Süveyş Kanalı'na alternatif mümkün mü?

Süveyş Kanalı'nın açılışı sırasında, 1869'da kutlamalar gerçekleştirilmişti.
Süveyş Kanalı'nın açılışı sırasında, 1869'da kutlamalar gerçekleştirilmişti.
TT

Süveyş Kanalı'na alternatif mümkün mü?

Süveyş Kanalı'nın açılışı sırasında, 1869'da kutlamalar gerçekleştirilmişti.
Süveyş Kanalı'nın açılışı sırasında, 1869'da kutlamalar gerçekleştirilmişti.

Son günlerde Süveyş Kanalı için özel bir fon kurulacağı, kanalın bazı varlıklarının satılacağı üzerine söylentiler artarken Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi ise Süveyş Kanalı Kurumu'nun yatırım fonu ile ilgili büyük bir kafa karışıklığı ve spekülasyon dalgası olduğuna dikkat çekti. Süveyş Kanalı Kurumu’nun projeleri ve kanalın gelişimini finanse etmek için fonun gerekliliğini vurguladı.
Sisi dün Gize’deki Ebu Ravaş’da tıbbi ve endüstriyel gaz tesisleri ve üçüncül enerji üretim istasyonunun açılış töreninde yaptığı konuşmada, Süveyş Kanalı’na alternatiflerin olduğu söylentilerine değindi. Süveyş Kanalı’na dair fon amacının önemine değindi. ‘Süveyş Kanalı'nın gelirini etkileyebilecek projeler olduğu yönünde söylentilere’ dikkat çekti.
Süveyş Kanalı İdaresi Başkanı Usame Rabi de aynı söylentilere işaretle Süveyş Kanalı ile yarışan herhangi başka bir kanal projesi olmadığını vurguladı.
Cumhurbaşkanı Sisi, geçtiğimiz yıl karaya oturan Ever Given adlı dev konteyner gemisi kurtarıldığı sırada yaptığı açıklamada, Süveyş Kanalı'nın ‘yetenekli, sürdürülebilir ve rekabetçi’ olduğunu dikkat çekmişti. Kanalın küresel ticaret hareketliliğinde kendini kanıtladığını, karaya oturma krizinin en az 150 yıldır hizmet veren kanalın büyük rolünü ve önemini yeniden teyit ettiğini söylemişti.
Kıtalar ve medeniyetler arasında bağlantı niteliğindeki Süveyş Kanalı’nın inşaatı 1859'da başlamış, 17 Kasım 1869'da büyük bir açılış töreni yapılmıştı. 18 Ağustos 1869'da da Kızıldeniz ve Akdeniz suları Süveyş Kanalı'nda birleşmişti.
Merhum coğrafyacı Dr. Cemal Hamdan, kanalı ‘Mısır’ın nabzı’ olarak tanımlıyordu. Zira Süveyş Kanalı, denizcilik hususundaki önemine ek olarak Mısır'ın siyasi ve ekonomik durumuyla yakından ilişkili. Cemal Abdunnasır, 26 Temmuz 1956'da Süveyş Kanalı’nın millileştirilmesi yönünde karar almış, bu sebeple Mısır, Ekim 1956’da üç ülkenin hedefi haline gelmişti. 5 Haziran 1967'de İsrail'in Sina'ya saldırması nedeniyle kanaldaki seyrüsefer durmuş, bu durum Mısır ordusunun Ekim 1973 Savaşı’ndaki zaferinden iki yıl sonra, 1975'te Devlet Başkanı Enver Sedat'ın Süveyş Kanalı'nın yeniden açılacağını duyurduğu tarihe kadar devam etmişti.
