İranlı ünlü aktris Taraneh Alidoosti’nin serbest bırakılması için çağrılar

İranlı aktrist Taraneh Alidoosti (AP)
İranlı aktrist Taraneh Alidoosti (AP)
TT

İranlı ünlü aktris Taraneh Alidoosti’nin serbest bırakılması için çağrılar

İranlı aktrist Taraneh Alidoosti (AP)
İranlı aktrist Taraneh Alidoosti (AP)

İranlı bazı ünlüler ve insan hakları grupları, ülke çapındaki rejim karşıtı protestolara destek olduğu için gözaltına alınan aktris ve aktivist Taraneh Alidoosti’nin serbest bırakılması için çağrıda bulundu.
İran sinemasının en önemli simalarından biri olan Alidossti (38), özellikle göstericilerin idamını kınadığı veya başörtüsüz paylaşımlarda bulunduğu için Cumartesi günü gözaltına alındı.
İran, 22 yaşındaki Mahsa Amini’nin katı kıyafet kurallarına uymadığı gerekçesiyle ahlak polisi tarafından Tahran’da gözaltına alındıktan sonra 16 Eylül’de ölümünden bu yana bir protesto dalgasına tanık oluyor.
Bu protestolarda yüzlerce insan öldürüldü, binlercesi gözaltına alındı ve iki protestocu idam edildi.
Aktörler de dahil olmak üzere birçok İranlı tanınan kişi gözaltına alındı.
Alidoosti, Asghar Farhadi’nin yönettiği, En İyi Yabancı Film Oscar’ını kazanan ‘Satıcı’ filmi de dahil olmak üzere uluslararası ödüller kazanan filmlerdeki rolüyle uluslararası üne sahip.
Kariyerine İran’da başlayan ancak şu anda ülke dışında yaşayan aktrist Gülşifte Ferahani sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, “İran’ın cesur aktrisi gözaltına alındı” ifadeleri ile Alidoosti’ye destek verdi.
Ferahani, Alidoosti ile bir fotoğrafını eklediği tweette, “Bu fotoğrafı Temmuz 2008’de, İran’ı kalıcı olarak terk etmeden hemen önce çektim” diye yazdı ve Alidoosti’nin serbest bırakılması çağrısında bulundu.
Kanada’daki Toronto Film Festivali’nin Direktörü Cameron Bailey ise, “Taraneh Alidoosti, İran’ın en yetenekli ve tanınmış aktrislerinden biridir. İran sinemasının gücünü somutlaştırmaya devam edebilmesi için yakında serbest bırakılacağını umuyorum” ifadelerini kullandı.
İran yargı makamları, son olaylar hakkında asılsız yorumlar ve sokak isyanlarını destekleyen provokatif paylaşımların ardından ünlülerin gözaltına alınmasına atıfta bulundu.
Yargı organlarıyla bağlantılı Mizan Online sitesi, aktrisin iddialarından bazılarını destekleyen belgeleri sunamadığı için gözaltına alındığını bildirdi.
Geçtiğimiz ay, ünlü aktristler Hengameh Ghaziani ve Katayun Riyahi protesto hareketiyle dayanışma içinde olduklarını ifade ettikten ve başörtülerini çıkardıktan sonra gözaltına alındı. Ardından kefaletle serbest bırakıldılar.
New York merkezli İran İnsan Hakları Merkezi tarafından yapılan açıklamada, “İran’da kadınlar, Taraneh Alidoosti gibi ünlü aktrisler de dahil olmak üzere zorunlu başörtüsü takmayı reddettikleri için hapsedildi. Kadınların sesinin gücü İran liderlerini korkutuyor” denildi.
Alidoosti, 8 Aralık’ta protestolar nedeniyle idam edilen ilk kişi olan asılmasını kınadı, 8 milyondan fazla kişinin takip ettiği Instagram hesabında, “Bu kan banyosunu tepki vermeden izleyen her uluslararası örgüt insanlık adına bir utançtır” yazdı.
Kasım ayında yaptığı bir diğer paylaşımda ise, ülkesinde kalıp insan haklarını savunmak için gereken bedeli ödeyeceğine ve gösteriler sırasında öldürülen veya gözaltındakilerin ailelerine destek olmak için çalışmaya ara vereceğine söz verdi.
Mevcut protesto dalgasından önce de sinemacılara yönelik baskı vardı ve gözaltına alınan yönetmenler Muhammed Resulof ve Cafer Penahi hala tutuklu.



Almanya’da hazırlanan bir raporda Avrupa için NATO'suz bir geleceğe hazırlanılması çağrısı yapıldı

ABD Başkanı Donald Trump istikrarsızlık kaynağı olarak görülüyor (AFP)
ABD Başkanı Donald Trump istikrarsızlık kaynağı olarak görülüyor (AFP)
TT

Almanya’da hazırlanan bir raporda Avrupa için NATO'suz bir geleceğe hazırlanılması çağrısı yapıldı

ABD Başkanı Donald Trump istikrarsızlık kaynağı olarak görülüyor (AFP)
ABD Başkanı Donald Trump istikrarsızlık kaynağı olarak görülüyor (AFP)

İnci Mecdi

Almanya ve Avrupa'nın önde gelen akademisyenleri, Başkan Donald Trump yönetimindeki ABD’de yaşanan siyasi değişimler ve bunun NATO'nun güvenilirliği açısından doğuracağı sonuçlar konusunda uyarıda bulunarak Avrupalıları NATO'suz bir geleceği düşünmeye çağırdı. Almanya'nın önde gelen dört barış ve çatışma araştırma enstitüsü tarafından hazırlanan ve politika yapıcıları yakından ilgilendiren yıllık rapor, ‘Barışı Kim Kurtaracak?’ başlığı taşıyordu. Araştırmacılar raporda geleceğe dair karamsar bir tablo çizerken 1987 yılından bu yana bir barış raporunun bu kadar karamsar olduğu pek görülmemişti. 2025 Barış Raporu, Avrupa'nın barış hedefini desteklemeye devam ederken kendi güvenliği ve savunması için sorumluluk alması gerektiğinin altını çiziyor.

