John Krasinski: Eşim Emily Blunt olmasaydı hayatımda hiçbir yere gelemezdim

Oyuncu, "Yaptığım her şeyde beni her gün daha iyi olmaya itiyor" dedi

Fotoğraf: AFP
Fotoğraf: AFP
TT

John Krasinski: Eşim Emily Blunt olmasaydı hayatımda hiçbir yere gelemezdim

Fotoğraf: AFP
Fotoğraf: AFP

The Independent'ta yer alan habere göre John Krasinski, Emily Blunt'la yaptığı evlilik hakkında konuştu.
Üçüncü sezonu yeni yayımlanan Tom Clancy's Jack Ryan'da rol alan Krasinski, 2010'da Trendeki Kız'ın (The Girl On The Train) yıldızı Emily Blunt'la evlenmişti.
Çiftin 8 yaşında Hazel Grace ve 6 yaşında Violet adında kızları var.
43 yaşındaki Krasinski yeni bir röportajda, 12 yıllık keyifli evliliklerinin ardından Blunt'la aralarında güçlü bir bağ oluştuğunu açıkladı.
Krasinski, "O olmasa hayatımda hiçbir yere gelemezdim" dedi.
The Office'le (Ofis) tanınan oyuncu Parade.com'a yaptığı açıklamada, "Günlük olarak, kesinlikle kariyer açısından ve bir baba olarak da beni yaptığım her işte her gün daha iyi olmaya itiyor. Bir sonraki günü iple çekiyorum çünkü bir öncekinden daha iyi olacağını biliyorum" dedi.
Aksiyon-gerilim dizisi Tom Clancy's Jack Ryan'ın son kısmı, uzun zamandır beklenen üçüncü sezonuyla geri döndü. Dizide Jack Ryan rolünü yeniden Krasinski canlandırıyor.
Daha önceki röportajlarında Krasinski, Sessiz Bir Yer'de (A Quiet Place) birlikte rol aldığı eşinin çok büyük hayranı olduğunu açıklamıştı.
Krasinski, People'a ilişkileri hakkında "Gerçekten de şansımız yaver gitti" demişti.
Oyuncu sözlerine, "Bunun formülünü bilmiyorum ama bence o çok komik, son derece yetenekli ve ben kesinlikle onun bir numaralı hayranıyım" diye devam etmişti:
"Bence hayatınızı böyle bir şeye adadığınızda her şey değişiyor. Tüm klişeler doğru."
Krasinski 2018'de The Independent'a verdiği bir röportajda Blunt'ın, başarısının "gizli malzemesi" olduğunu söylemişti.
Oyuncu, ilk stüdyo filmi Sessiz Bir Yer'i yönetmesi hakkında, "Aslında sadece başrol oynayacaktım ama Emily bana filmi yönetmem gerektiğini söyledi" dedi:
"Bunun benim için muazzam bir fırsat olduğunu biliyordu ve o çılgınlık içinde sadece kendim olmama izin verdi. Dürüst olmak gerekirse, onunla tanışmasaydım bu kariyere sahip olamayacağımı hissediyorum çünkü bana bu işi nasıl yapmam gerektiğiyle ilgili çok şey öğretti. O benim gizli malzemem oldu."
 



Bilinç, beynin neresinde? Öne çıkan iki teori de sınavı geçemedi

Araştırmacılar bilincin, beynin zekadan ziyade duyularla ilişkili bölümünde oluştuğunu düşünüyor (Pixabay)
Araştırmacılar bilincin, beynin zekadan ziyade duyularla ilişkili bölümünde oluştuğunu düşünüyor (Pixabay)
TT

Bilinç, beynin neresinde? Öne çıkan iki teori de sınavı geçemedi

Araştırmacılar bilincin, beynin zekadan ziyade duyularla ilişkili bölümünde oluştuğunu düşünüyor (Pixabay)
Araştırmacılar bilincin, beynin zekadan ziyade duyularla ilişkili bölümünde oluştuğunu düşünüyor (Pixabay)

Bilincin beynin hangi bölümünde olduğunu araştıran bilim insanları ilginç sonuçlara ulaştı. 

