Yerinden edilmiş binlerce Yemenli çalışan, maaşlarının ödenmesini talep ediyor

Hükümet tarafından, hafta bir kez Aden’e gelmeye mecbur bırakılmalarının ardından

Aden’e gelen göç etmiş Yemenli çalışanlar, hükümetten askıya alınan maaşlarını ödemesini talep ediyor (Twitter)
Aden’e gelen göç etmiş Yemenli çalışanlar, hükümetten askıya alınan maaşlarını ödemesini talep ediyor (Twitter)
TT

Yerinden edilmiş binlerce Yemenli çalışan, maaşlarının ödenmesini talep ediyor

Aden’e gelen göç etmiş Yemenli çalışanlar, hükümetten askıya alınan maaşlarını ödemesini talep ediyor (Twitter)
Aden’e gelen göç etmiş Yemenli çalışanlar, hükümetten askıya alınan maaşlarını ödemesini talep ediyor (Twitter)

Yemen’de hükümet çalışanlarının ve yerinden edilmiş kişiler olarak kayıtlı kişilerin maaşlarının askıya alınması konusu, hükümet tarafının bu kişilerin geçici başkent Aden’deki iş yerlerine haftada en az bir kez gelmeleri kararında ısrarcı olması ile gerilim aşamasına girdi. Diğer yandan çalışanlar bu prosedürü reddederek, tüm maaşlarının, barınma ödeneğinin verilmesini ve göç ettikleri bölgelerde çalışmalarının sağlanmasını talep etmeye devam ediyorlar.
Maliye Bakanlığı ve Cumhurbaşkanlığı Sarayı önünde toplanan yüzlerce çalışan, maaşlarının ödenmesini ve istihdam durumlarının düzenlenmesini talep etti. İçlerinden farklı bir grup ise, Sivil Hizmet Bakanlığı kararlarının iptali için İdare Mahkemesi’nde dava açmak üzere harekete geçti. Ancak her iki tarafın da tutumlarına bağlı kalması ve hükümet tarafının, maaşlarını meşru hükümetten alırken, Husi milisleri için çalışanlar olduğunu vurgulaması ile sorunun tırmanması ihtimali devam ediyor.
Sivil Hizmet Bakanlığı’nın verilerine göre, 6 yıldır maaşlarını devletten alan 21 bin kayıtlı yerinden edilmiş çalışan olduğu ve bazılarının Husi milislerinin kontrolü altındaki devlet dairelerinde ve onun hizmetinde çalıştığı belirtildi. Ancak Yerinden Edilmiş Çalışanlar Forumu farklı bir vizyon sunuyor. Forum, bu suçlamayı reddederek, söz konusu çalışanların büyük çoğunluğunun, Aden’deki devlet kurumları tarafından işe alınmadıkları ve şehirde masrafları karşılayamadıkları için hükümetin kontrolü altındaki kırsal bölgelere taşınmak zorunda kaldıklarını söylüyor.
Forum Başkanı Muhammed el-Azizi, Aden’de yaşamanın yüksek maliyetinin yanı sıra hükümetin, diğer devlet çalışanlarının başına gelenlere benzer şekilde, yerinden edilmiş çalışanlara düzenleme ve ödenek haklarını vermeyi reddettiğini belirtti. Ayrıca bu durumun insanların yaşamak için köylerine dönmeyi tercih etmesine neden olduğu zira köylerdeki yaşam maliyetinin, hükümetin ülkenin geçici başkenti olarak belirlediği şehirden çok daha düşük olduğu da belirtti. Azizi, insanların aylık maaşları 60 doları geçmezken, bakanlığın çalışanların varlıklarını kanıtlamak için her hafta şehre gelmesi yönündeki direktiflerinin, çok pahalıya mal olacağı için yapmayacakları bir şey olarak değerlendirdi.
Hükümet tarafı ise bu adımın her alanda gerçekleştirilen reformlar ve harcamaların rasyonelleştirilmesi çerçevesinde atıldığını belirtti. Zira meşruiyete karşı ve Husi milisleri lehine çalışan bazı çalışanlara ayda bir milyar riyalden fazla ödendiği belirtiliyor.
Şarku’l Avsat’ın temasa geçtiği kamu hizmeti ve maliye bakanlıklarından iki yetkili, bu adımın daha önce atıldığı konusunda uyarıda bulundu. Söz konusu adımın, Husi milislerin, ulusal para biriminin yeni baskısının tedavülünü engelledikten ve kendi kontrolleri altındaki bölgeler ile uluslararası kabul görmüş hükümet tarafından kontrol edilenler arasında bir mali ayrım dayatmasının ardından yargı, üniversite eğitimi ve sağlık sektöründe çalışanları kapsadığını belirtti.
Üçüncü bir yetkili, milis otoritesi için çalışan ve maaşını meşru hükümetten alanların olduğunu belirtti.  Özellikle yerinden edilmiş kişiler listesinden maaş alanların çoğunun Husi milislerin kontrolündeki kurumlarda çalışmayı reddettiği için atılan adımın zor bir adım olduğunu da belirtti.
Yetkili, mali bölünme nedeniyle bu maaşların milislerin kontrolündeki bölgelerde yaşayan insanların yarısına ulaştığını da sözlerine ekledi. Aynı zamanda maaşların düşük olduğu, Aden şehrinde mütevazı bir ev kiralamak için yeterli olmadığını belirtirken, devlet dairelerindeki çalışanlara verilen maaş ve barınma ödeneklerini onlara da vermek için hükümetin yeterli kaynağı olmadığını da belirtti.
Yetkilinin Şarku’l Avsat’a belirttiğine göre, maaşlarını devletten alan ve Husi milislerle çalışmayı kesin bir şekilde reddeden kişiler arasında sadece medya sektöründe çalışan yaklaşık 600 çalışan bulunuyor. Enformasyon Bakanlığı, Radyo ve Televizyon Kurumu, Saba Ajansı, es-Sevra Basın Vakfı ve diğerleri gibi çalıştıkları kurumlar onları istihdam edemedi. Bu nedenle milis kontrolündeki bölgelerdeki evlerinde kaldılar. Yetkili, yerinden edilen kişiler olarak kayıtlı tüm çalışanların maaşlarının kesilmemesi mümkünken, çevresinde milislere çalıştığından şüphelenilen kişilerin maaşlarının kesilmesinin mümkün olduğunu öne sürdü.
Protestocular, Başkanlık Konseyi’ne mektup göndererek, yerinden edilen tüm çalışanların maaşlarının koşulsuz olarak ödenmesini, göç ettikleri yerlerde işe alınmaları için çalışılmasını ve ikramiye, iş düzenlemesi gibi haklarının korunmasını ayrıca zor bir hayatın gereksinimlerini karşılamak için yol, barınma yardımı ve aylık bir teşvik sağlanmasını talep etti.
Ayrıca, başbakana bağlı ve tüm valiliklerde şubeleri olan, yerinden edilmiş çalışanları kabul eden ve maaşlarını düzenli olarak ödeyen bir yürütme biriminin kurulmasını talep ettiler.



