Yemen Dışişleri Bakanı: Husilerin barış çağrılarını reddetmesi uluslararası topluma hakaret

Yemen Dışişleri Bakanı Ahmed Avad bin Mubarek, dün Türk mevkidaşı ile Ankara’da (SABA)
Yemen Dışişleri Bakanı Ahmed Avad bin Mubarek, dün Türk mevkidaşı ile Ankara’da (SABA)
TT

Yemen Dışişleri Bakanı: Husilerin barış çağrılarını reddetmesi uluslararası topluma hakaret

Yemen Dışişleri Bakanı Ahmed Avad bin Mubarek, dün Türk mevkidaşı ile Ankara’da (SABA)
Yemen Dışişleri Bakanı Ahmed Avad bin Mubarek, dün Türk mevkidaşı ile Ankara’da (SABA)

Yemen Dışişleri Bakanı Ahmed Avad bin Mubarek, İran destekli Husi milislerinin barış ve sükunet çağrılarını reddetmeye devam etmesini uluslararası topluma hakaret olarak nitelendirerek, milisleri yatıştırma politikası olarak tanımladığı politikayı durdurmak, bölgenin güvenliği ve küresel istikrara yönelik müdahalelere son vermek için farklı bir yaklaşım benimseme çağrısında bulundu.
Mubarek’in bu açıklamaları Türk mevkidaşı Mevlüt Çavuşoğlu ile Ankara'da yaptığı görüşme sırasında geldi. Görüşme, Husi milislerini ateşkesi yenileme, genişletme ve kalıcı bir barışa ulaşma önerileri konusunda ikna etme çabalarının bir parçası olarak, Umman heyetinin Sana’ya ulaştığı döneme denk geldi.
Yemen resmi kaynakları, Mubarek’in Çavuşoğlu ile yaptığı görüşmede, terörist Husi milislerin Yemen halkına karşı uygulamaları ve tehditlerinin yanı sıra insani kriz ve ekonomik durumu gözden geçirdiğini söyledi.
Yemenli bakan, meşru hükümetin önceki tüm müzakere turlarında verdiği tavizlerin, Husi milislerinin yarattığı engellere rağmen Birleşmiş Milletler (BM) ateşkesine yol açtığını belirterek, darbecilerin ateşkesin en basit şartlarını uygulamayı reddettiklerine değindi.
SABA haber ajansına göre, Mubarek, Türkiye’nin Husi terör saldırılarını kınadığını ifade ederek, Yemen halkının maruz kaldığı boğucu insani krizin ışığında şiddeti durdurmaya ihtiyaç olduğunun altını çizdiğini aktardı. Husi milislerinin bu çağrılara derhal yanıt vermesi ve gerilimi tırmandırmaktan vazgeçmesi gerektiğini vurgulayan Mubarek, Türk hükümetinin insani krizi ve sonuçlarını hafifletmek için tüm imkanları sağlamaya hazır olduğunu bildirdi. Ayrıca Türkiye’nin Yemen Başkanlık Konseyi’nin yanı sıra ülkenin güvenlik ve istikrarını koruyacak her şeyi desteklediğini aktardı.
Ajans, Çavuşoğlu’nun Türkiye'nin Husi terör saldırılarını kınadığını teyit ettiğini, Yemen halkının, özellikle maruz kaldıkları boğucu insani krizin ışığında, tırmanışı ve şiddeti durdurması gerektiğine işaret etti. Husi milislerin bu çağrılara derhal yanıt vermesi ve gerilimi tırmandırmaktan vazgeçmesi gerektiğine dikkati çeken Cavuşoğlu, hükümetinin insani krizi ve sonuçlarını hafifletmek için tüm imkanları sağlamaya hazır olduğunu bildirdi.
Mubarek ve Çavuşoğlu görüşmesi, Yemen krizine ilişkin BM, bölgesel ve uluslararası çabaların, Husi milislerin BM'nin 2 Ekim'de sona eren ateşkesi yenileme ve genişletme önerilerini reddetmeye devam etmesi açısından bir durgunluk durumuna tanık olduğu bir zamanda geldi.
Öte yandan İran destekli Husiler, Umman heyetinin Sana’ya ulaştığını duyurdu. Umman heyeti, Husileri ateşkesin yenilenmesi ve genişletilmesi, terör saldırılarının durdurulması ve barışın tesisine yönelik çabaların olumlu karşılanması için BM ve uluslararası tekliflere ikna etme girişiminde bulunuyor.
Husilerin Sözcüsü Muhammed Abdusselam’a göre, Umman heyetinin ziyareti, yapılan görüşmelerin devamı niteliğinde olup uluslararası taraflarla yapılan görüşmelerde ortaya çıkan fikir ve önerilerin iletilmesi amacıyla gerçekleştirildi.
Diğer yandan Yemen Başkanlık Konseyi önceki gün Başbakan Muin Abdulmelik’in huzurunda video konferans yoluyla bir toplantı düzenlendiğini ve toplantıda insani koşullar, enerji kaynakları, uluslararası seyrüsefer özgürlüğünün yanı sıra iç gelişmelere ve Husi terör saldırılarının yansımalarıyla başa çıkmak için hükümet politikalarına ilişkin raporların dinlediğini bildirdi.
Başkanlık Konseyi, devletin vatandaşlara karşı yükümlülüklerini yerine getirmek ve İran rejimi tarafından desteklenen Husi terör planlarını engellemek için tüm kaynak ve enerjileri seferber etmenin önemine değinerek, kurtarılan bölgelerdeki ekonomik ve hizmetlerin yanı sıra Yemen’in bölgesel ve uluslararası düzeydeki varlığını iyileştirme çabalarına atıfta bulundu.
Husilerin Hadramut ve Şebva limanlarına yönelik saldırıları nedeniyle petrol ihracatının durmasıyla birlikte Yemen Başkanlık Konseyi, ‘çalışanların maaşlarını ödemeye devam etme ve enflasyonu düşürmek için etkili para ve mali politika araçlarını kullanma taahhüdünü’ teyit etti.
Yemen Başkanlık Konseyi, Suudi Arabistan Krallığı ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) çeşitli düzeylerdeki sarsılmaz desteğine övgüde bulunarak, son zamanlar Suudi Arabistan’ın Yemen’e sağladığı akaryakıt yardımlarına değindi. Konsey ayrıca, BAE tarafı ile Aden vilayetinde Haziran başında faaliyete geçecek 120 megavat kapasiteli güneş enerjisi sistemi kurmak için anlaşma imzalanacağını belirtti.
SABA, Yemen Başkanlık Konseyi'nin ‘devleti yeniden kurma ve terörist Husi milislerinin darbesini sona erdirme hedefini bir kez daha teyit ettiğini’ bildirdi.
Geçtiğimiz Ekim ayında BM’nin ateşkesi yenileme teklifine rağmen, ateşkesin sona ermesiyle ateş hatlarında göreceli bir sakinlik hakim. Bölgesel ve uluslararası arabulucuların ve BM Yemen Özel Temsilcisinin Husileri darbeyi sona erdirme ve 2014'ün sonlarında karşı çıktıkları uzlaşmaya dayalı geçiş yoluna geri dönme tercihine ikna edememesi ışığında askeri bir patlama olasılığı hala çok yüksek.
Uluslararası çağrılara kulaklarını tıkayan İran destekli Husi milisleri, siyasi ve ekonomik düzeyde daha fazla kazanım elde etmek için şiddet seçeneğini sürdürme niyetini gizlemiyor.



