Yeni Twitter Belgeleri: FBI, platformun yöneticilerine neden yeterince devlet propagandası yapılmadığını sordu

"Açıkçası buradaki talepler karşısında şaşkınlığa uğradım"

Yayımlanan yazışmalara "Twitter Belgeleri" ismini bizzat Musk koydu (Reuters)
Yayımlanan yazışmalara "Twitter Belgeleri" ismini bizzat Musk koydu (Reuters)
TT

Yeni Twitter Belgeleri: FBI, platformun yöneticilerine neden yeterince devlet propagandası yapılmadığını sordu

Yayımlanan yazışmalara "Twitter Belgeleri" ismini bizzat Musk koydu (Reuters)
Yayımlanan yazışmalara "Twitter Belgeleri" ismini bizzat Musk koydu (Reuters)

Elon Musk'ın CEO'su olduğu Twitter'ın iç yazışmalarının yayımlandığı "Twitter Belgeleri"nin 6. kısmında, FBI ajanlarının sosyal medya platformuna neden yeterince devlet propagandası yapılmadığını sorduğu görüldü.
ABD merkezli yayımcılık ağı Substack'ten gazeteci ve yazar Matt Taibbi, dün yayımladığı yazışmalara ek olarak Twitter hesabından yeni belgeler paylaştı.
Buna göre Kaliforniya eyaletinin San Francisco şehrinde görev yapan Ajan Elvis Chan, 20 Temmuz 2020'de platformun eski Güven ve Güvenlik Kurulu Başkanı Yoel Roth'a e-posta göndererek devlet propagandasıyla ilgili sorular yöneltti.
E-postada şu sorular yer alıyordu:
"Platformunuzda resmi propaganda hesaplarının, diğer hesaplara kıyasla daha az faaliyet göstermesine dair hangi yöntemlere başvuruluyor, durum nasıl değerlendiriliyor? Resmi propaganda hesaplarını hangi gruplarla kıyaslıyorsunuz? Platformunuzda hesapların faaliyetlerini hangi nicel ölçütlerle hesaplıyorsunuz? Bunları bizimle paylaşır mısınız?"
Roth'un verdiği yanıtlarda, FBI'ın Twitter yönetiminden yazılı cevap talep etmesinden rahatsızlık duyduğunu söylediği görülüyor.
Eski güvenlik kurulu başkanı, bir e-postasında şu ifadelere yer veriyor:
"Açıkçası buradaki talepler karşısında şaşkınlığa uğradım. Bunlar FBI'dan ziyade daha çok Kongre komitesinin isteyeceği şeylere benziyor."
Ayrıca Roth, iç yazışmalarda ekiptekilere FBI'ın sorularının hatalı olduğunu düşündüğünü de belirtiyor.
Buna rağmen Roth'un, “Twitter'da devlet propagandasına yer verilmediğine dair yanlış anlaşılmaları gidermek için” Ajan Chan'le telefonla görüştüğü de bildirildi.  
Taibbi'nin dün paylaştığı belgelerde, sosyal medya platformuyla FBI arasındaki işbirliğinin boyutları ortaya konmuştu.
Belgelerde, Ocak 2020 ila Kasım 2022'de FBI ve Roth arasında en az 150 yazışma gerçekleştirildiği, istihbarat ajansının bazı hesaplara sansür uygulanması için platforma talimat verdiği görülmüştü.
Musk, ekimde Twitter'ın resmen sahibi olması üzerine gazetecilerle şirketin eski yönetimine ait iç yazışmaları paylaşmaya başlamıştı. İlk paylaşım 3 Aralık'ta yapılmıştı.
"Twitter Belgeleri"ndeki yazışmalarda hedef tahtasına oturtulan kişiler arasında ABD Başkanı Joe Biden ve oğlu Hunter Biden, başkanın baş tıbbi danışmanı Anthony Fauci ve eski FBI ve Twitter avukatı James Baker da yer almıştı. 
Baker, aralıkta Musk tarafından kovulmuş, Roth da geçen ay istifa etmişti.
Independent Türkçe, New York Post, Fox News



Yanlış bilgileri çürüten gazetecilere güvenin azaldığı tespit edildi

Araştırmacılar, yanlış haberleri çürütmek için yeni yollar aranabileceğini söylüyor (Pexels)
Araştırmacılar, yanlış haberleri çürütmek için yeni yollar aranabileceğini söylüyor (Pexels)
TT

Yanlış bilgileri çürüten gazetecilere güvenin azaldığı tespit edildi

Araştırmacılar, yanlış haberleri çürütmek için yeni yollar aranabileceğini söylüyor (Pexels)
Araştırmacılar, yanlış haberleri çürütmek için yeni yollar aranabileceğini söylüyor (Pexels)

Yanlış bilgileri çürüten gazetecilere daha az güvenildiği ortaya kondu. Hatta okuyucu bilginin yanlış olduğundan şüphelense bile, gerçeği ortaya çıkaran gazeteciye pek güvenmiyor. 

