Krizler Suriye Kürtlerini Avrupa’ya kaçmaya itiyor

Suriye Kürtleri Lübnan, Mısır, Libya ve Cezayir üzerinden deniz, hava ve kara yollarını kullanarak İspanya’ya geçiyor.

Misko’nun, Oran kentinden ayrılmadan önce göçmenlerle çektiği selfie (AP)
Misko’nun, Oran kentinden ayrılmadan önce göçmenlerle çektiği selfie (AP)
TT

Krizler Suriye Kürtlerini Avrupa’ya kaçmaya itiyor

Misko’nun, Oran kentinden ayrılmadan önce göçmenlerle çektiği selfie (AP)
Misko’nun, Oran kentinden ayrılmadan önce göçmenlerle çektiği selfie (AP)

Baran Ramazan Misko, Akdeniz’den Avrupa’ya giden bir tekneye binme şansı yakalamak için diğer göçmenlerle birlikte haftalardır Cezayir’in sahil kenti Oran’da gizleniyor.
Kürt kökenli Suriyeli Misko (38) geçtiğimiz günlerde, düzensiz göçmenleri taşıyan bir botun Cezayir sahillerinden ayrıldıktan kısa bir süre sonra battığı ve yolcuların çoğunun hayatını kaybettiği haberini aldı. Misko’nun bazı arkadaşları da batan bottaydı.
Bu sarsıcı haber, Misko’nun Suriye’den Cezayir’e gidip orada haftalar geçirdikten sonra geldi. Haberin ardından bir ay boyunca bekledi ve akabinde bir kaçakçı kendisini tekneyle Avrupa’ya ulaştırdı.
Suriye’de mühendislik mesleğini icra eden Misko, eşine ve biri 3 diğeri 4 yaşında iki kızına çatışmalardan uzak güvenli bir hayat sağlamak için binlerce dolar harcadıktan sonra küçük bir balıkçı teknesine bindi. Teknede “vatandaş gazeteciliği” işine başlayan Misko beraberindeki onlarca insanla birlikte fotoğrafını çekti ve internet bağlantısı gitmeden fotoğraflarını yakınlarına gönderdi.
Misko, gece boyunca  süren bir yolculuğun ardından 15 Ekim’de İspanya’nın Almeria kentine ve bundan 4 gün sonra da Almanya’ya ulaştı. Misko şu anda Almanya’nın Bielefeld kenti yakınlarındaki bir kampa giderek iltica talebinde bulundu. Ülkedeki soğuk havalara henüz alışmayan Misko, Almanca öğrenmek için telefonundaki tercüme uygulamalarından yardım alıyor. Misko, ailesiyle bir arada kalmak için belgelerinin onaylanmasını beklediğini söyledi.


Kürt göçmenler, Cezayir’in Libya sınırına yakın Ed-Dedeb kasabasında araçların gelmesini bekliyor, (28 Mart 2022 -AP)

