İran uranyum zenginleştirme kapasitesini arttırdı

İran, UAEA’dan bir heyetin ziyareti öncesinde uranyum zenginleştirme kapasitesini arttırdığını duyurdu

İran’a ait birkaç santrifüj (Reuters)
İran’a ait birkaç santrifüj (Reuters)
TT

İran uranyum zenginleştirme kapasitesini arttırdı

İran’a ait birkaç santrifüj (Reuters)
İran’a ait birkaç santrifüj (Reuters)

İran rejimi, Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu'ndan (UAEA) uzmanların ziyaretinin arifesinde, uranyum zenginleştirme kapasitesini artırdığını duyurdu.
İran resmi haber ajansının aktardığına göre İran Atom Enerjisi Kurumu Başkanı Muhammed İslami, konuyla ilgili olarak şunları söyledi: “Şu anda, ülkedeki zenginleştirme kapasitesi, bu endüstrinin tarihi boyunca olduğundan iki kattan fazla arttı.” Şarku’l Avsat’ın Fransız haber ajansı AFP’den aktardığı habere göre İslami, açıklamalarına şöyle devam etti: “Nükleer enerji ve atom elektriği üretimi ülke için büyük bir tasarruf teşkil etmekte olup, yenilenebilir olmayan fosil yakıtların tüketiminin azaltılmasında ve çevre sorunlarına çözüm sağlanmasında etkili.”
Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu da geçtiğimiz Çarşamba günü, İran'da açıklanmayan bölgelerde uranyum parçacıkları bulunmasına ilişkin soruşturmayla ilgili olarak yıllardır süren krizi çözmek amacıyla kendisine bağlı bir teknik ekibin yarın (Pazar) Tahran'ı ziyaret edeceğini duyurdu.
Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı yıllardır Tahran'dan, izinsiz üç alanda uranyum bulunmasıyla ilgili açıklama yapmasını istiyor ve "alanlara ve malzemelere erişim" ve numune toplama talebinde bulunuyor.
Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) Başkanı Rafael Grossi’nin bu kez İran’ı ziyaret etmesi beklenmiyor.
İslami, 9 Aralık'ta yaptığı açıklamada, İran'da bulunan zenginleştirilmiş uranyum izlerinin ülkeye yurt dışından getirildiğini söyledi.
İzinsiz sahalarda nükleer malzeme izine rastlanması, 2018'de o zamanlar ABD başkanı olan Donald Trump döneminde Washington'un çekilmesi nedeniyle sendeleyen nükleer programına ilişkin büyük güçler ile İran arasında 2015'te imzalanan anlaşmanın yeniden canlanmasını engelleyen sorunları şiddetlendirdi.
Teşkilattan bir heyet geçen ay Tahran'ı ziyaret etmeyi planlıyordu, ancak teşkilatın yönetim kurulunun Tahran'ın iş birliği yapmamasını ve "teknik olarak güvenilir" yanıtlar vermemesini kınamasının ardından ziyaret gerçekleşmedi.
UAEA yetkilileri Tahran'ın nükleer programının barışçıl olamayacağından endişe duyuyor.
UAEA kasım ayında İran'ın Fordo nükleer santralinde uranyumun yüzde 60'ını zenginleştirmeye başladığını doğruladı. Bu oran, nükleer anlaşma kapsamında belirlenen yüzde 3,67 eşiğini önemli ölçüde aşıyor ve bir atom bombası için gereken yüzde 90 eşiğine yakın.
2015 anlaşması, İran'ın nükleer programını kısıtlaması karşılığında İran'a yönelik yaptırımların hafifletilmesini ve İran'ın bu amacı her zaman reddettiğini bildiği halde gizlice nükleer bomba geliştirmesini önlemeyi öngörüyor.



Hamaney düşerse yerine kim geçecek?

Beyrut'taki İran Büyükelçiliği binasında, İsrail ile yaşanan çatışmalarda öldürülen Lübnanlı, Filistinli ve İranlı liderlerin fotoğraflarının önünde Hamaney ve Humeyni'nin portreleri duruyor. (EPA)
Beyrut'taki İran Büyükelçiliği binasında, İsrail ile yaşanan çatışmalarda öldürülen Lübnanlı, Filistinli ve İranlı liderlerin fotoğraflarının önünde Hamaney ve Humeyni'nin portreleri duruyor. (EPA)
TT

Hamaney düşerse yerine kim geçecek?

Beyrut'taki İran Büyükelçiliği binasında, İsrail ile yaşanan çatışmalarda öldürülen Lübnanlı, Filistinli ve İranlı liderlerin fotoğraflarının önünde Hamaney ve Humeyni'nin portreleri duruyor. (EPA)
Beyrut'taki İran Büyükelçiliği binasında, İsrail ile yaşanan çatışmalarda öldürülen Lübnanlı, Filistinli ve İranlı liderlerin fotoğraflarının önünde Hamaney ve Humeyni'nin portreleri duruyor. (EPA)

İsrail, 1979 devriminden bu yana İran'ı yöneten Velayet-i Fakih rejimini devirme arzusunu gizlemiyor. Ancak analistlere göre İran muhalefeti içindeki bölünme ve yeni hükümetin daha az sertlik yanlısı olacağına dair bir garantinin olmaması nedeniyle bu bahis risklerle dolu.

İran Radyo ve Televizyon Kurumu gibi nükleer ya da balistik tesis olmayan yerlerin hedef alınmasının ardından İsrail'in asıl amacının, İran'ın nükleer ve balistik kapasitesini zayıflatmakla sınırlı olmadığı, aynı zamanda Dini Lider Ali Hamaney'in görevden alınmasını da içerdiği yönündeki spekülasyonlar arttı.

