Lübnan Parlamentosu, cumhurbaşkanını seçmek için bu yılki son toplantısını yapıyor

Meclis Başkanı Yardımcısı Elias Bousaab: Berri’de bundan sonraki etabın farklı ve ciddi bir çalışmaya sahne olacağın sezdim.

Temsilciler Meclisi Başkanı Nebih Berri, 14 Aralık’ta Meclis Başkanı Yardımcısı Elias Bousaab’ın ile görüştü. (Lübnan Parlamentosu)
Temsilciler Meclisi Başkanı Nebih Berri, 14 Aralık’ta Meclis Başkanı Yardımcısı Elias Bousaab’ın ile görüştü. (Lübnan Parlamentosu)
TT

Lübnan Parlamentosu, cumhurbaşkanını seçmek için bu yılki son toplantısını yapıyor

Temsilciler Meclisi Başkanı Nebih Berri, 14 Aralık’ta Meclis Başkanı Yardımcısı Elias Bousaab’ın ile görüştü. (Lübnan Parlamentosu)
Temsilciler Meclisi Başkanı Nebih Berri, 14 Aralık’ta Meclis Başkanı Yardımcısı Elias Bousaab’ın ile görüştü. (Lübnan Parlamentosu)

Lübnan Parlamentosu bugün cumhurbaşkanını seçmek için bu yılki son toplantısını yapıyor. Gelecek yıl için iki senaryonun ele alındığı yeni bir aşamaya hazırlık olarak söz konusu toplantının da öncekilerle aynı olacağı görüşü hakim. Söz konusu ilk senaryo girişim eksikliği, fikir birliğine varılamaması ve diyalogun reddi nedenleriyle boşluk döneminin uzaması. İkinci senaryo da Lübnan’ın krizden çıkması için gereken reformları gerçekleştirmek amacıyla uluslararası baskı altında, gerekli sayısal çoğunluğa sahip bir cumhurbaşkanını seçerek bir ‘emrivaki’ dayatılması.
Mecliste en fazla temsile sahip iki Hristiyan blok olan Lübnan Kuvvetleri ve Özgür Yurtsever Hareket’in bu konuyla ilgili diyalogu reddetmesi sonrasında parlamento, cumhurbaşkanlığı meselesinin kapatılması umuduyla bugün cumhurbaşkanını seçmek için onuncu toplantısını yapıyor. Parlamento, şu ana kadar ister Lübnan Kuvvetleri, İlerici Sosyalist Parti ve diğer güçler tarafından seçilen milletvekili Mişel Muavvad, isterse de Hizbullah ve Emel Hareketi’nin esasen seçilmesi için baskı yaptığı Marada Hareketi Başkanı Süleyman Franciyye olsun, bir aday için sayısal çoğunluğu sağlayamadı.
Meclis Başkanı Yardımcısı Elias Bousaab’ın 14 Aralık’ta Temsilciler Meclisi Başkanı Nebih Berri’yi ziyareti sonrasında yaptığı açıklama ise dikkat çekiciydi. Bousaab, “Meclis Başkanı Berri’den, durumun süresiz şekilde terk edilemeyeceğini sezdim” derken, bu ifade yılbaşı sonrası tablonun farklı olacağının yeni bir göstergesi oldu. Bousaab sözlerini şöyle sürdürdü:
“Meclis Başkanı Nebih Berri, diyalog masası düzenleme davetini karşılamak için daima hazır bulundu. Çünkü hepimiz biliyoruz ki diyalog olmadan cumhurbaşkanını seçme konusunda bir anlaşmaya varamayız. Diyalog oturumunun şekline ikna olmayan taraflar bulunduğu açık. Özür dilediler veya müzakere masasına gelmeme niyetlerini dile getirdiler. Diğerleri ise diyalog tablosunun nasıl ve ne şekilde olması gerektiğine dair koşullar belirliyorlardı. Bu konu bir tartışmaya yol açmaz. Dolayısıyla bu yılın geri kalanında diyalog ihtimalinin kalmadığına inanıyorum. Bunun mümkün olduğunu düşünmüyorum. İçinde bulunduğumuz krizden ancak tüm taraflar arasında ciddi bir diyaloga dönerek çıkabiliriz. Temsilciler Meclisi Başkanı, elbette Temsilciler Meclisi içerisinde cumhurbaşkanını seçmekle ilgilenen ilk kişidir. Meclis Başkanı Berri’den durumun süresiz şekilde terk edilemeyeceğini sezdim. Bu, bir cumhurbaşkanını seçmek için gösterilmesi gereken çabanın, anlayış ve istişareye ulaşmak için belirli bir zamanı olduğu anlamına geliyor. Ama bu saatten sonra önümüzdeki yılın başından itibaren Cumhurbaşkanını seçmek için daha farklı ve daha ciddi bir çalışma yapılacak.”
