Lübnan Başbakanı Mikati Maruni Patriği er-Rai ile görüştü

Mikati geri çekilmekle tehdit etti, Rai ise Mikati’yi devam etmeye çağırdı

Lübnan Başbakanı Necib Mikati, geçen pazartesi günü Katolik Maruni Patriği er-Rai ile bir araya geldi (Dalati ve Nahra)
Lübnan Başbakanı Necib Mikati, geçen pazartesi günü Katolik Maruni Patriği er-Rai ile bir araya geldi (Dalati ve Nahra)
TT

Lübnan Başbakanı Mikati Maruni Patriği er-Rai ile görüştü

Lübnan Başbakanı Necib Mikati, geçen pazartesi günü Katolik Maruni Patriği er-Rai ile bir araya geldi (Dalati ve Nahra)
Lübnan Başbakanı Necib Mikati, geçen pazartesi günü Katolik Maruni Patriği er-Rai ile bir araya geldi (Dalati ve Nahra)

Lübnan Başbakanı Necib Mikati Katolik Maruni Patriği Beşara er-Rai ile bir araya geldi.
Bir bakanlık kaynağı Şarku’l Avsat’a Başbakan Necib Mikati’nin geçen pazartesi günü 12 Aralık’ta Lübnan Katolik Doğu Kilisesi Maruni Patriği Beşara Butros er-Rai ile görüşmede bulunduğunu aktardı. Kaynağa göre görüşme sırasında Mikati, Rai’ye Bakanlar Kurulu’nu toplantıya davet etmesi üzerine Özgür Yurtsever Hareket (ÖYH) Genel Başkanı Cibran Basil’in kendisini hedef alan tahrik kampanyalarına cevaben itikafa girmesinin gerekip gerekmediğini sordu. Rai ise yanıt olarak, kendi evinde kalmasına bir itirazının olmadığını söylerken, Maruni Patrikhanesi’nin Dimane’deki yazlık binasında boş yer olması durumunda orada da kalabileceğini belirtti.
Bakanlık kaynağı, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada Patrik Rai’nin Başbakan Mikati’nin düşüncelerini anladığını söylerken, bir yandan Lübnanlıların işlerini yönetmede, diğer yandan Lübnan’ın tanık olduğu olduğu zor ve istisnai koşullar ortasında devletin bekasını sağlamada kendini kapatmamasını ve hükümetin başında olmaya devam etmesini umduğunu dile getirdi. Maruni Patriği ayrıca, Mikati’nin bakanlarla koordinasyon içinde ortaya koyduğu bu konudaki rolüne övgüde bulundu.
Bakanlık kaynağına göre Mikati, Maruni Piskoposlar Konseyi ile bir anlaşmazlığa girmekten uzak durmasına rağmen, bugün düzenlediği genişletilmiş bir toplantıda bakanlarla istişarelerin kapsamını genişletmeye kapı açma arzusunu dile getirdi. Ayrıca ülkenin başına gelen felaket koşulların, koordinasyon düzeyinin artırılmasını gerektirdiği gibi Bakanlar Kurulu’nun olağanüstü hallerde toplantıya çağrılmasını da gerekli kıldığını vurguladı. Bakanlık kaynağı ayrıca toplantının, cumhurbaşkanının yetkilerine el koyanlar olduğu gerekçesiyle ülkeyi mezhep çatışmalarına sokmaya yönelik kışkırtıcı kampanyaları engellemek için hızlı bir şekilde gerçekleşemeyeceğini de söyledi.
Kaynak ayrıca, “ÖYH, Mikati’ye karşı desteklediği organize kışkırtma hamleleri aracılığıyla Bakanlar Kurulu’nu zaruri olarak toplantıya çağırmanın cumhurbaşkanının seçilmesine engel olduğunu öne sürmeye çalışıyor” dedi. Hükümetin toplanma çağrısının anayasal olduğunu belirten kaynak, ülkeyi kuşatan zor koşullar ortasında koşulların gerçekliğine teslim olunmaması ve Lübnan’ı daha da çöküşe yaklaştıran işleri yönetmekten kaçınılmaması gerektiğini dile getirdi.
Bakanlık kaynağına göre cumhurbaşkanının seçilmesini engelleyen çıkmazda bir boşluk açılmasının önündeki ufukların tıkanması ortasında ülkenin tanık olduğu yüksek düzeydeki krizler, geçici hükümeti er ya da geç ‘cumhurbaşkanlığındaki uzun süreli boşluğu doldurmak için’ genel bir alarm ilan etmeye zorlayacak. Kaynak ayrıca, bazen tüzüğü gerekçe göstererek, bazen de cumhurbaşkanının yetkilerini gasp ederek Bakanlar Kurulu’nun toplantıya çağrılmasına itiraz edenlerin ve bu konuda çekincesi olanların, Bakanlar Kurulu’na müdahalede ısrar ederek tavrından geri dönmek zorunda kalacağını belirtti.
Aynı kaynak, ülkeyi bunaltan istisnai durumun, Mikati ile bir hesaplaşmaya girme konusunda zorunlu bir koridor olarak müzayedelere başvurup ele alınamayacağını söyledi. Kaynak ayrıca, Mikati evinde itikafa gitmeye karar verseydi, ülkenin durumunun ve siyasi gerçekliğinin nasıl olacağını ve vatandaşların işlerine kimin müdahale edip, devlet işlerini kimin yürüteceğini sordu.
Bakanlık Kaynağı, Basil’in sorununun Mikati ile değil, başta Hizbullah olmak üzere müttefikleriyle olduğunu dile getirdi. Kaynak, Mikati’nin eski başbakanlar Fuad Sinyora ve Tammam Selam ile gözlerden uzak şekilde gerçekleştirdiği görüşmede, Basil ile siyasi bir tartışmaya girmeyeceğini söylediğine de dikkati çekti.



