Dünyada Noel kutlamaları

Kudüs Latin Patriği Başpiskopos Pierbattista Pizzaballa, Batı Şeria'nın Beytüllahim kentinde Hazreti İsa'nın doğduğuna inanılan Nativity (Yeniden Doğuş) Kilisesi'nde düzenlenen Noel ayini yönetti (AA)
Kudüs Latin Patriği Başpiskopos Pierbattista Pizzaballa, Batı Şeria'nın Beytüllahim kentinde Hazreti İsa'nın doğduğuna inanılan Nativity (Yeniden Doğuş) Kilisesi'nde düzenlenen Noel ayini yönetti (AA)
TT

Dünyada Noel kutlamaları

Kudüs Latin Patriği Başpiskopos Pierbattista Pizzaballa, Batı Şeria'nın Beytüllahim kentinde Hazreti İsa'nın doğduğuna inanılan Nativity (Yeniden Doğuş) Kilisesi'nde düzenlenen Noel ayini yönetti (AA)
Kudüs Latin Patriği Başpiskopos Pierbattista Pizzaballa, Batı Şeria'nın Beytüllahim kentinde Hazreti İsa'nın doğduğuna inanılan Nativity (Yeniden Doğuş) Kilisesi'nde düzenlenen Noel ayini yönetti (AA)

Hristiyanlıkta Hazreti İsa'nın doğumunun kutlandığı Noel Bayramı, dünyanın dört bir yanındaki Hristiyanlar tarafından kutlandı.

Hazreti İsa'nın doğum yeri olduğuna inanılan Beytüllahim'de Noel kutlamaları başladı
İşgal altındaki Batı Şeria'nın güneyinde Hazreti İsa'nın doğum yeri olarak bilinen Beytullahim'de Noel kutlamaları başladı.
Batı Şeria'nın Beytüllahim kentinde Hazreti İsa'nın doğduğuna inanılan Mehd Kilisesi (Doğuş) çevresindeki kutlamalara çok sayıda kişi katıldı.
Hristiyan din adamlarının da katıldığı kilise çevresindeki kutlamalarda Filistinli bando takımları geçit töreni düzenledi.
Kutlamalar kapsamında Noel baba kostümü giyen bir kişi, vatandaşları selamladı.
Kudüs Latin Patriği Başpiskopos Pierbattista Pizzaballa da Doğuş Kilisesi'nde düzenlenen Noel ayinini yönetti.
Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas ve Filistin Başbakanı Muhammed Iştiyye başta olmak üzere siyasi ve dini liderlerin katılımıyla kilisede bir ayin düzenlenmesi bekleniyor.
Filistin Turizm ve Eski Eserler Bakanı Rola Maayia, daha önce yaptığı açıklamada, tahminlere göre kutlamalara 100 binden fazla turistin katılacağını söylemişti.
Filistin Turizm Bakanlığı verilerine göre, Noel kutlamalarının yapıldığı Beytüllahim'deki Doğuş Kilisesi ve çevresindeki otellerin yüzde 95'den fazlası doldu.

Hristiyanlar Doğuş Kilisesi'ni ziyaret ediyor
Dünyanın dört bir yanından Hristiyanlar, her yıl aralık ayı sonlarında Noel dolayısıyla işgal altındaki Batı Şeria'nın Beytüllahim kentine gelerek hac ziyaretinde bulunuyor.
Kent, kutsallığını Hazreti İsa'nın dünyaya geldiğine inanılan bir mağaranın üzerine kurulmuş olan Doğuş Kilisesi'nden alıyor.
Hristiyanlar için en kutsal dini mekanlardan biri olarak kabul edilen Doğuş Kilisesi binlerce turisti ağırlıyor.

