Irak ve Kuveyt arasındaki sınır tartışmasında “Parsel 162” ne ifade ediyor?

Irak ve Kuveyt arasındaki sınır tartışmasında uluslararası sınırların çizilmesine yönelik uluslararası arabuluculuk, 2011 yılında iki ülkeden bakanlar komitesinin bir araya gelmesine öncülük etse de Parsel 162’nin ötesinde bir anlaşmaya varılamadı (AFP)
Irak ve Kuveyt arasındaki sınır tartışmasında uluslararası sınırların çizilmesine yönelik uluslararası arabuluculuk, 2011 yılında iki ülkeden bakanlar komitesinin bir araya gelmesine öncülük etse de Parsel 162’nin ötesinde bir anlaşmaya varılamadı (AFP)
TT

Irak ve Kuveyt arasındaki sınır tartışmasında “Parsel 162” ne ifade ediyor?

Irak ve Kuveyt arasındaki sınır tartışmasında uluslararası sınırların çizilmesine yönelik uluslararası arabuluculuk, 2011 yılında iki ülkeden bakanlar komitesinin bir araya gelmesine öncülük etse de Parsel 162’nin ötesinde bir anlaşmaya varılamadı (AFP)
Irak ve Kuveyt arasındaki sınır tartışmasında uluslararası sınırların çizilmesine yönelik uluslararası arabuluculuk, 2011 yılında iki ülkeden bakanlar komitesinin bir araya gelmesine öncülük etse de Parsel 162’nin ötesinde bir anlaşmaya varılamadı (AFP)

Kuveyt ile Irak arasındaki deniz sınırının çizilmesi konusu, her iki taraf için de çok önemli olmuş ve ülke arasında tarih boyunca gerilimlere sebebiyet vermiştir.
Gözlemcilere göre, iki komşu ülke ilişkilerinde hüküm süren diğer gerilimler de buna katkıda bulundu. Bu gerilimler, Ağustos 1990'da Irak'ın Kuveyt'i işgaliyle doruk noktasına ulaşmış ve bunun ikili ilişkilerdeki etkileri günümüze kadar devam etmiştir.
 
 İlk sınır anlaşması
 Irak ve Kuveyt arasındaki ilk sınır anlaşması 1932 yılında resmi bir mektup alışverişi çerçevesinde yapıldı. Irak, 1961'de bu anlaşmayı bozdu. Kuveyt'i Irak toprağı olarak gördüğünü açıkladı ve derhal ilhakını talep etti. Ardından kısa bir süre sonra 1963'te durum yeniden değişti ve Irak Kuveyt'i bağımsız bir devlet olarak tanıdı. Bunun üzerine iki ülkenin 1932’de kabul ettiği sınır anlaşması yeniden teyit edildi.
 
Irak'ın Kuveyt'i işgalinde sınır meselesi
 1990 yılının 8 Ağustos sabahı Irak'ın Kuveyt'i işgalinin patlak vermesinden bir hafta sonra, Irak Devrim Komuta Konseyi, Irak ve Kuveyt arasında kapsamlı ve ebedi bir birleşme ilan etti. Irak ayrıca tek taraflı olarak Kuveyt'in ilhakını ve on dokuzuncu Irak eyaleti olduğunu ilan etti. Böylece her türlü sınır sorunu işgalin karanlığında çözülecekti.
 
Sınırları çizmek için uluslararası karar
 1991 yılında iki ülke arasındaki ilişkilerde esas arabulucu rolü Birleşmiş Milletler üstlenmiştir. Irak kuvvetlerinin Kuveyt'i terk etmesinin ardından iki ülke arasındaki sınırlar resmen çizildi. BM Güvenlik Konseyi'nin 833 sayılı kararına göre 1993'te Birleşmiş Milletler tarafından sınır çizimi gerçekleştirildi. Ancak Birleşmiş Milletler deniz sınırlarının çizimini "Parsel 162" olarak bilinen noktada durdurdu. Bu Irak'ın Kuveyt'i işgali aşamasından önce Kuveytliler ve Iraklıların karşılıklı anlaşma ile sınırlarını belirledikleri son nokta.
 Birleşmiş Milletler Abdullah Körfezi anlaşmasında belirtilen 162 numaralı parselden sonraki belirli noktayı temel hat olarak tanımlayıp ada olarak adlandırıyor. Abdullah Körfezi, Basra Körfezi'nin kuzeyinde, Kuveyt adaları (Bubiyan ve Verbe) ile Irak (El-Fav Yarımadası) arasında yer almaktadır. Ancak bu parselin etrafındaki gerilim, 2010 yılında Kuveyt'in körfezin batı yakasında Mübarek Limanı'nın inşası için temel atmasıyla başladı. Bağdat aynı zamanda, o sırada Kuveyt'in hamlesine bir yanıt olarak karşı yakadaki büyük Fav limanının inşasının temelini attı.