Kişinin kendisini, etrafını, deneyimlerini, duygularını anlamasını sağlayan bilinç, insan varlığının temel bileşenlerinden biri. 

Bilim insanları uzun zamandır bilincin beynin hangi bölümünde, nasıl meydana geldiğini anlamaya çalışıyor. Pek çok fikir ortaya atılırken halihazırda 30'a yakın teori olduğu tahmin ediliyor. 

Bunlar arasında en çok öne çıkan ikisiyse Küresel Çalışma Alanı Teorisi (GWT) ve Bütünleşik Bilgi Teorisi (IIT). Bunlardan ilki bilincin, beynin ön kısmında olduğunu ve buradaki kilit bölgeler duyusal bilgileri tüm beyne yaydığında bilinçli deneyimin ortaya çıktığını savunuyor. 

IIT ise beyindeki bilginin son derece entegre ve bütünleşik olduğunu ve bu şekilde bilinçli bir deneyimin mümkün olduğunu öne sürüyor.

Önde gelen hakemli dergi Nature'da 1 Mayıs Perşembe günü yayımlanan çalışmada bilim insanları, bu iki teoriyi test ederek hangisinin geçerli olduğunu bulmaya çalıştı. Bulgular, ikisinin de yetersiz olduğuna işaret ediyor. 

Max Planck Enstitüsü'nden Dr. Lucia Melloni ve ekip arkadaşları, ABD, Avrupa ve Çin'deki 12 laboratuvarda 256 kişiye çeşitli görüntüleri izleterek beyinlerindeki elektrik ve manyetik aktiviteyi ve kan akışını ölçtü. 

Katılımcıların bilinçli farkındalığını ölçmek için onlara çeşitli yüzler, nesneler ve semboller gösterildi. Katılımcılar ekranda belirli görüntüler belirdiğinde bir düğmeye bastı. Ekip katılımcıların beynini üç farklı yöntem kullanarak izledi.

Bulgular bilincin, beynin düşünmeyle ilişkili ön kısmından ziyade, görme ve işitmeyle bağlantılı duyusal bölgeleri içeren arka kortekste ortaya çıktığına işaret ediyor. 

Çalışma, beynin arka kısmındaki nöronlarla öndeki bölgeler arasındaki önemli bağlantılar saptasa da bilincin ana merkezinin arka kortekste olduğu fikrini destekliyor.

Araştırmada ayrıca IIT'nin öne sürdüğü gibi bilincin, beynin çeşitli bölümlerinin etkileşimi ve işbirliğiyle oluştuğunu destekleyen güçlü kanıtlar da bulunmadı. 

Makalenin başyazarlarından Christof Koch, "Burada kanıtlar kesinlikle arka korteks lehine. Bilinçli deneyimle ilgili bilgiler ön loblarda ya yoktu ya da arka kortekse kıyasla çok daha zayıftı" diyerek ekliyor: 

Bu durum, ön lobların zeka, yargılama, muhakemede kritik önem taşımasına karşın görme, bilinçli görsel algılama gibi konularda kritik bir rol oynamadığı fikrini destekliyor.

Araştırmacılar yeni çalışmanın komadaki veya bitkisel hayattaki hastalar açısından da önem taşıdığını ifade ediyor.  

Bu durumdaki hastalar birkaç gün boyunca yanıt vermediği zaman genellikle bilinçlerini kaybettikleri varsayılarak yaşam destek ünitesiyle bağları kesiliyor. Ancak geçen yıl yayımlanan bir çalışmada tepkisiz hastaların yaklaşık 4'te birinin bilinci olabileceği tespit edilmişti.

Bu araştırmaya gönderme yapan Koch "Bilincin beyindeki temelini bilmek, sinyal vermeden 'orada olmanın' bu gizli biçimini daha iyi saptamamızı sağlar" diyor. 

Independent Türkçe, Reuters, New York Times, SciTechDaily, Nature