Papa Franciscus, Vatikan'daki geleneksel Noel ayinini yönetti
Hristiyanlıkta Hazreti İsa'nın doğumunun kutlandığı Noel Bayramı dolayısıyla Vatikan'da Katoliklerin ruhani lideri Papa Franciscus'un yönettiği ayin yapıldı.
Vatikan'ın ünlü Aziz Petrus Bazilikası'nda Kovid-19 salgını sebebiyle son iki yıldır kısıtlı katılımla yapılan Noel ayinini bu yıl yaklaşık 7 bin kişi izledi.
Papa Franciscus'un, Katolik aleminin ruhani lideri olmasından bu yana 10. kez yönettiği Noel ayinine son aylardaki diz ağrıları sebebiyle tekerlekli sandalyeyle katıldığı görüldü.
Ayine katılan inananları takdis eden Katoliklerin ruhani lideri, burada yaptığı konuşmada, Hz. İsa'yı andı.
Konuşmasında tüketimdeki açgözlülük konusunda uyarılarda bulunan Papa, güce ve paraya olan açlık sebebiyle insanların, komşularını ve hatta kardeşlerini bile tüketme durumuna geldiğini ifade etti.
Noel'de yoksulların unutulmaması gerektiğini vurgulayan Papa, ayrıca savaşların mağdur ettiği çocukları da düşündüğünü söyledi.
Katoliklerin ruhani lideri Papa Franciscus, öğle saatlerinde de Noel ayini ertesinde dünya meselelerine dair mesajlar verdiği geleneksel "Urbi et Orbi" (Roma ve dünyaya) hitabını yapacak.

İsrail ablukası altındaki Gazze'de Latin Manastırı Kilisesi'nde Noel kutlamaları başladı
Gazze'deki Katolik Latin Manastırı Kilisesi'nde, Noel kutlamaları kapsamında ayin düzenledi.
Kilisenin içi ve dış duvarları ışıklarla süslenirken, çocuklar Noel'i kutlamak için mum taşıyıp davul çaldı.
Latin Manastır Kilisesi papazı Peder Gabriel Romanelli, Anadolu  Ajansı (AA) muhabirine yaptığı açıklamada, Noel'in her yıl kutladıkları mutlu bir gün olduğunu söyleyerek "Gazze'deki Filistinli Hristiyanlar olarak, Filistin'deki tüm Hristiyanlar ve Müslümanlar lehine barış ve adalet tesis edilmesi için dua ediyoruz" ifadelerini kullandı.
Romanelli, İsrail'in ablukası nedeniyle Gazze'de elektrik kesintisine maruz kaldıklarını ve Gazze ile diğer Filistin toprakları arasında ulaşımda yaşanan zorluk ve sıkıntılardan muzdarip olduklarını ifade etti.
Yaklaşık 2 milyon nüfusa sahip Gazze Şeridi'nde 1000 civarında Hıristiyan yaşıyor. Bunların yaklaşık yüzde 70'i Kudüs'te merkezi kilisesi bulunan Rum Ortodoks mezhebine, geri kalanı ise Latin Katolik mezhebine mensup.
İşgal altındaki Batı Şeria'nın güneyinde Hazreti İsa'nın doğum yeri olarak bilinen Beytullahim'de de Noel kutlamaları dün başlamıştı.

Moskova'da Noel ayini düzenlendi
Rusya’nın başkenti Moskova’da yaşayan Katolikler, yeni yılı ve Hazreti İsa'nın doğumunu kutladığı Noel Bayramı arifesinde Meryem Ana Katolik Katedralinde bir araya geldi.

Süleymaniye'de Noel kutlamaları
Irak'ın Süleymaniye'deki St. Josef Kilisesi'nde Noel kutlamaları kapsamında ayin düzenlendi. Ayine aileleriyle katılan çocuklar, mum taşıdı.

Hatay'da Ortodoks Kilisesinde Noel kutlandı
Hatay'ın İskenderun ilçesinde Noel dolayısıyla Ortodoks Kilisesinde ayin düzenlendi. Ayinde mum yakılarak dua edildi.

Ukrayna'nın başkenti Kiev'de Noel ayini
Ukrayna'nın başkenti Kiev'de St. Michael Altın Kubbeli Katedrali’nde Noel ayini düzenlendi.  Noel'in her yıl 6 Ocak'ı 7 Ocak'a bağlayan gece kutlandığı ülkede bu sene Ortodoks Kilisesi'nin bazı toplulukları 25 Aralık'ta Noel'i kutluyor.

