İkebana, yüzyıllar boyunca olgunlaşan geleneksel Japon sanatı

Sanat, cennet, dünya ve insanı temsil eden 3 nokta içeren üçgene dayanıyor

İkebana sanatı, Nokonuma’ya kadar uzanan tarihi bir arka plana dayanıyor
İkebana sanatı, Nokonuma’ya kadar uzanan tarihi bir arka plana dayanıyor
TT

İkebana, yüzyıllar boyunca olgunlaşan geleneksel Japon sanatı

İkebana sanatı, Nokonuma’ya kadar uzanan tarihi bir arka plana dayanıyor
İkebana sanatı, Nokonuma’ya kadar uzanan tarihi bir arka plana dayanıyor

Japonya’daki tüm geleneksel sanatlar arasında ikebana veya diğer bir deyişle çiçek düzenleme sanatı sanatların en ünlü ve yaygın olanı. Bu sanatın tarihi yüzlerce yıl öncesine dayanıyor ve çağdaş sanat dünyasının ana unsurlarından biri olarak varlığını sürdürüyor.
İkebana, Nokonoma’ya kadar uzanan tarihi bir arka planda dayanıyor. Fikrin modern dünyamıza yayılana kadar ofis penceresinde, toplantı odasında, otel lobisinde, halk meydanında ve Japon evinin duvarında kendisine yer buluyor.
Aynı zamanda, ikebana sanatı artık Japonya'daki çiçek koordinatörlerinin veya sanatçıların alanı değil, tüm ülkelerden ve toplumun her kesiminden profesyonel ve amatör tasarımcıları hayranlarıyla buluşturdu.
İkebana sanatının kullanımında ve anlamında meydana gelen gelişme, yüzyıllar boyunca gelişen ve olgunlaşan mekan ve doğallık temellerini etkilemedi.
En basit haliyle ikebana, çizgilerin, renk uyumunun, mekanın ve şeklin mükemmelliğine vurgu yapılan, cenneti, yeri ve insanı temsil eden 3 noktalı bir üçgene dayalı sabit bir desen izliyor.


Japon ikebana sanatının bazı örnekleri (Şarku’l Avsat)

Bitki dallarının ortak unsurlarını birbirini izleyen güzel bir çizgide koordine ederken, ne kadar güzel olurlarsa olsunlar bir buket çiçek veya açan güllere kıyasla tercih edilir. Doğal duyular ise bundan daha az önemli değil.
Bu sanattaki uyum, uzun çam ağacından en kısa üzüm yapraklarına kadar doğayı tüm yönleriyle içeriyor.
İkebana sanatı genellikle içinde bulunulan mevsime ait yaprakları içerir ve sanatçının makasının çizgisini tamamlamaya yarayan hassas budama dokunuşlarına tabi olanlar hariç, doğal hallerinde kullanılıyor.
Japonya’da birçok ikebana sanatı okulu var. Her biri, bu okullardan sanatın temellerini gözden kaçırmadan bir dizi kural ve koordinasyon yöntemini izler. Moribana stili ve nageire sanatı gibi.
Bazı okullar, sanatın kazandığı artan önem ve çağdaş yaşam tarzındaki rolü doğrultusunda geleneksel yöntemlerin ötesinde ifade arayışında.
 



Ünlü oyuncu 16 Emmy ödüllü dizideki ikonik rolü nasıl aldığını anlattı

Jon Hamm, Mad Men sona erdikten sonra profesyonel manada hangi adımı atacağını bilemediğini söylüyor (AMC)
Jon Hamm, Mad Men sona erdikten sonra profesyonel manada hangi adımı atacağını bilemediğini söylüyor (AMC)
TT

Ünlü oyuncu 16 Emmy ödüllü dizideki ikonik rolü nasıl aldığını anlattı

Jon Hamm, Mad Men sona erdikten sonra profesyonel manada hangi adımı atacağını bilemediğini söylüyor (AMC)
Jon Hamm, Mad Men sona erdikten sonra profesyonel manada hangi adımı atacağını bilemediğini söylüyor (AMC)

Televizyon tarihinin en etkileyici karakterlerinden biri olan Don Draper'ın gizemli havası, karakteri bu kadar unutulmaz kılan unsurlardan biriydi. Ancak bu atmosferin oluşması, Mad Men'in yaratıcısı Matthew Weiner'ın, o dönemde pek tanınmayan bir ismi başrole yerleştirme konusundaki ısrarı sayesinde mümkün oldu. 

Şu sıralar Apple TV+ dizisi Your Friends and Neighbors'da rol alan Jon Hamm, Weiner'ın Don Draper rolünü kendisine vermek için yapımcıları ikna etmeye çalışırken nasıl zorlu bir süreç yaşadığını konuk olduğu Awards Chatter podcast'ine anlattı. 

Hamm'e göre, Weiner dizinin ruhunu anlatırken, oyuncunun tanınmıyor olmasının bir eksiklik değil, aksine bir avantaj olduğunu vurgulamış.

54 yaşındaki Hamm, "Matthew, yöneticilere 'Bu dizinin olayı, kimsenin bu adamın kim olduğunu bilmemesi' dedi" ifadelerini kullandı: 

Düşünsenize, Rob Lowe gibi biri bu rolde olsaydı. O zaman 'Aa, Rob Lowe dizisiymiş bu' derdiniz. Bu yüzden benim bilinmiyor olmam işime yaradı.

Yine de AMC yöneticilerini, Hamm'i 16 Emmy ödüllü dizinin başrolüne koymaya ikna etmek kolay olmamış. Hamm, rolü almadan önce 6 ya da 7 kez seçmelere katıldığını ve nihayetinde New York'a, AMC yöneticileriyle son görüşme için çağrıldığını söyledi.

O süreci anlatan Hamm, "Yönetim kademesinde, 'Gerçekten kimsenin tanımadığı bu çocuğu mu dizimizin başrolüne koyacağız? Bu, kanal tarihimizin ilk orijinal dizisi' gibi hararetli tartışmalar olmuş" dedi: 

O dönemin genel yaklaşımı, bilinen, kredisi olan bir ismi başrole koymaktı.

Neyse ki New York'taki son toplantıda rol resmen Hamm'e teklif edildi. Hamm, karakterin ruhunu anlamasını sağlayan kişisel bir deneyimi de paylaştı. Özellikle kendi babasının, Don Draper'la benzer yanları olduğunu fark ettiğini anlattı.

Hamm, "Babamda da Don'da olduğu gibi sürekli bir melankoli hali vardı" dedi:

Bir sürü şeye sahip oluyorsun, ayrıcalığın, erişimin, her şeyin var. Ama neden mutlu değilsin? Bence bu da diziyi ayakta tutan duygulardan biriydi.

Jon Hamm şu sıralar Amanda Peet ve Olivia Munn'la başrolü paylaştığı Your Friends and Neighbors'ta oynuyor. Dizinin yeni bölümleri her cuma Apple TV+’ta izleyiciyle buluşuyor.

Independent Türkçe, IndieWire, Fox2Now, Awards Chatter