Yazın terletmeyen, kışın buğulanmayan gözlük camı icat edildi

Araştırmacılara göre bu camın üretimi için pahalı makinelere ihtiyaç yok

Bu görsel, yazılı komutlardan görseller üreten yapay zeka aracı Midjourney'de oluşturuldu (Independent Türkçe / Midjourney)
Bu görsel, yazılı komutlardan görseller üreten yapay zeka aracı Midjourney'de oluşturuldu (Independent Türkçe / Midjourney)
TT

Yazın terletmeyen, kışın buğulanmayan gözlük camı icat edildi

Bu görsel, yazılı komutlardan görseller üreten yapay zeka aracı Midjourney'de oluşturuldu (Independent Türkçe / Midjourney)
Bu görsel, yazılı komutlardan görseller üreten yapay zeka aracı Midjourney'de oluşturuldu (Independent Türkçe / Midjourney)

Pandemi önlemlerinin gevşetilmesinin ardından giderek daha az insan maske taksa da, kışın gelişiyle birlikte gözlüklerin buğulanma sorunu yeniden kendini gösteriyor.
Öte yandan yeni bir araştırmada gözlük camlarına eklenecek son derece ince bir tabaka icat eden bilim insanları, bu sorunun tarihe karışmasını sağlayabilir.
Bu altın nanotabakayla kaplanan gözlük camları, yüzeyde yoğuşmanın meydana gelmesini önleyerek hiçbir koşulda buğulanmıyor.
Araştırmacılar, nanotabakanın standart üretim teknikleriyle bile yapılabileceğini, yani gözlükçülerinin buğulanmayan cam üretimi için pahalı makinelere ihtiyaç duymayacağını ifade ediyor.
Ayrıca tabakada kullanılan altın miktarı çok az. Zira tabaka yalnızca 10 nanometre kalındığında. Bu da alüminyum folyodan yaklaşık 1600 kat daha ince olduğu anlamına geliyor.
Şimdiye kadarki çabaların çoğu hidrofobik (su tutmayan) kaplamalara odaklanmıştı. Ancak bunlar devamlı bakım gerektirdiği için yaygınlaşmaları mümkün değildi.
İsviçre'deki Zürih Teknik Üniversitesi'nde geliştirilen altın kaplamalı nanotabaka ise çevreden gelen kızılötesi radyasyonu emerek camların ancak 8 dereceye kadar ısınmasına olanak tanıyor. Böylece yoğuşma da önleniyor.
Hakemli bilimsel dergi Nature Nanotechnology'de yayımlanan bulgular, kaplamalı camların buğulamayı önlemede sıradan camlara kıyasla 4 kat, buğu gidermede de 3 kat daha iyi olduğunu ortaya koydu.
Araştırmacılar bu özelliğin gözlük camlarını şeffaf tutarak görüşün devamlılığını sağladığını söylüyor.
Öte yandan ufak bir çiziğin bile 10 nanometrelik bir kaplamayı zedelemesi mümkün. Ekip bu sorunu aşmak içinde tabakayı titanyum oksitten yapılan bir zırhla kapladı.
Bu katmanlar aynı zamanda ısının yüze ve göze ulaşmasını da engelleyeceği için yazın terlemenin de önüne geçebilir.
Independent Türkçe, IFL Science, Nature



Örümcekler okyanuslardan çıkmış olabilir

Arizona Üniversitesi araştırmacıları, daha önce at nalı yengeçlerinin atası olduğuna inanılan ve soyu tükenmiş bir Kambriyen türü olan Mollisonia symmetrica'nın fosilleşmiş beynini inceledi (Nick Strausfeld/Arizona Üniversitesi Sinirbilim Bölümü)
Arizona Üniversitesi araştırmacıları, daha önce at nalı yengeçlerinin atası olduğuna inanılan ve soyu tükenmiş bir Kambriyen türü olan Mollisonia symmetrica'nın fosilleşmiş beynini inceledi (Nick Strausfeld/Arizona Üniversitesi Sinirbilim Bölümü)
TT

