İsrail hükümeti Hicaz Demiryolu iç hattını tamamlıyor

İsrail vatandaşı Filistinlilerin (1948 Arapları) yaşadığı Muqeible köyü sakinleri, arazilerinin yarısını kaybetmeye karşı itiraz ediyor.

1914’te Filistin üzerinden Şam ve Medine kentlerini birbirine bağlayan Hicaz hattının haritası (Wikipedia)
1914’te Filistin üzerinden Şam ve Medine kentlerini birbirine bağlayan Hicaz hattının haritası (Wikipedia)
TT

İsrail hükümeti Hicaz Demiryolu iç hattını tamamlıyor

1914’te Filistin üzerinden Şam ve Medine kentlerini birbirine bağlayan Hicaz hattının haritası (Wikipedia)
1914’te Filistin üzerinden Şam ve Medine kentlerini birbirine bağlayan Hicaz hattının haritası (Wikipedia)

İsrail hükümetinin, eski Hicaz Demir Yolu hattının Filistin’deki bölümünü yeniden inşa çalışmasını tamamlamak için Nazareth’te (Nasıra) yaptığı planla ilgili sır perdesi dün (salı) aralandı. Buna göre, Cenin kenti yönünden Batı Şeria sınırına resmi bir durak inşa edildi ve demiryolu hattı bu noktadan uzatılarak Beisan ve Hayfa arasındaki bağlantı hattıyla birlikte Afula kentine ulaştırıldı.
Bu proje, İsrail’deki Bölgesel Planlama ve İnşaat Komitesi’nin Muqeible köyü sakinlerinin sunduğu itirazları incelemek için yaptığı araştırma sırasında ortaya çıktı. Köy sakinleri proje nedeniyle topraklarının yüzde 55’ini kaybedecek.
Tarihi Hicaz Demir Yolu hattı, 20. yüzyılın başında Şam ile Hicaz'ı birbirine bağlamak için inşa edildi. Hattın Filistin bölümü Hayfa ile Beisan’ı birbirine bağlıyor ve başka yerlere de uzanıyordu. Tel Aviv, Oslo Anlaşmaları ve Ürdün ile barıştan sonra bu hattı İsrail ile komşu ülkelerini birbirine bağlamak için yeniden inşa etmeyi planladı.
Filistin Yönetimi, Hayfa ve Beisan’ın birbirine bağlanabilmesi için Cenin ve Afula arasında bağlantı hattı inşa etmek üzere bir plan hazırladı. Ancak İsrail, Yeşil Hat’tın batısındaki Yahudi beldelere ait arazileri etkileyen bir bölgeden geçmesi sebebiyle bu hatta itiraz etti. Bunun üzerine İsrail bu hat için başka bir güzergâh belirledi. Bu güzergaha göre hat, İsrail vatandaşı Filistinlilerin (1948 Arapları) yaşadığı 4 bin 700 nüfuslu Muqeible köyünden geçiyor. Ancak köy sakinleri bu durumda topraklarının yüzde 55’ine tekabül eden bin 700 dönüm araziyi kaybedeceklerini belirterek, bu plana itiraz ediyor.
İsrail Demiryolları Şirketi ve İsrail İçişleri Bakanlığı Planlama Dairesi, bu planın “Bölgenin geleceği ve kalkınması için stratejik öneme sahip olduğunu” ve gelecekte “Hayfa ve Afula’dan Cenin’in kuzeyindeki sanayi bölgesine mal taşımaya imkân tanıyacağını” savunuyor. Plan, demiryolunun genişletilmesini ve malların depolanması için bir alan, bir sınır kapısı ve bir yolcu istasyonu için bir alan oluşturulmasını içeriyor. Plana göre, bu demiryolu “Cenin'deki uluslararası sanayi bölgesinden Afula'ya ve oradan doğuya, gelecekte de Ürdün'e ve batıya cephesindeki Hayfa limanına mal ulaştırılmasına” hizmet edecek.
İsrail’in icraatlarına karşı Filistinlilerin haklarını savunan Bimkom ve Arap Azınlıkların Haklarını Korumak İçin Hukuk Merkezi (Adalet), Muqeible sakinleri adına plana yaptığı itirazda, bu plan doğrultusunda köy sakinlerinin tarım arazilerinin yarısına tekabül eden yaklaşık bin 700 dönüm araziye el konulması gerekeceğini belirtti. Plan ayrıca köy sakinlerini çevresel sorunlara maruz bırakarak, köyün gelecekte genişlemesini ve gelişmesini engelleyecek.
Bimkom ve Adalet, sundukları itiraz dilekçesinde, “Muqeible ile ilgili planın büyük etkilerine rağmen İsrail Demiryolları Şirketi demiryolu güzergahı için herhangi bir alternatif araştırmadı ve başından beri hiçbir alternatif güzergahın karşılayamayacağı kriterler belirledi. Plan bile önerilen güzergahıyla bu şartları karşılamıyor. Zira trenin mevcut güzergah, doğrudan Cenin'deki sanayi bölgesine ulaşmıyor ve yukarıda belirtilen koşullarda öngörüldüğü gibi gelecekte Batı Şeria'daki herhangi bir tren şemasına bağlanamayacak.
Plan, İsrail Ulaştırma Bakanlığı’nın “Filistin Yönetimi, Ürdün ve Hayfa limanı arasındaki demiryolu bağlantısını güçlendirmeyi amaçladığını” iddia eden politikasına dayanıyor. Buna göre “demiryolu planlaması, Filistin Yönetimi’nin bölgelerinde uluslararası bir inisiyatifle kurulacak bir sanayi bölgesi planlamasıyla uyumlu”. Burada Türkiye-Almanya işbirliğiyle hayata geçirilen “Cenin Serbest Sanayi Bölgesi” projesine atıfta bulunuluyor.
Görev süresi sona eren İsrail Ulaştırma Bakanı Merav Michaeli’nin plana karşı çıktığı ve yaklaşık bir hafta önce Bölge Planlama Komitesi’nin (Kuzey Bölgesi) oturumunun “çeşitli olası alternatifler derinlemesine inceleninceye kadar” ertelenmesini istediği ortaya çıktı. Michaeli, “Köylüler korkuyorlar ve bunda haklılar. Plan geleceklerine büyük ölçüde zarar verecek” dedi. Ancak Bölge Planlama Komitesi, Michaeli’nin talebini reddetti ve planda ilerleme kaydedilmesi için oturumu düzenlemekte ısrar etti.