Hindistan’da Noel
Hindistan’ın Keşmir bölgesinde yer alan Srinagar kentinde, Noel için ışıklandırılan ve dekore edilen bir kilisede bir araya gelen vatandaşlar, aileleri ve arkadaşları ile beraber Noel öncesinde düzenlenen ayine katıldı.

 



Pulitzer Ödülü sahibi Filistinli yazar Musab Ebu Tuha Al-Majalla’ya konuştu: Kullanmama izin verilmeyen tek kelime ‘soykırım’

Filistinli şair ve yazar Musab Ebu Tuha
Filistinli şair ve yazar Musab Ebu Tuha
TT

Pulitzer Ödülü sahibi Filistinli yazar Musab Ebu Tuha Al-Majalla’ya konuştu: Kullanmama izin verilmeyen tek kelime ‘soykırım’

Filistinli şair ve yazar Musab Ebu Tuha
Filistinli şair ve yazar Musab Ebu Tuha

Husam Maruf

Filistinli şair ve yazar Musab Ebu Tuha, The New Yorker'a yaptığı katkılardan dolayı 2025 yılında Gazetecilik Makalesi dalında ABD'nin prestijli ödüllerinden Pulitzer Ödülü'nü kazandığında, bu sadece edebiyat alanındaki yeteneğine yönelik bir ödüllendirme değil, aynı zamanda felaketin merkezinden ve yok oluşun derinliğinden doğan bir sesin hiç vakit kaybetmeden işitilmesiydi. Ebu Tuha, Gazze’nin harap olmuş sokaklarından ABD sürgününün garip sessizliğine, enkazdan ve hayatta kalmaktan doğan bir dil taşıyor. Sözcükleri sempati uyandırmayı değil, bilinmeyi istiyor. Bu durumda onun metinleri metafordan ziyade tarihe düşen kayıttır, yansımadan ziyade kanıttır.

Şarku’l Avsat’ın Al Majalla’dan aktardığı röportaja göre Rahat ya da inziva halinden değil, bitmemiş bir çığlığın kalbinden, artık anı ve keder dışında var olmayan bir vatandan yazan Ebu Tuha’nın İngilizce olarak kaleme aldığı Filistin'in hikayesi halen canlılığını koruyor. Her cevapta, ‘Hayatta kalmak ne anlama geliyor? Hayatta kalmak ve sonra yazmak ne anlama geliyor?’ şeklinde amansız sorular ortaya çıkıyor.

*Şiir yazmaya Arapça başladınız, sonra İngilizceye geçtiniz. Amaç dinleyici kitlesini genişletmek miydi yoksa Arap dünyasından uzaklaşmanın bir sonucu mu?

Ne yazık ki yazdığım dili seçme lüksüne sahip değilim. Bir dilde yazıp diğerinde yazmama amacım, koşullara ve yazmak zorunda kaldığım konuya bağlı.

Gazze'deki soykırım hakkında İngilizce yazdığımda ister askeri ister siyasi ister basın isterse edebi olsun, soykırım uygulayan bir dünyaya hitap ediyorum. Bana ve halkıma karşı yapılan medya ve edebiyat soykırımına içgüdüsel bir yanıt verme ihtiyacından dolayı İngilizce yazıyorum. Elbette bu da dolaylı olarak çok sayıda insana ulaşmayı sağlıyor.

Siyasi ve insani

*İçsel bir yansımadan kaynaklanan yazı ile siyasi bir belge olarak kabul edilen yazı arasındaki fark nedir?

Yazdıklarımı siyasi bir belge olarak tanımlamaktan hoşlanmıyorum. Onu insani bir belge olarak görüyorum, kelimeler dinleyicinin kulağına ya da okuyucunun gözüne girmeden önce çığlık atan ve kan damlayan insani bir acı.

Bana ve halkıma yönelik medya ve edebiyat soykırımına içgüdüsel bir yanıt verme ihtiyacı duyduğumdan İngilizce yazıyorum.

İçsel bir yansımadan kaynaklanan bir şiir, tüm insanlar tarafından paylaşılan hayalleri, düşleri veya korkuları ifade eden bir sanat eseridir. Aile sevgisi, kasırga korkusu, doğum öncesi kaygı, yeni bir yarına duyulan özlem.

cdfgthy
Musab Ebu Tuha bombalanmadan önce Gazze'deki evinde

Yatak odanızın yıkıntıları arasında ya da sokakta kan kaybından ölme ve başıboş köpekler tarafından yenme kâbusu... Tüm bunlar, içsel bir yansımadan değil, öteki tarafından körüklenen bir korkudan kaynaklanır.