Elias Bousaab ayrıca taraflar arasındaki anlaşmazlığın devam ettiğine dikkat çekti.
Parlamento kaynakları, Şarku’l Avsat’a yaptıkları açıklamada Elias Bousaab’ın söz konusu ifadelerinin son hareketlilikle örtüştüğünü belirterek şunları aktardılar:
“Daha büyük Hristiyan siyasi güçlerin diyaloga katılmaları ve anlaşmaları engellendikten sonraki önceki dönemin aksine, emrivakilerin uygulanması senaryosu mümkün olacaktır.”
 Kaynaklar, ilk tur oylamanın bitiminden sonra parlamento salonunun boşaltılmaması hipotezinin uygulanabileceğini vurguladılar:
“Böylece ikinci oturum üçte iki çoğunlukla yapılır, ardından milletvekilleri kime oy verirlerse en çok oyu alan kazanır. Siyasi güçler, reformları uygulamaya yönelik ve Lübnan'ı toparlanma yoluna sokan uluslararası baskılar ortasında boş pozisyonları süresiz olarak tutamazlar. Uluslararası toplum, Lübnan sisteminin yapısında bir değişiklik olmadığının anlaşılmasıyla birlikte cumhurbaşkanlığı için önerilen isimlerle ilgilenmiyor. Aksine reformları uygulamaya başlamak ve ülkeyi mevcut krizlerden kurtarma planını başlatmak için bir giriş noktası olarak mümkün olan en kısa sürede cumhurbaşkanını seçmekte ısrar ediyorlar.”
Kaynaklar ayrıca uluslararası toplumun, en başta mali reform olmak üzere reformları uygulamak, Uluslararası Para Fonu (IMF) ile müzakere etmek, yargıda reform yapmak, atamalar yapmak ve hayati sektörleri düzenleyen organlar atamak için hızla bir hükümet kurmakla ilgilendiğini dile getirdiler.
Ancak bu senaryo, Kalkınma ve Kurtuluş Bloku milletvekili Kaplan tarafından onaylanmadı. Öyle ki milletvekili, diyalogu reddetmenin başkanlık boşluğunun uzamasına yol açacağını söyledi. Şarku’l Avsat’a konuşan Kaplan açıklamasında şu ifadeleri kullandı:
“Diyalog olmadığı sürece bir isim üzerinde anlaşma olmayacak demektir. Bu, herhangi bir tarafın ikinci turda cumhurbaşkanını oylamak için bir artışla (65 milletvekili) yarı çoğunluğu sağlayamaması ortasında uygunluğun ertelendiği anlamına gelir. Ülkenin tanık olduğu istisnai koşullar ve her düzeyde uzlaşıya ihtiyaç duyulması nedeniyle emrivakiler veya sayısal çoğunlukla cumhurbaşkanı seçilmesi mümkün değildir. Bunun yerine parlamento salonunun dışında fikir birliği sağlanmalı ve herkes anlaşmayı uygulamak için salona girmelidir.”
Kaplan, Lübnan’daki tüm cumhurbaşkanlarının ‘bu ilkeye göre seçildiğine’ dikkat çektiği açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Bugün Hristiyan sokağındaki temsilleri konusunda ve ulusal düzeyde endişeli olan büyük iki Hristiyan bloğu mevcut. Bunlar, bir cumhurbaşkanı üzerinde anlaşamadılar. Bu konuyu tartışmadılar. Meclis Başkanı Berri’nin talep ettiği diyalogu reddettiler. Bu durum, cumhurbaşkanlığı boşluğunun sona erdirilmesi konusunu uygulamaya koyma arzularının olmadığı anlamına geliyor. 2016’daki eski oturumda neden anlaşma yaptılar da şimdi yapmayı reddediyorlar?”
Diğer yandan Ketaib Bloğu üyesi olan milletvekili Elias Hankaş ise Temsilciler Meclisi Başkanı Nebih Berri’nin talebi üzerine yapılacak diyalog oturumunun düzenlenememesi hakkında açıklama yaptı. Cumhurbaşkanlığı seçim oturumlarının yerini diyalog oturumlarına bırakmasına kimsenin hazır olmadığına dikkat çeken Hankaş, “Ketaib Partisi, diyalogu reddetmiyor ama başarı için mevcut olması gereken unsurlar var” dedi. Elias Hankaş, oturumları sonu olmayan diyalogla değiştirmenin ‘boşluğun ve meydana gelen kanamanın bir uzantısı olduğunu’ dile getirerek “Bu nedenle davetin cumhurbaşkanlığı meselesi ile sınırlı olması, kurumlar içinde olması ve seçim oturumlarının yerini almaması gerekir” ifadesini kullandı.



