hizbullah tünelini denetleyen Lübnan Ordusu, Litani Nehri'nin güney bölgesindeki tüneli etkisiz hale getirdi (Lübnan Ordusu Rehberlik Müdürlüğü)
TT

Lübnan ordusu ülkenin güneyinde Hizbullah tüneli buldu

Hizbullah tünelini denetleyen Lübnan Ordusu, Litani Nehri'nin güney bölgesindeki tüneli etkisiz hale getirdi (Lübnan Ordusu Rehberlik Müdürlüğü)
Hizbullah tünelini denetleyen Lübnan Ordusu, Litani Nehri'nin güney bölgesindeki tüneli etkisiz hale getirdi (Lübnan Ordusu Rehberlik Müdürlüğü)

Lübnan basını, Lübnan ordusunun Mekanizma Komitesi’nin talebi üzerine yapılan soruşturma sonucunda, ülkenin güneyindeki Tulin beldesinde Hizbullah tarafından inşa edilen tünellerden birini keşfettiğini bildirdi. Basında yer alan haberlerde, bu bölgenin daha önce İsrail tarafından bombalandığı belirtildi.

Lübnan ordusu, daha önce de Mekanizma Komitesi ve Birleşmiş Milletler Lübnan Geçici Barış Gücü (UNIFIL) arasındaki koordinasyon çerçevesinde Mekanizma Komitesi'nin talebi üzerine ve İsrail'in tehdidi sonrasında bazı yerleri ortaya çıkarmıştı. Bu son olay ise geçtiğimiz hafta İsrail'in bir evi bombalamakla tehdit etmesinin ardından Lübnan ordusunun güneydeki Yanuh beldesinde bir binayı kapsamlı bir şekilde aramasının ardından geldi. Yapılan aramada evde herhangi bir silah bulunamadı.

Bu olay, İsrail’in Lübnan’ın güneyinde bombardımanlarına devam ettiği ve çarşamba günü Kefer Kila beldesini hedef alan bir hava saldırısı düzenlediği bir dönemde meydana geldi. Ulusal Haber Ajansı (NNA), saldırının el-Aziziye ve eş-Şahrub beldeleri arasındaki Sari Tepesi’ni hedef aldığını bildirdi, ancak herhangi bir can kaybından bahsetmedi.

Başbakan Yardımcısı Mitri: Lübnan Ordusu sonraki aşamalara geçmeye hazır

Öte yandan Lübnan Başbakan Yardımcısı Tarık Mitri, Mekanizma Komitesi’ni bir tartışma forumu ve anlaşmalara uyumu denetleme ve doğrulama çerçevesi olarak nitelendirdi.

Beyrut'ta düzenlenen Carnegie Ortadoğu Merkezi'nin sekizinci konferansının ilk oturumunun açılışına katıldığı sırada İsrail'in sık sık tekrarlanan ihlallerine karşın, Lübnan'ın ilk günden itibaren bu anlaşmalara bağlılığını teyit eden Mitri, Hizbullah'ın silahlarına ilişkin olarak “Genelkurmay Başkanı Rudolf Heykel, ordunun kapasitesinin güçlendirilmesiyle başlayan beş aşamalı bir plan önerdi” dedi. Litani Nehri çevresindeki bölgede devlet otoritesinin genişlemesinin kademeli bir ilerleme kaydettiğini ve ordunun Litani Nehri'nin güneyindeki görevini tamamlamak üzere olduğunu ve sonraki aşamalara geçmeye hazırlandığını vurguladı.

jgıu
Sınır kasabası Alma eş-Şaab'da bir askeri aracın üzerinde duran Lübnan askerleri, 28 Kasım 2025 (Reuters)

Yeniden yapılanma konusunda uluslararası toplumun desteğinin ön koşulu olarak devletin otoritesini tesis etmesini istediğini belirten Mitri, Arap ülkelerinin uluslararası ilişkiler yoluyla destekleyici bir rol oynayacağını umduğunu ifade etti.

Lübnan ve İsrail'den sivillerin katıldığı ikinci oturum

Olay, Lübnan-İsrail müzakerelerinde Lübnan heyetinin başkanı Büyükelçi Simon Kerem'in, aralık ayı başlarında gerçekleşen önceki oturumda İsrailli bir sivil ile birlikte iki ülke arasındaki ilk doğrudan görüşmelerde bulunduktan sonra katılacağı ikinci oturum olacak olan ateşkesin izlenmesinden sorumlu Mekanizma Komitesi'nin 19 Aralık'ta yapılması planlanan yeni oturumundan iki gün önce yaşandı. Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, çarşamba günü Kerem ile bir araya geldi ve komitenin yaklaşan toplantısı öncesinde kendisine talimatlarını iletti.

Ateşkes İzleme Komitesi'nde Lübnan, İsrail, Fransa, ABD ve BM yer alıyor. Ateşkes anlaşması, düşmanlıkların durdurulmasını ve Hizbullah'ın Litani Nehri'nin kuzeyine çekilmesini, bunun sonucunda Lübnan genelinde silahsızlandırılmasını ve İsrail ordusunun son savaş sırasında ilerlediği mevzilerden çekilmesini öngörüyor. Ancak İsrail, Lübnan topraklarındaki beş stratejik noktada askeri olarak varlığını sürdürürken, Hizbullah silah bırakmayı reddediyor.