Almanca olarak yayınlanan ve Alman Yayın Kurumu (Deutsche Welle/DW) tarafından İngilizce olarak alıntılanan raporun giriş bölümünde Ukrayna, Gazze ve Sudan'da savaşların sürdüğü, 122 milyondan fazla insanın evlerinden edildiği ve dünya genelinde başka birçok şiddetli çatışmanın yaşandığı belirtildi. Rapora göre Atlantik'in diğer yakasında Başkan Trump, ülkesini otoriter bir devlete dönüştürmekle kalmıyor, aynı zamanda dış politikasında kurallara uymak ve iş birliği yapmak yerine güç politikalarını tercih ediyor.

Avrupa Birliği ile ABD arasındaki ortaklığın sonu

Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre araştırmacılar, ABD Başkanı ve “Amerika'yı Yeniden Büyük Yap" (Make America Great Again - MAGA) hareketinin dünyanın en eski demokrasisini otoriter bir rejime dönüştürmeyi ‘kısa sürede ve çok az dirençle başardığını’ vurgularken uluslararası düzeyde ise ‘liberal kurumları ve kazanımları yok etmeyi’ teşvik ettiği ve ‘otoriter liderler ve diktatörlerle yakın ilişkiler kurarak liberal demokrasilerde aşırı sağcı popülist hareketleri’ desteklediğini belirtti.

Leibniz Barış ve Çatışma Araştırmaları Enstitüsü'nden Christopher Daase, Berlin'de raporun sunumu sırasında yaptığı açıklamada, son yıllarda analizlerinin Rusya'nın Ukrayna'ya saldırısına ve Avrupa barış ve güvenlik sistemini kasıtlı olarak tahrip etmesine odaklandığını, ancak o zamandan bu yana güvenlik durumunun daha da kötüleştiğini söyledi. ABD'nin ‘başka bir istikrarsızlık kaynağı haline geldiğini’ söyleyen Daase, ‘otoriterliğin bulaşıcı hale gelme’ riski bulunduğunu da sözlerine ekledi. Daase, Avrupa'da uluslararası yargının zayıflatılması, akademik araştırma özgürlüğünün sorgulanması ve dini kurumlar gibi toplumsal aktörlerin bağımsızlığına müdahale girişimleri başta olmak üzere endişe verici işaretlere dikkati çekti.

2025 Barış Raporu, Avrupa ve ABD arasındaki ‘bildiğimiz’ transatlantik ortaklığın ‘bittiği’ tespitinde bulunuyor. Bu durumun askeri iş birliği için de geçerli olduğuna işaret eden araştırmacılar, “NATO'nun ortak savunma taahhüdünün güvenilirliği sarsıldı. ABD ile Rusya arasındaki yakınlaşma sadece Ukrayna'yı değil, Avrupa'nın çıkarlarını da tehdit ediyor” ifadelerini kullandılar. Daase, “Sorun şu anda NATO'nun temel değerleri çoktan çökmüş olmasına rağmen NATO olmadan hiçbir şey yapılamadığı için kimsenin NATO'nun sonuna geldiğini açıkça konuşmak istememesi” yorumunda bulundu. ‘NATO'yu aşmaya çalışıyoruz” diyen Daase, NATO'nun mümkün olan her yerde onunla birlikte çalışmaya devam etmesi ve aynı zamanda Avrupa'nın kabiliyetlerini güçlendirmesi gerektiğini söyledi. Raporda Alman hükümetine ‘şeffaf ve aşamalı bir planla Avrupa savunma yapılarının geliştirilmesi ve entegrasyonu’ tavsiye edildi.

İsrail'e silah ihracatının durdurulması

Rapora katkı sağlayan araştırmacılar, uluslararası hukukun tüm dünyada erozyona uğraması, özellikle de sivillerin hedef alındığı, hastanelerin ve okulların kasten bombalandığı ve insani yardımların engellendiği ya da siyasi olarak istismar edildiği ‘savaşta insanlıktan çıkma’ sürecinin yaşandığını belirtirken bu duruma dair ciddi endişelerini dile getirdiler. Bu durum özellikle Rusya'nın Ukrayna'ya karşı yürüttüğü savaşta ve Gazze'deki savaşta açıkça görülüyor. Ayrıca savaşın 53 binden fazla insanın ölümüne ve bölgenin büyük ölçüde yıkıma uğramasına neden olduğu Gazze Şeridi’ndeki durumdan duydukları dehşeti dile getiren araştırmacılar, İsrail’e Gazze ve Batı Şeria'da kullanabileceği tüm silah sevkiyatlarının ‘acilen durdurulması’ çağrısında bulundular. Raporda İsrail'in uluslararası insancıl hukuku ve insan haklarını ‘açıkça ihlal ettiği’ ve ‘meşru müdafaa sınırlarını aştığı’ vurgulandı. Raporda Alman hükümetine uluslararası hukuka saygı göstermesi ve İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’yu Almanya'ya davet etmemesi çağrısında bulunuldu.