Irak'ta seçimlerin boykotu iktidar koalisyonunu karıştırdı

Bağdat'ta düzenlenen Koordinasyon Çerçevesi toplantısından (X)
Bağdat'ta düzenlenen Koordinasyon Çerçevesi toplantısından (X)
TT

Irak'ta seçimlerin boykotu iktidar koalisyonunu karıştırdı

Bağdat'ta düzenlenen Koordinasyon Çerçevesi toplantısından (X)
Bağdat'ta düzenlenen Koordinasyon Çerçevesi toplantısından (X)

Eski Başbakan Haydar el-İbadi Irak'ta ‘seçim sisteminin reforme edilmesi’ çağrısında bulunurken, Koordinasyon Çerçevesi’nin Mukteda es-Sadr'ın Kasım 2025'te yapılması planlanan seçimleri boykot etme kararına karşı tavır alması bekleniyor.

El-İbadi liderliğindeki Zafer Koalisyonu, seçim sisteminin ‘yolsuzluk’ suçu işleyen kişilerin seçime katılmasını engellemesi gerektiğini bildirdi. Koalisyon tarafından bugün yapılan basın açıklamasında, “Ülkenin karşı karşıya olduğu zorluklar, özellikle de bu tarihi anda, sistemin siyasi tabanını genişletmeyi, herkesi dahil etmeyi ve seçim sürecini yolsuzluğa bulaşmış kişilerden ve manipülatörlerden korumayı gerektiriyor” denildi.

Koalisyon, ‘herhangi bir devletin çöküşünün üstesinden gelmenin, halkın çıkarlarını ve devletin varlığını koruyarak iç siyasi ve sosyal birlikle başarılabileceğini’ vurguladı. Açıklamada, “Ulusal bir reform vizyonu temelinde aday olmamak, çıkarlar nedeniyle başkalarının seçimlere katılmasına izin vermemekten temelde farklıdır” ifadesi yer aldı.

Koordinasyon Çerçevesi’nin ana bileşenlerinden biri olan el-İbadi'nin koalisyonu, Sadr'ın benzer bir açıklama yapmasından bir gün sonra seçimleri boykot ettiğini duyurdu.