Abdullah Körfezi anlaşmasında ilerleme kaydedilmesi
 Kuveyt tarafına göre Kuveyt hükümeti, Irak hükümetinden birden çok kez deniz sınırları sorununun çözülmesini istedi. Bu istekler, 2005 yılında eski Irak Cumhurbaşkanı Saddam Hüseyin rejiminin devrilmesinden sonra dile getirilmeye başlandı. İki ülke herhangi bir anlaşmaya varmasa da Abdullah Körfezi anlaşmasından sonra iki taraf 29 Nisan 2012'de körfezde deniz seyrüseferini düzenleme konusunda anlaşmaya yaptı. Anlaşma, 2013 yılının Kasım ayında “Abdullah Körfezi’nde Seyir Güvenliğinin Sağlanmasına Yönelik Ortak Plan Anlaşması” başlığı altında resmi olarak onaylandı. 
Kuveyt-Irak Karma Bakanlar Komitesi'nin ilk toplantısı 2011 yılında Kuveyt'te gerçekleştirildi. Irak tarafı bu toplantıda, Güvenlik Konseyi tarafından yayınlanan tüm uluslararası kararlara özellikle iki ülke arasındaki sınırların çizilmesine ilişkin 833 numaralı karara olan bağlılığını teyit etti.
 
Güvenlik Konseyi'ne resmi bir Irak protestosu
 Irak hükümeti, Güvenlik Konseyi'ne resmi bir şikâyette bulunmadan önce, 2017'nin başlarında anlaşmayı uygulama taahhüdünün tamamlandığını duyurdu. Bağdat 7 Ağustos 2019'da Abdullah Körfezi’nde “Parsel 162”den sonra yer alan deniz alanında Kuveyt'in coğrafi değişiklik yaptığını iddia etti. Irak kendi bilgisi ve onayı olmaksızın Kuveyt’in Fisht Al-Eij bölgesini tahkim edip üzerine tek taraflı olarak bir liman tesisi inşa ederek, körfezde coğrafi değişiklik yaptığını ileri sürdü. Deniz sınırlarının çizilmesi konusunda yapılan tüm ikili görüşmelerde hazır bulunan Kuveytli bir yetkili ise Fisht Al-Eij tesisinin Kuveyt karasuları içinde yer aldığını söyledi.  
Kuveyt Emiri Şeyh Nevaf el-Ahmed es-Sabah'ın Çarşamba günü Ürdün'de düzenlenen "Bağdat 2" konferansında yaptığı konuşmanın ardından iki taraf arasındaki deniz sınırlarının çizilmesiyle ilgili kriz yeniden gündeme geldi. Kuveyt Emiri konuşmasında, “İlişkilerimizi yeni ufuklara taşımak için Parsel 162'den sonra deniz sınırlarının çizilmesi de dahil olmak üzere, çözülmemiş tüm sorunları ortadan kaldırmak için çalışmamız gerekiyor.” İfadelerini kullandı.
 
Kuveyt'in egemenliği ile Körfez dayanışması
Suudi Arabistan'ın başkenti Riyad'da gerçekleştirilen Körfez Zirvesi’nin son oturumunda, Irak'ın Kuveyt Devleti'nin egemenliğine bağlılığının ve 833 sayılı Güvenlik Konseyi Kararını ihlal etmemesinin önemi vurgulandı. Konsey ayrıca Irak'ı, Parsel 162'nin ötesinde Kuveyt ile deniz sınırlarının çizilmesini tamamlamaya çağırdı. Kuveyt'in egemenliğine yönelik herhangi bir ihlali kesin olarak reddeden konsey, yasal kanallara uygun olarak Kuveyt’in yanıt verme hakkının korunduğunu bildirdi.



Suudi Arabistan BRICS Zirvesi’nde Gazze'deki acıların sona erdirilmesi gerektiğini vurguladı

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan, ülkesinin daha fazla fırsat ve ortak kalkınmayla dolu bir gelecek için çok taraflı platformlar aracılığıyla verimli bir iş birliği kurma arzusunu dile getirdi. (SPA)
Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan, ülkesinin daha fazla fırsat ve ortak kalkınmayla dolu bir gelecek için çok taraflı platformlar aracılığıyla verimli bir iş birliği kurma arzusunu dile getirdi. (SPA)
TT

Suudi Arabistan BRICS Zirvesi’nde Gazze'deki acıların sona erdirilmesi gerektiğini vurguladı

