Adnan Oktar organize suç örgütü davasında gerekçeli karar hazırlandı

İstinaf tarafından usulden bozulmasının ardından 72'si tutuklu 215 sanığın yeniden yargılandığı Adnan Oktar silahlı suç örgütüne yönelik davada, sanıklara verilen cezaların gerekçesi açıklandı.

AA
AA
TT

Adnan Oktar organize suç örgütü davasında gerekçeli karar hazırlandı

AA
AA

İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesince hazırlanan 10 bin 393 sayfalık gerekçeli kararda, Adnan Oktar silahlı suç örgütünün kuruluşu ve tarihsel gelişim sürecine yer verildi.
Örgütün amacı ve örgüt içindeki hiyerarşinin anlatıldığı kararda, Adnan Oktar'ın süreç içerisinde kendisinin sözde mehdi olduğunu ima eden yaklaşımlarda bulunduğu, bu kapsamda hadisler ve yorumlamalar yoluyla kendisinin mehdi olduğunu iddia ettiği aktarıldı.
Kararda, Oktar'ın ilerleyen süreçlerde sürekli kendisine uyacak şekilde gerek fiziksel özellikler gerekse sosyolojik olaylar değerlendirilerek mehdiyet inancını örgüt üyelerine kanıksatmaya çalıştığı belirtilen kararda, Oktar'la ilgili "Örgütün bütünlüğü üzerinde tek hakim ve lider Adnan Oktar olup örgüt içerisinde mehdi olarak görülmektedir. Örgüt üyeleri tarafından insanüstü özellikler atfedilen, beklenen mehdi olduğu düşünülen Adnan Oktar örgüt üyelerince atfedilen şekliyle dini kuralları ve kutsal kitap Kur'an-ı Kerim'i kendince yorumlayan, örgütün amaç ve idealleri doğrultusunda hükümler çıkarmaya yetkili tek kişidir." değerlendirmesi yapıldı.

Masonlar ve Tapınak Şövalyeleri ile ilk temas 2008'de kuruldu
Masonlar ve Tapınak Şövalyeleri ile ilk temasın 2008 civarında kurulmaya başlandığı dile getirilen kararda, Oktar'ın Mason locaları ile irtibat kurulması yönünde örgüt mensuplarına talimat verdiği kaydedildi. Oktar'ın böylelikle Masonların ve Yahudilerin dünyadaki nüfuzlarını kullanarak, alacağı destekle gücüne güç katmaya çalıştığı vurgulanan kararda, "Özellikle bu amaçlarla örgüt mensuplarını söz konusu dini yapılanmalarla irtibat kurmak ve ilişkileri geliştirmek için yurt dışına göndermiş, devam eden süreçte de bahse konu yapıların temsilcilerini ülkemize getirerek ilişkilerini geliştirmeye çalışmıştır." denildi.

"Cinsel suçlar işlendi"
Gerekçeli kararda, örgütün "turnike sistemi"nin Oktar tarafından kurulduğu ve erkekler tarafından eyleme dönüştürüldüğü belirtilerek, "Bu sistem, örgütün faaliyet imkanı bulduğu onlarca yıl boyunca ardında sayısız mağdur bırakmıştır. Kandırılarak, hile yoluyla veya iradesi fesada uğratılarak bu sistemin içerisine sokulan kadınlar, kız çocukları kişilikleri bitirilerek ailelerinden koparılmış, yaşadıkları travma yüzünden psikolojileri bozulmuş ve örgüt lideri Adnan Oktar'ın elinde köleleştirilmiştir." ifadeleri kullandı.
Bu sistemle erkeklerin örgüte bağlılığının kuvvetlendirildiği vurgulanan kararda, örgüte kazandırılması amaçlanan kızın 18 yaşının altında olmasının bir engel teşkil etmediği, kanunen çocuk statüsündeki bu şahıslara organize bir şekilde hareket edilerek hile yoluyla kandırma taktikleri uygulandığı, cinsel suçlar işlenmeye devam edildiği kaydedildi.