Uluslararası Göç Örgütü, 2022’de Batı Akdeniz’i geçerek Avrupa'ya geçmeye çalışan 246 göçmenin kaybolduğunu duyurdu.
Misko; Lübnan, Mısır, Libya ve Cezayir’e araçlarla yolculuk yapan ve daha sonra bot veya teknelerle İspanya’ya geçmek gibi dolambaçlı yollardan Avrupa’ya giden, sayıları giderek artan Suriyeli Kürtler arasında yer alıyor. Göçmenler, Avrupa’ya giden en kısa yol olan Türkiye’ye sızma girişiminde bulunmaları halinde Türk güçleri veya Türkiye’nin Suriye’de desteklediği unsurlar tarafından tutuklanma korkusuyla bu dolambaçlı yolları seçtiklerini söylüyorlar.
Avrupa Birliği (AB) sınır güvenliği ajansı Frontex’in açıklamalarına göre, 2022’de en az 591 Suriyeli, Cezayir ve Fas’ın Akdeniz kıyısından İspanya’ya geçti. Bu sayının, geçen yıl İspanya’ya giden Suriyeli sayısının toplamının altı katı olduğu belirtildi.
Cezayir’deki Suriyeli Kürt kaçakçı, her hafta Suriye’den onlarca Kürtün Avrupa’ya doğru deniz yolculuğuna çıkmak için Cezayir’in sahil kenti Oran’a geldiğini söyledi. Kürt kaçakçı, Cezayir makamları tarafından tutuklanma endişesi nedeniyle kimliğinin açıklanmaması kaydıyla Associated Press’e (AP) yaptığı konuşmada, “Daha önce hiç bu kadar yüksek rakamlara sahip olmamıştım” dedi.
Çatışmalar ve ekonomik kaosla geçen yıllar, Suriye’nin kuzeyindeki bölgelerde iz bıraktı. Bu bölgede yaklaşık 3 milyon kişi fiilen Kürtlerin kontrolü altında yaşıyor. Bölge, DEAŞ örgütü militanları ve Türk güçleri ile desteklediği Suriyeli muhalif grupların saldırılarına maruz kaldı.
Misko’nun durumunda olduğu gibi, göçmenlerin çoğu 7 yıl önce Kürt militanların DEAŞ’ın acımasız kuşatmasına karşı durduğu sırada manşetlere konu olan Suriye’nin Kobani kentinden geliyor.
İtalya'nın Floransa kentindeki Avrupa Üniversitesi Enstitüsü’nden Profesör olan Joseph Daher, kasabanın harabeye döndüğünü söyledi. Şehri yeniden inşa etmeye çalışmak için “pek bir şey olmadığını” belirten Daher, kalkınma fonunun çoğunun daha doğudaki şehirlere aktarıldığını kaydetti. Suriye’nin kuzeydoğusundaki son olaylar, sakinlerine ülkeyi terk etmeleri için ilave bir teşvik sundu.
Türkiye, Kasım ayında İstanbul'da meydana gelen bombalı saldırının ardından Suriye içindeki Kürt bölgelerine yönelik saldırılarını artırdı. Ankara, terör örgütü listesinde yer alan PKK ile ABD destekli YPG’yi suçluyor. Her iki taraf ise olayın sorumluluğunu reddediyor ancak olayın yaşanmasından bu yana Türkiye Suriye’nin kuzeydoğusundaki bölgeleri bombalayarak zaten çökmekte olan altyapısını imha etti. Hatta Ankara bölgeye kara harekâtı başlatma sözü bile verdi.
Kobanili mühendis Bozan Şahin, geçen ayki Türk hava saldırısını hâlâ hatırlıyor:
“Annemin korkudan titrediğini ve 4 yaşındaki kız kardeşimi sakinleştirme çabasıyla onu tuttuğunu gördüm.”
Şahin şimdi Suriye’den Avrupa’ya yapılan Kürt akınına katılmak istiyor. Şahin, “Bir kaçakçı aracılığıyla Lübnan’a girmenin bir yolunu bulan ve Libya üzerinden bir yere giden bazı arkadaşlarım var. Tüm detaylara vakıf değilim ama bu yolculuğu güvenli bir şekilde yapmanın bir yolunu bulmaya çalışıyorum” dedi.
Haftalar süren ve binlerce dolara mal olan bu süreç, Suriye askerlerine rüşvet veren bir kaçakçılık şebekesi tarafından yönetiliyor. Askerler, göçmenlerin, askerlikten kaçmaları veya hükümet karşıtı faaliyetlere katılmaları sebebiyle gözaltına alınabilecekleri kontrol noktalarından geçmelerini sağlıyor. Göçmenlere ve kaçakçılara göre, daha sonra çok sayıda güvenlik zafiyeti bulunan sınırdan Lübnan’a geçiyorlar.
Göçmenler orada genellikle Beyrut’ta kalabalık apartmanlarda yaklaşık bir hafta kalıyor ve kaçakçıyla çalışan bir aracı üzerinden Suriye büyükelçiliğinden acil pasaport almayı bekliyor.
Ellerinde pasaportları olan göçmenler, Suriyelilerin vizesiz girebileceği Mısır’a gidiyor ve ardından başka bir kaçakçı ağı aracılığıyla Cezayir'e gitmeden önce, savaşın yıkıma uğrattığı Libya’nın Bingazi kentine doğru başka bir yolculuğa çıkıyor.
Misko, “Trablus ve sahil yolu boyunca kamyonetler ve ciplerle Libya üzerinden geçtik. Her 500 kilometrede bir araba değiştirdik” dedi.
Çöl boyunca yaptıkları yolculuk sırasında, Libyalı silahlı grupların kontrol noktalarından geçmek zorunda kaldıklarını aktaran Misko, "Bazı kontrol noktalarında bekçiler Suriyeli olduğumuzu öğrendiklerinde çirkin bir muameleye maruz kaldı. Paramızı ve telefonlarımızı aldılar veya bizi saatlerce sıcakta beklettiler” diye konuştu. Kendisinden önce ayrılan göçmen grubun silahlı bir grup tarafından kaçırıldığını anlatan Misko, grubun göçmenleri serbest bırakılmak için 36 bin dolar talep ettiğini söyledi.
Misko Cezayir’in Oran kentine vardıklarında, kaçakçılara ait bir apartman dairesine sığındığı için rahatladı. Haftalarca beklerken o ve diğer göçmenler zamanlarının çoğunu apartmanın içinde geçirdiler. Misko, “Oran’da rahat hareket edemiyorduk. Çünkü güvenlik güçleri her yerdeydi ve ülkeye yasal yollardan girmedik. Kentte ve hatta kıyılarda göçmenleri soymaya çalışan çeteler vardı” dedi.
Bu arada, insan hakları grupları Cezayir makamlarını göçmenleri gözaltına almakla ve bazı durumlarda onları sınır dışı etmekle suçladı. Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği'ne (UNHCR) göre Cezayir, 2021’in ilk yarısında 13 binden fazla göçmeni güneydeki komşu Nijer’e sınır dışı etti.
Misko, karısı ve kızları Almanya’ya sağ salim vardığı için rahatlamış olsa da Kobani’den ayrıldığı için pişmanlık duyuyor. Misko, “Göç ve hatta yer değiştirme fikrine her zaman karşı olmuşumdur. Ne zaman savaş nedeniyle taşınmak zorunda kalsak, fırsat buldukça Kobani’ye geri dönerdik” ifadesini kullandı.
Misko, Almanya’da zamanının çoğunu iltica görüşmelerinde geçiriyor, ancak Ailesi ona Avrupa’da eşlik edebilsin diye, aylar önce hayalini bile kurmadığı bir sürece başladığını ve yakın zamanda mülteci statüsü almayı umarak moralini yüksek tutuyor.
Misko, “Suriye savaş, yolsuzluk ve terör yuvası oldu. 10 yıl bu şekilde yaşadık. İki kızımın da bunları yaşamasını istemiyorum” dedi.