Filistinli yetkili, Uluslararası Adalet Divanı önünde konuştu: İsrail yardımları engellemeyi ‘savaş silahı’ olarak kullanıyor

TT

Filistinli yetkili, Uluslararası Adalet Divanı önünde konuştu: İsrail yardımları engellemeyi ‘savaş silahı’ olarak kullanıyor

Filistinli yetkili, Uluslararası Adalet Divanı önünde konuştu: İsrail yardımları engellemeyi ‘savaş silahı’ olarak kullanıyor

Üst düzey bir Filistinli yetkili bugün Uluslararası Adalet Divanı'na (UAD) İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki Filistinlilere insani yardım erişimini engellemeyi bir ‘savaş silahı’ olarak kullandığını söyledi.

Filistinli yetkili Ammar Hicazi, İsrail'in insani yükümlülüklerine ilişkin bir hafta sürecek duruşmalar başlarken yargıçlara “Bir açlık operasyonuyla karşı karşıyayız. İnsani yardım bir savaş silahı olarak kullanılıyor” dedi.

dfgthy
Filistinli yetkili Ammar Hicazi (sağda) Lahey'deki Uluslararası Adalet Divanı'nda (UAD) bir duruşmaya katıldı. (EPA)

Hicazi, “Gazze Şeridi'nde Birleşmiş Milletler (BM) destekli tüm fırınlar kapılarını kapatmak zorunda kaldı. Her on Filistinliden dokuzu güvenli içme suyuna erişemiyor. BM ve diğer uluslararası kuruluşların depoları boş” ifadelerini kullandı.

‘Sistematik zulüm’

Şarku’l Avsat’ın AFP'den aktardığına göre İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Saar bugün yaptığı açıklamada, İsrail'in Filistinlilere yönelik insani yükümlülüklerine ilişkin duruşmaların ülkesine yönelik ‘sistematik zulmün’ parçası olduğunu söyledi.

Saar yaptığı basın açıklamasında, “Bu dava, İsrail'i gayri meşrulaştırmak ve zayıflatmak için yapılan sistematik bir zulmün parçasıdır. Mahkemede olması gereken İsrail değil, BM ve UNRWA'dır” diyerek Birleşmiş Milletler Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı’na atıfta bulundu.

İsrail duruşmalara katılmıyor, ancak müttefiki ABD çarşamba günü katılacak.

UAD bugün, savaştan zarar gören Gazze Şeridi'ne yönelik yardıma tam bir abluka uyguladıktan 50 günden fazla bir süre sonra İsrail'in Filistinlilere karşı insani yükümlülükleri üzerine bir haftalık duruşmalar başlattı.

dfvgrthy
Uluslararası Adalet Divanı (UAD) heyeti, mahkemenin İsrail'in insani yükümlülüklerine ilişkin bir hafta sürmesi planlanan duruşmalarının ilkinde (EPA)

Lahey’deki BM temsilcileri, BM'nin en yüksek mahkemesi olan UAD’da beş gün sürecek maratona saat 10:00'da 15 yargıçtan oluşan bir heyet önünde başladı. Filistin devleti günün büyük bir bölümünde argümanlarını sunacak olan ilk ülke olacak.