Örümcekler okyanuslardan çıkmış olabilir

Arizona Üniversitesi araştırmacıları, daha önce at nalı yengeçlerinin atası olduğuna inanılan ve soyu tükenmiş bir Kambriyen türü olan Mollisonia symmetrica'nın fosilleşmiş beynini inceledi (Nick Strausfeld/Arizona Üniversitesi Sinirbilim Bölümü)
Arizona Üniversitesi araştırmacıları, daha önce at nalı yengeçlerinin atası olduğuna inanılan ve soyu tükenmiş bir Kambriyen türü olan Mollisonia symmetrica'nın fosilleşmiş beynini inceledi (Nick Strausfeld/Arizona Üniversitesi Sinirbilim Bölümü)

Erin Keller Son dakika haberleri ve gündem muhabiri 

Arizona Üniversitesi araştırmacıları, daha önce at nalı yengeçlerinin atası olduğuna inanılan ve soyu tükenmiş bir Kambriyen türü olan Mollisonia symmetrica'nın fosilleşmiş beynini inceledi (Nick Strausfeld/Arizona Üniversitesi Sinirbilim Bölümü)

500 milyon yıllık bir fosilin analizine dayanan yeni araştırma, örümcekler ve diğer araknidlerin denizden gelmiş olabileceğini öne sürüyor.

Bilim dergisi Current Biology'de salı günü yayımlanan araştırmaya göre, "mükemmel şekilde korunmuş" örnek, bu canlıların kara hayatına uyum sağlamadan önce yüzdüğü fikrini destekliyor.

Arizona Üniversitesi'ndeki araştırmacılar, bir zamanlar at nalı yengeçlerinin atası olduğu düşünülen ve nesli tükenmiş bir Kambriyen dönemi türü olan Mollisonia symmetrica'nın fosilleşmiş beynini analiz etti. Bununla birlikte çalışma, bu canlının sinir yapısının modern örümcekler ve akrabalarına daha çok benzediğini ortaya koydu ki bu da araknidlerle daha önce düşünülenden daha yakın bir evrimsel bağa sahip olduğunu işaret ediyor.

Mollisonia'nın vücudunun prosoma adı verilen ön kısmı, beş çift uzantıyı kontrol etmek üzere yayılan bir sinir demetleri örüntüsüne sahip. İlaveten örümceklerde ve diğer araknidlerde bulunan dişlere benzeyen bir çift kıskaç benzeri "pençelere", bölünmemiş beyninden kısa sinirler uzanır.

Araştırmacılar, fosilin bir ilk araknid olarak tanımlanmasını sağlayan en önemli özelliğin, beyninin benzersiz organizasyonu olduğunu söyledi: Modern kabuklular, böcekler, çıyanlar ve at nalı yengeçlerinde görülen önden arkaya düzenlemenin tersi, bu fosilin beyninde var.  

Arizona Üniversitesi'nde ders veren Nick Strausfeld başyazarı olduğu araştırma hakkında yaptığı açıklamada, fosilin beyninin modern örümceklere benzer şekilde "geriye doğru çevrilmiş" gibi göründüğünü söyledi.

Bu arkadan öne beyin düzenlemesi, hareket kontrolünü artıran sinir kısayolları sağlayan, çok önemli bir evrimsel adaptasyon olabilir.

Araştırmaya göre bu keşif, çeşitlenmenin yalnızca ortak bir atanın karaya geçişinden sonra gerçekleştiğine dair yaygın inancı sorgulanmasına neden oluyor. Daha önceki fosil kanıtları, araknidlerin yalnızca karada yaşayıp evrimleştiğini öne sürüyordu.

Görsel kaldırıldı.Mollisonia'nın vücudunun ön kısmı ya da prosoma, beş çift uzantıyı kontrol etmek üzere yayılan bir sinir demetleri düzenine sahip (Nick Strausfeld/Arizona Üniversitesi Sinirbilim Bölümü)


Strausfeld, "Araknidlerin ilk ne zaman ve nerede ortaya çıktığı, atalarının ne tür keliserliler olduğu ve bunların at nalı yengeçleri gibi deniz türü veya yarı sucul olup olmadığı hala şiddetle tartışılıyor" dedi.

Mollisonia benzeri araknidler karadaki yaşama adapte olurken, muhtemelen ilk böcekler ve kırkayaklarla beslendi. Bu ilk araknidler, önemli bir savunma mekanizması olan böcek kanatlarının evrimini de etkilemiş olabilir.

Araştırmacılar, Mollisonia'nın soyunun muhtemelen örümceklere, akreplere, böğlere, kırbaç akreplerine ve kamçılı akreplere yol açtığını söylüyor.

Independent Türkçe, independent.co.uk/news