Hizbullah İran'ı zaferinden dolayı kutladı ve daimi desteğini teyit etti

İnsanlar Hamaney'in resminin, İran bayrağının ve merhum Nasrallah'ın resminin yanında zafer işareti yapıyor (EPA)
İnsanlar Hamaney'in resminin, İran bayrağının ve merhum Nasrallah'ın resminin yanında zafer işareti yapıyor (EPA)
TT

Hizbullah İran'ı zaferinden dolayı kutladı ve daimi desteğini teyit etti

İnsanlar Hamaney'in resminin, İran bayrağının ve merhum Nasrallah'ın resminin yanında zafer işareti yapıyor (EPA)
İnsanlar Hamaney'in resminin, İran bayrağının ve merhum Nasrallah'ın resminin yanında zafer işareti yapıyor (EPA)

Hizbullah dün yaptığı açıklamada, İran'ın İsrail'le savaşta “büyük bir zafer” elde ettiğini belirterek, her zaman İsrail'in yanında yer alacağını bir kez daha teyit etti.

Hizbullah açıklamasında İran'ı “bu ilahi zafere ulaştığı” için kutladı ve İran'ın İsrail'e yönelik “hassas ve acı verici saldırılarını” ve “nükleer tesislerine yönelik ABD saldırganlığına verdiği gürleyen yanıtı” övdü.

“Bu, bölgedeki ABD hegemonyası ve Siyonist saldırganlık karşısında yeni bir tarihi aşamanın sadece başlangıcıdır” ifadelerini kullandı.

İsrail ile bir yıldan fazla süren ve kasım ayında ateşkesle sona eren yıkıcı bir savaşa giren Hizbullah, “teslimiyeti, boyun eğmeyi ve taviz vermeyi” reddederek, “İran liderliği ve halkı ile birlikte kararlı ve sağlam duruşunu” teyit etti.

Akşam saatlerinde yüzlerce Hizbullah destekçisi, örgütün daveti üzerine “zaferi” kutlamak üzere İran Büyükelçiliği önünde toplandı.

sdfrgt
Hizbullah destekçileri Beyrut'taki İran Büyükelçiliği önünde Hizbullah tarafından düzenlenen bir kutlamaya katıldı.

“Hizbullah parlamento bloğu başkanı Muhammed Raad yaptığı konuşmada şunları söyledi: ”Hoşunuza gitse de gitmese de İran bölgede caydırıcı bir güçtür. Bunu da tüm bölgeye hegemonyasını dayatmak isteyen acımasız düşmanın kolu değil, kararlılığı ve metanetiyle kanıtlamıştır."

İsrail 13 Haziran'da, kendisine tehdit olarak gördüğü İran'ın nükleer programını ortadan kaldırmak amacıyla nükleer tesisleri, bilim adamlarını ve askeri liderleri hedef alan, İran'a yönelik eşi benzeri görülmemiş bir hava saldırısı başlattı.

ABD pazar günü, İran'daki Fordo, İsfahan ve Natanz nükleer tesislerine saldırılar düzenlemiş ve salı günü ateşkes kararı alınmıştı.

Şarku’l Avsat’ın İran Sağlık Bakanlığı'ndan aktardığı sadece sivil kayıpları içeren verilere göre, savaş İran'da en az 610 kişinin ölümüne ve 4 bin 700'den fazla kişinin yaralanmasına neden oldu. İsrail'de ise yetkililere göre savaş sonucunda 28 kişi hayatını kaybetti.

İran, Hizbullah'ın ana destekçisi ve kuruluşundan bu yana ona para, silah ve eğitim sağlıyor. Lübnanlı grup, İsrail ile son çatışmasından bitkin bir şekilde çıktı, liderlerinden ve savaşçılarından birçoğunu kaybetti.