ABD Kongresi, ‘Esed'in Captagon kaçakçılığına’ karşı koymak için bir yasa çıkardı

Suriyeli muhalifler, 24 Mayıs'ta Halep kırsalındaki Marea kasabasında ele geçirilen "Captagon" hapları da dahil olmak üzere çok sayıda uyuşturucuyu sergiledi (AFP)
Suriyeli muhalifler, 24 Mayıs'ta Halep kırsalındaki Marea kasabasında ele geçirilen "Captagon" hapları da dahil olmak üzere çok sayıda uyuşturucuyu sergiledi (AFP)
TT

ABD Kongresi, ‘Esed'in Captagon kaçakçılığına’ karşı koymak için bir yasa çıkardı

Suriyeli muhalifler, 24 Mayıs'ta Halep kırsalındaki Marea kasabasında ele geçirilen "Captagon" hapları da dahil olmak üzere çok sayıda uyuşturucuyu sergiledi (AFP)
Suriyeli muhalifler, 24 Mayıs'ta Halep kırsalındaki Marea kasabasında ele geçirilen "Captagon" hapları da dahil olmak üzere çok sayıda uyuşturucuyu sergiledi (AFP)

ABD Kongresi, uyuşturucu üretimini ve kaçakçılığını durdurma ve Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed rejimiyle bağlantılı ağları dağıtma stratejisini ortaya koyan bir yasa tasarısını onayladı. Milletvekilleri, Perşembe gecesi Senato tarafından onaylanan tasarıya 83 senatör destek verirken 11 senatör karşı çıktı ve tasarı, 2023 Savunma Bakanlığı bütçesine entegre edildi.
Demokratlar ve Cumhuriyetçiler tarafından senatoya getirilen yasa tasarıda Esed rejimiyle bağlantılı Captagon kaçakçılığının sınır ötesi bir tehdit oluşturduğunu belirtiliyor. Tasarı, Başkan Joe Biden yönetimini “Suriye rejiminin kaçakçılık ağlarını ortadan kaldıracak” bir strateji geliştirmeye ve uygulamaya çağırıyor.”
Tasarıyı geçen yılın Aralık ayında meclise getiren Cumhuriyetçi Temsilci French Hill şunları söyledi: “Suriye'deki Esed rejimi, kendi halkına karşı savaş suçları işlemenin yanı sıra bir uyuşturucu devleti haline geldi. Uyuşturucu kaçakçılığının merkezi şu anda Esed rejimi tarafından kontrol edilen bir bölgede. Captagon, Avrupa'ya ulaştı ve bize ulaşması an meselesi. Uyuşturucu kaçakçılığını azaltmak ve onu Suriye halkına hizmet eden bir kurumlar sistemi ile değiştirmek için ortaklarımızla birlikte çalışmazsak, o zaman Esed, uluslararası alanda tanınan ‘toplu katil’ unvanına, ‘uyuşturucu kralı’ unvanını ekleyecektir.”
Washington'daki Newlines Politika ve Araştırma Merkezi'nde siyasi araştırmacı olan Caroline Rose, tasarıyı onaylamanın önemi hakkında Şarku’l Avsat’a şu değerlendirmede bulundu: “Esed rejiminin Captagon ticaretiyle bağlantısını ve bunun Orta Doğu'daki insan güvenliği üzerindeki zararlı etkisini ele almak için önemli ve gerekli bir ilk adım. Artık yasa kabul edildiğine göre, ABD kurumlarının Captagon kaçakçılığını izlemek için birlikte koordine olması ve elde ettikleri bilgileri Captagon'un ihraç edildiği ülkelerle koordinasyon sağlamak için kullanması önemli olacak."
 
Yasa tasarısının detayları
Tasarı, onayından itibaren 180 günü aşmayan bir süre içinde gözden geçirilmesi için gerekli stratejinin Kongre'ye sunulmasını talep ediyor. Tasarı ayrıca stratejinin, kaçakçılık operasyonları sırasında büyük miktarlarda Captagon alan bölge ülkelerinden müttefiklere destek sağlanmasını da şart koşuyor. Milletvekilleri, yönetimi, Suriye rejimiyle bağlantılı uyuşturucu ağlarını hedef almak için “Sezar yaptırımları” da dahil olmak üzere yaptırım rejimini etkili bir şekilde kullanmaya çağırıyor. Tasarı, rejimin yasadışı uyuşturucu kaçakçılığıyla bağlantısını vurgulamak için bir kamu kampanyası ve Captagon sevkiyatı alan ülkelerin kaçakçılık operasyonlarını durdurma yeteneklerinin değerlendirilmesini de içeriyor.
Kanun koyucular stratejinin aşağıdaki maddeleri içermesini istiyor:
> Kaçakçılık operasyonları sırasında büyük miktarlarda Captagon alan bölge ülkelerinden müttefiklere destek sağlamak.
> Suriye rejimiyle bağlantılı uyuşturucu ağlarını hedef almak için Sezar yaptırımları da dahil olmak üzere yaptırım rejimini etkili bir şekilde kullanmak.
> Büyük miktarda Captagon sevkiyatı alan ülkeleri listelemek.
>Captagon sevkiyatı alan ülkelerin kaçakçılık operasyonlarını durdurma kapasitelerini değerlendirmek.
> Captagon sevkiyatı alan ülkelere, kaçakçılık operasyonlarıyla başa çıkma kapasitelerini artırmaları için yardım ve eğitim programları sağlamak.