Cezayir'in görkemli askeri geçit törenleri düzenleyerek verdiği mesajlar

Cezayir’de bir askeri geçit törenine elinde bayrakla uçakları selamlayan bir çocuk, 1 Kasım 2024 (AP)
Cezayir’de bir askeri geçit törenine elinde bayrakla uçakları selamlayan bir çocuk, 1 Kasım 2024 (AP)
TT

Cezayir'in görkemli askeri geçit törenleri düzenleyerek verdiği mesajlar

Cezayir’de bir askeri geçit törenine elinde bayrakla uçakları selamlayan bir çocuk, 1 Kasım 2024 (AP)
Cezayir’de bir askeri geçit törenine elinde bayrakla uçakları selamlayan bir çocuk, 1 Kasım 2024 (AP)

Rabia Abdusselam

Cezayir'in 1954 yılında Fransa’nın sömürgeciliğine karşı başlattığı Kurtuluş Devrimi’nin 70’inci yıldönümü kutlamaları sıradan bir etkinlik değildi. Ülke, 132 savaş uçağı ve insansız hava aracı (İHA), yüzlerce tank ve Rus yapımı İskender-E mobil kısa menzilli balistik sistemi gibi benzeri görülmemiş yeni silahların tanıtıldığı devasa bir askeri geçit törenine tanık oldu.