Yerel mahkemenin ilk kararı
İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi, 11 Ocak 2021'de açıkladığı kararında, "örgüt yöneticisi olmak" suçundan yargılanan sanıklar Adnan Oktar, Tarkan Yavaş, Mehmet Noyan Orcan, Bora Yıldız, Halil Hilmi Müftüoğlu, İbrahim Tuncer, Ulviye Didem Ürer, Alev Babuna, Aylin Atmaca, Merve Büyükbayrak, Yeliz Sucu, Sinem Hacer Tezyapar, Fatma Ceyda Ertüzün, Ayşegül Hüma Babuna'yı ayrı ayrı 9 bin 803 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırmıştı.
Mahkeme, 107 sanığa "örgüt üyeliği" suçundan 4 yıl 6'şar ay, 20 sanığa da "örgüte üye olmak", "gerçeğe aykırı mal bildirme", "örgüte yardım etme", "suçluyu kayırma", "ruhsatsız silah taşıma" ve "tehdit" suçlarından 1 yıl 8 aydan 11 yıl 3 aya kadar değişen sürelerde hapis cezası vermişti.
Etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanan 12 sanığa "örgüte üye olmak" suçundan 11'er ay hapis cezası veren mahkeme, bu sanıklarla ilgili hükmün açıklanmasını geriye bırakmıştı.
Bir kısım sanıkların bazı suçlardan beraatini kararlaştıran heyet, 80 sanığı ise çeşitli suçlardan 3 yıl ile 36 yıl arasında değişen hapis cezalarına çarptırmıştı.

İstinaf Mahkemesi kararı bozmuştu
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesi, aralarında Oktar ve örgüt yöneticilerinin de bulunduğu 84'ü tutuklu 215 sanık hakkında yerel mahkemece verilen hükmü usulden bozmuş, 68 sanığın, tutuklulukta geçirdikleri süre ve haklarındaki hükümlerle ilgili bozma nedenleri dikkate alınıp tahliyelerine karar vermişti.
Alınan kararda, suç örgütü elebaşı Oktar, Alev Babuna, Aylin Atmaca, Ayşegül Hüma Babuna, Bora Yıldız, Hakan Kurtul, Halil Hilmi Müftüoğlu, İbrahim Tuncer, Mehmet Noyan Orcan, Mert Sucu, Merve Büyükbayrak, Oğuzhan Sevinç, Sinem Hacer Tezyapar, Tarkan Yavaş, Ulviye Didem Ürer ve Yeliz Aksoy'un ise tutukluluk hallerinin devamına hükmedilmişti.

İkinci karar
Davaya ilişkin 16 Kasım'da ikinci kez kararı açıklayan mahkeme, sanık Adnan Oktar'ı "örgüt yöneticiliği", "cinsel istismar", "eğitim hakkının engellenmesi", "eziyet", "kişiyi hürriyetinden yoksun kılmak" ve "kişisel verilerin kaydedilmesi" suçlarından toplamda 891 yıl hapse çarptırmıştı. Heyetin, yönetici konumunda bulunduğu için diğer sanıkların suçlarından da sorumlu tuttuğu Oktar, diğer sanıkların cezalarıyla birlikte toplamda 8 bin 658 yıl hapse mahkum edilmişti.
Mahkeme, örgüt elebaşı oldukları iddiasıyla yargılanan sanıklar, Alev Babuna, Aylin Atmaca, Ayşegül Hüma Babuna, Bora Yıldız, Ulviye Didem Ürer, Yeliz Sucu, Merve Büyükbayrak, Sinem Hacer Tezyapar, Tarkan Yavaş, Halil Hilmi Müftüoğlu, İbrahim Tuncer, Mehmet Noyan Orcan ve Fatma Ceyda Ertüzün'e de benzer suçlardan ayrı ayrı 8 bin 658 yıl hapis cezası vermişti.
106 sanığı "örgüt üyeliği" suçundan 4 yıl 6'şar ay hapis cezasına çarptıran mahkeme, 8 sanığı "örgüte üye olmamakla birlikte yardım" suçundan 3'er yıl hapisle cezalandırmıştı.
Haklarında etkin pişmanlık hükümleri uygulanan 16 sanığa çeşitli hapis cezaları verilmiş, davada ayrıca 67 sanık da benzer suçlardan değişen sürelerde hapis cezasına çarptırılmıştı.
Mahkeme ayrıca, sanık Mert Sucu'yu "örgüt üyeliği", "cinsel istismar", "cinsel saldırı", "görevini yaptırmamak için direnme" ve iki polis memuruna karşı "öldürmeye teşebbüs" suçundan 152 yıl 5 ay hapisle cezalandırmıştı.
Mahkeme, sanıkların üzerlerine atılı "FETÖ silahlı terör örgütüne yardım" ve "siyasal veya askeri, casusluk" suçlarından beraatlerine hükmetmişti. 3 tutuksuz sanık için hükümle birlikte yakalama kararı çıkaran heyet, 3 sanığın da dosyasının ayrılmasını karara bağlamıştı.