Beyaz Saray'a baskı
Kongre, Biden yönetimine yazdığı bir dizi mektupla Captagon sorununu ele alması için Beyaz Saray üzerindeki baskısını artırmıştı. Kongre'deki iki Dış İlişkiler Komitesi'ndeki iki kıdemli Cumhuriyetçiler, Beyaz Saray'ı Kongre'ye Captagon kaçakçılığında Suriye Başkanının rolünü gösteren ayrıntılı bir rapor sunmaya çağırdı. Senatör Jim Risch ve Temsilci Mike McCaul, Dışişleri Bakanı Anthony Blinken'e yazdıkları bir mektupta: “Captagon'un sınırlarından geçişiyle giderek daha fazla tehdit edilen Ürdün, Suriye sınırlarında uyuşturucu tacirleriyle tehlikeli çatışmalar yaşıyor. Suudi Arabistan da Suriye Captagon akınına maruz kaldı ve bununla yüzleşme çabalarını artırmak için güvenlik kaynaklarını artırdı” ifadelerini kullandılar.
Bir grup Demokrat ve Cumhuriyetçi Senatör de ABD yönetimini Suriye'yi uyuşturucu üreten veya "uyuşturucu geçişini kolaylaştıran" ülkeler listesine dahil etmeye çağırdı. Milletvekilleri Blinken'e yazdıkları bir mektupta, Dışişleri Bakanlığı'nı, Suriye rejiminin uyuşturucu üretimi ve kaçakçılığı alanındaki faaliyetlerine ilişkin bir değerlendirme yapmaya çağırdı. Cumhuriyetçi Senatör Roger Marshall, Cumhuriyetçi Temsilci French Hill ve Demokrat Partili Brendan Boyle tarafından imzalanan mektupta: “Suriye'deki Esed rejimi korkunç insan hakları ihlallerine ve halka karşı işlenen savaş suçlarına ilave olarak ayrıca uyuşturucu devletine dönüştü.” ifadeleri yer aldı.
Mektupta Captagon üretimi ve ticaretinin "Esed için gerekli bir cankurtaran ipi oluşturduğu, yerel toplulukları felç ettiği, aileleri tehdit ettiği ve bölgedeki İran destekli grupları finanse ettiği" de belirtildi. Senatörler, ABD hükümetini "Suriye'de şu anda gerçekleşen ticari uyuşturucu üretimi seviyesini" baltalamak için elinden gelen her şeyi yapmaya çağırdı. Vekiller, harekete geçmemenin, Esed'ın "uyuşturucu devletinin" bölgede "sabit bir faktöre" dönüşmesine olanak sağlayacağını düşünüyorlar.



Yemen'de taraflar arasında ‘ABD yıkımını ülkenin başına kim musallat etti?’ tartışması

ABD'nin Husilere yönelik saldırıları Yemen'de tartışmaya yol açtı (X platformu)
ABD'nin Husilere yönelik saldırıları Yemen'de tartışmaya yol açtı (X platformu)
TT

Yemen'de taraflar arasında ‘ABD yıkımını ülkenin başına kim musallat etti?’ tartışması

ABD'nin Husilere yönelik saldırıları Yemen'de tartışmaya yol açtı (X platformu)
ABD'nin Husilere yönelik saldırıları Yemen'de tartışmaya yol açtı (X platformu)

Tevfik eş-Şenvah

Yemen’in meşru hükümeti ve Husiler, on yılı aşkın bir süredir Yemen'in başına bela olan yıkımın sorumlusu olarak birbirlerini suçlamaya devam ediyor. Yemen Enformasyon Bakanı Muammer el-Eryani dün yaptığı açıklamada, İran destekli Husilerin 2014 yılındaki darbeden bu yana ‘Yemen'in altyapısı ve ekonomisindeki yıkımın başlıca nedeni olmakla’ suçladı.

Aynı zamanda uluslararası meşruiyete sahip Yemen hükümetinin sözcüsü olan Eryani, Husilerin kurtarılmış bölgelerdeki hayati tesislere sistematik saldırılar düzenlediğini, örneğin 30 Aralık 2020 tarihinde Aden Uluslararası Havalimanı'na İran yapımı balistik füzelerle düzenledikleri saldırıda 25 kişinin öldüğünü, 110 kişinin de yaralandığını ve havalimanının altyapısının zarar gördüğünü söyledi. Husilerin 2022 yılında da Hadramut ve Şebva'daki petrol ihracat edilen limanlara yönelik saldırılarda bulunduklarını belirten Eryani, bunlar arasında insansız hava araçları (İHA) ve balistik füzeler kullanılarak ed-Debba ve Neşime limanlarına yönelik saldırıların da olduğunu ifade etti.