*Şiirlerinizden birinde molozların ruhlara kıyasla ağırlığını hicvediyorsunuz. Kara mizahın edebiyattaki rolünü nasıl görüyorsunuz? Bu sözcük sizce hala ruhun ağırlığını ifade edebilir mi?

Kara mizahın, olayları doğrudan ifadelerimizden daha iyi anlamamızı sağladığına inanıyorum. Dünya ve onun siyasi ve hukuki sistemi, yaklaşık seksen yıldır Filistinlilerin haklarını geri vermek bir yana, onları ölüm makinesinden korumakta bile başarısız oldu.

frgt
Gazete Makalesi dalında Pulitzer Ödülü

Sözcük, kurbanı insanlaştırmayı başarırsa ruhun ağırlığının bir kısmını da ifade edebilir. Bir insanı bir sayıya, diğer son dakika haberleri tarafından bir kenara itilen bir son dakika haberine dönüştürmek suçtur.

Tiyatrodan köke

*ABD’ye taşındıktan sonra bir yazar, bir baba, bir Filistinli olarak hayatınızda ne değişti? Eskiden yaşadığınız bir hayatın uzaktan bir anlatıcısı olmaktan korkuyor musunuz?

Soykırım sahnesinden, medya, askeri ve diplomatik yollarla soykırım üreten ve finanse eden bir ülkeye geçmek kolay değil. Buradan dünyaya anlayacağı bir dille, sadece İngilizce değil, edebi ve kültürel bir dille hitap etmek için daha büyük bir sorumluluk hissediyorum. İnsan kendisini her gün eleştiren bir medyaya konuştuğunda bu rolü daha da büyüyor.

Dünya ve onun siyasi ve hukuki sistemi, yaklaşık seksen yıldır Filistinlilerin haklarını geri vermek bir yana, onları ölüm makinesinden korumakta bile başarısız oldu.

Filistinli anne-babaların çocuklarını ve ölümden ölüme kaçarken taşıyabildiklerini taşımalarını izlerken acı çekiyorum. Çocuklarıma bakıyorum ve zamanda geriye giderek ‘Ya Gazze'de kalsaydım? Çocuklarımı nasıl beslerdim? Onları nasıl korurdum? Hayatta olur muyduk?’ diye soruyorum kendime.

*Ailenizi Gazze’den çıkarmaya çalışırken tutuklandınız. Bu deneyim dil, hafıza ve korku ile olan ilişkinizi nasıl etkiledi?

Etkilendim ve özellikle yeni serbest bırakılan tutukluları gördüğümde, açlık, korku ve hastalığın bedenlerini nasıl paramparça ettiğini gördüğümde etkilenmeye devam ediyorum. Onların arasında yüzümü gördüğümde halen kabuslar görüyorum. Bu deneyim dilimi etkiledi. Artık kelimelere çok daha fazla dikkat ediyorum.

fgthy
Filistinli şair Musab Ebu Tuha’nın San Francisco'da çekilen bir fotoğrafı

Medya neden bir Filistinlinin ‘tutuklandığını’ söylerken, gerçekte bir okuldan ya da hastaneden ‘kaçırıldığını’ söylemiyor? Neden bir İsrailli asker olsa bile ‘rehine’ olarak adlandırılırken, bir Filistinli sivil bir doktor olsa bile ‘tutuklu’ olarak adlandırılıyor? Her bir kelimenin siyasi ve insani çağrışımları vardır.

Silinme

Bir keresinde şöyle yazmıştım:

“Dilimden ve ülkemden bahsetmeyen bir kitap... Sanki ben bu toprakların gayrimeşru bir çocuğuyum. Filistin'in haritalardan silinmesiyle nasıl başa çıkıyorsunuz? Bu silinme karşısında yazı ne yapabilir?”

