James Cameron: İstediğim diğer hikayeleri Avatar evreninde anlatabilirim

Yönetmen, "Filmleştiremediğim hikayelerin yasını her zaman tutacağım" dedi

(20th Century Studios)
(20th Century Studios)
TT

James Cameron: İstediğim diğer hikayeleri Avatar evreninde anlatabilirim

(20th Century Studios)
(20th Century Studios)

James Cameron, kariyeri geniş çaplı Avatar efsanesiyle sona ererse umarsız olmayacak.
The Independent'ta yer alan habere göre sevilen yönetmen 16 Aralık'ta vizyona giren ikinci film Avatar: Suyun Yolu'nun ardından şu sıralar, fantastik serinin son üç yapımı üstünde çalışıyor.
Avatar 3, halihazırda prodüksiyon sonrası aşamada ve Avatar 4'ün bazı kısımları da çekilmiş durumda.
RRR'ın yönetmeni SS Rajamouli, Empire dergisi için yönetmen meslektaşlarla yapılan bir soru-cevapta, Cameron'a Avatar'ın aldığı zaman yüzünden istediği tüm hikayeleri anlatamadığı için kendini kötü hissedip hissetmediğini sordu.
Cameron, "Merhaba, SS. Soruna yanıt olarak iki düşüncem var" dedi ve devam etti:
"Birincisi, Avatar'ın dünyası o kadar geniş ki, anlatmak istediğim hikayelerin çoğunu bu dünya içinde anlatabilir ve keşfetmeyi umduğum biçimsel tekniklerin çoğunu deneyebilirim. İkincisiyse, evet... sanatçılar olarak zamanımız sınırlı. Filmleştiremediğim bazı hikayelerin yasını her zaman tutacağım."
Yönetmen, sözlerine şunları ekledi:
"Tuhaf Günler'de (Strange Days) Kathryn Bigelow'un ve Alita: Savaş Meleği'nde (Alita: Battle Angel) bayrağı devrettiğimde  Robert Rodriguez'in yaptığı gibi, diğer yönetmenler bazı fikirlerimi keşfetmek istediklerinde büyük memnuniyet duyuyorum. Hayran olduğum yönetmenlerle gelecekte daha fazla işbirliği yapmayı dört gözle bekliyorum."
Alita, 2003'te duyurulduktan sonra, Avatar üstünde çalışırken yıllar süren gecikmeler yaşanınca Cameron'dan Rodriguez'e geçti.
Cameron yapımcısı olarak yaratıcı açıdan filme dahil olmaya devam etti ve Alita, sonunda 2019'da vizyona girdi.
Röportajın başka bir yerinde Cameron, Yaratıklar (Aliens) için yaptığı sunum toplantısına dair uzun süredir anlatılan bir hikayenin aslında tamamen doğru olduğunu açıkladı.
Cameron, sunumunun en önemli noktası olarak bir kağıda "Aliens" kelimesini yazmış ve son harfin üzerine dikey çizgiler çizerek onu bir dolar işaretine dönüştürmüş.
Avatar: Suyun Yolu şimdi sinemalarda.
 



İlk kuşların nasıl uçmaya başladığı tartışması noktalandı

UV ışığı altında incelenen fosil, daha önceki Arkeopteriks örneklerinde görülmeyen yumuşak dokuları açığa çıkardı (Delaney Drummond/Field Müzesi)
UV ışığı altında incelenen fosil, daha önceki Arkeopteriks örneklerinde görülmeyen yumuşak dokuları açığa çıkardı (Delaney Drummond/Field Müzesi)
TT

İlk kuşların nasıl uçmaya başladığı tartışması noktalandı

UV ışığı altında incelenen fosil, daha önceki Arkeopteriks örneklerinde görülmeyen yumuşak dokuları açığa çıkardı (Delaney Drummond/Field Müzesi)
UV ışığı altında incelenen fosil, daha önceki Arkeopteriks örneklerinde görülmeyen yumuşak dokuları açığa çıkardı (Delaney Drummond/Field Müzesi)

Dinozorlar ve kuşlar arasındaki bağlantıyı ortaya koyan Arkeopteriks cinsine ait fosil, uzun zamandır devam eden bir tartışmayı noktaladı. Bilim insanları Arkeopteriks'in uçabildiğini tespit etti. 