Her ne kadar ABD Başkanı Donald Trump, “Hamaney'in nerede saklandığını biliyoruz” demiş olsa da, otuz buçuk yılı aşkın süredir iktidarda olan lideri devirmenin sonuçları risk ve belirsizliklerle dolu.

sd
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, ABD Başkanı Donald Trump ve İran Dini Lideri Ali Hamaney (AFP)

Avrupalı liderler, ABD'nin 2003'te Irak'ı işgali ve NATO'nun 2011'de Libya'ya askeri müdahalesinin sonuçlarından habersiz değiller.

Saddam Hüseyin ve Muammer Kaddafi rejimleri yıkıldı, ancak diktatörlüğün çöküşü her iki ülkede de yıllarca süren kanlı kargaşaya yol açtı.

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Kanada'daki G7 zirvesinin sonunda yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı: “Bugün en büyük hata İran'da askeri yollarla rejim değişikliği aramaktır, çünkü bu kaosa yol açacaktır. 2003 yılında Irak'ta yaşananların ya da son on yılda Libya'da yaşananların iyi bir fikir olduğunu düşünen var mı? Hayır!”

Devrim Muhafızları Ordusu

Uzmanlar, Hamaney ve çevresindekilerin devrilmesinin, Devrim Muhafızları Ordusu'nun (DMO) ya da silahlı kuvvetlerin sertlik yanlısı üyeleri tarafından doldurulabilecek bir boşluk yaratabileceğine dikkat çekiyor.

Carnegie Uluslararası Barış Vakfı'ndan Nicole Grajewski, ‘İsrail saldırılarının nükleer silahların ortadan kaldırılmasından ziyade rejim değişikliğine odaklanmış gibi göründüğünü’ söyledi.

Şarku'l Avsat'ın AFP'den aktardığı habere göre Grajewski, “İsrail'in balistik füzeler ve askeri yeteneklerle ilgili tesisleri hedef aldığına şüphe yok, ancak aynı zamanda İran Radyo ve Televizyon Kurumu gibi rejimin liderliğini ve sembollerini de hedef alıyor. Rejim düşerse, liberal ve demokratik bir hükümet için umutlar var. Ancak DMO gibi başka güçlü oluşumların ortaya çıkma olasılığı da yüksek” ifadelerini kullandı.

Devrik İran Şahı'nın oğlu Rıza Pehlevi

En önde gelen muhalif isimlerden biri, ABD'de ikamet eden, devrik İran Şahı'nın oğlu Rıza Pehlevi.

Rejimin ‘çöküşün eşiğinde’ olduğunu söyleyen Pehlevi, Hamaney'i ‘paranoyak bir fare gibi yeraltına saklanmakla’ suçladı.

Pehlevi, rejimin Yahudi devletini tanımayı reddetmesine karşı çıkmak için uzun zamandır babasının hükümdarlığı sırasında İsrail ile var olan yakın ilişkinin yeniden tesis edilmesi çağrısında bulunuyor.

Şah rejiminin destekçileri böyle bir yakınlaşmayı, Yahudileri Babil İmparatorluğu'ndan kurtaran en büyük Pers krallarından biri olan Kiros'a atfen ‘Kiros Anlaşmaları’ olarak adlandırıyor.

Ancak Pehlevi İran içinde ya da dışında evrensel bir desteğe sahip değil.

Özellikle İsrail'in İran'a yönelik saldırılarını kınamayı reddetmesinden sonra Pehlevi'nin tutumu ve İsrail'le ilişkileri bir bölünme kaynağı oldu.

Halkın Mücahitleri Örgütü

Halkın Mücahitleri Örgütü lideri Meryem Recavi çarşamba günü Avrupa Parlamentosu'nda yaptığı konuşmada, “İran halkı rejimin düşmesini istiyor” dedi.

Halkın Mücahitleri Örgütü diğer muhalif gruplar tarafından sevilmiyor ve İran-Irak savaşında Saddam Hüseyin'i desteklediği için bazı İranlılar tarafından şüpheyle karşılanıyor.

Ottawa Üniversitesi'nde çalışan Prof. Dr. Thomas Juneau, “Alternatif aramanın zorluklarından biri de örgütlü, demokratik bir alternatifin olmaması” dedi.

Rıza Pehlevi'nin ‘İran içinde ve dışında en çok tanınan’ muhalefet lideri olduğunu kabul eden Juneau, ‘tek alternatifin ve ne yazık ki en endişe verici senaryolardan birinin DMO tarafından bir darbe yapılması veya teokrasiden askeri diktatörlüğe geçiş’ olduğunu belirtti.

thyuı8o
Bağdat'ta bir caddede Hamaney'e zarar verilmemesi konusunda bir uyarı levhası (AFP)

Uzmanlar, ülkede istikrarsızlığı arttırabilecek ve genellikle göz ardı edilen bir faktör konusunda uyardı: ‘İran'ın karmaşık etnik yapısı’. Zira İran’da Kürtler, Araplar, Beluciler ve Türklerden oluşan büyük azınlıklar Fars çoğunluk ile bir arada yaşıyor.

Nicole Grajewski, ‘etnik bölünmelerin düşman devletler tarafından istismar edilebileceği’ uyarısında bulundu.

ABD merkezli bir düşünce kuruluşu olan Soufan Center'dan analistler de İran'da Irak'takine benzer bir senaryonun baş gösterdiği ve mevcut rejimin ayakta kalmasının ‘stratejik bir başarısızlık’ olarak görüldüğü uyarısında bulundu.

Analistler, “Rejim değişikliğinden sonra ne olacağını öngörmek halen zor. Ancak değişim, Irak'tan daha büyük ölçekte bölgesel huzursuzluğa yol açabilir ve bunun küresel yansımaları olabilir” değerlendirmesinde bulundu.