Avrupa Komisyonu’ndan AB sınırlarını izlemeye yönelik plan

Avrupa Birliği (AB) Komisyonu İçişleri Komiseri Ylva Johansson 19 Aralık'ta yaptığı açıklamada, insan kaçakçılığıyla mücadele için daha sert önlemler alınacağını duyurmuştu. (DPA)
Avrupa Birliği (AB) Komisyonu İçişleri Komiseri Ylva Johansson 19 Aralık'ta yaptığı açıklamada, insan kaçakçılığıyla mücadele için daha sert önlemler alınacağını duyurmuştu. (DPA)
TT

Avrupa Komisyonu’ndan AB sınırlarını izlemeye yönelik plan

Avrupa Birliği (AB) Komisyonu İçişleri Komiseri Ylva Johansson 19 Aralık'ta yaptığı açıklamada, insan kaçakçılığıyla mücadele için daha sert önlemler alınacağını duyurmuştu. (DPA)
Avrupa Birliği (AB) Komisyonu İçişleri Komiseri Ylva Johansson 19 Aralık'ta yaptığı açıklamada, insan kaçakçılığıyla mücadele için daha sert önlemler alınacağını duyurmuştu. (DPA)

Avrupa Birliği (AB) Sınır ve Sahil Güvenlik Ajansı’nın (Frontex) adının yer aldığı skandalların son dört yılda artmasının ardından, iki gün önce kurumun başına Hollandalı General Hans Leijtens geçti. Önümüzdeki ay yapılacak zirvede karara bağlanması beklenen yeni sınır kontrol planı taslağını tamamladığını duyuran Avrupa Komisyonu, bazı çekinceler istisna olmak üzere üye devletlerin söz konusu planın geniş hatları üzerinde kapsamlı bir fikir birliğine vardığını açıkladı. Komisyon Sözcüsü, çekince gösteren ülkelerin adalet ve içişleri bakanları ile AB yasal organları arasında istişarelerin sürdüğünü aktardı.
Frontex tarafından yapılan açıklamada, Hollanda Kraliyet jandarma kuvveti komutanı, askeri saha tecrübesi bulunan, Afganistan ve eski Yugoslavya'daki barışı koruma operasyonlarına dahil olan Leijtens’in kurumu önümüzdeki beş yıl boyunca yöneteceği belirtildi. AB sınırlarının korunmasını denetleyecek güvenlik birimleri ve teşkilatlarının bütçesinin yaklaşık yüzde 50 artırılması ardından personel sayısının neredeyse iki katına çıkarılacağı bildirildi. Frontex, geçtiğimiz yıl 754 milyon euro değerindeki bütçesiyle tüm AB kurumları arasında en yüksek bütçeye sahip kurum olmuştu.
Üye ülkelerin çoğunun yeni plan kapsamında kara, deniz ve hava birlikleriyle sınır kontrolüne katkıda bulunması, yakın zamanda oluşturulan Avrupa Genelkurmay Kurulu’na doğrudan rapor veren tek bir liderliğe tabi tutulması öngörülüyor. Aynı zamanda silahlı kuvvetlerin beş bin unsurunun hızla konuşlandırılmasına dikkat çekiliyor.
Avrupa Göç Gözlemevi önümüzdeki aylarda Ukrayna’dan kapsamlı bir göç dalgasının kaydedileceği, kışın sona ermesiyle birlikte Akdeniz'deki göçmen akışında artışın yaşanacağı, Türkiye-Yunanistan sınırındaki baskının artacağını öngörüyor.
Söz konusu plan kapsamında, insan haklarına uyulmasının gözlemlenmesi için bir birimin kurulması öngörülüyor. Zira AB Yolsuzlukla Mücadele Ofisi tarafından birçok skandal ifşa edilmiş, göç kontrolünden sorumlu bazı üst düzey yetkililerin, ajans çalışanlarının göçmenlere yönelik yasadışı uygulamalarından haberdar oldukları ve bazen bu suçlara karıştıkları tespit edilmişti.