Bu silinmeyle varlığımı ve hikayemi olumlayarak başa çıkıyorum, ancak ne yazık ki bu varoluşa ister mekanlar ister insanlar olarak olsun, gerçeğin silinişi eşlik ediyor. Maalesef bu silinmeyi telafi etmek için yazmak gerekiyor. Hakkında yazdığımız karakterler ve mekanlar sonsuza dek silinirken dergilerle ve ödüllerle onurlandırılıyorlar.

Neden bir İsrailli asker olsa bile ‘rehine’ olarak adlandırılırken, bir Filistinli sivil bir doktor olsa bile ‘tutuklu’ olarak adlandırılıyor?

fgthy
Musab Ebu Tuha, edebi çalışmaları onuruna verilen American Book Ödülü'nü elinde tutarken

Elbette, dünyanın dört bir yanındaki entelektüellerin Filistinlilerle etkileşimi, savaş ve saldırganlık zamanlarında yani genellikle patlama anlarında insan sesine verilen bir tepki olarak görülebilir. Ancak ben, bu etkileşimin sadece zamanla sınırlı olmadığına, Filistin’in hikayesine sirayet edeceğine ve bunun savaşla başlayıp ateşkesle biten bir hikaye değil, radikal bir şekilde ele alınması gereken bir hikaye olduğuna inanıyorum. Bu hikayenin, politikacıların ve karar alıcıların yanında akademisyenlerin ve entelektüellerin de dahil olduğu adaletsiz küresel sistemin sorumlu olduğu bir hikaye olduğuna inanıyorum.

Baskılar

*Batılı ülkelerde yazılarınızı yayına hazırlarken üstü kapalı da olsa editoryal baskılarla karşılaşıyor musunuz? Filistin hikayesinin nasıl anlatılması gerektiğine dair belirli beklentiler var mı?

Tecrübelerime göre kullanamadığım tek kelimenin ‘soykırım’ olduğunu söyleyebilirim. Bunun dışında aklımdaki ve duygularımdaki her şeyi aktardım ve ifade ettim.

Bu dünyada adaletsizliği gören ve bunu dile getiren gerçek yazarlar var, ancak onların sesi yıkımdan zevk alanlardan daha az güçlü.

*Pulitzer Ödülü'nü nasıl aldınız, bunu edebi bir onur olarak mı yoksa hikayenizin sembolik olarak tanınması olarak mı gördünüz?

Hiç şüphesiz ikisi de. Sadece çok zor bir yıl boyunca yayınlanmış yazılarım için değil, aynı zamanda ele aldığım konular için de edebi bir onur bu. Ancak aynı zamanda denemelerimde kullandığım edebi üslubun gücünün ve edebi platformlarda genellikle görmezden gelinen bir ses olan Filistinliler olarak hikayemizin önemli bir şekilde tanınması olarak da görüyorum.

yu78ı
Musab Ebu Tuha’nın kaleme aldığı “Gazze'den Şiirler” kitabının kapağı

*Bu ödüllerin sesinizin gücü için mi yoksa yaranız için mi verildiğini merak ettiniz mi? Gazze'nin çektiği acıları görmezden gelen bir dünyanın kuruluşları tarafından ödüllendirilmenin yarattığı ironiyle nasıl başa çıkıyorsunuz?

Bu kuruluşların, görmezden gelen ve hatta acı çekmemize neden olan bir dünyaya ait olduğu doğru, ancak dünya bu gerçeklikten daha büyük. Bu dünyada adaletsizliği gören ve bunu dile getiren gerçek yazarlar olsa da onların sesi yıkımdan zevk alanlardan daha az çıkıyor. Ama onlar var ve onları gördüğümüzü, bizim sesimizi duyan ve bunu kalbinde ve dilinde taşıyan seslerini duyduğumuzu bilmelerini sağlamalıyız.

*Batılı platformlar sizi kutladığında, kendinizi bağımsız bir Filistinli ses olarak mı görüyorsunuz yoksa ötekinin dilinde ustalaşmış biri olarak mı?

Batı'nın anladığı bir dile hakim olmamın kutlamayla bir ilgisi olduğunu düşünmüyorum. Burada insanlık ve kullandığım edebiyat düzeyi ödüllendiriliyor.