Grip ve soğuk algınlığı süresini kısaltabilecek 7 bitki ve vitamin

Uzmanlar üçlü salgına karşı uyarırken hastalıkların süresi de uzuyor

Özellikle virüslerin neden olduğu enfeksiyonlar karşısında vücudun direnci önem kazanıyor (Pixabay)
Özellikle virüslerin neden olduğu enfeksiyonlar karşısında vücudun direnci önem kazanıyor (Pixabay)
TT

Grip ve soğuk algınlığı süresini kısaltabilecek 7 bitki ve vitamin

Özellikle virüslerin neden olduğu enfeksiyonlar karşısında vücudun direnci önem kazanıyor (Pixabay)
Özellikle virüslerin neden olduğu enfeksiyonlar karşısında vücudun direnci önem kazanıyor (Pixabay)

Kovid-19, grip ve RSV virüslerinin birleşmesiyle ortaya çıkan üçlü salgın, hasta geçirilen sürelerin artmasına neden oldu.
Kimileri soğuk algınlığının devamlı nüksettiğini söylerken, kimileri de aylarca geçmeyen öksürükten şikayetçi.
İşte hasta geçirilen süreyi kısaltmaya yarayabilecek 7 bitki ve vitamin…

Mürver
Antibakteriyel ve antiviral özellikleri sayesinde, soğuk algınlığı veya gribin yere serdiği durumda hastaların daha hızlı ayağa kalkmasına yardımcı olabilir.
Gribi önlemede veya semptomları yok etmede etkili olmasa da, araştırmalar mürver takviyesinin hasta geçirilen süreyi kısaltabileceğini gösteriyor.
Mürveri soğuk algınlığı semptomları ortaya çıktığında almak da etkili olabilir.

Çinko
ABD Ulusal Tamamlayıcı ve Bütünleştirici Sağlık Merkezi'ne (NCCIH) göre çinko takviyeleri son derece dikkatli kullanılmalı ve kesinlikle ağızdan alınmalı. Özellikle soğuk algınlığı semptomları başladıktan hemen sonra kullanıldığında hastalığın süresini azaltabilir.
Öte yandan, ntibiyotikler ve penisilaminle etkileşime girebilir. Bu nedenle bu ilaçlardan birini kullananlar için önerilmiyor.

Ekinezya
Soğuk algınlığına karşı ekinezya kullanımıyla ilgili az sayıda araştırma var. Ancak mevcut olanlar da ekinezya almanın soğuk algınlığı olasılığını azaltmakla kalmayıp aynı zamanda süresini de kısalttığını düşündürüyor.
Alerjik reaksiyon ihtimali baki kalsa da ekinezya tüketiminin genellikle güvenli olduğu ifade ediliyor.

C vitamini
NCCIH'ye göre, C vitamininin soğuk algınlığını kısaltmada minimal ama olumlu bir etkiye sahip. Kurumun yürüttüğü bir çalışmada, düzenli olarak C vitamini kullanan kişilerin semptomlarının daha hafif olduğu görüldü.
Öte yandan çok fazla C vitamini almak, mide ve bağırsak sorunlara yol açabilir.

Afrika sardunyası
Afrika'dan gelen bu geleneksel tedavi yöntemi, hastalıklarla mücadelede uzun bir tarihi var.
Çalışmalar, pelargonium diye de bilinen Afrika sardunyasının soğuk algınlığı belirtilerini azaltabileceğini gösteriyor.
Bu araştırmalardan birine göre pelargoniumu soğuk algınlığı semptomları ortaya çıktından sonra ne kadar erken alırsanız semptomlara karşı etkili olma ihtimali de o kadar yükseliyor.
Olası yan etkiler arasında ise döküntü ve kaşıntı yer alıyor.

Andrographis
Az duyulan bir diğer bitki olan andrographis, Güney Asya'dan geliyor.
Bazı araştırmalar bu bitkinin özellikle ginsengle birlikte alındığında soğuk algınlığının şiddetini hafifletebileceğini gösteriyor.
Tek başına kullanıldığında da öksürük ve boğaz ağrısı süresini kısaltabilir.
Takviyenin soğuk algınlığı semptomları ortaya çıktıktan sonraki 72 saat içinde alınması gerekiyor. Bazı vakalarda iki gün gibi kısa bir süre içinde iyileşme görülebiliyor.
Olası yan etkiler arasında ise ishal ve kusma yer alıyor.

D vitamini
Kemik sağlığına katkısıyla bilinen D vitamini, enfeksiyonla mücadelede ve bağışıklık sistemini güçlendirmede de etkili.
Çalışmalar, D vitamini takviyesinin soğuk algınlığının daha hızlı geçmesini sağlayabileceğine işaret ediyor.
Bu takviyeler, grip mevsiminde sık görülen diğer solunum yolu enfeksiyonlarıyla mücadelede de işe yarayabilir.