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan, ülkesinin daha fazla fırsat ve ortak kalkınmayla dolu bir gelecek için çok taraflı platformlar aracılığıyla verimli bir iş birliği kurma arzusunu dile getirdi. (SPA)
Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan, ülkesinin daha fazla fırsat ve ortak kalkınmayla dolu bir gelecek için çok taraflı platformlar aracılığıyla verimli bir iş birliği kurma arzusunu dile getirdi. (SPA)

Suudi Arabistan, 17. BRICS Zirvesi'nin ikinci gününün ilk oturumunda Gazze'de yaşanan insani acıların göz ardı edilemeyeceğini ve uluslararası toplumun bu krizi sona erdirmek ve uluslararası hukuka uygun olarak iki devletli çözüme dayalı herakes için kalıcı ve kapsamlı bir barışa ulaşmak için ciddi bir şekilde çalışması gerektiğini vurguladı.

Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman adına Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan dün Brezilya'nın Rio de Janeiro kentinde düzenlenen ve Suudi Arabistan'ın davetli ülke olarak katıldığı zirvenin ikinci gününün ilk oturumuna katıldı. Oturum ‘Çevre, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 30. Taraflar Konferansı (COP30) ve Küresel Sağlık’ başlığını taşıyordu.

Oturum sırasında bir konuşma yapan Prens Faysal bin Ferhan, Gazze Şeridi'ndeki feci duruma atıfta bulunarak, dünyadaki vahim krizlerin herkese ortak sorumlulukları ve çatışmaların yayılmasını önlemek için gerilimi artırmaktan kaçınma ihtiyacını hatırlattığını vurguladı. İsrail'in sağlık altyapısına yönelik saldırılarının ve sivilleri hedef almasının uluslararası insancıl hukukun açık bir ihlali ve yasalar ile normlara dayalı uluslararası sisteme doğrudan bir meydan okuma olduğunu belirterek, uluslararası toplumu insani erişimin sağlanması ve sivillerin korunması için sorumluluklarını üstlenmeye çağırdı. Faysal bin Ferhan, Gazze'de yaşanan insani acıların göz ardı edilemeyeceğini ve uluslararası toplumun bu krizi sona erdirmek ve uluslararası hukuka uygun olarak iki devletli çözüme dayalı herkes için kalıcı ve kapsamlı bir barışa ulaşmak için ciddi bir şekilde çalışması gerektiğini vurguladı.

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı konuşmasının başında ülkesinin BRICS Zirvesi’ne ev sahipliği yapan ve bu yıl grubun başkanlığını yürüten Brezilya'ya takdirlerini ifade ederek, Suudi Arabistan'ın daha fazla fırsat ve ortak kalkınmayla dolu bir gelecek için çok taraflı platformlar aracılığıyla verimli bir iş birliği inşa etme arzusunu dile getirdi.

Prens Faysal bin Ferhan, Suudi Arabistan'ın Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi ve Paris Anlaşması'na olan bağlılığını vurgulayarak, iklim ve sağlık alanlarında iş birliğinin geliştirilmesinin önemini vurguladı ve farklı ülkelerin farklı koşullarını dikkate alan pratik ve dengeli bir yaklaşım çağrısında bulundu.

Bu bağlamda, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 30. Taraflar Konferansı'na (COP30) ev sahipliği yapacak olan Brezilya'ya Krallık'ın tebriklerini ileterek, Suudi Arabistan'ın iklim değişikliği sorunlarının ele alınmasında somut sonuçlar elde edilmesinde başarı dileklerini ifade etti.

Prens Faysal bin Ferhan, su kıtlığı çeken ülkelerden biri olarak Suudi Arabistan'ın çevresel zorlukları ve su kaynaklarını yönetmek için ileri yöntemler ve teknolojiler geliştirdiğini ve bu hayati kaynağa eşit erişimi sağlamayı amaçlayan Dünya Su Örgütü'nün kurulmasına yol açan çabalara öncülük ettiğini açıkladı.

Sağlık sektörü konusunda ise Vizyon 2030'un önleme ve entegre bakıma odaklanan kapsamlı reformlar içerdiğini belirterek, Suudi Arabistan'ın Hac ve Umre gibi büyük organizasyonları yönetme, planlama ve erken uyarı sistemleri geliştirme konusundaki uzmanlığını vurguladı. Kuşkusuz bu, Suudi Arabistan'ın uluslararası standartlara uygun olarak sağlık acil durumlarına hazırlık ve müdahale konusunda bölgesel bir merkez olma konumunu güçlendiriyor.

Oturuma Suudi Arabistan'ın Brezilya Büyükelçisi Faysal Gulam, Dışişleri Bakanlığı Ofisi Genel Müdürü Velid es-Semail, Dışişleri Bakan Danışmanı Muhammed el-Yahya ve Uluslararası Kuruluşlar Genel Müdürü Şahir el-Huneyni katıldı.