Geçtiğimi yıl Panama bandıralı Ever Given gemisi Süveyş kanalında karaya oturmuş, kanaldaki çift yönlü trafik gemi kurtarılana dek altı gün boyunca durmuştu. Bu olay, uluslararası deniz ticaretinin yüzde 10'unun geçişini güvence altına alan, Avrupa ile Asya arasında bir bağlantı oluşturan Süveyş Kanalı’nın önemini teyit etmiş oldu.
Karaya oturma hadisesi ardından Süveyş Kanalı'na alternatiflerden bahsedilmeye başlanmış, bu hususta alternatif deniz projeleri öne sürülmüştü. Süveyş Kanalı’na alternatif olarak ‘Kuzey-Güney Ulaştırma Koridoru’nun etkinleştirilmesi çağrısında bulunan İran'ın Moskova Büyükelçisi Kazım Celali, uluslararası nakliyede harcanan zamanı ve maliyetleri büyük ölçüde azalttığını öne sürmüştü.
İsrail Kızıldeniz ile Akdeniz'i birbirine bağlayan Ben-Gurion Kanalı projesini ve Aşkelon kanalı projesini alternatif olarak sunmuştu. Rusya ise alternatif olarak Arktik Okyanusu kıyısı boyunca ilerleyen Kuzey Denizi Koridoru projesini önermişti.
Ümit Burnu da öne sürülen alternatifler arasıydı. Ancak buradan geçilmesi için Süveyş Kanalı’na nazaran ciddi miktarlarda yakıt harcanması, zaman olarak ise iki haftanın daha hesaba katılması gerekiyor. Bu hususta Panama Kanalı’nın d adı gündeme geldi.
Arap Bilim, Teknoloji ve Deniz Taşımacılığı Akademisi (AAST) Deniz Taşımacılığı ve Teknolojisi Fakültesi Dekanı Dr. Rabban Muhyiddin es-Sayih, Şarku’l Avsat’a verdiği demeçte şunları söyledi:
“Çevresinde olup bitenlere rağmen Doğu ile Batı arasındaki ticaretin şahdamarı olmaya devam eden Süveyş Kanalı, üretim ila tüketim merkezleri arasındaki mesafeyi ve nakliye maliyetini en çok kısaltan su yolu ve navigasyon konumunda. Siyasi liderliğin kanala alternatiflerden endişe etmediği vurgusu, Mısırlılara verilen bir güvence mesajıdır. Süveyş Kanalı, deniz taşımacılığı ve küresel ticaret sistemi ile ilişkili herkes için Doğu ile Batı arasındaki en önemli geçit olarak kalacak.”
Süveyş Kanalı’nın önemini küçümseyen ve alternatif öne süren seslere önem vermeyen Dr. Sayih, “Örneğin Panama Kanalı, dünyanın bir başka yerinde, Ortadoğu ile hiçbir ilgisi olmayan bir bölgede bulunuyor. Dolayısıyla aynı amaca hizmet etmeyen bir navigasyon pazarından bahsediliyor” ifadelerini kullandı.
Rusya’nın Sibirya'daki Kuzey Denizi Koridoru projesine işaret eden Sayih, buranın gerçekten de kısa bir rota olduğunu ancak kış aylarında buzlanma dolayısıyla riskli olduğunu vurguladı. İsrail’in alternatiflerden bahsetmesinin ise bir propoganda olduğuna dikkat çeken Sayih, bu kanalların ekonomik açıdan uygulanabilirliğinin henüz kanıtlanmadığına, aynı zamanda İsrail'in komşularıyla yaşadığı siyasi sorunların etkili olabileceğine işaret etti.