Hamas'ın Gazze anlaşmasının ikinci aşamasına ilişkin şartları ilerleme şansını zayıflatıyor mu?

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta devam eden enkaz kaldırma çalışmalarından (AFP)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta devam eden enkaz kaldırma çalışmalarından (AFP)
TT

Hamas'ın Gazze anlaşmasının ikinci aşamasına ilişkin şartları ilerleme şansını zayıflatıyor mu?

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta devam eden enkaz kaldırma çalışmalarından (AFP)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta devam eden enkaz kaldırma çalışmalarından (AFP)

Gazze Şeridi’nde şu anda tıkanma yaşayan ateşkes anlaşması, Hamas’ın ikinci aşamada öngörülen idari ve güvenlik düzenlemelerine ilişkin çekinceleri ve kamuoyuna yansıyan talepleriyle yeniden gündeme düştü. Bu gelişme, ABD’den ikinci aşamaya geçiş konusunda ‘perde arkasında’ yürütülen çabalara dair açıklamaların yapıldığı bir döneme denk geldi.

Hamas’ın dün açıkladığı ve silahsızlanma, barış konseyi, istikrar güçleri ile Gazze Şeridi’nin yönetimi için bir komite oluşturulmasına ilişkin dört ana başlığı içeren bu çerçeveye dair değerlendirmelerde görüş ayrılığı yaşanıyor. Şarku’l Avsat’a konuşan bazı uzmanlar, söz konusu taleplerin ikinci aşamaya geçişi zorlaştıran krizleri ortaya koyduğunu ve hareketin üzerindeki baskıyı azaltmaya yönelik manevralar olduğunu savunurken, diğerleri ise İsrail kaynaklı engellere rağmen Hamas’ın anlaşmayı uygulama konusunda ciddiyetini yansıttığı görüşünü dile getiriyor.

ABD Başkanı Donald Trump tarafından önerilen ve geçtiğimiz ekim ayında Gazze’de ateşkes sağlanmasına temel oluşturan barış planı, başkanlığını Trump’ın üstleneceği bir barış konseyi kurulmasını, bu konseyin Filistinli teknokratlardan oluşan bir komiteyi denetlemesini, Hamas’ın silahsızlandırılmasını, savaş sonrası Gazze yönetiminde rol almamasını ve istikrar güçlerinin konuşlandırılmasını öngörüyor.

Hamas’ın Gazze’deki lideri Halil el-Hayye, hareketin kuruluşunun 38. yıl dönümünde yaptığı açıklamada, silahın işgal altındaki halklar için uluslararası hukukla güvence altına alınmış bir hak olduğunu belirterek, bu hakkın korunmasını ve bağımsız bir Filistin devletinin kurulmasını güvence altına alan her türlü önerinin incelenmesine açık olduklarını ifade etti.

El-Hayye, Trump planında yer alan ve ABD Başkanı’nın liderliğinde kurulması öngörülen barış konseyinin görevinin, ateşkes anlaşmasının uygulanmasını gözetmek, finansmanı sağlamak ve Gazze Şeridi’nin yeniden imarını denetlemek olduğunu vurguladı. Filistinliler üzerinde ‘her türlü vesayet ve manda uygulamasını’ ise reddettiklerini söyledi.

Gazze Şeridi’nin yönetimi için Filistinli bağımsız isimlerden oluşan bir teknokratlar komitesinin derhal kurulması çağrısında bulunan el-Hayye, Hamas’ın tüm alanlardaki yetkileri bu komiteye devretmeye ve görevlerini kolaylaştırmaya hazır olduğunu kaydetti. Kurulması planlanan uluslararası gücün görevinin ise Gazze sınırlarında ateşkesi korumak olması gerektiğini vurguladı.