 Eski Irak Başbakanı Haydar el-İbadi (X)Eski Irak Başbakanı Haydar el-İbadi (X)

Koordinasyon Çerçevesi'nin pozisyonu

Koordinasyon Çerçevesi, Sadr ve el-İbadi'nin kararları ve bunların bir sonraki parlamentoda Şii temsiliyeti üzerindeki etkileri konusunda hemen bir görüş bildirmedi. Bilgi sahibi kaynaklar, “Sadr ve el-İbadi'nin kararlarını ele alma konusunda Şii meclisi içinde anlaşmazlıklar var” dedi.

Şarku’l Avsat'a konuşan kaynaklar şu ifadeleri kullandı: “Bedir Örgütü lideri Hadi el-Amiri ve Hikmet Hareketi lideri Ammar el-Hekim'in başını çektiği bazı Şii liderlerin durumu kontrol altına alma çabaları var. Yaşananlara uyum sağlamak için uzlaşmacı bir çözüm arayışının yanı sıra Sadr'a seçimlere katılması ve boykotu tersine çevirmesi için davette bulunma ve Bağımsız Yüksek Seçim Komisyonu'nu birkaç günlüğüne adaylık kapısını yeniden açmaya davet etme olasılığı da var… Koordinasyon Çerçevesi içinde farklı görüşler var, ancak Kanun Devleti Koalisyonu lideri Nuri el-Maliki'nin tutumunun Sadr'ı boykotu kırmaya ve seçimlere katılacağını açıklamaya davet etme eğiliminde olduğu dikkat çekiyor.”

Sadr, Kasım ayında yapılması planlanan parlamento seçimlerini boykot etme kararından dönmek için zorlu koşullar öne sürdü.

Sadr X platformundaki hesabı üzerinden yaptığı paylaşımda, “Yolsuzluk var olduğu sürece hiçbir seçime katılmayacağım. Doğruluk ancak kontrolsüz silahların teslim edilmesi, milislerin dağıtılması ve ordunun güçlendirilmesiyle tesis edilecektir” ifadelerini kullandı.

Yerel platformlarda, Sadr Hareketi liderleri ile aralarında Başbakan Muhammed Şiya es-Sudani'nin de bulunduğu Şii liderler arasında seçimlere katılma amacıyla temaslar kurulduğuna dair sızıntılar dolaşıyor.

Şarku’l Avsat'a konuşan siyasi bir kaynak, ‘Sadr Hareketi ile geri dönme olasılıkları konusunda şu ana kadar görüşmelerin durmadığını’ söyledi.

Sadr Hareketi lideri Mukteda es-Sadr (Sadr Hareketi medyası)Sadr Hareketi lideri Mukteda es-Sadr (Sadr Hareketi medyası)

Seçimlerin meşruiyeti

Son dönemde izlenen çeşitli göstergelere göre seçimlerin meşruiyetine ilişkin endişeler bulunuyor. Boykotun kırılgan bir bölgesel ve uluslararası ortamda diğer kesimler tarafından da tekrarlanması, özellikle silah taşıyan ya da geçmişte silah taşımış olanlar başta olmak üzere pek çok Şii gücün, İran'ın hedef alınmasının ardından ABD ve İsrail tarafından hedef alınabilecekleri korkusunu taşımaya devam ettikleri bir dönemde, siyasi sistemin meşruiyetini etkileyebilir.

Aynı bağlamda araştırmacı Seyf es-Saadi Şarku’l Avsat'a verdiği demeçte şu ifadeleri kullandı: “Irak'taki siyasi sınıf, boykot eden çoğunluğun seçimlere katılma güvenini yeniden tesis edecek olgun bir seçim sistemi sunamadı. Bunun nedeni, seçim yasasının her seçim döneminde, oy veren halkın gerekçeleri dikkate alınmaksızın, büyük geleneksel partilerin ölçülerine uyacak şekilde değiştirilmesidir… Sadr Hareketi lideri Mukteda es-Sadr ve iki eski başbakan Haydar el-İbadi ve Mustafa el-Kazımi'nin boykotu, seçimlere giden sürecin ciddiyetinin bir göstergesidir.”

Ancak es-Saadi, ‘seçim bölgesi sistemi, Sainte Lague sistemi ve benimsenen yüzde ile her seçimde sorunlara neden olan sonuç hızlandırma cihazlarına ilişkin doğru istatistiklere dayanan olgun bir yasanın çıkarılması yoluyla Irak'taki seçim sisteminde reform yapılabileceğini’ düşünüyor.