Cezayir bu büyüklükte bir askeri geçit törenini ilk kez düzenlemiyor. Bundan iki yıl önce, bağımsızlığının 60’ıncı yıldönümünde yetkililer, Cezayir hükümetinin 30 milyon euro (32 milyon dolar) ayırdığı büyük bir askeri geçit törenini düzenledi. Bu durum, askeri gücü göstermesinin arkasında yatan sebepler ve bu askeri geçit törenlerinin verdiği mesajlar hakkında soru işaretleri yarattı.

Askeri geçit töreninde, medya tarafından ‘Cezayir'in uyuyan canavarı’ olarak anılan Rus ordusunun envanterindeki versiyonu 500 kilometre, dışarıya ihraç edilen versiyonu 280 kilometre menzile sahip olan Rus yapımı İskender-E balistik füze sisteminin tanıtılması heyecan yarattı. Törende, yüksek savaş kabiliyetine sahip etkili bir silah olan BM-30 Smerç çok namlulu roketatar sistemi, çok sayıda hedefi tespit ve takip edebilen ve balistik füzeleri ve çeşitli uçakları püskürtme ve imha etmede üstün yeteneklere sahip olan S-300 karadan havaya füze savunma sistemi ve D-30 obüslerinin yanı sıra hareket halindeki düşman hedefleri hassas bir şekilde imha edebilen BARQ lazer güdümlü anti tank füze sistemleri başta olmak üzere savunma ve saldırı silahları ile modern füze sistemlerinden oluşan bir cephanelik de sergilendi.

Ordunun silahlarının modernizasyonu

Törende Hava Kuvvetlerinin sahip olduğu silahlar da vardı. S-90 ve P-350 nakliye uçakları, S-130 taktik nakliye uçağı ve Ilyushin Il-76 havada yakıt ikmal uçağının yanında Suhoy-24 ve Suhoy-30 savaş uçakları uçuş yaptı. Cezayir Donanması da Akdeniz sularında Cercera, el-Hakkar ve Ouarsenis denizaltıları ve düşman topraklarının derinliklerindeki kara hedeflerini uzun mesafelerden yok etmek için derin denizden karaya kanatlı füzeler fırlatan ve gemileri ve denizaltıları yok etmek için torpido ve uzun menzilli füzeler kullanabilen Varshavyanka sınıfı denizaltısı gibi etkileyici gösterilerle geçit törenine katıldı.

Cezayir'in 2025 yılı genel bütçesi, Cezayir ordusu ve Savunma Bakanlığı bütçesinde 2024 bütçesine kıyasla ve 2018 yılından bu yana tahmini üç milyar dolarlık bir artışla 25 milyar doların üzerinde kayda değer ve kesintisiz bir artış olduğunu ortaya koyarken, askeri geçit töreni Cezayir'in savunma sektörüne her yıl harcadığı paranın büyüklüğünü gösterdi. Cezayir’in Savunma Bakanlığı ve ordu bütçeleri, yetkililerin ordunun teçhizat ve silahlarını yenileme ve modernize etme ve hatta gelişmiş silah sistemleri edinme arzusu nedeniyle rekor bir artışa tanık oldu. 2023 yılında 18 milyar dolar olan savunma bütçesi, 2024 yılında 22 milyar dolara yükselirken 2025 bütçesinde ise 25,1 milyar dolara ulaştı.

Çeşitli siyaset ve güvenlik analistleri, terörizm, Sahel bölgesindeki huzursuzluk, suç oranları, gizli göç ve insan kaçakçılığı ile ilgili artan güvenlik sorunları ve Cezayir'in etrafının Mali, Nijer ve Libya gibi güvenlik ve siyaset alanında zayıflıklarla boğuşan bir grup ülkeyle çevrili olması gerçeği göz önüne alındığında, bu askeri geçit törenlerinin yapılmasına hak veriyorlar. Kasaba Merbah Ouargla Üniversitesi’nde siyaset bilimi ve uluslararası ilişkiler profesörü ve uluslararası ilişkiler uzmanı olan Dr. Mebruk Kahi, Al-Majalla'ya yaptığı değerlendirmede, askeri geçit törenlerinin özellikle zamanlaması açısından iktidarın hem yurt içine hem de yurt dışına göndermek istediği siyasi mesajı ve hedefleri olduğunu söyledi.

Ordu ve halk arasındaki kutsal bağ

Bu mesajların hem yurt içinde hem de yurt dışındaki meselelerle ilgili olduğunu söyleyen Dr. Kahi, “Bunlar askeri düzeyde elde edilen başarıları tanıtmak ve Cezayir ordusunun vatanı savunmak ve korumak için tamamen hazır olduğuna dair bir güven mesajı göndermenin yanı sıra ordunun halkla olan ve Cezayir'in birliğini baltalamak niyetiyle kurulan pek çok komployu boşa çıkaran ilişkisini güçlendirmeyi amaçlayan bir girişim” ifadelerini kullandı.