Bu hafta, aralarında ABD, Çin, Fransa, Rusya ve Suudi Arabistan'ın yanı sıra Arap Birliği, İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) ve Afrika Birliği'nin (AfB) de bulunduğu 38 ülke daha görüşlerini sunacak.

Geçtiğimiz aralık ayında BM Genel Kurulu, Norveç tarafından desteklenen ve UAD'dan tavsiye niteliğinde bir görüş bildirmesini isteyen kararı ezici bir çoğunlukla kabul etti.

Kararda UAD'dan İsrail'in BM'nin, kurumlarının, uluslararası örgütlerin ya da üçüncü devletlerin varlığı karşısında ‘Filistinli sivil nüfusun hayatta kalması için gerekli olan acil yardımların engelsiz bir şekilde ulaştırılmasını ve kolaylaştırılmasını sağlamak için’ ne yapması gerektiğine açıklık getirmesi isteniyor.

İsrail, eşi benzeri görülmemiş bir insani kriz yaşayan Gazze Şeridi'ndeki 2,4 milyon Filistinli için hayati önem taşıyan tüm uluslararası yardım akışını kontrol ediyor. İsrail bu yardımı 2 Mart'ta, 15 ay süren kesintisiz çatışmaların ardından kırılgan bir ateşkesin çökmesinden sadece günler önce kesti.

dsfgth
Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Cibaliye'de yiyecek almak için sıraya giren yerlerinden edilmiş Filistinliler (EPA)

UNRWA Genel Komiseri Philippe Lazzarini cuma günü yaptığı açıklamada, ‘siyasi amaçlı kıtlığı’ kınadı.

BM'ye göre iki aylık ateşkesin sona ermesinden bu yana yaklaşık 500 bin Filistinli yerinden edildi.

İsrail'in 18 Mart'ta hava ve kara saldırılarına yeniden başlaması, Hamas'ın 7 Ekim 2023'te İsrail'e saldırmasıyla tetiklenen savaşın başlangıcından bu yana BM'nin Gazze Şeridi'nde ‘belki de en kötü’ insani kriz olarak nitelendirdiği duruma yol açtı.

Hayal kırıklığı

AFP'nin İsrail'in resmi verilerinden aktardığına göre, 7 Ekim saldırısında İsrail tarafında çoğu sivil bin 218 kişi öldü.

BM'nin güvenilir bulduğu Gazze Şeridi’ndeki Sağlık Bakanlığı rakamlarına göre o tarihten bu yana İsrail askeri misillemeleri Gazze Şeridi'nde çoğu sivil en az 52 bin 243 kişinin hayatını kaybetmesine yol açtı. 18 Mart'tan bu yana ise en az 2 bin 111 Filistinli yaşamını yitirdi.

İsrailli yetkililer, Hamas'ı Gazze Şeridi'nde halen tutulan 58 esiri serbest bırakmaya zorlamanın tek yolunun askeri baskı olduğunu söylüyor.

dfgthy
İsrail'in Gazze Şeridi'ne düzenlediği saldırıların yol açtığı yıkımdan (AFP)

UAD'ın tavsiye niteliğindeki görüşlerinin yasal bağlayıcılığı yok, ancak bu tavsiye niteliğindeki görüş İsrail üzerindeki diplomatik baskıyı arttırabilir.

Ocak 2024'te UAD, İsrail'i olası bir soykırım eylemini önlemeye ve Gazze Şeridi'ne insani yardım girişine izin vermeye çağırdı. Mart 2024'te, İbrani devletini soykırımla suçlayan Güney Afrika'nın talebi üzerine mahkeme, Filistin bölgesindeki yaygın ‘kıtlıkla’ başa çıkmak için İsrail'in yeni önlemler alması çağrısında bulundu.

Cenevre'deki Graduate Institute'de doktora öğrencisi olan Haris Horimajic, “Çatışmaya dahil olan taraflar uluslararası hukuka saygı gösterme konusunda çok az kararlılık gösterdiler. Danışma görüşü talebi, Gazze Şeridi'ndeki feci durumun ele alınması için anlamlı bir diyalog kurulamamasından duyulan yaygın hayal kırıklığını yansıtıyor” dedi.

Geçtiğimiz temmuz ayında UAD İsrail'in Filistin topraklarındaki işgalini ‘yasadışı’ ilan eden ve mümkün olan en kısa sürede sona erdirilmesi çağrısında bulunan bir tavsiye kararı yayınladı.