İsrail, Güney Lübnan’ı hedef aldı

Lübnan ve İsrail sınırındaki Ras el-Nakura bölgesinde bulunan bir Birleşmiş Milletler Lübnan Geçici Gücü merkezi (AFP)
Lübnan ve İsrail sınırındaki Ras el-Nakura bölgesinde bulunan bir Birleşmiş Milletler Lübnan Geçici Gücü merkezi (AFP)
TT

İsrail, Güney Lübnan’ı hedef aldı

Lübnan ve İsrail sınırındaki Ras el-Nakura bölgesinde bulunan bir Birleşmiş Milletler Lübnan Geçici Gücü merkezi (AFP)
Lübnan ve İsrail sınırındaki Ras el-Nakura bölgesinde bulunan bir Birleşmiş Milletler Lübnan Geçici Gücü merkezi (AFP)

Lübnan’ın resmî haber ajansı Ulusal Haber Ajansı (NNA), bugün (Cuma) Güney Lübnan’daki Vezzani ve Mecidiye çevresinin İsrail topçuları tarafından hedef alındığını bildirdi.

Ajansa göre, İsrail’e ait bir insansız hava aracı Ras el-Nakura bölgesinde bir balıkçı teknesinin yakınına ses bombası bıraktı; olayda yaralanan olmadı. Aynı bölgede İsrail’e ait bir savaş botu da ülkenin kara sularına doğru makineli tüfekle ateş açtı.


İslami Cihad, son İsrailli esirin cesedinin teslim edilmediği iddiasını yalanladı

Bir İslami Cihad savaşçısı, Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Nuseyrat'ta kaçırılanların cesetlerini arayan Mısırlı işçilerin ağır makinelerle kazı yapmasını izliyor (Arşiv - AP)
Bir İslami Cihad savaşçısı, Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Nuseyrat'ta kaçırılanların cesetlerini arayan Mısırlı işçilerin ağır makinelerle kazı yapmasını izliyor (Arşiv - AP)
TT

İslami Cihad, son İsrailli esirin cesedinin teslim edilmediği iddiasını yalanladı

Bir İslami Cihad savaşçısı, Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Nuseyrat'ta kaçırılanların cesetlerini arayan Mısırlı işçilerin ağır makinelerle kazı yapmasını izliyor (Arşiv - AP)
Bir İslami Cihad savaşçısı, Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Nuseyrat'ta kaçırılanların cesetlerini arayan Mısırlı işçilerin ağır makinelerle kazı yapmasını izliyor (Arşiv - AP)

Filistinli kaynaklar, İsrail’in iki gündür öne sürdüğü, İslami Cihad Hareketi’nin Hamas ile iş birliği yapmayı reddettiği ve ateşkesin ikinci aşamasına geçilmeden önce elindeki son İsrailli esirin cesedini teslim etmediği yönündeki iddiaları yalanladı.

İsrail’in Maariv gazetesinin güvenlik kaynaklarına dayandırdığı haberine göre, Hamas ile İslami Cihad arasında, Ran Gafeli isimli son esirin cesedinin teslim edilmemesi konusunda gerilim yaşandığı iddia edildi. İsrail, Gafeli’nin kaçırılmasında İslami Cihad mensuplarının doğrudan rol aldığını düşünüyor.

İslami Cihad’ın askeri kanadı Saraya el-Kudüs, günler önce yaptığı açıklamada tüm esirleri teslim ettiklerini ve ateşkes anlaşmasına tamamen uyduklarını belirtti. Hareketten Şarku’l Avsat’a konuşan kaynaklar, Gafeli’nin cesedinin kendi ellerinde bulunmadığını, cesedin Hamas’ın kontrolünde olduğunu ifade etti. Kaynaklar, Hamas ile koordinasyonun “mükemmel seviyede” olduğunu ve İsrail basınında yer alan gerilim iddialarının gerçeği yansıtmadığını vurguladı.

dsvf
İslami Cihad savaşçıları ve Mısırlı işçiler, Gazze Şeridi'ndeki Nuseyrat'ın kuzeyinde İsrailli rehinelerin cesetlerini arıyor (Arşiv - AP)

Hamas kaynakları da Şarku’l Avsat’a, cesedin Gazze kentinin doğusundaki Şucaiyye ve Zeytun mahallelerinde 3 veya 4 farklı noktada bulunmuş olabileceği yönünde şüpheler olduğunu aktardı. Ancak bu noktalarda yürütülen aramalarda cesede ulaşılamadığı, esir alma ve gömülme süreçlerine dahil olan saha sorumluları ve militanların tamamının çeşitli saldırılarda öldüğü için kesin yer tespiti yapmanın zorlaştığı bildirildi. Kaynaklar ayrıca yoğun bombardıman ve bölgenin tamamen yıkılması nedeniyle tespit çalışmalarının daha da güçleştiğini belirtti.