Şarku’l Avsat kaynakları: Hamas Türkiye'den anlaşmayı Trump'a iletmesini istedi

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan pazar günü Hamas liderleriyle bir araya geldi (Türkiye Dışişleri Bakanlığı)
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan pazar günü Hamas liderleriyle bir araya geldi (Türkiye Dışişleri Bakanlığı)
TT

Şarku’l Avsat kaynakları: Hamas Türkiye'den anlaşmayı Trump'a iletmesini istedi

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan pazar günü Hamas liderleriyle bir araya geldi (Türkiye Dışişleri Bakanlığı)
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan pazar günü Hamas liderleriyle bir araya geldi (Türkiye Dışişleri Bakanlığı)

Şarku’l Avsat’a konuşan iki kaynak, Hamas’ın Gazze Şeridi'nde yeni bir ateşkes için girişimde bulunmaya çalıştığını ve ateşkes önerisini ABD Başkanı Donald Trump yönetimine iletmek için Türkiye'den destek talep ettiğini söyledi.

Kimliklerinin gizli kalması koşuluyla ayrı ayrı konuşan iki kaynak, Hamas yönetiminin, Hamas Hareketi tarafından önerilen ‘kapsamlı anlaşma’ ya da diğer adıyla ‘paket anlaşmasının’ Türkiye ile ABD arasındaki ’iyi ilişkilerden’ dolayı Türk yetkililer tarafından Trump yönetimine iletilebileceğine inandığını söyledi.

Hamas'ın önerisi, üzerinde mutabık kalınan sayıda Filistinli mahkûmun salıverilmesi karşılığında tüm İsrailli rehinelerin serbest bırakılmasını, savaşın durdurulmasını ve İsrail'in Gazze Şeridi'nin tüm bölgelerinden çekilmesini öngörüyor.

Hamas Liderlik Konseyi Başkanı Muhammed Derviş başkanlığındaki heyet, pazar günü Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile görüştü. Derviş, Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Başkanı İbrahim Kalın ile de bir araya gelerek savaşın durdurulmasıyla ilgili görüşün yanı sıra, Filistin'in iç durumuna ve diğer konulara değindi.

Kaynaklardan biri Hamas'ın Türkiye'nin desteğini istemesiyle ilgili tutumunu, Hamas'ın tüm İsrailli rehineleri teslim etmesi halinde savaşın durmasını garanti edeceğini söyleyen ABD Rehine İşleri Özel Temsilcisi Adam Boehler’in açıklamalarına dayandırdığını, ancak İsrail'in bu girişimi reddettiğini açıkladı. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve hükümetindeki bazı bakanlar tarafından yapılan açıklamalar da bu tutumu teyit ediyor.

Kaynaklardan diğeri ise şunları söyledi:

“Türkiye'deki görüşmeler, Türk yetkililere, Hamas’ın vizyonunu Washington'a iletmek için mevcut ABD yönetimiyle olan iyi ilişkilerini kullanmaları gerektiği mesajını vermeyi amaçlıyordu.”

İki kaynak da ABD'nin bu öneriyi kabul etmesi için İsrail'e baskı yapılmasında daha büyük bir rol oynaması amacıyla, arabulucu Katar da dahil olmak üzere Donald Trump yönetimindeki yetkililere mesajın iletilmesi için şimdiye kadar başka araçların da kullanıldığı konusunda hemfikir.

Kaynakların aktardıklarına göre Hamas, Gazze'deki savaş devam ederken gerçekleşmesini istediği anlaşılan Trump'ın bölgeye yapacağı ziyaret öncesinde bir anlaşmaya varılması için ABD’nin tutumuna güveniyor. Kaynaklardan biri Trump'ın İran ile nükleer programı konusunda geçici de olsa bir çözüme ulaşmayı istediğini söyledi.

Hamas’tan kaynakların birkaç gün önce Şarku’l Avsat'a yaptığı açıklamaya göre Hamas’ın vizyonu ‘bölgesel ve uluslararası garantilerle beş yıl sürecek uzun bir ateşkese’ hazır ve açık olmasına dayanıyor.

Hamas, herhangi bir ateşkes anlaşmasının İsrail güçlerinin Gazze'den çekilmesini ve belirli bir insani protokol uyarınca insani yardımların Gazze Şeridi’ne girişini de kapsamasını istiyor. Hamas ayrıca Arap, Müslüman ve Avrupa ülkelerinin desteğini alan Mısır'ın önerisi doğrultusunda, Gazze'yi tam yetki ile yönetecek, bağımsız ve fraksiyona bağlı olmayan kişilerden oluşan bir Filistin komitesinin kurulmasını kabul ettiğini de açıkladı.