Netanyahu'nun tehditlerinin ardından İsrail Gazze'de saldırılarını arttırdı

Gazze'nin güneyinde İsrail saldırısında öldürülen yakınlarının cenazeleri başında ağlayan Filistinliler (AP)
Gazze'nin güneyinde İsrail saldırısında öldürülen yakınlarının cenazeleri başında ağlayan Filistinliler (AP)
TT

Netanyahu'nun tehditlerinin ardından İsrail Gazze'de saldırılarını arttırdı

Gazze'nin güneyinde İsrail saldırısında öldürülen yakınlarının cenazeleri başında ağlayan Filistinliler (AP)
Gazze'nin güneyinde İsrail saldırısında öldürülen yakınlarının cenazeleri başında ağlayan Filistinliler (AP)

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun Hamas üzerindeki askeri baskıyı iki katına çıkarma tehdidinin ve hükümetindeki bakanların Hamas’ın Filistinli tutukluların serbest bırakılmasını ve savaşın sona erdirilmesini öngören kapsamlı bir anlaşmaya varma talebini reddederek Gazze Şeridi'nin tamamını işgal etme çağrılarının ardından İsrail işgal güçleri, Gazze Şeridi'ndeki saldırılarını arttırarak dün daha fazla can kaybına neden oldu.

Filistinli tıbbi kaynaklara göre dün şafak vaktinden bu yana Gazze Şeridi'nin farklı bölgelerine düzenlenen çok sayıdaki hava saldırısı, topçu bombardımanı ve insansız hava aracı (İHA) ile açılan ateş sonucunda 30'dan fazla Filistinli hayatını kaybetti.

Aynı istatistiklere göre kurbanların çoğu Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus ile Gazze şehrinin doğusundaki Şucaiyye ve et-Tuffah mahallelerindendi.

Gazze'deki Filistin Sağlık Bakanlığı tarafından dün yapılan açıklamada, 7 Ekim 2023 tarihinden bu yana İsrail tarafından Gazze Şeridi’ne düzenlenen bombardımanlarda ölenlerin sayısının 51 bin 201'e, yaralananların sayısının ise 116 bine yükseldiği bildirildi.