Yediot Aharonot gazetesine göre İsrail, arabulucular aracılığıyla Hamas’a, cesedin yerinin belirlenmesine yardımcı olabilecek kişilere ilişkin bilgiler ve bölgenin olası konumunu gösteren uydu görüntüleri iletti. Hamas kaynakları, bu dosya ve diğer konularla ilgili arabulucularla temasın sürdüğünü söyledi.

Yeni videonun ortaya çıkardığı soru işaretleri

Bu gelişmeler, İsrailli esir ailelerinin yayımladığı görüntülerle eş zamanlı yaşandı. Videolarda, Ağustos 2024’te Refah’taki bir tünelde cesetleri bulunan altı esirin, tünelde birlikte yaşarken Hanuka’yı kutladıkları, 2024 yeni yılına girdikleri, konuşup saç tıraşı oldukları ve tünel içinde farklı noktalara hareket ettikleri görülüyor.

dfgh
Hamas militanları, 20 Şubat 2025'te Han Yunus'ta İsrailli rehinelerin cesetlerinin Kızılhaç'a teslimi sırasında tabutlardan birini taşıyor (DPA)

Görüntüler, İsrail ordusunun söz konusu altı kişinin tünele ulaşımdan iki gün önce Hamas tarafından öldürüldüğü yönündeki açıklamalarına dair soru işaretleri doğurdu. Hamas bu iddiayı reddederek, esirlerin bölgeyi hedef alan İsrail bombardımanında öldüğünü söyledi.

Maariv'den gazeteci Miki Levine, esirlerin “Nisan ayında anlaşma sağlanmış olsaydı hayatta olabileceklerini” belirten bir değerlendirme yayımladı. Levine, Başbakan Netanyahu ile bakanlar Smotrich ve Ben-Gvir’in “tam zafer” stratejisinde ısrar etmelerinin, Refah’a girilmesinin esirleri tehlikeye atacağı yönündeki uyarıları göz ardı ettiklerini yazdı.

İsrail devlet televizyonu da, esirlerin öldürülmesinden birkaç gün önce müzakerelerin tıkanma noktasına gelmesinin, Tel Aviv’in Filadelfi Koridoru’nun kontrolünü şart koşmasından kaynaklandığını; o aşamada anlaşma imzalansaydı altı esirden beşinin serbest bırakılacağını aktardı.

Hamas kaynakları ise Şarku’l Avsat’a, esirlerin topçu ve hava bombardımanında öldüğünü, saldırı sırasında bazı esir gardiyanlarının da yaşamını yitirdiğini teyit etti. Kaynaklar, savaş boyunca İsrail güçleri esirlere yaklaşırsa “tehlike durumunda esirin öldürülmesi” yönünde talimat bulunduğunu da belirtti.7Tünelin Refah’ın batısındaki Tel Sultan’da bulunduğu, İsrail ordusunun sonraki incelemelerinde esirlerin “bölgedeki yoğun askeri baskı nedeniyle hayatını kaybettiğini” kabul ettiği bildirildi.

Ekim 2024’te İsrail, Hamas’ın eski siyasi büro şefi Yahya es-Sinvar’ı, Tel Sultan’daki bir evde, yanında silahlı bir grupla bulunduğu sırada öldürmüştü. Kasım ayında Hamas kaynakları, Muhammed es-Sinvar’ın oğlu İbrahim’in de Refah’taki bir tünelde hava saldırısında öldüğünü açıklamıştı. DNA bulgularının, aynı tünelde Hamas mensuplarının bulunduğuna işaret ettiği belirtildi. Esirlerin, İbrahim es-Sinvar’ın öldüğü saldırıda hayatını kaybetmiş olabileceği değerlendiriliyor.

Hamas kaynakları, İsrailli esirlere ilişkin talimatların çok sıkı olduğunu ve hayatta kalmaları için tüm imkânların seferber edildiğini vurguladı.