Çeşitli siyaset ve güvenlik analistleri, artan güvenlik sorunları göz önüne alındığında, bu askeri geçit törenlerinin yapılmasına hak veriyorlar.

Şarku'l Avsat'ın Al Majalla'dan aktardığı habere göre Cezayir Cumhurbaşkanı Abdulmecid Tebbun, ordunun kara, hava ve deniz kuvvetleri ile jandarma, polis, sivil savunma ve sınır güçlerinin seçkin mensuplarının katıldığı bu geçit töreninin açılış konuşmasında çeşitli mesajlar verdi. Kısacası yetkililer, askeri geçit töreninin Kurtuluş Devrimi’nin 70’inci yıldönümünün boyutlarına ve temsil ettiklerine uygun olmasını sağlamaya ve emaneti koruyanların fedakarlıklarının karşılığını vermeye istekliydiler. Bu tören, halk ile onun kalbinde yer alan Cezayir ordusunun yüksek bir vatanseverlik duygusu, sarsılmaz bir bağlılık ve saf bir vatanseverlikle çalışan mensupları arasındaki kutsal bağın gücünü ifade ediyor.

ASCDvfg
Cezayir Cumhurbaşkanı Abdulmecid Tebbun, Cezayir Devrimi'nin 70’inci yıldönümü vesilesiyle düzenlenen askeri geçit töreni sırasında askeri bir aracın üzerinden törene katılanları selamlarken, 1 Kasım 2024 (AP)

Törende yaptığı konuşmada ordunun savunma doktrinini ve ülkenin güvenliğinin ve istikrarının korunması ilkesini yineleyen Cumhurbaşkanı Tebbun, Cezayir ordusunun misyonu sınırları savunmak olan bir barış, güvenlik ve konsantrasyon gücü olarak görülmesine dayanan sabit savaş doktrinini teyit eden bir mesaj verdi. Tebbun, bu mesajda “Cezayir Halk Ulusal Ordusu'nun doktrini bir savunma doktrinidir ve silahları sadece ulusal egemenliği korumanın yanı sıra ülkemizin uluslararası ve bölgesel taahhütleri ve anayasal ilkelerimiz ve kurallarımız çerçevesinde uluslararası hukuka saygı doğrultusunda uluslararası barış ve güvenliğe katkıda bulunmaya yöneliktir” dedi.

Cezayir ayrıca, Mağrip bloğu projesine yönelik mevcut yönelimi yansıtan birden fazla anlamı olan bir imajı vurgulamak istiyordu.

Tebbun, gözden geçirme faaliyetlerinin hedeflerini anlamak için bölgesel riskler ve zorluklarla ilgili dikkate değer önemli mesajlar da verdi. Mebruk Kahi, “Mali ve Nijer gibi ülkelerdeki siyasi yapının kırılganlığı ve yönetimin zayıflığı nedeniyle Sahel bölgesinde yaşananlar ve Sahra meselesindeki gelişmeler nedeniyle mesaj açık. Cezayir barışçıl çözümlere olan bağlılığını vurguluyor, ama bu onun zayıf olduğu anlamına gelmiyor. Aksine Kuzey Afrika ve Sahel bölgesinin güvenliğinin garantörü olacak güce sahip olduğunu göstermeye çalışıyor” değerlendirmesinde bulundu.

Fransa'ya gönderilen mesajlar

Cezayir ayrıca, Fas'ın Sahra üzerindeki egemenliği konusundaki son tutumu ve Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un geçtiğimiz hafta Fas parlamentosunda yaptığı konuşmada teyit ettiği görüşlerinin ardından Fransa'ya doğrudan bir mesaj göndermeye çalışıyor. Macron, konuşmasında Sahra'nın geleceğinin ‘sadece Fas'ın egemenliği altında ve özerklik önerisi çerçevesinde olabileceğini’ vurguladı. Konuyla ilgili bir değerlendirme yapan Prof. Nurussabah Aknuş, “Bu görüntü, özerklik seçeneğine meseleyi çarpıtarak ve BM'nin meşru çerçevesinden çıkarıp yerleşim mantığına çekerek tamamen tasfiye etme eğiliminde olan ya da olabilecek Fransa ve diğer ülkelere bir cevap niteliğindedir” diye konuştu.