Yeni bir teknik

Şarku’l Avsat muhabiri, dün gece, Gazze şehrinin doğusunda yer alan Zeytun, Şecaiyye ve et-Tuffah mahallelerinin her noktasını vuran İsrail’in saldırılarının yoğunluğu açısından zor geçtiğini, özellikle et-Tuffah Mahallesi ve Yafa Caddesi çevresi ile Gazze şehrinin orta kesimlerine yakın bölgelerden çok sayıda insanı kaçmaya zorladığını bildirdi.

İsrail, 18 Mart'ta çatışmaların yeniden başlamasından bu yana İsrail askerleri arasında yaşanan ilk ölümcül olay olan, Hamas üyeleri ile İsrail askerleri arasında et-Tuffah Mahallesi’nin doğusunda yaşanan çatışmalarda bir İsrail askerinin ölmesi ve dört askerin yaralanmasından bir gün bu bölgelere saldırdı.

İsrail askerleri coğrafi olarak, ateşle korudukları, ancak asker bulundurmadıkları kuzeybatı bölgeleri dışında Refah şehrinin tamamını karadan kontrol ediyorlar. Refah şehrini Han Yunus'tan ayıran ve ‘Morag Koridoru’ olarak bilinen bölgede konuşlanmış durumdalar.

sdfgthy
Dün Gazze’nin kuzey yakınlarında İsrail’e ait askeri bir aracı taşıyan bir tır (Reuters)

İsrail kara kuvvetleri, Gazze Şeridi'nin kuzeyini orta kesimlerden ve güneyden ayıran Netzarim Koridorunda konuşlu olsa da bölgede tam kontrol sağlanmış değil, Reşid sahil yolu halen açık durumda. İsrail kara kuvvetleri aynı zamanda Şucaiyye ve et-Tuffah mahallelerinin dış bölgelerinde de konuşlu ve buradaki operasyonlar, kuzeydeki Beyt Hanun ve Beyt Lahiye semtlerinin dış mahallelerindeki diğer askeri birlikler gibi yavaş ve temkinli bir şekilde yayılıyor.

Operasyonlarında yeni bir taktiksel yaklaşım benimseyen İsrail güçleri, bir yandan Hamas'ı yavaş ilerleyen kara operasyonlarıyla baskı altına almayı hedeflerken, diğer yandan da bomba ya da patlayıcıları tespit etmek amacıyla geriye kalan binaları ve evleri havaya uçurmak için patlayıcı robotlar kullanıyor.

Öte yandan İsrail güçleri, Gazzelilerin evlerine dönmelerini engellemek için onların evlerini yıkmayı ve buraları yaşanmaz alanların ve belki de gelecekte girmelerinin yasak olduğu tampon bölgelerin bir parçası haline getirmeyi amaçlıyor.

Hamas'a baskı

Başta Netanyahu olmak üzere İsrailli yetkililer, Hamas üzerinde baskı kurmak amacıyla operasyonları yoğunlaştırmayı planladıklarını açıkladılar. Netanyahu cumartesi akşamı yaptığı açıklamada, İsrail güçlerine Hamas üzerindeki baskıyı her zamankinden daha fazla arttırmaları talimatını verdiğini ve İsrail'in mutlak zafer elde edene kadar savaşmaya devam etmekten başka çaresi olmadığını söyledi. ‘Katiller’ dediği kişilere teslim olmayacağını ve herhangi bir dikteye boyun eğmeyeceğini vurgulayan Netanyahu, Hamas tarafından ‘kapsamlı anlaşma’ olarak adlandırılan anlaşma kapsamında yeniden belirlenen koşulları reddettiğini belirtti.

Netanyahu hükümetindeki aşırı sağcı bakanlar bu konuşmayı överken, Maliye Bakanı Bezalel Smotrich ve Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir, Gazze'deki askeri operasyonların sürdürülmesi ve yoğunlaştırılması, herhangi bir müzakerenin kabul edilmemesi ve Gazze Şeridi'nin tamamen işgal edilerek askeri yönetimin kurulması için çalışılması çağrısında bulundu. Buna karşın İsrailli gazeteciler ve analistler, İsrail için askeri ve ekonomik risklere değindiler.

dfgthyu
İleri karakol kurmak için Gazze'ye geçmeye çalışan radikal Yahudi yerleşimciler, Şubat 2024 (DPA)

İsrail askerleri, Gazze Şeridi'nin yüzde 30 ila 40'ını etkin bir şekilde kontrol ediyor. Bu durum yerleşimcilerin liderlerini ve onları destekleyen bakanları, 2005 yılında boşaltılan Gazze Şeridi'nde yerleşim inşaatlarının yeniden başlatılması çağrısında bulunmaya teşvik ediyor.