Yolsuzlukla Mücadele Ofisi tarafından hazırlanan raporda, göçmenlerin Avrupa topraklarına girmelerini engellemek veya girdikten sonra terk etmelerini sağlamak için sürekli maruz kaldıkları aşağılayıcı uygulamalar, kötü muamele ve tehditlere dikkat çekildi. Frontex'in ise tüm bu uygulamalara sessiz kaldığı, temel haklara saygı gösterilmesini sağlamakla yükümlü olanların ise kasten susturulduğu belirtiliyor.  
Frontex'in bu husustaki rolüne ilişkin Avrupa Parlamentosu tarafından denetlenen ön soruşturmalar, Frontex'in Fransız Direktörü Fabrice Leggeri'nin istifasına yol açmıştı. Raporda aynı zamanda, göçmen taşıyan onlarca tekneyi zorla caydıran, bazen onları Türk karasularına dönmeye zorlayan Yunan Sahil Güvenliği’nin uygulamalarına da atıfta bulunuluyor. Tüm bunlar, Frontex'in Ege Denizi’ndeki özel harekat çerçevesinde sayısı 600'ü aşan güvenlik unsurlarına ek olarak 170 daimi unsurunun bilgisi dahilinde kaydediliyor.
AB göç politikalarına ‘stratejik yasal kovuşturmalar yoluyla karşı çıkılması çağrısında bulunan Front-LEX geçen yılın başından bu yana hak ihlallerine maruz kalan göçmenlerin sayısının en az 43 bin olduğunu tahmin ediyor.
Leijtens’in kurumun başına geçmesi, Yolsuzlukla Mücadele Teşkilatı’nın soruşturmalarından muaf tutulmayan Litvanyalı Aija Kalnaja tarafından yürütülen geçiş dönemini sona erdirmiş oluyor. Kalnaja, delillerin gizlenmesinde suç ortaklığı yapmakla suçlanıyor.
Avrupa Birliği (AB) Komisyonu İçişleri Komiseri Ylva Johansson söz konusu atamanın ardından, AB’nin sınırları mümkün olan en iyi yollarla korumak için Frontex'in performansını ve yönetimini iyileştirmeye kararlı olduğunu vurgulamıştı. Kuruluşundan bu yana ilk kez teşkilatın başına bir askerin atanmasının, AB ülkelerine yönelik göçmen akışının hassas bir aşamasında niteliksel bir atılım olduğunu söyleyen Johansson, söz konusu yeni planın uygulanması için teşkilat personelinin yedi bine yükseleceğine dikkat çekti.
Leijtens, Avrupa Parlamentosu huzurunda yaptığı açıklamada, Frontex'teki görevinin temelinin, insan hakları ihlallerine ilişkin herhangi bir şüpheye sıfır tolerans göstermek olacağını açıklamış ve şunları söylemişti:
“Frontex'in elindekileri kullanmadığından endişe duyuyorum. Yürüttüğü uygulamalar meşruiyetten saptığı taktirde kuruma duyulan güven zedeleniyor. Nitekim tüm tahminler, zaten zor olan koşulların önümüzdeki dönem daha zor ve karmaşık hale geleceğine işaret ediyor.”
Söz konusu yeni planın hakkındaki müzakerelerin yıllardır ilerleme kaydedemediği Avrupa Göç Yasası’nın temelini teşkil edecek. Müzakerelerde ilerleme kaydedilmemesi, üye devletler arasında gerilime sebep oluyordu. En son, denizde yardım gemileri tarafından kurtarılan yasa dışı göçmenler hususunda Fransa ile İtalya arasında kriz patlak vermişti.