Medyaya güven azalırken dezenformasyonun arttığı bir dönemde hatalı bilgileri düzeltmek de zorlaşıyor.

Yayın kuruluşları ve gazetecilerin taraflı olduğu düşüncesiyle insanlar okudukları haberlere temkinli yaklaşıyor. Daha önceki çalışmalarda veri doğrulamanın yarattığı etkiyle ilgili çelişkili sonuçlar çıkmıştı. 

Yanlış haberleri çürütmenin ne kadar işe yaradığı ve neden etki yaratmadığını öğrenmek isteyen araştırmacılar bir çalışma yürüttü.

Communication Research adlı hakemli dergide yayımlanan çalışmada 691 katılımcıya siyasi ve ekonomik haberler okutuldu. Bu haberlerde evsizlik oranlarından fentanilin aşırı doz ölümlerindeki etkisine kadar çeşitli iddialar yer alıyordu.

Bunların doğruluğuna ne kadar inandığını belirten katılımcılar daha sonra bu iddiaları onaylayan veya çürüten doğrulamayı okudu. Ardından bu doğrulamayı yapan gazeteciye ne kadar güvendikleri soruldu. 

Daha sonra bazı ürünlerle ilgili bilgiler içeren yazılarla aynı çalışma yürütüldü. Bu sefer verilen doğrulamalara "doğruluk kontrolü" işareti konmadı. Araştırmacılar bu sayede duyulan güvenin bu etiketten etkilenip etkilenmediğini anlamaya çalıştı.

İki çalışmanın sonucunda da yanlış bilgileri çürüten gazetecilere duyulan güven kayda değer derecede daha azdı. Katılımcılar inandıkları düşünceyi doğrulayanlara daha çok güvenirken, diğerlerinde daha fazla kanıt talep ediyordu. 

Çalışmanın yazarlarından Randy B. Stein, PsyPost'a yaptığı açıklamada "Halk genel olarak gazetecilere güveniyor ve doğrulayıcı makalelere duyulan güven epey yüksek" diyerek ekliyor: 

Yani klişe düşüncenin aksine, halkın doğruluk kontrollerine ve gazetecilere hiç güvenmediği doğru değil ancak düzelten/çürüten makalelere yönelik daha fazla şüphe var.

Araştırmacılar buradaki düzeltmenin, yayın kuruluşlarının haberlerindeki hataları düzeltmek için yayımladığı tekzip metinleri olmadığını ekliyor.   

Bilim insanları ilginç bir sonuçla da karşılaştı: Katılımcılar bir bilginin doğruluğundan şüphe etse bile bunu çürüten gazetecilere güvenmiyordu. 

Araştırmacılar bir haberin çürütülmesinin şaşkınlık yaratması, insanların onaylamaya kıyasla daha çok kanıt araması ve gazetecilerin taraflı davrandığından şüphelenmesinin buna yol açtığını düşünüyor. 

Şaşırtıcı bir diğer bulguysa, haberin çürütülmesi katılımcıların iddiayla ilgili düşüncesini değiştirmesine karşın gazeteciye güvenleri yine de sarsılıyordu. 

Stein, "Yanlış bilgileri düzeltmeye çalışan gazetecilerin (ya da herhangi birinin) aleyhine bir durum var" diyor. 

Araştırmacılar, halkın yanlış bilgileri çürüten haberlere nasıl ve neden güvenip güvenmediği üzerine daha fazla araştırma yapılması gerektiğini belirtiyor.

Makalenin yazarları, Conversation için kaleme aldıkları yazıda şu ifadeleri kullanıyor:

Gazetecilerin önündeki zorluk, bilgiyi çürüten biri gibi görünmeden bunu nasıl çürüteceklerini bulmak olabilir.

Independent Türkçe, PsyPost, Conversation, Communication Research