Yemenli Bakan, söz konusu saldırıların Husilerin iddia ettiği gibi Yemen'i ya da Gazze'yi savunmak için değil, Yemen'i yok etmeyi, halkını yoksullaştırmayı ve bölgenin güvenliğini baltalamayı amaçlayan İran gündemini uygulama stratejisinin bir parçası olduğunu söyledi.

Husilerin Kızıldeniz'deki uluslararası gemilere yönelik saldırıları da dâhil olmak üzere çeşitli maceraperestliklerinin, ABD ve İngiltere tarafından ‘Refahın Muhafızı Operasyonu’ kapsamında geçtiğimiz yıl ocak ayında başlayan askeri saldırılarını tetiklediğini söyleyen Eryani, bu saldırıların yıkımın birincil nedeni olmadığını, daha ziyade Husilerin saldırılarına karşı bir yanıt olduğunu vurguladı.

Öte yandan Husiler, Yemen halkının çektiği acılardan başta Yemen’in meşru hükümeti olmak üzere ABD ve müttefiklerinin sorumlu olduğunu söyledi. ABD merkezli haber kanalı NBC tarafından aktarılan Husilere bağlı medya organlarının haberlerine göre Husiler, 17 Mart 2025 tarihinde 53 kişinin ölümüne ve 98 kişinin yaralanmasına neden olan ABD’nin son saldırılarını ‘suç teşkil eden saldırganlık’ olarak nitelendirdi. Kızıldeniz’deki gemilere ve askeri hedeflere yönelik saldırılarının dış müdahaleye ve Gazze'ye uygulanan kuşatmaya karşı savunma amaçlı bir yanıt olduğunu vurgulayan Husiler, Filistinlilerle dayanışma içinde olduklarını açıkladılar.

Medyada yer alan haberlere göre Husilerin Kızıldeniz’de uluslararası gemilere yönelik saldırıları ülke içindeki popülariteleri ve saflarına savaşçı çekme hızını arttırdı. Uluslararası toplumu kendileriyle etkileşime girmeye zorladılar ve Yemen'in resmi hükümeti olarak tanınmamalarına rağmen popüler bir yankı uyandırdılar. Nüfuzları zayıf olmasına rağmen İsrail'e füze atmalarının ardındaki gizli amaçlarından biri de buydu.

Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan çevirdiği habere göre Yemen hükümeti, İran'ı, ‘Birleşmiş Milletler (BM) silah ambargosunu ihlal ederek Husileri İHA ve balistik füzeler gibi çeşitli silahlarla desteklemekle’ suçluyor. Buna karşın İran Devrim Muhafızları Ordusu (DMO) Genel Komutanı Hüseyin Selami, İran medyasına yaptığı açıklamada, Tahran'ın Husilerin kararlarını doğrudan kontrol ettiği iddialarını reddederek Husilerin kararlarını bağımsız bir şekilde aldıklarını vurguladı. Ancak Yemen hükümeti çevreleri İran'ın desteğinin Husilerin eylemlerinin ana kaynağı olduğunda ısrar ediyor.

Yemen hükümeti, ABD'nin hava saldırıları sonucunda Husilerin kontrolündeki limanlarda meydana gelen ağır kayıpların ardından ‘Husiler Yemen'e yıkım getiriyor’ etiketiyle (hashtag) bir sosyal medya kampanyası başlattı. Kampanyanın amacının ‘Husilerin suçlarını ifşa etmek ve ülke kaynaklarına verdikleri zararın boyutlarını ortaya koymak, altyapı ile ekonomik ve sivil tesislerin tahrip edilmesinden ve bunların savaş amacıyla kullanılmasından onları tamamen sorumlu tutmak’ olduğu belirtildi.

Husiler cuma günü, ABD'nin Yemen'in batısındaki Hudeyde ilinde bir petrol ihracatı limanına gece boyunca düzenlediği saldırılarda ölenlerin sayısının 80'e yükseldiğini ve bu sayının Washington'ın bir ay önce başlattığı yoğun hava saldırılarının en ölümcülü olduğunu açıkladılar.

Bu arada saldırılar şiddetlenmeye devam ederken, ABD ile İran arasındaki müzakereler Umman’ın başkenti Maskat'ın ardından Roma'da tüm hızıyla devam ediyor. Basında yer alan haberlerde, İran’ın Dini Lideri Ali Hamaney’in Suudi Arabistan Savunma Bakanı Prens Halid bin Selman'la bölgedeki birçok karmaşık meseleyi görüşmek üzere bir araya gelmesinin ardından gerilimin azalacağına dair umutlar ifade edildi.