Giderek kötüleşen insani kriz

İsrail'in İbranice yayın yapan haber sitesi Walla, İsrail ordusunun, Hamas'ın gücünü zayıflatmak ve yönetimini sarsmak amacıyla, Gazze'deki bölgeleri daha ufak bölgelere ayırmak amacıyla daha büyük operasyonlara hazırlandığını bildirdi. Walla’nın aktardığına göre bu çerçevede sivil şirketler tarafından işletilen ve doğrudan sivillere gıda yardımı dağıtacak merkezlerin kurulması da söz konusu.

İsrail, Hamas'a baskı uygulamak için sivilleri yerlerinden ederek ve evlerini yıkarak operasyonlarında açıkça sivilleri hedef alıyor. Ayrıca ablukayı sıkılaştırarak ve yardım ve ticari ürünlerin girişini engelleyerek onları açlığa mahkum ediyor.

Birleşmiş Milletler Yardım ve Bayındırlık Ajansı’na (UNRWA) göre 90 binden fazlası kendisine ait 115 barınakta olmak üzere, yaklaşık 420 bin kişi yeniden başlayan saldırıların ardından yerinden edilmiş durumda ve askeri operasyonlar ve insani yardım girişinin engellenmesi sonucunda insani koşullar hızla kötüleşiyor.

Öte yandan Dünya Gıda Programı (WFP) tüm tarafları sivillere öncelik vermeye ve Gazze Şeridi'ndeki insani yardım çalışanlarını korumaya çağırdı. WFP, İsrail tarafından Gazze Şeridi’nde yürütülen savaş nedeniyle insani acıların daha da arttığını vurguladı.

WFP tarafın dün yapılan açıklamada şu ifadeler yer aldı:

Gazze'deki aileler bir sonraki öğünlerinin nereden geleceğini bilmiyorlar. WFP tüm taraflara sivillerin ihtiyaçlarına öncelik vermeleri, insani yardım çalışanlarının korunmasını sağlamaları ve Gazze'ye derhal yardım girmesine izin vermeleri çağrısında bulunuyor.

sdfgrthy
Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Nuseyrat Mülteci Kampı’nda ücretsiz gıda dağıtım noktasının önünde bekleyen Filistinliler, 12 Nisan 2025 (AFP)

Gazze Elektrik Kurumu (GEDCO) tarafından dün yapılan açıklamada ise Gazze Şeridi'nde yaklaşık 18 aydır elektrik kesintisi yaşandığı ve bu süre zarfında Gazzelilerin 1,88 milyar kilowatt saatten (kWsa) fazla elektriği kullanmaktan mahrum kaldığını bildirdi.

Bu uzun süreli kesinti, başta sağlık, su ve sanitasyon olmak üzere hayati öneme sahip alanları çöküşün eşiğine getirdi. Çünkü temel altyapıyı çalıştıracak enerji kaynağı yok ve kötüleşen insani durumla birleştiğinde salgın hastalıklar ve yetersiz beslenme riski artıyor.

İsrail, 2 Mart'ta Gazze'ye tam bir abluka uygulayarak ateşkesle birlikte yeniden başlayan uluslararası yardımların girişini engelledi. Ayrıca Gazze’nin başlıca deniz suyunu tuzdan arındırma tesisine giden elektriği de kesti.

Birleşmiş Milletler İnsani İşler Koordinasyon Ofisi (OCHA), bu hafta insani durumun savaşın başlamasından bu yana geçen 18 ayın en kötü halinde olduğu uyarısında bulundu. Gazze'ye herhangi bir malzemenin geçişine izin verilmesinin üzerinden bir buçuk ay geçtiğini vurgulayan OCHA, bu durumun bugüne kadarki en uzun süreli tedarik kesintisi olduğunun altını çizdi.