Gazze Şeridi'nde fırtına nedeniyle 11 kişi hayatını kaybetti, birçok ev yıkıldı

Filistinli çocuklar, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta barınakları basan yağmur sularının içinden geçiyor (EPA)
Filistinli çocuklar, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta barınakları basan yağmur sularının içinden geçiyor (EPA)
TT

Gazze Şeridi'nde fırtına nedeniyle 11 kişi hayatını kaybetti, birçok ev yıkıldı

Filistinli çocuklar, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta barınakları basan yağmur sularının içinden geçiyor (EPA)
Filistinli çocuklar, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta barınakları basan yağmur sularının içinden geçiyor (EPA)

Gazze Şeridi'ni 24 saatten kısa bir süre içinde vuran fırtına ve derin alçak basınç sistemi, birçok evin çökmesi ve bölge genelinde çadırların sular altında kalması sonucu 11 Filistinlinin ölümüne birçok kişinin de yaralanmasına yol açtı.

Filistin Haber Ajansı'na (WAFA) göre yerel kaynaklar, Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Beyt Lahiya'nın Bir el-Naja bölgesinde, yerinden edilmiş kişilerin barındığı bir evin çökmesi sonucu 5 Filistinlinin öldüğünü ve birçok kişinin de yaralandığını bildirdi.

 Gazze Şeridi'nin güneyinde Han Yunus'taki bir kampta yağmurlu bir günde yerinden edilmiş Filistinli kadın (Reuters)Gazze Şeridi'nin güneyinde Han Yunus'taki bir kampta yağmurlu bir günde yerinden edilmiş Filistinli kadın (Reuters)

Şarku'l Avsat'ın ulaştığı kaynaklar, bugün şafak vakti Gazze şehrinin batısındaki el-Rimal mahallesinde yerinden edilmiş kişilerin çadırlarının üzerine büyük bir duvarın çökmesi sonucu 2 vatandaşın öldüğünü, Gazze şehrinde aşırı soğuktan bir çocuğun, el-Şati kampında ise bir bebeğin hayatını kaybettiğini belirtti. Dün de el-Şati kampında bir duvarın çökmesi sonucu bir kişi hayatını kaybetti.

Dün el-Amadi bölgesindeki Ebu Cebel kampında bir çadırın çökmesi sonucu iki çocuk yaralandı; Han Yunus'un el-Mevasi bölgesindeki mülteci çadırında ise bir bebek aşırı soğuktan hayatını kaybetti.

Sivil savunma ekipleri, son birkaç saat içinde en az 10 evin çöktüğünü, son olarak da el-Kerame ve Şeyh Rıdvan mahallelerinde 2 evin yıkıldığını bildirdi.

Bu olumsuz hava koşulları ayrıca Han Yunus'un el-Mevasi bölgesindeki kampların tamamının sular altında kalmasına, Deyr el-Belah'taki el-Bassa ve el-Baraka'nın geniş alanlarının, Nuseyrat'taki Merkez Pazarı'nın ve Gazze Şehri'ndeki Yermuk ve liman bölgelerinin hasar görmesine yol açtı.

 Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta barınakları basan yağmur sularının içinden hayvanlarla çekilen arabalar geçiyor (EPA)Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta barınakları basan yağmur sularının içinden hayvanlarla çekilen arabalar geçiyor (EPA)

Birleşmiş Milletler Filistinli Mültecilere Yardım ve Çalışma Ajansı (UNRWA), dün yaptığı açıklamada, şiddetli yağmur ve ıslak çadırların, aşırı kalabalık Gazze Şeridi'ndeki kötüleşen sağlık ve yaşam koşullarını daha da kötüleştirdiğini belirterek, soğuk hava, yetersiz sanitasyon ve hijyen eksikliğinin salgın hastalık riskini artırdığını vurguladı. UNRWA, insani yardıma erişimin acilen kolaylaştırılması çağrısında bulundu.