El-Hayye ayrıca, arabuluculara ve özellikle ‘temel garantör’ olarak nitelendirdiği ABD yönetimi ile Başkan Trump’a, İsrail’i anlaşmaya saygı göstermeye ve uygulamaya zorlamak için çalışmaları, anlaşmanın çöküşe sürüklenmesine izin vermemeleri çağrısında bulundu.

asdfr
Başlarında yük taşıyan kadınlar, Gazze Şeridi'nin güneyinde yerinden edilmiş Filistinlilere barınak sağlamak için temizlenmiş araziye kurulan çadırların önünden geçiyor. (AFP)

Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Yüksek Komiseri Volker Türk geçen hafta yaptığı açıklamada, ateşkesin ilan edilmesinden bu yana Gazze’de sarı hattın gerisinde kalan bölgede 350’den fazla İsrail saldırısının belgelendiğini ve en az 121 Filistinlinin hayatını kaybettiğini söyledi. Öte yandan Hamas liderlerinden Raid Saad, cumartesi günü İsrail’in Gazze’de aracını hedef alan saldırısında öldürüldü.

İsrailli yetkililer, ABD yönetiminin Gazze’de savaşı sona erdirmeyi amaçlayan planın ikinci aşamasını şekillendirmek üzere çalışmalar yürüttüğünü ve çok uluslu uluslararası gücün gelecek aydan itibaren bölgede göreve başlamasının planlandığını belirtti. İsrail Yayın Kurumu’na göre, ABD’li yetkililer bu bilgileri son günlerde yapılan görüşmelerde İsrailli muhataplarına iletti.

İsrail Kanal 14 televizyonu, kasım ayının sonlarında yaptığı bir haberde, ABD’nin uluslararası istikrar gücünün Gazze’de konuşlandırılması için tarih olarak ocak ayının ortasını belirlediğini, nisan ayı sonunu ise bölgedeki silahsızlanma sürecinin tamamlanması için nihai takvim olarak öngördüğünü aktarmıştı. Kanal, bu hedeflerin gerçeklikten kopuk bir beklenti olduğunu ve sürecin yeniden ertelenebileceğini kaydetmişti.

El-Ehram Stratejik Araştırmalar Merkezi’nde İsrail meseleleri uzmanı olan Mısırlı analist Dr. Said Ukkaşe, Hamas’ın ortaya koyduğu çerçevenin ikinci aşamada ilerleme ihtimalinin zayıf olduğunu gösterdiğini ve bunun daha fazla İsrail saldırısını tetikleyebileceğini savundu. Ukkaşe, bu tutumun, tehlikeli koşullar altında ilerleyen ikinci aşama yükümlülükleri öncesinde Hamas üzerindeki baskıyı azaltmaya yönelik ‘manevralar’ olduğunu ifade etti.

Hamas dosyasına odaklanan Filistinli siyaset analisti İbrahim el-Medhun ise İsrail’in anlaşmayı sabote etmeye yönelik tekrarlanan engellerine rağmen ikinci aşamaya geçilmesi ve uygulanmasının kaçınılmaz olduğunu dile getirdi. Silah meselesine ilişkin olarak Hamas’ın, Filistin iç kamuoyunda derinlemesine bir diyalog yürüttüğünü, Kahire’deki arabulucularla da şeffaf ve açık görüşmeler yaptığını belirten el-Medhun, tüm taraflarca kabul edilebilecek bir vizyonun şekillenebileceğini ve hareketin barış güçlerinin varlığına açık olduğunu söyledi.

Hamas’ın ortaya koyduğu bu çerçeveye arabulucuların henüz yorum yapmadığı bir ortamda, Mısır Dışişleri Bakanlığı dün yaptığı açıklamada, Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati’nin, İngiliz mevkidaşı Yvette Cooper ile gerçekleştirdiği telefon görüşmesinde Gazze’de geçici bir uluslararası istikrar gücünün konuşlandırılmasının önemini vurguladığını bildirdi. Abdulati, ateşkesin sürdürülebilirliğinin sağlanması ve Trump planının ikinci aşamasına ilişkin yükümlülüklerin uygulanmasının önemine dikkat çekti.

Birleşik Arap Emirlikleri’nde (BAE) düzenlenen Sir Bani Yas Forumu’na katılımı sırasında konuşan Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati, Gazze anlaşmasının ikinci aşamasına geçilmesinin gerekliliğini ve uluslararası istikrar gücünün oluşturulmasının önemini yineledi.