İsrail-İran çatışmaları: Tahran siyasi mahkumlara baskıyı artırdı

İsrail'in saldırısı sonucunda Evin Hapishanesi'nin bir kısmı çökmüştü (AP)
İsrail'in saldırısı sonucunda Evin Hapishanesi'nin bir kısmı çökmüştü (AP)
TT

İsrail-İran çatışmaları: Tahran siyasi mahkumlara baskıyı artırdı

İsrail'in saldırısı sonucunda Evin Hapishanesi'nin bir kısmı çökmüştü (AP)
İsrail'in saldırısı sonucunda Evin Hapishanesi'nin bir kısmı çökmüştü (AP)

İsrail'le 12 günlük çatışmanın ardından İran ülke içindeki baskıyı artırıyor.

Guardian'ın haberinde, 13 Haziran'da İsrail'in saldırısıyla başlayan ve İran'ın misillemesinin ardından 24 Haziran'da ABD'nin arabuluculuğunda ateşkes ilan edilen çatışmaların, İran'da "geniş çaplı bir iç baskı dalgasını" tetiklediği belirtiliyor.

İsrail'in 23 Haziran'da Evin Hapishanesi'ne düzenlediği saldırıda 71 kişinin hayatını kaybettiği anımsatılıyor. Hayatta kalan bazı mahkumların da daha kötü koşullardaki cezaevlerine nakledildiği yazılıyor.

Mahsa Emini protestolarına katıldığı gerekçesiyle hapse atılan aktivist Rıza Handan'ın, bombalamadan sonra daha kötü şartlardaki bir hapishaneye gönderildiği belirtiliyor. 60 yaşındaki aktivistin kızı şunları söylüyor:

Ne babamın ne de diğer mahkumların yatağı var, yerde uyumak zorunda kalıyorlar. Bir keresinde uyandığında battaniyesinin içinde 6 ya da 7 tahtakurusu bulmuştu.

Kadın mahkumların da yanlarına kişisel eşyalarını bile alamadan Karçak Hapishanesi'ne gönderildiği belirtiliyor. İdam cezasına çarptırılan Kürt yardım çalışanı Pakşan Azizi'den en az iki gündür haber alınamadığı aktarılıyor. Af Örgütü'ne göre Azizi, "barışçıl insani yardım ve insan hakları faaliyetleri" nedeniyle cezalandırıldı. Tahran yönetimiyse kendisini "devlete karşı silahlı isyanla" suçluyor.

Savaş sonrası İran genelinde bir güvenlik baskısı dalgası başlatıldığı da ifade ediliyor. Kolluk kuvvetlerinin kontrol noktaları oluşturduğu ve sosyal medya paylaşımları nedeniyle birçok kişinin tutuklandığı aktarılıyor.

İsrail-İran çatışmalarında Mossad'ın Tahran'da gizli bir drone üssü kurduğu ortaya çıkmıştı. Ayrıca istihbarat teşkilatına bağlı komandoların saldırıdan aylar önce başkente sızarak operasyon sırasında İran'ın hava savunma sistemlerini imha ettiği belirlenmişti. Mossad da casusların saldırılarda yer aldığını doğrulamıştı.

İran devlet medyasında geçen ay çıkan haberlerde, İsrail istihbaratı adına çalıştığı iddia edilen 700 kişinin yakalandığını duyurulmuştu. ABD merkezli İran İnsan Hakları Merkezi'nin (CHRI) verilerine göre 6 kişi casusluk iddiasıyla idam edildi. CHRI'dan Hadi Gayemi şu iddiaları paylaşıyor:

İranlı yetkililer, insanları hiçbir gerekçe göstermeden ve avukatlarına erişim hakkı vermeden gözaltına alıyor, ardından ‘ulusal güvenlik' suçlamalarıyla idam ederek halkı sindirmeye ve kontrolü yeniden kurmaya çalışıyor.

New York Times'ın analizinde de Evin Hapishanesi'nin "insan hakları ihlalleriyle" gündem olduğu hatırlatılıyor. Haberde, 12 günlük çatışmaların ardından Tahran yönetiminin tarihsel bir kavşakta olduğu yazılıyor. İran'ın ileride içerideki baskıyı artırmakla ülkenin dönüşümüne yönelik politikaları uygulamak arasında bocalayabileceği ifade ediliyor.

Independent Türkçe, Guardian, New York Times