İlk örnekleri 1861'de Almanya'da keşfedilen Arkeopteriks, tüyleri nedeniyle ilk başta kuş sanılmıştı. Ancak keskin dişlere sahip çenesi ve uzun kemikli kuyruğu gibi dinozorlara benzeyen özellikleri de vardı. 

"İlk kuş" diye de bilinen bu cins, kuşlar ve dinozorlar arasındaki bağlantıyı ortaya çıkarmasıyla tanınıyor. 

Öte yandan yaklaşık 150 milyon yıl önce yaşayan Arkeopteriks'in uçup uçamadığı uzun zamandır tartışma konusuydu. Bilim insanları bu dinozora ait fosilleri inceleyerek kuşların ilk nasıl uçmaya başladığını anlamaya çalışıyordu. 

ABD'nin Şikago kentindeki Field Müzesi'nde tutulan son derece iyi korunmuş fosil örneği, bu soru işaretinin giderilmesini sağladı. Yıllarca özel koleksiyoncuların elindeki örnek 2022'de müze tarafından alınmıştı. 

Müzede çalışan Dr. Jingmai O'Connor ve ekip arkadaşları, bilgisayarlı tomografiyle fosili tarayarak iskeletin dijital bir haritasını oluşturdu. Araştırmacılar UV ışığı kullanarak yumuşak doku kalıntılarını açığa çıkarmayı da başardı.

Diğerlerinin aksine bu örnekteki kemiklerin üç boyutlu olarak korunması sayesinde hayvanın kafatası daha detaylıca incelendi. Ekip böylece tarih öncesi kuşların kafatasından modern kuşlarınkine geçişin ilk işaretlerini saptadı.

Önde gelen hakemli dergi Nature'da dün (14 Mayıs) yayımlanan çalışmadaki en kritik bulguysa Arkeopteriks'in kanatlarında gizliydi. 

Cinsin önceki örneklerinde sadece iki kat kanat tüyü varken, bu örnekte üç kat vardı. Üst kol kemiği üzerindeki bu tüyler kanattan vücuda doğru düzgün bir aerodinamik hat oluşturarak modern kuşların uçmasını sağlıyor. 

Bilim insanları uçamayan tüylü dinozorlarda olmayan bu tüylerin, Arkeopteriks'in uçmasını sağladığını belirtiyor. 

Dr. O'Connor "Arkeopteriks tüyleri olan ilk dinozor ya da 'kanatları' olan ilk dinozor değil. Ancak tüylerini uçmak için kullanabilen bilinen en eski dinozor olduğunu düşünüyoruz" diyerek ekliyor:

Kuşlarla yakın akraba olan ancak tam olarak kuş olmayan tüylü dinozorlarda bu tüyler eksik. Onların kanat tüyleri dirsekte bitiyor. Bu da bize kuş olmayan bu dinozorların uçamadığını, ancak Arkeopteriks'in uçabildiğini gösteriyor.

Öte yandan hayvanda göğüs kemiğinin olmamasından dolayı çok iyi uçamadığı düşünülüyor. Araştırmacılar Arkeopteriks'in tavuklar gibi kısa süren uçuşlar yaptığını ancak çoğunlukla yerde kaldığını tahmin ediyor.

Bilim insanları iyi korunmuş son örnek üzerine çalışmayı sürdürerek Arkeopteriks hakkında daha fazla bilgi edinmeyi planlıyor.

O'Connor "Vücudun koruduğumuz hemen hemen her parçasından heyecan verici ve yeni bir şeyler öğreniyoruz. Ve bu çalışma gerçekten de buzdağının sadece görünen kısmı" diyor.

Independent Türkçe, Science Alert, New York Times, Guardian, Nature