Beyaz Saray Sözcüsü Karoline Leavitt, cuma günü gazetecilere Gazze anlaşmasındaki gelişmelere ilişkin yaptığı açıklamada, “Barış anlaşmasının ikinci aşamasına yönelik olarak şu anda perde arkasında çok sayıda sessiz planlama yürütülüyor… Kalıcı ve sürdürülebilir bir barış sağlamak istiyoruz” ifadelerini kullandı.

ABD’nin Wall Street Journal gazetesi, cumartesi günü yetkililere dayandırdığı haberinde, Trump yönetiminin Gazze Şeridi’nde istikrarı sağlamak amacıyla bir ABD’li generalin komutasında 10 bin askerden oluşan çok uluslu bir güç oluşturmayı hedeflediğini aktardı. Haberde, bazı ülkelerin, gücün görev kapsamının Hamas’ın silahsızlandırılmasını da içerebileceğine yönelik çekinceleri nedeniyle henüz asker göndermediği belirtildi.

Gazete ayrıca ABD Dışişleri Bakanlığı’nın, Gazze’de konuşlandırılması planlanan bu güç için yaklaşık 70 ülkeden askerî veya mali katkı talebinde bulunduğunu, ancak yalnızca 19 ülkenin asker göndermeye ya da ekipman ve lojistik destek gibi farklı şekillerde katkı sunmaya istekli olduğunu yazdı.

Ukkaşe, Trump’ın 29 Aralık’ta İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile yapacağı görüşmede ikinci aşamanın başlatılması için baskı kuracağını öngörerek, İsrail’in bu aşamaya girmeyi kabul edeceğini ancak çekilmelerin uygulanmasına ilişkin müzakerelerin süresiz biçimde uzayabileceğini söyledi.

El-Medhun ise Kahire’nin İsrail kaynaklı engellerin farkında olduğunu ve anlaşmanın başarısızlığa uğramasına yol açabilecek muhtemel İsrail gerekçelerini ortadan kaldırmak için ikinci aşamaya geçişin hızlandırılmasını talep edeceğini ifade etti.


Tunus'taki protestoların ardından Kayravan'da çatışmalar çıktı

Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)
Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)
TT

Tunus'taki protestoların ardından Kayravan'da çatışmalar çıktı

Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)
Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)

Tunus'un merkezindeki Kayravan şehrinde, cumartesi akşamı, polis ve gençler arasında art arda ikinci gece çatışmalar yaşandı.

Ailesinin ifadesine göre, çatışmalar bir kişinin polisin kovalamacası ve ardından kendisine yönelik şiddet sonucu ölmesinin ardından patlak verdi. Ölen kişinin akrabaları, ehliyetsiz motosiklet kullandığını ve bir polis aracı tarafından takip edildiğini söylüyor. Ardından dövülerek hastaneye kaldırılan adam, hastaneden kaçmayı başardı. Cumartesi günü geçirdiği kafa travması sonucu hayatını kaybetti.

Tunus'ta da yüzlerce kişi, muhalefet dernekleri ve partilerinin çağrısına yanıt olarak, dördüncü hafta üst üste başkentte "özgürlükleri savunmak ve Cumhurbaşkanı Kays Said'in politikalarını protesto etmek" amacıyla gösteri düzenledi.


Lübnan ve İran ilişkileri "hassas" bir aşamada bulunuyor

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)
TT

Lübnan ve İran ilişkileri "hassas" bir aşamada bulunuyor

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)

Lübnan-İran ilişkileri çok hassas bir aşamaya geldi ve şu anda, İran liderliği kararını verip Lübnan işlerine müdahalesini durdurmadığı sürece, kontrolden çıkma ve önlenemez olumsuz sonuçlar doğurma riskiyle karşı karşıya. Önde gelen bir siyasi kaynak Şarku’l Avsat'a durumu böyle aktardı. İran'ın Beyrut'taki elçileri müdahaleyi reddederken, Lübnan'daki resmi makamlar müdahaleyi kanıtlayan delillere sahip olduklarını vurguluyor.

Kaynak, İran'ın müdahalesine örnekler verdi; bunlardan ilki, resmi davet olmadan elçilerin gelmesiydi ve resmi görüşmelerinin çoğunun, Hizbullah, Hamas ve İslami Cihad hareketlerinin önderliğindeki görüşmelerini haklı çıkarmak için siyasi bir kılıf sağlama bağlamında kaldığını vurguladı.