Takviyelerin olası riskleri
Doğal gıdalardan veya reçetesiz satılan takviyelerden elde edilebilen bu vitaminler soğuk algınlığı ve solunum yolu enfeksiyonları söz konusu olduğunda nispeten güvenli ve destekleyici seçenekler. Ancak çinko örneğinde olduğu gibi bunların da dikkatli kullanılması gerekiyor.
Takviye alırken göz önünde bulundurulması gereken en önemli faktör, bireylerin altta yatan başka hastalıklarının olup olmadığı. Böyle bir durum söz konusuysa takviyelerin mutlaka doktor gözetiminde kullanılması gerekiyor.
Ayrıca bunlardan hangisine başvurmak gerektiğine karar veremeyen hastalar için de doktor tavsiyeleri yön gösterici olabilir. Zira bu takviyelerin diğer ilaçlarla etkileşime girip girmediğini bilmek de çok önemli.
Independent Türkçe, CNET, The BMJ 



İki ayak üstünde yürümenin sırrı, dizdeki küçük kemikte mi saklı?

Lateral fabella, diz eklemlerindeki kıkırdağın aşınmasını ifade eden kireçlenmeden muzdarip kişilerde daha sık görülüyor (Pexels)
Lateral fabella, diz eklemlerindeki kıkırdağın aşınmasını ifade eden kireçlenmeden muzdarip kişilerde daha sık görülüyor (Pexels)
TT

İki ayak üstünde yürümenin sırrı, dizdeki küçük kemikte mi saklı?

Lateral fabella, diz eklemlerindeki kıkırdağın aşınmasını ifade eden kireçlenmeden muzdarip kişilerde daha sık görülüyor (Pexels)
Lateral fabella, diz eklemlerindeki kıkırdağın aşınmasını ifade eden kireçlenmeden muzdarip kişilerde daha sık görülüyor (Pexels)

Dizdeki küçük ve çoğu insanda artık bulunmayan bir kemik, insanların iki ayak üstünde yürümesini sağlamış olabilir. 

Susam tanesi büyüklüğündeki lateral fabella kemiği, toplumun yaklaşık yüzde 39'unda var. Diz kapağına gömülmüş bu kemik osteoartrit veya kireçlenmeden muzdarip kişilerde iki kat daha sık görülürken, hakkında pek fazla şey bilinmiyor. 

Birleşik Krallık'taki King's College London'dan araştırmacılar, 93 ayrı primat türünde bu kemiğin varlığına dair verileri inceleyerek insanlarda farklı şekilde evrimleştiğini kaydetti.

Bilim insanları bu farklılaşmanın, ilk insanların 4 ayaktan iki ayak üstünde yürümeye geçmesini sağladığını düşünüyor. 

Proceedings of the Royal Society B: Biological Sciences adlı hakemli dergide bugün (11 Eylül) yayımlanan makalede, hominidler dışındaki çoğu primatta bu kemiğin olduğu tespit edildi.

Hominid familyası, insanların yanı sıra şempanze, orangutan ve bonobo gibi türleri içeriyor. 

Ekip son 100 yılda yayımlanan araştırmaları tarayarak lateral fabella da dahil, dizde yer alan susamsı kemiklerin varlığını analiz etti. 

Lateral fabellanın, hominid dışındaki türlerde hep başka bir susamsı kemikle beraber oluştuğu saptandı. 

Bilim insanları lateral fabellanın, hominidlerde diğer primatlardan farklı şekilde geliştiğini ve bu sayede farklı bir amaca, yani iki ayak üstünde yürümeye hizmet ettiğini düşünüyor.

Bu durum, insanlarda başka bir susamsı kemik olmadan lateral fabellanın ortaya çıkmasını açıklayabilir. 

King's College London'dan Dr. Michael Berthaume yazarları arasında yer aldığı çalışma hakkında "Sıklıkla yanlış anlaşılan bu kemiğin primatlarda birden fazla şekilde evrimleşmiş olabileceğini ve insanların, tüm hominidlerin başlangıcında ortaya çıkan farklı bir evrim biçimine sahip olduğunu gösteriyor" diyerek ekliyor:

Bu kemiği yeni bir şekilde kullanmak, Australopitekus gibi ilk insanların dört ayak üstünde yürümekten dik yürümeye geçmesini sağlamış olabilir.

Lateral fabellanın insanlarda görülme sıklığı son 100 yıldır artış gösteriyor. Araştırmacılar bunun, insanların daha iyi beslenmesi ve kemiği oluşturan kaynaklara sahip olmasıyla açıklanabileceğini düşünüyor. 

Dr. Berthaume, fabellanın iki ayak üstünde yürümeyi sağladığını doğrulamak için daha fazla çalışmaya ihtiyaç duyulsa da bulguların umut verici olduğunu söylüyor: 

İnsanlar dışındaki neredeyse tüm diğer örneklerde, primatların çiftler halinde fabella geliştirdiğini biliyoruz. Primatların hareket etme şeklinin bu kemiklerin evrimini etkilemediğini de biliyoruz, peki insanlar neden farklı?

Independent Türkçe, Phys.org, Sky News, Proceedings of the Royal Society B: Biological Sciences